Şimdi Ara

Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
19
Cevap
0
Favori
1.436
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Sanat işçilerin ve yoksulların zorbalığa karşı en güçlü silahıdır.
    İyiki doğdun Lenin.



    Vladimir Ilyich Lenin, 22 Nisan 1870'de Çarlık Rusyası zamanında adı Simbirsk olan, Ulyanovsk'ta doğdu. Babası İlya Nikolayeviç Ulyanov, demokratik ve özgür eğitim için mücadele veren bir devlet memuruydu; annesi Maria Aleksandrovna Ulyanov ise yine aynı şekilde demokrasi için savaşan biriydi. Bu orta halli öğretmen ailesinin altı çocuğundan ikincisi olan Lenin'nin etnik yapısı çeşitlilik göstermekteydi. Atalarının soyu, Rus, Kalmuk, İsveçli hatta Alman Yahudiliğine kadar gidiyordu.
    1886 yılında babasını beyin kanamasından kaybettikten kısa bir süre sonra, Mayıs 1887'de büyük ağabeyi Aleksandr Ulyanov, Rus Çarı III. Aleksandr'ın ölümüne sebep olan bir suikaste katılması sebebiyle asılarak idam edildi. Kız kardeşi Anna da, aynı sebepten Karzan yakınlarındaki Kokuchkino kasabasına sürgüne gönderildi. Bu Ulyanov ailesinin parçalanmasına sebep oldu. Lenin'nin daha genç yaşında böyle bir trajedi yaşaması ilerideki hayatını çok etkiledi.

    Ağabeyini kaybettiği yıl liseden mezun olan Lenin, Kazan Üniversitesi'ne girdi. Üniversiteye başlamasından kısa süre sonra da Rus Devrimini destekleyen bir öğrenci örgütüne katıldı. 1888-1889 yılları arasında hukuk eğitimi devam ederken bir yandan da erken dönem Rus Edebiyatı konusunda kendini geliştiriyordu. Üniversite yıllarında Latince ve Yunanca'nın yanında, Almanca, Fransızca ve İngilizce de öğrendi, Karl Marx'ın "Das Kapital" adlı eserini okudu. Ardından 1892 yılında hukuk alanında diplomasını aldı. Mezuniyetinin ardından Volga Nehri'nin yakınlarında bir Tatar köyü olan Samara'da bir süre avukatlık yaptı. 1893 yılında St. Petersburg'a yerleşerek Marksist gruplara katıldı.

    Rus devrimine yardımcı olabilecek kişilerle görüşmke üzere Avrupa'ya kısa seyahatler yaptı. 1895 yılının başlarında "Rabochye Delo" adlı bir illegal gazetenin yayınlanması için çalışıyordu. Ancak 7 Aralık 1895'te tutuklandı. 14 ay hapis yattıktan sonra Sibirya'daki Shushenskoye köyüne sürgüne gönderildi. Adından 1898'in Temmuz ayında kendisi gibi bir devrimci olan Nadejda Krupskaya ile evlendi. Nisan 1899'da "Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi-Geniş Çaplı Sanayi İçin Bir İçpazarın Oluşma Süreci" yayımlandı. Sürgünde iken Julius Martov ile birlikte "Iskra" gazetesini kurdu. Devrim hareketi için yazdığı kitaplarda ve makalelerde "Lenin" ismini kullanmaya başladı.

    1900 yılında cezasının sona ermesinden sonra Pskov'a yerleşti. Rusya'da ve Avrupa'da birçok seyahat yaptı. Londra, Zürih, Cenevre, Münih, Prag ve Manchester gibi şehirlerde bir süre bulundu. Ardından Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nde aktif görev almaya başladı. 1903 yılında "Ne yapmalı" adlı kitabının etkisiyle parti içinde bölünmeler başladı.Bu kitap Rusya için bir dönüm noktası oldu. Kitap, işçiler arasında yayılmaya başladı ve Rusya'da sosyolist devrimin temelleri atıldı. Kitabın yayınlandığı yıl önce Londra'da daha sonra Genevre'de parti konferansları düzenledi. Bu bölünmeden dolayı "Iskra"dan ayrıldı. 1903 yılında partinin ikinci genel kongresinde Menşevikler ile Bolşevikler arasındaki anlaşmazlık arttı. Lenin, partide Bolşeviklere önderlik etti. 1905 yılında "Vyperod" adlı yeni bir gazete yayınlamaya başladı.

    22 Haziran 1905'te, St. Petersburg'da meydana gelen "Kanlı Pazar" olayı Rus devrim hareketinin bir anda hızlanmasına sebep oldu. Çar II. Nicholas'ın kuvvetlerini, hakları için yürüyüş yapan işçilerin üzerine göndermesi büyük bir katliama neden oldu. Bu olay Çarlık rejiminin yıkılması için bahane teşkil etti.

    1906 yılında Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin lideri konumuna geldi. Ancak güvenliğinden endişe ettiği için Finlandiya'ya gitti. Partinin beşinci genel kongresinde başkan olarak tekrar Lenin'nin seçilmesi yerini sağlamlaştırmasını sağladı. 1908 yılına gelindiğinde "Materyalizm ve Ampiryokritisizm" adlı çalışmasını yayımladı. Çalışmalarına Avrupa'da devam eden Lenin, 1912 yılında Prag'da parti konferansı düzenledi. Aynı yıl Bolşevikler kendilerine özel partilerini kurdular.

    1914 yılının Ağustos ayında Almanya, Rusya'ya karşı savaş açtığını ilan etti. Böylece I. Dünya Savaşı'na Çarlık Rusya'sı da girmiş oluyordu. Bu olay üzerine Lenin, Rusya'dan ayrıldı ve Bern'e gitti. bir yandan savaş karşıtı çalışmalarını sürdürürken diğer yandan 1916 yılında "Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Noktası" adlı kitabını yayımladı. 1915 yılında Zimmerwald Konferansı'nı düzenledi. Burada lider konumunu yükseltmişti. Lenin'nin sevgilisi olduğu iddia edilen Inessa Armand gibi Rusya'yı terk edip Paris'e yerleşen ve sürgün hayatı yaşayan diğer Bolşeviklerle birleşti. Emperyalist bir düşünce ile çıkmış I. Dünya Savaşı'na destek veren Avrupalı Sosyal-Demokrat Partiler, Lenin'nin inancını kırmıştı. Avrupa'da Sosyalizmin daha hızlı yayılacağına inanıyordu. Bu olaylar Lenin'nin İkinci Enternasyonal'den ayrılmasına sebep oldu.

    Bütün bunlar olurken I. Dünya Savaşı nedeniyle İsviçre'den çıkamıyordu. 1917 yılında II. Nicholas'ın devrilmesinden sonra Rusya'ya dönme girişimleri başarısızlıkla sonuçlanıyordu. İsviçreli komünist Fritz Platten, Lenin ve yandaşlarının Rusya'ya dönebilmeleri için Almanya ile anlaştı. Almanya'dan sonra İsveç'e geçen Lenin'nin İskandinavya'ya olan yolculuğu Otto Grilund ve Ture Nerman tarafından ayarlanmıştı.

    Lenin, 1917'nin Nisan ayında Petrograd'a vardı ve hemen arkasından "Nisan Tezleri"ni yayımladı. Bu son yayını ile Bolşeviklerin lideri konumu sağlamlaştı. ülkeden uzak kalması nedeniyle Bolşeviklere muhalefet artmıştı. Hatta Lenin'nin Almanya'dan destek aldığı bile ortaya atılmıştı. Bu iddialara yanıt vermek için 17 Temmuz 1917'de Lev Troçki, Lenin'i savunan bir konuşma yaptı.

    Temmuz ayında meydana gelen başarısız bir Bolşevik ayaklanmasından sonra güvenliği nedeniyle Finlandiya'ya gitti. fakat kısa bir süre sonra devrim hareketine devam etmek için gizlice Petrograd'a döndü. 24 Ekim 1917'de Petrograd'daki Kışlık Saray, Lenin ve adamları tarafından ele geçirildi. Böylece Çarlık yıkılmış ve Bolşevikler iktidarı ele geçirmiş oldu. Gerçekleşen sosyalist devrim, Sovyetler Birliği'nin kurulmasıyla neticelendi. 1922-1228 yılları arasında hazırlanan 5 yıllık kalkınma planı Sovyet rejiminin oturmasını sağladı. Bolşevik İhtilali'nin I. Dünya Savaşı'na etkileri de büyük oldu. İhtilal sonrası Rusya gibi büyük bir gücün itilaf devletlerinden ayrılması savaşın dengelerini altüst etmiştir.

