Şimdi Ara

X-Men Karakterleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
42
Cevap
2
Favori
101.436
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • TAMAMEN ALINTIDIR.






    X-MEN


    Marvel Comics dünyasında insanlar ve mutantlar sürekli bir çatışma halindedirler. Mutantların bazıları doğuştan farklı görünümdedir ve eğer farklı görünümlerinden başka özel yetenekleri varsa bunlar doğumdan sonraki yıllarda (genellikle ergenlik yıllarında) ortaya çıkarlar. İnsanları mutantlardan ayıran tek şey insan DNA'larında bulunmayan fakat mutant DNA'larında bulunan X genidir. Tek bir genin fazlalığı bile çok büyük değişiklikler getirdiğinden insanlar özellikle nükleer enerjinin bulunması ile birlikte büyük bir hızla tırmanışa geçen mutant nüfusu karşısında şaşkındır. Kimisi bunu insan evriminin bir sonraki aşaması olarak görürken kimisi ise bunu sadece bir genetik sapma, genetik hastalık olarak görmektedir. Bilmedikleri ve anlayamadıkları şeylerden korkan insanların çoğu mutantlara karşı tavır almıştır. Bu kişiler mutantlar tarafından zarar görmekten ve günün birinde X geni olmayan insan soyunun tükenip mutantların dünya yönetimini ele geçirmesinden korkmaktalardır. Fakat aslında mutantların da aynı şekilde insanlar tarafından zarar görmekten korktuklarının farkında değillerdir.

    İnsanlar ile mutantlar arasındaki sorunlar Magneto gibi insanlar üzerinde hüküm sağlamak isteyen çok güçlü mutantların ortaya çıkmasıyla iyice çıkmaza girmiştir. Kime güveneceğini bilemeyen insanların çoğu işin kolayını seçerek tüm mutantlara karşı cephe almış, hatta bazıları tam anlamıyla soykırım uygulamaya başlamıştır. Çok az sayıdaki bir kısım insan ve mutant ise herşeye rağmen iki taraf arasında barışın sağlanabileceğine inanmakta ve bunun olması için çaba harcamaktadır.



    X-Men'in Ortaya Çıkışı:

     X-Men Karakterleri


    Marvel Comics'in en meşhur süper kahraman gruplarından biri olan Avengers'ın 1963 Eylül'ündeki sayısında genç süper kahramanların oluşturduğu çok sıradışı başka bir grup tanıtıldı. Stan Lee en başta bu gruba The Mutants adını vermek istemişti ama daha sonra grubun adı X-Men olarak değiştirildi. Bu grup Profesör Xavier adlı bir adamın liderliğinde beş gencin bir araya gelmesiyle oluşmuştu. Daha sonra bu grubun X-Men adı altında kendi dergileri yayınlanmaya başladı. Bu ekip zamanla Avengers ve Fantastic Four'u bile geçerek Marvel Comics'in en fazla satan süper kahraman ekibi haline geldi.

    Stan Lee'nin bu gruptaki karakterleri yaratırken çok önemli bir sorunu vardı. Gruptaki her karakterin birbirlerinden çok farklı özel yetenekleri vardı ama bu yeteneklere nasıl sahip olmuşlardı? Lee daha önceleri Örümcek-Adam, Hulk ve Fantastic Four'da yaptığı gibi tüm karakterlere sahip oldukları süper güçleri her seferinde kazayla elde ettikleri fikrinin tutmayacağını biliyordu. Ama eğer onların sonradan dönüşüme uğramış kişiler değil, doğuştan bu yeteneklere sahip kişiler olduğunu belirtirse bu güçlerle ilgili daha fazla açıklama yapmasına gerek kalmayacağını farketti. İşte böylece 'mutant' fikri doğmuş oldu.

    Prof. X'in oluşturduğu grup ilk kurulduğu zamanlarda sadece beş kişiden oluşmaktaydı. Bunlar Cyclops, Marvel Girl, Angel, Iceman ve Beast idi. Gruba ilerleyen yıllarda pek çok yeni karakter katıldı, kimi grubun kalıcı elemanlarından oldu, kimileriyse bir süre sonra ayrıldı. Ayrıca X-Men'den çeşitli başka gruplar da türedi: X-Force, X-Factor, Generation X, Excalibur vs.



    Professor Charles Xavier ( Professor X )

    X-Men'in kurucusu








    Güçleri: Dünyanın en güçlü telepatıdır. Aynı zamanda çok güçlü psişik yetenekleri de vardır. İlüzyonlar yaratabilir, başkalarının beynine hükmedebilir, kişilerin anılarına girip onların yaşadıklarını görebilir, ufak bir alan içindeki mutantları tespit edebilir. Bu üstün yetenekleriyle Charles Xavier dünyadaki en güçlü mutantlardan biridir. Charles Xavier, malikanesinde bulunan Cerebro adlı çok özel bir bilgisayarı kullanarak güçlerini daha da arttırabilir. Cerebro aracılığıyla dünya üzerindeki herhangi bir mutantı tespit edebilir.

    Biyografi: Charles Xavier, Brian ve Sharon Xavier'ın oğludur. Charles henüz çok genç iken telepatik yeteneklerini keşfetmeye başladı. Brian Xavier'ın ölümüyle karısı Sharon, Brian'ın iş arkadaşı Dr. Kurt Marko ile evlendi. Ne var ki Kurt'un de önceki evliliğinden Cain adında bir oğlu vardı. Charles'ın üvey kardeşi Cain Marko daha sonraları onun en büyük düşmanlarından biri olacaktı.

    Charles muhteşem bir öğrenciydi. Oxford Üniversitesi'nde öğrenime başladı. Burada Moira Kinross ile tanıştı. Charles ve Moira genetik mutasyonu konusuna ilgi duymaktalardı. Moira ile birbirlerine aşık oldular ve nişanlandılar fakat Moira'nın eski erkek arkadaşı Joe MacTaggert aralarına girdi. Bir asker olan Joe'ya göre Charles sadece zayıf ve entellektüel bir adamdı. Charles onun yanıldığını ispatlamak için Oxford'dan mezun olduktan sonra orduya yazıldı. Bu Charles için gerçek bir kabus olmuştu çünkü henüz savaşın ilk gününde etrafında yaralanan ve ölen askerlerin duydukları acıları zihninde hissedebiliyordu. Daha sonraları bu zihinsel yeteneğini kullanarak arama ve kurtarma çalışmalarının en önemli ismi oldu. Moira'nın nedensiz yere nişanlarını bozmasının ardından Charles ordudan ayrıldı. Kahire'ye yaptığı bir yolculukta Shadow King adlı bir mutant olan Amahl Farouk ile mücadele etmek zorunda kaldı. Bu savaşın sonunda Charles hayatını insanlığı kötü amaçlı mutantlardan korumaya adayacağına and içti.

    Daha sonra Charles İsrail'e gitti. Burada Erik Magnus Lehnsherr adlı bir mutantla çok iyi bir arkadaşlık kurdu. Charles homo sapienlar ve homo superiorların bir arada barış içinde yaşayabileceğine inanıyordu fakat Erik buna inanmıyordu. Zamanla Erik'in bu inançsızlığı güçlenecek ve Erik, Magneto adını alacaktı. Charles burada aynı zamanda Gabrielle Haller adlı İsrailli bir diplomatla da aşk yaşamıştı ve ülkeyi terkettiğinde Haller'ın onun oğluna hamile olduğunu bilmemekteydi. Londra'ya döndükten sonra artık Joe MacTaggert ile evlenmiş ve tanınmış bir genetik araştırmacı olan Moira ile tekrar arkadaşlık kurdu. İkisi mutantlar için bir okul kurmakla ilgili tartışmaktaydılar. ABD'ye giderken dünyayı istila etmek isteyen uzaylıların öncüsü olan Lucifer ile karşılaşması Charles'ın bacaklarının hayatının geri kalanında sakat kalmasına neden oldu. Kendisini Hindistan'da bir hastanede buldu. Burada ona tekrar yaşama tutunma hırsını veren Amelia Voght adlı hemşireye aşık oldu.

    Charles'ın ilk öğrencisi 11 yaşındaki Jean Grey adlı bir kız oldu. Charles kıza yardım ederek telepatik yeteneklerini kullanmayı öğretti. Jean'e yardım konusunda başarılı olunca uzun zamandır aklında olan planını uygulamaya koyup Yetenekli Gençler İçin Okul adıyla genç mutantları eğiteceği okulunu kurdu. Ailesinden kalma malikaneyi bu amacını gerçekleştirmek için bir üs olarak kullandı. Scott Summers (Cyclops) onun bu okuldaki ilk öğrencisi oldu. Scott'ın gelişinin ardından Amelia, Charles'ın (yeni kullanmaya başladığı adıyla Prof. X'in) Magneto ile arasında çıkabilecek çatışmadan dolayı korkarak Charles'ı terk etti. Sonraki aylarda Warren Worthington III. (Angel), Robert Drake (Iceman), Henry McCoy (Beast) ve artık daha büyümüş olan Jean Grey (Marvel Girl) de öğrencileri arasına katıldı. Onlara sahip oldukları sıra dışı yetenekler yüzünden X-Men adını verdi. Sonraki yıllarda pek çok yeni öğrencinin de katılmasıyla X-Men giderek büyüdü ve sık sık kötü amaçlara sahip olan mutantlar ve mutant karşıtı gruplar ile mücadele etmek zorunda kaldılar.



    Scott Summers/Cyclops


     X-Men Karakterleri


    Güçleri: Vücudu güneş enerjisini bir çeşit pil gibi emer. Bu enerji gözlerinden optik ışınlar olarak çıkar. Lazer benzeri bu ışınların tahrip gücü çok yüksektir. Scott bu gücünü kontrol edemediği için sürekli özel yapılmış gözlük veya lensler giymek zorundadır, aksi halde etrafındaki herkesi ve herşeyi yokedebilir.

    Biyografi: Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri'nde test pilotu olan Christopher Summers ve karısı Katherine'in iki oğlundan biriydi. Ailesiyle tatile giderken Christopher'ın uçurduğu uçakta arıza çıkınca Katherine uçaktaki tek paraşütü oğulları Scott ve Alex'e bağlayarak onları uçaktan dışarı iter ve onların hayatlarını kurtarır. Yetkililer sağ kurtulan iki kardeşi ayırırlar. Alex başka bir aile tarafından evlat edilinirken Scott paraşütle yere düşerken başına şiddetli bir darbe aldığı için bir hastanede bir yıla yakın komada kalır. İyileştikten sonra Nebraska'daki bir yetimhaneye yerleştirilir. Yıllar sonra genç Scott sürekli baş ağrıları ve göz ağrılarından şikayet etmeye başlar. Bir doktor ona özel lensler vererek bu sorunu çözer.



    Scott büyük bir şehirdeyken mutant gücü nihayet ortaya çıkar. Gözlerinden kontrol edemediği bir optik ışın çıkar ve patlama yaratarak büyük bir cismin kalabalığın üzerine doğru düşmesine neden olur. Scott ışınları ile bu nesneyi yokeder fakat öfkeli kalabalık onun kendilerini öldürmeye çalıştığını zannederek ona saldırır. Scott oradan kaçar. Onu Charles Xavier kurtarır ve X-Men'in ilk üyesi yapar. Burada takım arkadaşı Jean Grey'e aşık olur. Uzun bir süre çekingenlikleri yüzünden birbirlerinin duygularından haberdar olmayan çift sonunda çıkmaya başlarlar ve ilerleyen yıllarda bu beraberlikleri evlilik ile sonuçlanır.

    Scott çocukken başına aldığı darbe yüzünden beyninin mutant gücünü kontrol edebilmesine yarayan kısmı zarar gördüğünden gözlerinden çıkan optik ışınları kontrol edememektedir. Bu yüzden sürekli olarak özel olarak yapılmış gözlükler takmak zorunda kalır.

    Scott'ın liderlik yetenekleri onun çok uzun bir süredir X-Men'in lideri olmasını sağlamıştır. Prof. X'in yokluğunda mutant okulunun, göreve çıktıkları zamanlarda ise ekibin sorumluluğu onun omuzlarındadır. Savaş zamanlarında gözlerinden çıkan optik ışınlar çok tehlikeli bir silahtır.


    Jean Grey/Marvel Girl/Phoenix


     X-Men Karakterleri


     X-Men Karakterleri


    Güçleri: Bir telepat olarak Jean Grey başkalarının zihinlerine girebilir, psişik saldırılar yapabilir. Telekinetik yetenekleri sayesinde aşırı büyük ve ağır olmadığı takdirde objeleri havaya kaldırabilir ve hareket ettirebilir.

