Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu, katkı maddesi titanyum dioksitin güvenli olmadığını duyurdu (2. sayfa)

Bunun nedeni savaş olabilir mi acaba.. Dünya tarihine baktığınızda zaten bu zamanlara gelene dek insan ömrünün çoğunluğu daha hastalığa gereksinim kalmadan ömürleri savaşlarda son buluyordu..1800li yıllardan sonra sentetik ilaca bağımlı nesillerin adımları atılmaya başlandı.. ömürler uzadı mı? yoksa savaşlar mı azaldı modern çağ ile birlikte.. savaş nedeniyle eskiden açlıktan kıtlıktan fakirlikten buna bağlı salgın hastalıklardan uzun yaşamak mümkün değildi. çünkü o zamanki şartlar ve koşullar çok iyi değil ve farklıydı.. Şuandaki veriler neyi kanıtlar insanlık tarihinin çeyreği bile değil... Bugün doğal olmayan bir çok gıda için kullanılan maddeler ticari kaygılar nedeniyle insanların sağlığına hastalık nedenidir. Herhalde İnsanların sağlığı için değil o koruyucu maddeler gıdalara kattıkları.. mesela gıdanın uzun ömürlü olması için.. satış için, renklendiricileri cazip gözüksün diye cezbetsin alınabilirliliği artsın nefsini köreltsin diye koyuyorlar insanların sağlığı için değil ticari kaygılar.. netice itibarıyla bugün bu katkı maddeleri yerine sağlıklı gıdalar tercih edilse insan ömrü bu verdiğiniz istatistik verilerden daha uzun olacaktı.. ama dünya nufusunun kontrolü için ama ilaçlarla ama bu katkı maddeleriyle kanserdi çeşitli ölümcül hastalıklardı virüslerdi vesaire insan eliyle bilinçli olarak tıpkı haberdeki gibi önce sağlığa zararlı değil denilip sonradan zararlı olduğuna dair bilgi temize geçiliyor.

1900den 1950ye 2 tane dunya savasi, atom bombalari dahil sayisiz savas yasandi, buna ragmen ortalama yasam suresi istikrarli sekilde sekilde yukselmeye devam etmis. 1900lerde dunyada yasam ortalamasi 32yas iken 1950lerde 50ye yaklasmis. dunya savaslarina ragmen ortalama yasam suresindeki artis hizi hemen hemen ayni. son 100yildir istikrarli bir omur artisi var.

bunun nedeni her gecen gun insana zarar verecek herseyin insan yasamindan cikartilmasi. titanyum dioksitin zehirli etkisi cok cok minimum bir sey ama o minumum sey bile bugunun standartdinda ciddiye alinip elemine ediliyor. bugun zehirli kimyasallarin icinde yasadiginizi saniyorsunuz, tarihden biraz hatirlatma iyi olacak: cok degil yuz yil once radyoaktif radyum iceren boyalar kullanilirdi, bu yuzden ceneleri dusmus, eklemleri lime lime dagilmis insanlar var, binalarin izolasyonunda kanserojen asbest kullanilirdi, bugun hala bazi eski binalarin icinden asbest cikar, antik romada kadinlar yuz kremi olarak arsenik surerlerdi, eski su borulari kursundan yapilirdi, kursunun ne kadar zehirli oldugunu soylememe gerek yok, 19yy. uretilen kibritlerde zehirli beyaz fosfor bulunurdu, renk vermek icin uranyum katilmis camlar bile vardi, gunumuzde radyoaktiviteyle ozdeslemis fosforlu yesil renk o uranyum caminin rengi, eski zamanlarda sus esyasi olarak kullanilirdi. sizde gunumuz dunyasinda zehir icinde yasadiginizi saniyorsunuz, pehh.

Katılıyorum, son zamanlarda paketli ürün ve içecekleri tüketmemeye başladım ben de. İçeriğinde bir ton şeker ve katkı maddesi var insanlar okumuyor ama. Ayrıca bütün çikolata, bisküvi ürünlerinde palm yağı kullanılıyor. Palm yağının kanser yaptığına dair araştırmalar mevcut.

yıllardır bunun yasak olması gerektiğini düşünürdüm. yani gücüm olsa bütün gıda boyalarını yasaklardım.

"ebenin fotografını pastada görmemelisin bence"

bir kaç gün fırında çalıştım. ekmek yapımında kimyasal katkı madddesini gördüm.

Amilaz, Lipaz vs gibi yapay enzimler kullanılıyor. Yahudi icadı..

Yahudilerin "Mayasız bayramını" biz müslümanlar da kutluyoruz bu sayede.

bu enzimler çamaşır deterjanlarında da leke sökücü olarak kullanılıyor. bayatlamış ekmeğin deterjan kokmasının sebebi budur.

bu enzimler insan vücudunda da "değişik yerlerde" üretiliyor. fazladan ve doğal olmayan yerde enzimlerin zarar verebileceğini düşünüyorum , zannediyorum. Zalim patron da bu katkı maddesini çok koydurup ekmeği balon yapıyor. Gören büyük ekmek diye alıyor. Ama içi boş.. 2 günde de taş gibi oluyor. Az şerefsiz değildi. Ayrıca beim 3 günlük paramı da vermedi O.Ç.

Maldivlerde tatil yapıyor sömürdüğü halk ve işçilerin parasıyla..

Ayrıca fırında çalışan "amelelerin" bir çoğu gerçekten "amele".

hijyen-mijyen hak getire. Ekmek hamurunun içine sigara dumanı üflüyorlar. Sigara içmeyen amale yoktur fırınlarda. kap kacak pislik içinde vs..

hiçbir şey değil bu onlar için.

Bu katkı maddesini gördükten sonra mayasız ekmek almıyorum asla. 4-5 yıldır.

Tırnaklı pide yiyorum.

Bir de Poğaça, börek, tatlı baklava vs Fırın ürünlerinin hepsinde "Margarin" illeti kullanılıyor.

Bu da yapay ve sağlıksız. Kanserojen... transyağ..

Bu nedenle pastane içine girerken 2 kere düşünün. Evde yapılan en kötü yemek dışardan aldığınız en iyi yemekten iyidir.

gimdes olarak yıllar önce söyledik ve içeren ürünlere sertifika vermedik çok şükür bugün yine haklı çıktık

http://www.gidaraporu.com/titan-dioksit_g.htm

https://www.gidaraporu.com/istenmeyen-katki-maddeleri_g.htm

sağlıklı ve temiz ürün arayan arkadaşların gimdesi araştırmasını öneririm

soner yalçın kitapta neden bahsediyor ki

tüm boyutları ile gıdada dönen tezgahtan

Sorun ne yiyeceğimizde değil ne yemeyeceğimizde

Herkes başladı doğal değil falan diye yine.

O zaman ilk önce ülkenizden başlayıp sonra dünyada devam eden bir nüfus planlaması yapmanız gerekiyor.

Bu kadar insan doğal besinle doymaz, yarın 1 tane elma için savaş çıkartırsınız.

Önce bu gıdaları tüketip hasta oluyoruz.

Sonrada tedavi için verilen ilaçlardan şifa bulmaya çalışıyoruz. Ancak içtiğimiz ilaçların içinde ve yüzey kaplamalarında Titanyum dioksit maddesi yine mevcut.