    Lenin, 8 Kasım'da Rus Sovyet Kongresi tarafından hükümet başkanı derecesinde olan "Halk Komiserleri Konsey Başkanı" seçildi. Bu sırada I. Dünya Savaşı devam etmekteydi. Almanların doğuya doğru sürekli ilerlemeleri ve Rus sınırını geçmeleri üzerine Almanya ile 3 Mart 1918'de Brest-Litovsk Antlaşması'nı imzaladı. Ancak bu antlaşma sonucunda Rusya batıda büyük toprak kayıpları yaşadı. Bolşevikler 19 Ocak'ta yapılan seçimleri kaybedince, partinin organı olan "Kızıl Muhafızları" kullanarak oturumu kapattırdılar. Bolşevik muhalefetlerini bu tarihten sonra sürgün bekliyordu. Artan karmaşa ortamında iç savaş çıkma durumuna gelindi.

    Ancak Bolşeviklerin, Sosyalist Devrimci Parti'nin sol kanadı ile birlikte koalisyon kurması ortamı biraz yumuşattı. Muhaliflerin en karşı oldukları konu Almanya ile imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması idi. Başka partiler ile birleşen devrimciler Bolşevik hükümetini devirme planları kuruyorlardı. Lenin'nin bu duruma tepkisi büyük oldu. Muhalif partilerin yöneticileri ve üyelerinin kimi hapsedildi kimi ise sürgüne gönderildi.

    Bolşevik hükümetini karşıdevrimcilerden korumak amacıyla "Çeka" adı verilen gizli polis teşkilatı kuruldu. 1918 yılında Yekaterinburg'da ilerleyen muhaliflerin yönetimindeki "Beyaz Ordu" devrik çar II. Nicholas'ı ele geçirmeyi planlıyorlardı. Merkezi komite üyesi Yakov Sverdlov, çarın öldürülmesi gerektiğini savunmuştu.

    14 Ocak 1918'de Petrograd'da Sosyalist Devrimci Parti üyesi Fanya Kaplan, Lenin'e suikast girişiminde bulundu. Bu Lenin'e karşı düzenlenen ilk suikast girişimi değildi. Sosyalist Devrimci Parti ve muhalifler tarafından suikast planları sıkça gündeme gelmekteydi. Ancak Fanya Kapla'nın girişimi Lenin'nin hayatının en çok riske girdiği suikast girişimi oldu. Açılan ateş sonucu kurşunlardan ikisi omuzuna, biri akciğerine isabet eden lenin, daha sonra iyileşmesine rağmen bu izleri hep taşıdı.

    Bolşevikler, ihitilalden sonra kanlı bir şekilde iktidarda kalmayı sağlıyorlardı. Komünist rejime karşı olanlar ve devrim karşıtı gösterilenler hükümete karşı eylemde bulundukları gerekçesiyle ağır şekilde cezalandırılıyorlardı. Bu olaya "Kızıl Dehşet" denilmişti. Bu olaylarda rejimin savunucusu ve uygulayıcısı "Çeka" oluyordu.

    1919 yılının Mart ayında Lenin ve diğer Bolşevikler diğer ülkelerden gelen Sosyalistler ile "Komünist Enternasyonal"i kurdu. Artık komünist rejim oturmuş hatta Bolşevik partisi önce "Rusya Komünist Partisi" ardından da "Sovyetler Birliği Komünist Partisi" adını almıştı.

    Bir yandan Rusya'da iç savaş devam etmekteydi. Devrimcilerin yönetimindeki "Kızıl Ordu" ve karşıdevrimin yönetimindeki "Beyaz Ordu" arasında çatışmalar hızla devam ediyordu. Leon Troçki tarafından yönetilen "Kızıl Ordu" 1920 yılında "Beyaz Ordu"yu mağlup ederek iç savaşın son bulmasını sağladı. Ancak bu olaylar rejimin sert ve tutucu olmasına neden olmuştu.

    İç savaşın son bulmasında sonra Lenin, devrimi artık batıya yaymak gerektiğine ve inanıyordu. O dönem bağımsızlığını yeni kazanmış olan Polonya Cumhuriyeti 18. yüzyılın sonlarına doğru Rusya tarafından ilhak edilen doğu topraklarını kontrol altına almaya başlayınca, bu bölgelerin kontrolü konusunda Bolşevik hükümetiyle karşı karşıya geldi Çatışmalar 1919 yılında Polonya-Sovyet Savaşı'na sebep oldu. Almanya'da devrimin sürmesini Lenin, bir fırsat olarak gördü. Rus Devrimi ile Alman Devrimi'nin komünist destekçilerini birbirine bağlamak için Kızıl Ordu'nun, arada kalan Polonya'yı sıçrama tahtası olarak kullanıp hem Almanya'ya hem de Batı Avrupa'daki diğer komünist hareketlere yardıma gitmesi gerektiğini düşünüyordu. Ancak Sovyet Rusya'nın Polonya-Sovyet Savaşı'nda yenilmesi üzerine bu planlar suya düştü.

    Lenin, 1917 yılında yaptığı bir konuşmada emperyalist ve kapitalist güçlerin egemenliği altındaki devletlerin biran önce birlik olması gerektiğini söylemişti. Ancak bu ilkenin uygulanmasında ve istediği koşullarda bir birliğin yaratılmasında başarı sağlayamamıştır. 1920-1921 yıllarında, altı ulusal cumhuriyet Ukrayna, Beyaz Rusya, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya Fedarasyonu arasındaki ilişkiler açık biçimde tamamlanmış değildi. Lenin bu birliğin sosyalist, enternasyonalist ilkelere uygun şekilde belirlenmesini istiyordu.

    Gürcistan'ın birliğe katılım koşullarının müzakere edildiği dönemde, iç savaş sırasında da orada görev almış olan Josef Stalin ve Ordzhonikidze'nin bağımsızlık yanlısı Gürcistan Komünist Partisi'ne uyguladığı baskıları geç de olsa farkederek engellemeye çalışmıştı.Gürcistan meselesi ile ilgili Lev Troçki'ye ve Stalin'in hazırladığı ve sadece Ermenistan ve Azerbaycan'ın kabul ettiği Özerkleştirme Tasarısı'nın düzeltilmesi için de Kamenev'e "Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin Kuruluşuyla İlgili Tasarı" isimli mektubu yazmıştır. Sovyet projesinin Rusya Fedarasyonu’na katılma biçiminde değil, eşit cumhuriyetlerin birleşmesi biçiminde olması gerektiğini vurgulamıştır. Bu şekilde bir birliğin amacının diğer ulusların kapitalist emperyalizmden korunmasına da hizmet edeceği öngörülmüştür.

    1921 yılındaki kıtlığın başlaması ve uzun süren iç savaş nedeniyle ülke harap düşmüştü. En büyüğü Tambov isyanı olan birçok köylü ayaklanması oldu. 1921 Mart’ında Kronstadt’da denizcilerin isyanı üzerine Lenin, savaş komünizmi politikasını sanayii ve özellikle tarımı yeniden yapılandırmak için "Yeni Ekonomi Politikası"nı düzenledi. Bu yeni politika, politik ve ekonomik gerçekliklerin tanınması üzerine inşa edilmiş ve aslında sosyalist idealden taktiksel bir geridönüştü.

    Lenin, 1922 yılının Mayıs ayında geçirdği suikast girişimlerinin ve savaşın gerginliği sebebiyle ilk defa felç geçirdi. Sağ tarafı felçli kalan Lenin'nin aktif siyaset hayatı son buldu. Aynı yıl Aralık ayında geçirdiği ikinci felçten sonra durumu daha da ağırlaştı. 1923 yılında ise konuşma yeteneğini kaybetti ve yatağa bağımlı hale geldi. 1922 Nisan ayından itibaren partideki tüm yetkileri bıraktı ve eşine "Lenin'nin Vasiyeti" olarak adlandırlan yazılarını yazdırdı. Zinoviev, Kamenev, Buharin ve Stalin'i eleştirdiği bu vasiyette, merkez komitenin bu kişilere dikkat etmesi gerektiğini yazdırmıştı. Ancak bu kişiler hayatının son yıllarında Lenin'nin akli dengesinin yerinde olmadığını iddia ederek, bu mektuplara güvenilmeyeceğini belirttiler.