    Biyografi: Jean henüz on yaşındayken bir arabanın arkadaşına çarpmasına şahit olur. Jean'in o anda ki güçlü duyguları onun mutant yeteneğini ilk kez harekete geçirerek telepatik gücünün ortaya çıkmasına neden olur. Telepatik güçleriyle ölmekte olan kızın hissettiklerini hisseder. Yeni ortaya çıkan zihinsel yeneteğini kontrol edemeyen Jean kendini herkesten uzaklaştırır. Büyüdükçe yakınındakilerin düşüncelerini kafasının içinde yüksek sesler olarak duymakta ve bu ona büyük bir acı yaşatmaktadır. Jean'in ailesi Profesör Charles Xavier'dan yardım isterler. Xavier kıza yardım eder. Jean zihinsel güçleri üzerinde belli bir hakimiyet kurduktan sonra Xavier, Jean'in ailesine kızlarını yeni açtığı Yetenekli Gençler Okulu'na almayı teklif eder. Jean, Marvel Girl adını alarak X-Men'in beşinci üyesi olur. Cyclops ile birbirlerine karşı ilgi duymaya başlarlar.

    Mutant avlayan dev robotlar olan Sentineller, Jean ve diğer X-Men'leri yakaladıkları zaman onları yörüngedeki bir uzay istasyonuna hapsederler. Buradan kaçarlarken bindikleri uzay mekiği dünyanın atmosferine girmeden önce ölümcül bir güneş radyasyonu fırtınasına yakalanır. Ekibin diğer üyeleri mekiğin arkasındaki daha korunaklı yere sığınırken Jean, Cyclops'un itirazlarına rağmen mekiği uçurmakta ısrar eder. Jean mekiği uçururken yüksek radyasyon giderek vücudunu yoketmeye başlar. Ölmek üzereyken kozmik bir varlık olan Phoenix tarafından hayatı kurtarılır. Varlık Jean'in vücudunun benzerini kendisine kopyalar ve Jean'in anılarını da buna aktarır. Mekik denize düştükten sonra Jean'in asıl vücudu denizin dibinde bir koza içinde kalır. X-Men'lerin Jean sandıkları Phoenix çok üstün kozmik gücüyle zamanla herkes için tehlikeli olmaya başlar. Fakat Phoenix'in kişiliğinde Jean'den bir parça vardır ve bu Phoenix'in kendini yokederek kainatın yokedilişten kurtulmasını sağlar. Daha sonraları Avengers denizin dibindeki bu kozayı bularak Fantastic Four'dan Reed Richards'a teslim ederler. Sonunda kozanın psişik korumasını kırmayı başaran Jean serbest kalır. Tamamen iyileşmiş olarak X-Men'e geri döner ve bir süre sonra da Scott ile evlenir.

    Jean, X-Men'in vazgeçilmez elemanlarından biridir. Cyclops ve Storm'un yokluğunda pekçok kez ekibin liderliğini yaptığı olmuştur. Sahip olduğu zihinsel yetenekler ekibin çok işine yaramaktadır. Sıcak kanlı ve sempatik davranışlarıyla da en sevilen grup üyelerinden biridir.







  • Warren Kenneth Worthington III/Angel/Archangel

     X-Men Karakterleri


     X-Men Karakterleri


    Güçleri: Warren'ın tüm anatomisi uçmak için yaratılmıştır. Uçmasını sağlayan doğal kanatları vardır. Kemikleri kuş kemikleri gibi hafiftir, vücudu şişmanlamasını kendiliğinden engeller, normal bir insandan daha fazla kas kuvveti vardır, gözleri yüksek hızlarda oluşan rüzgar akımına dayanabilir, vücudu havada ani basınç değişikliklerine dayanabilir ve çok yükseklerde bile nefes alabilir.

    Biyografi: Warren yatılı bir okulda okumaktayken sırtından kanatlar çıkmaya başladı. Birkaç ay sonra kanatlar tam boyutlarına ulaştılar. Warren bu kanatları sıkıca bağlayıp kıyafetlerinin altında gizliyordu. Fakat sonraları uçmanın verdiği özgürlük duygusunun tadını çıkarmaya başladı. Günün birinde okul yatakhanesinde çıkan yangında sarı bir peruk ve uzun bir gecelikle kimliğini gizlemeye çalışan Warren içeride sıkışan öğrencileri dışarı taşıyarak ölümden kurtardı. Görgü tanıklarına aynı bir melek gibi görünmüştü. Okulda daha fazla kalamayacağını anlayan Warren, New York'a gitti. Burada suça karşı savaşan biri oldu. Bir süre sonra kendisine Avenging Angel adını veren Warren, Prof. Xavier'ın ilgisini çekmişti. Xavier onu okuluna aldı ve böylece Warren, X-Men'lere katıldı.

    Warren sonraki yıllarda X-Men'den ayrılarak önce Champions of Los Angeles adlı gruba katıldı ama sonra tekrar X-Men'e geri döndü. Kısa süre sonra tekrar ayrılarak Defenders'a katıldı ama sonunda gene eski ekibine geri döndü. Bu olaylardan sonraki çarpışmalardan birinde Harpoon adlı biri tarafından kanatlarından yaralandı. Avengers'ın bir üyesi olan Thor tarafından kurtarıldı, fakat kanatları ciddi olarak zarar görmüştü. Doktorlar yaranın daha da yayılmaması için kanatları almak zorunda kaldılar. Kanatlarını kaybettikten sonra depresyona giren Warren intahara kalkıştı. Arkadaşları onun öldüğünü sanmışlardı, fakat aslında X-Men'in en büyük düşmanlarından biri olan Apocalypse tarafından kurtarılmıştı. Mutant savaş lordu, Warren'a mekanik kanatlar takarak ona uçma yeteneğini yeniden vermeyi teklif etti. Warren bunu kabul etti, fakat bedeli çok yüksek oldu. Apocalypse'in emrindeki Mahşerin Dört Atlısı adı altındaki bir grubun Death adlı üyesi oldu. Ona takılan jilet keskinliğindeki çelik kanatlarla birlikte deri rengi de maviye dönüşmüş ve bir nevi 'düşmüş bir melek' görünümüne bürünmüştü. Fakat Apolcalypse'in yokettiği sanılan eski duygularına tekrar kavuşan Warren tekrar X-Men'e katıldı. Mekanik kanatları yüzünden bu kez Archangel adını aldı. X-Men'e katılmasının ardından bir kere daha dönüşüm geçirerek mekanik kanatlarından kurtuldu ve eski doğal kanatlarına geri kavuşarak tekrar Angel oldu, fakat deri rengi mavi kaldı.



    Henry 'Hank' McCoy/Beast

    Güçleri: Süper-insan kuvvetine, hızına ve çevikliğine sahiptir. Müthiş akrobatik yetenekleri vardır.

    Biyografi: Henry McCoy'un mutant özellikleri daha doğuştan belliydi. Normal bebeklerden daha büyük elleri ve ayakları vardı. Hank'in mutasyonu büyük ihtimalle henüz o daha doğmadan önce babasının çalıştığı nükleer istasyonda geçirdiği kaza sonucu maruz kaldığı radyasyondan kaynaklanmaktaydı. Gençken Hank'in süper-insan çevikliği ve atletik yetenekleri ortaya çıktı. Charles Xavier, Hank'in varlığından haberdar olunca onu Yetenekli Gençler Okulu'na davet etti. Hank 'Beast' olarak X-Men'lere katıldı. Üstün zekasıyla X-Men'lerin malikanelerinde antrenman yaptıkları yer olan Tehlike Odası'nda (Danger Room) pek çok modifikasyon yaptı.

    Hank okuldan mezun olduktan sonra ekibi terk edip Brand Corp. adlı şirkette genetik araştırmalara başladı. Burada mutasyonu harekete geçiren bir katalizatör icat etti. Hank bulduğu serumu kendi üzerinde denedi ama bu onda hiç beklenmedik bir etki yaparak vücudunda tüyler çıkmasına, dişlerinin büyümesine ve atletik yeteneklerinin daha da artmasına neden oldu. Hank eski görünümüne asla geri dönemeyeceğini anladı. İlk başlarda bu görünümünü herkesten saklamaya çalıştı ama sonra bu yaratığımsı görünümünü kabullenmeyi öğrendi. Brand Corp.'u terk eden Beast, ünlü süper kahraman grubu Avengers'a katıldı. Avengers'ta bir süre hizmet verdikten sonra oradan ayrılarak Defenders'a katıldı. Daha sonra buradan eski takım arkadaşları Angel ve Iceman ile birlikte X-Men'e geri döndüler.

    Beast'in X-Men'e geri döndükten sonra ki en büyük mücadelesi eski iş arkadaşı Moira MacTaggert ile mutantlara yayılan ölümcül bir hastalık olan Legacy Virus adlı hastalığı durdurmaya çalışmak oldu. Beast tedaviyi buldu. Keşfettiği antidotu bir mutanta enjekte etmesi gerekiyordu, böylece bu antidot o mutantın güçlerini ateşleyerek iyileştirici antikorların atmosfere yayılmasını sağlayacaktı. Fakat bu aynı zamanda serumun enjekte edildiği mutantın ölümü demekti. Beast daha uygun başka bir antidot üzerinde çalışmaya başladı, fakat kızkardeşini bu virus yüzünden kaybetmiş olan takım arkadaşı Colossus serumu kendi üzerinde denedi. Sonuçta Beast hastalığı durdurmayı başardı fakat bu arkadaşı Colossus'un ölümüne neden olmuştu.

    Beast gerek fiziksel yetenekleri gerekse zekasıyla grubun en önemli elemanlarından biridir. Dış görünümünü başkalarını korkutmak için kullanmayı sevmez. Ürkütücü dış görünümünün tam tersine son derece iyi kalpli ve eğlenceli birisidir. Konuşurken sık sık Shakespeare'den veya diğer ünlü yazarlardan alıntılar yapar. Geçen yıllarda görünümünü tamamen kabullenmeyi başarmıştır ve bazen kendi görünümüne takılıp kendi kendisiyle dalga geçtiği bile olur.


    Robert 'Bobby' Drake/Iceman


     X-Men Karakterleri


     X-Men Karakterleri


    Güçleri: Bobby vücut ısısını düşürebilme yeteneğine sahiptir. Vücudunu buza çevirebilir ve etrafındaki havayı dondurabilir. Kendisine buz kayakları, kalkanları, mızrakları, yani kısacası buzla yapabileceği herşeyi yaratabilir. Hava soğukluğu gibi şeylerden etkilenmez.

    Biyografi: Bobby mutant güçlerini henüz ergenlik yıllarında keşfetti. Bunu ailesi dışındaki herkesten sakladı. Bir grup serseri Bobby ve kız arkadaşına saldırınca Bobby paniğe kapılarak kendisi ve kız arkadaşını korumak için buzdan bir kalkan yaptı ama böylece güçlerini herkese göstermiş oldu. Kasabalılar oğlanı kendileri için bir tehdit olarak görüp onu linç etmeye kalktılar. Bobby'nin ailesinin evini bastılar ve oğlanı yakaladılar, fakat onlar birşey yapamadan kasaba şerifi, Bobby'i koruması altına aldı. Bu arada tüm bu olanlar Charles Xavier tarafından duyulmuştu. Xavier ilk öğrencisi olan Cyclops'u Bobby ile temas kurması için gönderdi. Cyclops Bobby'nin hapis tutulduğu yere girdi fakat Bobby ona katılmayı reddedip tersleyince ikisi arasında kavga başladı. Bu sırada kasabalı kalabalık onları yakaladı ve ikisi tam asılmak üzereyken kaçmayı başardılar. Prof. X onları takip eden kalabalığın zihinlerine girerek Bobby'nin hatıralarını onların zihinlerinden temizledi. Minnettar kalan Bobby, Xavier'ın okuluna katılmayı kabul etti.

    X-Men'lere katıldıktan bir süre sonra o da aynı takım arkadaşı Angel gibi önce Champions of Los Angeles'a, ardından Defenders'a katıldı ama sonunda tekrar X-Men'e geri döndü. Daha sonraları Emma Frost'un (White Queen) yardımıyla güçlerini maksimum limite taşımayı öğrendi. Artık vücudunu tamamen kendi şeklindeki bir buz formuna dönüştürebiliyordu.

    Iceman, X-Men'in en eğlenceli elemanlarından biridir. Şaka yapmayı sever ve sık sık takım arkadaşlarına takılır ama gerektiği zamanlarda fazlasıyla ciddi olabilir. Iceman, X-Men'in orijinal beşlisinin içindeki en genç elemandır.




  • Logan/Wolverine

     X-Men Karakterleri


     X-Men Karakterleri


    Güçleri: Çok üstün koku alma duyusu vardır. Ayrıca en ölümcül yaralanmalarda bile vücudunu çok çabuk eski haline döndürebilen hızlı iyileşme yeteneği vardır. Pek çok kişinin sandığının aksine adamantium iskelet ve pençeleri onun mutant özellikleri değildir, vücuduna sonradan yerleştirilmiştir.

    Biyografi: İşte ekibin hiç kuşkusuz en popüler üyesi. Gruba katıldığı zamandan beri anti-kahraman yapısı ve kendine has vahşiliği ile kısa zamanda en popüler X-Man olarak ekibin asla vazgeçilmeyecek bir üyesi olmayı başardı. Bu kısa boylu, iri cüsseli adamın popülaritesi X-Men çizgiromanlarından ayrı, Wolverine adı altında kendi çizgiromanlarının da çıkmasına neden oldu. Grubun içinde kendine ait dergisi çıkan ilk karakter oydu. Her ne kadar 30'larında bir adam görüntüsünde olsa da aslında hızlı iyileşme yeteneği sayesinde göründüğünden çok daha yaşlıdır.

