Şimdi Ara

Davut Sapanı: İsrail rüya projeyi tamamladı! (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
137
Cevap
1
Favori
8.115
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rtsbora

    Gereksiz işler... 13 sene füzeler ile uğraşacaklarına iki tane köprü dikseler, tüm düşmanlarını çatlatmak suretiyle yok edebilirlerdi. Akılsız İsrail...

    kurtlar vadisinde özel bölüm çektikmi hemen yola gelir füzelerini imha ederler.. oldu bitti tatmin oluruz..
  • o kadar yatırım yapıyorlar ama olay bir hackera bakar. O silahların sistemlerine girebilecek gücü bulabilirsek bütün dünya değişecek.
    Teknoloji Allah'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerdendir.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: immistercool

    yorumları okurken yok darbeler yok bilmemneler yüzünden geri kalmışız diye anlatmışlar. Abi sivil silah sanayi firması kurdunda engellediler mi ? iyi bi mühendis, dizaynır araştırmacı oldun da seni mi tuttular? gerçekçi olmaktan niye bu kadar uzağız. burada yaptığımız gibi lak lak yapacağımıza adam gibi okuyup araştırıp gerekirse kendi firmalarımızı kurup destekleyip ardından devleti desteklesek bambaşka bi türkiye olurduk. adam gelmiş devlete atanıp yatmanın peşinde burada vatan millet sakarya diye ağlıyor. tavrım herkese değil bu tarz davranan insanlara sadece.

    bırak savunma sanayini motor fabrikasını bile engellediler. Hemde ne akla ziyan sebeplerle.

    Gümüş motor fabrikasını hiç duydun mu? Ne gerekçeler ile engellendiğini? Yabancı motor firmalarının gümüş motor batsın diye ne kadar fiyat kırdığını? Demirel ki azabı bol olsun Gümüş motor üretim yapabilsin batmasın diye yerli kullanımını teşvik eden odalar biriliği başkanı Erbakan'ı polis zoruyla odadan çıkarttığını?

    https://www.youtube.com/watch?v=iEarWkSN_yE



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mbs02 -- 4 Nisan 2017; 11:18:31 >




  • KahveDüşkünü kullanıcısına yanıt
    maşallah sen oldukça akıl kullanarak yazmışsın, ulan kıytırık bir darbede bile f16 lardaki dummy talim bombalarıyla bu kadar mevzu yaratan adamlar biz türküz avrupa gelse ölümcül yara alır falan diye muhteşem kafalar yaşayabiliyor ya, ara sıra reisçi olasım geliyor şirinler köyü gibi gerçeklerden uzak mutlu mesut yaşıyor bu adamlar ne güzel diye

    istanbulda imar plan tadilatı ve arsa satışlarından pay alan zat-ı muhteremlere sor bakalım niye teknoloji üretmek yerine inşaata yatırmışız her haltımızı, onlar sana ne kadar aldıklarını falan anlatsınlar, imar plan tadilatı olmayan sarıyerdeki eski gazoz fabrikası bir tadilat yedi voila, değeri 2 katından fazla bir rakama ulaştı bir anda 70 milyon dolar oldu, git mesela sor bakalım bu tadilat için ne kadar sakal almışlar, şişlinin göbeğinde vali konağında bir otopark var 8 dönüm arazi, sgknın arsasıydı kaç paraya satıldı bir zat-ı muhtereme de şimdi 90 milyon dolar istiyorlar tadilatı olmayan max 8 kat izni olan yere araştır bakalım internetten, baktırdığın zaman dosyası kapalı sıkıntı yer, tadilat yapılıp düzeltilmesi için hangi zat-ı muhteremlerin kaç para istediğini gidip bir öğrenin yani de o 8 kat nasıl 28 kat olabiliyor sonra konuşalım bunları, 10-15 milyon dolarlık bir alımın üzerinde işlerin yürümesi için bil bakalım kimin havuzuna sakal atılıyor da o havuz medyası geyiği ortaya çıkıyor, devletin herşeyini sattılar canım bak şu fetöye yani

    oturduğunuz yerden fetöye sattılar, ecevit b.k etti, sezer anayasa kitabı attı kriz çıkardı vs. edebiyatlarıyla anca kendiniz gibi adamları kandırırsınız koç, allah korumuş ki en azından bir süre sezer başımızda kalmış yoksa size kalsa 10 sene önce bu hale gelip çoktan patlamıştık




  • Şu ülke vatanını milletini sevenler tarafından, çok değil bir 10 sene yönetilebilse, Türkiye'de çok şeyler değişir. Ama her gelen ABD himayesine girip, ülkesinin çıkarlarına ters yüzlerce karara imza atıyor. Veya halkı unutup ve uyutup kendi küçük ümmetine hizmet ediyor. Her planını ülke için değil, koltuğu bırakmamak için planlıyor. Bu kafayla bu gemi maalesef batacak.
  • NeyimVarKi? N kullanıcısına yanıt
    kendi inandığın kitapta bile yahudilerin diğer insanlardan üstün kılındığı sonradan adam olmadılar diye cezalandırıldığı yazıyor, üstünlükleri ellerinden alınmış değil yani sadece millet olarak cezalandırılıp süründürülmüşler, o ibrani ırkı her türlü çaba ile tekrar bir araya gelip aynı topraklarda aynı devleti yeniden kurmaya çalışıyor ve büyük oranda da başarı elde edebiliyorsa tesadüf değil bazı şeyler, kendimizi kandırmayalım boşuna
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ömerayhan

    Bir şeyi buraya yazmak istiyorum.

    Forumda bazı kesimler var, işte batı din ile bir yere varılamayacağını anladı. Bilim ve tekniğe yöneldi uçtu gitti vs vs. Avrupa şu İsrail'in tırnağı değil. İsrailin Avrupa'yı havaya uçurması 2-3 gün. İsrail'deki Ar-Ge yi anlatmıyorum bile. Daracık alanda ne teknolojiler üretiyorlar. Adamların çalışma alanı çok kısıtlı olduğundan ortaya neler neler çıkarıyorlar. Bizdeki toprak genişliği, yer şekilleri, toprak verimliliği iklim şartları bu adamlarda olacak var ya ohoo. Şu halde bile dünyaya hükmediyorlar. O zaman düşünemiyorum. Bunları konuşunca da @Theogolist'in bahsettiği tembel türk gençliğine geliyoruz ister istemez. İsraildeki gençler hayatlarını ülkelerininin bilim ve tekniğine adıyor projelerine adıyor. Biz de böyle işte.

    Din ile bilimi bir arada kullandığında neler çıkıyor ortaya. Dünya üzerinde kaç kişi kaç ülke yahudilerden daha dindar? Adamlar dini birliği sağlamış durumda. Belki onlarda din farklı milletlere yayılmamış ama sonuçta birler diriler.
    Forum hala arap nefreti içinde. Gerçi bu da din düşmanlığından geliyor biraz.
    Zaten forumu baz alsak Tr çok farklı leş bi yer onu boşverin

    Mezun olduğunuz üniversite, bölüm merak ettim şimdi. Başkasını bu kadar eleştirince.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: joven

    İsrail'in babasının kim olduğu belli değil ABD İngiltere vs.

