Şimdi Ara

Arsenikte yaşayabilen mikro organizmalar

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
44
Cevap
0
Favori
2.298
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Canlılar için öldürücü olan arsenikte yaşayabilen bir bakteri türü keşfedildi.

    detaylar için:
    http://science.nasa.gov/science-news/science-at-nasa/2010/02dec_monolake/



    _____________________________
    Ubi dubium ibi libertas
  • Burda dünya dışı yaşamla ilgili konularda defalarca söyledik, canlı aramak için dünyaya benzer koşullar aramak yanlış diye.
    _____________________________
  • quote:

    Orijinalden alıntı: PAXMAHNHOB
    Burda dünya dışı yaşamla ilgili konularda defalarca söyledik, canlı aramak için dünyaya benzer koşullar aramak yanlış diye.




    Bu işin sonu kötü! Bir süre önce DNA'sı değiştirilmiş eşi olmayan sentetik bir canlı yarattılar. Bu defa da Biliminsanları " Canlı yaratma Klavuzu" 'nun tüm satırlarına tecavüz edip DNA'sında Fosfor yerine arsenik taşıyan bir mikro organizma elde ettiler.
    1977'lere kadar canlılığın oluşabilmesinin ön şartlarından birisi olarak ortamda fotosentez yapan bitkilerin olması gerekli kabul edilirdi. 1977'de Okyanus bacalarının ve sülfür ortamında gelişen canlılığın bulunmasıyla bu görüşde değişti.
    Artık yaşamı ararken eskisinden daha geniş bir tanımla yola çıkılacak ve bu da bulunmasını çok daha kolaylaştıracak.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    _____________________________
    GENS UNA SUMUS




  • Bildiğim kadarıyla belli bir miktar arsenik de varmış insan vucudunda. o kadarda zararlı bişey değil bu arsenik..:)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mahmut716

    Bildiğim kadarıyla belli bir miktar arsenik de varmış insan vucudunda. o kadarda zararlı bişey değil bu arsenik..:)







    şimdi esas konu şu. nasa, uzay araştırmalarıyla ünlü malum. ve ciddi bir bütçesi de olmalı. araştırmalara ait bütçelerden biri de haliyle dünya dışı yaşamın, canlı varlıkların araştırmasına yönelik olduğunu anlamak zor olmasa gerek. işte bütçeden mahrum kalmamak için yapılan bir açıklama gibi geldi bana da yani bakın arsenikle beslenen bakteriler var bu da demek oluyor ki sadece bizlerle aynı şartlara sahip olan veya olacak olan bir ortamda canlı aramak yanlış olur. bu uzayda canlı aramanın sonu yok diyerekten araştırma bütçesini garanti altına almak istedikleri havasına kapıldım ben de. doğrusu birazcık da evrim kokuları alıyorum gibi ama nasa bu. sciencedaily olsaydı tamam bu da bir science klasiği diyebilirdik. tabi bu espirili bir yaklaşım oldu. öte yandan uzayın derinliklerinde bir yerde insan haricinde yok demek veya başka alemler yoktur demek yani atmasyon bir açıklama olur. nasa böyle açıklama yapsaydı daha güzel olurdu. lakin nasa bu bakterilere el atmasında var bir hayır..
    _____________________________




  • kanal tedavisi oluyorum, dişteki sinirler ilaçla uyuşmadığı için kibrit çöpünün ucu kadar bir maddeyi ki ismi nervesitmiş içinde de arsenik varmış, sinirlerin bulunduğu yere koydu . 3 günde sinir minir kalmadı :)
    gerisini siz hesap edin.

    quote:

    Orijinalden alıntı: mahmut716

    Bildiğim kadarıyla belli bir miktar arsenik de varmış insan vucudunda. o kadarda zararlı bişey değil bu arsenik..:)
    _____________________________
    Görelilik kadar görkemli bir fikir daha gelir mi bu dünyaya...
  • Yabancı kaynaklı bir siteden alıntı yapıyorum;

    Oksijen (% 65)
    Karbon (% 18)
    Hidrojen (% 10)
    Azot (% 3)
    Kalsiyum (% 1.5)
    Fosfor (% 1.0)
    Potasyum (% 0.35)
    Kükürt (% 0,25)
    Sodyum (% 0.15)
    Magnezyum (% 0.05)
    Bakır, Çinko, Selenyum, Molibden, Flor, Klor, İyot, Manganez, Kobalt, Demir (0.70%)
    Lityum, Stronsiyum, Alüminyum, Silikon, Kurşun, Vanadyum, Arsenik, Brom (eser miktarda) (çevre kirliliği faktörü)