    Wolverine ilk olarak The Incredible Hulk #180'de ortaya çıktı. Marvel Comics'in ilk Kanadalı kahramanı olma özelliğini taşıyan Wolverine daha sonra X-Men çizgiromanlarına geçiş yaptı. Gerçek adı bilinmemektedir, sadece Logan adını kullanır. Geçmişi kendisinin bile bilmediği birçok gizemle doludur. Hatırladığı en eski anılarından biri II. Dünya Savaşı sırasında cephede olduğu ve Marvel Comics'in bir diğer kahramanı olan Captain America ile ilk o zaman tanıştığıdır. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki yıllarda Logan, Kanada hükümeti için çalışmaya başlar. Burada kendisi gibi mutant olan Maverick ve daha sonraları en büyük düşmanı olacak Victor Creed (Sabretooth) ile çalışır. Bir süre sonra mükemmel bir suikastçi, canlı bir silah yaratmak isteyen Kanada hükümetinin bilim adamları tarafından alıkonulur. Bu projenin adı Weapon X'dir. Bilim adamları Logan'ın iskeletini dünyanın en sağlam metali olan ve asla kırılmayan adamantium ile kaplarlar ve buna ek olarak ona ellerinden çıkan adamantium pençeler takarlar. Logan vücudunun dayanıklılığının sonuna kadar sınandığı çok acı verici bu işlemlerden sadece hızlı iyileşme yeteneği sayesinde hayatta kalmayı başarır. Bilim adamları tüm bunları yaparken onun hafızasını da silerler. Tüm işlemler ve deneyler tamamlanınca Kanada hükümeti ona Wolverine kod adını verir.

    Kanada'nın H Departmanı'ında bir ajan olan Wolverine, Hulk ile olan karşılaşmasından sonra Kanada hükümetinin süper güçlü ajanlarından oluşan Alpha Flight adlı ekibe gönderilir. Bu ekipte bir süre görev yaptıktan sonra Profesör Charles Xavier'ın kaçırılan öğrencilerini kurtarmasına yardım etmesi için ondan telepatik olarak yardım istemesi üzerinde Alpha Flight'tan ayrılır. Profesör X'e yardım eden Wolverine eski ekibine geri dönmeyerek X-Men'in bir üyesi olur. Aslında bunun sebeplerinden biri de Jean Grey'e aşık olmasıdır. Bu yüzden Wolverine ile Cyclops arasında bir gerginlik başlar. Jean de Wolverine'den hoşlanmasına rağmen onun asıl aşkı Cyclops'dur ve onunla evlenir. Wolverine bu çiftin ilişkisine saygı duymasına rağmen gene de kalbinin bir köşesinde Jean'den hoşlanmaya hep devam etmiştir. Cyclops ile olan atışmaları büyük oranda sona erer ve her ikisi de birbirlerine saygı duymayı öğrenir.

    Sonraki yıllarda X-Men'in Magneto ile olan bir savaşında Magneto, Wolverine'in iskeletindeki adamantium kaplamayı manyetik güçleri ile sökerek Logan'ın vücudundan çıkarır. Logan bunun sonucunda oluşan ölümcül yaralardan hızlı iyileşmesi sayesinde kurtulur. Bu işin onun için olan asıl sürprizi pençelerinin doğal mutasyonunun bir sonucu olduğunu öğrenmesidir, çünkü vücudundaki adamantium sökülmüş olmasına rağmen hala pençeleri vardır, fakat iskeletinin bir parçası olan bu pençeler artık kemiktendir.

    Daha sonra Logan, Apocalypse tarafından kaçırılınca en büyük düşmanı olan Sabretooth ile dövüşmek zorunda kalır. Bu dövüşün sonucunda Logan adamantium iskeletine tekrar kavuşur. Apocalypse onu kontrolüne alır ve X-Men ile savaşması için zorlar, fakat takım arkadaşlarının yardımı ile Logan Apocalypse'in üzerindeki hakimiyetini yoketmeyi başarır ve tekrar X-Men'e döner.

    Mutant güçleri ve vücuduna sonradan eklenen adamantiumun dışında hayatının bir döneminde Japonya'da samurai eğitimi almış olması Wolverine'i muhteşem bir savaşçı yapar. Aldığı samurai eğitimi yüzünden Japon kültürüne büyük bir saygı duyar. Sert görünümü ve çabuk öfkelenen yapısı onunla ilk kere tanışanların ondan hoşlanmamasını sağlar, fakat onu yeterince tanıyıp sert yapısının altındaki iyi kalpli insanı tanımayı başaranların kısa sürede sevgisini ve güvenini kazanır. Ağzından purosu hiç düşmez (nasılsa kanser olmak gibi birşey için endişelenmesine gerek yok). Sık sık "Bub" (Ahbap) lafını kullanır.

    2001 yılı sonlarında Marvel'ın çıkardığı Origin adlı seride Logan'ın gizemli geçmişinin anlatıldığını da not düşelim.

    Rogue


     X-Men Karakterleri


    Güçleri: Rogue'un teni başkasının teni ile temas ederse o kişinin anılarını ve eğer dokunduğu kişi mutant ise bir süreliğine o kişinin yeteneklerini alır, fakat bu gücünü kontrol edemez, ayrıca dokunduğu kişiler dokunulma süresine orantılı komaya girerler. Ms. Marvel ile olan dövüşünde Rogue onun dayanıklılık, süper kuvvet ve uçabilme yeteneklerini kalıcı olarak almıştır. Rogue'un güçleri daha sonra tekrar bir değişim geçirmiştir, artık daha önce dokunmuş olduğu kişilerin güçlerini istediği zaman kullanabilmektedir.

    Biyografi: Rogue'un gerçek adı bilinmemektedir. Geçmişiyle ilgili bilinenler Missisipi Nehri'nin kenarındaki Caldecott Kasabası'nda büyüdüğüdür. Rogue'un ergenlik çağındayken Cody Robbins adlı bir oğlanı öpmesi oğlanın komaya girmesine neden oldu. Bu temas sonucunda oğlanın kendisine geçen anılarını zihninden çıkartamayan Rogue oradan kaçtı. Rogue'un yeteneklerini farkeden, şekil değiştirebilme yeteneğine sahip bir mutant olan Mystique onu evlatlık olarak yanına aldı. Rogue, Mystique ve onun arkadaşı olan Destiny adlı kör bir mutant ile birlikte yaşamaya başladı ve birkaç yıl boyunca onların Brotherhood of Evil Mutants adlı gruptaki terörist aktivitelerine yardım etti. Brotherhood'un diğer üyeleri yakalanınca Rogue onları hapisaneden kurtarmak için Ms. Marvel'ın süper güçlerini almaya kalkıştı, fakat planı hiç beklemediği şekilde gelişti. Carol Denvers'a (Ms. Marvel) çok uzun süre dokunan Rogue onun güçlerini kalıcı olarak almakla birlikte anılarını da olduğu gibi kendi zihnine aktarmış oldu. Bu anılardan kurtulamayan Rogue çareyi Profesör X'den yardım istemekte buldu. Xavier, Rogue'a yardım etmenin tek yolunun onun X-Men'e katılması olduğunu farketti. Başlarda gruptaki herkes buna şiddetle karşı çıktı, çünkü Brotherhood'da iken onlara karşı savaşmıştı. Fakat Rogue gibi kendilerinin de bazılarının geçmişinde karanlık yönler olduğu hatırlatılınca onu kabullendiler.

    Klasik bir güneyli güzelliği ve güneyli aksanı olan Rogue erkeklerin başını döndürüp kalplerini kırmasıyla da ünlüdür. Danvers'ın anılarından kurtulduktan sonra ki bocalama döneminde bir süre Magneto'nun Savage Land'deki üssünde o ve diğer işbirlikçileri ile birlikte kaldı. Ama Magneto'nun soylu biri gibi görünmesine rağmen Zaladane adlı bir yüksek rahibeyi öldürmesine şahit olunca orayı terketti. Rogue, X Malikanesi'ne geri dönünce kalbini takım arkadaşlarından biri olan Gambit'e kaptırdı. Hisleri karşılıksız değildi. Fakat bir öpüşme sırasında Rogue onun anılarını alınca Gambit'in herkesten sakladığı karanlık sırrını öğrendi. Gambit yeraltında yaşayan sürgün mutantlar olan Morloklar'a yapılan katliama yardımcı olmuştu. Bunu öğrenen Rogue, Antartika'daki bir görev sırasında Gambit'i donarak ölüme terketti. Fakat öldü sanılan Gambit geri dönerek ekip arkadaşları ile -hatta Rogue'la bile- arasını düzeltti.

    Daha sonraları Rogue, telepatik yeteneklere sahip uzaylı bir biçim değiştirici olan Z'Cann'a dokunarak onun güçlerini aldı. Fakat Z'Cann, Rogue'a dokunduğu anda aynı zamanda telepatik yeteneklerini de kullanarak Rogue'un başkalarının anılarını kendi zihnine alma yeteneğini de geliştirerek güçlerini mutasyona sokmuş oldu.

    Rogue en popüler X-Men'den biridir. Fakat aynı zamanda en talihsiz olanlarından da biridir. Bir çeşit lanet olarak gördüğü güçleri yüzünden kimseye dokunamamaktadır. Bu yüzden sürekli eldiven ve vücudunu örten giysiler giymesi gerekmekte, sevdiği kişilere zarar vermemek için onları kendinden uzak tutmaya çalışmaktadır. Tüm çabalarına karşın gücünü kontrol altına almayı başarmış değil.



    Piotr (Peter) Nikolaievitch Rasputin/Colossus


     X-Men Karakterleri



    Güçleri: Colossus'un vücudunu istediği zaman organik çeliğe dönüştürebilme özelliği vardır. Bu dönüşüm ona süper kuvvet ve yüksek derecede bir dayanıklılık sağlar.

    Biyografi: Piotr Rasputin, Sibirya'da doğdu. Çiftçilik yapıyordu. Mutant gücü ortaya çıkınca iyi kalpli genç bunu diğer çiftçilere yardımcı olmak için kullandı. Fakat zamanla insanlarla mutantlar arasındaki genetik savaşın etkileri tüm dünyaya yayılmaya başlayınca basit ve mutlu hayatının yokolmaya başladığını gördü. Profesör Charles Xavier'ın telepatik bir yardım çağrısında ona yardımı kabul eden Piotr bunun ardından ABD'de kalarak X-Men'e katıldı. Dünyanın öbür ucunda olsalar da kalbi sürekli ailesinin yanındaydı. Onları tehlikeden uzak tutmaya çalışmasına rağmen bir X-Man olarak yaptıkları zaman zaman ailesini tehlikeye attı.

    Kızkardeşi Illyana mutantları öldüren Legacy Virus hastalığının ilk kurbanı olunca Colossus, Prof. X'in insanlarla mutantlar arasındaki barış hayallerini tekrar düşünmeye başladı. Piotr ile X-Men arasındaki görüş ayrılıkları büyüyünce Magneto'ya katıldı, fakat bu uzun sürmedi. Magneto'nun yörüngedeki bir asteroid üzerine kurduğu üssü yokolunca dünyaya geri döndü. Özel bir ilişki yaşadığı eski takım arkadaşı Kitty Pryde'ı (Shadowcat) aramaya koyuldu. Fakat Kitty'i yeni erkek arkadaşını öperken görünce müthiş bir öfkeye kapılarak oğlanı öldüresiye dövdü. İngiltere'deki bir mutant grubu olan Excalibur, Colossus'un rehabilitasyon sorumluluğunu üzerine aldı. Bu grupta Kitty ve Nightcrawler da bulunmaktaydı. Daha sonra Colossus bu iki arkadaşıyla birlikte X-Men'e geri döndü.

    Genetik araştırmacısı Moira MacTaggert'ın ölümünden sonra artık iyice yayılmış olan Legacy Virus hastalığını durdurmak için tedavi çalışmalarına tek başına devam etmek zorunda kalan Beast iyileştirici antidotu buldu. Bu serumu bir mutanta enjekte etmesi gerekiyordu. Antidot enjekte edildiği mutantın güçlerini ateşleyerek tedavi edici antikorları atmosfere yayacak ve böylece hastalığı tamamen durduracaktı. Fakat bu işlem antidotun enjekte edildiği mutantın hayatına mal olacaktı. Kimsenin hayatını sona erdirme sorumluluğunu üzerine almak istemeyen Beast başka bir tedavi yöntemi aramaya koyuldu. Fakat kızkardeşinin ölümünden dolayı büyük bir üzüntü duyan Colossus kimseye söylemeden gizlice Beast'in laboratuarına girerek formülü kendi üzerinde uyguladı. Colossus'un hayatına son veren formül Legacy Virus hastalığını durdurarak sayısız mutantın hayatının kurtulmasını sağladı.




  • Elisabeth Braddock/Psylocke




     X-Men Karakterleri


    Güçleri: Telepatik ve telekinetik güçleri vardır. Telekinesi gücü ile bir kılıç oluşturabilir. Psylocke bu psişik kılıcı yoğun bir psişik gücüyle herşeyi kesebilecek keskinliğe ulaştırabilir. Ayrıca telekinetik güçleri ile eşyaları kaldırıp hareket ettirebilir, fakat henüz bu yeteneğinde tecrübesiz olduğundan zorlanır.