    İsrail veledi zinadır
  • LA GALİBE İLLALLAH

  • Dracos D kullanıcısına yanıt
    Okudugumuz kitapta onlar hakkında bu da yazıyor " Biz onlara, 'Aşağılık maymunlar olun.' demiştik. Biz bunu, hem onu görenlere hem de sonra geleceklere bir ibret kıldık.”(Bakara, 2/65-66) "

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dracos

    kendi inandığın kitapta bile yahudilerin diğer insanlardan üstün kılındığı sonradan adam olmadılar diye cezalandırıldığı yazıyor, üstünlükleri ellerinden alınmış değil yani sadece millet olarak cezalandırılıp süründürülmüşler, o ibrani ırkı her türlü çaba ile tekrar bir araya gelip aynı topraklarda aynı devleti yeniden kurmaya çalışıyor ve büyük oranda da başarı elde edebiliyorsa tesadüf değil bazı şeyler, kendimizi kandırmayalım boşuna

    Olayı ters yorumlamışsın. Allah kimseyi kimseye üstün kılmaz senin anlattığın şekilde. 1.si imtihan etmek için ve kendine şükretsinler diye ödüllendirir, imkanlar verir. 2.si de emrini dinleyenleri ve uygulayanları ödüllendirir ve yine şükredecekler mi diye imtihan eder..
    Değilse ırk bazında ilelebet şunu üstün yarattım tarzı bir şey değil. Bu tamamen dünyevi bir düşünce. Bu dünyanın geçici ve değersiz bir şey olduğunu sık sık vurgular Allah ve onun arkasını, özü, imtihanı ve geçiciyi değil kalıcıyı bulmalarını ister,
    ve insanların mala aşırı düşkün olduğundan vb bahseder. O üstünlük dediğin de ezelden ebede insanlar arasında el değiştirip durmuştur ama insanlar hep yanlış şeye odaklanmışlardır ve odaklanmaya devam etmektedirler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: javaprof


    quote:

    Orijinalden alıntı: ViRüS84

    İsrail sevici misiniz bu ne biçim bir haber bari yorumsuz sunsaydınız son paragraf tamamen öznel olmuş.yakışmadı dh.

    bence gayet realist bir yazı olmuş 80 milyon kişiyiz 7 milyonluk devletle yarışamıyoruz. 1 milyardan fazla müslüman şunlarla başa çıkamıyor bunlar hep realizmden uzak olmaktan kaynaklanıyor.

    İsrailin kuruculari bile İsrailin ,Batının Ortadogudaki karakolu olduğunu söylüyor.



    İsrailden bahsederken sadece 7 milyon insanlar neler neler yapiyorlar biz Müslümanlar bisi yapamiyoruz diyemezsin. Dünyanın en güçlüleri olan Abd ve Avrupa , İsraili kuruyor.



    Yazık size vallahi, her şeyi dinin gericiliğine bağlayıp duruyorsunuz. Dini kim doğru anlamış ki genel başarı bekliyoruz. Müslüman ülkeleri kim sömürüyor ona bakmak lazim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: dgnzcn

    Darbe ayrı savaş ayrı, bir milleti içten karıştırırsan o ülkede insanların güvendikleri kişilere karşı olan güvenleri sarsılır, ülkede birlik beraberlik olmaz.
    Savaş ise bir ülkenin birlik olup başka bir ülkeyle savaşması demektir ki darbe ile savaş çok farklı şeylerdir.
    Darbe ile ülke içten içe soyulur, savaştan daha etkilidir.

    Malesef ülkemiz nice kanlı darbeleri ve savaşları yaşamış bir ülkedir...

    İsrail'i bu kadar övmüşken, kendi ülkenin yaptıklarından haberin varmı? Kendi, ülkeni de övüyorsan mesele yok.
    Çok fazla İsrail'i övmeyin bir gün o çok övdüğünüz İsrail füzeleri başınızda patlayabilir, ülkenize milletinize destek olun, haklıya çalışana hakkını verin.

    Bizim ülkemiz ne yazık ki bitmişte zar zor ayakta duruyor.

    Bir ülkenin özel sermayesinin bağımsızlığı ve gücü o ülkenin domino taşıdır,temelidir. Türkiye'deki ilk kurulan holdinglere bakın. Hepsi yahudi veya Abd ortaklığı ile kurulmuş şirketlerin Türkiye distribütörlüğü, bayiliği yapıyorlar. En büyük ihracat kaynakları beyaz eşya marka değeri bazında. Abd ve Avrupadaki denktaşları ortadoğudan oluk oluk petrol çıkartıp satarken onlar petrol konusunda da global petrol şirketleri ile ortaklık yapıyorlar (yani yine distribütörlük yapıyorlar)

    İnançlar dünyadaki en tehlikeli zaafiyetlerdir. Yahudilerin genel manada başarılı olmasının nedeni inançlarını kendilerine göre adapte edip doğruyla başarıyı sağlayacak şartlarla inançlarını aynı yöne çevirmelerinden kaynaklanmaktadır. Yahudilik değiştirilmese yahudilerde şuan ortadoğu halkı gibi sefalet , açlık, kanlar içerisinde yaşayacaktı. Japonlarda benzer şekilde çalışmak, akıllı olmayı bir ibadet gibi lanse ederek başarı sağlamışlardır.

    Her gün loto,toto oynayacağımıza iddia oynayacağımıza tv izleyeceğimize bir şeyler üretsek okusak bu halde olmayız. Kimse aman okumasınlar aman gelişmesinler diye bir şey yapmıyor. Elbetteki siyasi beklentiler için yapay terör örgütleri oluşturuluyor ama inançlarda o terör örgütlerine adam sağlıyor.

