Şimdi Ara

VAHDETTİN KAHRAMANDIR (!) (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
244
Cevap
3
Favori
7.078
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    senin kaynakların günümüzdeki profesörlerken benim kaynağım olaylar yaşanırken yan odalarda yaşayan bir nedime.

    hangisi daha güvenilir tartışmak lazım.

    15bin lira dedim. kitapta 8bin sterlin olarak geçiyor. aklımda öyle kalmış olabilir.

    sizin kilitlediğiniz, sattığınız, yaktığınız osmanlı arşivleri sağolsun kaynaklarımız sınırlı.




    tamam, tarihi safsataları kimden öğrendiğin belli oldu. yaktığımız osmanlı arşivleri demek...


    mustafa armağan, kadir mısıroğlu yalanlarıyla gelmeyin şuraya lütfen.




  • hashus1099 kullanıcısına yanıt
    yav arkadaş gerçekten bir çocukla uğraştığımı düşünmeye başladım. verdiğin videoda satıldı, çöpe atıldı diyor. sırf yakılmadı diye bunu koyuyorsun.

    yıllarca kilitli kaldı o arşivler. (istisnalar müstesnadır) ilk kez tam anlamıyla 1973'de ermeni soykırımı iddaları yüzünden açıldı.

    bana ezberden yorum yapma. mustafa armagan'ı sevmem dinlemem. kadir misiroglu'dan ise nefret ederim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    yav arkadaş gerçekten bir çocukla uğraştığımı düşünmeye başladım. verdiğin videoda satıldı, çöpe atıldı diyor. sırf yakılmadı diye bunu koyuyorsun.

    yıllarca kilitli kaldı o arşivler. (istisnalar müstesnadır) ilk kez tam anlamıyla 1973'de ermeni soykırımı iddaları yüzünden açıldı.

    bana ezberden yorum yapma. mustafa armagan'ı sevmem dinlemem. kadir misiroglu'dan ise nefret ederim.

    yahu devletlerin arşivleri zaten 50 yıllık süreçten sonra açılır çoğunlukla. arşivler cart diye açılmaz!
    bana çocukla uğraştığın ithamında bulunamazsın, benim yaşım 24'tür ve safsatalardan başka bir şeye maruz kalmayan ben iken, bölüme nereden geldiği belli olmayan birinin bel altı laflarıyla uğraşan da ben oluyorum ne hikmetse.

    birincisi, bulgaristan'a satılan evraklar duyduğun üzere geri koyulmuştur.
    ikincisi, açık açık ARŞİVLER YAKILDI diye yalan söyleyen de sensin, bunu söylemekteki amacın da kasti olarak arşivleri yok ettiğimiz iddiasıydı. zaten bu konuda hiçbir şey bilmediğin de bu mahalle köşesi tarihçisi laflarını kullanmandan anlaşılıyor.
    çöpe atılan yunanistan evrakı da 1983'te gerçekleşmiş ki bunun osmanlı-cumhuriyet dönemi ile ne ilişkisi var, sorarım sana? onu da biz mi attık, yoksa darbe dönemi ve onun getirdiği özal zihniyeti mi yaptı?

    millete çocuk diyene kadar 10 kez düşün, 1 kez yaz, sana tavsiyemdir. konu dışı'nda saçma sapan ergenlerle konuşa konuşa bu tür cumhuriyete kasteden yalanlara cevap alamadıkça herhalde cesaret bulmuşsun.




