Şimdi Ara

12. T.C Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (9. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
461
Cevap
1
Favori
14.712
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Canis Majoris

    quote:

    Orijinalden alıntı: Torneinas151

    Oha, bu konuyu da mı Lozan'a bağladınız ?

    Arkadaş bağladı.Lozan ile ABD'nin kucağına oturtulmuşuz sözde.Ben de ne alaka dedim konu oradan açıldı

    ABD mi ? -Lozan'a ABD gözlemci olarak katıldı,antlaşmada imzası bile yok yahu kucağına oturalım !



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torneinas151 -- 4 Temmuz 2014; 17:51:02 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Umarım kazanamaz.Yoksa daha da batacağız.
    Hesap vereceği günler gelecek.Ölüm günü de gelecek.Bundan şüphem yok.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: atmaca57

    quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Wayne

    Birisi şu Menderesin metreslerini bir sıralasın.Dindar başbakanmış ya hani.Menderes asıldığı için kahraman oldu.Yoksa vatan haini olarak yargılanıyor olacaktı.Imf ile ilk stand-bye antlaşmasını yapan kimmiş bir araştırın.İnönüye diktatör yaftası yapıştıranlar Menderesin uygulamalarına bi zahmet bakıversin.

    İMF ile anlaşmak hainlik ise diğer liderleri de yazalım istersen

    Ne oldu.Menderesi savunacak argümanınız mı yok elinizde.Imf ile antlaşmak hainlik değildir ama ülke ekonomisini Menderes yüceltti diyenlere imf en büyük kapaktır.Bu ülkenin bağımsızlığını Abdye peşkeş çeken kimdi.Menderesin bir vatan düşmanı olmasını imf e neden bağlıyalım.Zira imf olayı en sonlarda gelir.Sakın bana şimdi rte ımf borcunu ödedi deme.Öncelikle imf ten gelen paraların büyük çoğunluğunu bu iktidar kullandı.Çünkü para parça parça geldi.Onun dışında Türkiye imf ten para almıyor ama sonuçta bankalar aracılığıyla imf tarzı kuruluşlardan hala daha borç alıyor.Tek fark borç imften gelmiyor.Devlet bankalarının yurtdışı borçlanmalarına bak.Neyse siz imf e borç ödedik,tek kuruş borç almıyoruz artık diye konuşmaya devam edin.Gidin de bi iktisatçıdan biraz bilgi alın..




  • soluksuz okunaklı güzel bi yazı teşekkürler
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bundeskanzler

    Diktatörlüğe koşar adım..

    Neyse bir umut belki cb olunca susar da pek görmeyiz kendisini ortalarda.

    Benim gönlümden geçen akp adayı Jet Fadıl'dı ama neyse onuda başbakan yaparlar artık.

    halkın seçtigi adama diktatör diyebilmektir cehalet
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Casper_C


    Tebriğiniz için teşekkür ederim; ancak ben her neyi açıklıyor ya da ifade ediyorsam gerçeklerin açığa çıkması ve Milletin selameti adına açıklıyor ve ifade ediyorum.

    İktibasta bulunduğum kısımlar, bir gazete küpüründen alınmış değildir. Bu nedenle bence Gazete Küpürü zannettiğiniz iktibasları dikkâte almaya devam etseniz iyi olur.

    İktibasta bulunduklarım, bir Gazete Küpürü olsaydılar bile cevap verilmeyi hak ediyorlar idi. Tabi cevap verip vermemek kendi takdirinizdir.


    Sizi CHP taraftarı olarak gördüğümü açıkça ifade etmiş değilim. Sadece CHP ve MHP'ye yönelik konuyla ilintili olarak araya ara bilgiler sıkıştırmıştım.

    Aşağıdaki tablo Dünyada Cari İşlemler Açlğı En Yüksek olan 20 Ülkenin 2011 , 2012 , 2013 ve 2014 Senelerindeki Listesi

     12. T.C Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan



    Peki şimdi örneğin;

    İngiltere, 2013 senesinde 69 MİLYAR $ cari işlemler açığı Dünyada 4. sırada iken

    Türkiye, 2013 senesinde 60 MİLYAR $ cari işlemler açığı ile İngiltere'nin arından 5. sırada

    Ve sonra 2013'te 6. sırada yer alan Kanada 57 MİLYAR $, ardından Avustralya 50 MİLYAR $ Cari İşlemler Açığı ile, ABD'yi, İngiltere'yi ve Türkiye'yi takip ediyor.

    Haydi, İngiltere'yi de, ABD'yi de, haydi Avustrayayı' da yerden yere vurun !


    Cari Açık dediniz, alın size Cari Açık !

    "Türkiye öldü bitti!" öyle mi?

    Eee İngiltere, İtalya, Fransa, Kanada, ABD ne alemlerde? Açıklayın.


    Bir defa Türkiye'de Cari Açığın en büyük sebebi, Enerji'de Dışa Bağımlılığımızdır. Enerji'de Dışa Bağımlılığımıza büyük ölçüde darbe indirebildiğimiz an Türkiye Dünyada Fırtına gibi esecektir.

    Yine belirtiyorum; hiçkimse ama hiçkimse birilerinin oyununa gelerek ellerinde pankartlarla Türkiye'de Nükleer Santraller hamlesine karşı bu ülkenin geleceğine kastetmeye teşebbüs etmemeli!


    2 -) Özelleştirmeler dünyanın her memleketinde var. Bu demek oluyor ki; aynı durum diğer Dünya Ülkeleri için de geçerli olsa gerek...


    3-) Özelleştirilen her kurumda olduğu gibi Türk Telekom'dan elde edilen kazanç devamlıdır. Çünkü, yönetimi Özel bir şirket devralmıştır. Ve pekçok mes'uliyetler üstlenmiştir.

    Özelleştirmelerin eksi yanları olduğu artı yanları da vardır. Ama işte Muhalefet, bir işin her zaman eksi taraflarını dile getirir, artı taraflarını dile getirmez.