    Biyografi: Betsy Braddock'ın babası Dr. James Braddock bilim ve büyücülüğün bir bütün olarak varolduğu başka bir boyutun krallığında yaşamaktaydı. James Braddock dünyaya üstün yetenekli birisinin babası olması için gönderildi. İlk çocuğu Jamie süper güçlere sahip genleri almamıştı, ama o ve karısının daha sonra doğan ikizleri Brian ve Betsy babalarının görevlerini tamamlamış oldu. Brian, Captain Britain olarak ülkesinin dış boyutlardan gelebilecek saldırılara karşı savunucusu oldu. Betsy ise psişik güçlerini tüm dünyadaki en büyük uluslararası haber alma örgütü S.H.I.E.L.D.'in bir parçası olarak çalışan İngiliz örgütü S.T.R.I.K.E.'da çalışarak kullanmaya başladı. Dünyadaki en ünlü modellik dergilerinde kapaklara çıkan bir top-model olarak dünyayı dolaşmakta, ama aslında bu kılıfın altında ülkesine gizli bir ajan olarak hizmet etmekteydi.

    Kardeşi Brian, Captain Britain olmayı bıkarınca Betsy onun yerini alması için görevlendirildi. Fakat kardeşinin düşmanı Slaymaster'a yenilerek öldüresiye dövüldü ve kör oldu. Telepatik güçlerinin görmeyen gözlerinin dezavantajını ortadan kaldırdığını farkeden Betsy iyileşmek için İsviçre'ye gitti. Burada başka bir boyuttan gelen varlık olan Mojo tarafından yakalandı. Mojo, Betsy'nin iradesini kontrolü altına aldı ve ona yapay gözler verdi. Betsy, Prof. X'in öğrencileri tarafından kurtarıldı. Betsy, Psylocke adı altında X-Men'e katıldı. Bir süre sonra çok sıra dışı bir dönüşüm yaşadı. Mandarin adlı Çinli bir suç lordu ve Spiral adlı başka boyuttan gelmiş bir büyücü tarafından zihni, suikastçi bir ninja olan Kwannon'a nakledildi. Aynı şekilde Kwannon'un zihni de Betsy'nin vücuduna geçti. İki kadın da birbirlerinin vücutlarına geçtikleri bu dönüşüm sonrasında eski yeteneklerini hala kullanabilmekteydi, fakat artık birbirlerinin yeteneklerine de sahip olmuşlardı. Beyni yıkanmış olan Betsy bir süre bir ninja suikastçiler klanı olan Hand'in lideri Lady Mandarin tarafından evlat edinildi. Kwannon, Legacy Virus yüzünden ölünce (Betsy'nin asıl vücudu ile birlikte) Betsy sonsuza dek yeni vücudunda kalmaya mahkum oldu.

    Takım arkadaşı Angel ile bir süre sevgili oldular. Başka bir boyuttan gelen Crimson Dawn adlı bir varlıkla karşılaşınca Psylocke bir değişim daha yaşadı. Telepatik yetenekleri ve dövüşme yetenekleri artan Psylocke aynı zamanda gölgeden gölgeye kendi veya başkalarıyla birlikte teleport olma ve gölgelerle bütünleşme yeteneklerini de aldı. Ayrıca Crimson Dawn'ın bir sembolü olarak yüzünün sol tarafında kılıç benzeri kırmızı bir dövme belirdi. Psylocke daha sonra telepat bir suçlu olan Shadow King'i sonsuza dek hapis tutmak için psişik güçlerini feda etti, fakat bu telekinetik güçlerinin artmasına neden oldu. Bu olaylardan sonra Psylocke, Xavier malikanesini aralarında sevgilisi Thunderbird'ün de bulunduğu bir grup X-Men'le birlikte özel bir görev için terketti. İspanya'da Valencia'da iken düşmanları Vargas takım arkadaşları Rogue ve Beast'i yaralayınca onları korumak için Vargas ile ölümüne bir kılıç düellosuna girişti. Düello Vargas'ın kılıcını Psylocke'un karnına saplamasıyla son bularak Psylocke'un yaşamına son verdi.



    Nathan Christopher Charles Summers/Cable

     X-Men Karakterleri


     X-Men Karakterleri



    Güçleri: Telepatik ve telekinetik güçleri olan bir mutanttır. Cable'ın fiziksel yetenekleri süper-insan seviyesine yükseltilmiştir. Telekinetik güçleri objeleri hareket ettirmesini ve koruyucu güç kalkanları oluşturmasını sağlar, fakat enerjisinin büyük bir bölümünü vücuduna yayılmış tekno-organik virüsün etkilerini bastırmak için kullanır. Cable'ın tekno-organik sol kolu sağ kolundan çok daha güçlüdür. Sağ gözü de ona kızıl ötesi görüş sağlar.

    Biyografi: Hiç kuşkusuz geçmişi en karmaşık X-Man'dir. İşte başlıyoruz...

    Zaman yolculuğu yapan bir asker olan Cable, 20. yüzyılın sonlarında doğdu. Babası Cyclops, annesi Phoenix'dir. Apocalypse bebeğin büyüyünce günün birinde onu yokedecek kadar güçlenmesinden korkunca Nathan'a kendi yarattığı tekno-organik virüsü bulaştırdı. Virüs Nathan'ın vücudunu sıvı metal ve organik çelik karışımı bir forma dönüştürme tehlikesi yaratınca zamanda yolculuk edebilen Askani Klanı'nın bir üyesi Cyclops'a ulaşarak bebeğin iyileştirilirse günün birinde insanlığın kurtarıcısı olabileceğini, ama bunun için onu iki bin yıl geleceğe götürmesi gerektiğini söyler. Eğer gönderirse oğlunu bir daha hiç göremeyeceğine inanan Cyclops gene de oğlunu kurtarmak için bu teklifi kabul etmek zorunda kalır. Nathan geleceğe giderek Askaniler tarafından yetiştirilir. Askani Klanı dünyayı Apocalypse ve emrindekilerin oluşturduğu New Canaanites'ten korumaya çalışan bir birliktir. Klanın lideri olan Ana Askani, Nathan'ın virüsten kurtulamayacağından korkarak onun bir klonunu yaratır. Klonu gerçek Nathan sanan Canaanites onu kaçırır ve klon onlar tarafından büyütülerek deli bir mutant olan Stryfe'a dönüşür. Gerçek Nathan ise ruhları kendi zamanlarından geleceğe gelerek Slym ve Redd adlı yeni vücutlara bürünmüş olan Cyclops ve Phoenix tarafından büyütülür. Bu süre içinde telekinetik güçlerini kullanmasını öğrenen Nathan vücudundaki virüsün yayılmasını durdurur. Fakat virüs çoktan vücudunun sol kısmını sibernetik bir görünüme sokmuştur bile. Genç Nathan, Apocalypse ile karşılaştığında güçlerini ona karşı kullanınca Cyclops ve Phoenix'in ruhları ait oldukları zamana geri dönerler.

    Nathan bir Askani üyesi olarak görevini tamamlamak için 20. yüzyıla döner. Amacı Apocalypse tehdidini daha ilk başladığı zamanlarda yoketmektir. Cable adını alarak kendisi gibi 20. yüzyıla gelmiş olan Stryfe ile çarpışır. Bu çarpışma sonucunda yaralanan Cable iyileşmek için geleceğe döner. Burada 23. yüzyıla kadar yaşamış olan Sam Guthrie'nin kayıtlarını bulur. Guthrie'nin ölümsüz mutantlar olan External'ların jenerasyonunun bir sonraki aşaması olduğuna inanan Cable tekrar günümüze gelerek o zamanlar genç olan Guthrie'nin üyesi olduğu Yeni Mutantlar'ın başına geçer. Amacı genç Guthrie'yi yönlendirmektir. Yeni Mutantlar aslında Prof. X'in eski öğrencilerinden oluşan bir gruptur. Cable onları tekrar düzenleyerek X-Force adlı takımı oluşturur. Kendisinin gerçek Nathan olduğuna inanan Stryfe telepatik ve telekinetik güçlerini kullanarak Prof. X'e suikast düzenlemeye ve Cyclops ile Phoenix'i kaçırmaya kalkışır. Cable ve Stryfe birbirleri ile savaşa tutuşurlar. Sonuçta ikisinin de öldüğü sanılır ama aslında ikisi de kurtulmuştur. Cable, X-Force'a geri döner. Telekinetik ve telepatik güçlerinin arttığını farkeden Cable'ın vücuduna virüs daha da yayılmıştır.

    Daha sonra Apocalypse, Cable, Cyclops, Phoenix ve bir grup X-Men'i daha kaçırır. Onların enerjilerini kendisine aktardığı bir makineye bağlar. Planları X-Men tarafından durdurulunca Apocalypse, Cyclops'un bedenine girerek kaçar. Takım arkadaşları Cyclops'un öldüğüne inanırlar ama Jean ve Cable bunu reddederler. İkisi Cyclops'u bulmayı başarırlar. Cable, Jean'in yardımıyla Apocalypse'in Cyclops üzerindeki hakimiyetini yoketmeyi başarır.

    X-Men'in bir üyesi olan Cable kendini sürekli olarak Prof. X'in insanlar ve mutantlar arasındaki barış hayalini sorgularken bulur, çünkü ona göre iki taraf arasındaki savaş çoktan başlamıştır ve bunu sadece kendisinin durdurabileceğine inanmaktadır. Amacına ulaşmak için dünyayı dolanarak durdurulmasına inandığı güçlerle savaşır. O bir askerdir ve kendi kurallarını kendisi koyar.



    Katherine 'Kitty' Pryde/Shadowcat


     X-Men Karakterleri


    Güçleri: Shadowcat katı cisimlerin içinden geçebilir. Dokunduğu kişileri de bu şekilde katı cisimlerin içinden geçirebilir. Shadowcat bu elle tutulamaz halinde iken havaya yürüyebilir ve bu şekilde sanki bir merdiven kullanırmışcasına bir binanın zemininden üst katlarına ulaşabilir. Elektrik ile çalışan bir aletin içinden geçerse bu aletin içini bozar. Bu şekli onu fiziksel saldırılardan korur ama psişik saldırıları engellemez. Katı bir cismin içinde nefesini tutabileceği süre kadar kalabilir.

    Biyografi: Onüç yaşında iken Kitty sürekli artan başağrılarından şikayetçiydi. Aslında bu ağrılar onun ortaya çıkmaya başlayan mutasyonunun sonucuydu. Kitty'nin durumu Prof. X ve Emma Frost'un ilgisini çekince ailesinden onu okullarına almak için izin istediler, fakat bunu yaparken onlara Kitty'nin bir mutant olduğunu açıklamadılar. Henüz Kitty de mutant olduğunun farkında değildi. Kitty bir mutant olduğunun farkına varınca ailesi seçimlerini Frost'un Hellfire Club'u yerine Prof. X'in Xavier Enstitüsü'nden yana kullandılar. Frost'un elemanları tarafından kaçırılan üç X-Men'in kurtulmasına yardım eden Kitty kendini X-Men'in bir üyesi olarak buldu.

    Önce Sprite, daha sonra Ariel kod adlarını alan Kitty takımın önemli elemanlarından biri oldu. Bunun sonucunda Xavier onu yeni kurduğu, üyelerinin yaşları Kitty'nin yaşına daha yakın olan Yeni Mutantlar adlı gruba atadı. Kitty, Storm ile çok iyi anlaşmaya başladı ve Colossus'a da aşık oldu. Ne var ki o ve Colossus arasındaki romantizm kısa sürdü ve arkadaş olarak kaldılar. Kitty'nin ailesi boşanınca takım arkadaşları bir bakıma onun yeni ailesi gibi oldular. Zamanla Kitty, Wolverine ile sağlam bir arkadaşlık edinince Wolverine onu eğitmeye başladı. Japonya'da iken yakalanarak bir zamanlar Wolverine'i eğitmiş bir dövüş sanatları ustası olan Ogun tarafından alıkonuldu. Wolverine, Kitty'e Japon dövüş sanatlarını öğreterek onu Ogun'a karşı koymasına yetecek kadar eğitti. Kitty'nin eğitimi tamamlandı ve yeni kod adı Shadowcat oldu.

    Daha sonra gelişen olaylar sonucunda Shadowcat ve Nightcrawler diğer X-Men'lerin öldüğünü sanınca İngiliz mutant biliği Excalibur'un kurucu elemanları arasına katıldılar. Excalibur dağılınca ikisi Amerika'ya geri dönerek tekrar X-Men'e katıldılar. Kitty bazı takım arkadaşlarının ölümüne şahit oldu, fakat Colossus'un trajik ölümü onun için bardağı taşıran son damla oldu. X-Men'i terketti ve bir üniversitede öğrenime başlayarak kendi kaderini izlemeye koyuldu.


    Sean Cassidy/Banshee

    Güçleri: Sonik çığlıklarının gücüyle objeleri parçalayabilir, uçabilir, rakiplerini bayıltabilir.

