Şimdi Ara

Akraba Evliliği

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
20
Cevap
0
Favori
1.050
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • AKRABA EVLİLİĞİ VE RİSKLERİ , SAKINCALARI

    Aynı soydan gelen kişilerin yaptığı evliliğe akraba evliliğidenir. Akrabalık; anne soyundan gelebileceği gibi baba soyundan da gelebilir. Her ikisi de aynı derecede önemlidir. Akraba evliliği genel olarak iki derecede incelenir: Anne veya babalarından biri kardeş olan bir çiftin yaptığı evliliklere 1. derece akraba evliliği (Kuzen Evlilikleri) denir. Büyükanne veya büyükbabalarından biri kardeş olan çiftlerin yaptığı evliliklere ise 2. derece akraba evliliği (Torun Evlilikleri) denir.

    Akraba evliliği toplumumuzda bir çok başka ülkede olduğu gibi ciddi bir tıbbi sorundur. Genetik hastalıkların sıklığını olumsuz etkilemesi nedeniyle üzerinde önemle durulması ve tartışılması gerekir.
    Türkiye’de akraba evliliği sıklığı Hacettepe Nüfus Etüdleri Enstütüsünün 1983 yılında yaptığı çalışmada % 21.10 olarak bildirilmiştir.

    Akraba evlilikleri ne tür risklere yol açar?
    Akraba evliliği yapanlarda ölü doğum sıklığının normal topluma göre yaklaşık 2 kat arttığı bildirilmiştir (Normal toplumda %1.24, akraba evliliklerinde %2.14). Düşük ve ölü doğumlar birlikte ele alındığında aynı artış yine dikkati çekmektedir (Normal toplumda %5.21, akraba evliliklerinde % 10.55). Yenidoğan kayıpları açısından bakıldığında ise %50 lik bir artış söz konusudur (Normal toplumda %10.76, akraba evliliklerinde %16.29). Ayrıca akraba evliliklerinde doğumsal kusurların 10 kat arttığı bildirilmektedir.

    Akraba evlilikleri otozomal resesif (çekinik) ve çok faktörlü kalıtım gösteren hastalıkların görülme sıklığını arttırmaktadır. Genler anne babadan çocuklara özelliklerin nakledilmesini sağlayan yapılardır. Anne babadan çocuklara aktarıldıkları içinde aynı aile içinde genler arasında benzerlik ihtimali çok yükselmektedir. Akraba evliliği ile görülme riski artan hastalıklarda da her iki eşte de aynı tip bozuk genlerin olması gereklidir. Akrabalar arasında genler arasında benzerlik sıklığı arttığı için hastalıklı çocuk sahibi olma ihtimali de akrabalar arasında artmaktadır.

    Anne ve babanın kan gruplarının uyuşması risk olmadığını göstermez. Kan uyuşmazlığı ile akraba evliliğine bağlı riskler tamamen ilgisizdir.

    Özürlü (görme, işitme özrü gibi) insanların aynı özüre sahip insanlarla evlenmeleri de önerilmez. Aynı özüre sahip insanlar evlenirse bebekte risk fazladır.

    Akraba evliği yapanların sağlıklı çocuğu olabilir mi?
    Olabilir ancak akraba evliliği yapanlarda diğer evliliklere göre hastalıklı bebek olma riski artmaktadır. Aileleri yanıltan en önemli nokta, kendi aile ve çevrelerinde başkalarının yaptıkları akraba evliliklerinden sağlıklı çocuklar doğmasıdır. Ailenin daha önceki gebeliklerinden sağlıklı çocukları olması daha sonraki gebeliklerdeki risk olmadığını göstermeyeceği gibi, daha önce hasta çocukları olması sağlıklı çocuklarının olmayacağını da göstermez. Bu çiftlerde hastalıklı bebek doğma riski artar ancak doğan çocukların yaklaşık %95'i tamamen sağlıklıdır. Aynı anne-babadan hem sağlıklı hem hasta çocuklar olabilir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • Konumuz sünnet değil, akraba evliliği.

    Akraba evliliğini saydığın islami ve Yahudi çevreler karşı çıkmak şöyle dursun, bilakis destekliyor. Kendinle çelişki içindesin. Kuranda hangi akrabalarınla evlenebileceğinle ilgili ayet bile var.

    İkincisi, konumuz dünya sağlık örgütü de değil. Ben dünya sağlık örgütünden herhangi bir veri alıntılamadım. Alıntılayabilirdim de. Benim verdiğim rakam genel tababet istatistiklerinden geliyor. Türkiye ve daha pek çok ülkede dünya sağlık örgütünden bağımsız olarak sağlık istatistikleri tutuluyor. kaldı ki, akraba evliliğinden doğan sakat çocukları tespit etmek sünnet meselesini tespit etmekten çok daha kolay çünkü görüyorsun, ölçüyorsun. Evlenen ve çocuk yapan her 100 akrabadan 25'inde sakat çocuk görülürken, akraba olmayanların evliliklerinde bu oran 100'de 2-3. Bunun nesi çarpıtılacak, nesi manioüle edilecek?

