Şimdi Ara

Bilim ve İnanç

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
21
Cevap
0
Favori
781
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yaşamımızda Güneş'in her gün doğuyor olması , yarın da doğacağının garantisi olamaz. Güneş'in yarın doğacağından (yani doğa da gerçekten güvenilir bir düzen olduğundan) emin olmak tamamen bir inanç meselesidir. Fakat bu inanç bilimin işlemesi ve gelişimi için zorunlu bir inançtır.

    Bilim zaten evrenin rasyonel ve anlaşılabilir olduğuna dair olan inancı kabul etmeden var olamaz ,ilerleyemez.
    Bu bilimin kurulmasındaki inancın kökenini oluşturur.

    Şimdi tekrar et bilimde inancın yeri yoktur



  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hümiyettin

    Yaşamımızda Güneş'in her gün doğuyor olması , yarın da doğacağının garantisi olamaz. Güneş'in yarın doğacağından (yani doğa da gerçekten güvenilir bir düzen olduğundan) emin olmak tamamen bir inanç meselesidir. Fakat bu inanç bilimin işlemesi ve gelişimi için zorunlu bir inançtır.

    Bilim zaten evrenin rasyonel ve anlaşılabilir olduğuna dair olan inancı kabul etmeden var olamaz ,ilerleyemez.
    Bu bilimin kurulmasındaki inancın kökenini oluşturur.

    Şimdi tekrar et bilimde inancın yeri yoktur

    Bilimi inanç ile hiç bir işi yoktur. Çünkü insanın mantığının bittiği yerde inancı başlar. Bilgi dağarcığıyla ya da mantığıyla çözümleyemediği şeylerde inanma içgüdüsü devreye girer.

    Bilim sadece varsayımlardan yararlanabilir ama bu varsayımlardan kasıt yine inanç değildir.




  • neuro kullanıcısına yanıt
    Yarın sabah Güneş doğacağından emin misin ? Eminsen inanıyorsun demektir. Gerçekçi bir dayanağı yok bunun.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hümiyettin

    Yaşamımızda Güneş'in her gün doğuyor olması , yarın da doğacağının garantisi olamaz. Güneş'in yarın doğacağından (yani doğa da gerçekten güvenilir bir düzen olduğundan) emin olmak tamamen bir inanç meselesidir. Fakat bu inanç bilimin işlemesi ve gelişimi için zorunlu bir inançtır.

    Bilim zaten evrenin rasyonel ve anlaşılabilir olduğuna dair olan inancı kabul etmeden var olamaz ,ilerleyemez.
    Bu bilimin kurulmasındaki inancın kökenini oluşturur.

    Şimdi tekrar et bilimde inancın yeri yoktur

    Kavram karkagaşasıyla olayları birbirine bağlamak pek doğru değil. Bir şeyi anlamlandırmak istiyorsan anlaşılabilir olması gerekir. Bu bir inanç değil koşuldur. Güneşin yarın doğacından emin olmak önceki deneyimlerimden de faydalanarak oluşturduğum bir öngörüdür. Zira güneşe bir şey olduğunu belirtsen öngörümü değiştirebilirim, bu güneşe olan 'inancımı' etkilemez. Direk sorarsan, yarın güneşin doğacağından emin misi? Hayır değilim, çünkü etkilebileyecek faktörleri bilmiyorum. Ama böyle giderse yarın güneş doğacak mı dersen, ben de büyük ihtimalle doğar derim. Bilim budur



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ahmet// -- 18 Ekim 2013; 17:07:59 >




  • birileri ortaokul coğrafya derslerine ger dönmeli.
    Güneşin doğacağına inanmıyoruz. Güneşin doğacağını biliyoruz. Çünkü Dünya'nım kendi etrafında döndüğünü biliyoruz. Biliyoruz çünkü bilimsel yollarla bunu kanıtladık.
    Dünyanın yuvarlak olduğuna inanmıyoruz. Dünya'nın yuvarlak olduğunu biliyoruz, çünkü bilimsel yollarla bunu kanıtladık.
    Gidin biraz kitap okuyun.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Önceki deneyimlerden gelecek hakkında bulunduğunuz varsayımlar inançtır. Çünkü farklı bir şeyde olabilir. Yarın güneş doğacak dersen inanmış olursun. Yarın ne olacağını kimse bilemez.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hümiyettin

    Önceki deneyimlerden gelecek hakkında bulunduğunuz varsayımlar inançtır. Çünkü farklı bir şeyde olabilir. Yarın güneş doğacak dersen inanmış olursun. Yarın ne olacağını kimse bilemez.

