Şimdi Ara

Dyatlov Geçidi Faciası

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
42
Cevap
1
Favori
1.801
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Sizin bu olayla ilgili teorileriniz nedir:
    Önce olayın ne olduğunu Wikipediadan kopyalıyorum.

    Dyatlov Geçidi vakası ya da Dyatlov Geçidi kazası, 9 kayakçının Ural Dağları'nda tahminen 2 Şubat 1959 gecesinde gizemli ölümlerini belirtmek için kullanılır. Olay, Kholat Syakhl (Rusça: Холат-Сяхыл) dağının doğusunda bulunan ve bu olayın ardından grubun lideri olan Igor Alekseievich Dyatlov'un soyadını alan Dyatlov Geçidi'nde gerçekleşmiştir. Araştırmacılar, kayakçıların olay gecesi bilinmeyen bir nedenden dolayı çadırlarını yırtarak -30°C sıcaklıkta ve ağır kar yağışında yalın ayak çadırı terk ettiğini saptamıştır. Bulunan cesetlerden ikisinin kafatasında; diğer iki tanesinin ise kaburgalarında kırıklar bulunmuştur.
    Grup kuzey Ural dağlarının Otorten dağına bir kızak gezisi yapmayı düşünüyorlardı. Igor Dyatlov liderliğindeki grup, sekiz erkek ve iki kızdan oluşuyordu. Çoğu Ural Teknik Üniversitesi mezunuydu.[2]




    Igor Alekseieviç Dyatlov (Игорь Алексеевич Дятлов), grup lideri, d. 13 Ocak 1936
    Zinaida Alekseevna Kolmogorova (Зинаида Алексеевна Колмогорова), d. 12 Ocak 1937
    Lyudmila Alexandrovna Dubinina (Людмила Александровна Дубинина), d. 12 Mayıs 1938
    Alexander Sergeieviç Kolevatov (Александр Сергеевич Колеватов), d. 16 Kasım 1934
    Rüstem Vladimiroviç Slobodin (Рустем Владимирович Слободин), d. 11 Ocak 1936
    Yuri (Georgiy) Alexeieviç Krivonişenko (Юрий (Георгий) Алексеевич Кривонищенко), d. 7 Şubat 1935
    Yuri Nikolaieviç Doroşenko (Юрий Николаевич Дорошенко), d. 29 Ocak 1938
    Nicolai Vladimiroviç Thibeaux-Brignolles (Николай Владимирович Тибо-Бриньоль), d. 5 Temmuz 1935
    Semyon (Alexander) Alexandroviç Zolotarev (Семен (Александр) Александрович Золотарёв), d. 2 Şubat 1921
    Yuri Yefimoviç Yudin (Юрий Ефимович Юдин), d. 19 Temmuz 1937 ö. 27 Nisan 2013

    Grup 25 Ocak'ta Ivdel (Ивдель)'e trenle vardılar. Buradan Vizhai (Вижай)'ye giden bir otobüsle devam ettiler. Grubun onuncu üyesi Yuri Yudin, ayağını burktuğu ve hastalandığı için Vizhai'de yolculuğuna son verdi ve geri gönderildi. [3] 27 Ocak grubun son görüldüğü tarih oldu. Gruba ait kameralar ve günlükler kampta bulundu. Grubun son olarak kamplarını kurduğu yer ise Yuri Yudin tarafından Dyatlov'un ormandan dolayı zirveyi kaybetme korkusu olarak nitelendirildi. Nitekim kar fırtınasından korunmak için ormana yapılabilirdi, fakat kamp oldukça açık bir araziye kurulmuştu.
    Gezi planı dahilinde grubun 12 Şubat'ta Vizhai'ye dönmesi ve spor kulübüne telgraf çekmesi gerekiyordu. Fakat Dyatlov, Yudin'e gecikme olabileceğini söylediği için bundan sonraki birkaç gün içinde grup için kimse endişelenmedi. İlerleyen günlerde gruptan haber alınamaması sonucu gönüllüler ile başlatılan arama çalışmalarına polisler ve ordu da helikopterlerle katıldı.