    Anadoluda görev yapan rastgele bir kadın doğumcuyu ara, sana akraba evliliklerinden doğan sakat çocukları anlatsın. Hatta istiyorsan onlardan biri arkadaşım, arasın anlatsın sana...

    Ne yapacağız şimdi, senin paşa gönlün için genetik bilimini de mi çöpe atacağız. Belli ki genetik biliminde önemli bir yeri olan "inbreeding bottleneck" hadisesinden de habersizsin. Aile içi çiftleşmelerin genetik depresyona yol açtığını duymamışsın, onun yerine mesnetli ya da mesnetsiz bir takım komplo teorilerine bel bağlamışsın.

    Kaldı ki ben akraba evliliklerine ahlaki açıdan karşı çıkmadım, aksine bu konuda ahlakçılığa karşı çıkan tezine destek verdim ama akraba evliliklerindeki sakat doğumlar da ortada. İstatistiki olarak akraba evliliğinde her 4 çocuktan biri sakat doğuyor. Bu sakat doğumları neden ben vergilerimle finanse edeyim, bana onu söyle...

    Akraba evliliğini böyle istekli savunman bende acaba çevresinde bir akraba evliliği mi söz konusu duygusu uyandırdı. Yani meseleye rasyonel yaklaşmaktan çok duygusal yaklaşıyorsun gibi geldi. Umarım yanılıyorumdur.
  • İkincil olarak bir insan nasıll kendi cocugunu kardesinin cocugu ile evlendirebilir bu ahlak içinde değerlendirilebilir mi ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 23 Ekim 2017; 14:30:21 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ahlaksizlik ahlaklilik toplumun kulturu ile alakali durumlar. Sana gore ahlaksiz olan baska topluma gore ahlakin gerekliligidir.



    Bak mesela eski misira yonetim tayfasi hep kardesleriyle evlenirmis.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • miras bölünmesin.
  • Öncelikle ahlaksızlık nedir ne değildir bunu tartışma gerekir.Bu ayrı bir mevzudur.Ensest konusuna gelirsek, Amerika'nın bazı eyaletleri dışında-bunlar sadece İLK KUZEN olarak belirtirler-neredeyse Dünya'nın tamamında KUZEN ensest olarak sayılmaz.Akraba evliliğine ahlaksızlık demekte oldukça ağır bir ithamdır.Eğer evlilik veya cinsellik bazında bir şeyler ahlaksızlık sayılacaksa bu öncelikle ENSEST daha sonra evlilik dışı ilişkilerdir.
  • Mr.Lucky kullanıcısına yanıt
    Hocam evlilik disi iliskiler diyorsunuz ama onlar yabanci bireyler. Burada sizin kuzen dediginiz konu su. Ben ve abim kardesiz ve benimle abimin cocugu evleniyor boyle birsey olabilir mi !!?



    Kendi cocugumu kardesimin cocugu ile nasil evlendirebilirim bu cok agir birsey benim icin. Evlilikdisi iliski ile bu konu arasinda daglar kadar fark var bana gore.

    Yukarida verdigim ornege bakarsanuz olay sadece benim ahlak anlayisimla sınırlıda kalmıyor. Doğa açısından insan biyolojisi açısından zararlı bir durum olduğu açıkça ortada. Sakat, özürlü doğum oranında artış, çoçuğun ölü doğum oranında artış, düşük oranında iki kat artış bu durum doğada bile zararlıyken biz bunu sadece ahlak üzerinden bile değerlendiremeyiz.

    Akraba evlilikleri hem ahlak yönünden hem sağlık yönünden yasaklanması gereken durumlardandır. Böyle bir geleneğin sürdürülmesi kabul edilemez bana göre.

    Dünyada milyonlarca yabancı kadın ve erkek bulunurken bu şekilde zararlı evliliklerin yapılması toplumda yanlış bir durum olduğunu gösteriyor sanki kadın ve erkek bireylerin birbiriyle iletisim kuramadığı için aile içerisinde bu zararlı birlikteliklere girdikleri izlenimi uyanıyor bende.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 23 Ekim 2017; 13:53:5 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Şimdi evlilik dışı ilişkileri yabancı bireyler olarak makul karşılamanız çok doğru değil.Toplumsal düzeyde düşünürseniz çok çarpık verilerlede karşılaşabilirsiniz.Bunun yanında evlilik içine evlilik dışı ilişkilerin girmesi,eş değişimleri gibi bugün özellikle İngilterede tartışılan çok daha absürt konularıda ekleyebiliriz.

    Kuzen evlilikleri Doğudan Batıya Kuzeyden Güneye tüm dünyada görülen bir şey.Bunun siyasi,ekonomik veya kültürel anlamda bir çok sebebi var.Doğrudur yanlıştır tartışılır veya kabul edilemez görmek ayrı bir noktadır ama buna AHLAKSIZLIK demek bana göre tekrar söylüyorum oldukça ağır bir ithamdır.
  • Mr.Lucky kullanıcısına yanıt
    Es degistirme su veya bu ben bunlari ahlak icerisinde goren biri degilim. Ayrica su an burada tartistigimiz konu ile evlilik disi iliskiler konusu birbiriyle ilgili degil cunku bu konunun cok ciddi bir genetik boyutu var , insan hayati ile ilgili bir boyutu var.



