Şimdi Ara

VAHDETTİN KAHRAMANDIR (!) (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
243
Cevap
3
Favori
7.078
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099


    hayır az önce şimdiki iddialarını kanıtladığını sandığın gazete küpürlerini büyük bir keyifle koyup "işte Atatürk'ün yorumu" yazan da sendin, ama bir sütun yandaki yorumunu neden atlıyorsun ona şaşıyorum. :)
    okumamış olabilirsin, tekrar ekleyeyim;

    Vahdettin demek istiyordu ki hiçbir kuvvetimiz yoktur. Tek mesnedimiz İstanbul'a hâkim olanların siyasetine uymaktır. Benim memuriyetim, onların şikâyet ettikleri meseleleri halletmektir. Eğer onları memnun edebilirsem, memleketi ve halkı bu siyasetin doğru olduğuna inandırabilirsem ve bu siyasete karşı gelen Türkleri uslandırırsam, Vahdettin'in arzularını yerine getirmiş olacaktım..


    Atatürk ün yorumu var diye yazan benim Bu yorumu konuşuyoruz zaten.




  • "Vahdettin demek istiyordu ki hiçbir kuvvetimiz yoktur. Tek mesnedimiz İstanbul'a hâkim olanların siyasetine uymaktır. Benim memuriyetim, onların şikâyet ettikleri meseleleri halletmektir. Eğer onları memnun edebilirsem, memleketi ve halkı bu siyasetin doğru olduğuna inandırabilirsem ve bu siyasete karşı gelen Türkleri uslandırırsam, Vahdettin'in arzularını yerine getirmiş olacaktım."

     VAHDETTİN KAHRAMANDIR (!)


    Şimdiye kadar bir yere bakmadan yazdım. Önemli gördüğüm bir alıntı var. Böylece konuya kendi açımdan son vermek istiyorum.

    Mustafa Kemal Meclis’te diyor ki: “Dil-hâh-ı milkdârilerinden mülhem azim ve iman ile vazife-i âcizânemde müdavim bulunuyorum.” (TBMM Zabıt Ceridesi, Cilt 1, 1940.) Bu cümlenin anlamı kelimesi kelimesine şudur: “Mülkün sahibinin (padişahın) arzularından ilham aldığım azim ve imanla aciz görevime devam ediyorum.” Peki nereden gelmiş bu ilham? Onu da yukarıda kendisi açıklıyor zaten: “İstanbul’dan son olarak ayrılacağım gün bu şerefe kavuşmuştum. Bu sırada Yüce Şahsınız Boğaziçi’nde bulunan İngiliz donanmasının saraya yönelik toplarını göstererek, «Görüyorsun» dediniz. «Ben artık memleket ve milletin, nasıl kurtarılması gerekeceği hususunda kararsızlığa düşüyorum» ve ellerinizi kaldırarak, «İnşaallah millet akıllanır ve uyanır, bu üzücü durumdan gerek beni ve gerekse kendisini kurtarır» buyurdunuz.”
    İşte Vahdettin’in Mustafa Kemal’e ilham veren sözleri. Kim söylüyor? Mustafa Kemal Paşa. Nerede? TBMM’de. Ne zaman? 23 Nisan’ın hemen ertesi günü. Gizli oturumda mı söylüyor? Hayır, açık oturumda. O zaman? Demek ki, en azından 1919-1920 aralığında işler başka türlü görünmekteydi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ar_tryk -- 30 Kasım 2013; 0:37:25 >




  • derlerdi mi demişsin? bırak şimdi çarpıtma dediklerini. "her yerde" kısmını niye atlıyorsun? öyle münferit 1-2 tipten bahsetmiyorsun, "her yerde öyle derlerdi" diyorsun. bayramlarda, konuşmalarda böyle derlerdi demenin hiçbir değeri yok, geçmişe dönüp bakamadığımız için değersiz bir iddiadan başka bir şey değil. çıkarıp örnek de veremediğin için açık bir iftira bu, niye hala aynı şeyde ısrar ediyorsun? açıkça üzerimize bir şey yığmaya çalıştın, ama kanıtın da yok.
    cımbızla bir şey çektiğim yok, komple amasya genelgesi hakkında söylediğin konuya cevap verdim kanıtlarıyla, ısrarla doğruya yönelmemen nedeniyle konu uzuyor.

    cımbızla laf çekmek, hani bütünün içinden bir ifadeyi çıkararak farklı anlam çıkarma çabasıdır. benim böyle bir şey yaptığım yok, amasya genelgesi hakkında iddiaların komple ortada, lütfen yapmadığım bir şey hakkında ithamda bulunma bana.
    Atatürk'ün yorumu ortada zaten, benim daha önceden söylediklerimle bire bir aynı şeyi düşündüğü de ortada.

    ve evet döndük dolaştık yine mustafa armağan'a geldik.
    meclisin açılmasının ardından kısa sürede gerçekleşen konuşmaları açıp bir bakarsan, Mustafa Kemal'in "yaveri hazreti şehriyari" unvanını dahi kullandığını görürsün. dönemin şartları gereği, sence meclisi açar açmaz, milletin meclisinde "vahdettin bir haindir" demesini mi bekliyorsun? sonra bekle ki milli mücadele için bir birlik oluşturabilsin.
    zaten mücadelenin başında padişahı kurtarmaktan bile bahsederken n durumda olduğunu anlayamıyor musun?

