17 yıl önce doğdum. Aslında fazla bir şey yaşamadığımı düşünebilirsiniz hayatta... ama emin olun 40 yaşındaki adamın yaşadıklarının 10 katını yaşadım. Mahallede 3 tane samimi arkadaşım vardı, harbiden samimiydi. İsmet vardı, lakabı hırsızdı.. Nam-ı diğer Hırsız İsmet. Turuncu kafaydı. Babası alkoliğin tekiydi. Üstüne koltuk fırlattığına bile şahit olmuştum. Bir de Rüzgar vardı. Saçlarını sürekli dikiyordu, ve saçının arkasından cücük bırakmıştı. Ve gel gelelim asıl bombaya... mahallenin köşelerinde onunla büyüdüğüm eren. Benim can dostum. Bir gün okuldan eve dönüyorduk 1. sınıfdaydık daha. Canımız cips çekmişti cebimizde hiç paramız yoktu. yolun aşağısına doğru depar atmaya başladık, bakkalın bulunduğu kaldırımdan. Herkes cips rafından alabildiği kadar cips alayım derken, rafı düşürdüler ve tüm cipsler yere saçıldı. Ama buna aldırış etmeden koşmaya devam ettik. Beslenme çantası boğazımda sallana sallana gidiyorum, tabii arkamdaki bakkal 30 larında haliyle bizi yakalaması uzun sürmüyor. İsmeti kolundan tutarak çekiyor ve çocuğun okul üniforması komple yırtılıyor. İsmet yakalanınca biz kaçmaya devam ediyoruz. O gün kendimden utanmıştım o nu bırakıp kaçtığım için. Bakkal, İsmeti kolundan tutup karakola götürüyor. Lakin bilmiyor ki o çocuk, ailesine bakmak için okuldan sonra eline tartıyı alıp sokak sokak geziyor... ve sadece annesinin, ölmüş babasından aldığı maaşla geçindiklerini. O gün yatağımda döndüm durdum. Uyuyamadım. Nasıl uyurdum ki?
devam edeceğim kurgu değildir zeytinburnu-gaziosmanpaşa sokakları.
Ferdi Tayfur geldi aklima...
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
''17 yıl önce doğdum. Aslında fazla bir şey yaşamadığımı düşünebilirsiniz hayatta... '' sonrasını okumadım