    Vladimir Ilyich Lenin, 21 Ocak 1924'de 53 yaşında iken Gorki'de vefat etti. Ölüm sebebi olarak felç gösterildi. Ancak ölüm raporunda lenin'nin tüm doktorları bunu doğrulamadı. O zaman alınan bir kararla cesedi mumyalanacağından ciddi bir otopsi yapılamadı. Öldükten sonra cesedi mumyalanarak Moskova'da Kızıl Meydan'da "Lenin Mozolesi'ne konuldu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sterope -- 22 Nisan 2014; 7:17:08 >







  •  Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014
  • başta bayrağımız leninizm

    iyiki doğmuş lenin yoldaşım St Paul un İsa için yaptığını lenin marx için yaptı.
  • İmzasında Atatürk olan bir adamın Lenin'in doğum gününü kutlaması, Müslümanın istavroz çıkarmasından farksızdır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Aesthetic.

    İmzasında Atatürk olan bir adamın Lenin'in doğum gününü kutlaması, Müslümanın istavroz çıkarmasından farksızdır.

    Atatürk milliyetçiliği, kültür milliyetçiliğidir ve Atatürk'e sahip çıktığını sanan birinin ırkçılık yapması Müslüman'ın istavroz çıkarmasından farksızdır.
    Milliyetçi ve Atatürkçü değilim.

    Atatürk milliyetçiliği, 1924 Anayasası'nın 88. maddesinde ve Atatürk İlkelerinde de belirtilmiş olan, din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını dil, kültür ve siyasi birliktelik değerlerine dayandıran milliyetperverlik anlayışıdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sterope -- 22 Nisan 2014; 19:58:51 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sterope

    quote:

    Orijinalden alıntı: Aesthetic.

    İmzasında Atatürk olan bir adamın Lenin'in doğum gününü kutlaması, Müslümanın istavroz çıkarmasından farksızdır.

    Atatürk milliyetçiliği, kültür milliyetçiliğidir ve Atatürk'e sahip çıktığını sanan birinin ırkçılık yapması Müslüman'ın istavroz çıkarmasından farksızdır.
    Milliyetçi ve Atatürkçü değilim.

    Konuyu saptıracaksan alıntı yapmana gerek yoktu. Atatürk milliyetçiliği diye bir şey yoktur. Atatürk'ün Türklük ve Türkçülük hakkındaki sözleri, icraatları buna en büyük örnektir. Fikirlerinin babasının Ziya Gökalp gibi bir Türkçü olduğunu söyleyen birisi nasıl kültür milliyetçisi olabilir?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Aesthetic.

    quote:

    Orijinalden alıntı: Sterope

    quote:

    Orijinalden alıntı: Aesthetic.

    İmzasında Atatürk olan bir adamın Lenin'in doğum gününü kutlaması, Müslümanın istavroz çıkarmasından farksızdır.

    Atatürk milliyetçiliği, kültür milliyetçiliğidir ve Atatürk'e sahip çıktığını sanan birinin ırkçılık yapması Müslüman'ın istavroz çıkarmasından farksızdır.
    Milliyetçi ve Atatürkçü değilim.

    Konuyu saptıracaksan alıntı yapmana gerek yoktu. Atatürk milliyetçiliği diye bir şey yoktur. Atatürk'ün Türklük ve Türkçülük hakkındaki sözleri, icraatları buna en büyük örnektir. Fikirlerinin babasının Ziya Gökalp gibi bir Türkçü olduğunu söyleyen birisi nasıl kültür milliyetçisi olabilir?

    Yav arkadaş cevap vermekte istemiyorum böyle boş konuşan bir insana ama neyse.

    Atatürk milliyetçiliği, 1924 Anayasası'nın 88. maddesinde ve Atatürk İlkelerinde de belirtilmiş olan, din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını dil, kültür ve siyasi birliktelik değerlerine dayandıran milliyetperverlik anlayışıdır.

    Anayasa'da yazan bir terim ile ilgili nasıl oluyorda Atatürk milliyetçiliği diye birşey yok diyebiliyorsun? Atatürk madem bu kadar Türkçü idi neden Sovyetlerle bu kadar içli dışlı oldu? Neden Taksim'de Sovyet komutanı'nın heykeli var? Atatürk ne Komünist idi, ne Türkçü ne ırkçı.




    MADDE 2: T.C., (...) insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal hukuk Devletidir.


    "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir."
    Mustafa Kemal ATATÜRK


    "Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür."
    – T.C. Anayasası Madde 66 –


    “Temel İlkeler” :
    Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılıktır.
    “Bütünleyici İlkeler” :
    Milli Egemenlik, Milli Bağımsızlık, Milli Birlik ve Beraberlik, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”, Çağdaşlaşma, Bilimsellik ve Akılcılık, İnsan ve İnsanlık Sevgisidir.



    Atatürk'ün ırkçı olduğunu savunuyorsun ama Atatürk ilkelerinden haberin yok. Aciz durumdasınız sizin gibi insanlara tokadı Atatürk çakardı emin ol. Keşke hepiniz Atatürk milliyetçisi olsanız "en azından" ırkçı değil.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sterope -- 22 Nisan 2014; 20:30:10 >




  • Sterope kullanıcısına yanıt
    geçiceksin bi kere o işleri.
  • Lenin ve yoldaslarindan daha ala zorba mi olur ? Malina mulkune el konulan insanlar,suruler halinde trenlere konulup Sibirya'ya gonderilen yazar,dusunur kisaca entelektuel insanlar ne olacak ?

    Komunizmin Fasizmden hicbir farki yoktur.Lenin bugun yasasaydi eger insanliga karsi islenen suclardan yargilaniyor olurdu.Lenin'in radikalligi ve politik icraatlari yuzunden milyonlarca kisi olmustur.Rus ruhba sinifi,entelektuel sinif,orta sinif kesimi ve daha niceleri sosyal irkcilik ve soykirima ugramislardir.

    Yaptigi herseyi birak,Lenin kadar Rusya'ya kotuluk etmis baska bir zamane siyasi figuru var mi bilmiyorum.Sadece 1. dunya savasi,Rus ic savasi ve ic savas doneminde yasanan aclik sorunu sonucunda, sadece Lenin zamaninda en az 15 milyon kisi olmustur.Yine bunun zamaninda yapilan (Ve Osmanliyi da kapsayan) bir Brest-Litovsk anlasmasi var ki Rusya'nin toprak kaybetmesine kendi rizasiyla imzasini atmistir.

    Baltik ulkelerini ve yine nir kac ulkeyi daha Alman Imparatorlugu'na teslim etmistir.

    Bizim insanimiz hic Komunist rejim altinda yasamadigi icin,yasayan insanlarin cektikleri rezilliklerden habersiz.Yatip kalkip marshall planina dua etmeli Turkler ve Yunanlilar.Kendi siyasi durusunu Komunist-Marksist-Sosyalist ya da Liberal olarak siniflayan insanlarla hicbir problemim olamaz ama akli basinda hic kimse de tek hedefi insanlari esit derecede sefillestirmek olan bir ideolojinin bayragini tutmamali.

    Komunizmin ne oldugunu Istanbul,Ankara veya Izmir'den bakarak anlayamazsiniz.Dogu Blogu eski SRR ulkelerine gidip oradaki insanlarla bir konusun derim.Hepsinin size anlatacagi bol anilari olacaktir.Ozellikle kadinlarla konusun zira 3 tane cocuk icin sadece 3 ekmegin verildigi ve onu alana kadar da ne tur rezillikleri sineye cekmek zorunda kaldiklari gibi bir suru hikayeleri var.

    Nasyonel Sosyalizm ne ise,Komunizm o dur.Hitler,Stalin,Lenin vs. bu adamlarin da birbirlerinden farklari yoktur.3 u de bugun yasiyor olsalardi insanlar yuzlerine dahi tukurmezlerdi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: VirgilSollozzo

    Lenin ve yoldaslarindan daha ala zorba mi olur ? Malina mulkune el konulan insanlar,suruler halinde trenlere konulup Sibirya'ya gonderilen yazar,dusunur kisaca entelektuel insanlar ne olacak ?

    Komunizmin Fasizmden hicbir farki yoktur.Lenin bugun yasasaydi eger insanliga karsi islenen suclardan yargilaniyor olurdu.Lenin'in radikalligi ve politik icraatlari yuzunden milyonlarca kisi olmustur.Rus ruhba sinifi,entelektuel sinif,orta sinif kesimi ve daha niceleri sosyal irkcilik ve soykirima ugramislardir.

    Yaptigi herseyi birak,Lenin kadar Rusya'ya kotuluk etmis baska bir zamane siyasi figuru var mi bilmiyorum.Sadece 1. dunya savasi,Rus ic savasi ve ic savas doneminde yasanan aclik sorunu sonucunda, sadece Lenin zamaninda en az 15 milyon kisi olmustur.Yine bunun zamaninda yapilan (Ve Osmanliyi da kapsayan) bir Brest-Litovsk anlasmasi var ki Rusya'nin toprak kaybetmesine kendi rizasiyla imzasini atmistir.

    Baltik ulkelerini ve yine nir kac ulkeyi daha Alman Imparatorlugu'na teslim etmistir.

    Bizim insanimiz hic Komunist rejim altinda yasamadigi icin,yasayan insanlarin cektikleri rezilliklerden habersiz.Yatip kalkip marshall planina dua etmeli Turkler ve Yunanlilar.Kendi siyasi durusunu Komunist-Marksist-Sosyalist ya da Liberal olarak siniflayan insanlarla hicbir problemim olamaz ama akli basinda hic kimse de tek hedefi insanlari esit derecede sefillestirmek olan bir ideolojinin bayragini tutmamali.

    Komunizmin ne oldugunu Istanbul,Ankara veya Izmir'den bakarak anlayamazsiniz.Dogu Blogu eski SRR ulkelerine gidip oradaki insanlarla bir konusun derim.Hepsinin size anlatacagi bol anilari olacaktir.Ozellikle kadinlarla konusun zira 3 tane cocuk icin sadece 3 ekmegin verildigi ve onu alana kadar da ne tur rezillikleri sineye cekmek zorunda kaldiklari gibi bir suru hikayeleri var.

    Nasyonel Sosyalizm ne ise,Komunizm o dur.Hitler,Stalin,Lenin vs. bu adamlarin da birbirlerinden farklari yoktur.3 u de bugun yasiyor olsalardi insanlar yuzlerine dahi tukurmezlerdi

    Ülkeler Komünizm'i uygulayamaz Sosyalizm uygulayabilir. Komünizm uygulanabilmesi için tüm ülkelerin Sosyalist olması gerekir. Ayrıca Dünya üzerinde Sosyalizm'i "tam anlamıyla" yürütebilen hiç bir ülke olmamıştır buna en yakın olan Küba'dır. Küba'da şuan insanlar bizim onlarca para ödediğimiz ilaçları ücretsiz olarak temin ediyor. Cahillik yasak, tıp alanında üstlerine yok. Okuma yazma oranı Dünya'nın en yüksek oranlarından biri, ulaşım ücretsiz. Şimdi diyeceksin ki halk fakir. Evet halk fakir ama kimse sokaklarda yatmıyor, kimse cahil kalmıyor. Bu kadar "Emperyalist" ve "Kapitalist" ülkenin ambargolarına karşı ancak bu kadar iyi durumda olunabilir. Sosyalizm bazı zorlukları beraberinde getirir şüphesiz, malum Kapitalist ülkeler ağır baskı uyguluyor Sosyalist ülkelere karşı. Bunların hepsinin yok olması demek Komünizm'dir. Maalesef şimdilik ütopya ama belki insanlık yeterince ileriye giderse, egosunu yenebilirse olabilecek bir sistem. Kapitalizm'le yaşamaktan memnun musun bilmiyorum.




  • ya arkadaşım böyle saçma düşüncelerini lütfen kendine sakla
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sterope

    quote:

    Orijinalden alıntı: VirgilSollozzo

    Lenin ve yoldaslarindan daha ala zorba mi olur ? Malina mulkune el konulan insanlar,suruler halinde trenlere konulup Sibirya'ya gonderilen yazar,dusunur kisaca entelektuel insanlar ne olacak ?

    Komunizmin Fasizmden hicbir farki yoktur.Lenin bugun yasasaydi eger insanliga karsi islenen suclardan yargilaniyor olurdu.Lenin'in radikalligi ve politik icraatlari yuzunden milyonlarca kisi olmustur.Rus ruhba sinifi,entelektuel sinif,orta sinif kesimi ve daha niceleri sosyal irkcilik ve soykirima ugramislardir.

    Yaptigi herseyi birak,Lenin kadar Rusya'ya kotuluk etmis baska bir zamane siyasi figuru var mi bilmiyorum.Sadece 1. dunya savasi,Rus ic savasi ve ic savas doneminde yasanan aclik sorunu sonucunda, sadece Lenin zamaninda en az 15 milyon kisi olmustur.Yine bunun zamaninda yapilan (Ve Osmanliyi da kapsayan) bir Brest-Litovsk anlasmasi var ki Rusya'nin toprak kaybetmesine kendi rizasiyla imzasini atmistir.

    Baltik ulkelerini ve yine nir kac ulkeyi daha Alman Imparatorlugu'na teslim etmistir.

    Bizim insanimiz hic Komunist rejim altinda yasamadigi icin,yasayan insanlarin cektikleri rezilliklerden habersiz.Yatip kalkip marshall planina dua etmeli Turkler ve Yunanlilar.Kendi siyasi durusunu Komunist-Marksist-Sosyalist ya da Liberal olarak siniflayan insanlarla hicbir problemim olamaz ama akli basinda hic kimse de tek hedefi insanlari esit derecede sefillestirmek olan bir ideolojinin bayragini tutmamali.

    Komunizmin ne oldugunu Istanbul,Ankara veya Izmir'den bakarak anlayamazsiniz.Dogu Blogu eski SRR ulkelerine gidip oradaki insanlarla bir konusun derim.Hepsinin size anlatacagi bol anilari olacaktir.Ozellikle kadinlarla konusun zira 3 tane cocuk icin sadece 3 ekmegin verildigi ve onu alana kadar da ne tur rezillikleri sineye cekmek zorunda kaldiklari gibi bir suru hikayeleri var.

    Nasyonel Sosyalizm ne ise,Komunizm o dur.Hitler,Stalin,Lenin vs. bu adamlarin da birbirlerinden farklari yoktur.3 u de bugun yasiyor olsalardi insanlar yuzlerine dahi tukurmezlerdi

    Ülkeler Komünizm'i uygulayamaz Sosyalizm uygulayabilir. Komünizm uygulanabilmesi için tüm ülkelerin Sosyalist olması gerekir. Ayrıca Dünya üzerinde Sosyalizm'i "tam anlamıyla" yürütebilen hiç bir ülke olmamıştır buna en yakın olan Küba'dır. Küba'da şuan insanlar bizim onlarca para ödediğimiz ilaçları ücretsiz olarak temin ediyor. Cahillik yasak, tıp alanında üstlerine yok. Okuma yazma oranı Dünya'nın en yüksek oranlarından biri, ulaşım ücretsiz. Şimdi diyeceksin ki halk fakir. Evet halk fakir ama kimse sokaklarda yatmıyor, kimse cahil kalmıyor. Bu kadar "Emperyalist" ve "Kapitalist" ülkenin ambargolarına karşı ancak bu kadar iyi durumda olunabilir. Sosyalizm bazı zorlukları beraberinde getirir şüphesiz, malum Kapitalist ülkeler ağır baskı uyguluyor Sosyalist ülkelere karşı. Bunların hepsinin yok olması demek Komünizm'dir. Maalesef şimdilik ütopya ama belki insanlık yeterince ileriye giderse, egosunu yenebilirse olabilecek bir sistem. Kapitalizm'le yaşamaktan memnun musun bilmiyorum.