    Atatürk'ün bu konuda meclis'in 2. toplantısında yaptığı yorum ile falih rıfkı'ya anlatıkları arasındaki anlam farkının taban tabana zıt olmasının nedeni nedir?
    Atatürk yalancı mıdır? vahdettin üzerinden cumhuriyet'in kurulmasını haklı mı çıkarmaya çalışıyordur? yoksa kurtuluş savaşı'nı başlatırken padişaha bağlı çoğunluğu kıllandırmak mı istemememiştir?

    "vahdettin bana 'xxx' demişti, ben de görevi kararlılıkla yerine getirmeye çalıştım, memleketin her tarafındaki halk uyanıktır, kurtuluşu istemektedir" diyen ve daha sonra verdiği röportajda tam tersini söyleyen biri, dönemin koşulları da göz önüne alındığında ne sonuç çıkıyor, bunun açık olduğu ortada.

    mustafa armağan zaten tarihçi demeye bin şahit isteyen, arzu ettiği sonucu ortaya koyup oraya ulaşmak için tarihten kesitler arayan ve bu kesitleri de günün şartlarına göre değerlendirmeden veren biri. işte "resmi tarih" diye bik bik ötenlerin en büyük çekilmezliği de burada.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ottoman_PoweR

    Yav he he bu adam haindi madem İngilizler yalvardı abi çektiler Topkapı Sarayı'nı boşalt diye adam bir tane kaşık götürmedi oradan. Şahsına gelmiş hediyeleri bile bıraktı. Sallamak bedava anasını satayım. Konu sadece provakatif amaçlı. Adam koskoca halife ve şu köklü devletin reisi adam hain oluyor. Tek suçları hanedanlık sülalesinden olmak olan Osmanoğullarını kovalayanlar sanki Çinliler? Yahu birader şükürler olsun bir cumhuriyet kurulmuş Atatürk'ün önderliğinde topraklarımıza bağımsızlık kazandırılmış hala ölmüş adamlarla uğraşıyorsunuz Allah akıl fikir versin gerçekten adamın ölüsünü bile kabul edemedik biz bu babalığı yapamadık. Seversin ya da sevmezsin, ölmüşün arkasından konuşmak kolay. Hele hele adam gram hainlik düşünmediyse ahirette bu adam sizden davacı olur. Resmen iftiradır bu. Sanki çok hali varmış gibi hain dersiniz. Tek başına kılıç çekip zırhlı gemilere dalacaktı değil mi?

    hırsız olmak, hain olmanın olmazsa olmaz şartı değildir. sonuçta bir devletin padişahı, devlete ait değerleri soyacak kadar soysuz olamaz.
    ama bilmiyorsan söyleyeyim, tanzimattan sonra devletin iç hazinesinden bir kalemle padişaha maaş bağlanmış, onun haricindeki ödeneklere dokunmalarına engel konulmuştur. eğer bu bahsettiğin olay tanzimattan önce erçekleşseydi, evet "vahdettin hazineyi soyabilecekken soymadı" diyebilirsiniz, çünkü hakkı vardı. ama 1920'lerde böyle bir hakkı yoktu.

    ölmüş adamların hakkında kimse bir şey demesin o zaman, var mı böyle mantık? tarih denen kavramı toptan silelim.

    ha bu arada, mudanya mütarekesi sonrasında zaten refet paşa istanbul'da aktif olarak görev almış, temsilcimiz olarak bulunmuştur. önemli hizmetleri de olduğu gibi, onun kontrolündeki şehri padişahın soyabilmesi mümkün de değildir. hele saltanat kaldırıldıktan sonra.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hashus1099 -- 30 Kasım 2013; 14:26:40 >




  • video yu izlemekte fayda var




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ottoman_PoweR

    Yav he he bu adam haindi madem İngilizler yalvardı abi çektiler Topkapı Sarayı'nı boşalt diye adam bir tane kaşık götürmedi oradan. Şahsına gelmiş hediyeleri bile bıraktı. Sallamak bedava anasını satayım. Konu sadece provakatif amaçlı. Adam koskoca halife ve şu köklü devletin reisi adam hain oluyor. Tek suçları hanedanlık sülalesinden olmak olan Osmanoğullarını kovalayanlar sanki Çinliler? Yahu birader şükürler olsun bir cumhuriyet kurulmuş Atatürk'ün önderliğinde topraklarımıza bağımsızlık kazandırılmış hala ölmüş adamlarla uğraşıyorsunuz Allah akıl fikir versin gerçekten adamın ölüsünü bile kabul edemedik biz bu babalığı yapamadık. Seversin ya da sevmezsin, ölmüşün arkasından konuşmak kolay. Hele hele adam gram hainlik düşünmediyse ahirette bu adam sizden davacı olur. Resmen iftiradır bu. Sanki çok hali varmış gibi hain dersiniz. Tek başına kılıç çekip zırhlı gemilere dalacaktı değil mi?

    hırsız olmak, hain olmanın olmazsa olmaz şartı değildir. sonuçta bir devletin padişahı, devlete ait değerleri soyacak kadar soysuz olamaz.
    ama bilmiyorsan söyleyeyim, tanzimattan sonra devletin iç hazinesinden bir kalemle padişaha maaş bağlanmış, onun haricindeki ödeneklere dokunmalarına engel konulmuştur. eğer bu bahsettiğin olay tanzimattan önce erçekleşseydi, evet "vahdettin hazineyi soyabilecekken soymadı" diyebilirsiniz, çünkü hakkı vardı. ama 1920'lerde böyle bir hakkı yoktu.