    Dunyada bu durumun ahlak icerisinde gorulmesini benim anlayabilmem inanin mumkun degil.



    Size sunu sormak istiyorum. Yukaridaki yaziyi okudunuz. Benim kardes cocuklari ile ilgili hezeyanimida okudunuz. Kendi ailenizden insanlarin butun bunlara , saglik risklerine ragmen bu tarz iliskiler icine girmesine onay veriyor musunuz ?



    Eger bu durun cok normal goruluyorsa dunya capinda bu durumun kotu oldugunu anlatmak icin kampanyalar duzenlenmeli , medya yoluyla akraba evliligi yapilmamasi bu durumun sakincali oldugu vurgulanmalidir. Aile kavrami belirtilmek zorundadir.



    Tabiki siz aksini dusunebikursiniz bu durumun ama ben sizin bu gorusunuzu hicbir bicimde onaylayamam cunku insan hayati soz konusu, daha dun metroda karsilastigim bir ozurlu cocugun halini gordukten sonra sizin insan hayatini dusunmeden bu tarz yanlislari normallestirmenize ortak olamam.



    Eger dunya capinda bu tur iliskiler normal goruluyorsa dunya capinda bir yanlis var demektir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Babam ve annem kuzendir.Dedem , babamın aslında öz dayısıdır. Babaannem de annemin öz halasıdır.
    1.çocuk ( ablam ) doğumu normaldi.
    2.çocuk ( ben ) Normalim
    3.çocuk ( kardeşim ) bedensel engelli doğdu.Bizimkiler bunun sebebini akraba evliliğinden olduğunu kabul etmemektedir.Ters doğum sonrası beynin sol tarafına oksijen gitmediğinden felçli olarak doğduğunu söylemektedirler.Şuan 22 yaşında, sol el ve ayağı yapılan ameliyatlar ile anca orta seviyeye getirildi.Hala sol elini kullanamaz..Bunun sebebi akraba evliliği mi bilemem ama bazı doktorlar bunun akraba evliliğinden bazıları da doğumun yanlış yapıldığından bahsetmektedir.
    Ama kuzenlerinizle evlenmeyin.
  • ahlak anlayışı kişiden kişiye değişir. yaptığı eylemle başkalarına zarar vermeyen insanları ahlaksız olarak nitelemek doğru değildir.örneğin birilerinin ensest ilişki yaşaması veya yaşamaması, akraba evliliği yapması veya yapmaması ,eşcinsel olması veya olmaması gibi şeyler tamamen o kişinin kendisi ile ilgilidir.başkalarını ilgilendirmez.



    mesela brezilyada 7 yaşında sağlıklı çocukları olan bir çift öz kardeş olduklarını sonradan öğreniyorlar

    https://www.sozcu.com.tr/2014/dunya/7-yillik-evli-cift-kardes-cikti-573299/

    böyle olaylar var yani. şimdi ne yapsınlar adam şimdi "biz kardeşmişiz kusra bakma bacım" mı desin kadına? yada çocuğa "artık bana baba demeyecen dayı diyecen" mi desin?

    mesela benim yıllar önce bir hocam vardı kuzeniyle evliydi. 4 tane çocukları vardı.4ü de sağlıklıydı.

    yani olabilir bunlar tercih meselesidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-70028DC79 -- 13 Mayıs 2018; 13:20:58 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Başkalarına zarar vermeyen eylemleri nedeniyle insanların ahlaksız olarak nitelenmesini doğru bulmayışın yerinde bir tavır ancak burada mesele ahlak değil ekonomi.

    İstatistiki olarak akraba evliliklerinin çok daha fazla sağlıksız doğumlara yol açtığı gösterilmişken tekil örneklere bakıp genelleme yapmaya kalkmanın yanlışlığı da ortada. Örneğindeki hocanın çocukları sağlıklı doğmuş olabilir ama benim büyük ağabeyim hala kızıyla evlendi ve çocukları zeka özürlü doğduğu için bir daha çocuk yapmadılar. Ne olacak şimdi? Hangi örneği baz alacağız, seninkini mi, benimkini mi?

    Akraba evliliklerine o yüzden "kişisel tercih" muamelesi yapılmasını doğru bulmuyorm.

    Bulmuyorum çünkü;

    Hem sakat doğum oranı akraba evliliklerinde çok çok daha yüksek,

    Hem de bu sakat çocukların sağlık bakımlarının ekonomik külfeti büyük ölçüde devlete ve dolayısyla bize yükleniyor.

    Şurada akraba evlilikleinde sakat doğum oranının normal evliliklere göre 10 kat fazla olduğu dile getiriliyor:
    http://www.aliosmankoyuncuoglu.com/akraba-evliligi-dogacak-bebege-etkileri

    İşte burada etik olmayan husus iki akrabanın karşılıklı rıza ile seks yapmaları ve bunu bir hukuki ve sosyal bir temele (evlilik) oturtmaları değil. Burada etik olmayan husus akraba evliliğinde sakat doğum ihtimalinin 10 kat yüksek olduğu bilindiği halde bile bile çocuk yapılması ve doğan sakat çocukların tıbbi bakımlarının mali külfetinin aile hekimliği, devlet hastaneleri, SGK ve belediyeler eliyle devlete yüklenmesi. Devlet demek bizim vergilerimiz demek olduğuna göre, akraba evliliği başkalarına zarar veriyor demektir ve bu yüzden kaçınılmalı ya da bu evliliklerden kaynaklı sakat doğumların bakımlarını devlet üstlenmemelidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 13 Mayıs 2018; 13:41:55 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Başkalarına zarar vermeyen eylemleri nedeniyle insanların ahlaksız olarak nitelenmesini doğru bulmayışın yerinde bir tavır ancak burada mesele ahlak değil ekonomi.