    Telekom'a bakılacak olursa, Dünyanın sayılı En Büyük Hava Limanlarından biri olacak olan İstanbul'a Dev 3. Hava Limanı Projesi Türkiye'de icra olunan pekçok proje gibi YAP - İŞLET - DEVRET modeline tabidir. Ve Devlet'ten 1 Kuruş bile talep edilmeksizin 42 ya da 46 MİLYAR $ karşılığında hayata geçirilecek olan 3. Hava Limanı, 25 sene sonra Devlet'e teslim edilecek.

    Peki bunları niçin görmüyorsunuz? Ve yine Telekom, sözleşme sona erdiğinde Telekom'un idaresi Devlet'e teslim edilecek.

    Ve yine, peki bunları niçin görmüyorsunuz?

    Satılmadı, Özelleştirildi! Niçin çarpıtıyosunuz?


    Türkiye'deki bir büyük zaafiyet de, MHP'nin Seçim Beyannamesi'nde yer alan Özelleştirme vaatleridir.

    MHP'li seçmene sorsan; "Hükûmet'i niçin desteklemiyorsun?" "Diyecek ki Teror..."


    CHP, Seçim Bildirgesi'nde Özelleştirmelere taraftar olup olmadığının sözünü bile etmez; ama her ne hikmetse, "Özelleştirme Karşıtı" imiş gibi düşünülür.

    CHP, bu hususu da işine geldiği gibi kullanır.

    CHP'li seçmene sorsan; "Hükûmet'i niçin desteklemiyorsun?" "Diyecek ki ülke parsel parsel satılıyor..."

    "
    Yahu ülkeye Yatırımcı gelmiş. Devletinden Tek Kuruş istemiyor. Dile kolay, 42 MİLYAR $ (tarihe gömülen eski bol sıfırlı ifadeyle 42 Katrilyon $) karşılığında 3. Hava Limanı'nı yapacak. 25 sene işletip, bu sürenin sonunda Devlet'e teslim edecek.

    Benzer şekilde, 3. Köprü için Devlet yine Tek Kuruş ödemeyecek. Ve sözleşme sona erdiğinde 3. Köprü de Devlet'in resmen Mülkü hâline gelecek.

    Ve böylece hiç yoktan Devletin İşletmeleri olacak.

    Aynı şekilde, ne Telekom ne de herhangi başka bir şirket satılmadı, özelleştirildi! Telekom zaten özelleşmiş olmasına rağmen hâlâ Devlet'in mülkü! Sözleşme süresi sona erdiğinde Telekom Devlet'in idaresine geçecek.

    Bir kez daha düşünelim.

    "

    İşsizlik 2001 yılının sonlarına doğru %10'un üzerindeydi. Günümüzde de benzer şekilde. Pek yakın geçmişte işsizliğin tek hanelerde olduğu da ortada.


    Sen iktisattan ekonomiden anladığın için bu şekilde yazmıyor olamazsın biryerlerden kopyala yapıştır yapıyor olmalısın aksi halde ingiltere abd ekonomisi ile Türkiye ekonomisini karşılaştırmak ikisat fakültesinde fıkra olsa reyting almaz...

    Çok laf söylemiş yazmışsın belli ki umuta bağlamışsın ama anmış olduğun ülkelerin hangisi enerjisi kendine yetebilenler arasında ingilere en yakın petrol kuyusuna nekadar mesafede? yada abd kendi topraklarında çıkarttığı petrol hangi yüzyılda peak yaptı henüz çıkartılabilen ile kaç saat idare edebiliyor.

    satılmakdı ile özelleştirildi demişsin arada kavram kurnazlığı yapmışsın komik bile olmamış




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hkD

    Heyt be yiğidim benim.
    Yürü şanın yürüsün Osmanoğlu.
    Allah bileğine, ayağına, koluna kuvvet versin.
    Seni bize bağışlayan Rabbi'me şükürler olsun.
    Yürü
    Yürü be Uzun Adam
    Şanın alsın başını gitsin Çinin uçsuz bucaksız Seddine, yürüsün be Amerikanın en yüksek tepesine.
    Yürü!

    Sadece şakaydı.
    Tayyipli yıllara devam.


    Hocam valla yarısındayken bastım eksiyi şaka olduğunu sonradan fark ettim kusura bakmayın:D

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    quote:

    Orijinalden alıntı: İl teber

    Her borç konusu açıldığında klasik hareketler yine sergilenmeye başlanmış.

    Aslında ben de bıkmıştım bu konuda cevap vermekten ama yalan yanlış söylemler karşısında tutamıyorum kendimi.

    1. Burada ki kullandığım her bilgi T.C. Merkez Bankası ve TUİK kaynaklı.. Bir tarafımdan bir şey uydurmuyorum ve ya resmi olamayan kaynaklar kullanmıyorum.

    2.İlk cümlem de bahsettiğim olay. Borçlar konusunda emme basma tulumda gibi her zaman sallamasyon hareketlerde bulunan ve her seferinde cevabını alan kişilerin konuyu hemen başka kalemlere çevirip sıyrılmaya çalışmaları.

    Yani burada haksız olduklarını kabul edip benim de desteklemediğim , kabul etmediğim bazı konulara kayıp sıyrılmaya çalışmaları.

    Misal ÖTV sisteminin geçerliliğini yitirdiği konusu.



    Ben bu konu hakkında Otomobil Genel forumunda makale yazdım resmen. Bu sistem değişmeli yararından çok zararı dokunuyor diye.

    Misal asgari ücret...

    Asgari ücretten kesilen kesintilerin kesilmemesini her defasında söyledim.

    +18 Net ücretin 1100-1150 TL arası olması gerektiğini.

    vb...
    .
    .
    .

    Ben yanlışa yanlış , doğruya doğru diyorum. Fark zaten burada.

    Sevgili forumdaşım,

    Kaldığımız yerden devam etmek yerine, biraz başa sarıp konu hakkında bilgisi olmayan fakat fikre sahip olan arkadaşları da bilgilendirmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Sanırım siz de buna eklemelerde bulunursunuz, çünkü uzatacak vaktim yok.