    ölmüş adamların hakkında kimse bir şey demesin o zaman, var mı böyle mantık? tarih denen kavramı toptan silelim.

    ha bu arada, mudanya mütarekesi sonrasında zaten refet paşa istanbul'da aktif olarak görev almış, temsilcimiz olarak bulunmuştur. önemli hizmetleri de olduğu gibi, onun kontrolündeki şehri padişahın soyabilmesi mümkün de değildir. hele saltanat kaldırıldıktan sonra.

    hashus kardeş tarihçilik böyle bir şey değildir. Şahsi hediyelerine de vurgu yaptım zaten iç hazineden maaşa bağlandığını filan açıklamanız benim tezimi çürütmez. Açıkçası kimseyle birilerinin hain olup olmadığı yarışına da girmem, ben hocalarımın bana öğrettiği tarihçilik anlayışına ters hareket edemem. Sadece yorumumu belirttim katılıp katılmamanız size kalmıştır. Anladığım kadarıyla zaten merak eden ve okuyan birisiniz. Kendi aydınlanmanızı kendiniz yaşayın. Bence hain değil başkasına göre hain. Yaşanmışlıkları değiştiremem. Zaten şu pöpüler konular en haz etmediğim konulardır herkes kendince haklı ve ne dersek diyelim fikirlerin çarpışmasına engel olamayız. Moğollar Türk mü Mete neden Çin'i almadı filan vs.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ottoman_PoweR

    quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ottoman_PoweR

    Yav he he bu adam haindi madem İngilizler yalvardı abi çektiler Topkapı Sarayı'nı boşalt diye adam bir tane kaşık götürmedi oradan. Şahsına gelmiş hediyeleri bile bıraktı. Sallamak bedava anasını satayım. Konu sadece provakatif amaçlı. Adam koskoca halife ve şu köklü devletin reisi adam hain oluyor. Tek suçları hanedanlık sülalesinden olmak olan Osmanoğullarını kovalayanlar sanki Çinliler? Yahu birader şükürler olsun bir cumhuriyet kurulmuş Atatürk'ün önderliğinde topraklarımıza bağımsızlık kazandırılmış hala ölmüş adamlarla uğraşıyorsunuz Allah akıl fikir versin gerçekten adamın ölüsünü bile kabul edemedik biz bu babalığı yapamadık. Seversin ya da sevmezsin, ölmüşün arkasından konuşmak kolay. Hele hele adam gram hainlik düşünmediyse ahirette bu adam sizden davacı olur. Resmen iftiradır bu. Sanki çok hali varmış gibi hain dersiniz. Tek başına kılıç çekip zırhlı gemilere dalacaktı değil mi?

    hırsız olmak, hain olmanın olmazsa olmaz şartı değildir. sonuçta bir devletin padişahı, devlete ait değerleri soyacak kadar soysuz olamaz.
    ama bilmiyorsan söyleyeyim, tanzimattan sonra devletin iç hazinesinden bir kalemle padişaha maaş bağlanmış, onun haricindeki ödeneklere dokunmalarına engel konulmuştur. eğer bu bahsettiğin olay tanzimattan önce erçekleşseydi, evet "vahdettin hazineyi soyabilecekken soymadı" diyebilirsiniz, çünkü hakkı vardı. ama 1920'lerde böyle bir hakkı yoktu.

    ölmüş adamların hakkında kimse bir şey demesin o zaman, var mı böyle mantık? tarih denen kavramı toptan silelim.

    ha bu arada, mudanya mütarekesi sonrasında zaten refet paşa istanbul'da aktif olarak görev almış, temsilcimiz olarak bulunmuştur. önemli hizmetleri de olduğu gibi, onun kontrolündeki şehri padişahın soyabilmesi mümkün de değildir. hele saltanat kaldırıldıktan sonra.

    hashus kardeş tarihçilik böyle bir şey değildir. Şahsi hediyelerine de vurgu yaptım zaten iç hazineden maaşa bağlandığını filan açıklamanız benim tezimi çürütmez. Açıkçası kimseyle birilerinin hain olup olmadığı yarışına da girmem, ben hocalarımın bana öğrettiği tarihçilik anlayışına ters hareket edemem. Sadece yorumumu belirttim katılıp katılmamanız size kalmıştır. Anladığım kadarıyla zaten merak eden ve okuyan birisiniz. Kendi aydınlanmanızı kendiniz yaşayın. Bence hain değil başkasına göre hain. Yaşanmışlıkları değiştiremem. Zaten şu pöpüler konular en haz etmediğim konulardır herkes kendince haklı ve ne dersek diyelim fikirlerin çarpışmasına engel olamayız. Moğollar Türk mü Mete neden Çin'i almadı filan vs.

