Şimdi Ara

Zaman Hakkında Bilimsel Yaklaşım

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
0
Favori
163
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Zaman herzaman hep aynı mı akıyordu yeryüzünde? Mesela geçmişi anlatan rivayetlerde işte 900 küsür yıl kadar çok uzunca bir süre insanların yaşadığı söylenir. Hani safsata gibi geliyor evet ama merak ediyorum mesela o dönem itibariyle zaman çok hızlı akıyor denebilirmi? Zamanın akışı hep aynı mıdır? Bilimsel olarak zamanın akışında değişim katiyen olmayacak bi durum mudur?

    Ayrıca mesela ışık hızına yaklaşan birinin boyunda kısalma olur deniyor. Bu doğru mu? Doğruysa yavaşlayan birinde zamanın yavaş aktığı bi yerdede boyda uzamamı oluyor?

    Bu soruların cevaplarını merak ediyorum. Özellikle burada bilimden ciddi manada anlayan, takip eden arkadaşlar ayrıntılı bi şekilde cevaplarlarsa çok yararlı olur benim adıma.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-FF1B88FA0 -- 16 Kasım 2017; 1:12:54 >



  • Zaman göreceli bir kavramdır. Yani bildiğim kadarıyla hîz ile zaman arasında bir ilişki mevcut. Einstein'in ünlü mc2 formülü bunu gösteriyor. Yani bir cismin hızı o cismin zamanını doğdudan etkilemektedir. Hiza göre zaman kısalıp uzamaktadır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Periah kullanıcısına yanıt
    Tabiki ama burada sanırım zaman mekana da bağlı? Ben diyorumki mesela aynı mekanda zaman bükülmesi olabilirmi? Yeryüzündeki hayatın akışı bizden öncekilerde hızlı olduğu söylenebilirmi? Herhalde bu hareket yasası veya elektronların hareketleriyle felan ilişkili? Eğer öyleyse de bilimsel olarak cevaplandırmak imkansız ki bu biliminde değiştiğini söylemek olur. Değil mi?
  • Zaman mekana bağlı olarak değişmez. Bunu hiçbiryerde okumadım ve duymadım.



    Zaman bilimsel verilere göre hıza bağlı olarak değişir. Yani sen ister burada ol ister uzayın başka bir ucunda aynı hızda hareket eden bir cismin üzerindeysen zaman aynıdır ikiniz içinde.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Periah kullanıcısına yanıt
    "Zaman, mekan ve hareket birbirlerinden bağımsız değildirler."
    Böyle bi yazı okumuştum ne kadar doğru bilmiyorumda benim anladığım zaman mekana göre şöyle değişir: eğer hareket mekana bağlıysa. Bunu diyebiliyormuyuz? Işık mesela her yerde aynı hızda mı ilerliyor?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-FF1B88FA0 -- 16 Kasım 2017; 1:51:28 >
  • Işık geleneksel görüşe göre hep aynı hızdadîr ve hiçbir madde ışık hızını aşamaz. Bu yine Einstein'in iddiasıdır.



    Ama ışık hızının aşılabildiğine dair birtakın yeni deneyler ve kuramlad ortaya çıktığına dair birşeyler okumuştum.



    Sonuç olarak bahsettiğiniz bağlılık şu şekildedir. Hız hem zamanı hemde mekanı (maddeyi) etkiler. Ama madde ve zaman birbirine bağlı olarak degişmez. Madde her zaman değisım içerisindedir ve bu zaman boyunca şartlar değişmezse hep aynı kalır. Aynı şekilde farklı yerlerdeki maddede zamanı hiçbirsekilde etkilemez.



    Bu üçünü birbirine bağlayan unsur hızdır. Hız hem zamanı hemde maddeyi etkilemektedir.



    Burada umarım buyuk bir hata yapmamisimdir. Ama sötlediklerim yanlışsa buradaki bilgili arkadaslar dúzeltecektir beni.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Periah kullanıcısına yanıt
    Madde ışık hızını aşamaz da ışık hızı suda ve boşlukta farklı degilmidir? Ben suda daha yavas diye biliyorum atomlar hizini kiriyor. Bu da mekana gore hizin degistigini gosteriyor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • O yanlış bir örnek oldu.



    Işık = hız olsaydı dediğinız mantıklı olurdu. Ama işık ile hız farklı şeylerdir.



    Işığın suya çarpıp yavaşlaması böyle birşey var mı bilmiyorum eğer var ise bu yorumu yapıyorum ama suda kırılan ışığın yavaşladığını sanmam.