    Öncelikle, AKP'nin ekonomi politikalarının mimarı AKP değil, Amerika'dan ithal Kemal Derviş'tir. Kendisi, Amerika ve dolayısı ile IMF tarafından Türkiye'ye bir teklif sunmuştur. Bu teklife göre Türkiye, kamu mallarını en kısa sürede özelleştirirse, ekonomik büyümenin sağlanması gerekli destek Amerika'dan gelecektir. Ancak burada önemli bir sorunla karşılaşmışlardır. O dönemin koalisyon hükümetinin büyük oyuncuları, yani DSP ve MHP buna karşı çıkmıştır; ANAP ise tek başına iktidar yapılamayacak kadar pisliğe bulaşmıştır. İktidar ihtimali olan bir diğer parti, Erbakan'ın partisidir fakat o da baştan sona kadar Amerika karşıtı politikalar izlemiş, IMF'e karşı duruş sergilemiş, büyüme yerine kalkınmaya öncelik tanımıştır.

    İşte tam bu noktada, farklı partilerden birsürü hırslı insan bir araya gelmiş ve bir anda, arkasında başta Doğan Grubu olmak üzere tüm patron medyasının desteğini alarak iktidar olmuştur. Bahsi geçen partide yok yoktur. Yolsuzluktan davaları süren adamdan, oğlu adam öldürüp hapis yatmamış olana; devletini AİHM'ye şikayet edenden, Madımak'ta insanları diri diri öldürenlerin gönüllü savunucularına kadar, her türlü olumsuz davranışı aynı çatı altında buluşturmuş bir parti, bir anda sermayenin desteğini arkasına almıştır. Partinin o günlerdeki en dikkat çeken sloganı "Biz değiştik. Artık eskisi gibi değiliz" olmuştur.

    Sermayenin yeni gözdesi olan partinin önderleri neden "değişme" ve bunu dile getirme ihtiyacı duymuştur? Geçmişinde şeriatten bahseden, Amerika'ya karşı duruş sergileyen, hırsızlık yapmadan asla zengin olamayacağını söyleyen insanların değişimi nasıl olabilmiştir?

    Kurulduktan hemen sonra iktidara gelen parti, değiştiğini ve vefa borcunu en kısa zamanda ödemek istediğini, devletin tüm kar eden kurumlarını satarak göstermiştir. Bunlar arasında en dikkat çekici olan iki tanesi Türk Telekom ve Erdemir'dir. Türk Telekom, yani Türkiye'nin iletişim ağı, hakkında hiçkimsenin doğru dürüst bilgiye sahip olmadığı ve Lübnan'da siyasetin en güçlü isimlerinden olan bir hıristiyana satılmıştır. Bu durum o dönemde hala güçlü olan ordunun dikkatini çekmiş ve ordu Erdemir'e bir şekilde el koyarak, yabancıya gitmesine engel olmuştur.

    O günlere kadar Türkiye'de enflasyon yüksektir ve doların bir günü, diğer gününü tutmamaktadır. Ancak bir anda herşey değişmiş, dolar stabilite kazanmış, enflasyon ise düşüşe geçmiştir. Burada ilginç olan, daha doğrusu herkesin kendisine sorması gereken soru şudur; Üretim artmadan ya da petrol kaynakları bulunmadan, aynı gelire sahip olan ülke nasıl olur da bir anda bambaşka bir ekonomik görünüme kavuşur?

    Soruyu daha da Türkçeleştirmek gerekirse; Daha önce iki evi olan ve bu evlerin birinde oturup, diğerinden de kira geliri sağlayan ama bir türlü iki yakasını bir araya getiremeyen Ahmet Bey, nasıl oldu da tek evle iki yakayı bir araya getirmeye başladı?

    Cevap basittir; Ahmet Bey, ikinci evini satmıştır ve bu sayede yüksek bir nakit getirisine kavuşmuştur. Evini satarak elde ettiği bu gelir, kısa vadede ve biraz tutumlu olsa, maaşından artanlarla ödeyebileceği eş-dost alacaklarını ödemesini sağlamıştır. Ancak, Ahmet Bey'in göze çarpmayan bir geliri daha vardır; tefeciden aldığı para.

    Evet, Türkiye'nin son 10 yılda üretmeden, kalkınma hamlesi yapmadan ve tarihinde hiçbir zaman görülmemiş tüketim çılgınlığına rağmen batmamış olmasının asıl nedeni, tefeciden aldığı paradır. Televizyonda devamlı duyduğumuz, gazetelerde devamlı okuduğumuz bu tefeci borcunun iktisattaki adı sıcak paradır.

    Sıcak paranın Türkiye'yi tercih etmesinin nedeni ise, FED'in faizleri düşürmesi sonrasında, başta petrol zenginlerinin elinde birikmiş olan nakit paranın kendisine en yüksek geliri arayışı gelmektedir. Bunun yanı sıra, 11 Eylül sonrası batıda Araplara karşı oluşan tepki de bu paranın üzerinde etkili olmuş, paranın devlet garantili en yüksek getiriyi sağlayacağı yer olan Türkiye'ye gelmesini sağlamıştır.

    Tefeci Ahmet Bey'e borç verirken, dünya standartlarının üzerinde bir gelir sağlayacağını, eğer bu geliri elde edemezse Ahmet Bey'in ikinci evini alabileceğini bilmektedir. Eğer son 10 yıla ait gazetelere bakarsanız, Türkiye'de kurulan fabrikaları değil, kurulan yabancı sermayeli bankaları ya da yabancı sermayeye satılan bankaları görebilirsiniz.

    Buraya kadar sorunsuz şekilde geldik. Çoğul olarak konuşmayı tercih ediyorum, çünkü başta kişi başına düşen milli gelir olmak üzere, tüm zenginlikleri bölüştürerek kağıda aktaran devletin istatistik kurumu, benim gelirimi de bir anda yükseltmiştir. Bu kurum o kadar yeteneklidir ki, işsizlik artarken, maaş zamları yıllı %4 civarında gerçekleşirken, her yıl ortalama 4 bin işletme kapanırken ve hiçbir fabrika açılmazken benim gelirimi bir anda 3 katına çıkarmıştır.

