Şimdi Ara

Emniyetli ve İleri sürücülük teknikleri ve ilk yardım (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
115
Cevap
7
Favori
15.025
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • eski bir topikte buldum bunları.kaybolup gitmiş...gerçekten yazık....

    Tubo da kopyalamamış kendi yazdıklarını heralde yakında kopyalar...
    _____________________________
    ..........................her şey fiyat/performans oranıdır..........................
    ...........[Otomobil Bölümü] VERİ TABANINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ............
  • teşekkürler eski değildi aslında 1 aylık bir topicti
    _____________________________
  • yakın arkadaşımın başına gelen bir olayı onun ağzından sizinle paylaşmak istiyorum.

    arkadaşla biryerden geliyoruk.araçta 2 kişiydik.hemen önümde bmw nin tehlikeli hareketler yaptıgını gördüm.başta sarhoş felan oldugunu sandım ancak ögle vakti oldugu için ihtimal vermedim.bmw nin önünde arka camında yeditepe uni yazan bir mini cooper ilerlemekteydi.ben yolun genişlemesiyle birlikte bmw nin önüne geçtim.aracın içindeki sarışın ve genç bir kızdı.çok korkmuş olucakki direksiyona sıkıca sarılmış yardım bekler gibiydi.bmw deki maganda kıza tel işareti yapıp rahatsız ediyordu.polisi aramanın zaman kaybından başka birşey lmayacagını bildigim için bmw yle cooper ın arasına girdim.maganda önce şaşırdı ve beni geçmeye çalıştı.o her şerit değştirdiginde bende önüne geçiyordum.adama durmasını söledik ama adamın aklı hala kızı yakalamaktaydı.yolun daralmasını bekliyordum.ataşehire giriş yolunda dar bir sokaga dönerken el frenini çekip aşşagı indik.oda arabadan inip ne oluyor ulan demezmi önce ufak bir kafa darbesiyle yere yıgdık sonrada arabaya biraz zarar verdik umarım bu ona ders olmmuştur.
    _____________________________
    bir şey bulamadım ^_^




  • Arkadaslar oncelikle gidecegimiz yer 1 km uzakta bile olsa lutfen emniyet kemerlerimizi takalim, 30 km hizla bile arabayi carptigimizda neler oldugunu hepimiz cok iyi bildigimiz halde neden goz gore gore kendi onlemimizi almiyoruz ben hala anlayabilmis degilim...Yok cok sicak kemerle daraliyorum, yok kiyafetimin utusu bozuluyo,yok bi turlu alisamadim...Bunlarin bahane bile olamayacaginin farkindayiz, ben cok kisa acikliyim kemer takmamanin altinda yatan nedeni; ya bisey olmaz bugune kadar kazami yaptim takanda oluyo takmayanda oluyo zaten.
    Hayati bu kadar ucuzmu yasiyoruz ki ufacik ama cok hayati bir onlemi almak bile bize bir zulum gibi geliyo halbuki kemer taksak ne kafamizi direksiyona yada cama vurup travma gecirmicez nede camdan ucucaz.Sadece sofor icin gecerli degil arabada bulunan herkesin kemer takmasi gerekli heleki gunumuzun araclarinin ic hacimleri oldukca genis bu da kaza aninda camdan firlamalari yada arac icinde daha cok hareket alani oldugu icin daha suratli bir sekilde koltuga,tavana,cama carpma ihtimalimiz oldugunu ortaya koyuyor.
    Gunumuz teknolojisinde emniyet kemeri sesli uyari sisteminin onune kemeri onceden takip sonra oturmakla veya yolcu tarafi emniyet kemerini surucu kemer tokasina takarken kullandigimiz zekamiz neden hayatimiz icinde ayni yuksek kapasiteyle calismasin ki...
    Emniyet kemerlerimizi takalim, takmayanlari uyaralim hatta takmadiklari muddetce arabayi hareket ettirmeyelim arkadaslar.

    Farlarimizi arabaya her binisimizde tipki emniyet kemerini taktigimiz gibi yakalim, gunduz tabiki gormek icin yakmicaz gorulmek icin yakicaz eger bu konuda suphesi olan arkadaslar varsa lutfen karsi seritten gelen arabalara bir baksinlar farlarini yakmis olan yakmamis olana gore cok daha kolay gorunmuyormu...Kimsenin icinden hayir diyecegini zannetmiyorum ama bazilarimizin ya ben zaten ikisinide goruyorum gunduz bile goremiyorsa trafige cikmasin o zaman dediklerini duyabiliyorum.
    Eger birseyleri onlemek istiyorsak kendimizi dusundugumuz kadar karsimizdakileri de dusunmek zorundayiz kendimize cok guvenip karsimizdakilere hic mi hic guvenmemek zorundayiz.
    Simdi gunduz neden far yakiyoruz,cift yonlu bir yol dusunun bir rampadan assagi iniyorsunuz ve yolun yaklasik 600 700 metresini goruyorsunuz, diyelim ki 10 saattir direksiyon basinda olan bir tir surucususunuz onunuzdeki araci sollamak icin karsi seridi kolluyorsunuz far yakmis olan arabalari mi daha rahat secersiniz yakmamis olanlarimi ozellikle gri tonlardaki araclari (cunku asfalt rengine en yakin renk) eger far yanmiyorsa secmeniz daha zor olucaktir,kimsenin hayir diyecegini zannetmiyorum...ama diyebilirsiniz ki o neden 10 saattir direksiyon basinda madem yorulmus dinlensin neden insanlarin hayatini tehlikeye atiyo....Cok haklisiniz ama deminde dedigim gibi biz karsimizdakilere hic guvenmeden onlemimizi alalim, once kendimize ait sorumluluklari yerine getirelim.
    Farimda acik ,yolumda...

    Simdi bu iki konunun birazcik yer etmis olabilicegi kanisindayim gelelim emniyetli surus tekniklerine...

    -Aynalarimizi sadece serit degistirirken degil her an kullanmaliyiz.Neden?
    Cunku yolda ilerlemek sadece onumuzde olup biteni gormek degil,onumuzde,arkamizda,sagimizda,solumuzda olup bitenden haberdar olmayi gerektirir.
    Dusunun ki sadece serit degistirirken ayna kullaniyorsunuz,arkanizdan deli gibi makas atarak gelen bir arabayi sizi tehlikeye sokmadan yada size carpmadan anlayabilmeniz mumkun olurmu? Halbuki etrafinizi surekli takip etseniz onunuzdekileri bildiginiz kadar etrafinizdakileri de bilseniz en azindan arkanizdan yada yaninizdan gelebilicek bir tehlikeyi cok onceden tespit edip onleminizi almis olmazmisiniz? Hele ki arkanizdan makaslar atarak gelen bir arabayi 400 500 metre geride olsa bile gozunuzden kacirmayin 20 saniye sonra size carpabilir bunu hergun hepimiz yasiyoruz kimbilir kac kere makas atarak gelen okuzler bize carpmasin diye son anda kaciyoruz, bunun onlemini aynalarimizi surekli kullanarak alma imkanimiz var.Yine aynalarimizi sadece serit degistirirken kullandiginizi dusunun onunuzde akan trafik bir anda durdu ve siz fren yapsaniz bile duramayacak durumdasiniz hemen akliniza yan seritlere kacmak gelir degilmi ve refleks olarak cogumuz kendimizi yan seride atariz bu an icinde aynamizi kontrol edebildikmi? Ettik diyelim yanimizda aynanin kor noktasinda gitmekte olan aracin farkina nasil varicaz? Tabiki daha onceden o aracin yanimizda gitmekte oldugunu bilerek...
    Onumuzde olup biteni bildigimiz kadar arkamizdakileri de bilelim...
    -Araci ivmelendirmeden kullanalim.Nedir araci ivmelendirmek?
    Sabit hizla degilde surekli hizlanarak kullanmaktir.Neden ivmelendirmeyelim ki gaza basmazsak nasil hizlanicaz hem ivmelendirsek basimiza neler gelebilir?
    Hizlanirken tabiki gaza basicaz ama sakin bi sekilde basicaz mesela 3.viteste 3000 devirden 6000 devire kadar tam gaz gidip 80 den 130 a cikmak yerine vites buyuterek ivme degerimizi dusururerek kullanirsak hem yakit tuketimi adina hem aktarma organlarinin sagligi ve motor omrumuz adina olumlu bisey yapmis oluruz ve en onemlisi suanki konumuz dahilinde olan sey ivmelenen bir arac fren yaptigimizda sabit hizla giden bir araca gore daha uzun mesafede durur. En basiti yol tikanti dur kalk seklinde ilerliyoruz gaza bi bastik 2 saniyede 20 km hiza ciktik ama onumuzdeki durdugu halde biz 10 metrede duramadik habuki araci o kadar ivmelendirmeseydik 20 km hiza 2 saniyede degilde 5 saniyede ciksaydik belkide 5 metrede durucaktik. (Verilerin gecerliligi yoktur sadece ornek amacli verilmistir.)


    --Sehir ici--
    Sehir icinde yasayabilicegimiz tehlikeler ve alabilecegimiz onlemlerden bahsedelim.

    -Isikta bize yesil yaniyor bile olsa saat isterse gecenin bi yarisi olsun her zaman etrafimizi kontrol edelim ve gelen giden olmadigindan emin oldugumuz zaman guvenle yolumuza devam edelim, bu tabiki yesil yansa bile durun bakin anlamina gelmiyor, isiga yaklasirken etrafimizi gormeye calisicaz.Malum cok az insan isiklara uyuyor.
    Zaten son ana biraktigimiz her karar bir tehlikedir, her zaman onlemimizi onceden almaliyiz.
    -Ara sokaklarda ilerlerken park etmis araclarin arasindan her zaman bir yaya cikabilicegini unutmayalim ve mumkun oldugu kadar gorebildigimiz mesafedeki her yeri gozumuzle tarayalim bolece olasi bi tehlikeyi yine onceden sezme sansimiz articaktir.
    -Issiz yerlerde gece veya gunduz olmasina gerek yok eger isikta bekliyorsak yada herhangi birey icin duraklamissak surekli etrafimizi kontrol edelim ve arabamizin surekli hareket halinde kalmasini saglayalim.Diyelim ki bir isiga yaklasiyoruz isiga gelmeden cok once yavaslayalim ve mumkunse isik yanana kadar rolantide gidelim yani issiz yerlerde arabamizi mumkun oldugu kadar durdurmamaya calisalim cunku her an heryerden birileri cikip ustumuze saldirabilir (komik ama gercek malesef) arabanin hareket halinde olmasi onlari olasi bir hareketlerinden cayrdiracaktir.
    -Trafik isiklarinda, arkadan gelenin bizi gormesini engelleyecek sekillerdeki tepe ustlerinde, viraj sonlarinda eger durmamiz gerekiyorsa onumuzdeki aracla onumuzde en az 2 arabalik mesafe birakarak duralim ve arkamizi kontrol edelim bolelikle eger arkamizdan gelicek olan arac duramayacak sekildeyse onumuzde biraktigimiz boslugu kullanarak olasi bir kazayi engellemek icin onlemimizi almis oluruz.
    -Arabamizin gorunur yerlerinde canta,mont yada herhangi bir degerli esyamizi birakmayalim ya gorunmeyen yerlere yada bagajimiza koyalim cunku neredeyse hergun yuzlerce arabanin camlari kirilip icindeki esyalar caliniyor biz icinde olsakta olmasakta...