    O tam olarak inanç değil öngörüdür.

    "Ben dua ettim yarın hava güneşli olacak inşallah" demek inançtır.

    Meteorolojinin yarın yağmur yağmayacağını söylemesi öngörüdür.

    Aklı olan inan hava durumuna bakabilir. Yarınki hava hakkında hiçbir fikri olmayan bir insan meteorolojiden de bihaberse çareyi dua edip inanmakta bulur.

    İşte bu yüzden aklın mantığın bittiği yerde inanç başlar.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Irk ve Milliyet kavramları
    16 yıl önce açıldı
    Evrim ve Tesadüf
    12 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  •  Bilim ve İnanç
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ali Sami Yen

     Bilim ve İnanç



    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ali Sami Yen

     Bilim ve İnanç


    ülkemdeki durumun en güzel özeti
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hümiyettin

    Yaşamımızda Güneş'in her gün doğuyor olması , yarın da doğacağının garantisi olamaz. Güneş'in yarın doğacağından (yani doğa da gerçekten güvenilir bir düzen olduğundan) emin olmak tamamen bir inanç meselesidir. Fakat bu inanç bilimin işlemesi ve gelişimi için zorunlu bir inançtır.

    Bilim zaten evrenin rasyonel ve anlaşılabilir olduğuna dair olan inancı kabul etmeden var olamaz ,ilerleyemez.
    Bu bilimin kurulmasındaki inancın kökenini oluşturur.

    Şimdi tekrar et bilimde inancın yeri yoktur

    bilim bir doğa olayının mekanizmasını sadece şu an için incelemez. bir teorinin bilimsellik kazanabilmesi için doğa olaylarının gelecekteki davranışları hakkında da bize cevaplar vermesi gerekir. güneşteki nükleer süreçleri, manyetik alan şiddetindeki değişimleri, atmosferik olayları ihmal edilebilir bir hata payıyla tahmin edebilir konuma geldik. dünyadaki doğa olaylarını, dünyanın ve diğer irili ufaklı gök cisimlerinin hareketlerini ve davranışlarını de gelişmiş uydular ve hesaplama yöntemleriyle takip ve tahmin edebiliyoruz.

    gezegenler ve yıldızlar üzerinde yapılan teorik ve gözlemsel çalışmalara dayanarak -mevcut verilerle- yarın sabah kalktığımızda güneşin doğmaması gibi bir olayın gerçekleşme ihtimali yok diyebiliriz.

    bilimde, bir teori zeminine oturtulamayan ya da varolan teorilerin tam olarak açıklayamadığı durumlar için bile inanç devreye girmez. doğadaki ve evrendeki tüm olayların bilimsel bir zemine oturtulabileceğini düşündürten şey inanç değil, bilimsel yöntemlerin kendini defalarca kanıtlamış olmasıdır. teorilerdeki eksiklikleri, yanlışları ve hatta kullanılan bilimsel metotlardaki hataları bile yine bilimsel düşünce düzeltmektedir, inançlar değil.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hümiyettin

    Yarın sabah Güneş doğacağından emin misin ? Eminsen inanıyorsun demektir. Gerçekçi bir dayanağı yok bunun.

    Emin değilim ama %99.99999 doğacak. Çünkü binlerce yıldır doğdu, saatler içinde doğmamasına sebep olacak bir olayın olma ihtimali ise %0.11111. Diyelim ki öyle bir olay olacak, bilim insanları o olayı değil saatler; yıllar öncesinden gözlemleyebilir. Malum olayın bir anda olması ise sizin meseleyi getirmek istediğiniz noktaya getirir; var olan her şeyden daha güçlü bir varlığın gerçekten var olmasına. Bence yanlış kapıdan girip doğru kapıdan çıkmaya çalışıyorsunuz, giriş yanlış olduğu için başlangıç argümanları da bu yanlışlıktan payını alıyor. Haliyle doğru yerden çıkamıyorsunuz, çünkü girdiğiniz kapının açıldığı bir sürü kapı var ve elinizdeki harita(argümanlar) yanlış:)
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hümiyettin

    Yarın sabah Güneş doğacağından emin misin ? Eminsen inanıyorsun demektir. Gerçekçi bir dayanağı yok bunun.

    Başta bilimde inancın yeri yoktur demişsin. O zaman Kainatın yapısını bilimsel olarak ifade ediyor olabilmelisin veya gerçekçi dayanağı yoksa koca kainattaki kuvvetlere boyun eğeceksin. Yani sözlerin arasında bir tutarsızlık var gibi veya dahada net açıklaman lazım. İnanç tercih meselesidir.

    Aynı maymuna bakıp ne güzel yaratılmışta diyen var. Yine aynı maymuna bakıp İnsan ile karşılaştıranda var. Herkes kendine göre net fikre sahip dolayısı ile inanç ve bilimede felsefik yaklaşım kaçınılmazdır diye düşünüyorum.
  • Hasaza
    1 Mayıs 2009; 16:59:56



    quote:

    Orjinalden alıntı: Fetih

    Bu gezegende tesadüfi olarak canlılar oluşabiliyorsa niye diğer gezegenlerde canlı yok?Diğer gezegenlerde tesadüf yokmu?




    TÜRK AYNŞTAYNI
    OKTAY SİNANOĞLU

    Sayfa 212-220arası

    Biyolojide malum su çok önemli,insan vücudu bitki filan yüzde 80i su,herşey su ortamının içinde olusuyor,havada ve boşlukta olmuyor,başka sıvıda da olmuyor.Bu çift sarmalı(DNA) koyduğunuz zaman sanki içinde iki döner merdiven olan ,etrafında kılıfı olan bir yapı var.ve bu yapı suyun içinde duruyor.yapısının iç kısmında su molekülleri yok, sığmazlar.Moleküler çapta yapılar bunlar,moleküller kılıf gibi yapının etrafı ,dışı su özdecikleriyle dolu.
    .
    .
    .
    Ben oturdum ,watson ile Crick'in bu konuda yazdıkları ilk bilimsel makaleyi okudum.Diyorlarki éBu niye çift sarmal?Zincir gibi sallanan bir şey değil de çok zel bir yapı ve nasıl oluyor bu?" A'nın karşısına T, C'NİN karşısına G geliyor ,karşılıklı takıların arasında hidrojen köprüleri var. o hidrojen köprüleri bu yapıyı bir arada tutuyor"
    diye yazmıslar.Millet buna inanmış,öyle gidiyor.
    O sıralar hidrojen köprülerinin bunu yapamayacağını i, çift sarmalı sabit tutamayacağını düşünmeye başladım.
    Çünki etrafında su olmasaydı hakikaten bu köprülerin kuvveti dna çift sarmalını kararlı halde tutmaya yeterdi.Ancak DNA boşlukta değil suda.