    İstatistiki olarak akraba evliliklerinin çok daha fazla sağlıksız doğumlara yol açtığı gösterilmişken tekil örneklere bakıp genelleme yapmaya kalkmanın yanlışlığı da ortada. Örneğindeki hocanın çocukları sağlıklı doğmuş olabilir ama benim büyük ağabeyim hala kızıyla evlendi ve çocukları zeka özürlü doğduğu için bir daha çocuk yapmadılar. Ne olacak şimdi? Hangi örneği baz alacağız, seninkini mi, benimkini mi?

    Akraba evliliklerine o yüzden "kişisel tercih" muamelesi yapılmasını doğru bulmuyorm.

    Bulmuyorum çünkü;

    Hem sakat doğum oranı akraba evliliklerinde çok çok daha yüksek,

    Hem de bu sakat çocukların sağlık bakımlarının ekonomik külfeti büyük ölçüde devlete ve dolayısyla bize yükleniyor.

    Şurada akraba evlilikleinde sakat doğum oranının normal evliliklere göre 10 kat fazla olduğu dile getiriliyor:
    http://www.aliosmankoyuncuoglu.com/akraba-evliligi-dogacak-bebege-etkileri

    İşte burada etik olmayan husus iki akrabanın karşılıklı rıza ile seks yapmaları ve bunu bir hukuki ve sosyal bir temele (evlilik) oturtmaları değil. Burada etik olmayan husus akraba evliliğinde sakat doğum ihtimalinin 10 kat yüksek olduğu bilindiği halde bile bile çocuk yapılması ve doğan sakat çocukların tıbbi bakımlarının mali külfetinin aile hekimliği, devlet hastaneleri, SGK ve belediyeler eliyle devlete yüklenmesi. Devlet demek bizim vergilerimiz demek olduğuna göre, akraba evliliği başkalarına zarar veriyor demektir ve bu yüzden kaçınılmalı ya da bu evliliklerden kaynaklı sakat doğumların bakımlarını devlet üstlenmemelidir.
    sakat doğum oranlarının akraba evliliklerinde fazla olduğu iddiasının doğru olduğundan emin olamayız.tıpkı cinsel sakatlamanın(sünnetin) aids bulaşma ihtimalini yüzde 60 azalttığından emin olamadığımız gibi.çünki dertleri başkalarına ahlak dayatmak olan yahudi veya islamik teröristler bilim dünyasına ve dünya sağlık örgütünün içerisine de sızmış durumda.bu durumda pekala iddia edilen araştırma sonuçları da yanlış olabilir. ki aids konusunda yanlış ta. çünki araştırma afrikadaki sünnet olan ve seks yapmayan müslüman bir toplumla sünnet olmayan ve seks yapan hristiyan bir toplumun verilerini karşılaştırarak yapılıyor.yani yöntem ve method baştan hatalı.ve bunun üzerine cinsel sakatlamanın yararlı olduğunu ve aids bulaşma oranını yüzde 60a kadar azalttığını iddia ediyor.

    peki tüm bunlardaki amaç ne?tabii ki ahlak dayatmak.

    yani nasıl ki sünnetin aidsi azalttığına dair (yanlı) araştırmalara dayanarak insanları sünnet olmaya zorlayamazsak aynı şekilde akraba evliliklerinde daha çok sakat çocuk doğduğu iddialarına dayanarak da insanların özgürlüklerini kısıtlayamayız.

    ayrıca daha çok sakat çocuk doğması başkasına zarar demek değildir.çünki zaten yaşlı ve sakat bakımı devletin konusudur.yani bir çocuk sakat doğuyor diye yük olarak göremeyiz.herkes her şekilde doğabilir.3 eksik 5 fazla ekonomik olarak önemli değil.özellikle de makam arabalarına çerez parası denilen bir ülke için



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-70028DC79 -- 13 Mayıs 2018; 19:29:41 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Konumuz sünnet değil, akraba evliliği.

    Akraba evliliğini saydığın islami ve Yahudi çevreler karşı çıkmak şöyle dursun, bilakis destekliyor. Kendinle çelişki içindesin. Kuranda hangi akrabalarınla evlenebileceğinle ilgili ayet bile var.

    İkincisi, konumuz dünya sağlık örgütü de değil. Ben dünya sağlık örgütünden herhangi bir veri alıntılamadım. Alıntılayabilirdim de. Benim verdiğim rakam genel tababet istatistiklerinden geliyor. Türkiye ve daha pek çok ülkede dünya sağlık örgütünden bağımsız olarak sağlık istatistikleri tutuluyor. kaldı ki, akraba evliliğinden doğan sakat çocukları tespit etmek sünnet meselesini tespit etmekten çok daha kolay çünkü görüyorsun, ölçüyorsun. Evlenen ve çocuk yapan her 100 akrabadan 25'inde sakat çocuk görülürken, akraba olmayanların evliliklerinde bu oran 100'de 2-3. Bunun nesi çarpıtılacak, nesi manioüle edilecek?