  • hashus1099 kullanıcısına yanıt
    kardeşim laflarımı cımbızlıyorsun resmen. hatıraları yazdım. mışa mişe, 15 liraya takıldın. safsata dedin. arşivler yakıldı, satıldı, atıldı, kilitlendi dedim yakıldıya takıldın.

    illa devletin yakmasına gerek yok. bunları yapan adamlar vali de olabilir. eminyet müdürü de. cami imamı da.

    yakılması için hamamcılara satılan arşiv belgelerini dinlemiştim.

    mehmet çelik'ten alıntı:

    1973 te migirdic yanikyan, 2 konsolosluk gorevlisini ermeni sokyirimi iddaasiyla oldurdu. butun dunya ankaraya dondu.. devlet 24 saat aciklama yapamadi. 29 ocakta disisleri bakani ihsan sabri caglayangil askerler, diplomatlar ve tarihciler tarafindan yazilan belgeyi okudu: "1. paragraf: 27 ocak 1973 gunu amerikada migirdic yanikyan isimli bir ermeni 2 konsolosluk gorevlisini oldurdu. bunu siddetle kiniyoruz. amaci 1.5 milyon ermeninin intikami. 2. paragraf: yanikyanin ifade ettigi gibi bu olaylar sayet olmussa 1915 te olmustur. yani osmanli zamaninda olmustur. bu yuzden bizimle alakasi yoktur." 1 gun sonra hurriyet mansetinde: asala sozcusu calayangile cevap verdi (aslinda turkiyeye cevap veriyor) bu turkler p… midirler?" bunun uzerine bilimadamlarina ermenilere cevap verin dendi. dedilerki arsivler kapali. bunun uzerine arsivler acilmak zorunda kalindi. orada asistan olarak calistim. iceriye kokudan girilemedi. arsiv belgelerini ters tutan profosorler osmanlica bilmiyordu.

    sizin tarin anlayışınız bir milleti tüm dünya önünde yerdin dibine soktu.
    ben cumhuriyet dönemini ayrırırım. ilk dönemlerde bunların yapılması gerekiyordu. yeni sistemin yerleşmesi için böyle yapıldı. ancak daha sonra chp ve dp çekişmesinden sonra putlaştırılan atatürk ve cumhuriyet, bizi tarihsiz, anadoluya zembille düşmüş bir millet olarak göstermeye uğraştı.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    leyla açba - bir çerkes prensesinin harem hatıraları

    sayfa 412

    "izmir 15 mayıs 1919 tarihinde işgal edildi. bu işgal pek kanlı ve zalimane olup müslüman ahali katledilmiştir. tabi bu haber saraya tebliğ edilince zat-ı şahane çok ağlamış ve derhal nevvare hanım'ın dairesine giderek ona:
    -bugün gene çok kan kaybettik.
    deyip kanepenin üzerine yığılıp kalmış. nevvare hanım yanıbaşına koşup:
    -efendimiz. bira istirahat edin. bir hal çare elbet bulunacaktır. demiş.
    zat-ı şahane hareminin bu sözüne:
    -başka çare kalmadı. onunla görüşmem lazım. demiş.
    nevvare hanım'ın kimi kastettiği suali üzerine bir cevap vermemiş. ayağa kalkıp daireden çıkmış.
    şevketlü efendimiz, mustafa kemal paşa'dan bahsediyordu. zaten bu hadiseden sonra pek vakit geçmeden mezkur paşa samsun'a gönderildi.
    sultanzade sami bey derhal saraya gelerek zat-ı şahaneye:
    -efendimiz, o bir ihtilalci, bir cumhuriyetçi, göndermeyin lütfen. demiş.
    zat-ı şahane yeğenine:
    -başka hal çare bul. ben de ona göre fikir tasavvur edeyim. demiş.
    sami bey koltuğa oturmuş. bir hayli düşünmüş. sonra salonda bulunan sertabib reşad paşa:
    -efendimiz, biz bütün işleri tamamladık. avni paşa da vapurla alakalı bütün meseleleri halletmiş. mustafa kemal paşa sağ salim samsun'a vasıl olacaktır. demiş.
    sami bey de her şeyin evvelden hazırlandığını anlayarak tekrar zat-ı şahane'ye dönerek:
    -efendimiz bu çok yanlış. rica ediyorum tekrar düşünün. demiş.
    fakat şevketlü efendimiz sami bey'in gözlerine dikkatle bakarak elinde tuttuğu zarfı sami bey'e verip:
    -bunu mustafa kemal paşa'ya teslim et. ne yapacağını biliyorsun. demiş.
    zarfın içinde nakit vardı ve bu zat-ı şahane'nin parası idi. hazineden değildi. sami bey bu zarfı paşaya bizzat teslim etmiştir..."

    çok sıkışık anımda şu harem dedikodularına cevap verdiğim için içim acıyor resmen.

    padişaha bağlı bir asker olan, hatta itilaf devletlerince ankara'daki vahdettin'e bağlı iki önemli subaydan biri olarak görülen Rauf Orbay anılarında vahdettin için ne diyordu önce buna bir bakalım;

    "Sultan vahdettin, galiplerin kendilerini de tahttan düşürecek bir karar vermelerinden kuşkulanıyordu. bu kuşkuya, ordunun idareye el koyacağından kaygılanmasını da ekleyebilirz. Mustafa Kemal'e sorduğu ilk soru, "kumandan ve zabitlerden, kendisine bir fenalık gelip gelmeyeceği" olmuştur".
    öncelikle burada, vahdettin'in açık bir şekilde saltanatını koruma derdinde olduğu anlaşılıyor. bu alıntıya (1) diyelim.

    yine vahdettin, mondros görüşmeleri öncesinde rauf orbay'a iki şart koşmuştur, birincisi de "hilafetin, saltanatın ve osmanlı hanedanlığı hukukunun tamamının korunması" idi. (2)

    devam ediyoruz.
    ingiliz belgelerinde, vahdettin'in mondros karşısındaki görüşü şuydu:

    "bu koşulları, ağır olmalarına karşı kabul edelim. öyle tahmin ederim ki, ingiltere'nin doğuda asılrarca sürmekte olan dostluğu ve lütufkar siyaseti değişmeyecektir. biz onların hoşgörüsünü daha sonra elde ederiz. (3)
    bu alıntıyı da vahdettin'in kurtuluş hakkındaki beklentisi olarak cebe bir koyalım.

    inatla damat ferit'i sadrazam yapması hususu. (4) bu konu nedeniyle vahdettin zaten ağır ithamlara maruz kalmıştır. hami danişmend bu konuda şöyle kouşur; "bu vatansız ve izansız balkan serserisinin nasıl olup da sultan vahdettin'e o kadar sokulup etkilemiş olduğuna hayret etmemek ve bu hali, sultan vahdettin'in zekasıyla bağdaştırmak kabil değildir. sultan vahdettin'in hiçbir surette örtbas edilemeycek en büyük hatası, öyle bir zaanda memleketin başına, ne mal olduğunu çok iyi bildiği damat ferit gibi bir kabusu musallat etmesi ve her dediğini kabul edivermesidir."
    damat ferit'in icraatları hakkında bilgi vermeme gerek yok umarım.
    damat ferit'in Atatür ve milli hareket aleyhine yönelik çoğu icraatinin altında vahdettin'in de imzası vardır.

    mesela yine bugün Atatürk ve cumhuriyete karşı en büyük kaynak olarak gösterilen karabekir paşa anılarında vahdettin'in kuvayı milliye hakkında "bir takım celali eşkıyası türedi ise de bunlar imha edilecektir" dediğini aktarır. (5)

    yine 12.09.1919 tarihli, ingilizler ile istanbul arasında yapılan gizli bir anlaşma fransızlar tarafından ele geçirilip yayınlanmştır ki önemli maddelerini yazayım;

    ingiltere hükümeti, kendi kumandası altında Türkiye'nin bütünlüğünü ve bağımsızlığını garanti eder.
    boğazlar ingiltere'nin kontrolüne bırakılacaktır.
    türkiye, bağımsız bir ürdistan kurulmasına engel olmayacaktır.
    bunlara karşılık türkiye, ingiltere'nin suriye ve el cezire hakimiyetini sağlayacak ve hilafetin gücünü kullanacak.
    milli hareketleri engellemek adına, meşruti sistemin yeniden sağlanmasına müteakip ingiliz hükümeti, olumsuzları etkisiz hale getirmek adına bir zabıta teşkilatı kuracaktır.


    buradan açıkça, vahdettin'in kurtuluşu ingiliz himayesinde gördüğü ortaya çıkmaktadır. (6)




    bunlar yalnızca ön bilgilerdi. gelelim izmir'in işgali ile vahdettin'in ilişkisine.
    vahdettin, izmir'in işgal edileceğine karşı güçlü ibareler varken buna karşı tedbir almamış, alınmasına da engel olmuştur. işgal öncesinde, işgale karşı çıkabilecek ne kadar sivil-asker varsa görevden almış, yerlerine kendi işbirlikçi adamlarını atamıştır.

    izmir valisi ve bölgedeki kolordunun komutanı nurettin paşa'dır. nurettin paşa (sakallı nurettin paşa olarak da geçer) müdafai hukuk cemiyetlerini gizliden destekleyip halkı örgütlemekyedir.
    izmir'in işgal edileceğini de tahmin etmektedir nurettin paşa, bu sebeple kolordu karargahını aydın'dan izmir'e almıştır hatta. bunun yanında ismini şimdi hatırlayamadığım 5-6 cemiyetin kurulmasına fiilen destek vermiştir.
    işgalden 2 ay kadar önce de bölgenin ileri gelenleri ile bir kongre toplamıştır izmir'de.
    kongre'de wilson ilkeleri gereği izmir'in işgal edilemeyeceği, aksi takdirde karşı konulacağı söylenmiştir. redd-i ilhak cemiyeti de bu kongre sonucunda kurulmuştur.
    yine nurettin paşa, yunanların izmir'e çıkması halinde oluk gibi kan döküleceğini ilan etmiştir.
    peki ne olmuştur? düşmanların nurettin paşa varken amaçlarına ulaşamayacaklarını anlaması üzerine yaptıkları teklifle, vahdettin nurettin paşa'yı görevden almıştır, yerine de igiliz uşağı izzet bey görevlendirilmiştir.
    izzet bey'in ilk emri ise nurettin paşa'nın izmir ve çevresinden uzaklaştırılması olmuştur.

    bu şahıs o kadar aymaz, arsızdır ki "bazıları izmir'in işgal edileceği söylentisini çıkarmış, yalandır" demiştir. işgalin ardından ise ingilizlere "bana iki yunan subayı yardımcı verin, işime devam edeyim" demiştir. ne kadar onurlu bir atama!
    aleni bir biçimde işgalin kaymak gibi gerçekleşmesi adına atamayı yapanlar bizzat damat ferit ve vahdettin iken, "vahdettin izmir'de olanlara üzüldü" demek, en hafif tabirle TERBİYESİZLİKTİR.

    harp tarihi vesikaları dergisi, sayı 34, belge 894'te yayınlanmak suretiyle, izmir'in işgal edileceğinin 14 kasım 1918'de bildirildiği ise bir gerçektir.

    yine işgalden hemen önce ali nadir paşa'ya, harbiye nezaretince alenen "işgale karşı koymayın" emri gelmiş, paşa da silahların işgalcilere teslim edilmesi emrini vermiştir.

    şu durumda, haremdeki mışlı mişli dedikodularla vahdettin'in aklanması gülünçtür.