    İsrail'e de yahudilere de sempati veya nefret-kin duymam. Fakat şunu net bir şekilde söyleyebilirim gidin İsrail'de yaşayın bir şeyler üretin çalışın hele kendinizi geliştirin değerli biri haline gelin. Müslüman olduğunuzu kimseye zarar vermeyecek ötekileştirmeyecek şekilde belli ettiğiniz sürece sıkıntısız yaşarsınız (zira israilde en çok terör saldırılarını bunlar yavudi diye araplar yapıyor sizede saldırmasınlar diye önlem alın)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: FlyingUnderpants

    Şu ülke vatanını milletini sevenler tarafından, çok değil bir 10 sene yönetilebilse, Türkiye'de çok şeyler değişir. Ama her gelen ABD himayesine girip, ülkesinin çıkarlarına ters yüzlerce karara imza atıyor. Veya halkı unutup ve uyutup kendi küçük ümmetine hizmet ediyor. Her planını ülke için değil, koltuğu bırakmamak için planlıyor. Bu kafayla bu gemi maalesef batacak.

    her gelen cebini dolduruyor desene şuna
  • Başlığı görünce aklıma bu geldi






    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • hatta yetmiyordu amca hala torun torba onlara da dağıtıyor gemicikler gemicikler yüzsün sularda gemicikler
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KraftMK


    quote:

    Orijinalden alıntı: javaprof


    quote:

    Orijinalden alıntı: ViRüS84

    İsrail sevici misiniz bu ne biçim bir haber bari yorumsuz sunsaydınız son paragraf tamamen öznel olmuş.yakışmadı dh.

    bence gayet realist bir yazı olmuş 80 milyon kişiyiz 7 milyonluk devletle yarışamıyoruz. 1 milyardan fazla müslüman şunlarla başa çıkamıyor bunlar hep realizmden uzak olmaktan kaynaklanıyor.

    İsrailin kuruculari bile İsrailin ,Batının Ortadogudaki karakolu olduğunu söylüyor.



    İsrailden bahsederken sadece 7 milyon insanlar neler neler yapiyorlar biz Müslümanlar bisi yapamiyoruz diyemezsin. Dünyanın en güçlüleri olan Abd ve Avrupa , İsraili kuruyor.



    Yazık size vallahi, her şeyi dinin gericiliğine bağlayıp duruyorsunuz. Dini kim doğru anlamış ki genel başarı bekliyoruz. Müslüman ülkeleri kim sömürüyor ona bakmak lazim.

    Dostum o da bir başarıdır. Niye bizi korumuyorlarda onları koruyorlar? Demek ki bizim onlar kadar değerimiz yok.

    Şunu unutmayın bir işe girerken ben hiçbir şey bilmiyorum hiçbir vasfım yok benim size hiçbir faydam olmaz ama siz sermaye sahipleri , patronlar yinede bana on numara maaşlı yüksek mevkili iş verin, bana iyi şartlar sunun derseniz ne cevap alırsınız? Ortadoğunun kaderinin böyle olmasının sebebi bu. Bir şey bilmeyeceksin, öğrenmeyeceksin, hayatın merkezinde ibadetler veya tv vb. kuru alışkanlıklar olacak. Sonra özel sermaye,petrol lobisi bunları yapıyor.

    Bu benim içinde geçerli. Hiç bir vasfım yok, hiç bir kabiliyetim yok. Şimdi evde oturuyorum boş boş beni kim niye arayıp gel şurada önemli güzel bir pozisyonda iş var altına da araba verelim desin? Şimdi diyebiliriniz vasfımız yok diye ölmemiz mi lazım hayır tabiki fakat senin bizim adamlar dediğin adamlarda o adamlara eyvallah diyorsa onlarla ortaklık yapıyorsa vay anam sonra bizi sömürüyorlar diyemezsin.

    Hâla söylüyorum bir çok medya kurumumuz, büyük şirketlerimiz Abd ve batı ülkelerinin sermaye sahiplerinin iş ortaklığıdır. Bu özel sermayenin sömürü sırf Türkiye üzerinde değil Abd üzerinde de gerçekleşiyor. Şirketler küreselleşmeye tekelleşmeye başladıkça tehlikeleşir. İşte o zaman ne yapacak tüm dünya ülkelerinin vatandaşları herkes bir alanda iş üretmeye, tüccar olmaya , bağımsız olmaya çalışacak. Şu kadar maaş alayım kafam rahat olsun şu kadar para piyangodan çıksın vb. ile düşünürsen elin adamı üretir üretir üretir büyür büyür büyür sonra hop seninle oynar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bilgisayar Bağımlısı -- 4 Nisan 2017; 14:13:43 >




  • Adamlar yapmıs diyecek birsey yok..

    Turkiyenin hatta diğer müslüman ülkerlerin niçin buna sahip olamadığına gelince Musluman ulkelerin ve toplumların kole olması brikısmının bunun farkında bile olmaması bir kısmının ise(ozellikle idarecilerin) bunu kabullenmesi ve sadece statuleriyle ilgilenmeleri denilebilir.

    Bunu genel olarak o ulkedeki yaklasık 10 aileyle(iddaya gore turkiyede:1-Koç(yaveri doğan grubu) 2-sabancı 3-eczcıbaşı 4-ozyegin 5-ülker 6-boyner 7-Tara(enka holding) 8-Anadolu grubu 9-borusan 10-Sahenk) ve altı yolla sağlarlar.(hucumatı sitte)

    1-Hubb-u cah (başkalarının takdirini kazanma arzusu,makam arzusu, şöhret düşkünlüğü)
    2-korku
    3-Tamah (açgözlülük,az bir menfaat için bir cok seyi feda etme)
    4-menfi milliyet(ırkcılık,tarafgirlik)
    5-Enaniyet
    6-Tenperverlik

  • f1b0n4cc1 kullanıcısına yanıt
    ayet cımbızlamanın kimseye bir faydası olmaz, maymunluk mevzusunun bağlandığı diğer ayetler malum

    Ve andolsun ki siz, içinizden cumartesi günündeki (avlanma yasağını) çiğneyenleri biliyordunuz. O zaman onlara: “Hakir (aşağılık) maymunlar olun.” dedik. (2:65)

    Söz vermeleri için Tur dağını üzerlerine kaldırdık. Onlara: "O kapıdan secde ederek girin" dedik. Yine onlara: "Cumartesi yasağını çiğnemeyin" dedik ve onlardan sağlam bir söz aldık. (4:154)

    Bir de onlara, o deniz kıyısındaki şehrin başına gelenleri sor. O sırada onlar cumartesi yasağına riayet etmiyorlardı. Cumartesi günü balıklar akın akın geliyorlardı, yasak olmadığı gün gelmiyorlardı. Yoldan çıkıp sapıklık yaptıkları için biz de onları işte böyle sınıyorduk. (7:163)

    Cumartesi günü (avlanmamak), ancak onda ihtilafa düşenlere farz kılındı. Şüphesiz Rabbin onların ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında kıyamet günü, aralarında elbette hükmünü verecektir. (16:124)




  • Yahudiler O kadar barışçıllar ki Filistin topraklarına kafasına göre grip Filistin halkınn tapulu malı olan arsalarını evlerini istila ediyor ve direnen masum Filistin halkını sürgün edip, eziyet edip, yeri geldiğinde gözünü kırpmadan öldürüyorlar ve bunu sözde İsrail halkının güvenliği için yapıyorlar.

    Bilinçlenmek için sonuna kadar okuyun bilinçlenin.:

    ABD'li Yahudi bankacı Rockefeller'den itiraflar

    ABD’li Yahudi bankacı işadamı David Rockefeller, son yüzyılın en büyük itiraflarını yaptı. Rockefeller’e atfedilen bu itiraflar, aslında hepimizin bildiği tarihi gerçekler..