    İstatistik kurumunun yaptığı bir diğer araştırma daha vardır ki, bundan Tayyip Erdoğan hiçbir yerde bahsetmez. Sadece son 4 yılda kişi başına düşen borç miktarı %90'dan fazla artmıştır. Kişilerin kredi, kredi kartı ve Toki borçları, gelirlerinin %48'ine ulaşmıştır. Yani, her birimizin gelirinin yarısı bankalara gitmektedir.

    Şimdi biraz da teknik dille konuşalım. Yıllardır büyüyen Türkiye'nin bu büyümesinin bir de Gini Katsayısı ile ölçülmesi gerekir. Gini Katsayısı'nı burada ekonomi dersi veren iktidar yanlısı (başta İl Teber olmak üzere) arkadaşların bildiğini düşünerek, açıklama gereği duymuyorum.

    Türkiye, Gini Katsayısına bakıldığında gelir dağılımı aşırı bozuk bir ülke izlenimi vermektedir. Toplam nüfusun en fakir %20'lik kısmı toplam gelirin sadece %6'sına sahipken, en zengin %20 ise toplam gelirin neredeyse yarısına sahiptir. Yani o büyüme, bu enflasyon, otoyol, tünel, Amerika'da 1907'de yaşanan maden faciası bir kenara bırakılırsa, Türkiye'nin zenginliğinin şu anda bu yazıyı okuyacak kadar vakti olan hiçkimseyi ilgilendirmediği açıktır.

    Konuyu rakamlarla boğmak istemiyorum. Eğer merak eden varsa, patron gazetelerinin köşelerini tutmuş olan ve bu sayede onbinlerce lira maaş alan, işi ise iktidarı yalamak olan ekonomist görünümlü soytarıları bir kenara bırakıp, gerçekten ekonomiden, sosyal adaletten ve herşeyden önce sizden bahseden ekonomistleri takip etmelerini öneririm.

    Bir diğer konu ise, adını unuttuğum diğer bir iktidar görevlisi arkadaşın "İktidar zamanında yapılan yolları babanız mı yaptırdı?" gibi ilginç mantıksal çıkarımıdır.

    Bilal ya da Sümeyye daha önceleri adamlarını gönderirdi fakat bu cümleden anladığım kadarıyla, artık kendileri doğrudan yazmaya başlamışlar. Bir partiyi "Babasının" olarak gören başka kimse tanımıyorum. Bu konu da uzun, fakat bunun için ilkokula kadar dönüp, sosyal bilgiler dersinden başlamam gerekeceği için hiç başlamamayı tercih ediyorum.

    Saygılar...

    Bilgilendirici bir yazı olmuş, açık bir şekilde açıklamışsınız. Teşekkürler öğrettikleriniz için




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hesher

    Hocam ağzım açık kalarak okudum yazar falan mısınız? Bence çok doğru çıkarımlarda bulunmuşsunuz.

    Saygılar...

    İyi akşamlar forumdaşım. Yazı yazarak para kazanıyorum, fakat siyasi konularda yazdıklarımdan asla para kazanmayı düşünmüyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: VirgilSollozzo


    quote:

    Orijinalden alıntı: bilemezsinki

    quote:

    Orijinalden alıntı: TRojka

    Ben Menderes ve devamındakiler Amerikan yalakasıdır dedim. Konu Lozan'a geldi.

    menderes ve devamındakiler dediğiniz hep aynı cihette yol alan şahıslara ithafen kurulmuş bir cümledir. maksat bir iddia değil sizinki ; laf olsun torba dolsun.

    Sizde kaynaklarıyla atın buraya menderesin abd yalakası olduğuna dair...

    Turkiye'nin Kore Savasi'na dahil olmasi Menderes'in ABD'ye yaptigi yaptigi en buyuk yalamalardan biridir.Baska ornekler de ariyorsan eminim bulursun.Ama sunu da belirtmek gerekir;Turkiye tarihinde hicbir hukumet simdikiler gibi ABD yalayicisi olmammistir.Hicbir hukumet icin " Bu guzel cocuktur,halinin altina supurmeyin,bunu kullanin " tarzi ifadeler kullanilmamistir.Arkadas,Menderes ve sonrasi hukumetler diyerek genis bir tanim yapmis.Ecevit hukumeti disinda digerlerine katiliyorum sahsen.Gozlerini acabilsen sen de ve diger saltanatci halifeciler gorebilirsiniz zaten

    Bir yanlış anlaşılma söz konusu. Menderes ve onun fikirsel anlamda devamındakiler demek istedim ben. Menderes, Özal, Erdoğan'ı kastettim.




  • Beyaz tv'de Murat Sari ile Hakan Bayrakçi var. İkiside Rte ilk turda %55 ile alır diyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: karpuz luteum

    Beyaz tv'de Murat Sari ile Hakan Bayrakçi var. İkiside Rte ilk turda %55 ile alır diyor.

    ilkeli ulusalcı arkadaşlar sandığa gitmeyerek ne kadar idealist olduklarını gösterecekleri için eninde sonunda göreceğiz gibi acı sonu.
  • Canis Majoris kullanıcısına yanıt
    Olaya sembolik yaklaşıyorsunuz. Birilerinin katılımcı yada izleyici oluşunu değil ab ülkeleri buna abd dahil diyerek ifade ettim. İlla ki birileri zaten madalyonun görünen yüzünde masum rolüne bürünür ama esas stratejiyi adı anılmayacak kadar uzak düşünülen güçler olur. Silah üretimi hakkında dayatılanları da gözardı etmemek gerekiyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bilemezsinki

    quote:

    Orijinalden alıntı: TRojka

    Ben Menderes ve devamındakiler Amerikan yalakasıdır dedim. Konu Lozan'a geldi.

    menderes ve devamındakiler dediğiniz hep aynı cihette yol alan şahıslara ithafen kurulmuş bir cümledir. maksat bir iddia değil sizinki ; laf olsun torba dolsun.

    Sizde kaynaklarıyla atın buraya menderesin abd yalakası olduğuna dair...

    Başka borçlarla kapatılan o IMF'nın temelini atmıştır.