    Anadoluda görev yapan rastgele bir kadın doğumcuyu ara, sana akraba evliliklerinden doğan sakat çocukları anlatsın. Hatta istiyorsan onlardan biri arkadaşım, arasın anlatsın sana...

    Ne yapacağız şimdi, senin paşa gönlün için genetik bilimini de mi çöpe atacağız. Belli ki genetik biliminde önemli bir yeri olan "inbreeding bottleneck" hadisesinden de habersizsin. Aile içi çiftleşmelerin genetik depresyona yol açtığını duymamışsın, onun yerine mesnetli ya da mesnetsiz bir takım komplo teorilerine bel bağlamışsın.

    Kaldı ki ben akraba evliliklerine ahlaki açıdan karşı çıkmadım, aksine bu konuda ahlakçılığa karşı çıkan tezine destek verdim ama akraba evliliklerindeki sakat doğumlar da ortada. İstatistiki olarak akraba evliliğinde her 4 çocuktan biri sakat doğuyor. Bu sakat doğumları neden ben vergilerimle finanse edeyim, bana onu söyle...

    Akraba evliliğini böyle istekli savunman bende acaba çevresinde bir akraba evliliği mi söz konusu duygusu uyandırdı. Yani meseleye rasyonel yaklaşmaktan çok duygusal yaklaşıyorsun gibi geldi. Umarım yanılıyorumdur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Konumuz sünnet değil, akraba evliliği.

    Akraba evliliğini saydığın islami ve Yahudi çevreler karşı çıkmak şöyle dursun, bilakis destekliyor. Kendinle çelişki içindesin. Kuranda hangi akrabalarınla evlenebileceğinle ilgili ayet bile var.

    İkincisi, konumuz dünya sağlık örgütü de değil. Ben dünya sağlık örgütünden herhangi bir veri alıntılamadım. Alıntılayabilirdim de. Benim verdiğim rakam genel tababet istatistiklerinden geliyor. Türkiye ve daha pek çok ülkede dünya sağlık örgütünden bağımsız olarak sağlık istatistikleri tutuluyor. kaldı ki, akraba evliliğinden doğan sakat çocukları tespit etmek sünnet meselesini tespit etmekten çok daha kolay çünkü görüyorsun, ölçüyorsun. Evlenen ve çocuk yapan her 100 akrabadan 25'inde sakat çocuk görülürken, akraba olmayanların evliliklerinde bu oran 100'de 2-3. Bunun nesi çarpıtılacak, nesi manioüle edilecek?

    Anadoluda görev yapan rastgele bir kadın doğumcuyu ara, sana akraba evliliklerinden doğan sakat çocukları anlatsın. Hatta istiyorsan onlardan biri arkadaşım, arasın anlatsın sana...

    Ne yapacağız şimdi, senin paşa gönlün için genetik bilimini de mi çöpe atacağız. Belli ki genetik biliminde önemli bir yeri olan "inbreeding bottleneck" hadisesinden de habersizsin. Aile içi çiftleşmelerin genetik depresyona yol açtığını duymamışsın, onun yerine mesnetli ya da mesnetsiz bir takım komplo teorilerine bel bağlamışsın.

    Kaldı ki ben akraba evliliklerine ahlaki açıdan karşı çıkmadım, aksine bu konuda ahlakçılığa karşı çıkan tezine destek verdim ama akraba evliliklerindeki sakat doğumlar da ortada. İstatistiki olarak akraba evliliğinde her 4 çocuktan biri sakat doğuyor. Bu sakat doğumları neden ben vergilerimle finanse edeyim, bana onu söyle...

    Akraba evliliğini böyle istekli savunman bende acaba çevresinde bir akraba evliliği mi söz konusu duygusu uyandırdı. Yani meseleye rasyonel yaklaşmaktan çok duygusal yaklaşıyorsun gibi geldi. Umarım yanılıyorumdur.
    duygusal yaklaşmıyorum sadece özgürlükçü yaklaşıyorum.ayrıca ensest veya akraba evliliği gibi eğilimlerim de yok.ama olabilirdi de kime ne?
    evet özgürlükçü olmak bakımından bakarsak duygusal yaklaşıyor da olabilirim.

    vergileriyle neyi finanse edeceğini vatandaş istese de seçemez.mesela ben kanal istanbul projesini istemiyorsam devlete dur bunu benim vergimle yapamazsın diyebilir miyim?diyemem tabii ki.