    İşte David Rockefeller’in söyledikleri:

    TÜRKİYE’YE ADNAN MENDERES ZAMANINDA “MARSHALL YARDIMI” İLE EL ATTIK

    Mesela Türkiye’yi ele alalım. Türkler de yıllar boyu komünizme karşı savaşmıştır. 1950’lerde ülke yönetimine bize desteğimizle Adnan Menderes gelmişti. Aslında Menderes bizimle başta gayet güzel bir diyalog kurmuştu. Bizden seçimde aldığı destek karşılığında, Marshall yardımı adı altında devamlı borç alıyor ve ülkesinde yatırımlar yaparak sanayi yapısını geliştiriyordu. Fakat o kadar plansız ve programsız harcama yapıyordu ki ödeme günleri geldiğinde, bizden, borç ödemek için tekrar tekrar borç istemeye başladı. Biz de kendisinden ülkesini yabancı sermayeye açmasını ve bizim şirketlerimize özel imtiyazlar tanımasını, diğer bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu’na dayatılan kapitülasyonlar benzeri şeyler talep ettik Menderes bize bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğini söyledi ve bizden uzaklaşamaya başladı. Ülke insanı ilk defa asfalt yollarla tanışıyor, fabrikalar arka arkaya dikiliyordu. Ülkenin çoğunluğu Müslüman olduğu için ülkenin her yerine camiler yaptırıyordu. Menderes bu şartlarda iktidarda ki yerini uzunca bir süre için, sağlamlaştırdığını sanıyordu. Bir darbe ile bu işe bir son verildi ve sonunun öyle bitmesini istemediğimiz halde, çalışma arkadaşlarıyla beraber idam edildi. Sadece CELAL BAYAR kurtuldu, çünkü bir MASONDU ve yakın arkadaşı Papa Roncalli ya da diğer adıyla 23. John, Vatikan’ın baskısıyla onu idamdan kurtardı.

    1980 DARBESİ BİZİM İSTEKLERİMİZ DOĞRULTUSUNDA YAPILDI

    Aynı ülkede gerçekleşen 1980 darbesi de bizim isteklerimiz doğrultusunda yapıldı. O zamanlar ülkede bir solcular, bir sağcılar iktidara geliyor ve bizim isteklerimiz doğrultusunda ülke ekonomisini yönlendiriyorlardı. Fakat Amerika ve Avrupa’da gelişmiş ülkelerin piyasaları doyuma ulaşmışlar ve biz yeteri kadar mal satamaz olmuştuk. Bunun üzerine diğer az gelişmiş ülkelere uyguladığımız planı onları da uygulamak istedik ve serbest piyasa ekonomisine geçmelerini ve ithalatın serbest bırakılmasını talep ettik. Bu istediğimizi kabul etmiş görünüyorlar, fakat işi uzatıyorlardı.

    BİNLERCE TÜRK GENCİ UYDURMA İDEOJİLER UĞRUNA CAN VERDİ

    En sonunda bu ikilem yine bildiğimiz yollarla, Ordo Ab Chaos ile çözüldü. Yani önce kaos, sonra düzen. Provokatörlerimiz aracılığıyla sağ ve sol ideoloji kavgaları başlatıldı. Aslında başında onay vermiş gibi göründüğümüz Kıbrıs Savaşı’ndan sonra ülkeye uygulanan ambargo sayesinde halk canından bezmiş, ülkede yağ ve tuz bile bulunamaz olmuştu. Karaborsacılar zenginleşirken halk iyice sefalete düşmüştü. Ülkeye gönderilen provokatörlerimiz için bu halkı kışkırtmak hiç zor olmadı. Ülke halkı sağcı ve solcu olarak iyiye bölündü ve çatışmaya başladılar. Olaylar öyle bir dereceye geldi ki, hergün elli-altmış kişi sokak çatışmalarında ölmeye başlamıştı. Bütün ülke terör korkusu altında eziliyordu. İnsanlar akşamları sokağa çıkamaz olmuştu. Her an bir serseri kurşuna hedef olmak vardı. Binlerce Türk genci uydurma ideolojiler uğruna can vermişti. Hükümetler birbiri arkasına iktidara geliyor fakat olayları önleyemiyorlardı. Sonra darbe geldi ve bütün olaylar bıçak gibi kesiliverdi. Zavallı ülke halkı bu sözde başarıyı darbenin bir neticesi olarak gördüler. Çünkü nihayet terörizm sona ermiş, ülkeye huzur gelmişti. Aslında provokatörlerin görevi bitmiş, sahneden çekilmişlerdi. Burada oynanan oyun, halkı umutsuz ve çaresiz bir duruma düşürmek ve onlara bir “kurtarıcı” sunmaktır; ondan sonra bu kurtarıcı ne yaparsan yapsın hemen kabullenecektir.

    ÖZAL, İSTEKLERİMİZ DOĞRULTUSUNDA KAPILARI SONUNA KADAR AÇTI

    Askeri hükümet bir süre devlet yöneticiliği yaptı ve bizim belirlediğimiz bir kişiye yönetimi devretti. Bu Turgut Özal’dı. Özal, tam da bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkenin kapılarını bize sonuna kadar açtı. Bizim şirketlerimiz bu bakir piyasaya kurtlar gibi saldırdılar. İlk önceleri fiyatları çok düşük tutarak yerli sanayinin rekabet gücünü düşürdüler. Ülke artık Amerikan ve Avrupa yapımı mallarla dolmuştu. Sanayi şirketlerimiz stoklarını eritirken finans şirketlerimiz de ülkeyi artan ithalatı karşılayabilmeleri için yüksek faizlerle borç yatağına sürüklüyorlardı. Böylece, gelişmekte olan ülkeler olarak adlandırdığımız bu ülkelerin hemen hemen hepsinde uygulanan ve 80’li yıllarda başlatılan bu proje ile, bütün ülkeler, hem bizlerden aldıkları mallarla sanayi şirketlerimizi zenginleştirmeye devam ediyorlar, hem de bu malların karşılığı olan ödemelerini yapabilmek için bizim finans şirketlerimizden aldıkları yüksek faizli kredilerle, her sene artan bir borç batağına sürükleniyorlar.

    TÜRKİYE’DE PARA İTİBAR GÖRDÜ, ARKADAŞ, DOST, AİLE GİBİ KAVRAMLAR UNUTULDU

    Bu arada, Özal bütün bunların yapılabilmesi için gereken kanunları yavaş yavaş çıkarmıştı. Bu ülke vahşi kapitalist sistemle o kadar çabuk uyum sağladı ki, bizim bile düşünemediğimiz hayali ihracat gibi vurgun yöntemleri keşfettiler. İnsanlar artık en kısa ve en kolay yönden servet yapmanın peşine düştüler. Rüşvet, devlet bankalarının çeşitli entrikalarla soyulmaları, banker skandalları birkaç örnek. Arkadaş, dost, aile gibi kavramlar unutuldu ve sadece parası olanlar itibar görmeye başladı. Bu arada, yerli sanayi can çekişiyor, küçük işletmelerden başlayarak yavaş yavaş büyük işletmelere doğru bir iflas dalgası yayılıyordu. Devlet işletmeleri ise bizim istediğimiz yöneticilerin atanmaları sağlanarak zarar ettiriliyordu. Sonunda bu işletmeler ya kapatılıyor, ya da özelleştirme hikayesiyle, ucuz fiyatlarla şirketlerimiz tarafından ele geçiriliyordu.