    ben zaten hain olmadığını düşünenlere bir şey demiyorum, sorun "vahdettin'in Atatürk'ü vatanı kurtarması için görevlendirdiği" iddiasının ortaya atılmasında başlıyor.
    vahdettin'in 4 senelik süre zarfında yaptıkları ortaya koyulur. bundan sonra haindir, değildir demek kişinin kendi tasarrufu, ama ortada olan şeyler göz önüne alındığında zaten masum olmadığını anlıyoruz. bu veriler doğrultusunda hain diyene kimse niye hain dedin diyemez. ve kimse de vatann kurtarılmasında vahdettin'e pay biçemez şu durumda.

    vahdettin "hazineyi soymadı, demek ki hain değil" şeklinde savunulamaz, bunun onlarca nedeni varken çok bariz 2-3 tanesini de verdim. kabul edip etmemek elinde. ve tekrar edeyim, hain olmak için hırsız olmaya gerek yok.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Alesta1818

    video yu izlemekte fayda var







    peki falih rıfkı'nın anlattıklarının devamını niye vermiyorsunuz?

    ben vereyim de artık bu konu kapansın.

    "... acaba vahdettin benimle samimi mi konuşuyor? o vahdettin ki yabancı hükümetlerin yüzüncü derece aletleri ile temas arayarak devletini ve saltanatını kurtarmaya çalışıyordu, bütün yaptıklarından pişman mı idi? aldatıldığını mı anlamıştı? fakat böyle bir tahmin ile başka bahislere girişmeyi tehlikeli gördüm (farkedildiği üzere, vahdettin'in kurtuluşun mücadelede olduğunu düşünmeye başladığını düşünerekten, buna uygun cevaplar vermenin riskli olduğundan bahsediyor. yani o anlarda buna inanmadığını söylüyor açıkça) . kendisine basit cevaplar verdim: 'hakkımdaki teveccüh ve itimada teşekkürlerimi arz ederim. elimden gelen hizmette kusur etmeyeceğime güvenebilirsiniz.'
    söylerken kafamdaki muammayı da halletmeye uğraşıyordum. çok iyi anladığım, veliahtlığında, padişahlığında bütün his ve fikirlerini, temayüllerini, sahtekarlıklarını tanıdığım adamdan nasıl yüksek ve asil bir hareket bekleyebilirdim?

    'memleketi kurtarmak lazımdır, istersem bunu yapabilirmişim' kısaca heme hükmümü verdim. vahdettin demek istiyordu ki: hiçbir kuvvetimiz yoktur. tek dayanağımız istanbul'a hakim olanların siyasetine uymaktır. benim memuriyetim, onların şikayet ettikleri meseleleri halletmektir. eğer onları memnun edebilirsem, memleketi ve halkı bu siyasetin doğru olduğuna inandırabilirsem ve bu siyasete karşı gelen Türkleri yatıştırırsam, vahdettin'in arzularını yerine getirmiş olacaktım. "merak buyurmayın efendimiz" dedim. demek istediklerinizi anladım. emriniz olursa hemen hareket edeceğim ve bana emir buyurduklarınızıbir an unutmayacağım. 'muvaffakol' hitab-ı şahanesine mahzar olduktan sonra huzurundan çıktım.


    falih rıfkı atay, Mustafa Kemal'in ağzından vahdettin kitabı, son 3 sayfasından alıntıdır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ottoman_PoweR

    Yav he he bu adam haindi madem İngilizler yalvardı abi çektiler Topkapı Sarayı'nı boşalt diye adam bir tane kaşık götürmedi oradan. Şahsına gelmiş hediyeleri bile bıraktı. Sallamak bedava anasını satayım. Konu sadece provakatif amaçlı. Adam koskoca halife ve şu köklü devletin reisi adam hain oluyor. Tek suçları hanedanlık sülalesinden olmak olan Osmanoğullarını kovalayanlar sanki Çinliler? Yahu birader şükürler olsun bir cumhuriyet kurulmuş Atatürk'ün önderliğinde topraklarımıza bağımsızlık kazandırılmış hala ölmüş adamlarla uğraşıyorsunuz Allah akıl fikir versin gerçekten adamın ölüsünü bile kabul edemedik biz bu babalığı yapamadık. Seversin ya da sevmezsin, ölmüşün arkasından konuşmak kolay. Hele hele adam gram hainlik düşünmediyse ahirette bu adam sizden davacı olur. Resmen iftiradır bu. Sanki çok hali varmış gibi hain dersiniz. Tek başına kılıç çekip zırhlı gemilere dalacaktı değil mi?

    Katılıyorum




    Ayrıca haklısın mehmet230023, tarihçi olmayan adam tarih öğretmeye kalkıyor millete

    Ve belirli bir görüşe aşırı bağlı olduğundan dolayı objektif bakamıyor...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-D37FC5D75 -- 30 Kasım 2013; 17:08:10 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    derlerdi mi demişsin? bırak şimdi çarpıtma dediklerini. "her yerde" kısmını niye atlıyorsun? öyle münferit 1-2 tipten bahsetmiyorsun, "her yerde öyle derlerdi" diyorsun. bayramlarda, konuşmalarda böyle derlerdi demenin hiçbir değeri yok, geçmişe dönüp bakamadığımız için değersiz bir iddiadan başka bir şey değil. çıkarıp örnek de veremediğin için açık bir iftira bu, niye hala aynı şeyde ısrar ediyorsun? açıkça üzerimize bir şey yığmaya çalıştın, ama kanıtın da yok.

    Yazılarıma baksana. Alıntıladım ya. Ya sabır. derler .


    Ben duyduklarımı söylüyorum be. İnanırsan inanırsın, inanmazsan inanmazsın.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Barbaros Hayreddin Paşa

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ottoman_PoweR

    Yav he he bu adam haindi madem İngilizler yalvardı abi çektiler Topkapı Sarayı'nı boşalt diye adam bir tane kaşık götürmedi oradan. Şahsına gelmiş hediyeleri bile bıraktı. Sallamak bedava anasını satayım. Konu sadece provakatif amaçlı. Adam koskoca halife ve şu köklü devletin reisi adam hain oluyor. Tek suçları hanedanlık sülalesinden olmak olan Osmanoğullarını kovalayanlar sanki Çinliler? Yahu birader şükürler olsun bir cumhuriyet kurulmuş Atatürk'ün önderliğinde topraklarımıza bağımsızlık kazandırılmış hala ölmüş adamlarla uğraşıyorsunuz Allah akıl fikir versin gerçekten adamın ölüsünü bile kabul edemedik biz bu babalığı yapamadık. Seversin ya da sevmezsin, ölmüşün arkasından konuşmak kolay. Hele hele adam gram hainlik düşünmediyse ahirette bu adam sizden davacı olur. Resmen iftiradır bu. Sanki çok hali varmış gibi hain dersiniz. Tek başına kılıç çekip zırhlı gemilere dalacaktı değil mi?

    Katılıyorum




    Ayrıca haklısın mehmet230023, tarihçi olmayan adam tarih öğretmeye kalkıyor millete

    Ve belirli bir görüşe aşırı bağlı olduğundan dolayı objektif bakamıyor...

    Birisinin görüşüne katılır veya katılmazsın anlarım da tarihçi olmayan adam tarih öğretmeye kalkıyor niye adamı aşağılamanın mantığını çözemedim.

    Buradaki herkes tarih öğretmeni mi? Veya araştırma görevlisi mi? Doçent mi prof mu da gelip adama tarihçi değilsin sus diyorsunuz?

    Belirli bir bakış açısından bakıyordur taraflıdır tarafsızdır orası ayrı. Ancak kişiye doğru dürüst argüman sunmadan sen tarihçi misin de konuşuyorsun demek büyük saygısızlık ve çocukça bir davranış.

    Bu tür düşünceler Kültür Bilim'de gittikçe yaygınlaşmaya başladı. Hayırlısı bakalım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Cypon

    quote:

    Orijinalden alıntı: Barbaros Hayreddin Paşa

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ottoman_PoweR

    Yav he he bu adam haindi madem İngilizler yalvardı abi çektiler Topkapı Sarayı'nı boşalt diye adam bir tane kaşık götürmedi oradan. Şahsına gelmiş hediyeleri bile bıraktı. Sallamak bedava anasını satayım. Konu sadece provakatif amaçlı. Adam koskoca halife ve şu köklü devletin reisi adam hain oluyor. Tek suçları hanedanlık sülalesinden olmak olan Osmanoğullarını kovalayanlar sanki Çinliler? Yahu birader şükürler olsun bir cumhuriyet kurulmuş Atatürk'ün önderliğinde topraklarımıza bağımsızlık kazandırılmış hala ölmüş adamlarla uğraşıyorsunuz Allah akıl fikir versin gerçekten adamın ölüsünü bile kabul edemedik biz bu babalığı yapamadık. Seversin ya da sevmezsin, ölmüşün arkasından konuşmak kolay. Hele hele adam gram hainlik düşünmediyse ahirette bu adam sizden davacı olur. Resmen iftiradır bu. Sanki çok hali varmış gibi hain dersiniz. Tek başına kılıç çekip zırhlı gemilere dalacaktı değil mi?

    Katılıyorum




    Ayrıca haklısın mehmet230023, tarihçi olmayan adam tarih öğretmeye kalkıyor millete

    Ve belirli bir görüşe aşırı bağlı olduğundan dolayı objektif bakamıyor...

    Birisinin görüşüne katılır veya katılmazsın anlarım da tarihçi olmayan adam tarih öğretmeye kalkıyor niye adamı aşağılamanın mantığını çözemedim.

    Buradaki herkes tarih öğretmeni mi? Veya araştırma görevlisi mi? Doçent mi prof mu da gelip adama tarihçi değilsin sus diyorsunuz?

    Belirli bir bakış açısından bakıyordur taraflıdır tarafsızdır orası ayrı. Ancak kişiye doğru dürüst argüman sunmadan sen tarihçi misin de konuşuyorsun demek büyük saygısızlık ve çocukça bir davranış.

    Bu tür düşünceler Kültür Bilim'de gittikçe yaygınlaşmaya başladı. Hayırlısı bakalım.

    yanıt almadıkça cesaret alıyorlar, dikkate almaya değmez.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    Vahdettin işgal alındayken itilaf devletlerinin isteklerini yapmayabilir miydi? Meclisi mebusan karşı koymuş, İtilaf devletlerince basılmış, milletvekilleri öldürülmüş, sürülmüştü. Vahdettinininde zordurumda kaldığı muhakkak. İstanbul u bıraksa Anadoluya geçse zararından bahsettim. İstanbulda aklıp düşmana karşı koyma şansı yok. En azından karşı koyup Sevr i imzalaması iyi bir şey.



    Düzeltme:
    quote:

    En azından karşı koyup Sevr i imzalaması iyi bir şey.
    İmzalaması diye yanlış yazmışım. Doğrusu imzalamaması iyi bir şey olacaktı. Üstte de düzeltiyorum. Karşı koyuyor yazmamdan anlaşılayor gerçi.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    quote:

    Orijinalden alıntı: Cypon

    quote:

    Orijinalden alıntı: Barbaros Hayreddin Paşa

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ottoman_PoweR

    Yav he he bu adam haindi madem İngilizler yalvardı abi çektiler Topkapı Sarayı'nı boşalt diye adam bir tane kaşık götürmedi oradan. Şahsına gelmiş hediyeleri bile bıraktı. Sallamak bedava anasını satayım. Konu sadece provakatif amaçlı. Adam koskoca halife ve şu köklü devletin reisi adam hain oluyor. Tek suçları hanedanlık sülalesinden olmak olan Osmanoğullarını kovalayanlar sanki Çinliler? Yahu birader şükürler olsun bir cumhuriyet kurulmuş Atatürk'ün önderliğinde topraklarımıza bağımsızlık kazandırılmış hala ölmüş adamlarla uğraşıyorsunuz Allah akıl fikir versin gerçekten adamın ölüsünü bile kabul edemedik biz bu babalığı yapamadık. Seversin ya da sevmezsin, ölmüşün arkasından konuşmak kolay. Hele hele adam gram hainlik düşünmediyse ahirette bu adam sizden davacı olur. Resmen iftiradır bu. Sanki çok hali varmış gibi hain dersiniz. Tek başına kılıç çekip zırhlı gemilere dalacaktı değil mi?

    Katılıyorum




    Ayrıca haklısın mehmet230023, tarihçi olmayan adam tarih öğretmeye kalkıyor millete

    Ve belirli bir görüşe aşırı bağlı olduğundan dolayı objektif bakamıyor...

    Birisinin görüşüne katılır veya katılmazsın anlarım da tarihçi olmayan adam tarih öğretmeye kalkıyor niye adamı aşağılamanın mantığını çözemedim.

    Buradaki herkes tarih öğretmeni mi? Veya araştırma görevlisi mi? Doçent mi prof mu da gelip adama tarihçi değilsin sus diyorsunuz?

    Belirli bir bakış açısından bakıyordur taraflıdır tarafsızdır orası ayrı. Ancak kişiye doğru dürüst argüman sunmadan sen tarihçi misin de konuşuyorsun demek büyük saygısızlık ve çocukça bir davranış.

    Bu tür düşünceler Kültür Bilim'de gittikçe yaygınlaşmaya başladı. Hayırlısı bakalım.

    yanıt almadıkça cesaret alıyorlar, dikkate almaya değmez.

    Neden yanıt veremiyorsun ? Benim sorum açıktı. Adam sağ görüşle yorum yapıyor diye eleştiriyorsun ama kendin aynı şekilde taraflı yorumlar yapınca iyi oluyor değil mi?

    "içten pazarlıklı olarak tarih yorumlamaktan hem siz, hem de ideoloji olarak cepheniz bir vazgeçseniz, daha bir orta yol bulacağız gibi."

    "yeterince sağcı bir kaynak veremedin, biraz daha sağa kay. sorunun da bu işte, belli bir çevrenin etrafında dolaşıp duruyorsunuz,"

    Bu sözleri sen söylüyorsun




  • vahdettin kesinlikle hain değildir. tamamen ingiliz kontrolü altındaki istanbul'da hükümsüz bir şekilde saltanat sürmüştür.
    hatası damat ibrahim paşa'ya güvenmesidir.

    bunun haricinde atatürk'ü anadolu'ya gönderen, hatta kendi parasından para veren de vahdettin'dir.

    bunu leyla açba'nın hatıralarından anlayabiliyoruz. o günleri birebir görmüş, içinde yaşamış biridir leyla açba. kendisi sarayda görevli nedimedir. abdülhamit döneminden itibaren bütün olaylara birebir şahitlik etmiştir. anılarını okursanız (kesinlikle tavsiye ediyorum) anlayabilirsiniz.

