Şimdi Ara

Atomlar nasıl canlı bir varlık oluşturuyor? (11. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
291
Cevap
1
Favori
12.205
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 910111213
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bak güzel kardeşim dellci,

    Yazılanları dikkatli oku, her harfine dikkat ederek oku. Anlamı kavramadan cevap vermek adına hemen atlama. Bak ne yazmışım.

    quote:

    Bir virüs gelişmiş bir canlı hücresine kendini kopyalatır oysa ilk canlı organik bir ortamda sadece kendini kopyalayabiliyordu.


    Ne yazmışım, gelişmiş bir canlının hücresine kopyalatıyor öyle değil mi? Gelişmiş bir canlı hücresine kendini kopyalatmak daha fazla DNA şifresi gerektirir. Oysa besin ortamında sadece kendi kendini kopyalatmak çok daha az şifre ile çözülecektir. Teori böyle söylüyor. şayet "Hadi bu teoriyi kanıtla v.s." derseniz unutmamanız gereken bir şey de bunun "allah yarattı" dan daha bilimsel olduğudur.

    ayrıca "hiç" isimli arkadaştan tartışma adabı öğren de gel



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 7 Mayıs 2007; 22:25:20 >




  • @hiç,
    Virüs kesinlikle ilk canlı değildir. İlk canlının virüs olduğunu da kimse iddia etmiyor. Ama virüsler şuna bir örnedk: Sadece RNA ya DNA ihtiva eden va bunun haricinde belli görevleri yapmak için özelleşmiş organeller bulunmadan da bir "canlı" olabiliyor. Bir canlı bu kadar basit olabiliyor. Bir virüs gibi başka bir hücreye kendini kopyalatmak için özelleşmiş bir canlı daha karmaşık DNA yapısına ihtiyaç duyacaktır. Oysa organik prtein çorbası içinde hasıl olmuş ilk hücre sadece kendi kendini kopyalamak için çok daha sade bir DNA dizilimi ile işini görecektir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 7 Mayıs 2007; 22:35:42 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr

    Kader, konusunda üç ayrı inanış vardır. Cebri, Mutezile ve Maturudi.


    aslında bir de eşariler var (mesela said nursi eşari, şafiler genelde eşari olur)

    kader konusuna maturidilerden biraz daha farklı bakarlar.

    nasıl farklı bakarlar, o konuya şimdi girmeyeyim bir hayli karışık
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Really

    Pardon böyle bir yükümlülüğüm mü var? Böyle hazır bilgi beklemene bakılırsa evrim konusundaki bilgisizliğine şaşmamalı. Benim cevabımı bekleyene kadar kendin araştırıp öğrenebilirdin.


    "Darwin'in evrim kuramı bugün geçerliğini koruyorsa, bunun başlıca nedeni yerine geçecek daha doyurucu, alternatif bir kuramın yokluğundandır. Yetersiz de olsa Darwin kuramını daha güçlü bilimsel bir kuram ortaya çıkıncaya dek korumak zorundayız."



    herhangibir yükümlülüğün yok. ben evrimi düşünürken pek çok soru takılır kafama ve arkadaşlara da sorarım ki fikirlerini öğreneyim diye. Evrimi kabul eden arkadaşların da bu sorular aklına gelmiştir ve kendilerini tatmin eden bir açıklama bulmuşlardır diye soruyorum. bu sorulara cevabınız varsa dinleyelim yoksa siz de biraz düşünün o zaman evrimi.

    "Darwin'in evrim kuramı bugün geçerliğini koruyorsa, bunun başlıca nedeni yerine geçecek daha doyurucu, alternatif bir kuramın yokluğundandır"

    bu ifadeler de ayrı bir gerçeği ifade etmektedir. ancak sadece evrim var diye evrim tek doğru y da eleştirilmez kabul edilemez. yukarıdaki alıntını bütün evrimi savunanlar okumalı diye düşünüyorum. Güzel bir özeleştiri olmuş ...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vese

    aslında bir de eşariler var (mesela said nursi eşari, şafiler genelde eşari olur)

    kader konusuna maturidilerden biraz daha farklı bakarlar.