    Dostum,konumuz bu degil.Trockicilere gore de Rus proleteryasi marxist devrim icin hazir degildir ve Sosyalizmin tek bir ulkede basarili olmasi soz konusu degildir.Ancak buna ragmen Rusya ve SSR ulkeler komunist partinin programina gore yonetilmeye devam edilmistirler.Sosyalizm-Komunizm-Marksizm gibi konulari tartisacaksak eger isin icinden cikamayiz.Kapitalizm,kapitalistler,burjuva sinifi gibi tabirlerinizlerin ise eskimis olduklarini dusunuyorum.

    Gunumuzde " komunist manifesto " gibi eserler,Universite 1. sinifta Felsefeye giris dersini alan ogrencilere okutturulan eserlerdir,tek akademik degeri budur.Hicbir ulke ekonomisini,ulkesindeki isci-isveren iliskisini ya da burjuva sinifinin (Dunyada Hindistan disinda halen kast-burjuva sistemine sahip bir ulke yok sanirim) Marx'i referans alip yeniden dizayn etmez.Hicbir ulke de yapmamistir zaten.

    Kapitalizm mi,Komunizm mi sorusunu sormussun,sana su kadarini soyleyeyim o donem Rus devleti en buyuk kapitalistti.Onlar kapitalizmi devlet kontrolunde tutuyorlardi.Cogunluk yerine sadece bir kisim imtiyazli kisiler isin kaymagini yiyorlardi.

    Zaten Lenin de Rusya devleti ekonomisi vizyonunu " devlet sponsorlugunda kapitalizm " olarak tanimlamistir.

    Ha bir de Sovyetler zamaninda ozellikle Rusya disindaki SSCB ulkelerinde bir cok fabrika kurulmustur.Ozellikle Araba fabrikalari kurulmustur cunku Sovyetlerin kendi araba markalari vardi ve bu arabalari seri seri uretip satiyorlardi.Ozellikle Sirbistan'da kurulmustur bu fabrikalarin cogu.

    Konu aslinda Lenin ile ilgiliydi ama cok dagildi farkindayim.Bir onceki soylediklerimin arkasindayim.Hem Lenin,hem stalin ve KP polutburo'nun diger tum uyelerinin insanliga karsi islenmis suclari vardir.Az degil,hayatini kaybeden milyonlarca insan var.Bunlarin cogu savasta veya dogal afetler sonucunda degil,bizzat bu insanlarin siasi icraatlari yuzunden olmuslerdir.

    Ugruna milyonlarca insan oldurdukleri iki yuzlu ideolojileri ise uygulamada 80 sene bile kalamamis,yine bizzat kendileri tarafindan tedavulden kaldirilmistir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi VirgilSollozzo -- 23 Nisan 2014; 15:03:06 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sterope

    quote:

    Orijinalden alıntı: Aesthetic.

    quote:

    Orijinalden alıntı: Sterope

    quote:

    Orijinalden alıntı: Aesthetic.

    İmzasında Atatürk olan bir adamın Lenin'in doğum gününü kutlaması, Müslümanın istavroz çıkarmasından farksızdır.

    Atatürk milliyetçiliği, kültür milliyetçiliğidir ve Atatürk'e sahip çıktığını sanan birinin ırkçılık yapması Müslüman'ın istavroz çıkarmasından farksızdır.
    Milliyetçi ve Atatürkçü değilim.

    Konuyu saptıracaksan alıntı yapmana gerek yoktu. Atatürk milliyetçiliği diye bir şey yoktur. Atatürk'ün Türklük ve Türkçülük hakkındaki sözleri, icraatları buna en büyük örnektir. Fikirlerinin babasının Ziya Gökalp gibi bir Türkçü olduğunu söyleyen birisi nasıl kültür milliyetçisi olabilir?

    Yav arkadaş cevap vermekte istemiyorum böyle boş konuşan bir insana ama neyse.

    Atatürk milliyetçiliği, 1924 Anayasası'nın 88. maddesinde ve Atatürk İlkelerinde de belirtilmiş olan, din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını dil, kültür ve siyasi birliktelik değerlerine dayandıran milliyetperverlik anlayışıdır.

    Anayasa'da yazan bir terim ile ilgili nasıl oluyorda Atatürk milliyetçiliği diye birşey yok diyebiliyorsun? Atatürk madem bu kadar Türkçü idi neden Sovyetlerle bu kadar içli dışlı oldu? Neden Taksim'de Sovyet komutanı'nın heykeli var? Atatürk ne Komünist idi, ne Türkçü ne ırkçı.




    MADDE 2: T.C., (...) insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal hukuk Devletidir.


    "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir."
    Mustafa Kemal ATATÜRK


    "Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür."
    – T.C. Anayasası Madde 66 –


    “Temel İlkeler” :
    Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılıktır.
    “Bütünleyici İlkeler” :
    Milli Egemenlik, Milli Bağımsızlık, Milli Birlik ve Beraberlik, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”, Çağdaşlaşma, Bilimsellik ve Akılcılık, İnsan ve İnsanlık Sevgisidir.



    Atatürk'ün ırkçı olduğunu savunuyorsun ama Atatürk ilkelerinden haberin yok. Aciz durumdasınız sizin gibi insanlara tokadı Atatürk çakardı emin ol. Keşke hepiniz Atatürk milliyetçisi olsanız "en azından" ırkçı değil.



    Okuduğunu anlamakta güçlük mü çekiyorsun?

    Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılık, devlette yaşayan insanların birlikte olmasına neden sağlayan ve devletin geleceğini koruyan ilkelerdir. Orada yazan "milliyetçilik" tanımı da haliyle Anadolu Milliyetçiliği değil, öncülü olan devlette yüzyıllar boyu var olamayan fakat artık devlete adını, dilini vermiş milletin milliyetçiliğidir.

    quote:

    Milli Egemenlik, Milli Bağımsızlık, Milli Birlik ve Beraberlik, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”, Çağdaşlaşma, Bilimsellik ve Akılcılık, İnsan ve İnsanlık Sevgisidir.


    Bunlar her milliyetçinin isteyeceği şeylerdir. Sanki milliyetçilikle uzaktan yakından alakası olmayan şeyler yazıyor orada. Milletimin egemenliği, milletimin bağımsızlığı, milletimin birlik ve beraberlik içinde olması, ülke barışı, çağdaşlaşma ve bilim, insan sevgisi ilkeleri olmadan devletimde huzurun, ilerlemenin olması bence de mümkün değildir zaten.




    Atatürk, Adliye Eski Vekili Mahmut Esat'a "Bozkurt" soyadını verirken; 1935 yılında üretilmeye başlanan sigaraya "Bozkurt" adını koyarken ve bu sigaranın kapağındaki ongunun/amblemin "Bozkurt" resimli olmasını isterken; 1927'de piyasaya çıkarılan 5 ve 10 liralık kağıt paralar üzerine bozkurt resmi koydururken "Türk İzci Ocağı" bünyesindeki çocuklara "Yavru Kurt" adını verirken, Güneş Dil Teorisi'ni ve Türk'ün köklerini araştıran projeleri her alanda desteklerken, "Bozkurt"a ve Türk tarihine olan özel ilgisini göstermiştir. Bunlara ilaveten, Fuat Köprülü'nün Atatürk'e Türkiyat Enstitüsünün ambleminin nasıl olması gerektiğini sorduğunda Atatürk: "Karlı Tanrı Dağları'nın önünde elinde meşale tutan bir "Bozkurt" olsun, Bu meşale, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ilminin ifadesi olsun. Ergenekon'dan çıkmamızda kılavuz olan Bozkurt, Türklüğün Anadolu topraklarındaki yeni devletinin kuruluşunu ifade etsin." şeklinde cevap vermiştir.