    Suanda sehir ici icin aklima gelen onemli noktalar bunlar,geldikce devam edicem.
    Zaten yazmadiklarimda hepimizin bilip uyguladigi seyler kurallara uymak gibi...

    ---Sehir Disi---

    Birazda otoyollardan, cift yonlu karayollarindan bahsedelim.Hiz sinirlamalarindan yada asiri surat yapmamamiz gerektiginden bahsetmicem herkes bu konulari zaten cok iyi biliyordur.
    Yalniz takip mesafemizi dogru ayarlamak icin ne yapabiliriz?
    Bir ust gecidi yada bir tabelayi referans alarak onumuzdeki aracin gectigi andan itibaren 'seksensekizseksendokuz' dedimiz zaman 2 saniye gecmis olucaktir bu andan sonra ayni yerden bizde gecersek kuru asfaltta ve gunduz dogru takip mesafemizdir.

    -Otoyollarda en cok yaptigimiz hata kendi aracimizin sinifdaki araclarla beraber seyretmemektir.
    Sol seritte S 500'un arkasinda ticari arac, orta seritte 520'nin arkasinda otobus onunde tir...Bu araclar bir anda panik fren yapsalar olabilicekleri dusunun artik.(Sadece frendemi tabiki degil surus dinamikleri arasinda da daglar kadar fark var)
    O yuzden
    Kural 1: Kendi aracimizin sinifindaki araclarla beraber seyredicez.



    Yarin sehir disindan devam edicem...
    _____________________________




  • Arkadaşlar bilgiler için sağolunda hala takip mesafesi nedir gibi topicler açılıyor.yönlendirme başarılı olmuyor. özellikle yönetici arkadaşlar bi müdahale edin............. burada ben yazdım faka okumak yerine yeni topic açılıyor........
    _____________________________
  • Otoyol kullanimindan devam edelim,

    Dun de dedigim gibi oncelikle aracimizi ivmelendirmeden kullanicaz ve kendi aracimizin sinifindaki araclarla beraber seyretmeye cok dikkat edicez.

    -Acemi yada dikkatsiz arac kullandigini farkettigimiz suruculerden mumkun oldugu kadar uzak durucaz onun etrafinda gittigimiz taktirde olasi bir tehlikeyle bizde karsi karsiya gelmis oluruz bunu onlemek icin eger etrafimizda ole suruculer varsa onlari gecip gidicez.

    -Hep ayni seritteki araclar arasindaki takip mesafesinden bahsettik ama onemli olan bir noktada yanlarimizdaki araclarla olan takip mesafelerimizdir, otoyollarda kesinlikle herhangi bir aracla yanyana gitmeyelim cunki yine olasi bir tehlike durumunda kacabilicegimiz yerimiz olmasi gerekiyor ve eger bir aracla yanyana gidiyorsak bu sansimizi kullanamamis oluruz ve arti olarak yanimizda giden aracin herhangi bir hatasinda da biz birebir tehlikeye gireriz.
    Otoyollar basta olmak uzere her turlu yol kosulunda hic bir aracla yanyana viraja girmemeye de cok dikkat edelim cunki her an kayma ve ustumuze savrulma tehlikesi var veya bir tehlike durumunda aracin kontrolunu kaybedip yine bizi tehlikeye sokabilir.

    -Kendimize cok guvenelim ama aracimiza o kadar guvenmeyelim.Neden?
    Benim arabamin frenleri cok kuvvetli,nasil olsa onumundekinden cok daha once durabilirim deyip takip mesafesini astigimizda yada risk aldigimizda isterse bizim arabamizin teknik verilerinde durus mesafemiz 36m onumuzdeki aracin verilerinde de 40m yazdigini biliyor olsak bile onumuzdeki aracin durumunu veya kendi balatalarimizin veya lastiklerimizin durumunu kiyaslamamiz olanaksiz oldugundan bu tur riskleri almamak en dogrusu derim.

    -Onumuzde buyuk bir araci alarak seyretmeyelim.Bu bir otobus degil bir hafif ticari arac bile olsa yolumuzun ilerisini goremeyebiliriz bole bir durumda eger kalirsak biraz sola kayarak yan tarafindan yolun ilerisini gorme imkanimiz vardir.

    -Serit degistirirken sadece girecegimiz seridi degil diger seritleride kontrol edelim.Diyelim ki en sol seritten orta seride gecicez sinyalimizi verdik orta seritten gelen bir arac yok ama en sag seritten sol seride bizimle paralel seyreden bir aracinda girme ihtimali oldugunu goz onunde bulundurarak aynamizin kor noktasinda olan noktalari cok hizli bir sekilde kafamizi yan camlarimiza cevirerek gorme sansimizi kullanirsak olasi bir tehlikenin onune gecmis oluruz.

    -Ve en onemlisi.
    Cok buyuk bir tehlikede bile olsak son ana kadar,
    Her zaman basabilicek biraz daha frenimiz, basabilicek biraz daha gazimiz, sagimizda solumuzda kacabilicek biraz daha mesafemiz olmasi gerekiyor yani son ana kadar kesinlikle limitlerimizi kullanmamaliyiz!

    Yarin otoyollarla ilgili eksik kalan noktalarla birlikte cift yonlu yollardan bahsedicez.

    Kazasiz belasiz surusler dilerim
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Fiatci

    Arkadaşlar bilgiler için sağolunda hala takip mesafesi nedir gibi topicler açılıyor.yönlendirme başarılı olmuyor. özellikle yönetici arkadaşlar bi müdahale edin............. burada ben yazdım faka okumak yerine yeni topic açılıyor........

    Sayın Fiatci,
    Size ve bilgi veren diğer arkadaşlara teşekkür ediyorum. Bu topic'de çok güzel bilgiler var. "Takip mesafesi nedir ne işe yarar?" başlıklı konuyu ben açtım. Benim bildiklerimle sizin takip mesafesi hakkında verdiğiniz bilgiler aynı fakat ben o konuda şuna benzer bir soru sordum:

    Ben araba kullanırken öndeki araçın dibinden gitmem. Uygun takip mesafesi koyarım. Üstelik trafiğe uygun hızda ve şeritte giderim. Ben tabakhaneye yetişmiyorum. Fakat arkadan gelen araçların pek bir acelesi var ki. Benim aracın dibinden takip ediyor. Hatta selektör yapıp yol istiyor. Sonra da kornaya basarak sinyal bile vermeden benim önüme geçiyor. Yani önümdeki araca takip mesafesi için bıraktığım yere geçiyor. Benim önüme geçen bu araçla aramızdaki takip mesafesi yeterli mi? Değil!!! Peki benim takip mesafesi için bıraktığım mesafenin bir anlamı kaldı mı? Üstelik sollarken bu korna çalmak ne demek oluyor? (Bunun anlamını bilmiyorum. )

    Şimdi emniyetli bir yolculuk için bu durumda ben takip mesafesi bırakayım mı bırakmayım mı? Neden?

    Bir de ben fazla hızlı gitmem. Trafiği yavaşlatacak şekilde yavaş da gitmem. Beledeye şoförü kıvamında kullanırım. Beni sollamak isteyenlere zorluk çıkarmam. Arkamdaki araç dibime kadar sokuluyor. Başlıyor kornaya basmaya. Sollamak için yol gayet müsait. Kardeşim buyur solla geç. Ama arkadaki araba kıçımdan takibe davam ediyor. Daha sonra kornaya basarak beni solluyor. Bu ne şimdi böyle? Ben hızlı gitmek mecburiyetinde miyim? Yol tek şerit olsa beni sollayacak durumları olmasa, ben de diğer araçlarla aynı hızda gidiyorum. Fakat yol gaza basmaya müsait diye ben 200-220 km/saat basmak mecburuiyetinde miyim? Ben aheste aheste 80 km/saat hızla gitmek istiyorum. Ne yapmalıyım?
    _____________________________




  • tipik bir türk trafik mantığı............. sonrada öndeki fren yapıpta vurunca çıkarlar niye frene basıyosun derler...DoubleDragon arkadaşımkeşke herkes senin gibi olsa. sana verebileceğim tavsiye şu ya sende onlara uyacaksın yanlız fazla yaklaşmadan sırf önündeki aracı değil daha öndeki trafiğide gözetleyeceksin artık şeş kaza dalarsan vurursan KADER diyceksin yada gideceğin yere geç gidip takip mesafeni korumaya çalışıp mümkün olduğunca sol şeridi boş tutmaya çalışıcaksın buna rağmen arkandan uçmanı bekleyen olursa ya it ürür kervan yürür mantığıyla duymayacaksın(-ki kesinlikle bunu öneririm) yada kibar bi dille arabamnda kırılacak malzeme var zaten hız limiti bu devlet bunu koymuş diyip yoluna devam ediceksin. yanlız bunun bi riski var;

    tıpatıp insana benzeyen (hayvan demeye dilim varmıyor hayvanlarda bile bi saygı vardır) yaratıklar ne diyon lan sen diyip üstüne saldırabilir. üstelik bu tarz konuşanların genelinde ya satır sallama levye demir boru olur(keşke fabrikalar bunları bagaja değilde sürücüye yakın bi yere koysa bu arkadaşlar rahat eder) yada araçta güvendiği 2-3 kişi daha vardır....... bunlara uyarsan ya dayak yersin ya vurursun yere yığılır mahkeme karakol yada ölür ceza evi hayatın kayar......


    en mantıklısı ilk kural.....baktın üstüne geliyor özür dile geç.........çünki mutlaka seni bekleyen birileri vardır veya bakmak zorunda olduğun bi ailen onarı düşün ve bulaşma derim.


    dikkat et sürüş tekniğinden çok bunlardan bahsettim çünki insanımız malesef trafiği savaş alanı sanıyor ve kuralları kendisi koyuyor..............


    teknik nu daha detaylı bilgi istersen burada ve msn adresimden sorabilirsin
    msn im: Fiatci@mynet.com



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fiatci -- 4 Haziran 2006; 20:31:13 >
    _____________________________




  • Uzun aradan sonra tekrar güncelleyelim.....

    arkadaşlar şimdiki yazacaklarım bizim mahaledeki bi peuget 307 ciyle alakalı....

    sabahları ekmek almaya evin 500 m ötesindeki firina gidiyorum ve yol üstünde yanar döner mor bi 307 adamın park etme stillerine hastayım herkes kaldırım kenarına yanaşıyor ön arka şeklinde bu arkadaş arabanın arkasını sokacak delik bulsun kaldırıma arkayı çıkarıyor burun yolda arka kaldırımda kalıyorçhatta bazen abartıp apartman girşini kapatıyor ve ara yaya yolundaki merdiveni kapatıyor.....


    buradan geleceğim yer......... park etme tekniklerini yazdık ancak park edilecek yerleri önemsemedik... bunları yazalım dedik..


    arkadaşlar ilk olarak hastahane eczane sağlık ocağı gibi yerlerin giriş çıkışına duraklama için bile olsa park yapmayın içinde olsanız dahi.çünki sizin ordan aracı kıaldırmanız en az 1 dakikayı bulur ve acil bi hasta için bir dakika çok önemlidir.... sonrasında okul giriş çıkışlarınada koymayın......

    kaldırımlara kesinlikle park etmeyin.arkadaşlar kaldırıma poark ettiniz diyelim ve oradan sizin bi akrabanız geçemedi ve yola indi araba çarptı..... ne yaparsınız? şöföremi suç bulursunuz yakınınızamı? bunuda unutmayalım..........