    “KÜRT DEVLETİ PROJESİNİ” HAYATA GEÇİRMEK İÇİN ÖNCE ÖRGÜT YARATTIK

    Beyni yıkandığı için temiz hayallerle işe başlayan Özal, sonunda bu sistemin gerçeklerini görerek kendisini de kapitalizmin çarklarına kaptırdı. Ailesini ve yakın çevresini zengin etmeye başladı. Öyle bir duruma geldiler ki Özal’ın çevresinde prens ve prensesler ortaya çıkmaya başlamış, biz ülke monarşizme dönüyor diyerek kaygılanmaya başlamıştık. Aslında tam bir komedi oynanıyormuş. Her neyse, ülke insanının tepkisini ölçmek için kendisinden Kürt devleti fikirlerinden bahsetmesini istedik. Fakat bu düşünceler kendisine pahalıya maloldu. Biz de Kürt devleti projemizi hayata geçirmek için *** denilen bir örgüt yaratıldı. Bu örgütle uğraşmak ülke ekonomisine çok büyük zarar verdi ve şu anda koskoca Osmanlı İmparatorluğu’ndan geriye kalan bir avuç toprakta varlığını sürdüren Türkiye, bizim hiçbir istediğimiz geri çevirecek durumda değil. Sanırım yakın gelecekte topraklarından biraz daha, bir süre sonra da bizim için hala geçerli olan Sevr Antlaşması uyarınca hemen hemen tamamından fedakarlık etmek zorunda kalacak.

    TÜRKİYE BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ… SU KAYNAKLARININ ÖNEMLİ BİR KISMI BURADA

    Rockefeller de sözü devralarak başlıyor;

    Türkiye hakkında biraz daha durmak istiyorum; çünkü dünyadaki en stratejik konumdaki ülkedir ve bizim için çok önemlidir. Nedenlerine gelince:

    Bir kere Büyük İsrail Devleti topraklarının su kaynaklarının önemli bir kısmı şu anda Türkiye’ye aittir.

    İkincisi, Müslüman ve demokratik bir ülke olarak bu konuda öncü bir ülkedir. İslamiyeti yıkmak istiyorsak önce Türkiye’den başlamalıyız.

    Üçüncüsü, Avrupa ve Asya arasında bir köprü durumdadır. Maden, petrol, doğalgaz gibi zengin yer altı kaynaklarına sahip Ortadoğu ve Kafkasya’ya hakim olmak istiyorsak bu ülke elimizin içinde olmalıdır. Ortadoğu hemen hemen elimizde sayılır. Kafkasya ve Orta Asya’daki diğer Türk devletleri de yakında darbelerle kargaşaya boğulacaklar ve avucumuzun içine düşecekler. Bu Türkler aslında birleşip bir araya gelseler karşılarında hiçbir güç duramaz. Bu yüzden böyle bir olasılığa karşı, ajanlarımız her an tetikte bekliyorlar. Türk devletlerinde kilit mevkilerdeki adamlarımız, aralarında en ufak bir yakınlaşma sezdiklerinde hemen istikrarı bozacak olaylar ve darbelerle bunu önlüyorlar.

    EN ÖNEMLİSİ, TÜRKLER MEDENİYETİN BEŞİĞİDİR VE KÖKENLERİ SÜMERLERE KADAR DAYANIR

    Dördüncüsü, ülke bor madenleri bakımından dünyanın en zengin ülkesidir ve bu maden dünyada yakın bir gelecekte, petrolden bile daha önemli bir hale gelecek.

    Beşincisi ve belki de en önemli olanı Türkler medeniyetin beşiğidir. Türkler, Milattan Önce 4.000’lerde Orta Asya’da yaşayan büyük bir felaketten sonra yaşadıkları yerleri terk edip, Mezopotamya’ya ve Rusya üzerinden Avrupa’ya gelen Aryanlar, yani dünyadaki en medeni olarak kabul ettiğimiz Ari Irk’tandırlar ve Avrupa’daki Finliler, Macarlar gibi bazı uluslar Türk kökenlidir. Ayrıca Anadolu’da büyük uygarlıklar kuran Hititler ve Asurlular’ın da Türk kökenli olma ihtimali yüksektir.

    Milattan Önce 3.500 yıllarında Mezopotamya’da yaşamış olan Sümerler ilk yazıyı bulan, toplumda adaleti sağlamak için ilk yasaları çıkaran ve mahkemeleri kuran, ilk para kullanan ve vergi toplaya, ilk okul açan ve tekerleği bulan ulustur: yani dünya medeniyetinin başlangıç noktasıdır ve soyları tarihçilerimizin araştırmalarına göre Türk kökenli insanlardır. Çünkü Sümerler o bölgenin yerli halkı değildirler; yani göçebedirler ve tarihçilerimizin araştırmalarına göre “kız” manasına gelen “kır” kelimesi, “öküz” manasına gelen “ökür” kelimesi gibi bugüne kadar çözülebilen 1000 civarında Sümerce kelime ve “Ayağını yere sıkı bas, Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır, Sel gibi silip süpürmek, Yağ gibi erimek” gibi yüzlerce atasözü bugün Türkçe’de kullanılmaktadır. Sümerlerin Ay Tanrısı’nın simgesi olan “Yarımay”, bugün Türk bayrağında kullanılmaktadır. Roma ve Yunan medeniyetleri Sümerlerden oldukça fazla faydalanmışlardır; mesela yapılarındaki süslemeleri ve Tanrıları Sümer tapınaklarından gelir.

    Fakat biz bunu örtbas etmek için, Milattan Önce 2.000 yıllarında, yani Sümerlerden 1.500 yıl sonra başlamış olmasına ve Yunan medeniyetini, dünyadaki ilk medeniyet olarak dünyaya tanıttık. Daha da ilginç olanı, Yunanlılardan önce Mısır Medeniyeti başlamıştır; ama onlar da ancak Sümerlerden 1000 sene sonra piramitlerini yapabilecek uygarlık düzeyine gelebilmişlerdir. Mayalar ve İknalar; Sümerlerden 2000 sene sonra ziguratlarını aynı biçimde yapmışlardır.

