|
Bildirim
|
Aman nedir İbraam Bey?
— Kasabamıza bir cami yaptıracağız ki, beri benzer bir cami değil, vilâyette bile eşi olmayacak... İki minareli ve her minaresinde üçer şerefeli ve sekiz kubbeli ve ramazanda mahyalı ve kubbe içi altın yaldız bezeli ve içi mermer döşeli ve kapıları ince iş oymalı ve sedef kakmalı ve mihrabı hâlis somaki taşı ve minberi nakışlı, ve Kabe örtülü ve ayrıca, «Sa.- kal-ı Şerif» li ve kürsüleri cevizden... Ve de kasabamızın şerefine lâyık, müslümanın göğsünü kabartan bir cami... Karşısına geç bak, seyrine doyum yok... Salkım salkım kandilleri nurlu... Herifin ağzından bal akıyor. Anlattı, anlattı, Nasıl, ister misiniz böyle bir cami? diye sordu. Aman istenmez mi İbraam Bey, bir de sorarsın... • — - öyleyse hemen kasabamızda bir Cami Yaptırma Derneği kurulacak... Yahu, şimdi durup dururken bu cami de nerden çıktı? Anlaşılan, kabristanda nafile namazı kılmak Z ü bük'ün hoşuna gitmedi de, cami yaptırtacak... Camiye hep sevindik. En çok sevinen Aklı Evvel Bedir Hoca... Satılmış Bey, — Sormak ayıp olmasın ya, bunun parası nerden çıkacak? dedi. Zübük, — Parası kolay, dedi, müslüman isterse, bir cami yapar ki, tüm kasabamız kubbesinin altına girer. — ö y l e . . . — Doğru... — Evet... Eh, görürüz, pabuçları giyerken belli olur. A l lah vere de kazığın ucu bize dokunmasa... dedi. Zübükzâde İbraam anlatıyor: — Hep din kardeşiyiz. Aramızda ayrılık gayrıi: k yok. Elele verelim, birlik olalım. Millî birlik iyidir, çok iyidir. Ve biz lâik'iz. Din işini dünya işinden ayırırız... Muhalifler de can kardeşlerimiz... Siyaset ayr ı . . . Ona kimsenin diyeceği yok... Seçim gelende, surda çıkar gönlümüzce sövüşürüz de, dövüşürüz d e . . . Ama bura başka... İşte muhaliflere kucağımızı açtık. Şimdi cümlenize bir t e k l i f im var: Demindenber i anlattığım gibi, bir Cami Yaptırma Derneği kuracağız. Bu derneğin başına akıllı, b i l g i l i , okumuş, sözü dinlenir bir başkan 'gerek... Böyle bir zat aramızda var çok şükür. Avukat Burhan Bey kardeşimiz kasabamızın nâdir y e t i ş t i r d i ğ i , en değerli, içimizde en çok okumuş bir hemşerimizdir. Avukat Burhan Bey kardeşimizden rica ediyoruz; kendisi bu Cami Yaptırma Derneğimizin başına g e ç s i n . . . Bize yol göstersin, hep ardından gidelim. Avukat Burhan Bey kardeşimiz, l ü t f en bu hizmetimizi kabul buyursunlar... Teklifim bu, ne dersiniz sayın hemşeriler?.. Bir alkış koptu ki, gök gürlemesi yanında hiç kalır. Sokaklarda alkış, alanda alkış, pazar yerinde alk ı ş . . . Memleket alkıştan yıkılacak, camlar zangırdıyor. Ben alkışın kuvvetini ilk o zaman gördüm. Kıyamet kopuyor. Millet, — Yaşa İbraam Bey, diye bağırarak alkış tutuyor k i , kulaklar sağır olacak... ' Bizim doksanlık koca İrfan Dede, hamiyyetinden ağlıyor. Gözyaşları ak sakalından süzülüyor. Aklı Evvel Bedir Hoca, oturduğu yerden kalktı: Şükür bugünleri de gördük, muhaliflik muvaf ı k l ık kalmadı. Hep bir din kardeşi olduğumuz b i l i n d i . . . Saat tutmadım ya, çeyrek saat mi, yirmi dakika mı ne, alkış sürdü. Avukat Burhan yavaş yavaş y ü r ü dü, mikrofonun önüne geldi. Velâkin yüzü gölgeli ve. suratı karmakarış. Kaşlarını çatmış, nursuz süratini asmış. Ulan bu avukat Burhan alçağına da şimdi n'ol u y o r . . . . B a ş l a d ı konuşmaya: — Sayın hemşerilerim... Gösterdiğiniz teveccühe teşekkür ederim, sağolun. Ancak ben bu vazifeyi yapamıyacağım. Çünkü... Bir uğultu yükseldi, sözünün arkası anlaşılmadı. Uğultu kesilince avukat Burhan