    orada atatürk'ün samsun'a gönderilmesi ile ilgili "vahdettin ve çevresi atatürk'ün cumhuriyetçi olduğunu biliyordu. vahdettin başka çağremiz kalmadığını, onu anadolu'ya göndermek zorunda olduğunu belirtti. yanındaki paşalar buna kesinlikle karşı çıktı ama en sonunda vahdettin atatürk'ü anadoluya gönderdi. kendi cebinden de 15bin lira verdi." diyor.

    bunu leyla açba'nın saray hatıraları kitabında okuyabilirsiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ganyotcu1453 -- 2 Aralık 2013; 14:36:24 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    vahdettin kesinlikle hain değildir. tamamen ingiliz kontrolü altındaki istanbul'da hükümsüz bir şekilde saltanat sürmüştür.
    hatası damat ibrahim paşa'ya güvenmesidir.

    bunun haricinde atatürk'ü anadolu'ya gönderen, hatta kendi parasından para veren de vahdettin'dir.

    bunu leyla açba'nın hatıralarından anlayabiliyoruz. o günleri birebir görmüş, içinde yaşamış biridir leyla açba. kendisi sarayda görevli nedimedir. abdülhamit döneminden itibaren bütün olaylara birebir şahitlik etmiştir. anılarını okursanız (kesinlikle tavsiye ediyorum) anlayabilirsiniz.

    orada atatürk'ün samsun'a gönderilmesi ile ilgili "vahdettin ve çevresi atatürk'ün cumhuriyetçi olduğunu biliyordu. vahdettin başka çağremiz kalmadığını, onu anadolu'ya göndermek zorunda olduğunu belirtti. yanındaki paşalar buna kesinlikle karşı çıktı ama en sonunda vahdettin atatürk'ü anadoluya gönderdi. kendi cebinden de 15bin lira verdi." diyor.

    bunu leyla açba'nın saray hatıraları kitabında okuyabilirsiniz.

    şu vahdettin'in verdiği altın palavrası da her seferinde farklı miktarla karşımıza çıkıyor.
    turgut özakman, rahmetli çok güzel bir yaklaşımda bulunuştu zamanında (tabi o zamanlar altın miktarı 40000 idi, yüzlerce bine çıktığını da görmüştük, bugün 15000'e düştüğünü de gördük);

    40000 altın tanesi 7,5 gramdan 300 kg yapmaktadır. mustafa kemal de zaten bunu istanbul'dan çıkarken didik didik edilen bandırma vapurundan samsun'a, oradan amasya-erzurum-sivas üzerinden ankara'ya kadar taşıdı da kimsenin haberi olmadı ne hikmetse.
    bu para sanki kadifeden kese ile birinin koltuğuna sıkıştırılabilecekmiş gibi anlatılmıyor mu, yanıyorum da bu tutarsızlığa yanıyorum.

    o para dolu çanta veya sandıkları bir kere, vapur'a bile çıkaramazlardı.

    hatta doğrudan Turgut hoca'dan alıntı yapalım;


    Vahdettin'in, Atatürk'e 40.000 altın verdiğini iddia eden Vahdettinci yazarların her şeyden önce matematik biliminden ve fizik kurallarından habersiz oldukları anlaşılmaktadır. Bu matematik ve Fizik cahili yazarlara Turgut Özakman, "40.000 altının nasıl taşındığını" sormuştur? Bir altın 7.6 gram olduğuna göre 40.000 altın 304 bin gram, yani 304 kilo eder. Doğal olarak altınların sandıklara yerleştirilmesi gerekir. Her sandık 50 kilo olsa, 304 kilo altın 6 sandık eder. "Altı sandık dolusu altın saraydan Şişli'deki eve, Şişli'den Galata rıhtımına, rıhtımdan motora, motordan Bandırma gemisine, gemiden Samsun rıhtımına, oradan Mıntıka Palas oteline, oradan Havza'ya, Amasya'ya, Erzincan'a, Sivas'a, Erzurum'a, Kırşehir'e, Kayseri'ye, Ankara'ya nasıl taşınır? Kimler taşır? Hiç kimsenin ilgi ve merakını çekmez, biri bile 'bunlar nedir' diye sormaz mı? Mesela Refet Paşa, K. Karabekir Paşa, Rauf Bey, bu esrarlı sandıklardan neden hiç söz etmiyorlar? Mustafa Kemal sandıklarda altın olduğunu arkadaşlarına söylediyse neden hiçbiri bugüne kadar bu altınlar konusuna değinmedi? Neden gerektikçe altınları harcamayıp da ona buna muhtaç oldular?




  • hashus1099 kullanıcısına yanıt
    o zaman direk elimdeki kaynaktan yazayım.

    bir çerkes prensesinin saray hatıratları - leyla açba (kendi anıları) timaş yayınları

    sayfa 417

    bizi ilgilendiren yerleri alıntılıyorum.