    İnsan vücudu kütlesinin %99 'unu oksijen, karbon, hidrojen, nitrojen, kalsiyum ve fosfor oluşturuyormuş elementleri oluşturuyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi _fisico_ -- 3 Aralık 2010; 18:10:28 >
    _____________________________
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: _fisico_

    Yabancı kaynaklı bir siteden alıntı yapıyorum;

    Oksijen (% 65)
    Karbon (% 18)
    Hidrojen (% 10)
    Azot (% 3)
    Kalsiyum (% 1.5)
    Fosfor (% 1.0)
    Potasyum (% 0.35)
    Kükürt (% 0,25)
    Sodyum (% 0.15)
    Magnezyum (% 0.05)
    Bakır, Çinko, Selenyum, Molibden, Flor, Klor, İyot, Manganez, Kobalt, Demir (0.70%)
    Lityum, Stronsiyum, Alüminyum, Silikon, Kurşun, Vanadyum, Arsenik, Brom (eser miktarda) (çevre kirliliği faktörü)

    İnsan vücudu kütlesinin %99 'unu oksijen, karbon, hidrojen, nitrojen, kalsiyum ve fosfor oluşturuyormuş elementleri oluşturuyor.






    %1 önemli bir rakamdır, bu açıklama da kurtarmaz nasayı.. %51 diyecektim ki aklıma top geldi..

    sabah gazetesi twitter' da bu konu ile ilgili yer alan geyik haberlerini konu edinmiş. ben de alıntı yapıyorum:






    cizenbayan: "bakteri var dediler geldik" - nasa

    _ufunet: Nasa, bakteri açıkladı ya üç vakte kadar, Nasa'dan onaylı Domestos reklamları çıkar.

    BeBayam: arsenikli bakteri bulunmuş diğer gezegenlerde yaşam varmış hadi ordan bi bakteri buldun diye inancakmıyız adam gibi uzaylı bulun.

    TheCompactDisk: Uzayda hayat yokmuş oğlum bakteri varmış!

    tivitur: Ben dostum diyen uzaylıyı düşünsene! Bakteri gelecek bana ben dostum diyecek. Ah nasaa ahh

    Feritdb: Nasa henüz Mustafa Topaloğlunu keşfedemedi.. O bakteri ne ki..

    AptalKumral: ohooo bakteri de bir şey mi? türkiye'de arsenikli su içen insan formu çoktan bulundu.

    NeYaptinYaa: bi bakteri kadar olamadıgım için hiç bu kadar üzülmemiştim ...

    ertanakar: Arseniği bırakın da, çamaşır suyunda bakteri yaşamaya başlarsa asıl o zaman ayvayı yedik.

    PelinOrdegi: NASA o kadar çalışıp didinip anca bakteri bulmuş... Şimdi bana çalışmak için bir gerekçe söyle, söyle sonsuza inanayım.

    KaanSerdengecti: californiadaki mono gölünün derinliklerinde bakteri aramak nerden akıllarına geldi de uzaylı buldular

    Temass: Nasa'nın bulduğu bakteri yeteri kadar arsenikle beslenirse büyüyüp uzaylı oluyormuş.




    bu da benden olsun: bakteri arsenik yiyorsa, atmosfer de karbon yiyor ne var yani.. öyle ya, mekiğin her tarafını karbonla sarıp sarmalıyorlar.. nasa esas bomba haberi patlatmadı bence. bu alıştırma haber olsa gerek..
    _____________________________




  • bana göre canlılık = belirli maddelerin bir araya gelmesiyle oluşan kimyasal bir olay.... yani canlılığın oluşabilmesi için dışardan bir müdahaleye gerek yok. evrende nasıl matematik kuralları varsa canlılık kuralları da var......
    _____________________________
  • Önemli nokta burası sanırım.

    quote:


    Laboratuar ortamında üzerinde test yaptığımız mikrobun, fosfor içermeyen bir ortamda nasıl hayatta kaldığını araştırdık

    Kaynak :http://www.internethaber.com/nasanin-kesfi-tum-teorileri-sarsti--312514h.htm#ixzz174LblSr9


    Anladığım kadarıyla da, bundan önce uzayda yaşamı ararken, fosfor içermeyen ortamda yaşam olamaz bilgisinden ötürü; fosfor olmayan ortamda yaşam aranmıyordu; şimdi ise bu bilgi değişti ve fosfor olmayan ''sadece arsenik olan'' yerde de yaşamın olabileceği bilgisi edinildi ve yaşam koşulları tanımı değiştiği için ''uzayda yaşam aramanın'' biçimleri de değişecek.
    _____________________________
    Ayakları bakımlı kadınlar ile, ayakları bakımsız kadınların dünyası çatışmada...