konuştu, — İlkin ben kasabamıza cami yaptırılmasını doğru bulmuyorum... Derdemez, bir homurdanma çıktı milletten. Kimi, • • — Yuuu!.. diye bağırır. Kimi, — Ulan namussuz!.. ° — Zındık!.. — Kâfir!., diye haykırır. Avukat Burhan, — Müsaade ederseniz, neden cami yaptırmamızın doğru olmadığını açıklıyayım... dedi. — İstemez!.. — Defol!.. — İn aşağı!.. — Çekil!.. Zübükzâde İbraam Bey, Burhan'ın yanına geldi, mikrofonu çekip konuştu: — Muhterem vatandaşlar, aziz hemşerileriml Bizim her türlü fikre hürmetimiz vardır. Belki Sayın Burhan Bey'in de bir f i k r i olur. Onun için rica ediyorum. Müsaade edin de konuşsun. Cami yaptırmamıza neden karşı olduğunu açıklasınlar. Ak koyun, kara koyun seçilsin, vatandaşlar. Herkesin niyeti anla- , şılsın hemşeriler... Sonra sesini yükselterek, — Bir hakikat kalmasın âlemde Alîahım nihân!.. d i y e bağırdı. M i l l e t bu sözü dua sanıp, — Amiiin! diye ünnedi. Bunun üzerine avukat Burhan yeniden konuşmağa b a ş l a d ı : —• Hemşeriler, isterseniz susayım, konuşmıyayım... - — K o n u ş , konuş bre zındık!.. — Konuş dinsiz imansız!.. Konuş. Konuştu: — Sayın/büyüklerim, sevgili hemşerilerim. Bizim başımıza her ne kötülük gelmişse, bilgisizlikten gelmiştir. Biz b i l g i s i z l i k t en çok çektik, daha da çekmekteyiz. Cami yaptıralım, diyorsunuz, iyi, hoş... Başüstüne yaptıralım. Ama cami ne gerek? Kasabamızda cami yok mu? Cemaat dolup dolup taşıyor da, camimiz almıyor mu? Şükür Allaha camimiz var, atalarımızdan kalma... Eskidir, yıkıktır, derseniz, anlarım. Bana kalsa yeniden cami istemez. Çünkü gereği y o k . . . Gelin, bu derneği kuralım, ama Cami Yaptırma Derneği olmasın da, Okul Yaptırma Derneği olsun. Okul yaptıralım. Homurtular gene yükseldi: — Cami de ister, okul da... — Susalım, susalım. Burhan Bey konuştu: — Kasabamızda bir tek ilkokul var. O da okula benzemez. Çocuklarımıza yetmez oldu. Dershaneler-, de üstüste yığılmışlar. 70 çocuk, 80 çocuk bir dersanede. Hocanın dediği anlaşılmaz. Kışı var, karı var. Çocuklar bir saat yoldan yayan yapıldak gelirler. Bıldır, dul karı Dudu'nun oğlunu, okula giderken canavar (kurt) nasıl parçaladı, unuttunuz mu? Kasabanın ötey başında bir ilkokul daha yaptıralım. Para toplıyalım. Topladığımız para yetmezse, hükümete «Biz anca bunu topladık, üstünü de sen ekle!» diyelim. Gelin cami işinden dönelim, camimiz var. Okul yaptıralım. Avukat Burhan yumuşak yumuşak konuşurken, Zübük oturduğu yerden ona diklenerek, — Cami de ister okul da... dedi. Burhan, — ö n c e okul ister... dedi. İbraam Bey, - — Biz muhalifleri aramıza bozgunculuk çıkarsınlar diye sokmadık. Muhalif kardeşlerimizin Burhan Bey gibi düşünmediklerini b i l i y o r u z . . . deyince odadaki muhalifler, — Helbette... Cami isteriz diye çığrışmağa başladılar. Avukat Burhan baktı, arkadaşları da kendine karşı. Birden parladı: — Yahu, kendimizi kandırıyoruz... Aklı Evvel Bedir Hoca fırladı: — Çocuklar uzaktan gelirmiş okula... Ya camiye beli bükülmüş koca'lar nerden gelir? Zübükzâde fırlayıp, Burhan Bey'in elinden mikrofonu kapmasiyle gümbür gümbür lâfa g i r i ş t i : — Muhterem ve aziz vatandaşlarım! Yahu, bu bizim Zübük oynağı, tam başbakan olacak soytarı. Yazık, bu küçük yerde, aramızda değeri anlaşılmıyor. Herifin bir ^«Muhterem ve aziz vatandaşlarım! » deyişi var, tıpkısına başbakan ağzı....Böyle dedikten kelli gerisini söylemesi bile boşuna... — Burhan Bey, anlaşılıyor k i , okulu bahane göst e r ip kasabamıza bi cami-i şerif inşaasına mâni olmak istiyorlar. Okul, okul, der durur... Müslümanlar bunun bahane olduğunu anlamaz mı? Bunu deyip,Burhan Bey'e yöneldi. Elini de avukatın suratına doğru kaldırınca, şamarlayacak sandık. — Burhan Beeey, Burhan Beeey, diye bağırdı. Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz... Sen, kendine gel biyol! Biz bu yabancı ve zararlı ceryanlara kapılmış sözlerin ne demeğe geldiğini anlarız çok şükür. Vah vah... Bir hemşerimizi böyle görmek bizi üzdü. B i z ' b i r l i k o l a l ım diye çabalıyoruz, isen i k i l ik çıkarıyorsun... Yazııık!.. Bunlar hep komonist oy u n i a r ı . . . Bizi, bilmez belleme. Daha sen hangi çayır a kodumsa ordasın... Efendi, şunu bil ki, kasabamıza cami-i şerif inşa edilecektir ve de hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan s'apıtamaz, ne de biz... Bir alkış koptu, sözünün gerisi anlaşılamadı. Milletin, — Yaşa İbraam Bey!., diye bağırmaktan sesi çata II a ş t ı . Zübükzâde'mizin sözü üstüne yok. Cenabı Allah bir çene vermiş. Allah kem gözlerden saklıya. Böyle yüz avukatı cebinden çıkarır. Burhan Bey dersen kıpkırmızı olmuş, -r- Bre Zübük, diye bağırdı, ulan, cami cami der durursun, hey bînamaz, ömründe bikez şu camiye yolun uğradı mı? Burası doğru ya, avukat Burhan'ın lâfı, gürültüden başçavuşun katırı zartamış gibi güme g i t t i . Zübük, — Biz elhamdülillah Müslümanız ve . b e ş vakte beş daha katıp namazımızı evimizde kılarız... dedi. Burhan Bey de, — Gördünüz mü ya, dedi, namaz evde de kılınır. İlle cami gerekmez. Okul öyle değil, çocuklar evde okuyamaz, okul ister. Cami bir tane diyorsunuz, uzak diyorsunuz. Uzaksa daha i y i . . . İbadet yerine gitmek için zahmete girmek sevaptır. Herkes bağırıyor, —- Müslümana eziyet edecek... — «Müslüman azapta gerek» diyor dinsiz... •— Zındığı susturun!.. 1—Yahu, bir Müslüman evlâdı yok mu, şu kâfir in dilini kesecek... —• Hayını susturun!.. Kendi partisinden olanlar kürsüye yürüdüler. Avukat Burhan'ı parçalıyacaklar... — Çık! — İn!..' . . — D e f o l ! . .. Avukat Burhan'ın kuyruğu,düştü büklüm büklüm indi aşağı... Zübükzâde 'saldıranlara karşı göğüs vermese, avukat Burhan'ı paralıyacaklar. Burhan gitti. Duyduk ki dışarı çıkınca ahâli söylemedik lâf komamış. Herif evine zor sığınmış. Avukat Burhan gidince Zübükzâde, coştu. Anlattı da anlattı. Hemen orada Cami Yaptırma Derneği kuruldu. Derneğe muhaliflerden de üç kişi aldık. Zübükzâde'ye Dernek Başkanlığı verildiysede, işlerinin çokluğundan almak istemedi, üç muhalifin direnmesi sonunda Derneğimizin Başkanı oldu. |
Bir zihniyet düşünün 17 yıllık iktidarının sallandığını görünce, değişim isteyen halkın yarısını, Terörist, Zillet, şimdi de Bizanslı ilan etmeye kalksın. Bu kafadan, bu zihniyet den, herşey beklenir. İstermisiniz bunlar İstanbul seçimlerini, tüm Türkiye geneline referandum seçimine dönüştürsün.
|
''gemicik gemicik diye baarırken kim 60 m2 evde doğup şirketleri ağzına almıyor ''
biri halkın parası diğeri özel mülkiyet önce gemiciğin halk parasıyla karşılandığını 60m2 kare evinde ticaret ve karşılıklı kazanımla alındığını öğren özel mülkiyet ile kamu parasının farkını öğren her şeyden önce okumayı öğren sonra trollüğünü yap |
Bu şehri 25 sene yunanlar yönetseydi, senin kadar zarar veremezdi.
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi The SATANİST -- 2 Haziran 2019; 11:31:57 > |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
|
|
|
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |