Şimdi Ara

Bilim insanları yaşamı mükemmelleştirdi: İşte üretilen sentetik canlı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
612
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
6 oy
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bilim insanları yaşamı mükemmelleştirdi: İşte üretilen sentetik canlı
    İngiltere’deki Medical Research Council’in Moleküler Biyoloji Laboratuvarı’nda çalışan araştırmacılar, genetik kodu doğadakinden daha verimli hale getirilmiş yeni bir bakteri türü geliştirdiklerini açıkladı.



    Yeni organizma, “Syn57” adı verilen ve genetik olarak yeniden tasarlanmış bir tür E. coli bakterisi. Normalde dünyadaki tüm canlılar, proteinlerin yapı taşları olan amino asitlerin sentezinde 64 farklı kodon kullanıyor. Ancak aslında yalnızca 20 amino asit kullanıldığı için bunların bir kısmı fazladan tekrarlar içeriyor. Syn57, bu tekrarların bir kısmını ortadan kaldırarak yalnızca 57 kodon ile işlev görebiliyor. Adı da zaten buradan geliyor.



    Bilim dünyasından evrime müdahale



    Bir kodon, DNA ve RNA’da üç harften oluşan diziler halinde bulunuyor ve hücrelere hangi amino asidin üretileceğini söylüyor. Bilim insanları bu sistemin tam haritasını 1966’da çıkarmıştı. Ancak o zamandan beri bilinen bir gerçek vardı: Evrimsel süreç, genetik kodu mükemmel hale getirmemişti ve bazı kodonlar birbirinin yerine kullanılabiliyordu.



    Bilim insanları yaşamı mükemmelleştirdi: İşte üretilen sentetik canlı
    Araştırmacılar uzun süredir bu “fazlalıkları” ortadan kaldırarak yaşamın daha verimli bir biçimde işleyip işlemeyeceğini test ediyordu. 2010’da ilk sentetik bakteri hücresi üretildi, fakat bu hücre yine 64 kodonluk doğal sistemin bir kopyasıydı. Ardından 2019’da Cambridge Üniversitesi’nden bir ekip, bu sayıyı 61 kodona indirerek canlılığın daha az sayıda kodonla da sürdürülebileceğini gösterdi.



    Ayrıca Bkz.Burkina Faso, Bill Gates'in genetiği değiştirilmiş sivrisineklerini bulup yok edecek



    Şimdi ise aynı üniversiteden gelen yeni çalışma, çıtayı bir adım daha yukarı taşıdı. Syn57’nin ortaya çıkışı için araştırmacılar tam 101 binden fazla DNA dizisini değiştirdi. Bu işlem önce bilgisayar ortamında tasarlandı, ardından laboratuvarda birebir uygulandı.



    Harvard Üniversitesi’nden sentetik biyolog Akos Nyerges, bu gelişmenin önemini “Yaşamın neye tahammül edebileceğini keşfetmeye başlayabiliriz. Sonunda bu alternatif genetik kodları test edebiliriz” sözleriyle özetledi.



    Araştırma, yaşamın daha daraltılmış bir genetik planla da sürdürülebileceğini kanıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğe dair önemli kapılar aralıyor. Syn57’nin daha önce kullanılmayan kodonları, farklı işlevlere uyarlanarak yeni sentetik polimerler ve makrosiklik yapılar üretmek için kullanılabilecek.



    Üstelik Syn57’nin değiştirilmiş genetik dili, virüslerin hücreleri ele geçirerek protein üretimini kontrol etmesini de engelleyebilir. Bu özellik, özellikle endüstriyel ölçekte bakteri kullanılarak yapılan protein üretiminde virüs kaynaklı kayıpları azaltma potansiyeli taşıyor. Ayrıca genetik kodun “doğal mikroplara okunamaz” hale getirilmesi, bu tür yapay organizmaların çevreye karışması riskini de büyük ölçüde ortadan kaldırıyor.




    Kaynak:https://futurism.com/scientists-synthetic-lifeform-syn57
    Kaynak:https://www.sciencealert.com/scientists-have-just-created-the-most-synthetic-life-form-ever







  • Belki çok uzak bir geçmişte 57 kodonlu yaşam öncülleri veya arkaik organizmalar mevcuttu ama kozmik, atmosferik, jeolojik ve nihayetinde evrimsel biyolojik süreçlerde - mekanik bir şans eseri - öğütüldüler ve geriye sadece 64 kodon tabanlılar kaldı.