    Amerika'nın anti-komizm hareketi doğrultusundaki istekleriyle milli sanayi gelişimini durdurmuş, köy enstitülerini kapatmıştır, Kore savaşına asker göndermiştir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TRojka -- 5 Temmuz 2014; 1:09:35 >
  • @Casper_C hocam eline sağlık ekonomi konusunda mevcut durumu özetlemişsin ama maalesef boşa bir çaba bizimkisi, neden mi :

    Karşı cephe İktidarı "Düşman" olarak kodlamış.

    Düşman ontolojisi yani doğası gereği def edilmesi, ortadan kaldırılması gereken "İşgalci" bir güçtür.

    Düşmandan iyi, olumlu, güzel bir icraatın sadır olması mümkün değildir, düşünsene İngilizler ülkeyi işgal etmiş Marmarayı, 3ncü köprü, havaalanı vs yapmış, "Ooo ne harika, elleri dert görmesin , ne çalışıyorlar " diyen olur mu ?

    Ataları İnönü'nün 1968'de Ulus gazetesine verdiği demeçte : Kimse işitmesin, millet düşmanınızdır! dediği gibi Erdoğan'ın nezdinde halk düşmandır ve behemehal hangi yöntemle olursa olsun tasfiye edilmedlidir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Forumdaşım,

    Öncelikle, bağlı olduğunuz siyasi partiye karşı duyduğunuz görev aşkının kesinlikle saygıyı hak ettiğini belirtmem gerekiyor. Diğer partilerin tabanlarında yer alan seçmenler de sizin gibi olsa, burada benim yerime onlar partilerini savunurdu; fakat maalesef bu görev benim gibi hiçbir partiye oy vermek istemeyen, hepsini aynı gören birine düşüyor.

    İkinci konu ise, ilk mesajımda da belirttiğim gibi bana gazete küpürü ve ekonomi bilmeyenlerin kuracakları cümlelerle gelmemenizi tavsiye etmiştim, çünkü bunun sonunda, sizin okuyup benim okumadığımı sandığınız gazete küpürlerine rahat rahat cevap verebilecek durumda olacağımı anlatmaya çalışmıştım ama gördüğüm kadarıyla siz bunu dikkate almamışsınız.

    Bu konuda, bana bir daha gazete küpürü ile gelirseniz, sizi ciddiye alıp cevap bile vermem; bu nedenle ilk ve son olarak bu mesajınıza cevap veriyorum ve biliyorum ki, benim yazdıklarım sizi görevinizden alıkoyamayacak ve siz yine benim gibi hiçbir partiyle bağı olmayan birini CHP'li yapacaksınız.


    Lafı fazla uzatmadan, size cevap vermeye başlayayım;

    - Hani durmadan bahsettiğiniz "Dış Borç Stoku" terimi var ya, üzülerek söylüyorum ki, tek başına hiçbir anlam ifade etmez. Sizin iktisat bilginiz herhalde oldukça yüksektir, bu nedenle de bilmeyen arkadaşların öğrenebilmesi için, Ahmet Bey'i tekrar sahnneye çağırıp bu durumu onun üzerinden anlatmam gerekiyor.

    Ahmet Bey'in konu-komşuya, bakkala, manava ve bankaya olan borcu 1.000 TL'dir. Ali Ağa'nın borcu ise 10.000 TL'dir. Ahmet Bey, bardağın dolu tarafına bakar ve içinden "Ulan şu Ali Ağa'ya bak. İyi ki onun yerinde değilim. Dünya kadar borcu var" demektedir. Ancak, Ahmet Bey'in unuttuğu önemli bir detay vardır; Ali Ağa'nın geliri, kendisininkinden çok daha yüksektir ve o borcu da Ali Ağa rahat rahat ödeyebilir. Ancak kendisi, görece az olan borcunu ödeyebilecek gelire sahip değildir.

    Biz buna iktisatta "Cari Açık" deriz. Yani, borçlarla alacakların arasındaki farktır. Verdiğiniz örnek içerisinde doğru olan Amerika Birleşik Devletleri'dir. Onun cari açığı Türkiye'den daha yüksektir, fakat geri kalan örnekleriniz maalesef ki, okuma alışkanlığınızdan vazgeçmeniz gereken ve sizin kandırılmaktan zevk aldığınızı bilen on binlerce lira maaş alan yazarların çarpıtmalarıdır.

    Özetle, Türkiye cari açıkta bu sene dünya 5'incisidir. (Yazıyla beş) Bu da demek oluyor ki, ne kadar borcunuz olduğu değil, borcunuzun gelirinize oranı önemlidir.

    - İkinci konumuz ise, daha önceki mesajımda da belirttiğim gibi, AKP (AK Parti değil) ve yancılarının devamlı kullandığı "Kamu Borcu" safsatasıdır. Borcu "kamu" ve "özel" diye ayırmak, iktisatla olan ilişkinizin, dünya düzeninin size ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor. Bahsettiğiniz o kamu sektörü tüm borcunu ödese de, özel sektör ödeyemezse ülke yine krize girer ve yine ekonomi balonu patlar. Yani, aynı gemide olduklarını saklamak gibi basit ve anlamsız bir girişim gerçeklerden uzaklaşmak olur.

    - Tam bir AKP propagandacısı gibi "IMF'ye borç veriyoruz" saçmalığını (kusura bakmayın ama bu yalan karşısında sabrım taşıyor) tekrar edip durmayın, çünkü IMF'ye borç verdiğimiz yok. Biz sadece zor durumda kalırsak, kullanmak amacıyla para yatırmaktan bahsettik ve sonrasında da ne olduğu meçhul.

    Buraya kadar bahsettiğimiz her konuda siz uyanıklığa gidip "Kamu" ve "Özel" ayrımı yaparken, ben birey olarak hem kamu hem de özel sektörün borcundan etkilendiğim için, maalesef bu ayrımı yapıp mutlu olamam. Herhangi birinin borcunu ödeyememesi demek, benim borcumu ödeyemediğim anlamına gelir. Lütfen bunu bir yere not edin, birgün olur da özel sektör borcunu ödeyemezse ve siz de işsiz kalırsanız şaşırmamanız için yeterli olur.