  • Düşünmekten yoksun bazı haber kanalları ise Nasa' nın haberi fos çıktı diye manşet atıyorlar.
    Halbu ki bugüne kadar bilim adamları hep Dünya benzeri gezegenler aradılar yaşam için. Arsenik keşfi ile artık Jupiter gibi bildiğimiz anlamda hayata düşman gezegenler de bile hayat olabileceğini gösteriyor.
    Ben herşeye rağmen bu evrende yalnız olduğumuzu, bunun da Adem' den bize kalan bir miras olduğunu kabul ediyorum.
    _____________________________
    Bazıları hayatı dolu dolu yaşar. Bazıları ise yavaşça akıp geçmesini bekler. Ama hayatı biryerde yakaladın mı, işte O zaman muhteşem birşey olur...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: destroyer39

    Önemli nokta burası sanırım.

    quote:


    Laboratuar ortamında üzerinde test yaptığımız mikrobun, fosfor içermeyen bir ortamda nasıl hayatta kaldığını araştırdık

    Kaynak :http://www.internethaber.com/nasanin-kesfi-tum-teorileri-sarsti--312514h.htm#ixzz174LblSr9


    Anladığım kadarıyla da, bundan önce uzayda yaşamı ararken, fosfor içermeyen ortamda yaşam olamaz bilgisinden ötürü; fosfor olmayan ortamda yaşam aranmıyordu; şimdi ise bu bilgi değişti ve fosfor olmayan ''sadece arsenik olan'' yerde de yaşamın olabileceği bilgisi edinildi ve yaşam koşulları tanımı değiştiği için ''uzayda yaşam aramanın'' biçimleri de değişecek.


    "WASHINGTON -- NASA will hold a news conference at 2 p.m. EST on Thursday, Dec. 2, to discuss an astrobiology finding that will impact the search for evidence of extraterrestrial life. Astrobiology is the study of the origin, evolution, distribution and future of life in the universe."


    Zaten Nasa, uzaylı yaşamının izlerine dair araştırmaları etkileyecek bir astrobiolojik buluştan bahsedeceklerini belirtmişti sitesinde. Bir uzaylıdan değil. Ama medyamız sağolsun, nasılda yön verdi beklentilere yine. Medyada yukarıdaki açıklama olduğu gibi yansıtılsa, kimsenin diline düşmeyecek. Gerçi düşse ne yazar?
    Onların yaptığı bilimsel araştırma bizim beklediğimiz sansasyon.

    http://www.nasa.gov/home/hqnews/2010/nov/HQ_M10-167_Astrobiology.html
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: PAXMAHNHOB

    Burda dünya dışı yaşamla ilgili konularda defalarca söyledik, canlı aramak için dünyaya benzer koşullar aramak yanlış diye.

    Bi anlayamadı şunu nasa
    _____________________________
    Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığı.
    A. Karr

    Vizyon500k
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Réplika


    quote:

    Orijinalden alıntı: PAXMAHNHOB

    Burda dünya dışı yaşamla ilgili konularda defalarca söyledik, canlı aramak için dünyaya benzer koşullar aramak yanlış diye.

    Bi anlayamadı şunu nasa






    nasa yasak bölge 9 filmini geç izlemiş olmalı. hatırlayalım, bu karides kafalılar olarak adlandırılan uzaylı yaratıklar vardı filmde. sinemaya gitmiştim üstelik. filmden çıktığımda da karides çekmişti canım..