    nasıl farklı bakarlar, o konuya şimdi girmeyeyim bir hayli karışık


    Ben onu aklımdan yazmıştım da isimlerde hata etmişim. Evet şimdi teyid ettim, bahsettiğim yerde de eşari yazıyormuş...
  • Evrim kuramına alternatif bilimsel başka bir kuram daha yoktur, çünkü olamaz da. Buna rağmen elbette hiç kimse inanmak zorunda değil ve bir teoriye inanmamak ile kimse bilimdışı olmaz. İnanmayan inanmama gerekçelerini söyleyebilir. Oysa daha bilimsel başka bir teori ile gelmeden "evrimciler şunu da açıklasın, bunu da açıklasın" diyerek karşı çıkmak duygusal bir tepki ve içe sindirememezliği akla getirir.
  • bilim dünyasında belki de evrimden başka canlılığı açıklayan pek fazla teori olmayabilir. Ancak bu evrimin mutlak doğru olduğu anlamına gelmez. Biz burada evrimin açıklamada zorluk çektiği konuları meydana çıkarmaya çalışıyoruz.

    Bu vesile ile evrim de evrilerek daha fazla tesadüf ve rastgelelikten uzaklaşarak bilimsel zemine oturabilir.

    Bu vesile ile bütün canlıların ortak atadan mutasyon etkisi ile meydana geldiği düşüncesi değil de bütün türlerin ayrı ayrı var olduğu düşüncesi evrimin fantazi ve varsayımlardan uzak bilimsel zeminde olabilmesi adına ilk basamak olarak düşünülebilir.

    Tabii ki adaptasyon ve seleksiyonu inkar etmenin anlamı da yok. Adaptasyon ve seleksiyon ile de türlerin içerisindeki çeşitlenmeler açıklanmış olur.

    Mutasyonun üzerine de yüklenmiş olan boynundaki yük alınmış olur.

    Diyebilirsiniz ki bütün türler nasıl ayrı ayrı var olmuşlardır ?

    Bilimsel manada bilmesek bile türden türe geçişi mutasyonlara vermekten daha mantıklı bir çözümdür bana göre.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    @hiç,
    Virüs kesinlikle ilk canlı değildir. İlk canlının virüs olduğunu da kimse iddia etmiyor. Ama virüsler şuna bir örnedk: Sadece RNA ya DNA ihtiva eden va bunun haricinde belli görevleri yapmak için özelleşmiş organeller bulunmadan da bir "canlı" olabiliyor. Bir canlı bu kadar basit olabiliyor. Bir virüs gibi başka bir hücreye kendini kopyalatmak için özelleşmiş bir canlı daha karmaşık DNA yapısına ihtiyaç duyacaktır. Oysa organik prtein çorbası içinde hasıl olmuş ilk hücre sadece kendi kendini kopyalamak için çok daha sade bir DNA dizilimi ile işini görecektir.


    " "oysa ilk canlı bir virüsten daha basit idi" derken virüsün yapısının çok basit olduğu anlamı çıkabilir."

    Ben size ilk canlının virüs olduğunu iddia ediyorsunuz demedim ki. Sizin çok daha sade hücreden anladığınız nedir anlamadım doğrusu. Siz hücreden haberdar mısınız ? Önce "Oysa ilk canlı bir virüsten çok daha basit idi." diyerek sanki virüs basit bir canlı - cansız gibi bir düşünce içindesiniz.

    Şimdi ise virüsten basit sadece kendini kopyalayabilen sade DNA dizilimli bir hücreden bahsediyorsunuz.

    Size hücre konusunda biraz bilgi vereyim.


    Hücre; hücre zarı, sitoplazma ve çekirdekten oluşur.

    Endoplazmik retikulum: Hücrede; hücre zarı ile çekirdek arasında madde taşıyan, ince kanalcıklara denir.

    mitekondri: Hücre içindeki hayatsal olaylara gerekli enerjinin %95'ini sağlarlar. Solunum, oksidasyon ve fosforilasyon için gerekli enzim ve koenzimlere sahiptirler.

    Lizozom: görevlerinin en önemlisi, hücre içi ve dışı kökenli maddelerin sindirimidir. Ayrıca intihar kesecikleri olarak bilinir. Enzimleri yaşlanmış molekül ve organelleri parçalar.

    Ribozom: Ribozomlar protein sentezlerinin yapıldığı merkezlerdir. Protein sentezleneceği zaman DNA'nın yarım dizisi karşısında sentezlenen mRNA zinciri ribozomun 40S'lik küçük alt birimine bağlanır. Ribozomlar tek yahut gruplar halinde bulunurlar.