    "Biz doğrudan doğruya millet severiz ve TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur." (Atatürk'ün S.D.V.Cilt. III. s.118)

    "Ben herşeyden önce bir TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk Birliği’nin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. TÜRK BİRLİĞİNE İNANIYORUM, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk Birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek." (Atatürk'ün Sofrası, İsmet Bozdağ, Kervan Yayınları, 1975, s. 138-143)

    ‘’Osmanlı siyaseti yerine yeni bir siyaset çıktı. O siyaset, milli siyaset, TÜRKÇÜLÜK siyasetidir.’’ (Mehmet Önder, Atatürk’ün Yurt Gezileri, s:233 - Prof. Dr. Afet İnan, M. Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, s:43)

    30 Ağustos 1922 tarihli Fransız Le Figaro gazetesinde ise Atatürk’ün şu ifadelerine vurgu yapılıyor:
    “Avrupa’da, İstanbul ve Meriç’e kadar Batı Trakya, Asya’da Anadolu, Musul arazisi ve Irak’ın kuzeyi. Arkada kalan ve sırf Türk olan her yeri isteriz. Bunları kurtarmaya azmettik ve kurtaracağız.” (Atatürk'ün söylev ve demeçleri cilt 3 s67-68)

    ‘’Efendiler, bu vesile ile muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevheri asliyi, çok iyi tahlil etmek dikkatinden, bir an feragat etmesin.’’ (Nutuk, II, 8. bs., İstanbul 1968, s. 607)

    ‘’Memleketiniz sizindir, Türklerindir. Bu memleket tarihte Türk’tü, o halde Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.’’ (Hâkimiyeti Milliye, 21 Mart 1923, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 130)

    ”Benim hayatta yegane fahrim, servetim, Türklükten başka bir şey değildir.” (Bozkurt, Mahmut Esat; Yakınlarından Hatıralar, Sel Yayınları, İst., 1955, s.95)

    “Bana, insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek fevkaladelik, Türk olarak dünyaya gelmemdir.” (Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara, 1969, s. 95)

    “Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağım (dır)” (Egeli, Münir Hayri, s.699)

    ‘’Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.’’ (Gençliğie Hitabe)

    ‘’Kanını taşıyandan başkasına inanma’’ (Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk’ün İhtilali, s.373)

    “Millî mevcudiyetimize düşman olanlarla dost olmayalım. Böylelerine karşı…’Türk’üm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi!’ diyelim” (Faik Reşit Unat’ın “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” Türk Dili Dergisi, Sayı 146, 1963 makalesinden aktaran Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Ank., 1984, s.171-173)

    ''Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.'' (Hilmi Yücebaş, Atatürk'ün Nükteleri, Fıkraları, Hatıraları s4, 1963) (Vecize, Millet Dergisi, Sayı : 16, 1948, s., 10-11 ve Türk Kültürü, 1969, s:85, Fethi TEVETOĞLU “Atatürk’ün Türk’ü ve Türkiye Cumhuriyetinin Tarifi” isimli makalesinde yer almaktadır. Ayrıca adı geçen vecizenin Atatürk’ün el yazısı ile bizzat yazdığı orijinal metninin tarihçi Cemal KUTAY’ın özel arşivinde bulunduğu belirtilmektedir.)

    ''TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR; İŞTE MİLLİYETPERVERLERİN PRENSİBİ BUDUR!'' (Atatürk'ün S.D.V, cilt 3 s38)

    ''TÜRKİYE'DE TÜRK'TEN BAŞKA BİR ŞEY DÜŞÜNMEMEK! Ancak bu davranışladır ki her türlü esenlik ve mutluluk ereklerine ulaşabiliriz.'' (Behçet Kemal Çağlar, Atatürk'ün Söylevleri, TDK s137)

    ''Kafasını ve vicdanını, en son terakki şuleleriyle güneşlendirmeğe karar vermiş olan, bugünün Türk çocukları, biliyor ve bildirecektir ki; onlar dört yüz çadırlı bir aşiretten değil, on binlerce yıllık, arî, medeni, yüksek bir ırktan gelen, yüksek kabiliyetli bir millettir.'' (Atatürk'ün S.D.V, cilt 2 s308)

    ''Bir de şunu iyi bilmek gerekir ki, eski Etilerimiz, atalarımız, bugünkü yurdumuzun ilk ve otokton yerleşenleri ve sahibi olmuşlardır. Burasını binlerce yıl önce anayurdun yerine öz yurt yapmışlardır. Türklüğün merkezini Altaylardan Anadolu - Trakya’ya getirmişlerdir. Türk Cumhuriyeti’nin sarsılmaz temelleri bu öz yurdun çökmez kayalarındadır. Bu kutsal yurdun öz mirasçısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yılmaz koruyucusu o büyük, yüksek, soylu Türk kavminin bugünkü genç ve dinç çocuklarıdır, biziz.'' (Hâkimiyet-i Milliye, 2.01.1933)

    Yüksek Türk, senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. (ATATÜRK’ÜN Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Cilt IV, s.652)

    Türk; öğün, çalış, güven. (ÂFET İNAN, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, TTK. Yay. s. 304)

    Türk’ün onuru, gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. O halde; Ya bağımsızlık, ya ölüm! (1919, Ankara) (ATATÜRK, Nutuk, Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, s. 9-10)

    ''Büyük devletler kuran atalarımız büyük ve geniş uygarlıklara da sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek Türklüğe ve dünyaya bildirmek bizler için bir borçtur....Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.’’ (Afet İnan, Atatürk hakkında Hatıralar ve Belgeler, 1968, s. 311 TTK. Yay. Ankara, 1959, s. 297)

    “Kıbrıs’ta Türk dili sönmemelidir. Kıbrıs’ta Türk’ün sesi sönmesin. Kıbrıs Türk basınına maddî yardım yapınız...'' (Dr.E.Tuğg. Erdal Yurdakul, Atatürk İnkilaplarının Kıbrıs’ta Uygulanması, s7 ve 61)

    Azerî Türklerinin dertleri kendi dertlerimiz ve sevinçleri kendi sevinçlerimiz gibi olduğu için onların dileklerine ulaşmaları, özgür ve bağımsız olarak yaşamaları bizi çok sevindirir. (Hâkimiyet-i Milliye: 15.10.1921)

    Atatürk'ün Doğu Türkistan'a olan alakası kaynaklarda şu şekilde geçiyor:
    ''Bilindiği gibi Doğu Türkistan'da Çin yönetimine karşı başlayan ayaklanmalar sonucunda 12 Kasım 1933 tarihinde Kaşgar'da Şarkî Türkis'tan İslâm Cumhûriyeti adı altında bir devlet kurulmuştur. Bu devletin hükûmet ve ordu teşkîlâtının oluşturulmasında Türkiye'den gelen İzmir’li Dr. Mustafa Kentli, Ali ve harbiyeden Mahmut Nedîm beylerin büyük rolü vardır. Adı geçen şahıslar Kasım 1933'te Doğu Türkistan İslâm Cumhûriyeti’ne müsteşar olarak Kaşgar'a gönderilmişlerdir. Bu kişiler Doğu Türkistan İslâm Cumhûriyeti’nde Sâbit Damolla ile birlikte iş gördüler ve Şarkî Türkistan hareketine bir şekil vermek istediler.'' (Andrew D. W. Forbes, Doğu Türkistan Harb Beyleri. Çeviren: Enver Can. Bayrak Yayıncılık, Istanbul. 1991, s: 202 - A. Zeki Velîdî Togan, 1929-1940 Seneleri Arasında Türkistan Vaziyeti. Istanbul. Türkiye Basımevi. 1940, s:24)


    Atatürk'ün Yazdığı Bir Şiir

    OĞUZOĞULLARI

    Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
    Tuna ezelden Türk diyarıdır.
    Bilinen tarihler söylememiş bunu
    Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
    Dinleyin sesini doğan tarihin,
    Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
    Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
    Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
    Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
    Doğudan çıkan biz, Batıdan yine biz
    Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
    Türk sadece bir milletin adı değil,
    Türk, bütün adamların birliğidir.
    Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
    Ey yığın yığın insan gafletleri!
    Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
    Dünya o zaman görecek hakikat nerede,
    Hakikat nerede?

    (Hacı Angı, Çocuk Gözüyle Atatürk, 4. Baskı, Angı Yayınları)



    BOZKURT SİGARASI
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014

    1935 yılında Atatürk ün emri ile çıkarılan Bozkurt markalı Türk Tekel Sigarası

    POSTA PULLARI
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014

     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014

    1926,1929,1930,1934 yıllarında Londra da baskılı,Bozkurtlu Ergenekon'dan çıkışı temsil eden posta pulları.