     Arsenikte yaşayabilen mikro organizmalar



     Arsenikte yaşayabilen mikro organizmalar



     Arsenikte yaşayabilen mikro organizmalar




    bunlar bir de metal yiyorlardı sanırım. yok yok araç tekerleği yiyorlardı.. bence nasa çalışanları bu filmi izledikten sonra kesin etkilenmiş olmalılar. yoksa distrcit 9 filmine nasa mı ilham kaynağı oldu acaba.. bir de yani şüphe etmiyor değilim, bu forumda da nasadan önce açıklama yapıldı.. helal olsun donanimhabere..
    _____________________________




  • Arsenik materyalizmin ezberini bozdu

    Konuyla alakalı değişik bir yazı, az önce okudum paylaşmak istedim. Ülkemiz dışındaki yabancı evrim teorisyenlerinin son yıllardaki kayan bakış açılarını anlatmaya çalışmış. Hararetli tartışmalara yol açabilir ama ben özellikle Evrim teorisi takipçilerini okumaya davet ediyorum ama asıl 2011 sonu ve 2012 de çıkacak haberler bizi şoke edecek..
    _____________________________
    Hayat aynaya benzer ona gülmek gerekir.
  • Şimdi ben de okudum fakat bu evrimin temelini daha da sağlamlaştıracak bir buluş olduğuna inanıyorum, o makaleyi yazan profesörün açıkta kalan ifadeleri mevcut, mesela CERN de deney yapıldı incelendi ama açıklanmıyor diyor, CERN 'de çalışan türk biliminsanları da var ve düzenli olarak Bilim ve Teknik dergisine makale yazıyorlar. Okurlarsa Cern deneyini kendi biliminsanlarımızın ağzından takip edebilirler.

    Sonuç olarak o makaleye katılmadığımı belirtmek isterim.
    _____________________________
  • Bana da haber7'deki bu haber çok anlamlı gelmedi.

    Ayrıca bu yazıyı yazan kişi de biyolog değil. Burada kişinin özgeçmişi var:http://www.npistanbul.com/uzmandetay.php?uzman=2

    Vurulduğu idda edilen darbelere de katılmak elde değil.
    _____________________________
    Ubi dubium ibi libertas
  • Ciddi bir yazı olsa öyle yerlerde çıkmaz yazısı zaten!
    Ama ne yapsın garibim dünya TC demek değil ki?
    Yazarın yani Nevzat Tarhan'ın tıbbi veritabanı Pubmed'de kayıtlı 2 adet yazısı var.
    Popülist bulup eleştirdiğim Dr.Mehmet Öz'ün 150 tane araştırması var! Aradaki farkın büyüklüğüne bakarmısınız, bir ilkokula başlamamış çocukla 3 üniversite bitirmiş dahi arasındaki farktan daha büyük!
    Şu bizim millet ne zaman ünvan görünce adam yerine koyma huyundan vazgeçecek acaba? Galiba hiç vazgeçmeyecek bu kötüye gidişle!

    EK: İnanmayan alta baksın; ( bakmayalı Mehmet öz 150'den artıp 160 üstüne çıkmış, NT hala 2 adet )...

    http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed

    http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neommy -- 6 Aralık 2010; 22:26:47 >
    _____________________________
    GENS UNA SUMUS




  • neommy şaşırtmaya devam ediyorsun


    bakalım şu nevzat tarhan senin yerin dibine soktuğun ve kötülediğin kadar var mı seni taklit ettim ve google hz başvurdum..

    sırf ideolojik anlayışından ötürü..sallamadığın bu profu kısmende olsa tanıyalım

    Kongre,Dergi Organizasyonları:

    1989 yılında “Stres ve Hastalıklar”,
    1991 yıllında "Psikofarmakolojide Yenilikler",
    1992 yılında "Saldırganlık",
    1993 yılında "Serotonin" konularında Türkiye'de ilk defa uluslararası katılımlı sempozyumlar düzenledi.
    Altı yıl boyunca "Klinik Psikofarmakoloji" dergisinin editörlüğünü yaptı. Uzun yıllar "Sleep and Hypnosis" dergisinin yayın kurulunda yer aldı.
    2010 Yılında İstanbul’da gerçekleşen Uluslararası 7.ECNS (EEG Sinirbilim) kongresinin düzenleme kurulunda yer aldı.