    ödenen vergiler vatandaşın değil devletindir.devlet bu vergileri her vatandaşına adil(mümkün olduğunca eşit bir şekilde) geri döndürmelidir. burada bir ortalama alınır.örneğin aydın doğan çok vergi veriyor diye kalkıp ta devlete karışamaz.vatandaşın görevi vergisini ödemektir.vergiyi hizmet olarak geri döndürmek ise devletin görevidir.yani burada bir ekonomik problem aslında yok.

    kaldı ki ekonomik kaygılarla bile olsa insanların özgürlüklerini ve mutluluk arayışı haklarını kısıtlama hakkımız yoktur.

    ha akraba evliliği tavsiye eder misin dersen ben de tavsiye etmem.başka insan mı kalmadı ne gerek var?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-70028DC79 -- 13 Mayıs 2018; 20:14:45 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Özgürlükçülük açısından sana katıldığımı söylemiştim. İnsanlar başkalarına (ve doğaya) zarar vermeyen seçimlerinde özgür olmalıdırlar. Bizler bu seçimleri beğenmeyebiliriz ama müdahale hakkına sahip değiliz.

    Benim akraba evliliği ile sorunum daha önce de söyledim, 2 boyutlu. Birincisi, toplumdaki sakat ve özürlü insan sayısını artırıyor ve hem o çocukları hem de ailelerini hayat boyu mutsuz kılıyor. İkincisi, topluma da yük oluyor.

    Şimdi yazdıklarına gelirsem; aslında vergilerin nasıl harcandığı konusunda devlete müdahale edebilirsin. Sağlıklı işleyen bir demokraside kanal İstanbul projesine karşı çıkan yeterli sayıda seçmen varsa önümüzdeki seçimlerde hükümeti devirebilir ve buna karşı olan birini iktidara getirebilir. Bu, seçmenlerin ne düzeyde bilinçli insanlar olduklarıyla ilgili bir şey. Bilinçli seçmen takım tutar gibi parti tutmaz, ekonomik çıkarlarını kollar. Akıllı biri kanal İstanbul projesinin verimsiz, anlamsız, paralarımızı sokağa atan, dahası habitatı tehdit eden bir ucuz gösteriş projesi olduğunu fark eder ve sivil toplum kuruluşları aracılığı ile hükümete projeyi durdurması için baskı yapar. Baktı olmuyor, seçimlerde karşı partiye oy verir.

    Sağlıklı demokrasilerde işler buna yakın bir şekilde işliyor ancak dünyada sağlıklı demokrasi sayısı çok kısıtlı. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya gibi ülkelerde oy verme refleksleri ekonomiden çok ırkçı temeller üzerinde şekillenmeye başladı. Haklıdırlar veya değildirler, bunu tartışmıyorum. Benimkisi sadece bir durum tespiti.

    Nihayetinde oy mekanizmasıyla vergilerinin nereye harcandığını dolaylı yoldan kontrol edebilirsin. Verdiğin verginin nasıl harcanmasını istiyorsan ona yakın duran partiye oy verirsin.

    Ben savımı şöyle yeniden düzenleyeyim ki senin mantığındaki soruna daha somut bir açıdan bakabilelim:

    Olaya vergi değil de SGK primleri olarak bak. Fazla sayıda sakat çocuk doğarsa SGK primlerin yükseliyor. Yükselmesini istemezsin herhalde...

    Bu duruma şu açıdan da bakabilirsin. Trafik sigortası primleri sürekli kaza yapan sürücüler yüzünden yükseliyor. Ben kaza yapmadığım halde, sürekli kaza yapanların masrafları benim primlerime de yansıtılıyor. Bu işi yapan devlet değil, özel şirketler.

    Burada adalet görüyor musun? Burada adalet görmüyorsan, sakat çocuk ihtimalini bildiği halde çocuk yapan ve sakat doğum oranını artıran insanların kaza yapan sürücüden farkı ne?

    Hem kendini mutsuz ediyor, hem de benim daha yüksek SGK primi ödemem yol açıyor. Adalet bunun neresinde?

    Bak, ben akrabalar evlenmesin demiyorum, evlensinler, bana ne. Ama çocuk yapmasınlar ya da yapacaklarsa tıbbın bütün olanaklşarından faydalanıp, sakat doğum ihtimalini kürtaj vb. ne yolla olursa olsun minimize etsinler, yani azıcılk sorumluluk üstlensinler, ben neden onların sorumluluğunu üstleniyorum?

    Aynı durum sigara içenlerde, aşırı alkol tüketenlerde ve obezlerde de geçerli. Sağlığına "bilerek" dikkat etmeyen insanlar SGK primlerinin yükselmesine yol açıyor. Sağlığına dikkat et kardeşim. Etmeyeceksen de sen daha yüksek prim öde, bana yük olma!..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Özgürlükçülük açısından sana katıldığımı söylemiştim. İnsanlar başkalarına (ve doğaya) zarar vermeyen seçimlerinde özgür olmalıdırlar. Bizler bu seçimleri beğenmeyebiliriz ama müdahale hakkına sahip değiliz.

    Benim akraba evliliği ile sorunum daha önce de söyledim, 2 boyutlu. Birincisi, toplumdaki sakat ve özürlü insan sayısını artırıyor ve hem o çocukları hem de ailelerini hayat boyu mutsuz kılıyor. İkincisi, topluma da yük oluyor.