    Ayrıca park tekniklerini herkes nasılsa öyle yapın yani yukarıdaki örnekteki arkadaş örneğin çok küfür yiyyor ve her gelen aracına bi tekme atıyor bunlarıda düşünün....


    diğer bi yanlış yolun kenarına araba çekersişniz ve bi araba geçsin dersiniz tamam yanlış...arkadaşlar o yoldan otobüste gelebilir kamyonda tırda bunlarıda hesaplayın ve yolu daraltmayın........ bunun dışında yolun ortasında durupta tanıdığınızla muhabbete dalıpta arkadakı korna çalıyo diye üstüne yürümeyin adam sizi dövse haklı belki acelesi var.............

    bir diğeride yolcu indirme bindirmedede yolu kapatmayın(ticari araç kullanıcıları gibi) sizin yüzünüzden trafik kilitlenir ve birileri içinden mutlaka küfrü basar........


    bu konuda daha fazla türetmek isteyen varsa yazsın.........
    _____________________________




  • Virajlara Giriş

    Viraj alımında geçerli ilk kural "yavaş gir - hızlanarak çık" şeklinde açıklayabileceğimiz ve yapılan genel hatanın tersine otomobili virajın alımı sırasında değil, daha viraja girmeden yavaşlatmayı hedefleyen kuraldır. "Önce dış -sonra iç- tekrar dış" olarak adlandırabileceğimiz ikinci kural ise virajı dönülmesi mümkün en geniş açıyla dönebilmemizi ve dolayısıyla otomobilin yere daha fazla tutunmasına yardımcı olmayı amaçlar. Bu her iki kural da doğru viraj almanın mantığını anlatmak için yazılmıştır ve sizle birlikte diğer araçların da seyir halinde olduğu normal trafikte uygulanması son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu sebeple tuninglinx olarak günlük trafikte size ayrılan yol çizgilerine uymanız gerektiğini hatırlatırız.

    Yapılan Hatalar

    Viraj alımında genellikle yapılan en önemli hata, viraja otomobilin yere tutunma sınırlarını zorlayacak bir hızla girip daha sonra viraj içinde fren kullanma mecburiyetinde kalmaktır. Eğer dikkatli bir sürücü iseniz diğer araçlarla birlikte viraja girdiğinizde çoğu sürücünün hızını ayarlayamamaktan ötürü neredeyse viraj çıkışına kadar fren lambalarının yandığına şahit olmuşsunuzdur. Bunun, şüphesiz ki viraj alımında uyulması gereken belli kuralları uygulamamaktan kaynaklanan nedenleri vardır.

    Virajları Doğru Almak

    Viraj alınırken yolun ne genişlikteki bölümünün kullanılacağı bir çok dış etkene bağlıdır. Viraj içinde karşı yönden gelen olup olmadığını görmemizi engelleyen ağaç vb. görüş engelleyici birtakım etkenler ya da yolun şehir içi veya şehirlerarası bir yol olup olmadığı gibi.. Ancak, her koşulun uygun olduğu varsayımından hareketle doğru viraj alımını şu şekilde açıklayabiliriz:

    Otomobili viraj içerisinde yavaşlatmak yerine, gerektiği kadar vitesle birlikte hız düşürülerek otomobilin lastikleri yere tam olarak tutunabilecek şekilde viraja mümkün olduğunca dıştan girilir. Yani, otomobil viraja daha girmeden yavaşlatılması tamamlanmış olmalı ve bu hız, şekilde "apex" olarak gösterilen virajın orta noktasındaki hız dahil, virajın tümündeki en düşük hız olmalıdır. Fren ancak viraja giriş noktasından önce otomobili yavaşlatma maksadıyla kullanılmalıdır, viraj içinde frene basılmaz.

    Fren noktasından itibaren otomobil virajın içine yönlendirilerek apex’e kadar kontrollü bir şekilde gaz verilir (hız belirli bir miktarda artırılır). Orta noktada (apex’te) otomobile uygulanan merkezkaç kuvveti maksimumdadır. Bu nokta aynı zamanda virajın en içten dönüldüğü noktadır.

    Virajın en iç konumunda bulunulan apex’te virajın uzak olan dış noktası hedeflenerek otomobil gaza oturtulur. Ancak gaz verirken otomobili kasmak ve lastikleri zorlamak yerine hem motorun daha çabuk hızlanması hem de lastiklerin soğuyabilmesi için bir an evvel düzelterek aracı gerektiği kadar dışa bırakmak gerekmektedir.


    alıntıdır.
    _____________________________
    ..........................her şey fiyat/performans oranıdır..........................
    ...........[Otomobil Bölümü] VERİ TABANINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ............




  • İYİ BİR SÜRÜŞ İÇİN TAVSİYELER

    Kesinlikle içkili olarak otomobil kullanmayın. En azından kendinize bir limit belirleyin ve bu limite yaklaştığınızda içmeyi bırakın. Içkili olarak sürüş esnasında refleksleriniz zayıflamış olacak ve direksiyon başındaki tepkileriniz çok daha yavaş gerçekleşecektir.

    Emniyet kemerinizi mutlaka takınız. Hayatınızı kurtaracak bu kadar basit bir uygulamada “sıkılıyorum” mazereti kabul edilebilir mantıklı bir mazeret değildir. Emniyet kemerini hiç takmamanın yanında yapılan bir diğer hata da emniyet kemerini otoyolda takmak, ancak şehir içinde ya da gidilecek semte yaklaşıldığında “nasıl olsa geldik” mantığıyla otomobil henüz durmadan emniyet kemerini çıkartmaktır. Kazanın emniyet kemerinin çıkarıldığı an ile otomobilin park edildiği ana kadar geçen bu süre zarfında gerçekleşmeyeceğini kimse garanti edemez. Hatchback otomobillerde 8 km/h gibi son derece düşük süratte yapılan ‘geri viteste direğe çarpma’ testinde, çarpmanın etkisiyle birçok otomobilin arka tamponlarının içeri göçtüğünü, hatta bazılarının camlarının çatladığını biliyor musunuz? Çoğumuzun dikkate almaya değer görmediği süratlerde gerçekleşen kazaların bile ciddi yaralanma ve hatta ölümlere sebebiyet verebileceğini unutmayalım.

    Direksiyon başındaki oturma pozisyonunuzu iyi ayarlayın. Otomobil kullanmak son derece ciddiyet göstermek gereken bir iştir ve otomobil yatak odanız değildir. Birçok otomobilde gördüğümüz neredeyse 45 derecelik açıyla geriye doğru yatırılmış koltuklar hem sürüş konsantrasyonunu azaltacak ve tehlike anında vereceğiniz tepki süresini uzatacak, hem de kaza anında tehlike arzedecektir. Yatık olmayan ancak aşırı derecede geri alınmış koltuklar ise yine direksiyon başında verilen tepkileri geciktirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

    Sürüş esnasında direksiyon daima iki el ile birden ve saat 9:15 pozisyonunda tutulmalıdır. Koltuğun direksiyona olan mesafesi, kollar yaklaşık 45 derecelik bir açı yapacak şekilde ayarlanmalıdır.

    Otomobil kullanacağınız ayakkabılar: ne aynı anda iki pedala birden basacak kadar aşırı geniş, ne hissi azaltacak kadar aşırı kalın tabanlı, ne de ayakların hareketini engelleyecek kadar uzun topuklu olmalıdır. Eğer bu durumlardan bir veya birkaçı mevcut ise daha sakin ve tehlike arzetmeyecek bir sürüşle yolculuk tamamlanmalıdır.

    Kalabalık (Otomobilin içinde çok sayıda kişinin bulunduğu) yolculuklar en tehlikeli yolculuklardır. Gerek görüşün kısıtlanması, gerekse yolcuların konuşma ve hareketlerinden dolayı konsantrasyonunuzun tek başınıza otomobil kullanırken olduğu kadar yoğun olamayacağından hareketle bu tip yolculuklarda maksimum dikkati sarfetmeniz sizin ve yolcularınızın yararına olacaktır.. Özellikle sollama ve şerit değişimlerinde.

    Kalabalık yolculuklarda eğer arka koltuğa 3 kişi oturmak mecburiyetinde kalırsa ortaya en kısa boylu olanın oturması en mantıklı çözümdür. Dikiz aynasını kullanacağınız zamanlarda daha iyi bir görüş için yardımcı olacaktır.

    Yağmurun yağmaya başladığı ilk anlarda ve mıcırlı yollarda son derece dikkatli olun. Normalin çok az üzerinde sürat yapıyor dahi olsanız özellikle mıcırlı yollarda yoldan nasıl çıktığınızı anlamazsınız bile..

    Bisikletlilere her zaman dikkat edin ve yanlarından geçerken mümkün olduğunca yavaşlayın. Ülkemizde henüz bisikletlilere ayrılmış özel yollar yoktur ve her ne kadar yolun sağından gidiyor dahi olsalar kendileriyle aynı şerit üzerinde olduğunuzu unutmayın.

    Yollara kesinlikle güvenmeyin. Ülkemiz yollarında çoğu viraj ya eğimsiz, ya da daha kötüsü ters eğimlidir. Hızınızı iyi ayarlayın.

    Arabanız kirli bile olsa, iyi bir görüş için en azından ayna ve camlarınızı temizleyebilirsiniz.

    Kazayı yaptıranın genelde aşırı hız olduğu söylense de, özellikle şehir içi trafikte hıza dayalı kazanın asıl sebebi genel olarak hızlı gitmekten çok trafiğin normal akışından hızlı gitmektir. TEM otoyolunda tüm otomobiller 180 km/s hızla giderken sorun nisbeten daha azdır, ancak bütün otomobiller 90km/s ile giderken siz 180 km/s ile gidiyorsanız tehlikenin özellikle sizin açınızdan çok daha büyük olduğunu söyleyebiliriz. Tabi kaza sırasında zarar verdiğiniz diğer otomobilleri saymazsak.. Yine aynı şekilde, hızla giden trafikte eğer siz trafiğin geneline göre son derece düşük bir süratte seyrediyorsanız trafiğin geneli için son derece büyük bir tehlike yaratıyorsunuz demektir.

    Kesinlikle kimseyle yarışmayın. Yarış kaza getirir. Siz çok iyi ve son derece dikkatli bir sürücü olabilirsiniz ancak diğer sürücünün yapacağı bir hata, diğer otomobillerin de karışacağı bir kazayla sonuçlanabilir.

    Önünüzdeki otomobi ille olan takip mesafesini iyi ayarlayın. Kesinlikle yakın takip yapmayın.

    Yolculuk boyunca vitesi hiç bir zaman boşa almayın.

    Aynaları muhakkak kullanın.

    Eğer ABS sistemi varsa frene basmaktan korkmayın. Freni pompalamak, öne engel çıktığında önce frene basıp bırakmak, sonra tekrar basmak gibi teknikler sadece ABS fren sistemi olmayan otomobiller için geçerli eski tekniklerdir.