    Işığın bir yere çarpıp yavaşlaması bir aracın ağaca çarpip yavaşlaması demektir ki burada çarpışan şeyler maddelerdir. Madde maddeyi yavaşlatır.



    Maddenin hıza etkisi olsaydı ise bu şu şekilde olurdu. Işık saniyede 300.000 km ile gidiyor diyelim ve bunun üzerine çıkamıyor. İste dünyada başka bir atom başka bir madde bulunsaydı ve bu saniyede 600.000km ile gitseydi ( bu hızda gidebilen tek şey olsaydı) madde hîzı etkiler diyebilirdik. Dolayîsıyla hızı etkilemesi ise zamanı etkilemesi anlamına gelir.



    Aynı şekilde başka bir madde olsaydı ve bu madde saniyede 150,000 kmnin üzerine hiçbir biçimde çıkmasaydı bu bir etki olurdu. Yani maddenin hız üzerinde ayırıcı nitelikleri olması gerekirdi. Ama 300.000 bütün maddeler için ulaşilacak son sınır ise ve bütün maddeler bunun altındaki hızlara erişebiliyorlarsa burada madde etkisiz elaman konumuna düser. Dolayısıyla zamanı etkileyemez.



    Kısaca maddelerin hız sınırlaması olmalıdır. Bütün maddeler ışık hızına ulaşır. Bütün maddeler ışık hızının altındaki hızlara ulaşır. Ama hiçbir madde ışık hîzının üstüne çıkamaz dersek burada madde etkisiz eleman olur. Hız ise maddenin boyutunu etkileyerek ve zamanı etkileyerek bu sınırları koyan asıl unsur haline gelir. Çünkü hızı arttırdıkça maddeniñ boyutu küçülür ve 300.000de boyut kücülemez hale geldiğinden maddenin sınırına ulaşılmış olur. Aynı şekilde zamanda o anda belki geçmış ile gelecek arasında bir noktada olduğundan orada da ayrı bir sınıra ulaşılmıs olur. Ve hız hem maddeyi hem zamanı etkileyerek bunu otaya koyar. Ama madde ile zaman arasinda gördüğün gibi doğrudan bir ilişki yoktur,

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Zaman bir an ise ve t kadar çokluksa bu çokluğun bulunduğu yer ile ona hareket kabiliyeti kazandıracak mekan ayrışmalıdır diye düşünülebilir.



    Gemimiz var diyelim. Zaman bu geminin üstündeki bir oluş ise zamanın aktığı olgusu geminin altındaki su olmalı diyebiliriz.



    Zamanın mekanı ve akışı bakımından su yoksa dahi gemi ve t kadar bir çokluk mevcuttur denebilir. Bu durum zamanı durağanlaştırır dersek zamana bağlı mekan(geminin) ın hareketini kesen olgu onu zamanın mekanına şahitler. Yani t kadar an geminin tamamı kadar olur.



    Bu durağan yapının tekil olduğu ve gorece hareket kabiliyeti bakımından su m kadar kutle olsa m arttıkça zaman durağandan harekete kayar.



    Geminin hareketi c denen hız kavramı ile ilgili oldukça t denen zaman algısı hızlanmış gibi gorulur.



    Burada t hızlandıkça c denen kavramı kutle ivme oluşturup arttıkça t kadar zamanı çağrıştırır dersek, zaman algısı zamanın kendi mekanından kutlenin ivmeli hareketi nedeniyle boyut değiştiren Bi hal alır denebilir.



    Kutlenin ivme oluşturması bakımından kainatta helezonik şekiller ongorulmuşe benziyor.



    Toparlarsak başta t kadar olan buyukluk mekanı olan gemi ile birlikte ivmeli kutlesel hareket neticesinde c kadar hızlanır.



    Bu esnada t denen ansal değer kutleye ışınlanmış gibi maddesel veride anlam kazanmaya başlar. Bizler zamana tabi duşunuruz.



    Kutlemizin ivmesel hareketi zamanmış gibi algılanır.



    Yaşlılık ivmesel bir hareket gibi düşünülebilir.



    C2 bana kalırsa zamanın aslen akmadığına vurgudur. Aslında kutleye transfer olan zaman denen t ve onun mekanı olan gemi m kutleli denizde yol almamaktadır.



    Bu açıdan m kutlesine ivme veren enerjinin eşiti olduğu hız ve kutle çarpımı durağanken t ve onun mekanın farazi c hızının oluşamamasına mukabil durağanlık halinde bulunan c hızı kendisi ile çarpılarak bir su damlasının havada asılı kalıp an itibari ile kabından çıkmaya çalışması gibi titreşir halde gorulmesine neden olur.