    (1), (2), (3) ile belirttiğimiz üzere vatanın kaybı pahasına saltanatını koruma derdindeki vahdettin, (4) ve (6)da belirttiğimiz gibi kurtuluşu kesinlikle ingiliz lütfunda beklemektedir.
    amacı bir kurtuluş mücadelesi olan insan, anadolu'daki padişaha yakın en önemli iki komutandan biri olan rauf orbay tarafından (2)de gösterdiğimiz gibi yalnızca tahtını düşünen yapıda, diğer komutan karabekir paşa tarafından ise (5)te kuvayı milliye karşıtı gösterilirken ve izmir ile ilgili devede kulak bile kalmayacak kadar az yazdığım alıntıya baktığımızda; o saray nedimesinin sözleri sinek vızltısıdır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    kardeşim laflarımı cımbızlıyorsun resmen. hatıraları yazdım. mışa mişe, 15 liraya takıldın. safsata dedin. arşivler yakıldı, satıldı, atıldı, kilitlendi dedim yakıldıya takıldın.

    illa devletin yakmasına gerek yok. bunları yapan adamlar vali de olabilir. eminyet müdürü de. cami imamı da.

    yakılması için hamamcılara satılan arşiv belgelerini dinlemiştim.

    mehmet çelik'ten alıntı:

    1973 te migirdic yanikyan, 2 konsolosluk gorevlisini ermeni sokyirimi iddaasiyla oldurdu. butun dunya ankaraya dondu.. devlet 24 saat aciklama yapamadi. 29 ocakta disisleri bakani ihsan sabri caglayangil askerler, diplomatlar ve tarihciler tarafindan yazilan belgeyi okudu: "1. paragraf: 27 ocak 1973 gunu amerikada migirdic yanikyan isimli bir ermeni 2 konsolosluk gorevlisini oldurdu. bunu siddetle kiniyoruz. amaci 1.5 milyon ermeninin intikami. 2. paragraf: yanikyanin ifade ettigi gibi bu olaylar sayet olmussa 1915 te olmustur. yani osmanli zamaninda olmustur. bu yuzden bizimle alakasi yoktur." 1 gun sonra hurriyet mansetinde: asala sozcusu calayangile cevap verdi (aslinda turkiyeye cevap veriyor) bu turkler p… midirler?" bunun uzerine bilimadamlarina ermenilere cevap verin dendi. dedilerki arsivler kapali. bunun uzerine arsivler acilmak zorunda kalindi. orada asistan olarak calistim. iceriye kokudan girilemedi. arsiv belgelerini ters tutan profosorler osmanlica bilmiyordu.

    sizin tarin anlayışınız bir milleti tüm dünya önünde yerdin dibine soktu.
    ben cumhuriyet dönemini ayrırırım. ilk dönemlerde bunların yapılması gerekiyordu. yeni sistemin yerleşmesi için böyle yapıldı. ancak daha sonra chp ve dp çekişmesinden sonra putlaştırılan atatürk ve cumhuriyet, bizi tarihsiz, anadoluya zembille düşmüş bir millet olarak göstermeye uğraştı.

    yahu bak kardeşim, ağır bilgisizlik içeren mesajlarından gına geldi. arşivlerin belli bir süre zarfında açılma olayı her ülkede vardır. tek tek hangi ülke kaç yıl geçtikten sonra arşiv açıyor diye uğraşıp sana çıkaramam. kendin araştırıp bakarsan, devlet arşivlerinin uzun süreler sonunda açıldığını görürsün.

    osmanlı arşivlerinin 1973'te açılmış olduğu, açılmış olduğu gerçeğini değiştirmiyor. gerekli görüldü, açıldı. hangi ilk dönemlerde yapılacak? arşiv açılması hakkındaki düzeni bile bilmeden tantana yaratıyorsun.

    ahaha, anadolu'ya zembille düşen bir millet mi? ittihat ve terakki olmasaydı, Atatürk dönemi olmasaydı osmanlı'daki Türk halkı, Türk olduğunu bile bilmiyordu, osmanlı'dan öcesi de anlatılmuyordu. orta asya kısmı zaten hiç bilinmiyordu.
    hele hele insanların kasti olarak arap-fars senteziyle Türk kimliğini sildiği bir ortam hakkında, geçmişi bilmemekten sakın bahsetme rezil olursun.




