Şimdi Ara

boşluk dedikleri gercekten boşmu

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
20
Cevap
0
Favori
2.610
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • lisedeyken su molekülerinin akol malekülerinden daha küçük oldugu için su molekülerinin alkol molekülleri arasına girerek kaplanmsı gereken toplam hacimden daha küçük hacıim kapladıgını biliyoruz.peki su molekülerinin arasınada daha küçük moleküler karısıyor ve bu sonsuza kadar gidiyor olamazmı.yani boşluk kavramı aslında hiç var olmamıs olabilirmi.bana hep mantıksız gelmistir var olan birim hacmin bos olabilecegi.çünkü hacim kaplanan yerle ölçülür boşluk neyi kaplar bu sorular ne felsefede nede bilimde düsünülmemis herelde ben hiç bir yerde raslamadım bilgisi yada düsüncesi olan varsa lütfen paylasın



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kargaşa -- 3 Ekim 2005, 13:08:43 >



  • bence boşluk diye bir şey yok ,,, tabi 'hiç bir şey' diye bir şey de ; sizce 'hiç birşey' var mı ben 'hiçbirşey' diye birşey düşünemiyorum ,,, ama doğada herşey zıttı ile bilinir 'var' varsa 'yok' ta vardır mı yoksa 'var' var sa 'yok' ta yoktur mu .. yada yumurtamı tavuktan yoksa tavukmu horoza ....neyse ben ilaçlarımı alayım en iyisi
  • Kapalı bir kutunun içindeki havayı boşaltırsanız içi "boş" bir kutu olur. Buna mutlak vakum denyior. Hava tamamen boşaltılabilir mi pratikte bilmiyorum. (Boşluk sınırı 0 olan bir madde var mı?) Uzay da boşluk kavramına yakın bir yer.Yine de boş mu değil mi tartışmalı. Bazı küçük taneciklerin olduğu savunuluyor.
    Boşluk da bir hacim kaplayabilir. "5 litrelik boş hacim" gibi ifade ederiz herhalde.

    Aslında boşluk var mı yerine boşluğun dışında birşey var mı diye de tartışılabilir. Çünkü atomun yapısına bakıldığında büyük boşluklar gözleniyor. elektronların atoma yakın olduğu ve çok uzak olduğu anlar var diye kabul ediyoruz.. Yörüngeler ise sadece bulunma ihtimalinin en yüksek olduğu varsayılan pozisyonlar. Atomun en küçük parçasının nasıl birşey olduğu da bilinemiyor. ...Yani bilim boşluk vardır diyor. Ama boş hacmin nasıl davrandığını ölçemiyor. Mutlak boşlukta enerji ve elektromanyetizma olduğu teorisi var. Neyse çok da karıştırmayalım.


    Felsefik yönden nasıl açıklanmış merak ettim?




  • peki dolu dediğimiz şeyer gerçekten dolumu
  • quote:

    Orjinalden alıntı: _eDDie_

    peki dolu dediğimiz şeyer gerçekten dolu mu ?


    Bence değil. Yani dolu değil.
  • Boşluğu tanımlarsak benim algıladığım boşluk, içinde varlığın bulunmadığı alandır. Boşluk var diyebilmemiz için boş olduğuna inandığımız bir adet alan, bu alanda herhangi bir canlı ya da oluşum, madde, varlık gözlemleyemeyen bir adet insan zekası lazımdır. O halde boşluk kavramı insan zekasının ortaya attığı bir kavramdır. İçinde bulunduğumuz evrende adını taktığımız herşey insan zekasının algısına bağlı olduğuna göre, boşluk da vardır. Dolu da vardır. İnsan yoksa hiçbirşey yoktur. O halde herşey insanlar için midir? diye sorarak işin kökenine inebiliriz.