    Golgi aygıtı: Golgi aygıtı, lipoprotein, glikoprotein, mukus ve bitkilerde selüloz gibi maddelerin üretilip, salgılanmasını sağlar. Hücre zarı yapımında zar fabrikası gibi çalışır. Gerektiği zaman yağları depolar.

    Yukarıda verilen bilgilere göre en basit bir hücrede olması gereken en hayati organeller ve görevleri mevcuttur. Nasıl bir sade hücre hayal ediyorsunuz bilmiyorum ama hayalinizdeki sade hücrenin tahmin ettiğinizden çok daha kompleks bir yapı olduğunun farkında değilsiniz sanırım.

    Bilimsel düşünceden bahsediyorsunuz ancak hayal - tahmin ve varsayımlardan konuştuğunuzun farkında mısınız ?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    "Hadi bu teoriyi kanıtla v.s." derseniz unutmamanız gereken bir şey de bunun "allah yarattı" dan daha bilimsel olduğudur.



    Burdaki bilimselliğin ölçüsü nedir? Allah yarattı demek bilim dışı, kendi kendine olmak bilimsel...Bunların hangisi daha bilimsel..

    Virüsten daha basit bir canlının canlılığı buraya kadar getirmesi, hem de tek başına, makul! ama yaratılmış olma ihtimali anlaşılmaz öyle mi?
  • sayın hiç, bu cümlenizi beğenmedim çünkü çok şahsi ve subjektif.
    quote:

    Bilimsel düşünceden bahsediyorsunuz ancak hayal - tahmin ve varsayımlardan konuştuğunuzun farkında mısınız ?
    Çünkü bunlar varsayım değil bilimsel teoriler. Ayrıca biz ilkel yaşamın nasıl ortaya çıktığından bahsediyoruz, hücredeki organellerden değil.

    Ayrıca bu yukarıda saydığınız belli yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirmek için sofistike olmuş canlı hücresine has yapılar. Kaldı ki ilkel yaşamın ilk örneklerinde böylesine yaşamsal faaliyetler bekleyemeyiz, yaşam ilk olarak sadece kendi kendini kopyalamakla başladı.

    Günümüzde tek hücreli bir bakteri bile birtakım yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirmek için özelleşmiş organellere ihtiyaç duyar. Oksijen, çevre şartları ve diğer canlılar ile mücadele etmek zorundadır. Besin almak zorundadır. Oysa ilkel şartlarda organik moleküller ve aminoasitlerin bolca bulunduğu ve molekülleri oksidasyona uğratarak bozacak oksijenin bulunmadığı "prebiyotik çorba" içerisinde böyle sorunlar olmadan ortaya çıktı. Daha yeni deneyler, yaşamın temeli olan proteinler ve nükleik asitler başlangıçta var olan çorba içerisinde doğal fiziksel ve kimyasal süreçler sonucu ortaya çıktığını göstermiştir. Hal böyle iken moleküler kaos denilen süreçler sonucu moleküller kendiliğinden örgütlenerek birbirlerini çekiyor ve proteinler oluşuyor. Ve başlangıçtaki şekilsiz proteinlerden lipid bir zara ve çekirdeğe sahip ilk hücre ortaya çıkıyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 8 Mayıs 2007; 9:40:33 >




  • quote:

    sayın hiç, bu cümlenizi beğenmedim çünkü çok şahsi ve subjektif.


    sayın Kaotika; öncelikle yazılarımı birileri beğensin diye yazmam, bilesiniz.

    quote:

    Çünkü bunlar varsayım değil bilimsel teoriler. Ayrıca biz ilkel yaşamın nasıl ortaya çıktığından bahsediyoruz, hücredeki organellerden değil.


    Bilimsel teoriler dediklerinizin bilimsel delilleri mevcut değildir. Mevcut olsa zaten tartışılacak konu yoktur. İlkel yaşamdan bahsediyorsunuz ve bir önceki mesajınızda "sade hücre" ifadesi kullanmışsınız.

    Hücre ne kadar sade olursa olsun hücrede; hücre zarı, lizozom, ribozom, mitekondri, golgi aygıtı gibi organeller olmadan hücrenin yaşamsal faaliyet göstermeyeceğini bu kadar bilimden bahseden biri olarak bilmeniz gerekir diye düşünüyorum. Sizin hayal ettiğiniz hücrelerde ne tür organeller mevcut acaba ? sadece DNA zinciri ve hücre zarı mı var ?

    quote:

    Ayrıca bu yukarıda saydığınız belli yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirmek için sofistike olmuş canlı hücresine has yapılar. Kaldı ki ilkel yaşamın ilk örneklerinde böylesine yaşamsal faaliyetler bekleyemeyiz, yaşam ilk olarak sadece kendi kendini kopyalamakla başladı.


    Neden beklemeyecekmişiz onu anlamadım. Mitekondri olmadan ki enerji bu organel sayesinde karşılanır, ribozom olmadan ki protein burada sentezlenir, lizozom olmadan ki hücre içi sindirimi sağlar, E:retikulum ki hücre zarı ile çekirdek arasında kanal görevi görür; Bir hücrede yaşamın olabileceğini mi iddia ediyorsun ?

    Bu iddianın bilimsel temeli olabilmesi için yeryüzündeki en basit canlıyı getirmen gerekir. Getireceğin en basit canlı bile bir hücre gibi gayet kompleks olacaktır.

    İfadelerinizde çelişkiler mevcuttur. Basit hücre diye hayal ettikleriniz aslında çok komplike ve kendi dalında uzman organellerden oluşur.

    quote:

    Günümüzde tek hücreli bir bakteri bile birtakım yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirmek için özelleşmiş organellere ihtiyaç duyar. Oksijen, çevre şartları ve diğer canlılar ile mücadele etmek zorundadır. Besin almak zorundadır. Oysa ilkel şartlarda organik moleküller ve aminoasitlerin bolca bulunduğu ve molekülleri oksidasyona uğratarak bozacak oksijenin bulunmadığı "prebiyotik çorba" içerisinde böyle sorunlar olmadan ortaya çıktı. Daha yeni deneyler, yaşamın temeli olan proteinler ve nükleik asitler başlangıçta var olan çorba içerisinde doğal fiziksel ve kimyasal süreçler sonucu ortaya çıktığını göstermiştir. Hal böyle iken moleküler kaos denilen süreçler sonucu moleküller kendiliğinden örgütlenerek birbirlerini çekiyor ve proteinler oluşuyor. Ve başlangıçtaki şekilsiz proteinlerden lipid bir zara ve çekirdeğe sahip ilk hücre ortaya çıkıyor.


    Bu ifadeleriniz bilimden ne derece uzak olduğunun farkında mısınız ?

    "Hal böyle iken moleküler kaos denilen süreçler sonucu moleküller kendiliğinden örgütlenerek birbirlerini çekiyor ve proteinler oluşuyor. Ve başlangıçtaki şekilsiz proteinlerden lipid bir zara ve çekirdeğe sahip ilk hücre ortaya çıkıyor."


    moleküller kendiliğinden nasıl örgütleniyorlar açıklayabilir misiniz ?

    ilk hücrenin lipid bir zar ve çekirdekten oluştuğunu iddia ediyorsunuz.

    bu durumda bu hücrenin sindirim ihtiyacı, enerji ihtiyacı, savunma ihtiyacı, protein sentezi gibi hayati faaliyetleri nasıl yapmaktadır?

    bu ilk hücrenin enerjiye ihtiyacı mı yoktur ? sindirim yapmamakta mıdır ?

    ifadeleriniz çok çelişkili.


    lütfen burası bilimsel bir ortam. sözlerinizin bilim ile çelişmemesi için gereken hassasiyeti göstermenizi rica ediyorum.




  • quote:

    Oysa ilkel şartlarda organik moleküller ve aminoasitlerin bolca bulunduğu ve molekülleri oksidasyona uğratarak bozacak oksijenin bulunmadığı "prebiyotik çorba" içerisinde böyle sorunlar olmadan ortaya çıktı.


    Arkadaş zaten bu cümleyi yazmış. Son mesajı yazmanıza gerek yoktu.



    quote:

    Size hücre konusunda biraz bilgi vereyim.

    Hücre; hücre zarı, sitoplazma ve çekirdekten oluşur.

