Şimdi Ara

Ateistler bir şeye inanır mı? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
300
Cevap
1
Favori
3.777
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ben karmaya inanıyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Seni boşuna bloklamamışım. Felsefi bir yaklaşımın varsa yazıya dök yoksa boş yapma.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ateistler bir cok seye inanir. dogaya inanir, evrene inanir. ancak bir tanrinin varligina inanmaz.
  • ateist yalnizca herhangi bir dine inanmayan, tanriya inanmayan kimseye denir. Bunun disinda ateist ile ilgili yapilan genellemelerin hepsi ici bos iddialar.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • İnanmamaya inanırlar, kaçacak yer yok, insan inanır, belki bir Tanrı'ya belki de Tanrı'sızlığa, hatta kendi yaratmış olduğu Tanrı'ya inanabilir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bilimsel temeli olmayan hiç bir şeye inanmam. Mesela evrim teorisinin bilimsel temeli var, buna inanıyorum ve henüz küçük bir kısmının keşfedildiğini düşünüyorum. Evrenin çok gizemli olduğuna inanıyorum. Farklı yaşam boyutları olduğuna inanıyorum ki bunu da bilimsel temeli var. Yıldız tozu olduğumuza inanıyorum, bu da bilimsel.

    Yukarıda arkadaşın belirttiği gibi bilim bir şeyi ispatlarsa ona inanırım. Sonuçta bilim yaşamın ve evrenin sırlarını çözmeye çalışıyor. Yeni şeyler çıkabilir. Düşüncelerim değişebilir. Çok şükür dindarlar gibi sabit fikirli değilim(bak mesela burada çok şükür dediğim için müslüman mısın da öyle diyorsun diyenler çıkar oysa bilmezler ki şükretmek dinler icat olmadan önce vardı.)
  • İşte yer yüzü bu yüzden var. İnandığın şey gerçek olandır senin için. Bu bir sınav diyoruz ancak sınavın sadece bir amacı hikmeti bulunmamakta. Ahirette inanan bir kimse dünyada da inanır, ahiretin boş ise dünyada da kısmen ahiretliğin boştur. Dünya bu boşluğu kapatmak için kurulmuştur, peygamberler gönderilmiştir ve emin olun kimse anadan doğma inançlı veya inançsız olmuyor. Her şey perdenin arkasında farklı bir şekilde işliyor. Bilim vardır değil mi ancak onunla ilgisiz olanlar için bilim fazla bir şey anlatmaz, bu kişilere de cahil denilebilir yine başkaları tarafından. Dinlere inançta Tanrıya inançta bir ilgi meselesidir, bunlar içinde kayıtsız kalanlara cahil diyenler olabilir. Hepimizin baktığı pencereler farklıdır, bakarsın önünü göremezsin bakarsın arka tarafı göremezsin. Yapılan hata ise baktığımız pencerenin en doğru olanı gösterdiğini sanmamız. "Karanlık" bu ilgisizliği kayıtsızlığı simgeler. Oysaki karanlık diye bir şey söz konusu değildir. Ancak bizim için mümkündür. İçimizdeki sevginin biranda karanlıklara gömülebileceği gibi, inandıklarımızın biranda yıkılabileceği gibi. Gözümüzü kapatarak dünyaya kayıtsız kalabiliriz, içimizdeki karanlığa ise ilgimiz başlar. Bir karanlık olmadığını ise yazmıştım. Bu gördüğümüz karanlık bizim ilgi seviyemizin ölçütüdür. Bir şey göremiyor olmamız bizimle alakalıdır bir şey olup olmaması ile değil.

    Her şey bir anlamdan ibarettir. En azından bizim için öyledir, Tanrı açısından nasıl olduğunu bilmiyorum. Gerçek dediğimiz şeyler aslında bizim anlam yüklememiz ile birlikte vardır. Fakat gerçek dediğimiz şeyleri mutlak gerçeklik ile karıştırıyoruz. İşin özünde anlamlı olmak, bizim için ne anlam ifade ettiği gerçeğini görmezden geliyoruz. Gerçek dediklerimiz aslında çoğunluk için inkar edilmesi güç, kayıtsız kalınması zor olan şeylerdir. Ben sevgiye inanırken ne kadar inanırsam bu sevgi o kadar büyür, ama bir başkası da bu sevgiyi inkar edebilir daha çok kin ve nefret ile alakadar olabilir. Görülmeyecek bir şey yoktur, bütün görünenler mutlak olanın bir yüzüdür. Karanlık dahi öyledir. Lakin karanlık aydınlığa işaret etmektedir, nasıl ki gülün kokusu bir gülün olduğuna işaret ediyorsa karanlıkta ışığı anlamamız içindir yok saymamız için değil. İnsanın bir Tanrı olmadığı fikrini benimsemesi bu karanlığa takılıp kalmasından dolayıdır. Dünya bizim için gerçek olandır derler, işte bunu yapmalarındaki sebep inkar edilen ile yüzleşmekten en kolay bir şekilde kaçıştır. Madde onlar için elle tutulan yani kayıp gitmeyen sabit direklerdir. Kaybolmaktan yok olup gitme korkusundan onları bir nebze kurtarır. Tanrı ise onlar için bir bilinmezliktir, bu onları ürkütür. Fakat bu bilinmezliğe hiç adım atmadıkları için bilinmezliği aşamazlar.

    Maddenin farklı şekillere bürünmesi maddeyi farklı kılmaz, bakış açımız değiştiği için farklı gözle bakarız. Örneğin bir fotoğraf düşünelim; gözler kulaklar çene farklı noktalarda bulunsaydı bu fotoğrafta onu olduğu gibi görmek yerine beynimiz hafızasında bulunan bilgilerle eşleştirmeye çalışacak ve bu yüzden bir ikileme girecektir. Şaşırıp kalırız ve uzun uzun bakarak anlamlandırmaya çalışırız, aslında yeni bir anlam içeren bir şey çıkmıştır karşımıza bunu anlamaya çalıştığımız için bir müddet tanırız kendimize.

    Denize düşen birisinin boğulma, kayıp olup gitme endişesine benzer bir hal bilhassa Tanrıya inanmayanlar için de mevcuttur. Gördüğümüz her şey bir şekilden ibarettir, şekillere anlam yükleyen ise insanın kendisidir. Örneğin bir araba hayvanlar için bir metal yığınından başka bir şey olmayabilir veya başka bir hayvana benzetebilirler. Bizim içinde çok farklı anlamlar ortaya çıkmasına sebep olabilir. Konfor, rahatlık, adrenalin. Her şey bu şekildedir sadece anlamlar vardır ve anlamların buluştuğu tek bir anlam vardır. Anlamlar hayattır, anlamın kendisi ise Tanrıdır veya Tanrıya işaret eder. Ahirette ise bu anlamların hissedilmesi için bir şekle biçime ihtiyaç gerekmez. Zaten şekiller anlamların bir aynasıdır. Şekillerin gerçek olduğunu söylemek aslında büyük bir cahilliktir, cahillik derken bilmediğimiz şeyin büyüklüğüne işaret ediyorum. Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır diye güzel bir söz söylemişler.

    Allah işte insanlara bunca ihsanda bulunmuştur, zor olanı kolaylaştırmıştır bizler için. Bizler yani hadsiz ve bencil olan insanlar yine anlamı kaçırarak bunu bir kaçış yolu olarak görmekteyiz. Oysaki kaçış mümkün değildir. Özgürlüğe giden yol kaçmaya çalışmaktan değil razı gelmeden geçer. İşte yine bu yüzden insanlara razı gelmeleri içinde anlamlar ihsan edilir biz ise yine bun anlamı şekillere taptığımız için yanlış yorumlarız. Bunlar hastalık, belalar, zorluklar, yoksulluk olarak karşımıza çıkar. Amaç nefsi yıldırıp ruhun yüceltilmesidir. Oruç tutmanın fazileti de böyledir. Oruç tutmam dersin ısrar edersin, doğanın bana verdiği bu nimetleri kendinden esirgemezsin hop sağlık sorunları baş gösterir, şeker hastası olursun tatlı yiyemezsin. Yağlı yiyemezsin. Hastalıkların neden dolayı çıktığını kendi içimize yönelerek bulmamızda mümkündür. Sebebi yok desek bile hepsinin bir sebebi vardır. Bir hastalığı anında yok edebilmek dahi zor bir iş değildir bu ilme sahip olan birisi için. Buna keramet diyoruz, keramet çok basit bir şeydir ancak ilgilendiğimiz şeyin ilmine sahip olmak gerekir. Başka türlü Tanrıyı anlama yolu olsaydı Allah bunu da mümkün kılardı. Bir Tanrı varsa onu nasıl bulmayı bekliyorsunuz ki. Tanrı şekillerden ve hatta anlamlardan daha üstündür. Misal bazıları görmediğim şeye inanmam diyorlardı önceden şimdi bu aşamayı aştılar çok şükür. Allah bile beni anlamayı bırakın diye emrediyor, yarattığım şeylere bakın beni anlamak istiyorsanız diyor. Burada kendisi sağlamış olduğu kolaylığı açıkça dile getiriyor. Şükür etmek ve verilen nimetlerin ondan geldiğini bilmek işte bundan dolayı çok önemlidir. Şükür ettiğimizde bunun anlamı aza razı gelmek değildir, şükür Allah'a giden bir yoldur. Bilmek için görmek gerekmez zaten görmekte anlam kazandıran yollardan sadece birisidir. Önümüzde iki yol var, birisi her şeyin inkarı. Diğeri her şeye olan inanç. Karanlık ve aydınlık misali. Her şeye olan inanç bütüne olan inançtır Tanrıya olan inançtır. Bir şeye inanıp başka şeye inanmamak işte bundan daha büyük bir cahillik bulamadım kendime göre. Öldüğüm zaman sonsuza kadar yok olacağım deyip sonra hayata sıkı sıkıya bağlanmaya çalışmak bu ne büyük bir çelişkidir. Elbette bir tercihtir ama tercih olması cahilliğin önüne geçemiyor.




  • Her insanın bir inancı vardır. Bu inancın illa ki dini inanç olması gerekmez.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: zirve011

    quote:

    Orijinalden alıntı: Crantola

    İnandıkları hiçbir şey yok. Aşk, vefa gibi duygular, inançlar adına ne dersen de kümesimde ki tavukda da var.

    Onlar genelde doğruluk ve gerçeklikle ilgilenir. Bu arada çölde ki kumların aniden oluşan bir rüzgar sonucunda düzeni kusursuz bir villaya dönüşmesini de çok gerçekçi bulurlar

    Neyse, sonuç itibariyle sadece bilimsel (degisen) gerçeklere inanırlar.

    Yetişkin bir ateist, atomun parçalanamayacağını yıllarca bilimsellik adina savunabilir.
    Ardından bir bilim adamı çıkar, 'öyle değilmiş pardon' der.

    Yıllarca piyasada ilaç olarak kullanılan daha sonra zararlı oldugu tespit edilip toplatılan ilaçları bilimsellik adına savunabilir.

    Yani ateizmin doğruları 'kendileri yerine düşünen' bilim adamlarının bugün için sunduğu reçeteleri 'gerçekmişçesine' hararetle savunup, yıllar sonra aksi yönde görüş bildirmektir.

    o bahsettiğin tarafı güzel işte bilim gelişir değişir ama 1500 yıl önce gönderilen kitap gelişmez değişmez. ateist çağa göre fikir değiştirir dindarlar hep sabittir.

    Sen öyle san. 1400 sene önce Kuranı Kerim ve hadislerde söylenen şeyleri daha yeni yeni buluyorsunuz. Zaten Kuranı Kerim tüm zamanlar boyunca gelişmiş durumda. Herhangi bir değişime gerek duymuyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hawk1903

    Bilimsel temeli olmayan hiç bir şeye inanmam. Mesela evrim teorisinin bilimsel temeli var, buna inanıyorum ve henüz küçük bir kısmının keşfedildiğini düşünüyorum. Evrenin çok gizemli olduğuna inanıyorum. Farklı yaşam boyutları olduğuna inanıyorum ki bunu da bilimsel temeli var. Yıldız tozu olduğumuza inanıyorum, bu da bilimsel.

    Yukarıda arkadaşın belirttiği gibi bilim bir şeyi ispatlarsa ona inanırım. Sonuçta bilim yaşamın ve evrenin sırlarını çözmeye çalışıyor. Yeni şeyler çıkabilir. Düşüncelerim değişebilir. Çok şükür dindarlar gibi sabit fikirli değilim(bak mesela burada çok şükür dediğim için müslüman mısın da öyle diyorsun diyenler çıkar oysa bilmezler ki şükretmek dinler icat olmadan önce vardı.)