    Bu da felsefi açıklama olsun benden...
  • Boşluk diye bir şey olmasa bu kavramı bile kuramazdık gibime geliyor.Mesela şuan olmayan bir şey düşünelim.Bulabildiniz mi?Ben bulamadım çünkü olmadığı için adı yok ve zihnimde olmayan bir şeyi canlandıramıyorum.Eğer bir adı olsaydı demekki o varlık yada boşluk varki ben onu algılaya bilip adına boşluk diye biliyorum.

    diye düşünüyorum...
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • hemen hemen herkez boşlugun adına verilen isme göre yorum yapmış.sanırımsoru tam alnlaşılamamış.herkezin boş dedigi alanın(boşluk yerine bilinmeyen bölgede denebilirdi) içinde gerçekten birşeylerin olmaması mümkünmü.biri havası alınmış tenekenin buruşucagı örneyini vermiş o halde şu da düşünülebilir uzay boşsa ve sonluysa(uzayın sonsuz olma ihtimalinde bu tez geçerli deyildir)tenneke de oldugu gibi herşeyin iç içe geçmesi gerekirdi bunun gerçekleşmiş hali şimdiki durumumuz olamıyacagına göre sonlu bir uzayın büyük boşluklar içermesi düşünülemez



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kargaşa -- 3 Ekim 2005, 12:56:28 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: hayattakiler

    Boşluğu tanımlarsak benim algıladığım boşluk, içinde varlığın bulunmadığı alandır. Boşluk var diyebilmemiz için boş olduğuna inandığımız bir adet alan, bu alanda herhangi bir canlı ya da oluşum, madde, varlık gözlemleyemeyen bir adet insan zekası lazımdır. O halde boşluk kavramı insan zekasının ortaya attığı bir kavramdır. İçinde bulunduğumuz evrende adını taktığımız herşey insan zekasının algısına bağlı olduğuna göre, boşluk da vardır. Dolu da vardır. İnsan yoksa hiçbirşey yoktur. O halde herşey insanlar için midir? diye sorarak işin kökenine inebiliriz.

    Bu da felsefi açıklama olsun benden...


    Nasıl yani beynimizde oluşan her kavramın gerçekte bir karşılığı var diye mi düşünüyorsun? İlginç bir bakış açısı...Descartes in felsefesi... (Bu şekilde Tanrı'yı ispatladığını bile iddia eder)
    Bence bir şeyin var veya yok olması insan aklından bağımsızdır. İnsan aklı onu var ya da yok diye kabul eder...Boşluk kavramı var ama boşluk pratikte hiçbir zaman elde edilemiyebilir.




  • Bence elektirik iletimi için nasıl bir iletken şartsa ,,, Işığın da boşluk diye tabir edilen bölgede bir noktadan diğerine ulaşabilmesi yada bir gezegenle bir uydunun birbirini kütlesel çekim kuvveti ile etkileyebilmesi için ,,,yani aradaki bağlantıyı sağlayabilmesi için bir transporter şart...

    Kısaca Boşluk boş değildir diyorum ben
  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orjinalden alıntı: hayattakiler

    Boşluğu tanımlarsak benim algıladığım boşluk, içinde varlığın bulunmadığı alandır. Boşluk var diyebilmemiz için boş olduğuna inandığımız bir adet alan, bu alanda herhangi bir canlı ya da oluşum, madde, varlık gözlemleyemeyen bir adet insan zekası lazımdır. O halde boşluk kavramı insan zekasının ortaya attığı bir kavramdır. İçinde bulunduğumuz evrende adını taktığımız herşey insan zekasının algısına bağlı olduğuna göre, boşluk da vardır. Dolu da vardır. İnsan yoksa hiçbirşey yoktur. O halde herşey insanlar için midir? diye sorarak işin kökenine inebiliriz.

    Bu da felsefi açıklama olsun benden...


    Nasıl yani beynimizde oluşan her kavramın gerçekte bir karşılığı var diye mi düşünüyorsun? İlginç bir bakış açısı...Descartes in felsefesi... (Bu şekilde Tanrı'yı ispatladığını bile iddia eder)
    Bence bir şeyin var veya yok olması insan aklından bağımsızdır. İnsan aklı onu var ya da yok diye kabul eder...Boşluk kavramı var ama boşluk pratikte hiçbir zaman elde edilemiyebilir.