    Kitapta buradan sonra2sayfa hidrojen bağlarını anlatıyor.geçiyorum oraları

    Hemen orada bir kuram çıkarmaya başladım.Bu çift sarmal ,silindir gibi adeta .Ayrıldığı zamanda iki rastgele zincir...İki düzensiz yapılı ayrı ayrı zincirlerinde etrafında su var,çift sarmalın kılıfı dısındada.Yanlız birden şunu fark ettim:iki ayrı zincirle temasta olan daha fazla su molekülü var.Peki çift sarmal oluştugu zaman azalan su molekülleri nereye gidiyor.?Zincirler birleştiği zaman,artık DNA ya değmeyen su özdecikleri gidip kaptaki diğer saf suyun arasına karısıyor.Önce kabataslak hesapladım.Takı başına kaç su molekülünden bahsediyoruz..Sonra işin kestirmesi aklıma geldi.Dedimki ,bu tam silindir gibi değil,biraz girintisi çıkıntısı var,ama silindir kabul dedlim.Molekül buyotlarınıda biliyoruz ya,oradan silindirin dış yüzey alanını hesaplayalım.Sonra bir de DNA ya iki zincire ayrıldığı zaman ,her bir zinicirinetrafında gene su olacak ya...Suyun kaplayacağıdaha fazla bir yüzey var,onuda tahmini hesapladım.Çift sarmal olustuğu zaman suyun gördüğü yüzey azalıyor,dedim.
    .
    .
    .
    Ama o gün aklıma kestirme bir yol geldi.O güç molekül molekül hesap ,aslında gereksiz diye düşündüm.Biz sıvının ayrıtılı özdecikseel yapısını bulmaya çalışmıyoruz ki .Sıvı içinde ki iki ayrı dizgenin sadece farkını bulmaya çalısıyurz.
    Sıvılarda yüzey gerilimi olayı var.Bir damla suyu damlattığın zaman hemen toparlanıp yuvarlak olur,hatta yerçekimi olmasa damlarken küre olmaya çalışır.Niye?Geometrik cisimler içinde yüzey alanı en küçük olan küredir.Su molekülleri birbirini çektiği için,en dışta olna molekülleride alttakileri çekiyor.Üstten bir şey çekmeyince ne olur?O su ,enerjisi düşşün diye dış yüzeyini oldukça düşürmeye çalısır.Bu olayın adı yüzey gerilimidir.El kitaplarında nicelik olarak ölçülmüş miktarı vardır çeşitli saf sıvılar için,yüzey gerilimi "serbest enerji"santimetre kareye şu kadardır diye.DNA nın iki şekliinde yüzey alanını hesaplayıp bir de aradaki farkı suyun yüzey gerilimi ile çarparsan dış yüzey azaldığı zaman serbest enerjinin ne kadar düşeceğini hesaplamış olursun.
    Daha önce DNA nın etrafında duran su molekülleri ,yüzey küçüldüğünde gidip kendileriyle birleşiyor.Dolayısıyla hikaye ,DNA takılarının yanlızca birbielerini çekmesi değil,su molekülleri ve kac tanesi,birbirini ne kadar çekiyor?İşte aradaki bu saf etkileşimin farkını,yüzey gerilim fikrinden kesirme hesaplamıs oluyoruz.
    DNA çift sarmal oluşu suyun bu yüzey gerilimi özelliğinden geliyor dedim.Watson'la Crick suyun bu önemini atlamış.

    Şimdi,DNA meselesinde suyun öenmini anlayıp,bir de yaklasık hesabını yaptık ya ,bu sefer ,"peki başka sıvılarda ne olur"Diye merak ettim.Çift sarmalı başka sıvılara koyunca ne oluyor.Deneyler hemen dağıldıgını gösteriyor.Her sıvının yüzey gerilimi belli.
    Şunu arıyorum:Eğer bunun sebebi gerçekten yüzey gerilimi ise ,başka sıvılarında yüzey gerilimine bakarsam,tabiatta bu işi sudan başka yapacak bir sıvı bulabilirmiyim.Su biyolojinin temel sıvısı, ama fiziksel olarak,olur ya bir başka sıvı da belki bu işi yapabilir.Belki yeryüzünde değil de , kainatın bir başka köşesinde, bir gezegende değişik bir kimyaya dayanan ,mesela “sıvı amonyak”a dayalı ayrı bir hayat olabilir.O zaman ordaki yaratıkların rengi mesela pembemsi beyaz falan olur.
    Bütün sıvılar için hesapladım yaptım, bir baktım ki sudan başka hiçbir sıvıda “çözgen-iter etkisi” sudaki kadar ve DNA işini görmeye yetecek gibi değil.
    DEMEK Kİ , BİR TEK SUDA BU BİLDİĞİMİZ HAYAT MÜMKÜN!




    İşte burda açıklaması var.Su yoksa hayatta yok.Yani tesadüf diye birşey yoktur.Herşey bilimseldir.
    Diğer gezegenlerde tesadüf değil su yok
    Arkadaşlar bir de bir ricam olacak.Lütfen burda bilim konusup tartısalım.İşi dini boyutlara taşıyıp tartısmalara girmeyelim.

    1. Bilimi savunan, bilimi bilerek mi savunuyor, yoksa bilimsel dediği kitabı/kitapları okuduğu için mi savunuyor?
    2. İnancı savunan, Kuran'ı Kerimi kendi dilinde okuyup, anlayıp mı savunuyor, yoksa kulağına söylenenleri mi savunuyor?