    Endoplazmik retikulum: Hücrede; hücre zarı ile çekirdek arasında madde taşıyan, ince kanalcıklara denir.

    mitekondri: Hücre içindeki hayatsal olaylara gerekli enerjinin %95'ini sağlarlar. Solunum, oksidasyon ve fosforilasyon için gerekli enzim ve koenzimlere sahiptirler.

    Lizozom: görevlerinin en önemlisi, hücre içi ve dışı kökenli maddelerin sindirimidir. Ayrıca intihar kesecikleri olarak bilinir. Enzimleri yaşlanmış molekül ve organelleri parçalar.

    Ribozom: Ribozomlar protein sentezlerinin yapıldığı merkezlerdir. Protein sentezleneceği zaman DNA'nın yarım dizisi karşısında sentezlenen mRNA zinciri ribozomun 40S'lik küçük alt birimine bağlanır. Ribozomlar tek yahut gruplar halinde bulunurlar.

    Golgi aygıtı: Golgi aygıtı, lipoprotein, glikoprotein, mukus ve bitkilerde selüloz gibi maddelerin üretilip, salgılanmasını sağlar. Hücre zarı yapımında zar fabrikası gibi çalışır. Gerektiği zaman yağları depolar.


    Bu bilgiler ilköğretim fen bilgisi kitabında olan bilgiler.

    Prokaryot olan, yani evrime göre ökaryotun atası olan bakteride ribozom hariç saydığınız organellerin hiç biri mevcut değil. Ama şunu belirtmek lazım, biz ilk yaşam formlarının bakteriden de ilkel olduğunu iddia ediyoruz.




  • şimdi ilk canlı denen şey özetle:

    kendini kopyalayabilen organik bir makine.

    işte o kadar.
    daha fazlası değil,

    canlılık da "kendini kopyalabilen şey" demek.

    Bu tanıma göre bilgisayar virüsü bile canlıdır.
  • quote:

    Prokaryot olan, yani evrime göre ökaryotun atası olan bakteride ribozom hariç saydığınız organellerin hiç biri mevcut değil.





    * Hücre zarları mevcuttur.
    * Genetik bilgi DNA aracılığıyla kodlanır ve aktarılır.
    * Transkripsiyon ve translasyon mekanizmaları vardır.
    * ribozom mevcuttur.
    * Kimyasal enerjiyi ATP olarak depolamak için kullanılan mekanizmarı mevcuttur.
    * Fotosentez mekanizmaları mevcuttur.
    * Zar proteinlerini sentezleme ve hücre zarına yerleştirmede kullanılan mekanizma mevcuttur.
    * Proteazomlar (protein sindiren yapılar) vardır.

    ribozom hakkında bilgi verelim

    />




    RİBOZOM -


    Virüsler hariç tüm canlılarda bulunur. Yaklaşık 15 - 20 nm. (150 - 200 A°) çapında, hepsi birbirinin benzeri, küremsi ya da oval partiküllerdir. Hücrelerin en küçük organelidir. özünde taban kısımlarıyla birbirine mRNA (messenger RNA) aracılığıyla yapışmış biri büyük (moleküler ağırlığı yaklaşık 1.300.000 dalton) diğeri küçük (moleküler ağırlığı yaklaşık 600.000 dalton) iki alt birimden meydana gelmiştir.

    Bu birimler ancak mRNA'nın varlığında birbirlerine yapışırlar, sentezleme işlemi bittiğinde, ayrılır ve tekrar diğer bir mRNA'nın varlığında başka bir alt birimle bir araya gelirler. Sayıları, genç ve özellikle sentez yapan hücrelerde fazladır; örneğin Escherichia coli bakteri hücresinde 6000, tavşanların retikülosit hücrelerinde ise 100.000 kadardır. Hücrelerde ya tek tek (monomer ribozomlar) ya da mRNA aracılığıyla iki alt birimi birleştirilmiş birçok ribozom taşıyan bir tespih şeklindedir (Şekil 8.18 ve 34). Bu sonunculara poliribozomlar ya da sadece potizomlar denir, Polizomdaki ribozom sayışı mRNA'nın uzunluğuna bağlıdır. Örneğin, bu, hemoglobin sentezi yapan polizomlarda 5'dir. Protein, büyük ölçüde poliribozomlarda sentezlenir. Hüc­reler gençken sitoplazmada daha çok serbest halde bulunmalarına karşın, yaşlan­dıkça ER kanalcıklarına (her zaman dış yüzüne) bağlanma oranları yükselir (tanecikli ER). Bir görüşe göre ER'a bağlı ribozomlar hücre dışına salınan proteinleri yapar (pankreasın sindirim enzimlerinde olduğu gibi). Serbest ribozomlar da hücrenin kendi içinde kullanılan proteinlerini sentezler

    Ribozomlar, rRNA ve proteinlerden yapılmıştır. Proteinler, sitoplazmadan gelmedir. Buna karşın, rRNA kromozomun belirli yerlerinin kodlanmasıyla oluşur, çekir­dekçik içerisinde depolanır ve daha sonra sitoplazmaya geçer..

