ÜLKÜDAŞ Sakın yalnız kalmasın , ocağına sahip çık, Ateşi ihmallikten,küllenmesin ülküdaş. Gururunu yere çal,nefsini ocakta yak, Düşman olup karşında , dillenmesin ülküdaş.
Yunus Emre misali , düz gerek gittiğin yol, Kimseye hizmet etme,davanın adamı ol, Yaltakçıya yüz verme,sinsice geleni bil, Ocağına giripte, kullanmasın ülküdaş .
Gururları okşayıp , zaaflara yüklenip, Bizden imişçesine , içimize saklanıp, Bizansın oyunları , yeniden budaklanıp, Cennet vatanımızda , dallanmasın ülküdaş.
Buz dağları kadarken , sabırla erittiğin, Nice can pahasına , yurdundan arıttığın, Yedi düvele inat , kökünü kuruttuğun, Tek yumruk ol canlanıp , cillenmesin ülküdaş.
Demesinler bozkurtlar , yetmişlerde estiler, Türkün özünden gelen , susturulmaz sestiler, Sesleri çıkmaz oldu , şimdi artık sustular, Cevherleri tükendi bellenmesin ülküdaş.
Azizleyip öperek , atadan aldıkların, Canından aziz bilip , uğruna öldüklerin, El gözünden kıskanıp , namahrem bildiklerin, Hoyratça çiğnenipte , ellenmesin ülküdaş.
Silkin,kalk,bir nara at , ışısın Tanrı dağı, Uyuman yetti artık , kalksın ölü toprağı, Seni uykuda görüp , leş kargasınca yağı, Birleşip üzerine çullanmasın ülküdaş.
Kucakla tüm milleti,herkese sevgiyle bak, Davanı bilmeyene , üşüyene ocak yak, Besmeleyle kazma vur , temelini sağlam çak, Gündelik rüzgârlarla , sallanmasın ülküdaş.
ADI GÜL'DÜ!
Adı Gül'dü Gülleri severdi en çok Güldü mü güller açardı gül yüzünde Güllerle bölüşürdü yalnızlığını Hep gül beklerdi sevdiğinden Bir de 'gül mevsimini' takvimlerden Bir gül kokusuna Bir de 'gül reçeline' dayanamazdı Hep güller kurutmuştu Hayatının en hazin sayfalarında Hep gülerek büyütmüştü sevdasını Ve her sabah Bir gül gibi bırakırdı tebessümünü sofraya Tıpkı sımsıcak bir ekmek gibi Ahşap bir evin avlusunda Mis kokulu gülleri derlerdi Ve bütün sırlarını sadece güllere söylerdi Ne zaman bir haksızlık görse Kanayan bir gül gibi Ahh bu dünyada Gülü gülle tartsalar derdi
Ne okur ne yazardı Ağlasa gülleri sular Gülse gülleri okşardı Ama ne zaman içli bir şarkı duysa Güllere bakar uzun uzun dalardı
İşte öyle bir çiçekti Şiirimin ucunda gülden bir kalemdi İşte o kadın Benim annemdi.
Bir bilseniz Ne güller yeşertti hayatın dikenlerinden Dökerek gözyaşını Ve şimdi O güller süslüyor onun mezar taşını...
Ahmet Selçuk İlkan
HAYAT KIPKIZIL BİR GÜNEŞİN ÖNÜNDE MASMAVİ BİR YELKENDİR. ALIR GÖTÜRÜR SENİ BİLİNMEYEN DERİNLİKLERE. SEVDA MAVİDİR, MAVİ İSE UMUT. SENDE YÜREĞİNİ HEP MAVİ TUT...
Diyarbakır ortasında vurulmuş uzanırım Ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım Bu dağlarda gençliğim cayır cayır yanarken Ay vurur gözyaşına ben gecede kalırım
Üzülme sen üzülme başını öne eğme Gün olur kavuşuruz dert etme Diyarbakır Ağlama sen ağlama kanlı bezler bağlama Bu yangın söner birgün ağlama Diyarbakır
Diyarbakır yolunda toz olmuş dağılırım Bu hırçın depremlerle sarsılırım kanarım Arkadaşların yüzü ağır ağır solarken Gün doğar yaylalarda kahrımdan utanırım
Ey fırtınalı bayır ey mazlum Diyarbakır Dağlarında kızıl ateş alnında kızıl bakır Çiğdemler solar gibi anneler yanar gibi Dizlerine döküldüm ağlama Diyarbakır
* AHMET KAYA *
Ilerlediginiz yolda hic bir zorlukla karsilasmiyorsaniz,bilinki o yol asla sizi dogruya ulastirmaz.
Kelimelerin gucunu bilmiyorsan insanlarin kuvvetini asla tahmin bile edemezsin
Kürde Fırsat verme Ya Rabb Dehre SUltan olmasın... Sıksın ayağını çarık , asla iflah olmasın Vur sopayı al ekmeği,Karnı bile doymasın O çeşmeden köpek içsin , Kürde nasip olmasın
Yavuz Sultan Selim HAN
quote:
Orjinalden alıntı: faryo
ÜLKÜDAŞ Sakın yalnız kalmasın , ocağına sahip çık, Ateşi ihmallikten,küllenmesin ülküdaş. Gururunu yere çal,nefsini ocakta yak, Düşman olup karşında , dillenmesin ülküdaş.