    A'raf Suresi: 52. Yemin olsun ki, Biz onlara, İLME UYGUN biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İNANAN bir topluluk için BİR KILAVUZ, bir rahmettir o.

    Bilimci, Kuran'ı okuyup anlasa, inanan da Kuran'ı kendi dilinde okuyup, bilim ile karşılaştırsa: Her iki taraf da: Kendini bilmiş olur ve yaratıcısını da tanımış olur.

    İnsan dediğiniz, ya bir sürü içinde olur, ya da sürüden ayrılmış bir birey olur! Her sürüyü güden bir çoban, kahya/mal sahibi ve o sürüleri pazarlayanları ve alıcıları ve tekrar sürüdüklerine pazarlayanları vardır.




  • Eksik olan spirituel bölüm yüzyıllardır bilim adamları tarafından gayri-bilimsel olarak nitelendirilmiş ve ondan uzak durulmustur.ama bu bir hatadır cünkü gercek güc ve arayıs spirituel olanda bulunur.eğer bilime ruhu katsalardı 3 boyutlu bir bilim olurdu ve bu atomik bir maddeyi bir cocugun onunla kum olarak oynayabilecegi sekilde nötrlestirilebilirdi.hatta gezegenin manyetik enerji ağını kullanarak pasif uçuş bile yapılabilirdi.ama 3 boyutlu bir bilim olmadan bunlar bize imkansız gözükecektir.

    Tesadufi yaratılıs olamaz.Evrim teorisi olabilir evet ancak teoriden öteye gidemez.Çünkü en başından bir evrim tablosu cizmek isterseniz arada yüzlerce eksikler meydana cıkacaktır.bu eksikleri ise Darwin kendi fikirleriyle doldurmuştur.Evrim varmı yokmu cok tartısmalı bir konu olur ve kesin sonuca varamaz.Sadece fikirler mantıklı veya mantıksız gelebilir o kadar.

    Evrim teorisinden öte Darwinist insanlar butun hayatın tamamen tesaduf oldugunu savunur.İster dawkins ol ister hawking ol bu mantık saçmadır.

    Toplum olarak hawking diyorsa bi bildigi vardır yanılgısından bi çıkamadık.İsterse profesor olsun yada cok bilgili bi insan olsun.Bu teori tamamiyle saçmadır.Mantık dışı hatta olasılık dışıdır.

    Kesinlikle önyargısız bir şekilde Dawkins ve Hawkingin kitaplarını okumus biri olarak bu kitaplar icinde bir sürü celiski ve mantık hatası oldugunu soyleyebilirim.Kendi fikirleriyle çelişiyorlar.

    Dedigim gibi herşeyin tesadufi olması olasılık dışıdır.Dünyanın gunesin etrafında dolaşması tesaduf mu ? Bir DNA’daki gen dizini mRNA’ya kopyalanıyor, mRNA ribozoma geliyor, bir daktilo şeridi gibi adım adım ilerletilirken, tRNA’lar kodonlara uygun amino-asitleri ribozoma taşıyor ve bir aracı enzim bunları birbirlerine ekliyor, protein zinciri oluşuyor. Şans eseri mi?
    Fizik kuralları tesadüf mü ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: birturk

    İşte burda açıklaması var.Su yoksa hayatta yok.Yani tesadüf diye birşey yoktur.Herşey bilimseldir.
    Diğer gezegenlerde tesadüf değil su yok


    Diğer gezegenlerde su yok derken hangi gezegenlerden bahsediyorsunuz ?.. Bizim sistemimizde Mars'ta ve Jüpiter'in uydusu Europa'da su var, Solar sistem yani bizim Güneş sistemimiz hariçinde başka gezegenlerde suyun varlığı tespit edildi.