    Pedal kısmında ayaklarınızın hareketini engelleyecek nesneler bırakmayın.

    Bakım sırasında ön konsola torpido parlatıcı sprey uygulamayın ve yolculuk esnasında bu kısımda kutu mendil, kaset, CD gibi cama yansıması muhtemel hiçbir şey bulundurmayın. Aynaya CD asmak gibi ön konsola kutu mendil koymak da sadece ülkemiz sürücülerine has bir alışkanlıktır.

    Özellikle güneşin karşıdan alındığı yolculuklarda kullanmak üzere arabanızın torpido gözünde mutlaka bir güneş gözlüğü bulundurun.

    Sinyalleri kullanın. Sinyal kullanmamak sadece minibüs, özellikle de taksi sürücülerine has alışkanlıklardır.

    Kırmızı ışıkta yaya geçidi üzerinde değil, yaya geçidinden önce durun. Böylelikle hem yayalar kendilerine ayrılmış olan şeritten rahatça karşıya geçecekler, hem de ilk araba olduğunuzu var sayarsak siz yeşil ışığı görebilmek için sunroof’tan bakmak zorunda kalmayacaksınızdır. Böyle bir durumda arkanızdaki araç bir minibüs veya taksi ise muhtemelen önde kendisine göre bir araçlık yer bıraktığınız için size korna çalacaktır. Muhatap olmayın.

    Tümsek veya çukurlardan geçerken arkadaki trafiği de kontrol etmek sureti ile mümkün olduğunca yavaşlayın, ancak tam üzerinden geçerken ayağınızı fren pedalından çekin. Tümsek veya çukurlardan geçerken lastiğin darbeyi döner vaziyette alması gereklidir. O ana kadar yavaşladınız yavaşladınız, yavaşlayamadıysanız yavaşlayabildiğiniz kadarıyla geçin gitsin. Fren basılı durumdayken verdiğinden daha az zarar verecektir. Asfalta gömülen tırtıkların amacının ise her ne kadar hızı azaltmak olduğu söylense de bunların ön takımları bozmaktan başka bir işlevi olduğunu sanmıyorum, bu sebepten ötürü üzerlerinden mümkün olduğunca hızlı geçin. Bence tümüyle kaldırılmalılar. Ayrıca tümsekleri de artık inşaat işçilerinden ziyade Avrupa’daki örneklerine uygun şekilde geniş, ve üzerinde gece de görülmelerini saglayacak boyalar olacak şekilde daha bilgili ekipler hazirlamali.. Deermişim..

    Sürüş sirasinda arabanizin kaputu ya da öndeki arabanin plakasina kilitlenmek yerine ileriye, daha geniş bir alana bakip tüm trafigi kontrol edin.

    ABS sistemini bozacagi ve maddi zarar doguracagi için degil, ancak sizin konsantrasyonunuzu dagitacagi için sürüş sirasinda mümkün oldugunca cep telefonuyla konuşmayin. Hands-free seti olsa dahi... En azindan siz arama yapmayın.

    Sürüş esnasinda sik fren kullanmak ya gereginden daha hizli ve/veya agresif gittiginizin işaretidir, ya da eger yavaş gittiginiz halde çok sik fren kullaniyorsaniz bu da acemi oldugunuzun göstergesidir. Her iki durumda da sizi takip eden araçlari tedirgin edeceksinizdir.

    Eğer normalde şehir içinde otomobil kullaniyor ve şehirlerarasi yolculuklara daha seyrek gidiyor iseniz şehirlerarasi yolculugun ilk kilometrelerinde kendinize biraz zaman veriniz. Şehir içi ve şehirlerarasi yolculuklar birbirinden tamamiyla farkli tecrübeler gerektirir ve uzun zaman sonra uzun yola ilk defa çiktiginizda araç sollarken gereken mesafe tayinini iyi yapamayacaksiniz. ilk sollamalarda çekingen davranın, birden bire açılmayın.

    Hayatinizda ne zaman ve nereye uzun yol yaparsaniz yapin vardiginizda ilk soru “Yolculuk nasıldı, kaç saatte geldin?”, döndüğünüzde ise “Yolculuk nasıldı, kaç saatte gittin?” olacaktır. Hatta çoğunlukla daha bu sorunun sorulmasına izin verilmeden “Abi valla altı saatte Bodrum’a indik” gibi açıklamalar yapılır, başkalarıyla iddiaya girilir. Ayrıca bu tip uzun yolculuklarda muhakkak bir veya en azından birkaç arabayla ölümüne yarışılır, rakip araba konvoylarda sollarken sıkıştırılır vs. Artık bunların ne kadar mantıklı olduğuna değinmek dahi istemiyorum. Otomobiliniz üzerinde yaptığınız her modifikasyon sadece ve sadece sizin güvenliğinizi artırıcı ve arabanızı gerek performens, gerek görünüm olarak sadece size özel kılan uygulamalardır ve sadece kendinizi tatmine yönelik olmalıdır. İçinde 4 kişilik bir aile ya da kız arkadaşı olduğu halde sizinle yarışmaya kalkan sorumsuz bir dangalak bırakın başka şeylerle tatmin olsun. Onu geçeceğinizi nasıl olsa biliyorsunuz.

    Uzun yolculuklarda ilk 3-4 saat sonunda mola verip sonrasında mümkünse her 2 saatte bir dinlenin. Gerekirse uygun bir yere park edip bir süre uyuyun. Böyle bir durumda aklınıza ilk olarak büyük olasılıkla “Peki kaç saatte geldiğimi soranlara ne derim şimdi ben?” sorusu gelecek ve uyumakla uyumamak arasında gidip geleceksiniz. Sorulara “Valla uykum geldi uyudum, ne yapıyım yani!” şeklinde cevap vererek kestirip atabilir, ya da kaç saatte geldiginizi merak edenlere en kötü ihtimalle yalan söyleyerek yirtabilirsiniz. Aynaya asili CD’ler azaldığına göre, bu bakış açısı da bir gün mutlaka değişecektir.

    Gece yolculuklarında hız yapmaktan kaçının. Ülkemizde bırakın devlet yollarını, paralı yollarda bile yolun çoğu bölümünde aydınlatma olmadığı düşünülürse, makul bir hızda gitmek hayatınız açısından daha az riskli olacaktır.

    İster gece, ister gündüz olsun uzun yolda sollama yaparken ne şeritlere ne de tabelalara güvenmeyin. Bugüne kadarki tecrübelerimin gösterdiği şudur ki hatrı sayılacak kadar çok yerde sollama için asıl uygun bölümler sollama yasağının olduğu yerlerdir. Yine aynı şekilde sollama yasağı bittikten sonra, devamında size sollama hakkı tanınan bölümler ise örneğin sola doğru dönen ve ağaçlardan karşıdan geleni görme imkanı olamayan virajlardır. O tabelayı oraya dikenin kim olduğuna dair tahminde bulunarak virajı sollama yapmadan geçmek ve sollamalarda sadece tabela ya da şeride bakmayıp tecrübeyi en önde tutmak bence en iyi çözüm.

    Eğer otomobilinizde spor süspansiyon sistemi, performans lastikleri, modifiyeli fren sistemi gibi güvenliği artırıcı modifikasyonlar yapılmamışsa, ya da en önemlisi ABS yoksa hız yaparken bir kez daha düşünün.

    Arka koltukta otursalar dahi, sizinle birlikte yolculuk edenleri emniyet kemerlerini takmaları konusunda uyarın. Kaza esnasında arka koltukta yolculuk ediyor olmasına rağmen otomobilin ön camından fırlayanların sayısı ciddiye alınacak kadar fazladır.

    Otomobiliniz bir hatchback veya sedansa arka cam kısmında bond çanta benzeri ağırlığı olan eşyalar bulundurmayın. Kaza esnasında arka camdan öne doğru fırlayacak bir bonda çantanın etkisi yüzlerce kiloya, basit bir kutu mendilin etkisi de onlarca kiloya eşit olacaktır. Eğer otomobiliniz bir station ise yine aynı mantıkla bagaj kısmına koyduğunuz eşyaların fırlamaması için bir bagaj filesi kullanın.

    Sizinle birlikte seyahat eden yolcularınızı kendilerine en uygun yerde değil, trafik açısından en uygun yerde indirin.

    Eğer otomobil arkadan kayma eğilimi gösterirse frene basmak yerine ayağınızı gazdan çekin ve direksiyonu kayan yöne doğru hafifçe çevirin.

    Otomobil kullanmak son derece dikkat isteyen ve konsantrasyona dayalı bir iştir.

    Herkese kazasız sürüşler...


    alıntıdır.
    _____________________________
    ..........................her şey fiyat/performans oranıdır..........................
    ...........[Otomobil Bölümü] VERİ TABANINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ............




  • sağolasın emre bunu öldürmeyelim bol bol hortlatalım.bende yazacaktım ama ne yazdıklarım gidiyor nede sayfalar açılıyor napacaz?
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Fiatci

    sağolasın emre bunu öldürmeyelim bol bol hortlatalım.bende yazacaktım ama ne yazdıklarım gidiyor nede sayfalar açılıyor napacaz?


    yakın zamanda düzelecek inşallah..
    _____________________________
    ..........................her şey fiyat/performans oranıdır..........................
    ...........[Otomobil Bölümü] VERİ TABANINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ............
  • Emniyet Kemeri Neden Gereklidir?


    Emniyet kemerlerinin yararları, kaza kategorilerinin hepsinde görülmektedir. Fakat ölüm ve ağır yaralanmanın en çok meydana geldiği çarpma/çarpışma kazalarındaki yararları daha dikkat çekicidir.

    Çarpma sonucu savrulan bir eşya da olsa insan bedeni de olsa eninde sonunda bir engelle durdurulur. Bir çarpma anında araç saniyenin ilk on salisesinde durmakta ise de eğer emniyet kemeri takılı değilse direksiyon, kontrol paneli ya da ön cam tarafından durdurulana kadar araç içindeki eşyalar ve araçta bulunan kişilerin bedenleri aynı hızdaki hareketlerine devam edeceklerdir.