    Mesela kaynaklar için türler arası rekabet odaklı evrimsel biyolojik açıdan bakarsak belki 64 kodon tabanlı organizmamsılar ve arkaik organizmalar yapıtaşlarındaki alakasız başka mutasyonlar nedeniyle çok daha "yırtıcı organizasyonlar" haline gelmişlerdi ve popülasyon dinamikleri içerisinde kendilerinden daha verimli genetik/moleküler işleyişe sahip olsalar dahi öbürlerini öğüttüler veya aşırı hızlı çoğaldılar (moleküler verim illa makro düzeyde evrimsel başarı veya adaptif verim anlamına gelmek zorunda değil).


    Bu arada bu söylediklerim bence %99 oranında yanlış. Böyle spekülasyonlar yaparak daha çok bir takım meseleleri vurgulamak istedim. Altını çizmek istediğim hususlar 1) evrimsel bir mevzunun ne kadar karmaşık ve çok boyutlu ve özellikle tarihsel boyutuyla incelemesinin zorlu olduğu 2) ne kadar az şey bildiğimiz 3) az şey bilsek de süreçlerin nasıl geliştiğine dair mevcut bilgimizle sağlam teorik çerçevelere (evrim gibi) ve araştırılabilir hipotezlere (LUCA, "son evrensel ortak ata" hipotezi gibi) sahip olduğumuz.

  • “Evrimsel süreç, genetik kodu mükemmel hale getirmemişti” çok ağır bir cümle bu anlayana

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
    _____________________________
  • The end is nigh.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
    _____________________________
  • Sawasson kullanıcısına yanıt

    Belki çok uzak bir geçmişte 57 kodonlu yaşam öncülleri veya arkaik organizmalar mevcuttu ama kozmik, atmosferik, jeolojik ve nihayetinde evrimsel biyolojik süreçlerde - mekanik bir şans eseri - öğütüldüler ve geriye sadece 64 kodon tabanlılar kaldı.


    Mesela kaynaklar için türler arası rekabet odaklı evrimsel biyolojik açıdan bakarsak belki 64 kodon tabanlı organizmamsılar ve arkaik organizmalar yapıtaşlarındaki alakasız başka mutasyonlar nedeniyle çok daha "yırtıcı organizasyonlar" haline gelmişlerdi ve popülasyon dinamikleri içerisinde kendilerinden daha verimli genetik/moleküler işleyişe sahip olsalar dahi öbürlerini öğüttüler veya aşırı hızlı çoğaldılar (moleküler verim illa makro düzeyde evrimsel başarı veya adaptif verim anlamına gelmek zorunda değil).


    Bu arada bu söylediklerim bence %99 oranında yanlış. Böyle spekülasyonlar yaparak daha çok bir takım meseleleri vurgulamak istedim. Altını çizmek istediğim hususlar 1) evrimsel bir mevzunun ne kadar karmaşık ve çok boyutlu ve özellikle tarihsel boyutuyla incelemesinin zorlu olduğu 2) ne kadar az şey bildiğimiz 3) az şey bilsek de süreçlerin nasıl geliştiğine dair mevcut bilgimizle sağlam teorik çerçevelere (evrim gibi) ve araştırılabilir hipotezlere (LUCA, "son evrensel ortak ata" hipotezi gibi) sahip olduğumuz.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    _____________________________
    We're beyond sympathy at this point, we're beyond humanity.




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Çok güzel bir noktaya değindin. Evrim sürecinin ne kadar çok boyutlu olduğunu hatırlatıyor söylediklerin. Genetik kodun 64 kodona oturması, belki de bir zorunluluktan değil, tarihin ‘kazanan tesadüflerinden’ biri. Daha iyi olabilecek varyantlar gerçekten öğütülmüş olabilir, ama bugünkü biyolojik manzara, verimlilikten çok ‘sürdürülebilir rastlantıların’ mirası gibi duruyor. Bu aslında dediğin gibi bildiğimizden çok daha az bildiğimizi gösteriyor.

    Sanırım doğa hiçbir zaman en mükemmeli seçmedi, sadece geriye kalabileni bıraktı. Biz bugün, yok olmuş ihtimallerin küllerinden yürüyen tesadüflerin ürünüyüz.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
    _____________________________
  • Sawasson kullanıcısına yanıt
    Evrimi ve bilimi anlayana bu cumle hic agir degil, gereksiz anlamlar arayana belki agir olabilir. Belki bir yaraticinin herseyi mukemmel yarattigina inananlar icin farkli bir anlama geliyor olabilir.

    Evrimin mukemmel olmak gibi ilerleyisi yok, dogada diger canlilardan daha etkili bir sekilde genetik mirasini sonraki nesillere aktarabilenin gunumuze geldigi bir gorece basit bir surec.

  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.