    Biyografi: Sean Cassidy, İrlanda'daki Cassidy Kalesi'nin varisi olarak doğdu. Büyürken mutant güçlerinin farkına varınca bunları herkesten sakladı. Üniversiteden mezun olduktan sonra Interpol için çalışmaya başladı. Cassidy çok gizli bir görev için uzaktayken karısı Maeve Cassidy kız çocukları Theresa'yı doğurdu. Maeve kızıyla birlikte Kuzey İrlanda'daki akrabalarını ziyarete gittiğinde bir terorist bombalaması sonucu hayatını kaybetti. Yetkililer Theresa'nın izini bulamayınca onu da öldü saydılar. Görevden dönen Sean'e karısının ölümü haber verildi, fakat ona daha fazla acı vermemek için o uzaktayken bir bebeğinin olduğunu ve onun da karısı ile birlikte öldüğü söylenmedi.

    Sean bu acı verici olayın ardından Interpol'den ayrıldı ve bağımsız çalışan biri haline geldi. Fakat kendini suçlu aktivitelerin içinde buldu. Mutant yetenekleri ve Interpol'ün içini iyi bildiğinden Factor Three adlı bir suç örgütü tarafından değerli birisi olarak görüyordu. Sean'un beynine özel bir tür patlayıcı yerleştirerek onu Factor Three için çalışmaya zorladılar. Bu örgütteyken Sean, Banshee kod adını aldı ve bu örgütle birlikte X-Men ile de savaştı. Prof. X telekinetik yeteneklerini kullanarak Banshee'nin beynindeki patlayıcı mekanizmayı yoketti, böylece onu Factor Three'nin himayesinden kurtarmış oldu.

    Banshee suç dünyasını bırakarak X-Men'e katıldı. Mutant bir terorist olan kuzeni Black Tom Cassidy ile savaşmak zorunda kaldı. Ne var ki Black Tom Cassidy'e yardım eden Siryn adlı mutant aslında Banshee'nin öldü sanılan kızı Theresa idi. Theresa annesinin öldüğü patlamadan Black Tom tarafından kurtarılmıştı. X-Men bu ikiliyi yenince Banshee kızı ile biraraya gelme şansını elde etti. Daha sonra çok genç üyelerden oluşan mutant grubu Generation X'e bu grup dağılana kadar Emma Frost ile birlikte eğitmenlik yaptı.


    Samuel Guthrie/Cannonball




    Güçleri: İstediği zaman termo-kimyasal enerji yaratabilme yeteneği vardır. Bu enerjiyi vücudunun alt bölümünden bırakır. Bu enerji patlaması onun canlı bir roket gibi havaya fırlamasına sebep olur.

    Biyografi: Sam Guthrie'nin mutant yetenekleri bir madende çalışmaktayken madenin çökmesiyle burada kapalı kalınca ortaya çıktı. Hellfire Club'ın bir üyesi olan Donal Pierce onun bu yeteneğini öğrenince bu birliğe üye olmasını sağladı. Pierce tarafından Prof X ve öğrencileriyle savaşmaya yollanan Guthrie öğrencileri öldürmeyi reddedince Pierce onu öldürmeye kalktı. Prof X tarafından hayatı kurtulan Guthrie onun New Mutants ekibindeki öğrencilerine katıldı. Cannonball adıyla bu ekipte iyice yükseldi ve ekibin liderlerinden biri oldu. Yıllar sonra X-Men'e katıldı.

    Zamanda yolculuk yapan savaşçı bir mutant olan Cable geldiğinde ve New Mutants adlı ekibi tekrar düzenleyip X-Force'u oluşturunca Cannonball da ona katıldı. Cable'ın ayrılışından sonra Canonball ve diğer X-Force üyeleri kanun dışı olarak operasyonlarını yürütüp düşmanları ve hükümet ajanları ile mücadele etmeye devam ettiler.




  • Ororo Munroe/Storm


     X-Men Karakterleri


     X-Men Karakterleri


    Güçleri: Storm'un hava elementlerini kontrol edebilme gücü vardır. İklimlerde değişiklik yapabilir, büyük veya küçük fırtınalar yaratabilir, yıldırımlar ve hortumlar oluşturabilir, sıcaklığı azaltıp arttırabilir, soğuk hava akımları ile herhangi bir yeri dondurabilir. Sahip olduğu bu güçler onu dünyanın en güçlü mutantlarından biri yapar. Profesör X'den sonra X-Men'deki en güçlü mutanttır.

    Biyografi: Ororo'nun annesi Kenya'daki bir kabilenin prensesi, babası ise Amerikalı bir fotoğrafçıdır. Anne ve babası evlendikten sonra Manhattan'da yaşamaya başladılar. Ororo altı aylıkken Kahire'ye taşındılar. Beş yıl sonra evlerini yokeden bir bomba ailesinin ölümüne neden oldu. Ororo ise bu patlamanın sonucunda annesinin cesedinin yanında yıkıntının altına gömüldü. Buradan kurtulana kadar yaşadığı anlar onda hayatı boyunca etkisi sürecek bir klostrofobinin başlamasına neden oldu. Artık evsiz bir yetim olan Ororo'yu Achmed el-Gibar adlı usta bir hırsız himayesine aldı ve onu çırağı yaparak hırsızlık konusunda eğitti.

    Yıllar sonra Ororo önce Sahra Çölü'ne, oradan da atalarının toprakları olan Serengeti Ovası'na yolculuk yaptı. Bu zamanlarda mutant güçleri ortaya çıkmaya başladı. İklim üzerindeki bu güçlerini yerel kabilelere yardım etmek için kullanınca buradaki kabilelerin halkı onu bir tanrıça olarak görerek ona tapmaya başladılar. Ororo bu tanrıça rolünü birkaç yıl oynadı, ta ki Profesör Xavier'dan telepatik bir mesaj alana kadar.

    Gittikçe artan garip güçlerinden korkmaya başlayan Ororo, Profesör X ve öğrencilerine katıldı, o zamandan beri de takımın sürekli bir üyesi olarak kaldı. Storm aynı zamanda New York'un yeraltı tünellerinde, insanlardan uzakta yaşayan mutantlar topluluğu olan Morloklar'ın lideri Callisto'yu teke tek dövüşte yenerek bu topluluğun lideri de olmuştu ama liderliği tekrar Callisto'ya geri teslim etti.

    Storm, X-Men'in büyük bir sorumluluk duygusuna sahip, her zaman güvenilir bir üyesidir. Çok karizmatik bir kişiliğe sahip olması ve karar alma konusundaki yeteneği onun Cylops'dan sonra takımın ikinci lideri olmasını sağlamıştır. Sahip olduğu mutant güçlerinin dışında aynı zamanda iyi bir dövüşçüdür. Ayrıca güzelliği ile etkisi altına alamayacağı bir erkek yoktur.


    Remy LeBeau/Gambit




     X-Men Karakterleri




    Güçleri: Fiziksel temasta bulunduğu bir objeyi kinetik enerji ile şarj ederek patlayıcı hale getirebilir. Patlamanın gücü onun objeyi ne kadar şarj ettiğiyle eşit orantılıdır. Ayrıca normal bir insandan daha çeviktir.

    Biyografi: Doğduğu andan beri yetim olan Remy çocukluk yıllarını New Orleans'ın arka sokaklarında geçirdi. Kendi kendine hırsızlık yapmayı öğrenerek hayatta kalmayı başardı. Remy günün birinde bilmeden New Orleans Hırsızlar Loncası'nın efsanevi lideri olan Jean-Luc Beau'yu soymaya kalktı. Çocuğun cesaretinden hoşlanan Jean-Luc, Remy'i evlat edinerek kendi korumasına aldı. Yıllar geçtikçe Remy hırsızlıkta gitgide ustalaştı ve lonca içinde yükseldi. Loncalarının en büyük rakibi New Orleans Suikastçiler Loncası idi. İki lonca arasında barışın sağlanması için Remy karşı loncanın liderinin torunu olan Bella Donna Boudreaux ile evlendirildi. Fakat Bella Donna'nın erkek kardeşi Julian buna karşı çıktı ve Remy'e düello yapmak için meydan okudu. Rakibini yaralayan Remy iki lonca arasında bir savaş çıkmasını önlemek için New Orleans'dan ayrılmak zorunda kaldı.

    Gambit dünyayı dolaşmaya ve mutant gücünü geliştirmeye başladı. Bu süre boyunca Mr. Sinister adlı uzman bir genetik araştırmacısı için çalıştı. Gambit, Mr. Sinister'ın gerçek amacından habersiz onun süper güçlü suikastçilerden oluşan Marauders adlı bir ekip oluşturmasına yardım etti. Mr. Sinister'ın amacı New York'ta yeraltında yaşayan mutant topluluğu Morloklar'ı yoketmekti. Bunun farkında olmayan Gambit, Marauders'ın Morloklar'ın yaşadığı tünellere ulaşmasına bile yardımcı oldu. X-Men bazı Morloklar'a yardım edebildi, bazı Morloklar ise kaçmayı başardı, ama büyük bir bölümü katledildi.

    Sinister ile bağlarını koparan Gambit, X-Men'e katıldı. Teknik olarak evli olmasına rağmen takım arkadaşlarından birisine aşık olmasına engel olamadı. Ne var ki bu kişi asla dokunamayacağı Rogue'dan başkası değildi. Fakat birbirlerine karşı olan hisleri o kadar yoğundu ki bu engele rağmen ilişkileri sürdü. Rogue, Gambit'e dokunduğunda onun sırrını keşfedip Mutant Katliamı olarak anılan olaydaki rolünü öğrenince onu Antartika'da ölüme terketti. Fakat Gambit'i ölüme terkeden aslında Rogue değildi. Rogue, Gambit'e dokununca onun anılarını da aldığından aynı zamanda Gambit'in kendisine karşı olan suçluluk duygusunu da almıştı. Yani Gambit'i ölüme terkeden asıl şey kendisine karşı duyduğu öfke ve pişmanlıktı. Fakat Gambit burada ölümden kurtulmayı başararak tekrar takım arkadaşlarının arasına geri döndü ve onlarla arasını düzeltti.

    Gambit en fazla hayranı olan X-Men karakterlerinden biridir. Wolverine kadar olmasa da onun için bir anti-kahraman denilebilir. Karizmatik kişiliği, yakışıklılığı, atletik fiziği ve Fransız aksanıyla kadınları etkisi altına almakta zorlanmaz. Her ne kadar Rogue'a aşık olsa da güzel kadınlarla flört etme fırsatını hiçbir zaman kaçırmaz. Kinetik enerjisini adına yakışır bir şekilde poker kartlarını şarj edip onları patlayıcılara dönüştürerek kullanır.


    Kurt Wagner/Nightcrawler

     X-Men Karakterleri


     X-Men Karakterleri



    Güçleri: Nightcrawler kendini bir yerden başka bir yere teleport edebilir. Bu teleportasyonun sonucu arkasında duman ve kükürt kokusu bırakır, bu aslında teleportasyon yaptığı sırada girdiği boyutun atmosferinin izidir. Nightcrawler teleportasyon sonucu katı bir cismin içinden çıkıp ölümüne neden olmamak için kendini sadece görebildiği ya da çok iyi bildiği yerlere teleport eder. Yıllar boyunca süren antrenmanlarla kendisi ile birlikte teleport edebileceği kişilerin sayısını da arttırmıştır. Ayrıca omurgası normal insanlardan daha esnek olduğu için çok atletik biridir. Koyu ten rengi de gölgelere rahatça saklanmasını sağlar.

    Biyografi: Kurt Wagner'ın şeytani görünümü doğuştandır. Yaratığımsı görünümü annesinin onu terketmesine neden oldu. Bu olaydan korkan ve bebeği yoketmeye kalkışan korkmuş köylülerden kaçan anne kendi hayatını kurtarmak için onu bir şelaleye attı (yıllar sonra gerçek annesinin Mystique olduğunu öğrenecekti). Bir büyücü ve çingene kraliçesi olan Margali Szardos bu olaydan kısa süre sonra hala hayatta kalmayı başarmış bebeği alarak falcı olarak çalıştığı Bavarian Sirki'ne getirdi. Ona bir ucube gibi değil, kendi çocuğuymuş gibi davrandı. Kurt bu sirkte, onu dışlamayan insanların içinde büyüdü. En yakın arkadaşları Margali'nin çocukları Stefan ve Jimane idi. Mutant güçleri henüz ortaya çıkmamışken doğal atletik yeteneğini farketti. Sirkin yıldız akrobatı oldu. Seyirciler onu kostüm giymiş normal biri sanmaktaydı. Mutant güçleri ergenlik çağında ortaya çıktı.