    Bu arada, küçük bir not düşmekte fayda var. Her ne kadar kamu borcu azalsa da, özel sektörün dış borcu her sene yeni bir rekor kırıyor ve borçlarının büyük bir kısmı da kısa vadeli borçlardır.

    Gelelim ikinci konuya, yani özelleştirmelere;

    Geçmiş hükümetlerin hiçbiri (ki benim için AKP ya da diğer hükümetler farklı değildir) Türk Telekom gibi piyasa değeri 23 milyar dolar olan bir şirketi 1 yıllık geliri karşılığında satmayı düşünmemiştir. Geçmişteki çobanlardan Süleyman Demirel İskenderun Demir Çelik Fabrikası'nı özelleştirmek için "Çok yüklü elektrik masrafı var" demiştir fakat o zaman ki gazete patronları başbakanın telefonu ile haberleri yok edip insanlara penguenler hakkında bilgi vermedikleri için İSDEMİR'in elektriğini kendisinin ürettiğini manşetlerine taşımışlar ve bu özelleştirmeye engel olmuşlardır.

    Onun dışında, diğerlerinin gerçekleştirdiği özelleştirmelerden bihaberim ve zaten hiçbir hükümetin yaptığı özelleştirmeyi de savunmam sevgili forumdaşım.

    Siyasi partilerle ilgili fikirlerime gelince;

    MHP zaten AKP'nin yancısıdır. AKP'ye en çok laf edip, her kanunu koşarak gidip onaylayan bir partidir. O yüzden de ne söyledikleri ya da ne yaptıkları beni ilgilendirmez.
    CHP'nin bildirgesini okumuş gibisiniz. Bu durumda CHP ile yakından ilgilendiğinizi düşünmemde sakınca yoktur ve tabii ki özelleştirmelere karşı çıkan bir partinin bildirgesinde böyle gereksiz bir bilginin olmamasına da şaşırmamanız gerekir.

    3. konuda siz iyice siyasi propaganda işine girmişsiniz. Maalesef ki sizin lideriniz bile gazete patronlarını arayıp haberlere müdahale ettiğini itiraf etmişken, sizin bu şekilde bir biat kültürü ile hareket ediyor olmanız üzücü. Medya ile ilgili olarak Sabah-ATV Grubu hakkında hiçbir şey bilmediğinizi varsayıp, araştırmanızı öneriyorum.

    4. konuda da siyasi propaganda işine girişmişsiniz ve maalesef ciddiye alıp cevap vermek durumunda kalıyorum. Üretimi artan bir ülkenin cari açığı neden artar ki? Yani, ortada bir gariplik yok mu sizce de? Hani derseniz ki "Üretim artıyor ama tüketim daha da çok artıyor", o zaman mantıklı bir açıklama yapmış olursunuz ama bu durumda da ben haklı çıkmış olurum ve birinci konuda övündüğünüz dış borç safsatasının safsata olduğunu kabul etmiş olursunuz.

    İşsizlikle ilgili olarak da sizi biraz aydınlatmamda fayda görüyorum, ki karşılıklı tartışmalara girdiğinizde rezil olmayasınız;

    2001 krizinden hemen önce yani 2000 yılında Türkiye'nin işsizlik oranı %6.5'tir.
    2001 yılında %6.6'ya yükselen işsizlik oranı, kriz sonrasında en fazla acının hissedildiği 2002 yılında %10.3 olmuştur.
    Ekonomi uzmanları ile dolu olan ve istatistik kurumunu da kendi adamlarıyla doldurmuş olan AKP'nin kağıt üzerinde oynamaları sonrasında, 2009 yılında %14.3; 2013 yılında ise %10.1 olarak gerçekleşmiştir.

    Sırf bu rakamlar bile zaman harcayıp oradan buradan topladığınız bilgilerin ne kadar yalan ya da yanlış olduğunu göstermeye yeter. Aslında bu bir sorun değil, çünkü o sizin vaktiniz ve istediğiniz gibi israf edebilirsiniz. Ama bu arada, sizin propaganda kokulu yalanlarınızı düzeltmek bana kaldığı için, benim vaktimi çalıyorsunuz.

    Tüm bunlardan sonra, maalesef size ayıracak daha fazla vaktim olmadığı için alta eklediğiniz ve bana liderinizin kelimelerini kullanarak yönelttiğiniz diyaloğu okuma ihtiyacı bile duymadım.

    Bu arada, umarım her ikimizin yazdıklarını da buradaki arkadaşlar okurlar ve kendi kafalarında yorumlarlar. Eğer bunu yaparlarsa, bundan sonra en azından birimizi okumak için zamanlarını harcamaz, onun yerine daha faydalı bir şey yapıp oyun oynarlar ya da film izlerler.

    Propagandalarınıza daha fazla cevap vermeyi düşünmüyorum. Bu nedenle, benim adımı kullanarak yapacağınız yorumlara karşı kendimi savunamıyor değil, yazdıklarınızı ciddiye almıyor olacağımı bilmenizi isterim.

    Saygılar...
    profilinizi gizlemeyin, sizinle muhatap olmak isteyen insanlar ilk önce oraya bakıyor. bakmaları da gerekli.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: bilemezsinki

    Logo çalıntı vs diye lakırtı yapanlara ithafen !

    ----------------------------------------------------------------------------------
    AK Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığının açıklandığı toplantıda seçim kampanyasında kullanılacak logo da gösterildi.

    Tünelin ucundaki ışık

    Bugün ilk kez gösterilen logo 'Tünelin ucundaki ışık' anlamına geliyor

     12. T.C Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan


    Güneşin doğuşu

    "Güneşin doğuşu, Yeni Türkiye'nin doğuşunu ve geldiği noktayı simgelemekte, Yeni Türkiye'nin büyüme ve yükselme arzusunun devam edeceğine işaret etmekte. Güneşin doğuşu, yeni umut ve hedefleri içinde barındırır. Güneş kuşatıcılığa, birlik ve beraberliğe vurgu yapar. Güneşin ışığı ve sıcaklığı, sevgiyi, muhabbeti ve dayanışmayı anlatır.