    MEDENİYETİN BEŞİĞİ OLARAK TÜRKLERİ KABUL EDEMEZDİK, BU MİRASA EL KOYMALIYDIK

    Medeniyetin beşiği olarak Türkleri kabul edemezdik; tam aksine binbir entrika ile bu kültür miraslarına el koyarak biz onları bütün dünyaya barbar, hak hukuk tanımayan bir toplum olarak tanıttık ve bunda da oldukça başarılı olduk. Sümer Kralları Urukagina ve Urnammu, çok tanrılı bir toplum kurarak, insanlar arasında adaleti sağlamak ve haksızlıkları önlemek için yasalar çıkararak, çağımız toplumlarına öncü olurlarken, bugün tek tanrılı bir toplum olan Türkiye’de bizim çalışmalarımız sonucu, fuhuş, rüşvet, hırsızlık, haksız kazanç ve gelir dağılımı aşırı düzeylerdir.

    Aslında insanlar tarih kitaplarını açıp okusalar, bütün gerçeği görecekler ama insanoğlu için duyduğuna inanmak yeterlidir, okumak çok zor gelir.

    Ben de o ana kadar en medeni ulus olarak İngilizleri görüyordum. Duydukları hiç hoşuma gitmeyince konuyu değiştirmek istedim.

    OSMANLI’YI YIKMAK ZOR OLMADI

    “Dünya ülkelerini nasıl ele geçirmeyi düşünüyorsunuz?” diye sordum. Rothschild kendimden emin bir tavırla konuşmayı sürdürdü.

    Rothschild: Sana tarihten örnekler vererek gücümüzü göstermek istiyorum; Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’da bize karşı olan imparatorlukları dağıtmak ve en önemlisi Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayarak Ortadoğu’daki petrol yataklarını ele geçirmek ve İsrail devletinin yolunu açmak için çıkarılmıştı. İsrail devletinin kurucusu sayılan Theodor Herlz, o zamanki Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’e giderek, bizim ailemizin desteğiyle Filistin topraklarını satın almak istedi. Fakat padişah bize karşı çıktı. Bizim için Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak çok zor olmadı. Çünkü padişahlar genellikle Türk kadınları yerine, fethettikleri ülkelerden köle olarak getirdikleri başka din ve ırklara mensup kadınlarla evleniyorlardı. Tabii Hürem Sultan gibi bu kadınlar zamanla ülke yönetiminde söz sahibi oldular ve kendileri gibi yabancı kökenli adamlarıyla bizim istediğimiz gibi, ülkeyi yıkıma götüren bir şekilde yönetmeye başladılar. Padişahlar ise devlet yönetiminin emin ellerde olduğu düşüncesiyle zevk ve sefaya dalmışlardı. Bu da Osmanlı’nın çöküş devrini başlattı. Mason örgütleri tarafından kışkırtılan insanların çıkardıkları isyanlarla topraklar kaybedilmeye başlandı. Hazine plansız harcamalarla tüketildi. Savaş sonunda hedefimize ulaşmamıza az kalmıştı; ama Atatürk adında bir lider ortaya çıkarak planlarımızı bir süreliğine ertelememize neden oldu. Tabii ki sonuçta bizim finans ve silah sanayi şirketlerimiz servetlerini onlarca kez katladılar. I. Dünya Savaşı sonunda Monarşizm tez olarak, Demokrasi antitez olarak, Komünizm’i yani sentezi oluşturdu.

    HİTLER, BİZİM TARAFIMIZDAN GETİRİLDİ, ÇÜNKÜ BURADAKİ YAHUDİLER İSRAİL DEVLETİNİ KURMAYA YARDIMCI OLMADILAR

    İkinci Dünya Savaşı’nın asıl sebebi şu an olduğu gibi dünyada başlayan ekonomik krizlerdi; diğer bir önemli neden ise Diaspora’nın yani kutsal topraklar dışında yaşayan Yahudilerin, yeni İsrail devletini kurmaya yardımcı olmamaları ve bu ülkeye dönmeyi kabul etmemeleriydi. Hitler’in bulunduğu mevkiye gelmesi ve Alman ulusunu büyülemesi, yine bizim tarafımızdan aldığı mali yardımlar sayesinde olmuştur. Harriman, Guaranty tröstü gibi Amerikan finans devleri, Alman çelik kralı Thyssen’ın mali yardımları ve Thule Örgütü’nün desteğiyle Hitler, dünya savaşı başlatacak güce erişiyordu. Bu iş için Hitler seçilmişti; çünkü Yahudilerden nefret ediyordu. Sebebi ise, babaannesi o zamanlar zengin bir Yahudinin yanında hizmetçi olarak çalışıyordu ve babaannesi bu Yahudi patronu tarafından hamile bırakılmış, durumdan haberdar olan evin hanımı tarafından evden kovulmuştu. Babaanne kucağında bir bebek ile, yani Hitler’in babasıyla, başka bir iş bulamayınca koyu Katolik olan baba evine geri dönmüştü. Hitler zamanla bu gerçeği öğrenmiş, Yahudilere kin duymaya başlamıştı. İsrail topraklarına dönmemekte ısrar eden Yahudileri korkutmak amacıyla birkaç katliama izin verildi ve söylenenden çok daha az kişinin öldüğü bu katliamlar kullanılarak sözde milyonların yok edildiği Yahudi katliamı senaryoları üretildi. Şimdi aynı katliam senaryosu Ermeni Soykırımı adı altında Türklere uygulanmaktadır. Bu saçma soykırım masalı Türklere yüklenecek ve böylece Türkiye yüz milyarlarca dolar tazminat ödemek zorunda kalacak. Bu da Türk ekonomisi için büyük bir darbe olacaktır.

    ATOM BOMBASI, YAHUDİLERİN YAŞADIĞI ALMANYA’YA ATILAMAZDI, BU NEDENLE JAPONYA KIŞKIRTILDI

    Almanlar’dan nefret eden o zaman ki Siyonist başkanımız Einstein’ın Amerikan Başkanı Roosevelt’e bir öneri mektubu göndermesiyle atom bombası çalışmaları Manhattan Projesi altında başlatılmış ve kısa sürede sonuç alınmıştı. Ama bir sorun vardı, bu bomba çok güçlüydü ve deneme yapılabilmesi için Amerika’nın halkın desteğiyle savaşa girmesi gerekiyordu. Ayrıca Alman şehirlerinde çok sayıda Yahudi yaşıyordu; bu ülkeye atom bombası atılamazdı. Japonlar kışkırtıldı ve daha önceden haber alınmasına rağmen, halkın duygularıyla oynanarak desteğinin kazanabilmesi için yüzlerce Amerikan askerinin ölmesiyle sonuçlanan Pearl Harbor baskınına göz yumulmuş ve bu sorun da aşılmış oluyordu.