    Yıllar sonra Texas'lı bir milyoner Bavarian Sirki'ni satın aldı. Kurt sirkten ayrılıp üvey kardeşinin yaşadığı Almanya'yadaki köye gitti. Fakat Stefan delirmiş ve birkaç köylü çocuğu katletmişti. Kurt bunu durdurmaya çalışırken Stefan'la dövüşmek zorunda kaldı. Bu dövüş sırasında genç mutant yanlışlıkla Stefan'ın boynunu kırdı. Köylüler Kurt'u farkedince onun bir şeytan olduğunu ve çocukların ölümünden onun sorumlu olduğunu düşünüp onu öldürmeye kalktılar. Kurt öldürülmek üzereyken Prof. X onun yardımına yetişti ve zihin gücüyle köylüleri paralize edip Kurt'u kurtardı. Bir X-Man olan Kurt, Nightcrawler adını aldı. Nightcrawler, X-Men'lerle geçirdiği yıllardan sonra İngiltere'deki bir mutant birliği olan Excalibur'a katıldı. Bu ekip dağılınca X-Men'e geri döndü. Her zaman koyu bir Katolik olmuş olan Kurt rahip olmak için X-Men'i bir süre terketti, daha sonra tekrar ekibine geri döndü.

    Nightcrawler kendini rahip olmaya adamıştır. Şeytani görüntüsüne rağmen en eğlenceli ekip üyelerinden biridir. Çok usta bir kılıç kullanıcısıdır.




    Lucas Bishop/Bishop



     X-Men Karakterleri





    Güçleri: Bishop çeşitli enerji biçimlerini vücuduna emip o enerjileri kullanabilir.

    Biyografi: Mutant bir asker olan Bishop günümüzden 70 yıl sonra olacak olan harap ve karanlık bir dünyada büyüdü. Mutantların köle edilmesi ortadan kalktıktan sonra X-Men'in varisleri barışı korumak için Xavier'ın Güvenlik Güçleri adlı bir birlik kurdular. Charles Xavier'ın homo sapienlar ve homo superiorlar arasındaki barış hayaline inanan bu birliktekiler mutantların kendi kendilerine polislik ederek mutant suçlarının engellenebileceğine inanmaktaydılar. Zamanda yolculuk edebilme yeteneğine sahip mutant bir suçlu olan Trevor Fitzroy'u takip eden Bishop ve emrindeki adamları kendilerini günümüzde buldular. Peşinde oldukları kişiyi X-Men ve Sentineller arasındaki kargaşada takip eden Bishop kendi zamanının efsanesi X-Men ile karşılaşınca en başta onların gerçek X-Men olduklarına inanmadı. Onları Fitzroy'un kendilerini aldatmak için yolladığı birer taklit sanan Bishop ve adamları X-Men ile savaştı. Bu kargaşa sırasında Fitzroy tarafından yanındaki adamları öldürüldü, Bishop ise yaralı olarak X-Men'in eline geçti. Sonunda bu kişilerin çocukluğundan beri olan en büyük idolleri olduklarını anlayan Bishop, Prof. X tarafından X-Men'e katılmakla onurlandırıldı. X-Men, Bishop'ın Xavier'ın inançlarının en sıkı fanatiklerinden biri olduğunu kısa zamanda anladı.

    Günümüzden çok daha şiddet dolu bir gelecekten gelen Bishop ilk zamanlarında takım arkadaşlarında uyum sağlamakta epey zorlandı. Bishop en büyük düşmanı haline gelen Fitzroy'un peşine düşmekten hiç vazgeçmedi, ama Fitzroy ondan daima bir adım önde oldu. Fitzroy'un peşine takılan Bishop kendisini Fitzroy'un yarattığı, herşeyin savaşla mahvolduğu bir zamanda buldu. Fitzroy'un çılgınca amacı, tüm zamanları konrtol eden enerji ile birleşerek bir tanrı olabilmekti. Bishop ufak bir mutant birliği oluşturarak Fitzroy'un planlarına engel oldu. Fakat bu zaferin bedeli Bishop'a çok pahalıya mal oldu. Kızkardeşi Shard onun Fitzroy'u yoketmesini sağlamak için kendi hayatını feda etti. Savaş sona erdikten sonra Bishop günümüze geri dönerek tekrar X-Men'e katıldı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Uygurca -- 11 Ağustos 2008; 13:46:33 >




  • Emma Frost/White Queen

     X-Men Karakterleri


    Güçleri: Mutasyonu sürekli devam ederek güçleri biçim değiştirmektedir. Daha önceleri telepatik yetenekleri ile başkalarının zihinlerine girebiliyor ve onları kontrol edebiliyordu. Şu anda ise Emma Frost vücudunu elmas sertliğinde, neredeyse yokedilemez bir biçime dönüştürebilir.

    Biyografi: Emma Frost ataları 1600'lü yıllarda İngiltere'den Boston'a gelmiş köklü, zengin bir ailenin çocuğu idi. Zenginlik içinde büyüdü, buna zekası, etkileyiciliği ve gizlice kullandığı psişik güçleri de eklenince iş dünyasında oldukça başarılı biri oldu. Multi-milyar dolarlık çok büyük bir şirketin önemli hissedarlarından biri oldu ve genç yaşına rağmen yönetim başkanlığına seçilmeyi başardı. Frost'un güzelliği ve yeteneği onun dünyanın en zengin ve güçlü kişiliklerinden oluşan bir organizasyon olan Hellfire Club'dan bir davet almasını sağladı. Frost burada Sebastian Shaw'un taraftarlarından biri oldu. Shaw da onun gibi bir mutanttı. Organizasyonun liderleri kendilerine daha fazla güç katmak için mutantları kontrollerine almaya çalışıyorlardı, fakat Frost onların asıl niyetlerinin mutantları yoketmek olduğunu anlayınca Shaw ile birlikte bir plan yaparak organizasyon liderlerini alt ettiler ve onların yerlerine geçtiler. Shaw kendine Black King ünvanını alırken Frost da White Queen oldu.

    Shaw ve Frost'un liderliğinde Hellfire Club bir mutant birliği olmaya başladı. Frost örgüte güç katmak için yetenekli mutant gençleri alarak onları eğitiyordu. Katherine 'Kitty' Pryde aldı bir genci X-Men'e kaptırınca iki örgütün yolları çakıştı. Zaman yolculuğu yapan bir terorist olan Trevor Fitzroy'un saldırısında X-Men, White Queen'i korumak için Helfire Club'a yardım etti. Fitzroy'un saldırısı Hellfire Club'daki mutantları neredeyse tamamen yoketti. Bu saldırı sonucu Frost'un zihni bedeninden ayrıldı. Frost'un bedeni X Malikanesi'ne götürüldü, Frost'un benliği ise vücutsuz bir formda kaldı. Frost bir eğitmen olarak Prof. X ve X-Men'e katılmayı kabul etti. Daha sonra bir kaza ile benliği Iceman'in vücuduna, Iceman'in benliği ise onun vücuduna geçti. Prof. X'in yardımıyla her ikisi de kendi vücutlarına dönmeyi başardılar.

    Sean Cassidy (Banshee) ile birlikte çok genç yaştaki mutantlardan oluşan yeni bir ekip olan Generation X'in eğitmenliğini üstlendi. Ailesinin Frost International şirketi batmaya başlayınca ablasına yardımcı oldu. Emma ve ablası Adrienne ile aralarındaki anlaşmazlıklar Adrienne'in Emma'nın okulunda telepatik olarak bir kargaşaya neden olması ile son buldu. Bu olayın sonunda Emma ablasını durdurmak için onu tabanca ile vurarak öldürdü. Daha sonraları Generation X'in dağılmasıyla Emma, X-Men'e katıldı. Artık bir zamanlar rakip olduğu kişilerle yan yana aynı amaçlar için mücadele ediyor.


    Jubilation Lee/Jubilee


     X-Men Karakterleri



    Güçleri: Jubilee çeşitli güçte enerji plazmaları yaratabilir. Bu plazmaları istediği gibi yönlendirebilir, istediği şekle sokabilir ve hatta eğer isterse patlatabilir. Bu plazmalar patlama sırasında çeşitli renk ışınları yaydıklarından onlara bakanları geçici bir süre körleştirir. Jubilee'nin vücudu bu yarattığı plazmaların güçlerini kendine zarar vermeden emebilir.

    Biyografi: İki zengin Çinli göçmenin çocuğu olan Jubilee, Beverly Hills'te refah içinde büyüdü. Fakat ailesinin işlerinin kötü gitmeye başlaması ve ardından onları komşuları ile karıştıran iki kiralık katil tarafından öldürülmeleri Jubilee'nin hayatını tamamen değiştirdi. Yetim kalan Jubilee, Los Angeles Yetimhanesi'ne gönderildi. Burada kendi kendini korumayı ve otorite karşıtı olmayı öğrendi. Asiliği yüzünden yetkililer onu başka bir yetimhaneye göndermek istediler. Yaşayan tek akrabaları Çin'de olan ve oraya gönderilmekten korkan Jubilee çareyi yetimhaneden kaçmakta buldu. Hollywood Alışveriş Merkezi'nde kalacak bir yer bulunca burada hırsızlık yaparak kendini geçindirmeye başladı, fakat bu yeni kariyeri fazla uzun sürmedi. Alışveriş merkezinin güvenlik görevlileri tarafından yakalanmak üzereyken paniğe kapılan Jubilee'nin mutant güçleri ilk defa ortaya çıktı. Ellerinden çıkan enerji küreleri onun polisten kaçmasını sağladı.

    Jubilee yalnız bir hayat sürmeye devam etti. Geçimini bazı dükkan sahipleri için ışık şovları yaratarak sağladı ve alışverişin güvenlik güçleriyle kedi-fare oyunu oynamaya devam etti. Onu yakalayamayan bekçiler sonunda çareyi M Birliği adlı mutant avcılarını çağırmakta buldular. Bu sırada tesadüfen orada olan X-Men'in dört kadın üyesi (Storm, Psylocke, Rogue ve Dazzler) Jubilee'yi kurtardılar. Kurtarıcılarından çok etkilenen Jubilee onları üslerine kadar takip etti. Başlarda güvenilmez bulunan Jubilee, Wolverine'i cyborg Reavers'dan kurtarınca takımın bir üyesi oldu. İlerleyen aylarda Wolverine'in Asya'daki yolculuklarında ona eşlik etti. Wolverine onun ikinci babası gibi oldu.

    Jubilee'nin X-Men'le ilk karşılaştığı sıralarda kayıp olan Prof. X tekrar geri dönünce onunla ilk kez karşılaşmış oldu. Xavier'ın liderliğinde ekip tekrar biraraya gelince ekibin tam bir üyesi oldu. Wolverine'in yalnız maceralarında da ona arkadaşlık etmeyi sürdürdü. Xavier, Generation X adında yaşça daha genç yeni bir ekip oluşturunca Jubilee'yi kendi yaşına daha yakın üyelerden oluşan bu ekibe yolladı. En başlarda bundan pek hoşlanmayan Jubilee kısa zamanda bu düşüncesinden vazgeçerek Generation X'in önemli elemanlarından biri olmayı başardı. Jubilee yeni takım arkadaşlarına güvenerek onları ailesiymiş gibi sevmeyi öğrendi.


    Alex Summers / Havok


     X-Men Karakterleri



    Güçleri: Havok kozmik enerjiyi vücudu ile emip bu enerjileri ısı dalgaları olarak yayabilme yetenene sahip olan bir mutanttır.

    Biyografi: Alex Summers, Cyclops'un kardeşidir. Ailesi ile çocukken yaşadıkları uçak kazasından sonra yetim kalan iki kardeş birbirlerinden ayrıldı. Scott kaza sırasında başına aldığı darbe yüzünden yaklaşık bir yıla yakın bir süre bir hastanede komada kalırken Alex ise kazadan iki hafta sonra Nebraska'daki bir yetimhaneye yerleştirildi. Buraya yerleştirildikten kısa süre sonra da evlat edinildi. Alex büyürken abisi Scott'ın Cyclops olarak atıldığı maceralardan habersizdi. Üniversiteden mezun olduktan sonra mutant yeteneklerinin farkına varmaya başladı. Bu sıralarda bir arkeoloji profesörü olan Ahmet Abdol kendisi ile Alex arasında psişik bir bağlantı farketti. Her ikisi de aynı mutant yeteneğine sahipti, fakat Alex sayesinde Abdol'un gücü çok daha artabilecekti. Abdol, Alex'i kaçırarak Mısır'daki laboratuarına getirdi. Abdol, Alex'in gücünü de kendine katarak Living Monolith adlı çok büyük kozmik güce sahip bir mutanta dönüştü. X-Men, Monolith'i yenmeyi başardı. Vücudunun yaydığı şok dalgalarını kontrol edemeyen Alex, X-Men ile birlikte Amerika'ya dönmektense Mısır'daki çölde kalmayı tercih etti.

    Bir Sentinel tarafından yakalanan Alex bu mutant avcısı robotları icat eden kişinin oğlu olan Larry Trask'in bulunduğu üsse getirildi. Burada Alex'e Havok kod adı verildi ve ona gücünü kontrol altında tutmasını sağlayan bir kıyafet verildi. X-Men, Trask'ın yakaladığı mutantları kurtarmaya geldiğinde Havok abisi Cyclops'a katılarak güçleri yüzünden kimseye zarar vermek istemediği için uzak durmaya çalıştığı medeniyete geri döndü. Havok, manyetik güçlere sahip bir mutant olan Lorna Dane'e (Polaris) aşık oldu. İkisi de bir süre X-Men'in üyesi oldular, fakat ikisi de maceracı hayatı yaşamak istemiyordu. Havok ve Polaris bir araştırma için Arizona'ya gittiklerinde kendilerini Mr. Sinister'ın emrindeki bir suikastçi birliği olan Marauders tarafından yakalanmış buldular. Zihnine telepatik olarak hükmedilen Polaris, Marauders ile birlikte X-Men'e saldırdı. Ekibine dönmeyi başaran Havok sevgilisi ile savaşmak zorunda kaldı. Zihnine hükmedilmekten kurtarılan Polaris, Havok ile birlikte ABD hükümetinin oluşturduğu bir mutant saldırı ekibi olan X-Force'a katıldı.