    Oysa doğru takılmış bir emniyet kemeri insan bedenini:
    Çarpma etkisiyle vücutta meydana gelen sarsıntının kademe kademe azalmasını sağlayarak,

    Kaza anında meydana gelen çarpma etkisini vücut yapısındaki en güçlü noktalara yönelterek,

    Çarpma etkisinin vücutta tek noktada toplanmayıp dağılmasını sağlayarak,

    Çarpma/çarpışma anında koltuktan fırlamayı engelleyerek,

    Hassas ve en önemli organların yer aldığı kafa ve omuriliğin herhangi bir yere çarpmasını önleyerek korumaktadır.
    Emniyet Kemerinin Etkileri Hakkında Bazı Çarpıcı Araştırma Sonuçları:
    Üç noktalı emniyet kemerleri, otomobilde seyahat edenlerin ağır yaralanma risklerini % 45 kamyonetlerde de % 60 oranında azalmaktadır.
    Ölümlü kazalarda emniyet kemeri kullananların % 24.8'i hiç zarar görmeden kazayı atlatırken, emniyet kemeri kullanmayanlarda bu oran % 6.3'tür.
    İleri düzey araştırmalarda arka koltukta emniyet kemeri kullanımının, arka koltukta meydana gelen ölüm ve yaralanmaların 2/3'nün ve ön koltukta ölümlerin ise % 6'sını önlediği saptanmıştır. Bütün ağır yaralanmalarda ise, arka koltuk emniyet kemerleri yaralanmanın şiddetini % 50 oranında azaltmaktadır.
    TRL (İngiltere Ulaşım Araştırma Laboratuarı) analizleri, ön koltuk yolcularının tamamına yakınının emniyet kemeri takmasına karşılık, daha düşük oranda emniyet kemeri kullanan arka koltuk yolcularının yaralanma riskinin 2 kat, fırlatılma riskinin ise 7 kat daha fazla olduğu ortaya koymuştur. Emniyet kemeri takmamış arka koltuk yolcuları en çok kafa, yüz ve boyun zedelenmelerine maruz kalmaktadır. Arka koltuk yolcularının en büyük yaralanma nedeni fırlatılmadır.
    Genel bir ifade ile belirtecek olursak emniyet kemeri kullanımının zorunlu olduğu ülkelerdeki ölüm ve yaralanma oranları, kullanımın zorunlu olmadığı ülkelere göre % 40 daha azdır.
    Avustralya'nın bir eyaleti olan Viktorya'da emniyet kemeri kullanımı 1970 yılında zorunlu hale getirilmiştir. Bundan 4 yıl sonra 1974 istatistiklerinde ölümlerde % 37'lik azalma, yaralanmalarda % 41'lik azalma ve omurilik zedelenmelerinde ise % 27'lik azalma meydana gelmiştir.
    1995'te Amerika'da ise emniyet kemerleri 9.797, hava yastıkları 475, çocuk koruma sistemleri ise 279 kişinin hayatını kurtarmıştır. Kanada'da, 1989'dan bu yana emniyet kemerleri 2.400 kişinin hayatını, 55.000 kişinin yaralanmasını önlemiş, sosyal ve sağlık maliyetlerinde 3 milyon dolar tasarruf sağlamıştır. Yine aynı ülkede ise 1995 yılında ölümlü kazalarda, koruma sistemi kullanmayanların (Emniyet kemeri, araç çocuk koltuğu vs.) % 25'i aracın dışına fırlatılmıştır.
    Bu özelliklerine rağmen bir çok kişi emniyet kemerlerini çeşitli nedenlerle kullanmayı gereksiz ya da sakıncalı bulmaktadır. İşte bazı bahaneler ve bazı bilgiler:


    "Kısa yolculuklarda emniyet kemeri hiçbir işe yaramaz..."

    Aslında emniyet kemeri kullanmamızı en çok gerektiren bu süre ve bu mesafedir. Çünkü ölümlü trafik kazalarının % 80'i evinize 30-35 km uzaklıkta ve 55-60 km/h hızın altında gerçekleşmektedir. Ayrıca trafik kazası ölümlerinin % 35'i şehir içinde ve büyük olasılıkla günlük güzergahlar üzerinde meydana gelmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğü'nce 1999 yılında Ankara'da trafik yoğunluğunun fazla olduğu 27 kavşakta gözlem yoluyla yapılan bir araştırmada, 40.587 özel araç sürücüsünden 8.557'sinin (%21,08) emniyet kemeri kullandığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada, arka koltukta oturan hiçbir yolcunun emniyet kemeri kullanmadığı rapor edilmiştir. EGM kaza istatistiklerinde 2001 yılında meydana gelen kazaların %88.79'unun yerleşim alanları içinde meydana geldiği ve yaralanmaların %66.03'ünün, ölümlerin ise %44.31'inin bu kazalar sonucu ortaya çıktığı görülmektedir (Bu verilere Jandarma tarafından denetlenen kırsal alan kaza istatistikleri dahil değildir).

    "Emniyet kemeri düşük hızla seyir halindeyken pek işe yaramaz..."

    Emniyet kemeri kullanmıyorsanız, 30 km/s hızda çarptığınızda bile, ağır yaralanma riski çok fazladır. Emniyet kemeri takmamış yaralıların % 70'i, 50 km/s'dan daha düşük bir hızda yol alırken yaralanmıştır. 50 km/s hızdaki bir çarpma, 4. kattan düşmeyle eşdeğerdir!

    "Kaza yapmam, ben iyi bir sürücüyüm..."

    İyi sürücülüğünüz sizin kaza yapmamanızı sağlayabilir, ama kötü bir sürücünün size çarpmayacağından emin misiniz?

    "Kazada durumunda çarpma etkisini azaltabilecek güçteyim, direksiyona ya da kapı kollarına tutunurum..."

    Bunu yapmak için saniyenin dilimlerini kullanabilseniz dahi, çarpma etkisi kendinizi frenlemek için kullandığınız kol ve bacaklarınızı kırıp, parçalayabilir. Çünkü kol kasları 25 kg'ın üzerindeki bir güce pek dayanamaz. Oysa, bir duvara 50 km/h hızla çarpma esnasında iki tonu geçen bir etki oluşur ki buna engel olmak için 75 kg güç gerekir. Emniyet kemeri 2,5-3 tonluk bir etkiye direnebilecek şekilde tasarlanmıştır. Tutunabileceğiniz yerler bunlar için tasarlanmamıştır. Kemerin bağlanmaması durumunda, vücut ya ön cama ya da araç içinde bir yere fırlar. Ve bu durumda, tutunmak veya bir çocuğu kollarından tutarak korumak imkansızdır.

    "Aracımdan dışarı fırlamayı tercih ederim..."

    İstatistiksel olarak, kaza anında en iyi yerin aracınızın içi olduğu ispatlanmıştır. Aracın dışına fırlatılma durumunda, ölüm riskiniz 25 kat daha fazladır. Araçtan fırladığınızda yumuşak ve yeşil çimlerin üzerine mi düşeceğinizi sanıyorsunuz? Bir trafik kazasında araçtan hiçbir engele çarpmadan fırlamak neredeyse imkansızdır. Fırlama ile aracınızın ön camına, kaldırıma, kendi aracınıza veya başka bir araca çarpabilirsiniz. Emniyet kemeri araçta kalmanızı sağlayan ve sizi hayata bağlayan tek bağdır.

    "Emniyet kemerinin kaza anında beni araç içerisinde kilitlemesinden korkuyorum..."

    Kazaların çok az (% 0.5) bir kısmını oluşturan yanma ve suya dalma durumlarında panik içinde dışarı çıkmanız gerektiğinde dahi emniyet kemerinin fonksiyonu büyüktür. Çünkü aracın içinde sağa sola fırlatılıp bilincinizi kaybetmeyeceğiniz için dışarı çıkmak çok daha kolay ve çabuk olacaktır. Emniyet kemeri takanların, yangın durumunda yaşama şansı 5 kat, suya batma durumlarında ise 3 kat daha fazladır. Ayrıca kemerin sıkışma durumu çok ender bir durumdur. Bu güne kadar bilimsel incelemelerde ve kaza soruşturmalarının hiç birinde ortaya çıkmamıştır.

    "Emniyet kemeri rahatsız ediyor..."

    Aslında modern emniyet kemerleri oldukça rahattır. Bir çoğu da istediğiniz gibi hareket etmenize izin vermekte ve kaza anında otomatik olarak kilitlenmektedir. Bazılarının ise omuz yönünden gelen kayışını istediğimiz ölçüde gevşetebilirsiniz. Diğerlerinde de sizi fazla sıkmayacak derecede gevşetme payları bırakılmıştır. Emniyet kemeri bedeninize uymuyorsa, aracınıza daha genişini monte ettirebilir veya araç alırken böyle bir tercihte bulunabilirsiniz. Emniyet kemerlerinin rahatsız edici bulunmasının diğer bir sebebi ise onları kullanmaya alışmamış olmamızdır. Emniyet kemeri kullanımı bir tutum haline geldikten sonra insanlar emniyet kemerini rahatsız edici bulmamaktadır. Emniyet kemeri rahatsız edici olsa bile bu durum trafik kazası sonucu sakatlanan bir kişinin durumuyla asla kıyaslanamaz.

    "Emniyet kemerine gerek yok, hava yastığım var..."

    Hava yastığı yalnızca önden şiddetli çarpmalara karşı ek bir koruyucudur. Sürücü için hava yastıkları, kemerlerle sabitlenmiş olan vücudun, baş ile direksiyon arasındaki temasını engelleyen bir tamamlayıcısıdır. Hava yastığı emniyet kemerinin etkinliğini % 40 oranında artırmaktadır ve emniyet kemerine yardımcı olmak için araca yerleştirilmiştir. Hava yastıkları yandan çarpma ve savrulmayı önlemede hiçbir zaman emniyet kemerinin yerini tutamaz.

    "Benim böyle bir şeyle karşılaşma ihtimalim oldukça düşük, bunlar diğer insanların başına gelir."

    Bu bizim hayata bakış açımızdır. Kazaların sadece diğer insanların başına geldiğini düşünmek bizi rahatlatır. Ancak gözardı edilmemesi gereken gerçekler de vardır. Örneğin; her üç insandan biri hayatlarının herhangi bir zamanında meydana gelen bir araç çarpışması kazasında yaralanmaktadır. Bunun ne zaman başımıza geleceğini tahmin edemeyiz.

    "Hamileler için emniyet kemeri sakıncalı olabilir..."

    Motorlu araç kazalarında ceninin ölümü annenin de ölümüne yolaçabilir. Doğmamış çocuğunuza sağlayacağınız en güzel koruma üç noktalı emniyet kemerini kullanmanızdır. Bel hizasındaki şerit çıkıntı oluşturan hamile karnının alt kısmından, karına baskı yapmayacak şekilde geçmelidir. Omuzdan gelen şerit ise normal kullanımdaki gibi göğüs kafesi üzerinden çapraz ve normale göre daha gevşek şekilde geçmelidir. Emniyet kemerinin her iki şeridi de doğru kullanılıyorsa, cenin için hiçbir risk oluşturmaz ve hem annenin hemde bebeğin güvenliği sağlanmış olur.

    "Emniyet kemeri benim problemim, başkalarını ilgilendirmez..."

    Trafik kazalarının topluma trilyonlarca lira maliyeti vardır. İlkyardım, hastanede tedavi, yeniden eğitim vs, giderlerin tamamına yakını topluma yüklenmektedir. Kaza geçirenlerden emniyet kemeri kullanmayanların tedavileri, kemer kullananlara göre yaklaşık iki kat daha uzun süre ve maliyeti de beraberinde getirmektedir. Kişisel olarak aldatıcı bir özgürlük duygusu için hayatın ziyan edilmesi ya da kaybedilmesi nasıl kabul edilebilir? Aylarca hastanede yatmak veya ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm olmak bu basit özgürlük duygusuyla karşılaştırılabilir mi?
    Dünyada ve Ülkemizde Emniyet Kemerinin Tarihçesi
    Bir emniyet kemerinin temel işlevi çarpma anında oluşabilecek etkileri vücudun daha güçlü bölgelerine yönlendirerek ölüm ve yaralanma riskini azaltmaktır. Bu açıdan emniyet kemerleri kaza önleyici değil, başta kafa ve göğüs yaralanmaları olmak üzere olası bazı yaralanma türlerine karşı geliştirilmiş koruyucu düzeneklerdir.