    İSRAİL DEVLETİ, ROTSCHILD AİLESİ’NİN CÖMERT MALİ DESTEĞİ İLE KURULDU

    Ve böylece Büyük İsrail İmparatorluğu’nun temelini oluşturan İsrail Devleti 1948 yılında Rotschild Ailesi’nin cömert mali desteğiyle kuruldu. Ordo Ab Chaos yine işe yaramıştı. Bu arada savaşta iflas eden ülkelerin ekonomilerinin düzeltilmeleri için Harriman, Rockefeller, Vanderblit ve Rothschild finans kurumlarından aldıkları borç paralar devreye giriyordu.

    SOVYETLER BİRLİĞİ’NE YETERİ KADAR ÜLKE TAHSİS EDİLMİŞ, MALİ DESTEK VERİLMİŞTİ

    Sovyetler Birliği, Hegel Diyalektiği gereği bir karşıt güç yaratılması gerektiği için, Amerikan International Barnsdall Corporation şirketinin verdiği ekipman ve yine Amerikan W.A Harriman Company ve Guaranty Tröstü tarafından verilen mali desteklerle petrol kuyuları ve maden yatakları açarak, ekonomisini geliştirdi. Bu arada dünya ülkeleri komünizm ve kapitalizm arasında seçimlerini yapmaya başlamışlar; Sovyetler Birliği’ne kapitalizmi savunan bizlere karşı eşit bir güç oluşturması ve bu oyunun sürdürülebilmesi için yeteri kadar ülke tahsis edilmişti.

    ÇİN, HENÜZ KONTROL EDEMEDİĞİMİZ BİR ÜLKE AMA ABD EKONOMİSİNE KATKISI BÜYÜK

    Çin ise Amerikan Bechtel Corporation’ın verdiği teknoloji ve beyin gücüyle süper bir güç haline geldi. Bu ülke henüz kontrol edemediğimiz, dünyadaki tek ülke. Fakat Amerikan ekonomisine büyük katkıda bulunuyorlar; çünkü iş gücü çok ucuz, ayda 30 dolara çalışacak işçi bulmak bizim ülkelerimizde patronların en tatlı rüyası olurdu.

    VİETNAM, KORE, KAMBOÇYA, TAYLAND, ENDONEZYA, AFGANİSTAN, İRAN-IRAK, YUGOSLAVYA SAVAŞ ENDÜSTRİSİ’NİN DENEME VE GELİŞMESİNE YARADI

    Size dünyadan kısa örnekler vererek konuşmamıza devam edeceğim; Vietnam savaşında, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği silah endüstrileri, yeni imal ettiği silahları deneme fırsatı bulmuştu ve silah sanayisini canlandırmak için devlet, eskileri kullanarak elden çıkarmıştı. ‘Agent Orange’ adlı kimyasal silah ile bu zehirin bitkiler üzerinde ölümcül etkileri görülmüş oldu. Bir ülke ekonomisi batağa sürüklendi.

    Kore savaşı ile bu ülke iyiye bölündü ve kalkınma hayalleri suya düştü. Böylece ülke ekonomisi tahrip edildi. Ayrıca bu ülkede mikrop bombaları ve dioksin gibi çeşitli zehirler ile biyolojik savaş denemeleri yapıldı.

    Kamboçya’da Amerika ile ticaret yapmayı reddeden lider Sihanuk 1970 yılında bir darbe ile devrildi ve yerlerine ülkeyi kaosa sürükleyen Pol Pot ve Kızıl Kmerler geçirildi.

    Tayland’da yine ülke yönetimi devrilerek yerine diktatörlük rejimi kuruldu. Ülke ekonomisi yıllarca bize çalıştı.

    Endonezya devlet başkanı Suharto 1957-58 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nin verdiği silahlarla Doğu Timor’u işgal etti ve yıllarca sürecek bir kaos yarattı, binlerce insan öldü.

    Afganistan savaşı Ruslara silah sanayisini geliştirmek için büyük fırsatlar sunmuştur. Biz de yeni üretilen silahların etkilerini deneyebilmek için büyük bir fırsat yakalamıştık. Ayrıca ülke çok zengin yer altı kaynaklarına sahiptir. Afganistan yönetimi şu anda tamamen bizim kontrolümüz altındadır.

    İran-Irak savaşı Saddam’a büyük vaatler yapılarak başlatıldı. İlk iş olarak birbirlerinin petrol kuyularını ve tesislerini bombaladılar. Tabii sonunda petrol zengini bu iki bizlerden daha fazla silah satın alıp savaşı kazanabilmek için ülke ekonomilerini iflas ettirecek düzeye getirdiler. Sonuçta bütün şehirleri ve petrol tesisleri yine bizler tarafından yeniden kurulacaktı. Bu de yine bizlerden daha fazla borç almakla mümkün oluyordu.

    Saddam dolduruşa getirilerek başlatılan 1990 yılındaki Körfez savaşı, ile ırak ekonomisi bir kez daha çökertildi; Kuveyt’i tekrar inşa etmek için milyarlarca dolarlık iş bağlantıları yapıldı; Amerikan askerleri bölgeye ilelebet yerleşti. Bu savaşta test amacıyla tüketilmiş uranyum bombaları kullanıldı. Bu bombalar, etkisi yıllarca sürecek radyoaktif maddeler yayarak bölgedeki yüz binlerce insanın, tabii bu arada bizim askerlerimizin de ölmesine yol açtı, hala da insanları öldürmeye devam ediyorlar.

    1990 Yugoslav savaşında salkım bombaları kullanıldı. Bu teknoloji harikası bombalar yere yaklaştıklarında yüzlerce küçük bombalara ayrışıyorlar ve yere düştüklerinde hala patlamamış olanlar her zaman aktif birer bomba olarak kurbanlarını bekliyorlar.

    Rotthschild konuşmasına “Bu ülkelerin şimdi tamamen bizim kontrolümüz altında olduğunu sanırım söylememe gerek yok” diyerek ara verdi. Onun kaldığı yerden Rockefeller devam etti.

    ZAİRE, ÇAD, YEMEN, GUATEMALA, ŞİLİ, BREZİLYA, DOMİNİK, SOMALİ, PANAMA, EL SALVADOR, BOLİVYA, EKVATOR, PERU, URUGUAY, ANGOLA’DAKİ SAVAŞLAR VE DARBELER BİZİM PLANLARIMIZDI

    Zaire devletinin başına CIA destekli bir darbe ile 1965 yılında geçen Mobutu, George Bush’un deyimiyle Afrika’daki en iyi adamımız oldu.

    Çad Hükümeti 1982 yılında bir darbe ile devrildi ve yerine diktatör Hissen Harbe geçirildi. Bu geçiş sırasında on binlerce insan öldü.

    Yemen 1990 yılına kadar iki ayrı devlet halinde uzun yıllar birbirleriyle savaştılar. Bizim şirketlerimiz zenginleşmeye devam ettiler.

    Guatemala’da hükümet, komünist rejim tehlikesi bahane edilerek CIA yardımıyla 1953 yılında devrildi ve bugüne kadar bizim tayin ettiğimiz askeri hükümetlerle ülke sonsuz bir kargaşa içinde yönetilmektedir.