    26 Şubat'ta kurtarma ekibi terk edilmiş ve parçalanarak kullanılamaz hale gelmiş çadırı buldu. Çadırı bulan Mikhail Sharavin, çadırın parçalandığını ve karla kaplı olduğunu, fakat grubun eşyalarını ve ayakkabılarını burada bıraktığını belirtti. Araştırmacılar ise sonrasında çadır üzerinde yaptıkları araştırmalarda, çadırın içeriden yırtıldığını teyit ettiler.[4] Sekiz kişiye ait olduğu belirtilen ve sadece çorap (ve tek bir ayakkabı) izleri ormanlık alana yöneliyordu. 500 metre sonra ise izler karla örtülüyordu. Ormanın girişindeki sedir ağacının altında yanarak kül olmuş odunlar ve Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko'nun cesetleri bulundu. İkisi de yalnızca iç çamaşırı ve çorap giyiyorlardı.[5] Yakmaya çalıştıkları odunlar ise cesetlerinin bulunduğu sedir ağacının beş metre yukarısından kırılmıştı. Araştırmacılar bundan, ikilinin bir şeylere bakınmak (belki kamp veya grubun diğer üyeleri) için ağaca çıktığını çıkardı. Araştırmacılar sedir ağacı ile kamp arasında üç ceset daha buluyorlar. Igor Dyatlov, Zina Kolmogorova ve Rüstem Slobodin. Araştırmacılar birbirlerinden 150 metre uzaklık bulunan bu gençlerin kampa giderken öldüklerini düşünüyor. Cesetler ağaçtan sırasıyla 300, 480 ve 630 metre uzaklıkta bulunuyor. [6]

    Diğer dört gencin cesedine ulaşmak ise iki aydan fazla sürdü. 4 Mayıs'ta sedir ağacından 75 metre uzaklıkta bulunan cesetleri ise diğerlerinden daha iyi giyimliydi. Zolotaryov, Dubinina’nın kürklü montunu ve şapkasını, Dubinina ise ayağına Krivonişenko’nun yün pantolonunu giymişti
    Bulunan ilk beş cesetin, Yuri Krivonişenko, Yuri Doroşenko, Igor Dyatlov, Zina Kolmogorova ve Rüstem Slobodin'in hipotermi sonucu öldüğü belirtildi. Slobodin'in kafatasında bir kırık buluyordu.[8] Araştırmacılar bu kırığın onu bayıltacak ama öldürmeyecek bir hasara yol açtığını not düştüler. Slobodin'in muhtemelen nereden geldiği belirsiz darbeyi aldıktan sonra bayıldığı ve donarak öldüğü belirtiliyor.[9] Sonraki dört ceset ise anlaşıldığı kadarıyla travmatik şekilde ölmüşlerdi. Thibeaux-Brignollel’ın kafatası kırılmıştı.[10] Dubinina ve Zolotarev’in kaburga kemikleri kırıktı ve Dubinina’nın dili, gözleri ve dudağı yoktu. [11]Dört cesedin giysileri (2 pantolon ve bir hırka) üzerinde yapılan araştırmada normalinden yüksek oranda radyasyona rastlandı.