    Bazı Ödülleri:

    1991 yılında Hollanda'da "Destructive Drives and Impulse Control" konulu uluslararası kongrede "En İyi Araştırmacı",
    2003 yılında STV de yaptığı Makul Çözüm programı için RTGD En İyi Toplum Programı ödülü,
    2005 yılında SKY TURK te yaptığı Psikoyorum programı için Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, 'Aile eğitimine verdiği destek ve topluma yaptığı koruyucu ruh sağlığı hizmetinden' dolayı ödül,
    2007 yılında Türk Müziğinin tedavide kullanımına sağladığı katkı nedeniyle Amasya Vakfı tarafından 'Altın Elma' ödülü,
    2009 Yılında Prof Mümtaz Turhan Sosyal Meslek Lisesi Psikoloji dalında ‘Altın Lale’ ödülü aldı.
    2009 Yılında OHSAD ve Hasta Güvenliği Derneği tarafından verilen "Hasta Güvenliği İyi Uygulama" Ödülü'ne layık görüldü.



    Uluslararası üyelikleri:

    American Psychiatry Assosiation (APA),
    New York Academy of Science,
    New York Academia Psiychiatrie Foundation,
    Internatıonal Psychogeriatric Association (IPA),
    EEG and Clinical Neuroscience Society (ECNS) Yönetim Kurulu Üyeliği,
    International Society for Neuroimaging in Psychiatry (ISNIP)
    Anxiety Disorders Association of America (ADAA),
    National Geografic Society,
    International Society for Neurofeedback & Research (ISNR) adlı uluslararası derneklerde aktif üyedir.

    Yayınlanmış Kitapları:

    "Stres ve Hastalıklar",Sempozyum kitabı 1989,
    "Psikofarmakolojide Yenilikler",Sempozyum kitabı 1991,
    "Şiddet (Biyopsikososyal Yönleri ile Şiddet)" 1998,(Prof.Dr. İbrahim Balcıoğlu ile ortak yazar)
    "Kendinizle Barışık Olmak"2001,
    "Mutluluk Psikolojisi, Stresi Mutluluğa Dönüştürmek 2002 ,
    "Psikolojik Savaş, Gri Propaganda" 2002,
    "Makul Çözüm, Aile İçi İletişim Rehberi" 2004,
    "Kadın Psikolojisi" 2005,
    "Evlilik Psikolojisi" 2006,
    "Duyguların Dili" 2006,
    "Hayata Dair,Yaşama Sevinci-2" 2007 (Dr Elif Ilgaz Aydınlar ile ortak yazar),
    “İnanç Psikolojisi” 2009,
    "Var mı Beni anlamak İsteyen?" 2009,
    ”Asimetrik Savaş,Politik Psikoloji” 2009
    "Toplum Psikolojisi" 2010.

    fena değil haa en azından kasıtlı şekilde kötülediğin kadar değil..

    senin seviyene erişemediği için noluuuurrrr affet nevzat tarhan hocayı


    ilgili makaleden alıntı yapıp karşıt veriler ile eşleştirme eleştirme yapmak yerine veri tabanı taraması

    uyanık seni..ee tabi doğal yani nede olsa makale yeni ve senin alıntılayacağın google den bakıp arak yapacağın sermayen henüz oluşmadı ..




    makaleyi oku sonra görüş bildir ki anlamlı olsun .. beyhude çırpınışlar bunlar neommmyyy



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 6 Aralık 2010; 22:46:04 >
    _____________________________




  • makaleyide ekleyelim ki anlamlı olsun


    Materyalizme üçüncü büyük darbeyi “arsenik” vurdu diyebiliriz, neden mi…?

    NASA’nın yaptığı açıklama anlamlı bir tartışma başlattı. Bir süre sonra bu bilginin karşıtı bilgiler konuyu daha şaşırtacak noktalara götürebilir.

    Fakat insanoğlunun gerçeği arama çabalarının yeni bir aşamaya geçtiği kesin. Yaşamın, varoluşun ve yaratılış dilinin tanımı yeniden yazılmak üzere.

    Astrobiyolog Felisa Wolfe-Simon California Mono gölü derinliklerinde iki yıl çalışma ile bulduğu güçlü zehir olan arsenik maddesini yapıcı bileşen olarak kullanan bakteriyi keşfetmesidir. Böyle bir keşif Newton’un elmanın düşmesini görerek yerçekimi kanununu bulması kadar önemli olabilir.

    Bu arada ABD’lilerin bilim emekçiliğine de hayran olmamak mümkün değil.

    Bizi inorganik maddeler yarattı tezi çürüyor mu?

    DNA 1952 de keşfedildi. DNA açıldığında bir buçuk metre uzunluğunu bulan ipliksi bir moleküldür. Genetik bilgi taşıyıcımızdır. DNA’da C,O,H,N,P,S olarak bilinen altı inorganik maddenin çeşitli diziliş formlarına göre canlının genetik kodları oluşur.