    Şili’de General Pinochet, 1973 yılında iktidarı ele geçirerek, yıllarca bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkeyi yönetti. Amerika Birleşik Devletleri’ne aktardığı milyarlarca dolarla ülke ekonomisi bataklığa sürüklendi. Ülke insanları sefalet içinde yüzerken, bizler daha zengin olduk.

    Brezilya da komünizmden kurtarılan bir diğer ülkeydi. Ülke yönetimi 1964 yılında bir darbe ile devrildi, ülke Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Amerika’daki en güvenilir müttefiklerinden biri oldu.

    Dominik Cumhuriyeti, aynı şekilde 1963 yılında bir darbe ile bizim istediğimiz yöneticilere kavuştu. Ülkenin serveti bizlere aktı.

    1990’lı yıllarda Kolombiya’da uyuşturucu ile mücadele etmek maskesi altında ülke yönetimi ele geçirildi. CIA bu ülkeden gelen uyuşturucu parasıyla dünyanın çeşitli ülkelerindeki operasyonlarını finanse ediyor.

    Fiji, Grenada, Panama, Somali, El Salvador işgal edildi. Sarin, hardal gazı gibi sinir gazları halk üzerinde denendi. Yüz binlerce insan öldü ve hala ölmeye devam ediyor.

    Bolivya, Gana, Ekvator, Haiti, Filipinler, Peru, Uruguay, Angola, Seyşel adaları gibi üçüncü dünya ülkelerinde yapılan darbeler ve karışıklıklar hep bizim planlarımızın bir parçasıydı.

    BÜTÜN ÜLKE YÖNETİMLERİNİ KONTROL ALTINDA TUTUYORUZ, AKSİ HALDE TERÖR OLAYLARINI DEVREYE SOKUYORUZ

    Avrupa ülkelerinde kurulan İtalya Gladio’su benzeri istihbarat örgütleri sayesinde, bütün ülke yönetimlerini kontrol altında tutmaktayız.

    İstanbul’daki sinagoglara yapılan saldırılar ve Madrid’deki tren bombalama olayları, bu ülkelere bizim isteklerimizi görmezden geldiklerini hatırlatmak için yaptırıldı.

    New York İkiz Kuleler, Pentagon saldırıları, Kenya ve Suudi Arabistan’daki bombalama olayları ise tamamen bizim planlarımız doğrultusunda icra edildiler.

    Ben “dünyada el atmadıkları başka ülke kaldı mı acaba” diye düşünüyordum. Rockefeller böyle beni şaşkınlığa uğratmanın zevkiyle içkisini bir yudumda bitirerek sözlerini tamamladı;

    DÜNYADA HİÇBİR YERDE MAFYA VE KAÇAKÇILIK OLAYLARI BİZİM İZNİMİZ OLMADAN YAPILAMAZ

    “Bu arada, bütün organizasyonların çok yüksek olan maliyetleri konusu var. Onların kaynağı ise vergiden muaf olan vakıflarımızın topladığı bağışlardan ve mafya ile olan bağlantılarımız sayesinde finanse diliyor. Dünyanın hiçbir ülkesine mafya veya kaçakçılık faaliyetleri, o devletin haberi ve izni olmadan yapılamaz. Yapılması için, üst kademelerde işbirlikçilerin olması gerekir. Bu işbirlikçiler gözünü para hırsı bürümüş insanlar seçilir ve bir kere bu işlere bulaşıldı mı, bir daha çıkış yoktur. Dünyanın her yerinde tamamen bizim kontrolümüz altında çalışan mafya, özellikle uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile ilgilenir, çünkü en tatlı para bu alanlardadır. Bu paradan biz en büyük payı alırız ve bu parayla birlikte masum görünüşlü vakıflarımızın desteğiyle bütün bu faaliyetlerimiz finanse edilir ve buna işbirlikçilere dağıtılan para ve rüşvetler dahildir.

    NEDEN KUZEY AMERİKA VE BATI AVRUPA VARLIKLI BİR YAŞAM SÜRER DÜNYADAKİ 5 MİLYAR İNSAN, BİZİM 1 MİLYAR İNSANIMIZ İÇİN ÇALIŞIR

    Bu örnekler inanın bana sadece buzdağının dışarıdan görünen başı. Gördüğünüz gibi dünyanın her noktası kontrolümüz altında. Hegel Diyalektiği’nin amacımız doğrultusunda ne kadar çok işe yaradığını görüyorsunuz. Hiç düşündünüz mü, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkeleri vatandaşlarına rahat ve varlıklı yaşam olanakları sunarken, dünyanın diğer ülkelerinde neden sefalet ve bitmeyen bir kargaşa var? Çünkü bizim ırkımız seçilmiş ırktır, diğerleri sadece köledirler. Eğer yaşamak istiyorlarsa ömür boyu bize bu şekilde hizmet etmek zorundadırlar. Dünyadaki 5 milyar insanı bizim toplumlarımızdaki 1 milyar insan için çalışıyorlar. Bütün zenginlikleri bizim şirketlerimize ve dolayısıyla bizim ülkelerimize atkılıyor. Biz gelişmiş ülkeler, her geçen gün daha da zenginleşirken, üçüncü dünya ülkeleri, ekonomileri çökertilmiş, halkı uydurma savaşlar ve olaylarla sefalete sürüklenmiş çaresiz bir halde; refah içinde yaşayan işbirlikçi yöneticileri ve zengin tabakları bizim emirlerimizi bekliyorlar.

    Bizimle işbirliği yapanlar, çok yakında yeni dünya hükümetinde kendi bölgelerini bizim idaremiz altında yönetecekler. Üçüncü sınıf ülkelerin halkları eğitim düzeylerine göre işçi olarak çalışacaklar, bizim gibi gelişmiş halklar da bunların üstünde bir hiyerarşi içinde yönetici olarak görev yapacaklar. Bu sınıfa giren ülke insanları için cumartesi günleri dışında bütün bayram ve tatil günleri kaldırılacak ve ancak karınlarını doyurabilecekleri bir maaş karşılığında, bütün yıl boyunca haftanın altı günü çalışacaklar. Bizim insanlarımız günün çok az bir kısmını çalışmaya ayıracak ve günün geri kalan kısmını zevk ve eğlenceyle geçirecekler.

    İlk önce bütün bu anlatılanları çok büyük hayaller olarak görmüştüm; ama diğer ülkelerin durumu aklıma gelince gerçekleşme olasılıklarının olduğunu hesapladım. Gerçekten de çok az televizyon seyretmeme rağmen savaş ve ayaklanma haberleri gözüme çarpıyor, açlıktan ve sefaletten sürünen insanları seyrettiğimi hatırlıyorum. Ama ben medya adamıydım ve bütün bunların sebeplerini araştıracak zamanım yoktu…



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dgnzcn -- 4 Nisan 2017; 15:2:15 >




  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.