    Aynen de öyle.

    Aslında son söylediğin konu her felsefecinin düşündüğü şeydir. Yani hani dedim ya acaba herşey insanlar için mi diye? Önceden filozoflar şöyle düşünmüş: ormanda bir insan olmasa idi, ağaçlar yine de ses çıkartır mıydı?

    Soru garip gelebilir, tam olarak kaynağını bilmiyorum ama aslında çok önemli bir soru.

    İnsanların olduğu yerde kavramlar vardır. İnsanın olmadığı yerde varlık ya da yokluk kavramı yine de var mıdır? Ağaç varolduğunu bilebilir mi?

    Çok düşünürseniz şu gibi sonuçlar çıkıyor:

    Düşünüyorum öyleyse varım.

    Herşey insan algısına bağlı ise belki de ölüm sadece algıların yokluğu demektir.

    Herşey insan algısına bağlı ise, hayatta doğru olan nedir?

    Doğru diye birşey var mıdır milyonlarca insanın farklı şeyler algıladığını düşünürsek?

    Ya gerçek denen olgu nedir?

    O halde tek gerçek ölümdür.




  • quote:

    Nasıl yani beynimizde oluşan her kavramın gerçekte bir karşılığı var diye mi düşünüyorsun? İlginç bir bakış açısı...Descartes in felsefesi... (Bu şekilde Tanrı'yı ispatladığını bile iddia eder)
    Bence bir şeyin var veya yok olması insan aklından bağımsızdır. İnsan aklı onu var ya da yok diye kabul eder...Boşluk kavramı var ama boşluk pratikte hiçbir zaman elde edilemiyebilir.




    Aynen de öyle.

    Aslında son söylediğin konu her felsefecinin düşündüğü şeydir. Yani hani dedim ya acaba herşey insanlar için mi diye? Önceden filozoflar şöyle düşünmüş: ormanda bir insan olmasa idi, ağaçlar yine de ses çıkartır mıydı?

    Soru garip gelebilir, tam olarak kaynağını bilmiyorum ama aslında çok önemli bir soru.

    İnsanların olduğu yerde kavramlar vardır. İnsanın olmadığı yerde varlık ya da yokluk kavramı yine de var mıdır? Ağaç varolduğunu bilebilir mi?

    Çok düşünürseniz şu gibi sonuçlar çıkıyor:

    Düşünüyorum öyleyse varım.

    Herşey insan algısına bağlı ise belki de ölüm sadece algıların yokluğu demektir.

    Herşey insan algısına bağlı ise, hayatta doğru olan nedir?

    Doğru diye birşey var mıdır milyonlarca insanın farklı şeyler algıladığını düşünürsek?

    Ya gerçek denen olgu nedir?

    O halde tek gerçek ölümdür.


    Söylediklerin gerçekten kafa karıştırıyor. Ormanda insan olmazsa kuşlar ses çıkarmaz yani insan olmayınca var ve yok kavramları da oluşmaz , her şey insan içindir çünkü.
    Bunları söylemişler. Peki varlığın kaynağı niye insan aklı demişler, niye maymun aklı ya da sincap aklı değil ?. Veya niye erkek aklı ya da bayan aklı dememişler.? Tüm insanları genellemişler.