    Aynı türdeki hücrelerde ribozomların protein ve amino asit bileşimi aynıdır. Değişik türlerde ve canlı gruplarında ise ribozomların yapılışı birbirine çok benzer. Hatta evrensel bir yapıya sahiptirler. Yani izole edilmiş ribozomlar, hücre dışında, herhangi bir mRNA (alındığı canlının türü ve grubu önemli değildir), uygun amino asitler, gerekli enerji kaynağı, enzimler ve taşıyıcı RNA (tRNA) bulduğu zaman, protein sentezleyebilir.


    görüldüğü üzere prokaryot hücre ile ribozomlar oldukça kompleks bir yapıya sahiptir. Düşündüğünüz basitlikte değiller. Ayrıca bu hücre kendine nasıl mitekondri, e retikulum, golgi cisimciği, kloroplast, lizozom vs organelleri üretsin ?


    quote:

    Ama şunu belirtmek lazım, biz ilk yaşam formlarının bakteriden de ilkel olduğunu iddia ediyoruz.


    Siz sadece iddia ediyorsunuz. Ama bilim iddialar ile yol almaz. Bilim bilimsel argümanlar ile yol alır.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: hiç

    quote:

    Prokaryot olan, yani evrime göre ökaryotun atası olan bakteride ribozom hariç saydığınız organellerin hiç biri mevcut değil.





    * Hücre zarları mevcuttur.
    * Genetik bilgi DNA aracılığıyla kodlanır ve aktarılır.
    * Transkripsiyon ve translasyon mekanizmaları vardır.
    * ribozom mevcuttur.
    * Kimyasal enerjiyi ATP olarak depolamak için kullanılan mekanizmarı mevcuttur.
    * Fotosentez mekanizmaları mevcuttur.
    * Zar proteinlerini sentezleme ve hücre zarına yerleştirmede kullanılan mekanizma mevcuttur.
    * Proteazomlar (protein sindiren yapılar) vardır.

    ribozom hakkında bilgi verelim

    />




    RİBOZOM -


    Virüsler hariç tüm canlılarda bulunur. Yaklaşık 15 - 20 nm. (150 - 200 A°) çapında, hepsi birbirinin benzeri, küremsi ya da oval partiküllerdir. Hücrelerin en küçük organelidir. özünde taban kısımlarıyla birbirine mRNA (messenger RNA) aracılığıyla yapışmış biri büyük (moleküler ağırlığı yaklaşık 1.300.000 dalton) diğeri küçük (moleküler ağırlığı yaklaşık 600.000 dalton) iki alt birimden meydana gelmiştir.

    Bu birimler ancak mRNA'nın varlığında birbirlerine yapışırlar, sentezleme işlemi bittiğinde, ayrılır ve tekrar diğer bir mRNA'nın varlığında başka bir alt birimle bir araya gelirler. Sayıları, genç ve özellikle sentez yapan hücrelerde fazladır; örneğin Escherichia coli bakteri hücresinde 6000, tavşanların retikülosit hücrelerinde ise 100.000 kadardır. Hücrelerde ya tek tek (monomer ribozomlar) ya da mRNA aracılığıyla iki alt birimi birleştirilmiş birçok ribozom taşıyan bir tespih şeklindedir (Şekil 8.18 ve 34). Bu sonunculara poliribozomlar ya da sadece potizomlar denir, Polizomdaki ribozom sayışı mRNA'nın uzunluğuna bağlıdır. Örneğin, bu, hemoglobin sentezi yapan polizomlarda 5'dir. Protein, büyük ölçüde poliribozomlarda sentezlenir. Hüc­reler gençken sitoplazmada daha çok serbest halde bulunmalarına karşın, yaşlan­dıkça ER kanalcıklarına (her zaman dış yüzüne) bağlanma oranları yükselir (tanecikli ER). Bir görüşe göre ER'a bağlı ribozomlar hücre dışına salınan proteinleri yapar (pankreasın sindirim enzimlerinde olduğu gibi). Serbest ribozomlar da hücrenin kendi içinde kullanılan proteinlerini sentezler

