KONU SİLİNMİŞTİR

quote: Orijinalden alıntı: Noctivagant Oyunu seri olarak beğenen biriyim ama oyunda bana göre en ciddi soru işareti ilk oyunda ve ara oyunda savaştığımız Korelileri adada yendik fakat koca Kore ordusu sırf o adada yer alan bir grup askerden mi ibaretti. Bu soru hala yanıt bulmadı. Alıntıları Göster

Hikaye olarak aslında haftalık bir çizgiroman kadar potansiyeli olmayan bir oyun, sırf oynanış olarak çok eğlendiğim için vazgeçemiyorum.

İlk oyun aslında tekil bir oyun, oradaki hikaye ile diğer iki oyundaki hikayeyi sonradan bağladılar. Sadece Crysis 1 oyununu oynarsak anlatılan hikaye şu şekilde. Lingshan adası diye bilinen bir yeri Kore'lilerin kendi toprakları ilan etmesi ile başlıyor. Orada yer alan bir Amerikan bilimadamı ise Amerika'ya buraya gelmeleri gerektiğini söylüyor. Bunun üzerine nanosuit ile kuşanmış Raptor ekibi adaya gidiyorlar. Kore'li askerlerde de nanosuit olmasının sebebi ise Amerika'daki bazı çalışanların bu bilgiyi Kore'lilere sızdırdığı şekilde açıklanıyor. Raptor ekibinin amacı ise bilimadamını kurtarmak ve adada ne olup bittiği ile ilgili bilgiler öğrenmek. Ana karakterimiz Nomad, bilimadamını bulduktan sonra öğreniyoruz ki, çok uzun yıllardır dünya üzerinde olan bazı uzaylı fosil kalıntıları varmış. İşte o kalıntılardan biri de bu adada yer alıyormuş. Kore'de bunu bulunca adayı işgal etmiş. Ancak bilimadamı ile konuştuğumuz esnada bu fosil aktif oluyor ve ada parçalanmaya başlar. Nomad ise uzaylı fosilin merkezine yaklaştığından, içine girer ve orada uzaylıların büyük bir istilaya hazırlandığını fark eder. Daha önceden uzalılar tarafından kaçırlan Prophet'ı da bu sayede bulan Nomad, adadan kurtulmaya çalışır. Fakat yolda uzaylıların saldırısına uğrayınca Prophet ile Nomad'ın yolu ayrılır. Nomad gemiye döner ve orada büyük bir uzay gemisini indirir. Ve içinde bulunduğu gemi batmak üzereyken Psycho tarafından uçakla kurtarılır. Ancak yolda aldıkları bir bilgiye göre Prophet adanın başka bir noktasına, başka bir görev için gönderilmiştir. Bizim elemanlarda Prophet'ı yalnız bırakmak istemez ve adaya, onun yanına giderler.

Crysis 2-3'de ise ilk oyundaki hikaye biraz değiştirilerek bütünlük sağlanmış. Crysis 1-2-3'deki bütün hikaye ise şöyle;

İlk oyunda çok uzun zamandır dünya üzerinde var olan bu uzaylı fosilini bulan Amerika, ki sanılanın aksine Japonya açıklarındaki Lingshan adasında değil, ilk olarak Rusya'da buluyorlar. Ve bu teknolojiyi kullanarak nanosuit'i yapıyor. Bu uzaylılara Cephalopods yani kısaca Ceph dendiğini de ikinci oyunda öğreniyoruz zaten. Amerika Ceph'lerin bu teknolojisini bulunca Hargreave-Rasch biokimyasal şirketini kuruyor yani Crysis 2-3'de Crynet Systems ya da Cell diye bilinen elemanların bağlı olduğu şirketin askeri kolu. Bu şirket söylediğim gibi Ceph teknolojisini kullanarak nanosuit'i yapıyor. İlk oyunda adadaki bilimadamını ve kızını kurtarma görevi burada biraz arka plana atılmış. Söylenene göre gerçek amaç nanosuit'in gücünü test etmekmiş. Fakat bu nanosuit Ceph'lerin teknolojisini aktif ederek, onları uyandırmış. Bu görev esnasında sadece iki kişi kurtuluyor, bunlar Prophet ve Pyscho. Diğer Raptor ekip üyeleri ise ölüyor. Psycho'dan Crysis 2'de bahsedilmiyor. Ceph'lerin ise yenildikleri düşünülüyor ama aksine onlar New York'a yeni bir saldırı düzenliyorlar. Prophet ise ilk oyunda Ceph'lerle temasa geçtiği için benliğinde değişimler olmaya başlıyor.