    Şöyle bir örnek vereyim:
    Mesela Ay yüzeyinde küçük bir taş var. Bu taşın varolduğunu kimse bilmiyor. Felsefeye göre bu taş yoktur. Ama bir yıl bir sonra bir adam uzaygemisiyle Aya gidiyor ve "hımm burada bir taş var" diyor. Ama Aya gittiğini çoğu insan bilmiyor. Taş hala yok kabul ediliyor ama halbuki taşı gören var. (Bu noktaya dikkat çekiyorum ).Şimdi taş var mı yok mu acaba???.Birşeyin var olmasının tek sebebi bir insanın onu bilmesi ya da düşünmesi midir? Yani sürekli var olan ,herşeyi sürekli gören ve bilen herşeyi aklıyla düşünen bir tek insan olsaydı evrendeki herşeyin varlığından emin olunurdu. Peki bu varlık neden insan olsun ki? Ne ayrıcalığı var insanın ? (zaten bunları yapabilecek bir insan yok) Niye Tanrı olmasın? Yani varlığın kaynağı sürekli var olan "varlığı kendinden olan" Tanrı dır diyemez miyiz?

    Ben bunu söylüyorum. İnsan aklı ise varlığı kendine göre yorumlayıp anlamlandırıyor. Birçok gerçekte var olan şeyi ise bilemiyor göremiyoruz...

    Başka bir örnek daha vereyim (felsefe yapalım)

    Eğer herşey insan için ise var olmak insan aklına bağlı ise , ben şunu düşünüyorum başka bir insanın birşeyi bilmesi birşeyin var olmasını neden gerektirsin ki? Mesela Uruguay daki adamın teki birçok algı ve bilgiye sahip ama bizlere sorsan bunlar var mı desen yok deriz. Çünkü bizim aklımızda değil onlar. Varlık insan aklına bağlı ise bana göre var olanlar benim aklımdakilerdir. (Tam ifade edemedim ama düşününce bu çıkıyor). Bu durumda varlığından emin olduğum tek şey düşündüğüm aklım yani kendimdir. "Düşünüyorum öyleyse varım" sözü de bu fikir ile söylenmiştir.

    Ama benim diğer insanlardan farkım yok ki. Descartes de yıllar önce bunları düşünmüş. Varlık kendi aklına bağlıdır demiş. Sonra Descartes ölmüş. Ama hala birşeyler var. Demek ki ben ölünce de devam edecek varlık. Hııı bu durumda varlık ve yokluk insan aklına bağlı değil ..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Nasıl yani beynimizde oluşan her kavramın gerçekte bir karşılığı var diye mi düşünüyorsun? İlginç bir bakış açısı...Descartes in felsefesi... (Bu şekilde Tanrı'yı ispatladığını bile iddia eder)
    Bence bir şeyin var veya yok olması insan aklından bağımsızdır. İnsan aklı onu var ya da yok diye kabul eder...Boşluk kavramı var ama boşluk pratikte hiçbir zaman elde edilemiyebilir.




    Aynen de öyle.

    Aslında son söylediğin konu her felsefecinin düşündüğü şeydir. Yani hani dedim ya acaba herşey insanlar için mi diye? Önceden filozoflar şöyle düşünmüş: ormanda bir insan olmasa idi, ağaçlar yine de ses çıkartır mıydı?

    Soru garip gelebilir, tam olarak kaynağını bilmiyorum ama aslında çok önemli bir soru.

    İnsanların olduğu yerde kavramlar vardır. İnsanın olmadığı yerde varlık ya da yokluk kavramı yine de var mıdır? Ağaç varolduğunu bilebilir mi?

    Çok düşünürseniz şu gibi sonuçlar çıkıyor:

    Düşünüyorum öyleyse varım.

    Herşey insan algısına bağlı ise belki de ölüm sadece algıların yokluğu demektir.

    Herşey insan algısına bağlı ise, hayatta doğru olan nedir?

    Doğru diye birşey var mıdır milyonlarca insanın farklı şeyler algıladığını düşünürsek?

    Ya gerçek denen olgu nedir?

    O halde tek gerçek ölümdür.


    Söylediklerin gerçekten kafa karıştırıyor. Ormanda insan olmazsa kuşlar ses çıkarmaz yani insan olmayınca var ve yok kavramları da oluşmaz , her şey insan içindir çünkü.
    Bunları söylemişler. Peki varlığın kaynağı niye insan aklı demişler, niye maymun aklı ya da sincap aklı değil ?. Veya niye erkek aklı ya da bayan aklı dememişler.? Tüm insanları genellemişler.