    "şevketlü efendimiz, mustafa kemal'i anadolu'ya gönderme fikrini bazı itimat ettiği aile mensuplarına anlatmış. bilhassa sami bey şiddetle karşı çıkarak efendimizin bu fikirden vazgeçmesini söylemişse de zat-ı şahane, paşanın anadolu'ya gönderilmesinde ısrarlı kaldı. paşa saraya davet edilerek huzura çıktı. efendimiz de ona ferman buyurarak anadolu'ya gidip topraklarımızı düşmandan kurtarmasını emretti."
    "zat-ı şahane'nin mustafa kemal'in anadolu'da zorluk çekmemesi için verdiği 8 bin sterlini, paşanın samsun'a vasıl olmasından evvel birden ortadan kayboldu. paraya ne olduğunu malesef bilmiyorum. zaten bu para meselesi sarayda uzun süre konuşuldu. bazıları padişahın mustafa kemal'e 40 bin, bazıları ise 60 bin altın verdiğini öne sürerek dedikodu yaptı. bana kalırsa efendimiz, mustafa kemal'e gönderilmek üzere hazineden hiçbir şekilde altın vermiş olması mümkün değil. harplerin ve buhranların tam ortasında bulunan padişah, parayı kendisi zor bulmaktaydı. yani mustafa kemal'e teslim ettiği 8 bin sterlini kendi cebinden ihsan etmiştir. maalesef bu iyiliği hiçbir zaman takdir edilmemiş, hala da edilmemektedir."



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ganyotcu1453 -- 2 Aralık 2013; 18:54:17 >




  • saray nedimesinin mışlı mişli laflarından başka bir şey değil, saray dedikodusunu tarihi kaynak olarak görmek ne kadar sağlıklı? "anadolu'ya giderek topraklarımızı düşmandan kurtarmasını emretti" sözü bile başlı başına bir vahdettin'i aklama çabası olduğunu gösteriyor.

    bunun yanında az önceki 15000 rakamı da havada kalmış oluyor.
    ayrıca, mustafa kemal ile vahdettin görüşürken yanlarında mıymış acaba bu nedime? arada geçenlerin bizzat tanığıymış gibi konuşuyor da. vahdettin'in yanındaki o kadar kişi bahsetmiyor da bu konudan nedime bahsediyor. ne kadar güvenilir olduğu ortada.

    ayıca kitaba baktım da "bir çerkes prensesinin harem hatıraları", şu harem dedikodularından kurtulun artık isterseniz.
  • leyla açba - bir çerkes prensesinin harem hatıraları

    sayfa 412

    "izmir 15 mayıs 1919 tarihinde işgal edildi. bu işgal pek kanlı ve zalimane olup müslüman ahali katledilmiştir. tabi bu haber saraya tebliğ edilince zat-ı şahane çok ağlamış ve derhal nevvare hanım'ın dairesine giderek ona:
    -bugün gene çok kan kaybettik.
    deyip kanepenin üzerine yığılıp kalmış. nevvare hanım yanıbaşına koşup:
    -efendimiz. bira istirahat edin. bir hal çare elbet bulunacaktır. demiş.
    zat-ı şahane hareminin bu sözüne:
    -başka çare kalmadı. onunla görüşmem lazım. demiş.
    nevvare hanım'ın kimi kastettiği suali üzerine bir cevap vermemiş. ayağa kalkıp daireden çıkmış.
    şevketlü efendimiz, mustafa kemal paşa'dan bahsediyordu. zaten bu hadiseden sonra pek vakit geçmeden mezkur paşa samsun'a gönderildi.
    sultanzade sami bey derhal saraya gelerek zat-ı şahaneye:
    -efendimiz, o bir ihtilalci, bir cumhuriyetçi, göndermeyin lütfen. demiş.
    zat-ı şahane yeğenine:
    -başka hal çare bul. ben de ona göre fikir tasavvur edeyim. demiş.
    sami bey koltuğa oturmuş. bir hayli düşünmüş. sonra salonda bulunan sertabib reşad paşa:
    -efendimiz, biz bütün işleri tamamladık. avni paşa da vapurla alakalı bütün meseleleri halletmiş. mustafa kemal paşa sağ salim samsun'a vasıl olacaktır. demiş.
    sami bey de her şeyin evvelden hazırlandığını anlayarak tekrar zat-ı şahane'ye dönerek:
    -efendimiz bu çok yanlış. rica ediyorum tekrar düşünün. demiş.
    fakat şevketlü efendimiz sami bey'in gözlerine dikkatle bakarak elinde tuttuğu zarfı sami bey'e verip:
    -bunu mustafa kemal paşa'ya teslim et. ne yapacağını biliyorsun. demiş.
    zarfın içinde nakit vardı ve bu zat-ı şahane'nin parası idi. hazineden değildi. sami bey bu zarfı paşaya bizzat teslim etmiştir..."




  • hashus1099 kullanıcısına yanıt
    senin kaynakların günümüzdeki profesörlerken benim kaynağım olaylar yaşanırken yan odalarda yaşayan bir nedime.

    hangisi daha güvenilir tartışmak lazım.

    15bin lira dedim. kitapta 8bin sterlin olarak geçiyor. aklımda öyle kalmış olabilir.

    sizin kilitlediğiniz, sattığınız, yaktığınız osmanlı arşivleri sağolsun kaynaklarımız sınırlı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ganyotcu1453 -- 2 Aralık 2013; 19:15:03 >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.