    Yosun DNA’sı %80’e yakın, Şempanze DNA’sı % 98 insan DNA’sının aynısıdır. DNA’da hem kodlanmış bilgi hem de protein özellikleri bilgisi Şempanze-İnsan farkını açıklamaya yetmiyor. DNA’nın en basit canlı olan yosunda mükemmel bir dizilimle var olması evrime uymuyordu. Bu nedenle neo-Darwinistler, Darwin yaşasaydı ve DNA’yı bu haliyle görseydi Evrim teorisini yeniden yazardı. Muhtemelen de bir dış zekayı kabul ederdi diyorlar.

    Hatta şimdi ”Makro evrim değil mikro evrim vardır tezi” güçleniyor.

    Bu durumda bir bilim emekçisi insan “Beni inorganik maddelerin tesadüfi varoluşu yarattı” demekte artık zorlanıyor.

    Fakat bir dış zekayı, bir tasarımcıyı ve yaratıcıyı kabul ettiğinizde bazı etik kaygılar başlıyordu.

    Bizi yoktan var eden güce karşı sorumluluğumuz nedir, O’na hesap vermemiz gerekiyor mu? Bu durumda özgürlükler kısıtlanıyordu.

    Muhtemelen neo-Darwinistler bunun için “dış gerçeklik var, bir dış güç var buna Tanrı desek bile O yarattıktan sonra bize karışmıyor” ön kabulü ile “Deist” bir akım olmaya başladılar.

    Bu durumda “Dış güç evreni neden yarattı, ya bizden hayattan başka istediği bir şey varsa?” sorusuna cevap vermek zorundalar.

    Kuantum fizikçileri, atom altı parçacıkların hareketlerini anlamak için Cern’de emisyon enerjisi deneyinde Hadron çarpıştırıcısı ile yeni bazı şeyler buldular ama açıklamıyorlar. Alp dağlarında ve Şikago da deney yapılırken parçacığın yönünün ters tarafta değiştirildiğinde diğer tarafta yani Cern’de kendiliğinden değişmesi Kuantum fizikçilerini şaşırttı. Yani atom altı parçacıklar “Eşzamanlı titreşim” gösteren bir özelliğe mi sahipler? Bu soruya cevap aranıyor.

    Materyalizm “Önce madde vardı, anlamlar sonuç olarak ortaya çıkıyorlar ve diyalektiği oluşturuyor her şey maddedir” diyordu. Kuantum fiziği önce bilginin olması gerektiğini akla en yakın seçenek olarak gösterdi.

    Aydınlanma çağının dini olan materyalizme ilk darbeyi 1927’de Heisenberg’ce tanımlanan kuantum enerji fiziği vurdu. Kaos düzeni ve belirsizliğinin arkasında mükemmel ve muhteşem bir düzen ve sanatlı ve hayret verici bir ahenk vardı.

    Materyalizme ikinci darbeyi DNA’nın bulunması vurdu. DNA inorganik madde zinciri olarak genetik bilgileri taşıma görevini kendiliğinde alamazdı.

    Tek başlarına veya bir araya geldiklerinde akıl, hayat, bilinç ve ruhsallık eseri gösteremeyen 6 inorganik madde hangi ilhamla DNA dizinini oluşturacaklardı.

    DNA dizini oluşmadan mutasyon oluşamazdı ve şimdi DNA hangi gerekçe ile arseniği yapıtaşı yaptı?

    Bu bir mutasyon değildir, canlıların varoluş tezlerinde ezberinin bozulmasıdır. Hayatın tesadüfi evrimle oluşamayacak başka gerçekliklerle ilgili olduğunun işaretidir. Daha yüksek, daha karmaşık ama daha üstün bir bilgi düzeyine ihtiyacımız olduğu ortaya çıkmıştır.

    Yani materyalizme üçüncü büyük darbeyi arsenik vurdu diyebiliriz.

    Hayatı ve varoluşu açıklayan akla en yakın tez “Deneyüstü gerçeklik” tezidir.

    Özetle benim geldiğim nokta, tasarımsal varoluşa, dış iradeye yani tek yaratıcı “Allah” a akıl rehberliğinde inanmak insanı iki dünyada da huzurlu eder
    _____________________________




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.