    Şöyle bir örnek vereyim:
    Mesela Ay yüzeyinde küçük bir taş var. Bu taşın varolduğunu kimse bilmiyor. Felsefeye göre bu taş yoktur. Ama bir yıl bir sonra bir adam uzaygemisiyle Aya gidiyor ve "hımm burada bir taş var" diyor. Ama Aya gittiğini çoğu insan bilmiyor. Taş hala yok kabul ediliyor ama halbuki taşı gören var. (Bu noktaya dikkat çekiyorum ).Şimdi taş var mı yok mu acaba???.Birşeyin var olmasının tek sebebi bir insanın onu bilmesi ya da düşünmesi midir? Yani sürekli var olan ,herşeyi sürekli gören ve bilen herşeyi aklıyla düşünen bir tek insan olsaydı evrendeki herşeyin varlığından emin olunurdu. Peki bu varlık neden insan olsun ki? Ne ayrıcalığı var insanın ? (zaten bunları yapabilecek bir insan yok) Niye Tanrı olmasın? Yani varlığın kaynağı sürekli var olan "varlığı kendinden olan" Tanrı dır diyemez miyiz?

    Ben bunu söylüyorum. İnsan aklı ise varlığı kendine göre yorumlayıp anlamlandırıyor. Birçok gerçekte var olan şeyi ise bilemiyor göremiyoruz...

    Başka bir örnek daha vereyim (felsefe yapalım)

    Eğer herşey insan için ise var olmak insan aklına bağlı ise , ben şunu düşünüyorum başka bir insanın birşeyi bilmesi birşeyin var olmasını neden gerektirsin ki? Mesela Uruguay daki adamın teki birçok algı ve bilgiye sahip ama bizlere sorsan bunlar var mı desen yok deriz. Çünkü bizim aklımızda değil onlar. Varlık insan aklına bağlı ise bana göre var olanlar benim aklımdakilerdir. (Tam ifade edemedim ama düşününce bu çıkıyor). Bu durumda varlığından emin olduğum tek şey düşündüğüm aklım yani kendimdir. "Düşünüyorum öyleyse varım" sözü de bu fikir ile söylenmiştir.

    Ama benim diğer insanlardan farkım yok ki. Descartes de yıllar önce bunları düşünmüş. Varlık kendi aklına bağlıdır demiş. Sonra Descartes ölmüş. Ama hala birşeyler var. Demek ki ben ölünce de devam edecek varlık. Hııı bu durumda varlık ve yokluk insan aklına bağlı değil ..





    Seninle tamamen aynı şeyleri düşünüyoruz aslında. Sen sadece insan olmasa da o ağaç orada varolmaya devam edecek diyorsun. Evet ben de bu sonuca vardım. Fakat asıl önemli nokta(buna dikkat çekerim) insan olmadıktan sonra varlık veya yokluğun anlamı kalmıyor.

    Aslında Descarts'ın nasıl Tanrı'yı ispatladım dediğini de anlayabiliyorum. Yani bilim insan aklının ve algılarının bir ürünü. İnsan olmasa idi bilim de var olmayacaktı fakat bilimin ortaya attığı herşey yine de varolmaya devam edecekti. Ancak tek fark insanın bunları görmüyor, duymuyor, hissetmiyor olması olacaktı. O halde Tanrı'yı görmüyor, duymuyor olmamız onun varolmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü Tanrı bizim algılarımızdan çok öte. Tıpkı evrende algılayamadığımız pek çok diğer şey gibi. Kaldı ki bilim insan algısının pekçok etken karşısında yetersiz kaldığını da söyler o halde Tanrı yoktur demek kanıtlanamayan ve asla kanıtlanamayacak bir düşüncedir. Eğer evrenin tümünü algılayabiliyor olsa idik Tanrı'nın varlığını da rahatça ve kanıtlayarak inkar da edebilirdik.