    Şimdi yazdıklarına gelirsem; aslında vergilerin nasıl harcandığı konusunda devlete müdahale edebilirsin. Sağlıklı işleyen bir demokraside kanal İstanbul projesine karşı çıkan yeterli sayıda seçmen varsa önümüzdeki seçimlerde hükümeti devirebilir ve buna karşı olan birini iktidara getirebilir. Bu, seçmenlerin ne düzeyde bilinçli insanlar olduklarıyla ilgili bir şey. Bilinçli seçmen takım tutar gibi parti tutmaz, ekonomik çıkarlarını kollar. Akıllı biri kanal İstanbul projesinin verimsiz, anlamsız, paralarımızı sokağa atan, dahası habitatı tehdit eden bir ucuz gösteriş projesi olduğunu fark eder ve sivil toplum kuruluşları aracılığı ile hükümete projeyi durdurması için baskı yapar. Baktı olmuyor, seçimlerde karşı partiye oy verir.

    Sağlıklı demokrasilerde işler buna yakın bir şekilde işliyor ancak dünyada sağlıklı demokrasi sayısı çok kısıtlı. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya gibi ülkelerde oy verme refleksleri ekonomiden çok ırkçı temeller üzerinde şekillenmeye başladı. Haklıdırlar veya değildirler, bunu tartışmıyorum. Benimkisi sadece bir durum tespiti.

    Nihayetinde oy mekanizmasıyla vergilerinin nereye harcandığını dolaylı yoldan kontrol edebilirsin. Verdiğin verginin nasıl harcanmasını istiyorsan ona yakın duran partiye oy verirsin.

    Ben savımı şöyle yeniden düzenleyeyim ki senin mantığındaki soruna daha somut bir açıdan bakabilelim:

    Olaya vergi değil de SGK primleri olarak bak. Fazla sayıda sakat çocuk doğarsa SGK primlerin yükseliyor. Yükselmesini istemezsin herhalde...

    Bu duruma şu açıdan da bakabilirsin. Trafik sigortası primleri sürekli kaza yapan sürücüler yüzünden yükseliyor. Ben kaza yapmadığım halde, sürekli kaza yapanların masrafları benim primlerime de yansıtılıyor. Bu işi yapan devlet değil, özel şirketler.

    Burada adalet görüyor musun? Burada adalet görmüyorsan, sakat çocuk ihtimalini bildiği halde çocuk yapan ve sakat doğum oranını artıran insanların kaza yapan sürücüden farkı ne?

    Hem kendini mutsuz ediyor, hem de benim daha yüksek SGK primi ödemem yol açıyor. Adalet bunun neresinde?

    Bak, ben akrabalar evlenmesin demiyorum, evlensinler, bana ne. Ama çocuk yapmasınlar ya da yapacaklarsa tıbbın bütün olanaklşarından faydalanıp, sakat doğum ihtimalini kürtaj vb. ne yolla olursa olsun minimize etsinler, yani azıcılk sorumluluk üstlensinler, ben neden onların sorumluluğunu üstleniyorum?

    Aynı durum sigara içenlerde, aşırı alkol tüketenlerde ve obezlerde de geçerli. Sağlığına "bilerek" dikkat etmeyen insanlar SGK primlerinin yükselmesine yol açıyor. Sağlığına dikkat et kardeşim. Etmeyeceksen de sen daha yüksek prim öde, bana yük olma!..
    aslında haklısın.yani birileri akraba evliliği yapıyorsa ve çocuk sakat doğacaksa kürtaj olmalı.yani sakat çocuk doğurmak hem çocuğa hem de topluma zarar.hatta bence bu akraba olmayanların evliliklerinde de böyle olmalı.

    ama ne yazık ki türkiye insanı cahil.çoğu inançsal nedenlerle kürtaja karşı çıkıyorlar.hatta bırak kürtajı ötanaziye bile karşı çıkıyorlar.ama halbuki bunlar gerekli.
    örneğin boyundan aşağısı felç kalmış bir insana ötanazi yapmak hem o insana, hem ailesine, hem de topluma karşı iyiliktir.
    ayrıca idam cezasının da (bizim gibi tarikatlarca işgal edilmiş toplumlarda değil ama) gelişmiş toplumlarda olması gerekir. bireysel silahlanma ve kendini savunma hakkınında olması gerekir.meşru müdafaanın kapsamı da geniş olmalıdır.örneğin muhakkak bir tehdit varsa meşru müdafaa kapsamına girmesi için kişinin düşmanın onu bulmasını saldırmasını beklemesi saçma olur.gerekirse kişi saldırganı bulup daha o saldırmadan ortadan kaldırabilmelidir.(muhakkak diyebileceğimiz kadar kuvvetli bir tehdit varsa).ayrıca 18 yaş altı her bireyin çocuk olduğuna ve ilişki yaşayamayacağına dair dayatma da yanlış.bıraksınlar insanlar ne zaman kendilerini bedensel ve ruhsal olarak hazır hissediyorsa, ne zaman ilişkiye ihtiyaç duyuyorsa o zaman yaşasın. yani birleri 18 yaş diye bir sınır çizmiş ama bu sınır bilimsel de değil dini de değil.kim neye göre koymuş bu sınırı?