    İSTANBUL DÂRÜLFÜ (BUGÜNKİ ADIYLA İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ)
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014

    İSTANBUL DÂRÜLFÜNUN MEŞALE TUTAN BOZKURT AMBLEMİ AYNI ZAMANDA YAYIN ORGANI OLAN DERGİNİN KAPAĞI
    (Bugünkü adıyla İstanbul Üniversitesi)

    TÜRK OCAKLARI

    TÜRK OCAKLARI GENEL MERKEZİNİN AMBLEMİ: BOZKURT

    İttihat ve Terakki Cemiyeti kendisinden beklenilen siyasî istikrarı sağlayamadığı gibi bölücülük faaliyetlerinin önlenmesinde de başarılı olamadı.

    Bunu fark eden milliyetçi aydınlar bu teşkilâttan umudunu kesti. 190 askeri tıp öğrencisinin girişimi ile 24 Mayıs 1911 tarihinde ilk defa Türk Ocağı kurulması kararlaştırıldı. 3 Temmuz 1911 tarihi Türk Ocağının tarihidir. Ancak resmi kuruluş tarihi 25 Mart 1912 yılıdır. Osmanlı toprakları işgal edilmeye kalkışılınca, işgalcilere karşı halkı mücadele ve direnmeye çağıran bu ocaklar kapatılıp, yönetici ve ileri gelen üyeleri Maltaya sürülürler. Zaten bu ocağın üye ve yöneticilere işgalcilere karşı savaştıklarından ocak faaliyetleri de Türk İstiklâl Harbi boyunca askıya alınır. 1922 yılında savaş zaferle sonuçlanınca, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra yapılan devrimlerin mimarı ve destekleyicisi Türk Ocakları olur. Atatürkün emriyle, Mimar Hikmet Koyunlu tarafından projelendirilip yapımına başlanan Türk Ocağı Genel Merkezi binasının, Ankara Namazgâh Tepesinde 1926 yılında temeli atılır ve 1928 yılında tamamlanır. Atatürk, bütün bilimsel, sosyal ve kültürel çalışmaları burada yapar.

    Atatürkün isteği ile binanın gösteri salonunda sahnenin tam üstüne çok görkemli bir bozkurt kafası yaptırılmıştır.
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014


    ATATÜRK'ÜN EMRİ İLE TABLOLAR

    ATATÜRK’ÜN İSTEĞİ İLE ÜNLÜ RESSAM İBRAHİM ÇALLI TARAFINDAN YAPILAN ERGENEKON BİR ADLI TABLO

    Atatürk’ün 1928 yılında Türk Ocağı Genel Merkezi binası olarak yaptırdığı Cumhuriyet döneminin en güzel mimarîlerinden olan, günümüzde, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi olarak hizmet veren binanın üst katına çıkan merdivenlerin başına Atatürk’ün isteği üzerine ünlü ressamlarımızdan İbrahim Çallı’nın Türkler’in Ergenekon’dan çıkışını, canlandıran “Ergenekon I” adlı tablosu asılmıştır.

     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014

     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014

    Atatürk’ün arzusu ile ünlü Türk ressamlarından İbrahim ÇALLI tarafından yapılan Ergenekon I adlı tablonun devamı olan, Ergenekon II adlı eserde, Türk milletinin en zor, en kara günlerinden birinde bir “Bozkurt” çıkıp, Türk milletine aydınlık nurlu bir yolu gösteriyor…

    TÜRK OCAĞI GENEL MERKEZİ
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014

    Yakın çekim:
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014


    ANKARA ULUS

    ANKARA ULUS MEYDANI
    ZAFER ANITINDAKİ “BOZKURT” BAŞI
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014

     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014


    PETROL OFİSİ

    PETROL OFİSİ’NİN AMBLEMİ BOZKURT
    ATATÜRK DÖNEMİNDE KURULAN ŞİRKETLERİN AMBLEMLERİNDE “BOZKURT” LOGOSU KULLANILMIŞTIR.
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014


    ERKEK YAVRU KURT İZCİLERİN BOZKURT LOGOLU FORMALARI

    Elbiselerdeki Bozkurt figürleri
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014

     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014


    BOZKURT FİGÜRLÜ PARALAR
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014


    Hava Kuvvetlerinde Bozkurtlar.
     Vladimir İlyiç Lenin doğum günü 22.04.2014







    Türklük adına bu kadar birikimler kazandıran, her fırsatta milliyetçi olduğunu ve ırkıyla gurur duyduğunu dike getiren ve Türklüğün simgelerini her kuruma aşılayan bir adam nasıl oluyor da milliyetçi/Türkçü olmuyor? Atatürk'ün ideolojisinden ziyade, senin kafandaki ırkçı tanımında sorun olabilir mi? Bence gayet mümkün. Atatürk'ün senin kafandaki "kendi ırkından başkasına yaşam hakkı tanımayan" ırkçı profiline uymaması, onun Türkçü olduğu gerçeğini değiştirmez.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi göbek deliği pamukçuğu -- 23 Nisan 2014; 18:31:54 >




  • 1917-Sonsuz LENININ ASKERLERIYIZ

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Türklerle ruslarin iliskileri yatsinamaz volgrad kazan dakiler falan hep turktu galiba.birde taksimdeki heykelde 2 rus generali vardi son olarak dostumuz degiller ama rusya ve almanya bizim ticaret hacmimizin cogunlugunu olusturuyor.turizmde al.anlar ruslaru gecti yani bu adamlarin bize zararida yok gibi ama benim gordugum faydalilar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Birde stalin lenin acimasiz olmasalardi putin gibi sovyetler olmazdi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • "Irklar arasında bugün görülen farkların tarih açısından önemi pek azdır. Kafatası biçimi ırkların sınıflandırılmasında kullanılırsa da toplumsal hiçbir anlamı yoktur." Diyen bir insan nasıl ırkçı olabilir arkadaşım? Bozkurt Türk'lerin bir simgesidir ve Arap kültüründen yeni çıkmış bir topluma kimliğini hatırlatmak için yapılmıştır. Atatürk'ün bu simgeyi kullanması onun "ırkçı" olduğunu göstermez. Siz Türkçüler, ırkçılığınızı bozkurtla belli ettiğiniz için Türk ırkçılarından başkası kullanmıyor. Bir Türk olarak bende Bozkurt fotoğrafı kullanmak istiyorum ozaman bende ırkçı olmuş oluyorum. Bozkurt'u bende kullanmak istiyorum mesela ama "ırkçı" gibi gözüktüğü için maalesef kullanamıyorum sizin gibi insanlar yüzünden. Irkını yüceltmek farklıdır, ben Türk'üm demek farklıdır, örnek "Ben şu ailedenim demek farklı, benim ailem yücedir demek farklı." Atatürk Türk milliyetçisidir tartışmasız fakat ırkçı değildir. Sana sadece bir soru soruyorum bunun cevabını verirsen sevinirim. Şu belirttiğim sözleri söyleyen biri nasıl ırkçı olabilir? Bunları ne için söylemiş olabilir?

    "Dünya milletlerinin mutluluğu'na çalışmak, bir başka yoldan kendi huzur ve mutluluğu'nu sağlamaya çalışmak demektir."
    "Dünya'nın herhangi bir yerinde rahatsızlık varsa, "bana ne?" dememeliyiz! Böyle bir rahatsızlık varsa, tıpkı kendimizde olduğu gibi onunla alakadar olmalıyız."
    "Dünya'da ve Dünya milletleri arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa; bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur! "
    "Irklar arasında bugün görülen farkların tarih açısından önemi pek azdır. Kafatası biçimi ırkların sınıflandırılmasında kullanılırsa da toplumsal hiçbir anlamı yoktur."