    Ayrıca ben bilimin insan algılarına dayalı olduğunu düşünürsek şöyle bir sonuca da varıyorum. Hissediyorum o halde Tanrı var.

    Çook düşünürsem kimbilir nerelere varırım. Daha yazardım ama şimdi işime dönmem lazım beynim döndü..




  • quote:

    Aslında Descarts'ın nasıl Tanrı'yı ispatladım dediğini de anlayabiliyorum. Yani bilim insan aklının ve algılarının bir ürünü. İnsan olmasa idi bilim de var olmayacaktı fakat bilimin ortaya attığı herşey yine de varolmaya devam edecekti. Ancak tek fark insanın bunları görmüyor, duymuyor, hissetmiyor olması olacaktı. O halde Tanrı'yı görmüyor, duymuyor olmamız onun varolmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü Tanrı bizim algılarımızdan çok öte. Tıpkı evrende algılayamadığımız pek çok diğer şey gibi. Kaldı ki bilim insan algısının pekçok etken karşısında yetersiz kaldığını da söyler o halde Tanrı yoktur demek kanıtlanamayan ve asla kanıtlanamayacak bir düşüncedir. Eğer evrenin tümünü algılayabiliyor olsa idik Tanrı'nın varlığını da rahatça ve kanıtlayarak inkar da edebilirdik.


    Düşünüce aynen bu sonuca varmıştım. Bazen bildiklerimizin doğruluğundan bile emin olamıyoruz. Bilim ilerledikçe ne kadar az şey bildiğimiz ortaya çıkıyor. Ama inanmamız için herşey ortada, biraz akıl ve mantık yeterli oluyor. Kaldı ki bilimin öne sürdüklerinin kesinliğinden bile emin değiliz. Bir teori çıkıp tüm bilinenleri alt-üst edebiliyor .

    "Eğer evrenin tümünü algılayabiliyor olsa idik Tanrı'nın varlığını da rahatça ve kanıtlayarak inkar da edebilirdik." Evet bilim sonuna kadar ilerleseydi Tanrı'nın varlığını kanıtlardı...

    Bu arada düşündüm de bu konuyu çok dağıttık maalesef....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 5 Ekim 2005, 10:10:16 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    Bu arada düşündüm de bu konuyu çok dağıttık maalesef....



    Yok yok konu çok da dağılmadı sonuçta felsefeydi çıkış noktası. Hem boşver arada geliyo böyle hazır üretken günümdeyken, beyin jimnastiği iyidir.


    Ayrıca seninle tartışmak çok zevkli



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hayattakiler -- 5 Ekim 2005, 10:20:02 >
  • materyalist olamamın enbüyük sebebi bu

    quote:

    Orjinalden alıntı: hayattakiler


    Sen sadece insan olmasa da o ağaç orada varolmaya devam edecek diyorsun. Evet ben de bu sonuca vardım. Fakat asıl önemli nokta(buna dikkat çekerim) insan olmadıktan sonra varlık veya yokluğun anlamı kalmıyor.

    Aslında Descarts'ın nasıl Tanrı'yı ispatladım dediğini de anlayabiliyorum. Yani bilim insan aklının ve algılarının bir ürünü. İnsan olmasa idi bilim de var olmayacaktı fakat bilimin ortaya attığı herşey yine de varolmaya devam edecekti. Ancak tek fark insanın bunları görmüyor, duymuyor, hissetmiyor olması olacaktı. O halde Tanrı'yı görmüyor, duymuyor olmamız onun varolmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü Tanrı bizim algılarımızdan çok öte. Tıpkı evrende algılayamadığımız pek çok diğer şey gibi. Kaldı ki bilim insan algısının pekçok etken karşısında yetersiz kaldığını da söyler o halde Tanrı yoktur demek kanıtlanamayan ve asla kanıtlanamayacak bir düşüncedir.