    Havok bu örgütten ayrıldıktan sonra geçirdiği bir uçak kazasındaki patlama sonrasında kendini başka bir gerçeklikte buldu. Ruhu başka bir boyuttaki farklı bir Havok'un vücuduna girmişti. Bulunduğu bu yeni dünya çok karanlık ve çarpık bir yerdi. Bu farklı dünyada dost bildiği bazı kişiler düşman, düşman bildiği bazıları ise dosttu. Bu farklı dünyayı anlamaya çalışan yalnız bir mutant oldu: Mutant X. Alex burada Jean Grey'in kötü bir versiyonu olan Goblin Queen ile yapılan savaşta düşmanı yenmeyi başardı, fakat bunun bedeli aynı zamanda kendi ölümü oldu. Alex'in ruhu orjinal boyutuna mı döndü, yoksa sonsuza dek yok mu oldu belli değil.




  • X-Men'in Kullandığı Araçlar



    Cerebro


     X-Men Karakterleri



    Xavier Malikanesi'nin alt katlarındaki gizli bir odada bulunan, dünyada eşi benzeri bulunmayan bir bilgisayardır. Bu bilgisayarda X-Men tarafından bilinen tüm mutantların detaylı kayıtları mevcuttur. Ayrıca Charles Xavier, Cerebro'yu kullanarak psişik güçlerini çok daha yüksek bir düzeye ulaştırabilir, bu sayede dünya üzerindeki herhangi bir mutantın yerini tespit edebilir.



    Danger Room (Tehlike Odası)



     X-Men Karakterleri



    Xavier Malikanesi'nin alt katlarındaki çok büyük bir odadır. Bu oda benzersiz bir teknoloji kullanılarak yapılmıştır. Burada çok gerçekçi hologramlar yaratılabilir. Bu sayede X-Men bu odada mutant güçlerini geliştirmeye çalışabilir, simülasyon edilmiş görevler gerçekleştirip ekip taktiklerini geliştirebilir, birbirlerinin zaaflarını telafi etmeyi öğrenebilir.



    Blackbird


     X-Men Karakterleri


    Yüksek teknoloji ürünü bir jettir. Çok sayıda kişi taşıma kapasitesi vardır. Çok yüksek hızda, çok yüksek irtifalarda uçabilir. Radarlar tarafından tespit edilemez. Haberleşme aygıtları ve silah sistemleri vardır.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Gambit en sevdiğim karakterdi.filmlerde olmaması çok büyük bir handikaptı.Çizgi-Romanların bir bölümünü okudum,bir çok çizgi filmine baktım,bazıları gibi çok hayranı değilim ama Gambit gibi bir karakterin filmlerde olmaması şaşırtıcı.Ayrıca Sabretooth karakterininde sadece ilk filmle sınırlı olmasıda şaşırtıcı.Çizgi serinin gerçek takipçileri ve hayranları ne düşünür bilemiyorum ancak filmleri vasattı bence.
  • Magneto Nerde Hocam Juggernaut Filan Yok Pyro Yok Ekle Güzel Arşiv Olur

  • Ya filmde Rogue'un hayatı sanki daha farklı anlatılmıştı.Hem Iceman'le çıkmıyorlar mıydı?Şimdi daha farklı bir özgeçmiş var şaşırdım valla ayrıca Cable niye yoktu filmlerde.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: tàlhà


    Ya filmde Rogue'un hayatı sanki daha farklı anlatılmıştı.Hem Iceman'le çıkmıyorlar mıydı?Şimdi daha farklı bir özgeçmiş var şaşırdım valla ayrıca Cable niye yoktu filmlerde.




    filmde karakterlerin yarısı yok zaten. gambit, force, havoc vs vs.
  • Filmde çoğu karakterde alakasız ve önemsiz olarak perdeye aktarılmış.Umarın Nolan Batman'i kurtardığı gibi X-Men serisini de kurtarır.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: You and Me

    Filmde çoğu karakterde alakasız ve önemsiz olarak perdeye aktarılmış.Umarın Nolan Batman'i kurtardığı gibi X-Men serisini de kurtarır.

    Magneto Pyro Sabretooth Juggernaut Nerede
  • quote:

    Orjinalden alıntı: L a s T


    quote:

    Orjinalden alıntı: You and Me

    Filmde çoğu karakterde alakasız ve önemsiz olarak perdeye aktarılmış.Umarın Nolan Batman'i kurtardığı gibi X-Men serisini de kurtarır.

    Magneto Pyro Sabretooth Juggernaut Nerede



    Tamam araştırma yapıyorum cık cık cık




  • Logan/Wolverine
  • Magneto - Erik Magnus Lehnsherr


     X-Men Karakterleri





    Güçleri: Magneto'nun manyetik güçleri vardır. İçinde metal elementleri bulunan herşeye istediğini yapabilir, manyetik koruma alanları yaratabilir, manyetizma gücü ile ağırlığı 100 ton gelen objeleri bile kaldırabilir. Aynı zamanda az da olsa psişik güçleri de vardır, bu sayede psişik saldırılara karşı kendisini koruyabilir ve basit seviyede zeka okuyabilir. Magneto gezegenin en güçlü mutantlarından biridir.

    Biyografi: Erik daha güçlerini keşfetmeden çok zaman önce soykırımın ne demek olduğunu öğrendi. Çocukluğu Polonya'daki dehşet verici Nazi ölüm kampı Auschwitz'de geçti. Burada yapılan katliamlarda ailesinin kurtulan tek üyesiydi. Erik'in bu kampta yaşadıkları hayatı boyunca asla unutamayacağı şeylerdi. Burada hoşgörüsüzlüğün ve katliamın korku verici yüzünü gördü. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Auschwitz'de yardım ettiği Magda adlı bir çingene kızı ile evlendi. Birkaç yıl sonra ilk çocukları Anya doğdu. Bir grup tarafından evleri ateşe verildiğinde Erik küçük kızlarını yangından kurtarmaya çalışırken mutant güçleri açığa çıktı. Müthiş bir öfkeyle onlara saldıranları öldürdü. Korkuya kapılan karısı Magda hemen Erik'ten kaçtı. Eric kaçan karısının ikiz çocuklarına hamile olduğundan habersizdi.

    İsrail'e giden Erik burada bir hastanede gönüllü olarak çalışmaya başladı. Burada telepatik yeteneklere sahip genç bir mutant olan Charles Xavier ile iyi bir dostluk kurdu. Fakat Xavier'ın homo sapienlar ve homo superiorların birarada barış içinde yaşayabilecekleri inancına Erik katılmıyordu. Bu konudaki tüm karamsarlığına rağmen Xavier'ın düşüncelerine inanmak istedi, ama zamanla bunun imkansız olduğuna kanaat getirdi. İnsanların daha önce farklı inançlara ve milliyetlere sahip kişilere karşı uyguladığı soykırımı çocukluğunda çok net bir şekilde görmüş olan Erik, insanların aynı soykırımı mutantlara karşı da uygulayacağını biliyordu. Tarihin bir kere daha tekrarlanmamasını sağlamaya çalışacağına yemin etti. Mutantların insan evriminin bir sonraki aşaması olduğuna ve dünyayı mutantların kontrol etmesi gerektiğine inanan Erik tüm dünyanın mutant terorist olarak tanıyacağı Magneto oldu. Cape Citadel'deki füze üssünü ele geçirmeye çalıştığında Xavier'ın öğrencileri X-Men ile ilk kez çarpıştı. X-Men planlarının önüne bir engel olarak çıkınca Magneto da kendi mutant birliğini kurdu. Bu birlik Brotherhood of Evil Mutants idi (sonraki yıllarda Marvel Comics yazarları yerinde bir kararla grubun adındaki 'Evil' kelimesini çıkarınca Brotherhood of Mutants oldu). Bu grubun üyeleri arasında Wanda Maximoff / Scarlet Witch (bakınız: Avengers sitesi) ve Pietro Maximoff / Quicksilver (bakınız: Avengers sitesi) adlı iki genç kardeş de vardı. Magneto yıllar sonra bunların kendi çocukları olduğunu Magneto'nun fanatizmi zamanla amaçlarından sapmasına neden oldu. X-Men ile savaşırken Shadowcat'i ciddi olarak yaralaması onun için tam bir şok etkisi yarattı. Gereksiz yere bir mutanta zarar verdiği için kendi davranışlarına şaşıran ve korkan Magneto dünyanın yörüngesindeki M Astroidi üzerinde kurduğu üsse çekildi. Bir süre sonra işlediği suçlardan dolayı yargılanmak için kendini kanuna teslim etmeye karar verdi. Magneto'yu insanlığa karşı işlediği suçlardan yargılamak için özel olarak toplanan Uluslararası Adalet Mahkemesi bir karara varamadan çıkan olaylar yüzünden dağıldı. Xavier'ın yardımı ile Magneto, X-Men'e yardım etmesi için okula getirildi. Xavier'ın kuzeni gibi davranan Magneto yeni bir mutant birliği olan New Mutants adlı grubu eğitmeye başladı. Magneto ve ekip üyeleri arasındaki ilişkiler kötüye gitmeye başlayınca New Mutants'takiler onun emirlerini dinlememeye başladılar. Bu içlerinden birinin ölümüyle son buldu. Öğrencilerinden birinin ölümü Magneto'yu bunalıma sokarken yeni çıkan Mutant Kodlama Yasası'na duyduğu tepki ve Xavier'ın yöntemlerinden hoşnut olmaması ekibi terketmesine neden oldu.

    Tekrar M Astroidi'ne dönen Magneto kendi yöntemlerini uygulamaya başlayınca dünya onu yeniden kötü bir adam olarak görmeye başladı. Xavier ise hala eski dostunun bir gün kendi yanına katılacağı umudunu taşımaktaydı, ta ki Magneto, Wolverine'in adamantium iskeletini vücudundan sökene kadar. Bunun üzerine Xavier telepati güçlerini kullanarak Magneto'nun beynine ciddi zararlar verdi. İyileştikten sonra Magneto o güne kadar yaptığı en büyük planı gerçekleştirdi: Dünyayı büyük bir manyetik alanın içine hapsetti ve bu alanı kaldırmanın karşılığında mutantların kendi kendilerini yönetebileceği bir ülke istedi. Birleşmiş Milletler bu isteği kabul etti. BM üyeleri eğer Magneto'ya istediğini verirlerse onun bir daha dünyayı rahatsız etmeyeceğini düşünerek ona Afrika'da bir ada olan Genosha'nın yönetimini verdiler. İlginçtir ki Magneto'nun yönetimini elde ettiği Genosha bir zamanlar mutantları köle olarak kullanıp katletmesiyle tanınan bir ülkeydi.

    Magneto iç savaşla harabeye dönmüş ülkeyi yeniden inşa etmeyi başardı. Mutantları hükümetin üst kademelerine getirirken ülkedeki insanların haklarını da korudu. Sivil savaş ve Legacy Virus hastalığıyla zayıflamış olan ülke Legacy Virus'un tedavisinin bulunup tüm hasta mutantların iyileşmesinin ardından iyice güçlenmeye başladı. Ülkedeki insanlar burayı yavaş yavaş terkedince Genosha bir mutant ülkesi oldu. Magneto tekrar tüm dünyayı kontrolüne alma arzusunu duymaya başlayınca mutantlarla dolu bir ülke ile dünyaya meydan okudu. Kendisine en büyük engel olarak gördüğü Charles Xavier'ı kaçırarak onun yaralı vücudunu Genosha'nın kalbi olan Magda Square'de herkesin görebileceği bir yere bağladı. O sıralarda diğer ekip üyeleri ortalarda olmadığı için Cyclops, Wolverine ve Jean'in toparladığı bir grup deneyimsiz mutanttan oluşan X-Men, Genosha'ya gizlice sızdı. Herşeyin kendi aleyhlerine olmasına rağmen Xavier'ı kurtarmayı başardılar. X-Men ile savaşırken Wolverine pençelerini gövdesine saplayınca Magneto ciddi olarak yaralandı. X-Men, Xavier ile birlikte üslerine geri dönerken Magneto iyileşmek için sessiz bir bekleyişe girdi.

    Magneto, X-Men'in ilk ve hiç kuşkusuz en büyük düşmanıdır. Aslında onun için tam olarak bir kötü adam denilemez, ama uyguladığı yöntemler pek çok kez aşırıya kaçtığından dünyanın gözünde bir suçlu konumundadır. En önemli rakibi Prof. X ile eski dost olmaları onların mücadelelerine ilginç bir boyut katar.