    Yahu onuda geçtim Atatürk sarı saçlı, mavi gözlü bir insandır. Sarı saçlı, mavi gözlü Türk mü olur arkadaşım? Atatürk bunu bilmiyor mu?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sterope -- 23 Nisan 2014; 19:55:15 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sterope

    "Irklar arasında bugün görülen farkların tarih açısından önemi pek azdır. Kafatası biçimi ırkların sınıflandırılmasında kullanılırsa da toplumsal hiçbir anlamı yoktur." Diyen bir insan nasıl ırkçı olabilir arkadaşım? Bozkurt Türk'lerin bir simgesidir ve Arap kültüründen yeni çıkmış bir topluma kimliğini hatırlatmak için yapılmıştır. Atatürk'ün bu simgeyi kullanması onun "ırkçı" olduğunu göstermez. Siz Türkçüler, ırkçılığınızı bozkurtla belli ettiğiniz için Türk ırkçılarından başkası kullanmıyor. Bir Türk olarak bende Bozkurt fotoğrafı kullanmak istiyorum ozaman bende ırkçı olmuş oluyorum. Bozkurt'u bende kullanmak istiyorum mesela ama "ırkçı" gibi gözüktüğü için maalesef kullanamıyorum sizin gibi insanlar yüzünden. Irkını yüceltmek farklıdır, ben Türk'üm demek farklıdır, örnek "Ben şu ailedenim demek farklı, benim ailem yücedir demek farklı." Atatürk Türk milliyetçisidir tartışmasız fakat ırkçı değildir. Sana sadece bir soru soruyorum bunun cevabını verirsen sevinirim. Şu belirttiğim sözleri söyleyen biri nasıl ırkçı olabilir? Bunları ne için söylemiş olabilir?

    "Dünya milletlerinin mutluluğu'na çalışmak, bir başka yoldan kendi huzur ve mutluluğu'nu sağlamaya çalışmak demektir."
    "Dünya'nın herhangi bir yerinde rahatsızlık varsa, "bana ne?" dememeliyiz! Böyle bir rahatsızlık varsa, tıpkı kendimizde olduğu gibi onunla alakadar olmalıyız."
    "Dünya'da ve Dünya milletleri arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa; bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur! "
    "Irklar arasında bugün görülen farkların tarih açısından önemi pek azdır. Kafatası biçimi ırkların sınıflandırılmasında kullanılırsa da toplumsal hiçbir anlamı yoktur."

    Yahu onuda geçtim Atatürk sarı saçlı, mavi gözlü bir insandır. Sarı saçlı, mavi gözlü Türk mü olur arkadaşım? Atatürk bunu bilmiyor mu?

    Hak veriyorum. Irk tamamen genlere dayanırken, milliyet ise kültürel aidiyetle alakalıdır. Fakat şöyle de bir şey var, milliyetçiliğin temeli ırkçılıktır. Atatürk de Türk milliyetçiliğine bu doğrultuda bağlıdır. Sırf bu nedenle kürt nüfusun baskın olduğu bölgeleri Türkleştirmek için asimilasyon politikaları gütmüş, bölgede nüfus araştırması yaptırtmış ve Selanik göçmenlerinin bir bölümünü güneydoğu Anadolu'ya yerleştirmek gibi adımlar atmıştır.

    Atatürk ırk kaygısı gütseydi zaten etnik azınlıkları asli nüfus arasında eritme politikasından ziyade, toptan ortadan kaldırırdı. Kendisi kültürel asimilasyon sayesinde azınlıkları Türk kültürü gibi bir ortak paydada birleştirmeyi amaçlamıştı.

    Atatürk'ün ayrıntılı seceresi açıklanmıştı ve atalarının Karamanoğulları devrinde Makedonya civarına göç ettirildiği tespit edilmişti. Bu arada ben de sarışınım. Hatta Selanik göçmenleri ve bugün Bulgaristan dolaylarında yaşayan Türklerin çoğu sarışındır. Türkiye'deki Türkler de sanılanın aksine esmer değil kumraldır. Değil Türkler, Oğuzlar bile genetik olarak pek de sabit bir fenotipe sahip değil. Bunda uzun yüzyıllar farklı coğrafyalarda yaşamanın, komşularla iletişimin, devşirme sisteminin de etkisi var. Yüzyıllarca Balkanlar'da yaşayan bir Türk topluluğu ile, asırlarca orjinal yaşam alanı olan Orta Asya bozkırlarında yaşamını sürdüren Türklerin arasında fenotip farkı olması da bence çok normal.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Aesthetic.

    quote:

    Orijinalden alıntı: Sterope

    "Irklar arasında bugün görülen farkların tarih açısından önemi pek azdır. Kafatası biçimi ırkların sınıflandırılmasında kullanılırsa da toplumsal hiçbir anlamı yoktur." Diyen bir insan nasıl ırkçı olabilir arkadaşım? Bozkurt Türk'lerin bir simgesidir ve Arap kültüründen yeni çıkmış bir topluma kimliğini hatırlatmak için yapılmıştır. Atatürk'ün bu simgeyi kullanması onun "ırkçı" olduğunu göstermez. Siz Türkçüler, ırkçılığınızı bozkurtla belli ettiğiniz için Türk ırkçılarından başkası kullanmıyor. Bir Türk olarak bende Bozkurt fotoğrafı kullanmak istiyorum ozaman bende ırkçı olmuş oluyorum. Bozkurt'u bende kullanmak istiyorum mesela ama "ırkçı" gibi gözüktüğü için maalesef kullanamıyorum sizin gibi insanlar yüzünden. Irkını yüceltmek farklıdır, ben Türk'üm demek farklıdır, örnek "Ben şu ailedenim demek farklı, benim ailem yücedir demek farklı." Atatürk Türk milliyetçisidir tartışmasız fakat ırkçı değildir. Sana sadece bir soru soruyorum bunun cevabını verirsen sevinirim. Şu belirttiğim sözleri söyleyen biri nasıl ırkçı olabilir? Bunları ne için söylemiş olabilir?

    "Dünya milletlerinin mutluluğu'na çalışmak, bir başka yoldan kendi huzur ve mutluluğu'nu sağlamaya çalışmak demektir."
    "Dünya'nın herhangi bir yerinde rahatsızlık varsa, "bana ne?" dememeliyiz! Böyle bir rahatsızlık varsa, tıpkı kendimizde olduğu gibi onunla alakadar olmalıyız."
    "Dünya'da ve Dünya milletleri arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa; bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur! "
    "Irklar arasında bugün görülen farkların tarih açısından önemi pek azdır. Kafatası biçimi ırkların sınıflandırılmasında kullanılırsa da toplumsal hiçbir anlamı yoktur."

    Yahu onuda geçtim Atatürk sarı saçlı, mavi gözlü bir insandır. Sarı saçlı, mavi gözlü Türk mü olur arkadaşım? Atatürk bunu bilmiyor mu?

    Hak veriyorum. Irk tamamen genlere dayanırken, milliyet ise kültürel aidiyetle alakalıdır. Fakat şöyle de bir şey var, milliyetçiliğin temeli ırkçılıktır. Atatürk de Türk milliyetçiliğine bu doğrultuda bağlıdır. Sırf bu nedenle kürt nüfusun baskın olduğu bölgeleri Türkleştirmek için asimilasyon politikaları gütmüş, bölgede nüfus araştırması yaptırtmış ve Selanik göçmenlerinin bir bölümünü güneydoğu Anadolu'ya yerleştirmek gibi adımlar atmıştır.

    Atatürk ırk kaygısı gütseydi zaten etnik azınlıkları asli nüfus arasında eritme politikasından ziyade, toptan ortadan kaldırırdı. Kendisi kültürel asimilasyon sayesinde azınlıkları Türk kültürü gibi bir ortak paydada birleştirmeyi amaçlamıştı.

    Atatürk'ün ayrıntılı seceresi açıklanmıştı ve atalarının Karamanoğulları devrinde Makedonya civarına göç ettirildiği tespit edilmişti. Bu arada ben de sarışınım. Hatta Selanik göçmenleri ve bugün Bulgaristan dolaylarında yaşayan Türklerin çoğu sarışındır. Türkiye'deki Türkler de sanılanın aksine esmer değil kumraldır. Değil Türkler, Oğuzlar bile genetik olarak pek de sabit bir fenotipe sahip değil. Bunda uzun yüzyıllar farklı coğrafyalarda yaşamanın, komşularla iletişimin, devşirme sisteminin de etkisi var. Yüzyıllarca Balkanlar'da yaşayan bir Türk topluluğu ile, asırlarca orjinal yaşam alanı olan Orta Asya bozkırlarında yaşamını sürdüren Türklerin arasında fenotip farkı olması da bence çok normal.

    Sonuçta anlaştık. Atatürk ırkçı değil milliyetçidir. :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sterope -- 23 Nisan 2014; 20:34:50 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.