    quote:

    Ayrıca ben bilimin insan algılarına dayalı olduğunu düşünürsek şöyle bir sonuca da varıyorum. Hissediyorum o halde Tanrı var.


    ama burdaki mantıgını anlıyamadım.evet tanrının varlıgını yada yoklugunu bilim açıklayamaz peki açıkyamıyorsak niye var oldugunu kabul ediyoruz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kargaşa -- 5 Ekim 2005, 10:55:30 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kargaşa

    materyalist olamamın enbüyük sebebi bu

    quote:

    Orjinalden alıntı: hayattakiler


    Sen sadece insan olmasa da o ağaç orada varolmaya devam edecek diyorsun. Evet ben de bu sonuca vardım. Fakat asıl önemli nokta(buna dikkat çekerim) insan olmadıktan sonra varlık veya yokluğun anlamı kalmıyor.

    Aslında Descarts'ın nasıl Tanrı'yı ispatladım dediğini de anlayabiliyorum. Yani bilim insan aklının ve algılarının bir ürünü. İnsan olmasa idi bilim de var olmayacaktı fakat bilimin ortaya attığı herşey yine de varolmaya devam edecekti. Ancak tek fark insanın bunları görmüyor, duymuyor, hissetmiyor olması olacaktı. O halde Tanrı'yı görmüyor, duymuyor olmamız onun varolmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü Tanrı bizim algılarımızdan çok öte. Tıpkı evrende algılayamadığımız pek çok diğer şey gibi. Kaldı ki bilim insan algısının pekçok etken karşısında yetersiz kaldığını da söyler o halde Tanrı yoktur demek kanıtlanamayan ve asla kanıtlanamayacak bir düşüncedir.



    quote:

    Ayrıca ben bilimin insan algılarına dayalı olduğunu düşünürsek şöyle bir sonuca da varıyorum. Hissediyorum o halde Tanrı var.


    ama burdaki mantıgını anlıyamadım.evet tanrının varlıgını yada yoklugunu bilim açıklayamaz peki v açıkyamıyorsak niye var oldugunu kabul ediyorsun


    Bilim insan algılarına bağlıdır. Eğer gözlerimiz olmasa idi renk gibi bir kavram olmayacak, duymasa idik ses frekans gibi kavramlar olmayacaktı. Bu kavramlar bilimseldir.

    Bilim insan algılarına bağlı olarak var ya da yok diyebiliyorsa, hissediyorum(yani ben hissediyorum) o halde Tanrı var diyebiliyorum. Ama içinde bulunduğum dünyada varlığını kanıtlayamıyorum. Çünkü bu dünya sadece benim algılarımdan ibaret. Fakat acaba tüm evrende dünyadaki kurallar mı geçerli? Neden Ay'da iken aynı kiloda değilim? Yani böyle böyle düşünerek bu sonuca gittim...


    Materyalist olmamın en büyük sebebi diye yazmışsın. Descartes bile böyle düşünerek Tanrı var demiş sen neden yok dedin? Yani acaba neden aynı şeyleri düşünerek farklı sonuçlara çıkıyoruz bu da garip bir durum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hayattakiler -- 5 Ekim 2005, 11:00:13 >




  • quote:

    ama burdaki mantıgını anlıyamadım.evet tanrının varlıgını yada yoklugunu bilim açıklayamaz peki açıkyamıyorsak niye var oldugunu kabul ediyoruz


    İşte burada inanç devreye giriyor. Materyalizm de inançtan başka birşey değil zaten. Ama şöyle bir fark var:::

    Dini inançlarda insana ipuçları verilmiş, bunlar deneylerle ulaşamayacağımız ipuçları. Bu ipuçlarının hepsinin varlığı dine inananlara göre kesin. Evet görmüyoruz bu varlığı fakat olması gerektiğne algılarımız düşüncemiz ve mantığımızla ulaşıyoruz. Yani (konuyu açan arkadaşın dediği gibi) gözü kapalı inanma değil bu.