    Hayatın başlangıcına bilim tesadüf demez zaten, ortalama her yıldızın 4 gezegene sahip olduğunu Kepler tespit etti, 200 milyar yıldızda 800 milyar gezegen eder, bunların galaktik konumları, ebatları, bulundukları sistemde Jüpiter gibi koruyuculuk yapacak bir gezegenin olması şartları ele alındığında hatırladığım kadarıyla 200 milyona yakın uygun gezegen olabilir deniyor, tabi bu sayı sadece samanyolu galaksisinde, bilinen evrende yıldız sayısı 30 milyar trilyon çivarında, buda ( 30 milyar trilyon x 200 milyon ) kadar gezegen ediyor, hayatın ortaya çıkması tesadüf değil olasılıktır, yaşanabilir 10-15 adet gezegende hayatın çıkması tesadüf kabul edilebilir ama bu sayı ele alındığında hayatın kendiliğinden ortaya çıkması olasılık sayılır.

    Diğer konuya gelince, Güneşin yarın doğacağından evet eminiz, yıldızlar yakıtları tüketmeden bir günde durup dururken patlamıyorlar, böyle birşey gözlemlenmiş değil, Dünyanın dönme ivmesinin bir günde durabilmesine gelirsek, belki kendine çarpacak gezegen boyutlarında bir çisim için gerçekleşirki, bu çarpışma 1 gün değil çok önceden tespit edilir, yaklaşan bir kara delik deseniz onlarda bir günden çok daha önceden tespit edilir

    Ani olabilecek tek bir etki vardır, o da devasa Güneş patlamalarıdır, şu anda bizim yıldızımızda böyle birşey gözlemlenmemiş ama evrende örnekleri var, yani çok büyük bir yıldız patlaması manyetik kalkanı çaresiz bırakıp Dünyadaki hayatı sona erdirebilir, ama yinede Güneş yarın gene doğar, atmosferini kaybetmiş, kavrulmuş bir Dünya üzerine.




  • Matematiksel olarak geçmişte 1 trilyon gün boyunca güneş doğdu ise yarın doğmaması ihtimali trilyonda birdir. Bu çok küçük ihtimal yok kabul edilebileceğinden bilimsel olarak yarın güneş doğacak diyebiliriz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kabuska

    quote:

    Orijinalden alıntı: Hümiyettin

    Yarın sabah Güneş doğacağından emin misin ? Eminsen inanıyorsun demektir. Gerçekçi bir dayanağı yok bunun.

    Emin değilim ama %99.99999 doğacak. Çünkü binlerce yıldır doğdu, saatler içinde doğmamasına sebep olacak bir olayın olma ihtimali ise %0.11111.



    Otur 0

    Uzaylıların olmadığını kabul ediyorum teknik olarak. Yalnız yarın öbür gün Paul gibi bir uzaylı çıksa gelse fena da olmaz.




     Bilim ve İnanç



    Tam tersi de olabilir tabi




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Interludium

    Eksik olan spirituel bölüm yüzyıllardır bilim adamları tarafından gayri-bilimsel olarak nitelendirilmiş ve ondan uzak durulmustur.ama bu bir hatadır cünkü gercek güc ve arayıs spirituel olanda bulunur.eğer bilime ruhu katsalardı 3 boyutlu bir bilim olurdu ve bu atomik bir maddeyi bir cocugun onunla kum olarak oynayabilecegi sekilde nötrlestirilebilirdi.hatta gezegenin manyetik enerji ağını kullanarak pasif uçuş bile yapılabilirdi.ama 3 boyutlu bir bilim olmadan bunlar bize imkansız gözükecektir.

    Tesadufi yaratılıs olamaz.Evrim teorisi olabilir evet ancak teoriden öteye gidemez.Çünkü en başından bir evrim tablosu cizmek isterseniz arada yüzlerce eksikler meydana cıkacaktır.bu eksikleri ise Darwin kendi fikirleriyle doldurmuştur.Evrim varmı yokmu cok tartısmalı bir konu olur ve kesin sonuca varamaz.Sadece fikirler mantıklı veya mantıksız gelebilir o kadar.

    Evrim teorisinden öte Darwinist insanlar butun hayatın tamamen tesaduf oldugunu savunur.İster dawkins ol ister hawking ol bu mantık saçmadır.

    Toplum olarak hawking diyorsa bi bildigi vardır yanılgısından bi çıkamadık.İsterse profesor olsun yada cok bilgili bi insan olsun.Bu teori tamamiyle saçmadır.Mantık dışı hatta olasılık dışıdır.

    Kesinlikle önyargısız bir şekilde Dawkins ve Hawkingin kitaplarını okumus biri olarak bu kitaplar icinde bir sürü celiski ve mantık hatası oldugunu soyleyebilirim.Kendi fikirleriyle çelişiyorlar.