    2 yol ve yolculuk

    Yol ve yolculuk, Recep Tayyip Erdoğan'ın hayatını simgeler. Yoldaki kıvrım ve virajlar mücadeleleri, davaya adanmışlık ve kararlılığını anlatır. Siyasetteki basamak basamak yükselişini ifade eder. Uzun ince bir yolda olduğunu, gece gündüz çalıştığını, davasından, millet sevdasından ve Yeni Türkiye yolunda hedefe doğru kararlılıkla yürüdüğünü anlatır.

    3 Erdoğan

    Güneş ve yol ile tarif edilen hedeflere götürecek olan lideri gösterir. Bu lider herkesin bildiği, tanıdığı Erdoğan'dır. Kullanılan font ve harf aralıklarının sıklığı, Türkiye'nin bütünlüğünü, güç birliğini ve kader birliğini temsil eder.

    Renkler

    1 Kırmızı: Güneşin doğuşunu, yükselişini, sıcaklığı, samimiyeti, gücü, kararlılığı ve Türk bayrağının kırmızısını anlatır.

    2 Beyaz: Barışı, kardeşliği, birliği, tevazuyu, iyiliği anlatır. İstikrarı, devamlılığı ve Türk bayrağındaki beyazı temsil eder.

    3 koyu mavi:Gökyüzünün enginliğini, hedeflerin büyüklüğünü, güvenirliliği, saygınlığı, karizmayı ve bağlılığı temsil eder."


    logo

    tünel de yol kavisli olmaz. kavisli tünelde ışık gözükmez :D
    nehir yada yol ufukta güneş en mantıklısı
    sadece yol nehir olsa kıvrım sayısı bir adet fazlaydı.
    arabca Hz. peygamberin ismi yazıyor. ( bence sakıncası yok, olana da karışmam)

    iyi düşünülmüş lakin o kıvrımın birini ortadan kaldırarak hem mesajı hemde alt mesajı vermek mümkündü. bu açıdan logo durağan benim için.


    bireysel görüşüm iser
    bu iş için logo ne kadar gereksiz bir uğraş.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Casper_C


    Tebriğiniz için teşekkür ederim; ancak ben her neyi açıklıyor ya da ifade ediyorsam gerçeklerin açığa çıkması ve Milletin selameti adına açıklıyor ve ifade ediyorum.

    İktibasta bulunduğum kısımlar, bir gazete küpüründen alınmış değildir. Bu nedenle bence Gazete Küpürü zannettiğiniz iktibasları dikkâte almaya devam etseniz iyi olur.

    İktibasta bulunduklarım, bir Gazete Küpürü olsaydılar bile cevap verilmeyi hak ediyorlar idi. Tabi cevap verip vermemek kendi takdirinizdir.


    Sizi CHP taraftarı olarak gördüğümü açıkça ifade etmiş değilim. Sadece CHP ve MHP'ye yönelik konuyla ilintili olarak araya ara bilgiler sıkıştırmıştım.

    Aşağıdaki tablo Dünyada Cari İşlemler Açlğı En Yüksek olan 20 Ülkenin 2011 , 2012 , 2013 ve 2014 Senelerindeki Listesi

     12. T.C Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan



    Peki şimdi örneğin;

    İngiltere, 2013 senesinde 69 MİLYAR $ cari işlemler açığı Dünyada 4. sırada iken

    Türkiye, 2013 senesinde 60 MİLYAR $ cari işlemler açığı ile İngiltere'nin arından 5. sırada

    Ve sonra 2013'te 6. sırada yer alan Kanada 57 MİLYAR $, ardından Avustralya 50 MİLYAR $ Cari İşlemler Açığı ile, ABD'yi, İngiltere'yi ve Türkiye'yi takip ediyor.

    Haydi, İngiltere'yi de, ABD'yi de, haydi Avustrayayı' da yerden yere vurun !


    Cari Açık dediniz, alın size Cari Açık !

    "Türkiye öldü bitti!" öyle mi?

    Eee İngiltere, İtalya, Fransa, Kanada, ABD ne alemlerde? Açıklayın.


    Bir defa Türkiye'de Cari Açığın en büyük sebebi, Enerji'de Dışa Bağımlılığımızdır. Enerji'de Dışa Bağımlılığımıza büyük ölçüde darbe indirebildiğimiz an Türkiye Dünyada Fırtına gibi esecektir.

    Yine belirtiyorum; hiçkimse ama hiçkimse birilerinin oyununa gelerek ellerinde pankartlarla Türkiye'de Nükleer Santraller hamlesine karşı bu ülkenin geleceğine kastetmeye teşebbüs etmemeli!


    2 -) Özelleştirmeler dünyanın her memleketinde var. Bu demek oluyor ki; aynı durum diğer Dünya Ülkeleri için de geçerli olsa gerek...


    3-) Özelleştirilen her kurumda olduğu gibi Türk Telekom'dan elde edilen kazanç devamlıdır. Çünkü, yönetimi Özel bir şirket devralmıştır. Ve pekçok mes'uliyetler üstlenmiştir.

    Özelleştirmelerin eksi yanları olduğu artı yanları da vardır. Ama işte Muhalefet, bir işin her zaman eksi taraflarını dile getirir, artı taraflarını dile getirmez.


    Telekom'a bakılacak olursa, Dünyanın sayılı En Büyük Hava Limanlarından biri olacak olan İstanbul'a Dev 3. Hava Limanı Projesi Türkiye'de icra olunan pekçok proje gibi YAP - İŞLET - DEVRET modeline tabidir. Ve Devlet'ten 1 Kuruş bile talep edilmeksizin 42 ya da 46 MİLYAR $ karşılığında hayata geçirilecek olan 3. Hava Limanı, 25 sene sonra Devlet'e teslim edilecek.

    Peki bunları niçin görmüyorsunuz? Ve yine Telekom, sözleşme sona erdiğinde Telekom'un idaresi Devlet'e teslim edilecek.

    Ve yine, peki bunları niçin görmüyorsunuz?

    Satılmadı, Özelleştirildi! Niçin çarpıtıyosunuz?


    Türkiye'deki bir büyük zaafiyet de, MHP'nin Seçim Beyannamesi'nde yer alan Özelleştirme vaatleridir.