    Materyalizmde ise var olanların algılarımızla, bildiklerimizle yani bilimin açıkladıklarıyla sınırlı olduğuna inanılıyor. Ama bilim günden güne ilerliyor. bundan 1000 yıl önce materyalist insanın inancı ile şu andaki materylistlerin inandıkları arasında farklar var. Hatta bazen bildiklerimiz bir teoriyle tamamen değişebiliyor. Atomun nelerden oluştuğunu varsayımlarla kabul ediyoruz. Belki bu varsayımların tamamen yanlış olduğu ortaya çıkacak. O zaman materyalist bir insan bilime de inanıyorsa (ki bu materyalizmin bir şartı) inandıklarının değişebilceğine de inanmış oluyor. Buradaki çelişki önemli bir nokta. Çünkü eğer asıl gerçekler (bilimin varabileceği son nokta: hayattakilerin ve benim yazdıklarımız gibi yani) Tanrı'nın varlığıysa materyalistler yanlış yolu seçmiş olacaklardır...

    İşte fark bu...

    quote:

    Ayrıca seninle tartışmak çok zevkli

    Evet ben de çok zevk aldım bu düşünce fırtınasından.(Gerçi aynı şeyleri söyledik ondan da olabilir) Önyargılardan arınmış ve seviyeli tartışma olduğu zaman faydalı da oluyor. Her zaman bulunmuyor bu ortamlar ama...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 5 Ekim 2005, 11:37:16 >




  • Şöyle bir örnek vermek istiyorum.

    Evreni sabit düşünelim.Bu sabit evrenin tam merkezinde yine sabit 1 m3 lük bir hacimi ele alalım.Aklımıza gelen ilk resim, kenarları 1 er metre olan küp şeklinde bir çerçeve olacaktır.Şimdi bu çerçevenin içinde 10 kg hava olsun. Sonra 5 kg ını dışarı çekelim.Geriye 5 kg hava kalsın. Bu işlem sırasında "bu hacmin" içindeki 5 kg hava yok olmuştur. Yerini ne almıştır. Hiçbir şey. Sonuç olarak diyebiliriz ki bir önceki duruma göre o hacmin içinde 5 kg hava yoktur.

    Bizi yanıltan nokta hacimdir. Yokluğu düşündüğümüz zaman içinde madde olmayan bir boşluk, bir hacim hatırımıza gelir. Oysaki yokluk dediğimiz şey madde olup olmamasıdır. Hacimle alakası olmamalıdır. Koskoca evren 1 cm3 e sığabildiğine göre ve aynı zamanda trilyonlarca metreküpe sığabildiğine göre hacim denilen şey basit bir küp şeklinde çerçeveyle ölçülmemelidir. Belki hacim diye birşey de yoktur.

    Üstelik kainatın dışını hayal ettiğimizde yine aklımıza bir boşluk gelir. Kainatın dışında ne vardır. Bence o 1m3 lük çerçevenin içindeki tüm havayı çekerek içeride 0 kg madde bıraktığımızda o çerçevenin içinde ne varsa dışarıda da o vardır.

    Kendi kanaatimce, maddenin olmadığı bir ortam diye bir şey düşünemeyiz. Maddenin olmadığı yerde zaten hacim denilen şeyi de düşünemeyiz çünkü hacim madde için vardır.Kafamda da bir model oluştu evrenle ilgili. Onu da sonra paintte çizer yollarım.




  • boşluk dediğimizde aklımıza uzay boşluğu gelir o halde biz boşlukta yaşıyoruz niçin bu boşluk çünkü Allah öyle bir hesap kurmuşki bütün kitleler birbirlerini çekiyorlar
    acaba uzayda yerçekiminin olmayışınamı bağlı bu boşluktaki kütleler ayrıca yerçekiminin ve ve zıttının bilimsel açıklaması nedir?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Celaleddin Ari -- 5 Ekim 2005, 17:57:01 >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.