    Emniyet kemerine bir güvenlik unsuru olarak gerek duyulmasının, keşfedilmesinin ve tüm araçlarda temel bir güvenlik donanımı olarak kabul görmesinin kendine özgü bir tarihçesi vardır. Bu sürecin incelenmesi dünyada giderek gelişen "trafik güvenliği" anlayışının geçirdiği evrelerin anlaşılmasına da ışık tutabilir. Trafik güvenliğinin önemini daha erken dönemlerde kavrayan ve bu anlayış doğrultusunda düzenlemeler yaparak uygulayan ülkelerin bu alandaki kazanımları tartışma götürmez bir biçimde ortadadır.

    Dünyadaki bu gelişim sürecine, ilgili yasaların yürürlüğe konduğu dönemleri belirterek ülkemizi de dahil ettiğimizde kronolojik açıdan hangi noktada bulunduğumuzu değerlendirmek biraz daha kolaylaşmaktadır. Ancak hiç kuşku yok ki gerçek kazanımlarımız emniyet kemeri ve diğer güvenlik donanımlarının kullanımının yaygınlaşması sayesinde gerçekleşecektir.

    Dünyada uygun emniyet kemeri tasarımlarından, bunların hangi araçlarda kullanılacağına ilişkin yasaların yürürlüğe konmasına kadar geçirilen aşamalar kabaca izlendiğinde bile, özel araçlarda kullanımı tercihe bağlı bir aksesuar olmaktan okul otobüslerinde kullanım zorunluluğuna kadar gelindiği kolayca görülebilir. İşte bazı notlar:
    1930'larda birçok Amerikalı hekim arabasına iki noktalı (araca iki noktadan bağlı) emniyet kemeri yerleştirdi ve araba üreticilerinin yeni modellere bunları yerleştirmesi için ısrar etti.
    1953 Colorado Eyaleti Tıp Birliği iki noktalı emniyet kemerlerinin bütün otomobillere yerleştirilmesi için bir bildiri yayınladı.
    1955 Kaliforniya Araç Kanunu araç kullanmak için emniyet kemeri takmayı mecbur tuttu.
    1956 Volvo firması iki noktalı çapraz göğüs emniyet kemerini aksesuar olarak pazara sundu. Chrysler firması ön koltuklarda iki noktalı emniyet kemerini isteğe bağlı olarak kullanılmak üzere bazı modellerine yerleştirdi. Ford firması emniyet kemerini konu edinmiş 2 yıllık güvenlik reklâmlarına başladı.
    1957 Volvo firması iki noktalı çapraz emniyet kemerlerine kilit ekledi.
    1958 İsveç'teki Volvo Fabrikasında mühendis olan Nils Bohlin Üç noktalı emniyet kemeri olarak bilinen sistemin patentini aldı.
    1959 İsveç'te Volvo firması ön koltuk için üç noktalı emniyet kemerini standart olarak sundu.
    New York'ta, eyalette satılacak olan yeni araçlara emniyet kemeri takılmasının maliyeti incelendi ve reddedildi.
    1960 New York eyaleti aldığı kararı tekrar inceledi ve reddetti.
    1961 SAE (Otomobil Mühendisleri Birliği) Amerika'da emniyet kemerinin standart olmasını önerdi. New York emniyet kemeri kilidinin oturma bölgesinin dışında olmasını şart koştu. Wisconsin Eyaleti ön koltuklarda emniyet kemeri kullanımını mecbur tuttu. Avustralya Standart Birliği "Emniyet Kemeri ve Pasif Önleyiciler" için standartları yayınladı.
    1962 Altı Amerikan Eyaleti ön koltukta emniyet kemeri bulunmasını şart koydu. Otomobil üreticileri standart olarak ön koltukta emniyet kemeri yerleştirdiler.
    1963 A.B.D'de Volvo firması üç noktalı emniyet kemerini standart olarak üretti.
    1964 Amerikan eyaletinin yarısı ön koltukta emniyet kemeri kullanımını mecbur tuttu. Amerika'daki birçok araç üreticisi emniyet kemerini ön koltuklarda standart olarak sundu. Güney Avustralya ve Viktorya yeni üretilen araçlarda ön koltuklarda emniyet kemeri bulunmasını mecbur tuttu.
    1965 A.B.D. Ticaret Bakanlığı ilk emniyet kemeri standardını yayınladı.
    1966 İsveç kanunları kapı kenarında bulunan iki noktalı göğüs emniyet kemerlerini ve "Y" tipli üç noktalı emniyet kemerlerini yasakladı.
    1967 Amerikalı araç üreticileri arka koltuklara da emniyet kemeri yerleştirdi. İngiltere ön koltuklarda 3 noktalı emniyet kemeri kullanılmasını zorunlu tuttu. Avustralya emniyet kemeri standardı yayınladı.
    1968 Volvo İsveç'te acil durum kilitlerini (ELR) ön koltuklar için standart olarak sundu.
    1969 İsveç'te ön koltukta 3 noktalı emniyet kemeri bulunması zorunlu tutuldu. Volvo bütün pazarlarda arka koltukta 3 noktalı emniyet kemerini standart olarak pazara sundu. Mercedes-Benz bütün pazarlarda arka koltukta 3 noktalı emniyet kemerini standart olarak sundu. İspanya'da ön ve arka koltukta emniyet kemeri bulunması mecbur tutuldu. Avustralya 1965'den sonra plaka alanlarda ön koltukta emniyet kemeri bulunmasını mecbur tuttu.
    1970 İsveç'te arka koltukta emniyet kemeri bulunması mecbur tutuldu. Avustralya, Victorya'da önde ve arka koltukta 3 noktalı emniyet kemeri bulunması mecbur kılındı.
    1972 NHTSA, (A.B.D. Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi) Federal Motorlu Araç Güvenlik Standartlarını belirledi. Avustralya ve Batı Almanya'da ön ve arka koltukta emniyet kemeri olması ve kullanımı mecbur tutuldu.
    1975 İsveç'te 15 yaş ve üstü için emniyet kemeri kullanımı mecbur tutuldu.
    1977 A.B.D. Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi tarafından yasalaştırılan "Okul Servislerindeki Yolcuların Korunması" ile ilgili Federal Motorlu Araç Güvenliği Standardı 222 yürürlüğe girdi.
    1979 Fransa arka koltuklarda emniyet kemerini zorunlu hale getirdi.
    1980 Mercedes-Benz sürücü yan hava yastığı, diz destek yastıklarını üretmeye başladı ve bütün 3 noktalı emniyet kemerlerine esneme mesafesi konuldu.
    1984 Avusturya 01/1984 tarihinden sonra imal edilen araçlarda arka koltuk kemerlerini zorunlu hale getirdi. Batı Almanya 05/1979 tarihinden sonra üretilen araçlarda arka koltuk emniyet kemerlerini zorunlu hale getirdi. Kanada'nın 10 eyaletinden 7'si bu tarihten itibaren, hareket eden araçların sürücü ve yolcularına kendileri için uygun olan emniyet kemerlerini kullanma zorunluluğu getirdi.
    1985, Norveç 01/1984 tarihinden sonra tescil edilen araçlarda arka koltuk kemerlerini zorunlu hale getirdi New York arka ve ön koltuklarda emniyet kemeri kullanımını zorunlu hale getirdi (arka koltuklarda 10 yaş ve yukarısı için).
    TÜRKİYE: Ülkemizde 18.06.1986 tarihinden itibaren "şehirlerarası karayollarında otomobil ve tescil bakımından otomobil gibi işlem gören arazi taşıtları ve minibüslerde sürücüsü ve yanında oturan yolcular için" emniyet kemeri uygulaması başlatıldı.
    1987'de New York, 1992'de New Jersey okul servislerinde kullanılan otobüslerde emniyet kemerini zorunlu hale getiren ilk eyalet oldu.
    TÜRKİYE: 01.01.1992 tarihinden itibaren "şehir içi yollarda da ticari otomobil ve minibüsle yolcu taşımacılığı yapan araç sürücüleri hariç, otomobil ve otomobil gibi tescil işlemi gören arazi taşıtları ve minibüs gibi taşıtların sürücüleri ile ön koltuğunda oturan yolcularına" emniyet kemeri takma zorunluluğu getirildi.
    TÜRKİYE: Yukarıda söz edilen araçlar ve ülkemizde üretilen araçlar ile yurt dışından ithaline izin verilenlerine 3 aylık süre tanındı. Bu süre 11.01.1995 tarihinde sona erdi. Bu süre sonunda arka koltukta emniyet kemeri kullanımı uygulamasına geçildi.
    1995 İngiltere okul taşımacılığında kullanılan minibüslerde emniyet kemeri kullanımını zorunlu hale getirdi.
    1996 Avrupa Ekonomik Komisyonu, minibüslerde ve 3.5 tonun altındaki araçlarda 3 noktalı veya en azından 2 noktalı emniyet kemerlerinin kullanılmasına dair 3 direktif yayınladı.
    TÜRKİYE: 01.01.1998 tarihinden sonra üretilen minibüslerin arka koltuklarında, kamyon, kamyonet, çekici ve şehirlerarası otobüslerde emniyet kemeri kullanımı yönetmelik kararı ile zorunlu kılındı.
    1998 yılında, ABD'deki Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği Dairesi (NHTSA) Kongre'ye "Okul Otobüsü Güvenliği: Amerika'nın Çocukları için Güvenli Yolculuk" başlığı altında, gelecekte kullanılacak ve okul otobüslerinde seyahat edenleri korumaya yönelik olarak kullanılacak sistemleri incelemek üzere bir araştırma projesi sundu.
    1999 yılında Florida, Louisiana ve California eyaletleri büyük okul otobüslerinde seyahat edenler için daha gelişmiş koruma sistemlerini zorunlu kılan kanunlar koydu. Bütün eyaletler, hangi sistemi kullanacaklarına karar vermek için Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği Dairesi (NHTSA) tarafından hazırlanmakta olan projenin bitirilmesini bekleyeceklerini duyurdular.
    2001 yılında California Eyaleti Ocak 2001 yılından sonra satın alınan yeni okul otobüslerinde karın bölgesi ve omuzdan bağlanan kemerlerin uygulamasını zorunluluğunu genişletti.
    2002 ABD'deki Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği Dairesi (NHTSA) Kongre'ye sunduğu ve gelecekte kullanılacak ve okul otobüslerinde seyahat edenleri korumaya yönelik sistemleri konu alan araştırmasını tamamladı.
    Türkiye'de Emniyet Kemeri Mevzuatı:
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunumuzun 78. maddesi ile belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunlu hale getirilmiştir. Konu ile ilgili düzenlemeler yönetmelikte belirtilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde yapılan 25.06.1998 tarihli değişiklik ile 2. fıkrasının b, c ve d bendinde değişiklikler yapılmıştır. Bunlar:

    b bendi: "Otomobil ve tescil bakımından otomobil gibi işlem gören arazı taşıtlarında sürücüsü ile ön ve arka koltuklarda, minibüslerde ise sürücüsü ile yanında oturan yolcuların; kamyon, kamyonet ve çekicilerde sürücü ve sürücü yanındaki koltuklarda; şehirlerarası otobüslerde (sınıf III) arka koltuklar hariç olmak üzere, sürücüsü dahil en ön ve önünde boşluk olan arka koltuklarda, önünde boşluk olan kapı önü koltuklarında; iki katlı şehirlerarası otobüslerde merdiven önü, en ön ve önünde boşluk olan en arka koltuklarda, masa etrafında buluna koltuklardan aracın gidiş yönüne doğru olanlarda oturan yolcular için emniyet kemeri, bulundurulması ve kullanılması mecburidir."