    12 yaşındaki Yury Kuntseviç, cesetlerin üzerinde kahverengi bronzlaşmış lekeler olduğunu söylüyor.
    Grubun 50 kilometre uzağındaki diğer kayakçılar olay gecesinde kuzeyde garip turuncu küreler gördüklerini rapor ettiler. Bu tip raporlar 1959 yılında Ocak ayından Mart ayına kadar alındı. Fakat bunların sonra R-7 Semyorka roket testi olduğu teyit edildi.
    Olay gecesi grubun çektiği son fotoğrafın garip turuncu küreleri gösterdiği iddia edilmektedir.
    Olay yerinde garip bir metal parçası bulunduğu rapor ediliyor. Bu metal parçası arama ekibi tarafından fotoğraflanmıştır. [12]
    Araştırmacılar Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko'nun kamp ateşini kuru odunlar yerine sedir ağacından kırdıkları yaş dallarla yaktıkları tespit etmişlerdir. Bundan dolayı gençlerin olay gecesi görme yetilerini kaybettikleri düşünülmektedir.
    Grubun son kamp yeri Baykonur Uzay Üssü'nden (R-7 roket testinin yapıldı alan) Novaya Zemlya'nın (Sovyet Rusya'nın nükleer araştırmalar yaptığı yer) arasında kuruluydu.
    Olay yerinde gruba ait ayak izlerinden başka yabancı ayak izi yok. Bu bulgu ise Mansi yerlileri veya başka yabancılar tarafından öldürüldükleri tezini çürütüyor.
    Cesetlerin kırıkları olmasına karşın dışarıdan darbe aldıkları görülmüyor.
    Rüstem Slobodin'in dudakları ve yüzünün sol yarısının şiş olduğu tespit edildi. Vücudunun değişik yerlerinde darp izleri görülüyor. Slobodin midesini kramp girmiş veya darbe almış gibi tutuyor. Cesedin bulunduğu pozisyona bakarak araştırmacılar Slobodin'in bir şeyle mücadele etmiş olabileceğini düşünüyorlar. Darp izleri, dudağının ve yüzünün sol yarısının şişik olması bu iddiayı doğrularken, çevrede yabancı ayak izi olmaması iddiayı çürütüyor.
    Dere yatağında suyun içinde bulunan dört cesedin giysileri üzerinde mor renkte lekeler görülüyor. Araştırmacılar bunların minerallerden kaynaklandığını düşünüyor.
    Grubun; Igor Dyatlov, Yuri Krivonişenko, Rüstem Slobodin, Semyon Zolotarev'a ait 4 kamerası olduğuna inanılıyor, fakat Dyatlov dışındaki diğer kameraların içinde ne olduğu bilinmiyor veya açıklanmıyor. Semyon Zolotarev olay gecesi çadırdan kaçarken kamerasını yanına alan tek kişi.
    Yuri Krivonişenko'nun burnunun bir kısmı yok.
    İddiaya göre Yuri Doroşenko'nın gruptan ayrı özel bir günlüğü var ve grubun günlüğü ile birlikte çadırda bulundu. Günlükte felaketin tam nedeninin yazdığı söyleniyor.







  • Çok muhtemelen Sovyet ordusu ya da gizli servisi tarafından öldürüldüler ve düzmece ve fabrike olay yeri ve otopsi raporları ile katliamı örtbas etmeye çalıştılar. Unutmayın yıl 1959, soğuk savaşın olduğu ve Sovyetlerde tahakkümün zirve yaptığı dönemlerin başlangıcı. Böyle bir dönemde hükümet doktorlarının ve savcılarının verdiği raporlara güvenilemez. Ancak bundan gizem çıkarmayı ve satarak para kazanmayı hedefleyen araştırmacılar olayın bu yönünü sanki bilerek göz ardı etmişe benziyorlar.


    Ben bu grubun hükümet tarafından tehdit olarak algılandığını, ayrıca baştan beri izlendiğini ve müsait bir cinayet mahalli de varken ortadan kaldırıverdiklerini düşünüyorum. Bu grup üyeleri hakkında ne biliyoruz ki? Bu tırmanışın askeri casusluk için bir kamuflaj olmadığı nereden belli?..