    MHP'li seçmene sorsan; "Hükûmet'i niçin desteklemiyorsun?" "Diyecek ki Teror..."


    CHP, Seçim Bildirgesi'nde Özelleştirmelere taraftar olup olmadığının sözünü bile etmez; ama her ne hikmetse, "Özelleştirme Karşıtı" imiş gibi düşünülür.

    CHP, bu hususu da işine geldiği gibi kullanır.

    CHP'li seçmene sorsan; "Hükûmet'i niçin desteklemiyorsun?" "Diyecek ki ülke parsel parsel satılıyor..."

    "
    Yahu ülkeye Yatırımcı gelmiş. Devletinden Tek Kuruş istemiyor. Dile kolay, 42 MİLYAR $ (tarihe gömülen eski bol sıfırlı ifadeyle 42 Katrilyon $) karşılığında 3. Hava Limanı'nı yapacak. 25 sene işletip, bu sürenin sonunda Devlet'e teslim edecek.

    Benzer şekilde, 3. Köprü için Devlet yine Tek Kuruş ödemeyecek. Ve sözleşme sona erdiğinde 3. Köprü de Devlet'in resmen Mülkü hâline gelecek.

    Ve böylece hiç yoktan Devletin İşletmeleri olacak.

    Aynı şekilde, ne Telekom ne de herhangi başka bir şirket satılmadı, özelleştirildi! Telekom zaten özelleşmiş olmasına rağmen hâlâ Devlet'in mülkü! Sözleşme süresi sona erdiğinde Telekom Devlet'in idaresine geçecek.

    Bir kez daha düşünelim.

    "

    İşsizlik 2001 yılının sonlarına doğru %10'un üzerindeydi. Günümüzde de benzer şekilde. Pek yakın geçmişte işsizliğin tek hanelerde olduğu da ortada.


    Şu benzetmeler, karşlaştırmalarınız çok garip gerçekten. Bizim işsiz bir arkadaşın da 10000 TL borcu var, hatırlatınca "ABD'nin de 13 milyar dolar borcu var, benimki de borç mu?" diyor.

    Ayrıca 3. havalimanı ifadesi yanlış. O havalimanı açıldıktan sonra Atatürk Havalimanı aktif olmayacak.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TRojka -- 5 Temmuz 2014; 11:18:50 >




  • akp'nin maaşlı yorumcularının ifadeleri gerçekten de çok komik
    maaşlı bir akp'linin yazdıklarını kopyalayıp, buraya yapıştırınca ekonomi profesörü mü olunuyor
    Benzin ne kadar haberiniz var mı? Asgari ücret ne kadar haberiniz var mı? Cari açık ne kadar haberiniz var mı?
    Sıcak paraya dayalı ekonomi diye ekonomi teorisi mi var. Zırvalamakta kendinizi aştınız
    Adamın birisi ulusal kanalda cari açığın %25'ini ben kapattım diyor. Bu adamın vergi rekortmenleri listesinde olmaması mı mantıksız yoksa bu adamın Türk olmamasına rağmen Türk bayrağı altında şov yapması mı daha mantıksız bilemiyorum.
    Neymiş, biz iktidarı sevmiyormuşuz, o yüzden eleştiri yapıyormuşuz.
    Benzinciye gittiğinizde iktidarı sevdiğinizi söylerseniz benzini 2 liradan mı alıyorsunuz, ak gençler
    Her şeyi dışarıdan alıyoruz, dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz, verginin vergisini ödüyoruz, cari açıkla baş edemeyen devlet taksit uygulamasını kaldırmış, ne ekonomisinden bahsediyorsunuz.
    Bazı şeyleri bu kadar da belli etmeyin. İnandırıcı olmuyor.
    Gelelim İnönü meselesine.
    Açıkça bu milletin bir tarafına bir şey edeceğiz diyenleri destekleyen insanlar olarak, İnönü'ye mi yükleniyorsunuz.
    Abd ile beraber müslüman ülkeye savaş açmayı isteyenleri destekleyen tipler olarak İnönü'ye mi yükleniyorsunuz.
    Orta doğuda akan müslüman kanının sorumlusu olarak, evsiz kalan, fuhuşa ve batağa sürüklenen Suriye'lilerin ahını almış kişiler olarak İnönü'yü mü eleştiriyorsunuz.
    Teröristle görüşenin şerefi yoktur, dedikten sonra teröristle görüştüğünü itiraf edenleri destekleyen tiplersiniz. Ne olduğunuz cümlenin içinde gizli.
    Açın tarih kitaplarına bakın 1. ve 2. İnönü savaşları ortadadır.
    Bu nedenle İnönü'yü eleştirmek sizin haddinize düşmez.
    Terörist ile vatan üzerinden pazarlık yapanları destekle, vatanı düşman işgalinden kurtaranları eleştir. Oldu, başka.
    Nasıl bir çıkarınız var ki bu kadar küçülebiliyorsunuz.
    Konuya gelirsek, akp şu an bdp'nin kıskacındadır.
    Bdp boşu boşuna kendi adayını ortaya sürmedi.
    2. tur için akp, bdp'ye muhtaç kalabilir.
    Bunun için yandaş medya %55 propogandasını kullanmaya başladı.
    İlk turda %55 oy alınacak, bu iş bitecek imajı yaratılarak seçmeni sandıktan uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
    Bu kadar sandık, sandık diyen bir zihniyetin, milleti sandıktan uzaklaştırması da ayrı bir rezilliktir. Adamların zihniyeti tamamen yalan ve çarpıtma üzerine.
    Arkadaşlar size tavsiyem gidin oy verin. Vermediğiniz her oy istemediğiniz adaya gidecektir.




  • halk tanımadığı birine neden oy versin? chp sağdan oy alabilmek için fena oyuna geldi. 1 ay içinde ne kadar reklamını yapabilcek sanki ihsanoğlu'nun? ismini ilk defa duyduğu birine oy vermemek için oyların çoğu Erdoğan'a gidecek kabul etsenizde etmesenizde gerçek bu
    ve yeni CB Erdoğan olacak ilk turda şimdiden kabullenin
  • 
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.