    Ribozomlar, rRNA ve proteinlerden yapılmıştır. Proteinler, sitoplazmadan gelmedir. Buna karşın, rRNA kromozomun belirli yerlerinin kodlanmasıyla oluşur, çekir­dekçik içerisinde depolanır ve daha sonra sitoplazmaya geçer..

    Aynı türdeki hücrelerde ribozomların protein ve amino asit bileşimi aynıdır. Değişik türlerde ve canlı gruplarında ise ribozomların yapılışı birbirine çok benzer. Hatta evrensel bir yapıya sahiptirler. Yani izole edilmiş ribozomlar, hücre dışında, herhangi bir mRNA (alındığı canlının türü ve grubu önemli değildir), uygun amino asitler, gerekli enerji kaynağı, enzimler ve taşıyıcı RNA (tRNA) bulduğu zaman, protein sentezleyebilir.


    görüldüğü üzere prokaryot hücre ile ribozomlar oldukça kompleks bir yapıya sahiptir. Düşündüğünüz basitlikte değiller. Ayrıca bu hücre kendine nasıl mitekondri, e retikulum, golgi cisimciği, kloroplast, lizozom vs organelleri üretsin ?


    Prokaryot hücreler ve ribozomlar için kimse basit demedi. Eğer biz bakteri 300b basitlikte, ribozom da 400b basitlikte deseydik ve gerçekte biri 700b, diğeri de 1200b çıksaydı haklı olabilirdin. Ama seninki yersiz bir argüman.

    Karmaşıklıkları beni de büyülüyor, evrimsel oluşumları en az sizin kadar beni de kuşkulandırıyor. Kesin gerçek olduğunu iddia etseydik ve kesin gerçek olsaydı zaten bunları tartışmazdık. Şu an bunların olabilirliğini tartışıyoruz.


    quote:

    Ama şunu belirtmek lazım, biz ilk yaşam formlarının bakteriden de ilkel olduğunu iddia ediyoruz.


    quote:


    Siz sadece iddia ediyorsunuz. Ama bilim iddialar ile yol almaz. Bilim bilimsel argümanlar ile yol alır.



    Dediğim gibi bunların olabilirliğini tartışıyoruz. Biz "olabilir" diyoruz, siz "olamaz" diyorsunuz, yani sizin de bilimsel bir teoriyi çürütmeye çalışırken kullandığınız yöntemlerin bilimselliği tartışılır. Kısacası böyle çürütemezsiniz.




  • Normalde evrim teorisini savunanların elinde bilimsel veriler olması gerekir. Çünkü bilimin temeline evrim teorisini yerleştirmişlerdir.
    Ama görüyoruz ki ellerinde bilimsel veriden çok iddialar, varsayımlar, çeşit çeşit çorbalar, süper ötesi çevre koşulları, bilimsel olarak "kompleks" olduğu bilindiği halde "basit" deyip geçmeler, milyar yılların pat diye geçivermesi, yeterli zamanın olmadığı durumlarda (kambrien patlaması) zamanda yolculuklar, olmayan araformlar üzerinden yorumlar, bulunamayan araformların kara kalem resimleri ve bu resimlerin sözde bilimsel veri olarak kullanılması, içki-kumar-sigara(ŞAKA) hepsi bol bol var.

    İşin garibi yaratılışa inananlar bilimsel gerçekleri getirirken, evrim teorisini benimseyenlerin bilimden uzaklaşması.
    Evrim teorisi çıkmaza girince yavaş yavaş (evrim geçirerek) dogmatikleşti, yaşanan budur bence.

    bu kısmı, sadece evrim teorisini kabul eden ve bunun sonucunda tanrının varolmadığına inananlara yazıyorum:
    Evrim teorisinin temelinde "araform"lar bulunurken, bir mantık "araformların bulunamaması, araformların olmadığını göstermez!" diyebiliyor.
    Soyut bir kavram olan tanrı bulunamadığı için yoktur denilebilir. Bu düşünce yapısıdır, saygı duyarım.
    Ancak aynı kişi, bize göre somut bir kavram olan "araform" 'ların bulunamaması durumunu geçiştiriveriyorsa, bu bir düşünce yapısı değildir. Çünkü bu en direk yanlıştır.