    Olayda doğaüstü bir yan olduğunu, hele uzaylı parmağı olduğunu hiç düşünmüyorum. Çocukça şeyler bunlar. Bu değilse bir ihtimal infrasound açıklaması olabilir. Ayrıca tanık ifadeleri ile otopsi raporları hiç de güvenilir olmayabilir, bunu da not düşmek lazım.
  • Arkadaslara da bahsettim ilgilerini çekti bu konu hocam ama fikir yürütme konusuna gelince biraz kitlendik hani çıkıpta doğaustu bişey desek ciddiyeti kalmaz öbur turlu bakıyorum böyle bir seye ne sebep olabilir o hava sartlarında veya alınan darbeler ezikler ama dısardan darbe alınmaması bilmiyorum çok ilginç konu yukarılara tasınsın bence

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yarın gündüz okuyacağım, mesajım bulunsun
  • Dışarıdan darbe alınmaması konusu bana biraz saçma geldi. Bu şekilde kafatası derisi nasıl soyulabilir ya da kırılabilir. Bence yanlış ve bilgi kirliliği.
  • Benim teorim şu. Öncelikle çadırın kurulduğu yer hatalıydı. Kar fırtınası nedeni ile güneşin batmakta olduğunu geç farkettiler. Saati de kontrol etmeyi unutmuş olabilirler. 1,5 km uzaktaki ormanı görmediler veya oraya gitme durumunda çok geç kalabileceklerini hesapladılar.
    15 derece eğimde çadırı kurabilmek için karı düzleştirip üzerine çadırı kurdular. Çadırın zemini büyük ihtimal toprakta değil karın üstünde kalıyordu. 5 kişi çadırın içine girip önce ayakkabılarını ve ardından ortam ısındıkça diğer ağır giysileri çıkarıp uyku tulumlarına girdiler. Diğer dördü dışarıda son rütuşları yapıp daha sonra içeri girdiler ve ayakkabılarını çıkardılar. Bunlar dere yatağında bulunan, nispeten daha iyi giyimli olan dağcılardır. Bu arada havanın kararmış olması gerekiyor. Birden bir uğultu ve altındaki karların kayması ile çadır hareket ediyor. Bir şaşkınlık anı ve aynı olay tekrarlanıyor.
    Karlar altında kalma korkusu ile Sonradan çadıra girmiş olan dörtlü çadırın kapağını açarak dışarı fırlıyor.Çadırın diğer ucundakiler onların çıkışını bekleyemeyip panik içinde bıçak ile çadırı kesip çıkıyorlar. Eğimin bittiği ormanlık alana kadar koşuyorlar. Çalılıklara vardıktan sonra büyük bir ağaç görüp altında toplanıyorlar. Ağaç dallarını kırarak ateş yakıyorlar. Daha iyi giyimli olan 4 kişi önceki gün geride bıraktıkları stok çadırına gidip yardım malzemesi getirmeye karar veriyor. 3 kişi hızlıca çadıra geri dönüp eşyalarını almaya gidiyor. İkisi ise onlar gelinceye değin ateşin başında bekliyor.Çadıra dönenlerden önce Dyatlov.düşüp kalıyor. Rüstem birşeye takılıp düşerek başını çarpıyor ve bayılıyor. Zina ise çadıra ancak 650 metre yaklaşabiliyor.
    Dörtlü grup ters yöne doğru ilerlerken öndeki üçü karanlıkta görmedikleri zemini taşlık bir çukura düşüyor. En arkadaki Kolevatov son anda düşmekten kurtuluyor. Düşme anında biri kafasını çarparak ölüyor. Diğer ikisi ise kaburga kemiklerini kırıp ağır yaralanıyor. Dubinina çığlık atarak düşerken alt çenesini çarpıp dilini kopartmış olmalı.
    Kolevatov çaresizlik içinde yardım etmek amacı ile etraftan dallar toplayıp üzerlerine örtmeye çalışıyor. Yardım almak için tekrar ateşin olduğu ağaca geri dönüyor. Ama arkadaşlarını donmuş, ateşi sönmüş vaziyette buluyor. Kriveşenkonun pantolonunu çıkarıp geri dönüyor ve hala yaşadığını gördüğü Dubininaya giydiriyor. Durumun umutsuz olduğunu görüp o da orada donup kalıyor.
    Çukurda bulunanların giysilerinde homojen olmayan radyoaktivite saptanmış. Bu cesetler Mayıs ayında karların erimeye başlaması ile akarsuyun içinde bulunmuş. Muhtemelen suda radyoaktif kirlenme olmalı. Malum soğuk savaş dönemi.