Nanosuit, Ceph'lerin teknolojisinden yapıldığı içinde dna'sı değişime uğrayarak yavaş yavaş insan olmaktan çıkıyor ve Ceph oluyor. Bu da tüm bedenin çürümesine yol açıyor. İşte bu dönem içerisinde New York'da yaşanan olayları öğrenebilmek için gönderilen yeni bir ekip yolda saldırıya uğruyor. O saldırıdan kurtulan bir tek Alcatraz adlı biri, ancak sanılanın aksine Alcatraz'ın da durumu iyi değil. Çok ciddi yaraları olan ve her an ölebilecek durumda, Prophet bu adamı bulduktan sonra kendisinin daha fazla yapacak bir şeyi olmadığını düşünerek, nanosuit'î çıkartıyor ve Alcatraz'a giydiriyor. Alcatraz ise bu sayede ölmekten kurtuluyor ve nanosuit ile Cell ve Ceph'lere karşı mücadele veriyor. Ancak nanosuit dna tabanlı olduğu için Prophet'ın tüm dna'sını çoktan kopyaladığını öğreniyoruz. Yani Prophet bedenen ölse de, aslında nanosuit vasıtası ile yaşıyor. Ve Crysis 2'de ilerledikçe Alcatraz, tamamen Prophet dna'ları sayesinde Prophet'a dönüşmeye başlıyor. İkinci oyunun sonunda Ceph'leri indirmeyi başararak, New York'u kurtarıyoruz ama aslında biz öyle sanıyormuşuz.

Nanosuit vasıtası ile Ceph'leşmeye başlayan Prophet, asıl Ceph kaynağının Alfa Ceph adlı uzaylı olduğunu öğreniyor. Fakat bu uzaylıdan kimsenin haberi yok. Son savaştan sonra dünya üzerine çok fazla Ceph'de kalmamıştır ve kimsede kalan birkaç Ceph'le ilgilenmemektedir. Tek amaç Cell'i yok etmektir. Bunun sebebi ise ikinci oyunda Prophet'ın Ceph'lere karşı kazandığı zaferi, Cell kendi çıkarları için kullanmış ve tüm dünyayı kontrolü altına almaya çalışmıştır. Ceph'lerin teknolojisini kaynak olarak kullanarak, büyük bir kubbenin içinde merkez oluşturmuş ve kazanmış olduğu güç ile tüm kontrolü ele geçirmeye başarmıştır. Kalan isyancılar ise tamamen Cell'e karşı birlik olmuşlardır. Bu isyancılardan biri de ilk oyundan tanıdığımız Psycho'dur. Cell, nanosuit'e sahip herkese yakalayarak nanosuit'leri çıkarmaya çalışmıştır. Prophet'da bunlardan biridir, ancak Prophet'ı sona bırakmışlardır. Zaten çıkarma işlemi gerçekleşmeden Prophet kurtarılır. Lakin bu çıkarma işlemi giysiyi taşıyan kişi için ölüm demektir. Bundan kurtulan bir tek Psycho olmuştur, o da kendisine bunu yapanlardan intikam almanın peşindedir. Cell'in enerji merkezi ise aslında hiç tahmin edilemeyen bir şeye sebep olmak üzeredir. Alfa Ceph, Cell'in bu enerji merkezini kullanarak Einstein-Rosen köprüsü denilen Solucan Deliği (kara deliğe düşen beyaz deliklerin iki ucu açık bir köprü oluşturması teorisi) açmaya çalışmaktadır. Bu köprü vasıtası ile, kendi gezegeninden dünyamıza giriş yolu açarak tüm güçleri gelmeyi planlıyordur. Ve bunu tek bilen kişi Prophet olduğu içinde Alfa Ceph'i yok etme işlemi yine Prophet'a kalmaktadır.