Yunus Emre misali , düz gerek gittiğin yol, Kimseye hizmet etme,davanın adamı ol, Yaltakçıya yüz verme,sinsice geleni bil, Ocağına giripte, kullanmasın ülküdaş .
Gururları okşayıp , zaaflara yüklenip, Bizden imişçesine , içimize saklanıp, Bizansın oyunları , yeniden budaklanıp, Cennet vatanımızda , dallanmasın ülküdaş.
Buz dağları kadarken , sabırla erittiğin, Nice can pahasına , yurdundan arıttığın, Yedi düvele inat , kökünü kuruttuğun, Tek yumruk ol canlanıp , cillenmesin ülküdaş.
Demesinler bozkurtlar , yetmişlerde estiler, Türkün özünden gelen , susturulmaz sestiler, Sesleri çıkmaz oldu , şimdi artık sustular, Cevherleri tükendi bellenmesin ülküdaş.
Azizleyip öperek , atadan aldıkların, Canından aziz bilip , uğruna öldüklerin, El gözünden kıskanıp , namahrem bildiklerin, Hoyratça çiğnenipte , ellenmesin ülküdaş.
Silkin,kalk,bir nara at , ışısın Tanrı dağı, Uyuman yetti artık , kalksın ölü toprağı, Seni uykuda görüp , leş kargasınca yağı, Birleşip üzerine çullanmasın ülküdaş.
Kucakla tüm milleti,herkese sevgiyle bak, Davanı bilmeyene , üşüyene ocak yak, Besmeleyle kazma vur , temelini sağlam çak, Gündelik rüzgârlarla , sallanmasın ülküdaş.
Geçmise dönük keskelerle yasamaktansa, gelecege dönük belkilerle yasamayi tercih ederim
Her zaman dogruyu söyle; ne dedigini hatirlamak zorunda kalmazsin
Yarın, geri kalan ömrümün ilk günüdür
Gökyüzünde yeryüzünde Gün doğdu mu her gün ilk gün Her gün aydınlıktır Yoksa ümit her şey loş karanlıktır Yar gurbette can yürekte Bir kafeste nE amansız Sonsuz ayrılıktır geçmez zaman Her gece hep aynıdır Fırtınada, ak ayazda Sürgün her yerde hep yalnızdır Gül açsa da, kuş uçsa da Görmez dargındır Her durakta, her uykuda Sürgün her nefeste yalnızdır Her şafakta, her yudumda Hasret sancıdır Yol olsa da, ses duysa da, dağ aşsa da Her adım son, her an son adımdır Tek başına yalnızlık Bir yankıdır
Zülfü Liveneli-Sezen Aksu
Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.
kandırmışlar herkesi aşkım sewgilim die ayrılmak lazım boş işlerle uğraşma kimseye fayda etmez anlamak lazım bir geri adım atsan hayatın mı söner zor olsada denemeye değer herşey güzel olacak
Bir kavgada ilk sen vur ve sert olsun.
Herşeye karşın herkes sevdiğini öldürür. Kimi bunu sert bakışıyla yapar, kimi de yüze gülen bir sözcükle, korkak kişi bunu bir öpücükle, cesur adam bir kılıçla
ÖZLEMEDİM SENİ
Hiç özlemedim seni Özlemek dostluktandır dostluğundan öte bulmalıyım seni
Sıcaklığını bulmalıyım dokunuşlarını, kenetlenişi Terimizle sulanmalı yeryüzü güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca Apansız fırtınalar çıkmalı sarsılmalıyım
Özlemek yanında olmak isteğidir gülüşünü görmek biraz da Hiç özlemedim seni
Saçlarına gül takmam bir ırmak gibi akıtırım ovaya soluğunla yanar dudaklarımın bozkırı Akkor halindeki ufuk bakır bir tel gibi eriyip gider kraterler ortasında kalırım Toprak yarılır birden su kirlenir Ürpertir bu coğrafya bu serüven ikimizi bir anda yaşadığımı duyarım
Hiç özlemedim seni Özlemek dostluktandır dostluğundan öte bulmalıyım seni
AHMET TELLİ
ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ
gözlerin gözlerime değince felâketim olurdu ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım çöp gibi bir oğlan ipince hayırsızın biriydi fikrimce ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım felâketim olurdu ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu ağaçlar kuş gibi gülerdi bir rüzgâr aklımı alırdı sessizce bir cıgara yakardın parmaklarımın ucunu yakardın kirpiklerini eğerdin bakardın üşürdüm içim ürperirdi felâketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi jezabel kan içinde yatardı limandan bir gemi giderdi sen kalkıp ona giderdin benzin mum gibi giderdin sabaha kadar kalırdın hayırsızın biriydi fikrimce güldü mü cenazeye benzerdi hele seni kollarına aldı mı felâketim olurdu ağlardım