    Olay, Sherlock Holmes ya da Agatha Christienin karmaşık polisiye romanları gibi. Olayı bu kadar karmaşık hale getiren de kişilerin olay her ne ise sonrasında verdikleri inanılmaz hayatta kalma mücadelesidir..




  • "İddiaya göre Yuri Doroşenko'nın gruptan ayrı özel bir günlüğü var ve grubun günlüğü ile birlikte çadırda bulundu. Günlükte felaketin tam nedeninin yazdığı söyleniyor.Dubinina ve Zolotarev’in kaburga kemikleri kırıktı ve Dubinina’nın dili, gözleri ve dudağı yoktu.Dört cesedin giysileri (2 pantolon ve bir hırka) üzerinde yapılan araştırmada normalinden yüksek oranda radyasyona rastlandı." kaynak:viki

    Bence çok daha karmaşık bir olay var gibi.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Target Human

    Benim teorim şu. Öncelikle çadırın kurulduğu yer hatalıydı. Kar fırtınası nedeni ile güneşin batmakta olduğunu geç farkettiler. Saati de kontrol etmeyi unutmuş olabilirler. 1,5 km uzaktaki ormanı görmediler veya oraya gitme durumunda çok geç kalabileceklerini hesapladılar.
    15 derece eğimde çadırı kurabilmek için karı düzleştirip üzerine çadırı kurdular. Çadırın zemini büyük ihtimal toprakta değil karın üstünde kalıyordu. 5 kişi çadırın içine girip önce ayakkabılarını ve ardından ortam ısındıkça diğer ağır giysileri çıkarıp uyku tulumlarına girdiler. Diğer dördü dışarıda son rütuşları yapıp daha sonra içeri girdiler ve ayakkabılarını çıkardılar. Bunlar dere yatağında bulunan, nispeten daha iyi giyimli olan dağcılardır. Bu arada havanın kararmış olması gerekiyor. Birden bir uğultu ve altındaki karların kayması ile çadır hareket ediyor. Bir şaşkınlık anı ve aynı olay tekrarlanıyor.
    Karlar altında kalma korkusu ile Sonradan çadıra girmiş olan dörtlü çadırın kapağını açarak dışarı fırlıyor.Çadırın diğer ucundakiler onların çıkışını bekleyemeyip panik içinde bıçak ile çadırı kesip çıkıyorlar. Eğimin bittiği ormanlık alana kadar koşuyorlar. Çalılıklara vardıktan sonra büyük bir ağaç görüp altında toplanıyorlar. Ağaç dallarını kırarak ateş yakıyorlar. Daha iyi giyimli olan 4 kişi önceki gün geride bıraktıkları stok çadırına gidip yardım malzemesi getirmeye karar veriyor. 3 kişi hızlıca çadıra geri dönüp eşyalarını almaya gidiyor. İkisi ise onlar gelinceye değin ateşin başında bekliyor.Çadıra dönenlerden önce Dyatlov.düşüp kalıyor. Rüstem birşeye takılıp düşerek başını çarpıyor ve bayılıyor. Zina ise çadıra ancak 650 metre yaklaşabiliyor.
    Dörtlü grup ters yöne doğru ilerlerken öndeki üçü karanlıkta görmedikleri zemini taşlık bir çukura düşüyor. En arkadaki Kolevatov son anda düşmekten kurtuluyor. Düşme anında biri kafasını çarparak ölüyor. Diğer ikisi ise kaburga kemiklerini kırıp ağır yaralanıyor. Dubinina çığlık atarak düşerken alt çenesini çarpıp dilini kopartmış olmalı.
    Kolevatov çaresizlik içinde yardım etmek amacı ile etraftan dallar toplayıp üzerlerine örtmeye çalışıyor. Yardım almak için tekrar ateşin olduğu ağaca geri dönüyor. Ama arkadaşlarını donmuş, ateşi sönmüş vaziyette buluyor. Kriveşenkonun pantolonunu çıkarıp geri dönüyor ve hala yaşadığını gördüğü Dubininaya giydiriyor. Durumun umutsuz olduğunu görüp o da orada donup kalıyor.
    Çukurda bulunanların giysilerinde homojen olmayan radyoaktivite saptanmış. Bu cesetler Mayıs ayında karların erimeye başlaması ile akarsuyun içinde bulunmuş. Muhtemelen suda radyoaktif kirlenme olmalı. Malum soğuk savaş dönemi.