    Juggernaut / Cain Marko



     X-Men Karakterleri



    Güçleri: Juggernaut bir mutant değildir. Güçlerini Cytorrak'ın Kızıl Mücevheri adlı büyülü bir tılsımdan alır. Bu tılsım ona çok büyük bir fiziksel kuvvet ve dayanıklılık sağlamaktadır. Bir yönde hareket etmeye başlayınca dünyada onu durdurmayı başarabilecek bir güç neredeyse yok gibidir. Tılsım sayesinde yiyecek, su ve oksijen olmadan hayatta kalabilir. Fakat psişik saldırılardan etkilenebilir. Bu yüzden psişik saldırılardan korunabilmek için bilinmeyen türde bir metalden miğfer giymektedir.

    Biyografi: Cain Marko, Charles Xavier'ın üvey kardeşidir. Babası Dr. Kurt Marko iş arkadaşı Dr. Brian Xavier'ın ölümünden sonra dul kalan karısı Sharon Xavier ile evlendi. Kurt, Sharon ve Sharon'ın oğlu Charles ile birlikte Xavier Malikanesi'nde yaşamaya başladı. Onlara bir süre sonra Kurt'un bir önceki evliliğinden olan oğlu Cain de katıldı. Cain üvey kardeşi Charles'dan hep nefret etti, çünkü babası Charles'a karşı daima çok iyi davranıyor, Cain'i ise gizlice dövüyordu. Fakat Cain bu acıya tek başına katlanmıyordu, çünkü mutant güçleri yeni ortaya çıkmaya başlayan Charles istemeden Cain ile kendi zihni arasında psişik bir bağlantı kurmuştu ve bunu koparamıyordu. Cain bir şekilde Charles'ın onun zihnine girdiğini anlayınca onu düşmanı olarak kabul etti.

    Orduya katılan Cain ile Charles aynı birliğe düştüler. Charles umutsuzca üvey kardeşi ile arasını düzeltmeye çalışıyordu. Charles, Cain'i çok güçlü mistik bir varlık olan Cytorrak'ın kayıp tapınağının içinde bulunduğu mağaraya gittiğinde takip etti. Hırsının ve güç tutkusunun esiri olan Cain büyük, kırmızı bir tılsıma sahip oldu. Cytorrak'ın Kızıl Mücevheri adlı bu tılsım Cain'i güçlendirerek onu Juggernaut'a dönüştürdü. Sahip olduğu bu yeni ve inanılmaz kuvvetle en çok nefret ettiği kişi olan üvey kardeşi Charles ve onun öğrencileri X-Men'e saldırdı. Her savaştıklarında X-Men onu güç de olsa durdurmayı başardı. Juggernaut bazen Black Tom Cassidy adlı hapishanede tanıştığı mutant terorist ile de çalıştı.

    Xavier ve Magneto'nun zihinlerinin birleşimi olan psişik varlık Onslaught, Juggernaut'tan tılsımını kopardığında Cain tılsımın içine hapsoldu. Burada Cytorrak onun benliğini ele geçirmeye çalıştı, ama Cain bunu engelleyip Cytorrak'ı yok etmeyi başardı. Özgür kalan Cain öncekinden daha güçlü, fakat güçlerini tamamen kontrol edemez şekilde dünyaya geri döndü. Cytorrak aslında dünyaya bağlı sekiz tanrıdan (Exemplars) biri idi. Exemplars tüm insan ırkını köleleri haline getirecek bir makine yapmak için Juggernaut'a ihtiyaç duydu. Juggernaut zihnine giren Prof. X'in yardımı ile onların planlarını engellemeyi başardı.

    Daha sonraları Juggernaut bir kere daha dünyayı kurtarmak için aralarında Iceman, Phoenix, Mystique ve Toad'un da bulunduğu ekibe katıldı. İnsanlarla mutantların evrimini kontrolü altına almaya çalışan bir uzaylı olan Stranger ile savaşıp onu yendiler. Bu olaylar onun insan hayatına karşı olan bakış açısını değiştirmedi belki, ama en azından artık mutantların ne tür bir dışlanmışlık yaşadıklarını daha iyi anlamış oldu.


    Sabretooth / Victor Creed



     X-Men Karakterleri




    Güçleri: Sabretooth'un zarar görmüş veya yok olmuş hücreleri çok büyük bir hızla yenilenir, ayrıca hızlı iyileşme yeteneği sayesinde zehire ve pek çok uyuşturucuya karşı bağışıklıdır. Normal bir insandan çok daha kuvvetli ve çeviktir. Gelişmiş koku alma duyuları vardır. Ayrıca dişleri ve pençeleri kemik kadar sert şeyleri parçalayabilecek kadar keskindir. Sonradan iskeleti adamantium ile kaplanarak asla kırılmaz hale getirildi. Bir bakıma Wolverine'in daha iri, daha kuvvetli, daha hızlı ve daha vahşi versiyonu gibidir.

    Biyografi: Sabretooth aslında ilk olarak Iron Fist çizgiromanlarında ortaya çıktı. Iron Fist'in bir düşmanı olarak yaratılan Sabretooth daha sonra Örümcek-Adam'ın bir sayısında görüldü. Kara Kedi ve Örümcek-Adam ile savaşan Sabretooth, Örümcek'e yenildi. Bundan sonra X-Men çizgi romanlarında gözükmeye başlayan Sabretooth'un karakteri yavaş yavaş gelişmeye ve şu anda bilindiği haline gelmeye başladı. Zamanla Sabretooth, X-Men'in en tehlikeli düşmanlarından biri haline geldi. Sabretooth, güçleri ve kan akıtmaya karşı duyduğu inanılmaz isteği ile gerçek bir ölüm makinesidir.

    Çocukluğu babasının ona yaptığı türlü işkencelerle geçti. Bunlar Victor'daki saldırganlığın inanılmaz bir şekilde artmasına neden oldu. Avlamak, savaşmak ve öldürmek için psikopatça bir istek duyuyor. Öldürdüğü kişinin bir insan veya mutant olması onun için hiç farketmez.



    Bir hükümet birliği için çalışmaya başlayan Victor Creed burada Logan adlı esrarengiz bir adamla ortak oldu. İkisi de Weapon X adlı çok gizli bir hükümet projesinin Sabretooh ve Wolverine kod adlı denekleri oldular. Aralarındaki anlaşmazlıkları Berlin'deki bir operasyon sırasında iyice su yüzüne çıkınca Creed ile Logan o günden sonra birbirlerinin en ölümcül düşmanları oldular. Creed'in şekil değiştirebilen bir mutant olan Mystique ile olan ilişkisinden Graydon Creed adlı bir oğlu oldu. Fakat Graydon büyüyünce kuracağı İnsanlık Dostları adlı örgütle mutant düşmanı propogandanın baş ismi olacak, hatta ABD başkanlığı için aday bile olacaktı. Sonunda Graydon bir suikast sonucu öldürüldü.

    Sabretooth daha sonraki yıllarda Mr. Sinister'ın oluşturduğu Marauders adlı ekiple Morloklar'ın katliamına karıştı. Bu katliam sırasında artık bir X-Men üyesi olan Wolverine ile tekrar karşılaştı. Yıllar boyunca süren pek çok uğraştan ve savaştan sonra X-Men nihayet Sabretooth'u yakalamayı başardı. Profesör Charles Xavier telepatik güçlerini kullanarak Sabretooth'un psikopatça yok etme arzusunu ortadan kaldırarak ona yardım etmek istiyordu. Sabretooth'un Xavier Malikanesi'nde olduğunu öğrenen Wolverine en büyük düşmanına saldırdı ve adamantium pençeleriyle Sabretooth'un beynine zarar verdi. Bu yaralanma yüzünden yaşadığı travma sonucunda Sabretooth oldukça pasif ve barışçıl davranmaya başladı. Fakat bir süre sonra gerçek kişiliği tekrar ortaya çıktı. Prof. X tüm çabalarına rağmen onun içindeki kötülüğü yenmekte başarısız oldu. Sonunda Sabretooth bağlarından kurtulmayı başarıp Psylocke ile savaştı ve onu ciddi bir şekilde yaralayarak malikaneden kaçtı.


    Daha önce emrinde çalıştığı Amerikan hükümeti onu tekrar çağırdı. Sabretooth, Mystique ile birlikte hükümetin kurduğu bir mutant birliği olan X-Factor'a katıldı. Fakat aşırı saldırganlığı yüzünden Sabretooth'a güvenilmediği için elektronik bir aygıtı boynuna takmaya zorlandı. Bu aygıt eğer saldırmaması gereken birine saldırırsa veya aygıtı çıkarmaya çalışırsa harekete geçecek ve Sabretooth'un sinir sistemine şok uygulayacaktı. Fakat Sabretooth aygıttan kurtulmayı başardı, X-Factor'a saldırdı ve ekibin bazı üyelerini vahşice yaralayıp kaçtı. Daha sonra Sabretooth hükümetin desteklediği yeni bir Weapon X projesine katıldı.



    Mystique / Raven Darkholme



     X-Men Karakterleri



    Güçleri: Mystique vücudunu her türlü insanın ya da insanımsı canlının şekline dönüştürebilir. Bu dönüşümü öylesine kusursuzdur ki şekline büründüğü insanın parmak izleri, retinası, deri DNA'sı, hatta konuşma aksanı bile aynıdır. Fakat Mystique şekline büründüğü mutantların güçlerini taklit edemez, insanımsı olmayan canlıların, hayvanların, bitkilerin ya da cansız nesnelerin şekillerine bürünemez. Eğer buna kalkışırsa organları zarar görebilir ve belki de ölebilir.

    Biyografi: Mystique'in nerede ve ne zaman doğduğu bilinmemektedir. Vücudunda yaşlanmanın etkileri de olmadığından gerçek yaşını da tahmin etmek mümkün değildir. Raven Darkholme'un daha önceleri normal bir insan gibi görünüp görünmediği de bilinmemekte, bilinen tek şey güçlerini çok erken bir yaşta keşfettiği. Büyüyünce bu güçlerini gizli operasyonlarda kullandı. Mystique işlediği suçları mutant gücü sayesinde pek çok farklı kimlik altında gerçekleştirdi. Raven Darkholme olarak emrinde çalıştığı Amerikan hükümetinin gizli servisinde çok kısa sürede yükseldi. Bu süre boyunca kahinlik güçlerine sahip kör bir mutant kadın olan en yakın arkadaşı Destiny ve birlikte yetiştirdikleri, başka mutantların güçlerini çalma yeteneğine sahip genç bir mutant olan Rogue ile yaşadı. Rogue daha sonra Mystique'in sık sık karşı karşıya geldiği X-Men'e katıldı.

    Magneto'nun kurduğu Brotherhood of Evil Mutants dağılınca Mystique ikinci bir Brotherhood kurdu. Mystique'in emrindeki Brotherhood mutant karşıtı görüşleri ile tanınan Senatör Robert Kelly'e suikast düzenlemeye kalkıştı. X-Men suikaste ve bu grubun birkaç başka terörist eylemine daha engel oldu. Mutant karşıtı eylemlerin çoğalması nedeniyle Mystique artık Brotherhood'un bu tür saldırgan eylemlere kalkışmasının kendileri için tehlikeli olacağını anlayınca Amerikan hükümetine ekibinin hizmetini teklif etti. Yenilenip Freedom Force (Özgürlük Gücü) adını alan ekibin ilk görevi Magneto'yu yakalayıp adalete teslim etmeye çalışmak oldu. Hükümet başarısız giden bir görev sonunda Freedom Force'u dağıttı. Daha sonra hükümetin oluşturduğu bir mutant birliği olan X-Factor'a katıldı. Mystique'e kaçmaması için aynı ekipte yaralan Sabretooth'a yaptıkları gibi boynuna elektronik bir aygıt takmışlardı. Ama Mystique aygıtı etkisiz hale getirip kaçmayı başardı.


    Mystique daha sonra Brotherhood'u bir kere daha toplayarak sadece insanlara etki eden ölümcül bir virüs yaptı ve onu insanlara bulaştırdı. Brotherhood bu hastalığı tedavi etmeye çalışan Moira MacTaggert'ın araştırmalarını yoketmeye kalktı. MacTaggert tedaviyi buldu ama bu saldırıdan ölümcül yaralar aldı.

    Mystique bazen bir ekibin üyesi olarak bazen de tek başına hareket eder. İnsan ırkının gerçek bir düşmanı olan Mystique mutantlardan korkan ve nefret eden bu ırka karşı gerekirse tek başına mücadele etmekte kararlıdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Uygurca -- 11 Ağustos 2008; 15:51:47 >




  • Yaşasın kötülük favorim tabii ki

    Magneto
    Mystique
    ve hırsızların prensi Gambit
  • quote:

    Orjinalden alıntı: xxAziZxx

    Yaşasın kötülük favorim tabii ki

    Magneto
    Mystique
    ve hırsızların prensi Gambit



    Magneto kötü bir değil.Sadece bir davası var ama bunun yanlış olduğunu düşünüyorlar.Asıl kötüler ırkçılar.
  • çok teşekkürler paylaşım için, okuyacak bir sürü bilgi var. ne kadar mutluyum anlatamam
  • Gambit ve Nightclawler
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.