    Bilim dinine inanan bir vatandaş.Hoş gelmişsin
     Ateistler bir şeye inanır mı?




  • Mr.Lucky kullanıcısına yanıt
    Bilim din değildir kardeş. Bilim sürekli gelişiyor, din gibi olduğu yerde saymıyor. Ayrıca içinde kafa kesme, kadın dövme gibi şeyler de barındırmıyor ;)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hawk1903

    Bilim din değildir kardeş. Bilim sürekli gelişiyor, din gibi olduğu yerde saymıyor. Ayrıca içinde kafa kesme, kadın dövme gibi şeyler de barındırmıyor ;)

    Nüans farkı var orda zaten.Bilim'i din haline getiren sizler için söylenmiş bir söz öbeğidir "Bilim Dini". Bilim yerin de saymıyor ama bunu bir din gibi benimseyen insanlar yerinde saymaktan öteye gidemiyor.Birileri araştırıyor birileri onu kullanarak guard alıyor..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: RealW


    quote:

    Orijinalden alıntı: zirve011

    quote:

    Orijinalden alıntı: Crantola

    İnandıkları hiçbir şey yok. Aşk, vefa gibi duygular, inançlar adına ne dersen de kümesimde ki tavukda da var.

    Onlar genelde doğruluk ve gerçeklikle ilgilenir. Bu arada çölde ki kumların aniden oluşan bir rüzgar sonucunda düzeni kusursuz bir villaya dönüşmesini de çok gerçekçi bulurlar

    Neyse, sonuç itibariyle sadece bilimsel (degisen) gerçeklere inanırlar.

    Yetişkin bir ateist, atomun parçalanamayacağını yıllarca bilimsellik adina savunabilir.
    Ardından bir bilim adamı çıkar, 'öyle değilmiş pardon' der.

    Yıllarca piyasada ilaç olarak kullanılan daha sonra zararlı oldugu tespit edilip toplatılan ilaçları bilimsellik adına savunabilir.

    Yani ateizmin doğruları 'kendileri yerine düşünen' bilim adamlarının bugün için sunduğu reçeteleri 'gerçekmişçesine' hararetle savunup, yıllar sonra aksi yönde görüş bildirmektir.

    o bahsettiğin tarafı güzel işte bilim gelişir değişir ama 1500 yıl önce gönderilen kitap gelişmez değişmez. ateist çağa göre fikir değiştirir dindarlar hep sabittir.

    Sen öyle san. 1400 sene önce Kuranı Kerim ve hadislerde söylenen şeyleri daha yeni yeni buluyorsunuz. Zaten Kuranı Kerim tüm zamanlar boyunca gelişmiş durumda. Herhangi bir değişime gerek duymuyor.

     Ateistler bir şeye inanır mı?




  • Fasmodey kullanıcısına yanıt
    Eger boyle olursen keşke bu kafayi yasasaydim diyeceksin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • senin yazdigin gibi 1400 sene once kuran ve hadislerle soylenen seyler olsaydi bugun islam cografyasi marsa cikmis olmasi gerekirdi. ama pislik icinde yasiyorlar. yapilan ancak kelimeleri oraya buraya cekip aaa bakin 1400 yil once soylenmis demektir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jeopol -- 20 Mayıs 2016; 14:28:16 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: RealW

    Eger boyle olursen keşke bu kafayi yasasaydim diyeceksin.

    k
  • Jeopol kullanıcısına yanıt
    Teknolojik gelismeyi diyorsan evet geri kaldik ama evren icin gecen ilimleri ve bircok ilimleri soyluyorsan arastirmamiza gerek yok. Sizin bilmediginiz seyleri biliyoruz. Iste bunlar haşa geri kalmis dediginiz Kurani Kerim sayesinde.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-C302EA147 -- 20 Mayıs 2016; 21:34:26 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Giflerin bazen güldürsede bunu devamlı yaptığında insanları sıkıyor ve komikliği kalmıyor. Her dini bir mesajın altına aynı gifler olmuyor azizim.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Gerçekten işaretlerini bulduğumuzda, "Bu Allahın kelamında yazıyor" demeyelimmi?

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • nasil bildiginiz ortada
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.