    Olay, Sherlock Holmes ya da Agatha Christienin karmaşık polisiye romanları gibi. Olayı bu kadar karmaşık hale getiren de kişilerin olay her ne ise sonrasında verdikleri inanılmaz hayatta kalma mücadelesidir..



    Son bir şeyi unutmuşsun olaydan önce oranın yerlileri uçan turuncu cisimler gördüklerini belirtmişler bazı cesetlerde dil, göz gibi organlar yerlerinden kopmuş vahşi bir hayvan dili veya gözü ayırt etmez direk etten yemeye başlar.Ölen bir kişinin basınçtan dolayı kaburgaları kırılmış bu da insan eliyle veya düşmeyle olucak bir kırık değil.

    Ben ufo görmüş birisi olarak bu olayı ufoların yaptığını düşünüyorum kendim şahsen boluda görmüştüm.




  • olaydan ilk kez haberim oldu.
    biraz araştırdım.
    komplo teorileri genelde çığ düşeceği korkusuyla kaçtıkları yönünde.
    ancak hiç bir profesyonel dağcı çığ düşüyor diye çadırı yırtıp yalın ayak 1,5 km koşmaz.
    ekibin tamamının tecrübeli dağcılar oldukları belirtilmiş. hepsi de genç ve güçlü. görünen bir eksiklikleri yok.
    ben olay anında bilinçlerinin yerinde olmadığını düşünüyorum, zaten olaya baktığınız zaman da yaptıkları hareketler çok mantıksız. bir uyuşturucu madde olabilir,
    çadırı yırtıyorsun kaçıyorsun bu sırada da ekip arkadaşlarına hiç bakmıyorsun bile. hepsi bir tarafa dağılıyor.
    böyle bir durumda. hadi bir şeyden korktuklarını varsaysak bile bir arada kalma eğiliminde olmaları gerekiyor ancak öyle yapmıyorlar. bu noktada bilinçsiz hareket ettiklerini varsayabiliriz.
    ormana gittiklerinde ise kendilerindeler. ateş yakıyorlar. ateş yakmak zor bir iştir. bilinçsiz ve panik halindeyken ateş yakamazsınız. daha sonra dağcıların bir kısmı çadıra geri dönmeye çalışıyor.
    onları çıplak halde kaçıracak kadar korkutan bir şey olsaydı çadıra geri dönmeye çalışmazlardı.

    mistik bir hava vermeye de gerek yok olaya. uzaylılar falan. doğa üstü bir şey yok ortada.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dgo_cr7 -- 1 Mart 2015; 13:35:44 >




  • John WICK kullanıcısına yanıt
    Ufolar konusunda hiçbir iz veya belirti yok. Ayrıca neden uzaylılar böyle birşey yapsın.
  • dgo_cr7 kullanıcısına yanıt
    Evet şimdi düşündüm de çığ olayı bunu açıklamaz. Hadi bir panik yaptın çadırdan fırladın diyelim. Bakarsın tehlike yok geri dönersin, 1,5 km koşmazsın değil mi? acemi değiller çünkü bu konuda. Tehlike her ne ise anlık değil sürekli olmalı.

    Bir diğer konu da bölge kayalık olduğundan hızlı esen rüzgarın kayalara çarparak dayanılamayacak seviyede hatta ultrasonik seviyede sesler çıkarması. Paniğin sebebi bu olabilir mi? yani çok tiz rüzgar sesi vs..Yada grup üyeleri arasında kavga çıkması vs.

    Aslında gece vakti dondurucu soğukta bir insanı bu derece paniğe sevkedecek şey ne olabilir. Olayın kritik sorusu bu bence. Diğer durumlar bir şekilde açıklanabilir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: John WICK

    quote:

    Orijinalden alıntı: Target Human

    Benim teorim şu. Öncelikle çadırın kurulduğu yer hatalıydı. Kar fırtınası nedeni ile güneşin batmakta olduğunu geç farkettiler. Saati de kontrol etmeyi unutmuş olabilirler. 1,5 km uzaktaki ormanı görmediler veya oraya gitme durumunda çok geç kalabileceklerini hesapladılar.
    15 derece eğimde çadırı kurabilmek için karı düzleştirip üzerine çadırı kurdular. Çadırın zemini büyük ihtimal toprakta değil karın üstünde kalıyordu. 5 kişi çadırın içine girip önce ayakkabılarını ve ardından ortam ısındıkça diğer ağır giysileri çıkarıp uyku tulumlarına girdiler. Diğer dördü dışarıda son rütuşları yapıp daha sonra içeri girdiler ve ayakkabılarını çıkardılar. Bunlar dere yatağında bulunan, nispeten daha iyi giyimli olan dağcılardır. Bu arada havanın kararmış olması gerekiyor. Birden bir uğultu ve altındaki karların kayması ile çadır hareket ediyor. Bir şaşkınlık anı ve aynı olay tekrarlanıyor.
    Karlar altında kalma korkusu ile Sonradan çadıra girmiş olan dörtlü çadırın kapağını açarak dışarı fırlıyor.Çadırın diğer ucundakiler onların çıkışını bekleyemeyip panik içinde bıçak ile çadırı kesip çıkıyorlar. Eğimin bittiği ormanlık alana kadar koşuyorlar. Çalılıklara vardıktan sonra büyük bir ağaç görüp altında toplanıyorlar. Ağaç dallarını kırarak ateş yakıyorlar. Daha iyi giyimli olan 4 kişi önceki gün geride bıraktıkları stok çadırına gidip yardım malzemesi getirmeye karar veriyor. 3 kişi hızlıca çadıra geri dönüp eşyalarını almaya gidiyor. İkisi ise onlar gelinceye değin ateşin başında bekliyor.Çadıra dönenlerden önce Dyatlov.düşüp kalıyor. Rüstem birşeye takılıp düşerek başını çarpıyor ve bayılıyor. Zina ise çadıra ancak 650 metre yaklaşabiliyor.
    Dörtlü grup ters yöne doğru ilerlerken öndeki üçü karanlıkta görmedikleri zemini taşlık bir çukura düşüyor. En arkadaki Kolevatov son anda düşmekten kurtuluyor. Düşme anında biri kafasını çarparak ölüyor. Diğer ikisi ise kaburga kemiklerini kırıp ağır yaralanıyor. Dubinina çığlık atarak düşerken alt çenesini çarpıp dilini kopartmış olmalı.
    Kolevatov çaresizlik içinde yardım etmek amacı ile etraftan dallar toplayıp üzerlerine örtmeye çalışıyor. Yardım almak için tekrar ateşin olduğu ağaca geri dönüyor. Ama arkadaşlarını donmuş, ateşi sönmüş vaziyette buluyor. Kriveşenkonun pantolonunu çıkarıp geri dönüyor ve hala yaşadığını gördüğü Dubininaya giydiriyor. Durumun umutsuz olduğunu görüp o da orada donup kalıyor.
    Çukurda bulunanların giysilerinde homojen olmayan radyoaktivite saptanmış. Bu cesetler Mayıs ayında karların erimeye başlaması ile akarsuyun içinde bulunmuş. Muhtemelen suda radyoaktif kirlenme olmalı. Malum soğuk savaş dönemi.