    Dedigim gibi herşeyin tesadufi olması olasılık dışıdır.Dünyanın gunesin etrafında dolaşması tesaduf mu ? Bir DNA’daki gen dizini mRNA’ya kopyalanıyor, mRNA ribozoma geliyor, bir daktilo şeridi gibi adım adım ilerletilirken, tRNA’lar kodonlara uygun amino-asitleri ribozoma taşıyor ve bir aracı enzim bunları birbirlerine ekliyor, protein zinciri oluşuyor. Şans eseri mi?
    Fizik kuralları tesadüf mü ?


    bilimin tarihsel gelişimine bakıldığında, devrimsel buluşların patlama yaptığı dönem insanlığın dinsel baskılardan kurtulmaya başladığı dönemle çakışmaktadır. bu bir tesadüf müdür sizce?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Timurlénk -- 19 Ekim 2013; 23:33:36 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Timurlénk

    quote:

    Orijinalden alıntı: Interludium

    Eksik olan spirituel bölüm yüzyıllardır bilim adamları tarafından gayri-bilimsel olarak nitelendirilmiş ve ondan uzak durulmustur.ama bu bir hatadır cünkü gercek güc ve arayıs spirituel olanda bulunur.eğer bilime ruhu katsalardı 3 boyutlu bir bilim olurdu ve bu atomik bir maddeyi bir cocugun onunla kum olarak oynayabilecegi sekilde nötrlestirilebilirdi.hatta gezegenin manyetik enerji ağını kullanarak pasif uçuş bile yapılabilirdi.ama 3 boyutlu bir bilim olmadan bunlar bize imkansız gözükecektir.

    Tesadufi yaratılıs olamaz.Evrim teorisi olabilir evet ancak teoriden öteye gidemez.Çünkü en başından bir evrim tablosu cizmek isterseniz arada yüzlerce eksikler meydana cıkacaktır.bu eksikleri ise Darwin kendi fikirleriyle doldurmuştur.Evrim varmı yokmu cok tartısmalı bir konu olur ve kesin sonuca varamaz.Sadece fikirler mantıklı veya mantıksız gelebilir o kadar.

    Evrim teorisinden öte Darwinist insanlar butun hayatın tamamen tesaduf oldugunu savunur.İster dawkins ol ister hawking ol bu mantık saçmadır.

    Toplum olarak hawking diyorsa bi bildigi vardır yanılgısından bi çıkamadık.İsterse profesor olsun yada cok bilgili bi insan olsun.Bu teori tamamiyle saçmadır.Mantık dışı hatta olasılık dışıdır.

    Kesinlikle önyargısız bir şekilde Dawkins ve Hawkingin kitaplarını okumus biri olarak bu kitaplar icinde bir sürü celiski ve mantık hatası oldugunu soyleyebilirim.Kendi fikirleriyle çelişiyorlar.

    Dedigim gibi herşeyin tesadufi olması olasılık dışıdır.Dünyanın gunesin etrafında dolaşması tesaduf mu ? Bir DNA’daki gen dizini mRNA’ya kopyalanıyor, mRNA ribozoma geliyor, bir daktilo şeridi gibi adım adım ilerletilirken, tRNA’lar kodonlara uygun amino-asitleri ribozoma taşıyor ve bir aracı enzim bunları birbirlerine ekliyor, protein zinciri oluşuyor. Şans eseri mi?
    Fizik kuralları tesadüf mü ?


    bilimin tarihsel gelişimine bakıldığında, devrimsel buluşların patlama yaptığı dönem insanlığın dinsel baskılardan kurtulmaya başladığı dönemle çakışmaktadır. bu bir tesadüf müdür sizce?

    Dinsel baskılar dedigin kavram Dinin istedigi birsey degildir.Dini sömüren insanlar tarafından uygulanan baskılardır.Hiçbir din seni geriletmek istemez.750 800 lü yıllarda müslüman insanlar birsürü teoriyi Kuran dayanaklı cıkarmıstır.(Evrim dahil) din ne zaman çıkar ilişkisine dönüştü o zaman bilimden uzak tutuldu insanlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.