    C2 bu açıdan ışığın hızı değil titreşimi gibi akseden yapıdır denebilir.



    Toparlarsak durağan t ve onun mekanı olan gemideki hareketsizlikle anılan m kadar kutlede mevcut enerji bu titreşimden kaynaklanır dersek c2 nin varlığı az önceki durağan yapının harekete geçiren oğesi gibi duşunulur.



    Amatör duşuncelerimdir. İlmini okumuşlara saygılar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Zamanın bence en basit ve mantıklı tanımı:bir cismin tekrarını algılamamız.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yerkureye baktigimizda oyle bir anomali goremiyoruz. Her doneme ait izler, kayaclar, fosiller gorebiliyoruz. Bunlar hep sureklilik gosterir halde oluyor.



    Oysa bahsettigin durum olduysa bir farklilik yaratirdi. Bizim boyle bir kesifimiz yok.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ardılı zaman onculu mekan olan yapı bakımından düşünürsek kainat, t kadar anın mekanının ardılı ise zaman onculu ise mekan gibi algılanır.



    Kainat bana göre ozu bir patlama olan enerjinin sonmuş hali olmak bakımından öncelikli olarak zamandır ve soğuma yoluyla mekan olmuştur.



    Zamanın aslı kavramının ardılında kainat oluşmuştur dersek zaman kainattan oncedir.



    Ancak soğrulup mekanı oluşturduğunda ise zamanın aslının mekanı huviyetine burunur.



    Bu açıdan zaman kainatta yoktu ancak kainat soğudu ve zaman kainattan sonra oluştu denebilir.



    Yoktu ve sonra ışıldadı yani titredi ışığın parça boyutu, mekan soğudu ve devamlı devinime ulaştı ışığın dalga boyutu.



    Işığın parça boyutundan dalga boyutuna geçişi açısından m kadar kutleye transportasyonu zamanın sıçraması veya ışınlanması gibidir denebilir.



    Maddesel butunlukte zaman algıdını oluşturan şey ozunde su denen oluşumdur.



    Zamanın aslı ve mekanı denen şeyin maddesel bazda m kutleden algıladığı şeyin su olduğu anlaşılıyor.



    ...............



    Bu yüzden suyun yapısı ve yuzeyi zaman bakımından belirteçtir.



    Zamanın m kutlede ivmeli hareketi ve devamlı devinim ile dalga boyutuna ulaşması açısından su ve yuzeyinin gerilimi önemli bir husus olmalıdır.



    Zaman bu açıdan soğumanın max olduğu su yuzeyinde oluştuğu yuzey gerilimi neticesinde cismi m kadar kutlesine katmayan eklemeyen goruntusel dalga fonksiyonudur.



    Suya baktığınızda goruntunuz oluştu ve suya bastığınızda ise m kadar kutleye katıldınız battınız. Ancak batmayan goruntunuz zamanın dalga boyutu olarak tanım buldu denebilir.



    Kişisel goruşlerdir kaynak değildir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Öncelikle sonuç itibariyle zaman doğadaki belli yasalara bağlı değilmi? işte hareket yasası veya ne bileyim kütle çekim kuvveti vs vs hani doğrumu çok bilmiyorum ve de anlamıyorum fakat sonuç itibariyle belli doğadaki kurallara örüntülere bağıntılı değil mi? bende aslında özetle şunu sormuş oluyorum doğadaki kanunlar değişebilirmi? yani şu an böyle bişey olmuyor belki ama biz var olmadan evvelde bu doğa kanunları aynı şekilde varmıydı? Belki farklı kanunlar vardı ama yine bu sistem bir şekilde ayakta duruyordu. Ve bu sistem bi şekilde içindeki yazılımı güncelledi ve şu an keşfettiğimiz kanunlar var oldu? Bunun cevabını vermek mümkün değil herhalde veya böyle bişey olmuş olsa bile kesin olarak bilirmiydik?
  • beni haberdar etmemişsiniz ancak benim açımdan önemli olduğu için not düşmek isterim müsadenizle.

    cazibe- çekim kuralları bana göre değişkendir ve değiştikten sonra dahi kural-kanun niteliğini almış sayılmaz diye düşünüyorum.

    bu kuralların mevcudiyeti ve algısı bakımından kişisel yorum yapılabilir.

    ilk insandan bugüne değin bana göre dünya aynı şekilde dönmediği gibi güneş de aynı çekimi uygulamamakta ve sistem olarak aydan plutona kadar ki kanun-kural nevinden hüküm verişler teori bazında kalmaktadır denebilir.

    saygılar...
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.