    Olay, Sherlock Holmes ya da Agatha Christienin karmaşık polisiye romanları gibi. Olayı bu kadar karmaşık hale getiren de kişilerin olay her ne ise sonrasında verdikleri inanılmaz hayatta kalma mücadelesidir..



    Son bir şeyi unutmuşsun olaydan önce oranın yerlileri uçan turuncu cisimler gördüklerini belirtmişler bazı cesetlerde dil, göz gibi organlar yerlerinden kopmuş vahşi bir hayvan dili veya gözü ayırt etmez direk etten yemeye başlar.Ölen bir kişinin basınçtan dolayı kaburgaları kırılmış bu da insan eliyle veya düşmeyle olucak bir kırık değil.

    Ben ufo görmüş birisi olarak bu olayı ufoların yaptığını düşünüyorum kendim şahsen boluda görmüştüm.

    Ufo gören masum köylü

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Olay çok ilginç geldi mutlaka açıklanmayan şeyler var devlet politikası veya başka bir şey eğer öyle değilse bunları aşırı şekil de korkutan bir şey olması lazım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Geçen sene gazetelerde şöyle bir haber çıkmıştı:

    "Ancak şimdiye kadar en mantıklı açıklamayı dört yıl boyunca Ölüm Dağı'nı araştıran Amerikalı belgeselci yazar Donnie Eichar'dan geldi. Eichar, "Modern bilim ve Amerikan Okyanus ve Atmosfer Kurumu'nun yardımıyla bir sonuca varabildim: Ural Dağları'nın topografyasında sürekli oluşan bir tür rüzgarın ortaya çıkardığı, paniğe neden olan ses sınırının altında bir ses" diye açıkladı vardığı sonucu... Bu ses dalgaları o kadar düşüktü ki, dağcıların beyinlerini etkileyerek onların panik olmasına ve çadırdan çıkıp kara doğru koşmasına neden oldu. Sonuç olarak da soğuktan öldüler. Eichar, insanın duyabileceğinden çok daha düşük ses dalgalarından oluşan bu sınıraltı seslere, dağların şekline bağlı olarak ortaya çıkan yüksek rüzgarın neden olduğunu ileri sürüyor. Ancak yine de bu teori, garip durumu açıklamaya yetmiyor."




  • Çok acayip bir olay. Çıkar yol bulamadım.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • muteme M kullanıcısına yanıt
    infrasound.
    büyük hava kütlelerinin yer değiştirmesi sonucu oluşuyor.
    kamplarını bir dağın eteğine kurduklarından dağdan aşağı hızlanan rüzgarın sebep olabileceği düşünülüyormuş.
    halüsünatif etkileri olabiliyormuş.
  • Ufolar neden saldırsın diyen arkadaşa belirtmek isterim.

    Tarihte insan eliyle ve herhangi bir kaza sebebiyle olmadığı ispatlanan en az 2 insan ölümü olayı vardır.

    Burada koymayayım mideniz kaldırmaz çünkü kurbanlardan birisine yapılan operasyon bu dünyada ki imkanlarla yapılabilecek bir şey değildir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pleksiglass -- 2 Mart 2015; 5:53:58 >
  • Merak ettim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ben de merak ettim daha önce de söylediğim gibi bu konu çok enterasan çıkmıyo bişey su an arkadaslarla konusuyoruz okulda valla

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dili, gözleri ve dudakları yoktu diye yazmışlar.

    Garip
  • Ben de olayın infrasound ile başladığını düşünüyorum.Hatta ekşiden biri bu olayla ilgili yazılan bir kitabı çeviriyordu.Devamında olanlarda çeviriye göre mantıklı geldi.Peki neden günlüğü saklıyorlar ? Ne yazıyor acaba içinde ?
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.