    c bendi: "Bu yönetmelik hükümlerine göre 1995 yılı itibari ile ülkemizde imali yapılan veya yurtdışından ithaline izin verilen araçların arka koltuklarında emniyet kemeri bulundurulması ve kullandırılması mecburidir. Bunların dışında kalan ve halen trafikte kullanılmakta olan diğer taşıt sahipleri isteğe bağlı olarak 1 sayılı Cetvelde yer alan "Emniyet Kemeri"ni numunesine uygun olarak taktırabilirler. Minibüslerin arka koltuklarında, kamyon, kamyonet, çekici ve şehirlerarası otobüslerde emniyet kemeri ile ilgili hükümler 01.08.1998 tarihinden sonra üretilen araçlarda uygulanır. Bu araçlar yerleşim yeri içinde sürülürken gerekli görülenler için emniyet kemeri kullanma mecburiyeti İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak genelgeler doğrultusunda aranmayabilir."

    d bendi: "(b) bendinde sayılan taşıtlarda sürücü yanındaki ön koltukta on (10) yaşından küçük çocukların taşınması yasaktır."

    Ceza konusu ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 78/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Kanuna göre otomobil ve minibüs cinsi taşıtlarda emniyet kemeri bulundurmayan ve kullanmayanlar para cezası ve 5 ceza puanı ile cezalandırılmıştır.




    alıntıdır.
    _____________________________
    ..........................her şey fiyat/performans oranıdır..........................
    ...........[Otomobil Bölümü] VERİ TABANINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ............




  • SÜRÜCÜ YORGUNLUĞU ve UYKUSUZLUĞUNUN TRAFİK GÜVENLİĞİNE ETKİSİ

    Birçok kişi alkollü araç kullanmanın ne kadar tehlikeli olduğunun bilincinde ve farkında olmakla birlikte, yorgun ve uykusuz araç kullanmanın da en az alkollü araç kullanmak kadar tehlikeli olduğu ve en önemli kaza nedenlerinden biri olduğu gerçeğini yeterince bilmemekte ya da göz ardı etmektedir. Oysa, uykusuzluk, tıpkı alkol ve uyuşturucunun etkisi altındayken olduğu gibi sürücülük performansını olumsuz etkilemekte ve ciddi trafik kazalarına neden olmaktadır;

    ABD Ulusal Karayolları Trafik Güvenliği Dairesi (NHTSA) verilerine göre yorgun ve uykusuz araç kullanmaya bağlı her yıl yaklaşık 100.000 kaza (tüm kazaların % 1.5'i) ve yılda yaklaşık 1500 ölüm (tüm ölümlü kazaların % 4'ü) meydana gelmektedir. Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre, kendileriyle mülakat yapılan ağır vasıta sürücüleri en önemli kaza nedenleri olarak, alkollü iken araç kullanmak(%23.5), hatalı sollama yapmak (%22), yorgun ve uykusuz araç kullanmak (% 17.1), yeterli sürücülük deneyimi olmamak(%16.2) ve trafiğin akışına göre hızı ayarlayamamak gibi sürücü hatalarını belirtmişlerdir(Sönmez, 1999)

    DİREKSİYON BAŞINDA YORGUNLUK VE UYKU BELİRTİLERİ

    Direksiyon başındayken yorgunluk ve uykusuzluğun basit işaretleri vardır. Bunlar,
    Gözlerin karıncalanması
    Ensede gerginlik
    Sırt ağrıları
    Esneme
    Başı dik tutmakta güçlük çekilmesi
    Gözleri belirli bir noktaya odaklamada güçlük çekilmesi
    Trafik işaretlerinin atlanması ya da hatırlanmaması
    SÜRÜCÜ YORGUNLUĞUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLER

    Özellikle ticari araç ve ağır vasıta sürücüleri olmak üzere sürücüler hangi nedenlerle yorgun ve uykusuz olarak direksiyon başına geçmektedirler? Bu alanda yapılan araştırmalar incelendiğinde, uykusuz araç kullanmaya bağlı faktörlerin dört temel grup altında toplandığı görülmektedir.

    1. Zaman

    Günün hangi saatlerinde ve ne kadar süreyle araç kullanıldığı yorgunluğu ve uykusuzluğu belirleyen en temel faktör olarak görülmektedir. Araştırma bulgularına göre, 8-9 saatten fazla araç kullanıldığında, yorgunluk ve dikkat dağılmasına bağlı ciddi sorunlar başlamakta, sürücülük performansı olumsuz etkilenmekte ve kaza riski önemli ölçüde artmaktadır.Özellikle kamyon sürücülerinin yorgunluğa ve uykusuzluğa bağlı kazalara daha yatkın oldukları görülmektedir . Her yıl katedilen mesafeye ek olarak, birçok kamyon sürücüsü vücudun en uykulu ve yorgun olduğu zamanda, gece araç kullanmaktadır. Ülkemizde, karayolu ile yük taşımacılığının diğer taşıma sistemleri içindeki payının %90 olduğu, yolcu taşımacılığının ise % 95 olduğu ve ölümlü trafik kazalarının % 13.9' unun ağır vasıta kazaları olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ağır vasıta sürücülerinin önemli bir risk grubu oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre, kendileriyle mülakat yapılan ağır vasıta sürücüleri en önemli kaza nedenleri olarak, alkollü iken araç kullanmak(%23.5), hatalı sollama yapmak ( %22), yorgun ve uykusuz araç kullanmak (% 17.1), yeterli sürücülük deneyimi olmamak(%16.2) ve trafiğin akışına göre hızı ayarlayamamak gibi sürücü hatalarını belirtmişlerdir (Sönmez, 1999).

    2. Direksiyon başına geçmeden önce uykusuz kalmak ya da yeterli uyku uyumamak

    Araştırmalar göstermektedir ki, genelde ortalama 16 saatten fazla uykusuz kalma sonucunda sürüş performansında önemli derecede bozulmalar başlamakta ve trafik güvenliği açısından da ciddi tehlikeler başlamaktadır. Bir araştırmada kazaya sebebiyet veren sürücülerin aynı kazaya karışan diğer sürücülere göre kaza öncesi uyku sürelerinin daha kısa olduğu bulunmuştur.

    3. Uyku bozukluğu

    Ağır vasıta sürücülerinde görülme sıklığı daha fazla olan çeşitli sağlık sorunlarına bağlı (uyku apne sendromu ve narkolepsi gibi) uyku bozuklukları, sürücülerin direksiyon başında uyuya kalmasına neden olmakta ve trafik güvenliği açısından ciddi tehlikeler oluşturmaktadır

    4. Çevresel faktörler

    Yolların monoton olması, uyarıcı önlemlerin alınmamış olması, iklim koşullarının elverişsiz olması ya da sürücülerin ihtiyaç duyduklarında dinlenme ve uyku molalarına olanak sağlayacak tesis veya mola yerlerinin bulunmayışını da yorgunluğu artıran önemli faktörler arasında sayabiliriz. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Araştırma Merkezinin Hacettepe Üniversitesi ile ortaklaşa yapmış olduğu, ağır vasıta sürücülerinin yaşam ve çalışma koşullarına ilişkin araştırmaya göre, araştırmaya katılan kamyon, otobüs ve çekici sürücülerinin yaklaşık yirmide biri uyuyacak ve yemek yiyecek yer bulma , onda biri temizlik-tuvalet-şahsi bakım ve haberleşme ihtiyacının giderilmesi, üçte biri ise araçların küçük arızalarını gidermek için uygun yer bulmada sorun yaşadıklarını belirtmişlerdir.

    UYKUSUZLUĞUN PERFORMANS ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

    Uykusuzluk, kişilerin güvenli sürüş için kritik olan performanslarını olumsuz yönde etkilediğinden en önemli kaza nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. ( Dinges ve Kribbs, 1991). Peters ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırmada, aşamalı uyku yoksunluğunun, simülasyonlu sürücü performansı üzerindeki etkilerine ve kaza oranlarına bakılmış ve uykusuzluğun yoldan çıkma kazalarına neden olan anlamlı bir faktör olduğu görülmüştür; Kaza oranlarında, orta düzeyde bir uyku kısıtlamasından sonra(4 saat) küçük bir artış, uyku kısıtlamasının artmasıyla birlikte, ciddi artışlar görülmüştür. Bu çalışma sonucunda, 36 ve 60 saat uyanık kalma durumunda, trafik güvenliği açısından çok ciddi tehlikelerin ortaya çıktığı görülmektedir.

    Laboratuar ortamında ve araç içi çalışmalarda belirlenen etkiler şunlardır:
    DAHA YAVAŞ TEPKİ ZAMANI: Uykusuzluk, optimum tepki zamanlarını azaltmakta ve orta derecede uykulu kişilerde performansı azaltarak, tehlike anında zamanında durabilmelerini engellemektedir(Dinges,1995).Tepki zamanındaki çok hafif yavaşlamalar ise, özellikle yüksek hızlarda kaza riskleri üzerinde derin bir etki yaratabilmektedir.

    GENEL DİKKAT DÜZEYİNİN AZALMASI: Sürücüler yaşları ve fiziksel durumları ne olursa olsun, her 90-120 dakikada bir dikkat azalmasına maruz kalırlar. Uykusuzluk ise dikkat azalmasını artıran en önemli etkenlerden biridir. Bununla birlikte, sürücülük gibi dikkate dayalı işlemlerdeki performans uykusuzluğa bağlı olarak düşmekte, tepkisizlik süreleri veya gecikmiş tepkilerin oranı artmaktadır. Haroldsson ve diğ., 1990; Kribs ve Dinges, 1994 ). Uyku ihtiyacı olan kişi direksiyonda daha çabuk yorulmakta, zamanla dikkati azalmakta ve direksiyon başında uyuya kalarak kazaya neden olabilmektedir.