  • quote:

    lütfen burası bilimsel bir ortam. sözlerinizin bilim ile çelişmemesi için gereken hassasiyeti göstermenizi rica ediyorum.


    Bu cümleye güleyim mi ağlayayım mı bilmiyorum. Bu ne rahatlık, bu ne büyük konuşmalar öyle. Asıl siz ciddi bir ortamda bulunduğunuzu unutmayın. Bilimsel dergilerde biyoloji ile ilgili makalelleri takip edin, evrim ile ilgili ve hayatın başlangıcı ile ilgili teorileri takip edin. Bilim iddialar ile yol almaz demişsiniz ama unutmayınız bilim teoriler ile yol alır. Ayrıca bilimsel nedir onu öğrenin gelin ondan sonra konuşun lütfen.

    Ayrıca biz yaşamın başlangıcından bahsediyoruz. İnorganikten organiğe geçişten bahsediyoruz. Yaşamın başlangıcındaki şartlardan bahsediyoruz, siz hala hücrenin kompleksliğinden bahsediyorsunuz. Daha önde de yazmıştım ilkel şartlar artık geçerli değil, bu şekilde ilkel bir canlı artık varlığını sürdüremez. En basitinden oksijen, molekülleri yüksetger bozar üstüne üstlük her yerde bulunan bakteriler bu şekilde ilkel bir canlıya yaşam şansı bırakmaz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 8 Mayıs 2007; 18:51:40 >




  • @dellci,
    Önce araform nedir ondan bahsedeyim. Aslında her canlı bir bakıma araformdur, biz sınıflayıp tanımlama eğiliminde olduğumuz için canlıları sınıflarız. Önceden bilinen canlı sınıfları arasında bilmediğimiz bir sınıf ararız, bulunca da araform deriz. Oysa bu canlıların normal canlılardan hiç bir farkı yoktur, tek farkları önceden bilinmiyor oluşudur.

    İlle de araform diyorsanız bir çok araform bulunmuştur, en basitinden en son bulunan 375 milyon yıl önce yaşamış olan tiktaalik roseae, önceki ve sonraki geçiş türleri ile sudan karaya geçişteki tüm tabloyu gözler önüne serer..

    Evrim teorisi tüm dünyada her geçen kabul edilen bilimsel bir gerçektir, asıl evrime "dogma" demek dogmadan başka birşey değildir. Bu güne kadar evrim teorisi alehinde ne bir fosil ne de bulgu elde edilmiştir. Değişmeden kalan canlı türleri evrim alehinde bir delil teşkil etmez üstelik evrimin anlaşılmasına yardımcı olur. Evrime yöneltilen eleştiriler sadece eksiklikler ve açıklanamayan noktalar üzerinedir.

    Şayet tiktaalik roseae değil de 375 milyon yılllık bir maymun fosili getirilebilirse bu evrimi alt üst etmeye yeter.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 8 Mayıs 2007; 19:17:14 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vese

    şimdi ilk canlı denen şey özetle:

    kendini kopyalayabilen organik bir makine.

    işte o kadar.
    daha fazlası değil,

    canlılık da "kendini kopyalabilen şey" demek.

    Bu tanıma göre bilgisayar virüsü bile canlıdır.


    Bir de DNA ya da RNA ihtiva etmesi gerekiyor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika
    quote:

    Orjinalden alıntı: vese
    şimdi ilk canlı denen şey özetle:
    kendini kopyalayabilen organik bir makine.
    işte o kadar.
    daha fazlası değil,
    canlılık da "kendini kopyalabilen şey" demek.
    Bu tanıma göre bilgisayar virüsü bile canlıdır.

    Bir de DNA ya da RNA ihtiva etmesi gerekiyor.


    tanıma göre değişir, bugün varolan canlılarda DNA, RNA bulunduğu için öyle deniyor.

    yoksa uzak bir gezegende DNA, RNA sı olmayan başka bir yapı ile üreyebilen varlıklar bulsak,
    yok bunlar canlı değil mi diyeceksiniz.
  • 
Sayfa: önceki 910111213
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.