    yani zaten tüm bunlar insan özgürlük ve haklarıdır. ama özellikle de bu ülke gibi geri kalmış ülkelerde insan hakkı diye bişey yok. ölmek istiyorum desem ötanazi hakkı bile yok.saçmalığa bakar mısın?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-70028DC79 -- 14 Mayıs 2018; 6:47:20 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Guest-70028DC79 G kullanıcısına yanıt
    Çoğunlukla katılıyorum ama bazı fikirlerini biraz radikal buldum. Meşru müdafaanın sınırlarını bu kadar genişletmek çok tehlikeli. Ben herkesin silahlanmasından değil herkesin silahsızlanmasından yanayım. Silah taşımak ve bulundurmak şok ağır bir suç olmalı. Silah temin eden ve silah bulunduran doğrudan adam öldürmeye teşebbüsten yargılanmalı. Ama AKP sayesinde maşallah artık herkeste ruhsatlı ruhsatsız bir silah var.
    Önüne gelene ruhsat verildi, ruhsatsız silah taşımanın cezası düşürüldü.

    Silah insanı cinayete teşvik eder, yoldan çıkarır. Silah çok tehlikelidir. Yolda giderken tartıştığın bir araç sürücüsüyle silahın varsa ve de öfkeni kontrol edemiyorsan çekip vurabilirsin. Oysa silahın olmasa en çok tekme tokat birbirinize girecektiniz. Silah çok tehlikeli, durup dururken ülkedeki cinayet sayısını artırır. Bizim toplum öfke kontrolundan yoksun yığınla insanla dolu. Onlara silah vermek cinayeti teşvik etmekten başka bir şey değildir. Sen şimdi ama karşısındakinde de silah olacak diyeceksin ama o silahını çekene kadar sen onu 10 kere vurursun. Yeter ki onu vurmaya karar vermiş ol. Üstelik bir de karşındakinde de silah olduğunu biliyorsan bacağından vurup bırakmak yerine tutar öldürürsün sana zarar vermesin diye...

    Ayrıca silah gereksiz yere özgüveni şişirir. Normalde tartışmayacağın insanlarla silahına güvenip tartışmaya başlarsın ve sonuç taraflardan biri için genellikle felaket olur.

    Silah savunulacak bir şey değildir. Silahlı ABD ile silahsız Japonya'daki suç oranlarını bir karşılaştır. Bak bakalım silahlanmak suçu önlüyor mu yoksa teşvik mi ediyor...


    İdam cezası meselesi ise biraz karışık. O konuda net bir tutumum yok. Sadece şunu hatırlatmak isterim. ABD'de idam edilip suçsuzluğu sonradan DNA testleri ile anlaşılan bir çok vaka var. İdam cezasından geriye dönüş yok. Bir insan sadece tanık ifadeleri ve 2. dereceden delillerle idam edilmemeli. Ancak çürütülemez sağlam 1. dereceden kanıtlar olduğunda bu düşünülmeli. Kaldı ki idam cezası ceza mıdır tartışmalı. Ölen kişi öldükten sonra cezalandırıldığını bilemeyecektir ama onu ömür boyu bir hücreye tıkarsan gerçekten cezalandırmış olursun. Öte yandan maktulün yakınları için idam rahatlatıcı bir ceza türü. Göze göz, dişe diş. Ama bunlar hep kağıt üstünde. Gerçekte olaylar, cinayetler arkasında çok grift ilişkiler ve sebep-sonuç ağı olabiliyor. Yani herkesin cinayeti aynı değil. Nasıl her hasta farklıysa her cinayet de farklı. Bir de siyasi idamlar var ki onlar çok daha vahim.

    Yine de idam kesinlikle olmasın diyemem. Belki çok sınırlı şartlar altında uygulanabilir.




  • Müslüman ülkelerde çok yaygın. Avustralyalı birisi youtubede bu yüzden müslümanlar kendi kendilerini yok ediyor IQ seviyelerini çok düşürdüler diyordu.Eski araplarla bugünküler aynı zeka seviyesinde değil diyordu çünkü o zamanın Arapları eski yunandan kitaplar çevirmiş matematikte ilerlemiş. İslamdan sonra akraba evliliği çıkınca IQ düşüşe geçmiş.

    1. Birth and birth defects:
    100% increase in the risk of stillbirths.50% increase in the risk that the child dies during labor.The risk of autosomal recessive genetic disorders such as cystic fibrosis and spinal muscular atrophy is 18 times higher.The risk of death due to malformations is 10 times higher.
    2. Physical and mental retardation and illnesses:
    The closer the blood relative, the higher the risk of mental and physical retardation and schizophrenic illness.The closer the blood relative, the higher the risk of schizophrenic illness, i.e., insanity.Social abilities develop much slower in inbred babies. An academic paper published in the Indian National Science Academy
    found that “the onset of various social profiles like visual fixation,
    social smile, sound seizures, oral expression and hand-grasping are
    significantly delayed among the new-born inbred babies.”Research shows that if one’s parents are cousins, intelligence goes down 10-16 IQ points. The
    risk of having an IQ lower than 70, the official demarcation for being
    classified as “retarded,” increases by 400% among children of cousin
    marriages.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi John WICK -- 15 Mayıs 2018; 2:5:42 >




  • John WICK kullanıcısına yanıt
    Islam ile akraba evliliginde artisin ne ilgisi var acaba ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.