    BİLGİ İŞLEMEDE BOZUKLUK: Bilgiyi işleme ve birleştirme işlemleri daha uzun sürmekte, kısa süreli bellek doğruluğu azalmakta ve performans düşmektedir. (Dinges, 1995 ). Özetle, uykusuzluk, tıpkı alkol ve uyuşturucunun etkisi altındayken olduğu gibi, tepki zamanı, dikkat, algılama, muhakeme ve koordinasyon gibi zihinsel ve psikomotor becerileri olumsuz yönde etkilemekte ve kazaya neden olmaktadır. Diğer bir ifadeyle, uykulu ve yorgun bir sürücü, çevreden gelen bilgileri uyanık bir sürücüyle aynı hızda ve aynı doğrulukta algılayamamakta, değerlendirememekte ve tehlike anında kazayı önleyebilmek için yeterince hızlı tepki verememektedir. Uykusuzluk ve yorgunluğun sürüş performansı üzerine etkilerinin alkolün etkileriyle karşılaştırıldığı bir araştırmada, deneklerin bir bölümü 28 saat uyanık tutulmuşlar, diğerlerine ise kanlarındaki alkol oranı 0.1 promile ulaşıncaya dek her yarım saatte bir alkol verilmiş ve her yarım saate bir el-göz koordinasyon testi uygulanmıştır. 28 saat uykusuz kalan deneklerin koordinasyon düzeyleri, 0.1 promil oranında alkol alan deneklerinkine, 17 saat uykusuz kalanların ise 0.5 promil oranında alkol alanlarınkine eşdeğer düzeyde bozuk çıkmıştır (NSF, National Campaign on Drowsy Driving,1993).
    YORGUNLUK VE UYKUSUZLUĞA BAĞLI KAZALAR EN ÇOK KİMLERİ TEHDİT ETMEKTEDİR?,
    Özelikle ağır vasıta sürücüleri olmak üzere, dinlenmeden uzun süre araç kullanan sürücüler
    Sık sık gece yolculuğu yapanlaruyku bozukluğu olan kişiler (kronik uykusuzluk, narkolepsi veya uyku apnesi gibi gündüz aşırı derecede uykusuzluk yaratan bozukluklar)
    Uyku getiren ilaç kullanan veya alkolün etkisinde araç kullananlar
    Vardiya sistemiyle çalışanlar
    UYKUSUZ VE YORGUN ARAÇ KULLANMAYA BAĞLI KAZALARIN GENEL ÖZELLİKLERİ

    Uykusuzluğu , alkole bağlı kazaların aksine, kaza mahallinde ölçebilecek kan, nefes testi gibi objektif ölçme yöntemleri henüz mevcut değildir. Bu nedenle, uykusuz araç kullanmaya bağlı kazalarla ilgili değerlendirmeler , sübjektif bulgulara, polis kaza tespit raporlarına ya da sürücülerin kendi beyanlarına dayanmaktadır. Bu değerlendirmeler ışığında ortaya çıkan uykusuz ve yorgun araç kullanmaya bağlı kazaların genel özellikleri aşağıda sıralanmıştır;
    KAZANIN GECE GEÇ SAATLERDE MEYDANA GELMESİ: Günün saati sürücü yorgunluğunu ve dikkatini etkileyen en tutarlı etkendir. Sürücü yorgunluğu gece sürüşünde gündüze oranla çok daha yüksek düzeydedir( Lavie,1998) Uykusuz araç kullanmaya bağlı kazalar, ağırlıklı olarak gece yarısından sonra meydana gelmektedir. Uykusuzluğa bağlı kaza riski, hem genç sürücülerde( 25 yaş ve altı) hem de 26-45 yaş sürücülerde gece saatlerinde artış göstermektedir. Ancak, 65 yaş üzerindeki sürücülerin öğleden sonra kaza riski daha fazladır (Pack ve ark.,1995; Wang, Knipling, Goodman,1996).


    AĞIR KAZA OLMASI: Uykusuzluğa bağlı trafik kazalarında muhtemelen yüksek hız, gecikmiş tepki zamanıyla birleştiği için, ağır yaralanma ve ölümler çok daha fazla görülmektedir. Pack (1995) ve Maycock (1996) en ciddi kazaların büyük oranda uykusuzluğa bağlı olduğu sonucuna varmışlardır.


    KAZAYA KARIŞAN TEK ARACIN OLMASI VE ARACIN YOLDAN ÇIKMASI: ABD ( Kuzey Carolina) Polis kaza raporlarının analizi sonucunda, alkol temelli olmayan uykusuz araç kullanmaya bağlı kazaların büyük oranında yoldan çıkan tek aracın olduğu görülmüştür (Pack ve ark., 1995).


    KAZANIN HIZ LİMİTİNİN YÜKSEK OLDUĞU YOLLARDA MEYDANA GELMİŞ OLMASI: NHTSA verileri, uykusuzluğa veya yorgunluğa bağlı kazaların hız limitlerinin yüksek olduğu karayollarında meydana geldiğini göstermektedir. Pack ve ark.(1995), uykusuzluğa bağlı kazaların daha çok hız limitinin yüksek olduğu yollarda meydana gelmesini gecikmiş tepki zamanıyla açıklamaktadırlar.


    SÜRÜCÜNÜN KAZAYI ÖNLEYEBİLMEK İÇİN HERHANGİ BİR GİRİŞİMDE BULUNAMAMIŞ OLMASI: Kaza verileri, uykulu sürücülerin kazayı önleyici bir harekette bulunma olasılıklarının oldukça düşük olduğunu ortaya koymaktadır (Wang, Knipling, Goodman, 1996).


    SÜRÜCÜNÜN ARAÇTA YALNIZ OLMASI: Kaza araştırmalarına göre, uykusuz araç kullanmaya bağlı kazaların yaklaşık %80'ninde sürücünün araçta yalnız olduğu saptanmıştır( Mc. Carlt ve diğ.,1996)Öte yandan, direksiyon başında uyuya kalan ancak,kaza yapmayan sürücülerin ise araçta yalnız olmadıkları görülmüştür (Wilkins ve ark.,1997)
    ALINACAK ÖNLEMLER VE ÖNERİLER

    Uykusuz ve yorgun araç kullanmaya karşı alınacak önlemler ya doğrudan uykusuz araç kullanmamayı amaçlayan ya da uykusuzluk meydana geldikten sonraki durumu düzeltmeye yöneliktir. Yeterli uyku uyuyarak uykusuzluğu önlemek herhangi bir telafi edici önlemden hem daha kolaydır hem de daha etkilidir. Uyku geldikten sonra alınan önlemlerin etkisi çok fazla sürmemektedir. En fazla sürücülerin uyuyabilecek bir yer bulmalarına yetecek kadar bir süre için etkili olabilmektedir.

    Kafein alımı, radyo dinlemek, araçtan inip kısa bir yürüyüş yapmak, camı açmak vb gibi geçici önlemler kesinlikle iyi bir uyku alışkanlığının yerini almamalı ve uykusuz sürücülerin varacakları yere güvenle varmalarını sağlayacak etkili stratejiler olarak algılanmamalıdır.

    SÜRÜCÜLERİN ALABİLECEKLERİ ÖNLEMLER

    DİREKSİYON BAŞINA GEÇMEDEN ÖNCE
    Uykusuzluğa neden olan hastalıkların tedavi edilmesi
    Yeterli uyku uyumak için zamanın iyi planlanması
    Uykulu iken yasal limitin altında bile alkol alınmaması
    Gece saat 12 ile sabah saat 6 arası mümkün olduğunca araç kullanılmaması · uyku getirici ve uyuşturucu etkisi olan ilaç tedavisi süresince araç kullanılmaması
    DİREKSİYON BAŞINDAYKEN
    Uzun süreli araç kullanırken düzenli aralıklarla dinlenme molaları verilmesigünde ortalama 8-9 saatten fazla araç kullanılmaması


    Yorgun ve uykusuz hissedilmesi halinde araç kullanmayı bırakıp, uygun bir yerde yeterli uykuyu alıncaya kadar uyunması


    Yola devam etmeden önce kısa bir uyku molası verilmesi: 15-20 dakikalık uyku molalarının performansı artırdığı görülmüştür (Horne&Reyner, 1995;Dinges ve ark., 1987; Philip ve ark.,1997). Laboratuar ortamında yapılan bir araştırmada, 35 saat süresince her altı saatte bir verilen uyku molalarının performansı sürdürmekte etkili olduğu bulunmuştur.Bazı araştırma sonuçları, Kahve, çay veya kola gibi kafein içeren uyarıcıların, uykulu kişilerde dikkati artırdığını göstermektedir (Regina ve ark., 1974; Lumley ve ark., 1987;Griffiths ve ark., 1990; Lorist ve ark.,1994).. Örneğin,uzun süreli sürüş işleminde, kafeinin, yorgunluğun gelişmesindeki etkilerine bakıldığı bir araştırmada, 200 mg (2-3 fincan kahve) kafeinin, yorgunluğun belirtilerini azalttığı ve genel performansı artırdığı bulunmuştur (Gibson, Mascard&Starmer,1995). Ancak, kafeinin performans üzerinde deneylerle kanıtlanmış etkileri bulunmakla birlikte , bu etkilerin kısa süreli olduğu ve sadece uygun bir yer bulup dinleninceye kadar işe yarayabileceği ve uykusuzluğu gidermenin en etkili yolunun sadece uyumak olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.

    alıntıdır.
    _____________________________
    ..........................her şey fiyat/performans oranıdır..........................
    ...........[Otomobil Bölümü] VERİ TABANINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ............




  • _____________________________
  • up
    _____________________________
    .: :.
  • YAW ARKADAŞLAR ben gaz-fren yapmaktan araba kullanırken sağ ayagım kasılıyor ve bilekten agrımaya baslıyor bu neden olur
    _____________________________
  • Güncel
    _____________________________
    2012 Der Golf 1.6 Benziner 102PS Trendline 5-Gang

    DH
    Eski Üyelerin Mekanı...
    2003 Üyesi.

    KATHREIN UFS 913 TWİN HD PVR
  • quote:

    Orjinalden alıntı: bjkamil

    yakın arkadaşımın başına gelen bir olayı onun ağzından sizinle paylaşmak istiyorum.

    arkadaşla biryerden geliyoruk.araçta 2 kişiydik.hemen önümde bmw nin tehlikeli hareketler yaptıgını gördüm.başta sarhoş felan oldugunu sandım ancak ögle vakti oldugu için ihtimal vermedim.bmw nin önünde arka camında yeditepe uni yazan bir mini cooper ilerlemekteydi.ben yolun genişlemesiyle birlikte bmw nin önüne geçtim.aracın içindeki sarışın ve genç bir kızdı.çok korkmuş olucakki direksiyona sıkıca sarılmış yardım bekler gibiydi.bmw deki maganda kıza tel işareti yapıp rahatsız ediyordu.polisi aramanın zaman kaybından başka birşey lmayacagını bildigim için bmw yle cooper ın arasına girdim.maganda önce şaşırdı ve beni geçmeye çalıştı.o her şerit değştirdiginde bende önüne geçiyordum.adama durmasını söledik ama adamın aklı hala kızı yakalamaktaydı.yolun daralmasını bekliyordum.ataşehire giriş yolunda dar bir sokaga dönerken el frenini çekip aşşagı indik.oda arabadan inip ne oluyor ulan demezmi önce ufak bir kafa darbesiyle yere yıgdık sonrada arabaya biraz zarar verdik umarım bu ona ders olmmuştur.





    Bu davranışı normal şartlarda tasvip etmememize rağmen karşı tarafın yanlışının yanında kaybolacağını bilerek,yardım amaçlı yapıldığı için BİZEDE BU YAKIŞIR demek istiyorum Tebrikler dostum.. YoLLarın güvenliği önce Allah'a sonra Türk gençlerine emanet!!
    _____________________________
    İlk Adımı Sebepsiz Attım, Sonrasında Baktım Herkes Parmak Ucunda Yürür oLmuş..
    ιуι ƒσяυмℓαя!..




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.