  • hashus1099 kullanıcısına yanıt
    arşivleri açmamak başka, açılmamış arşivler üzerinden tarih yazmak başka. o zaman kadar yazılan tarih kitapları neye dayandırılarak yazıldı? 1071'den sonrası yok. 1923'e kadar.

    ittihatçılar olmasaydı 1909a kadar olan topraklarımızın büyük çoğunluğu korunuyor olurdu. itttihatçılarda mangal gibi yürek, fındık kadar da beyin vardı. bu arzuları bir imparatorluğu yıktı.

    osmanlı bir ırk devleti değildir. din devletidir. bu yüzden türk olmanın bir ayrıcalığı yoktur. buna bazıları olumlu bazıları olumsuz bakar. diyecek bir şey yok ancak türk halkı türk olduğunu bile bilmiyordu demek için sağlam işkembe lazım. ancak hiçbir zaman türklük ön planda olmadı. aslolan islam oldu.
    mesele bir şiirde: "unuttuk ilhan'ı kara oğuz'u, işledik seni gözbebeğimize (hz. muhammed'den bahsediyor)" veya "yapamaz ertuğrul evladı sensiz, can verir cananı veremez türkler" diyor. 1917'de yazılmış bir şiirden alıntıdır.
    sanki türklükten utanıyorlardı da arap-fars olmaya çalışıyorlardı. bak kardeşim bunu ırk olarak değerlendirme. ne arabın türke ne türkün iranlıya üstünlüğü vardır. dini açıdan bakılıyor olaya.

    vahdettin meselesine gelecek olursak,
    vahdettin hangi tahtın peşine düşmüş acaba? devlet karış karış işgal ediliyor. istanbul işgal altında. eli kolu bağlı. ingilizlerin kuklası görünümünde. neye hükmediyor? bak ilber ortaylı'nın videosuna. "saltanatı bebek'le aksaray arasındaydı" diyor.
    daha önce de dedim zaten. damat ferit'e güvenmesi büyük hataydı. bir çok yanlış yapması normaldir.

    ayrıca ben mümkün olduğunca kaynak vermeye çalışıyorum. sen de aynı inceliği gösterirsen sevinirim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    arşivleri açmamak başka, açılmamış arşivler üzerinden tarih yazmak başka. o zaman kadar yazılan tarih kitapları neye dayandırılarak yazıldı? 1071'den sonrası yok. 1923'e kadar.

    ittihatçılar olmasaydı 1909a kadar olan topraklarımızın büyük çoğunluğu korunuyor olurdu. itttihatçılarda mangal gibi yürek, fındık kadar da beyin vardı. bu arzuları bir imparatorluğu yıktı.

    osmanlı bir ırk devleti değildir. din devletidir. bu yüzden türk olmanın bir ayrıcalığı yoktur. buna bazıları olumlu bazıları olumsuz bakar. diyecek bir şey yok ancak türk halkı türk olduğunu bile bilmiyordu demek için sağlam işkembe lazım. ancak hiçbir zaman türklük ön planda olmadı. aslolan islam oldu.
    mesele bir şiirde: "unuttuk ilhan'ı kara oğuz'u, işledik seni gözbebeğimize (hz. muhammed'den bahsediyor)" veya "yapamaz ertuğrul evladı sensiz, can verir cananı veremez türkler" diyor. 1917'de yazılmış bir şiirden alıntıdır.
    sanki türklükten utanıyorlardı da arap-fars olmaya çalışıyorlardı. bak kardeşim bunu ırk olarak değerlendirme. ne arabın türke ne türkün iranlıya üstünlüğü vardır. dini açıdan bakılıyor olaya.

    vahdettin meselesine gelecek olursak,
    vahdettin hangi tahtın peşine düşmüş acaba? devlet karış karış işgal ediliyor. istanbul işgal altında. eli kolu bağlı. ingilizlerin kuklası görünümünde. neye hükmediyor? bak ilber ortaylı'nın videosuna. "saltanatı bebek'le aksaray arasındaydı" diyor.
    daha önce de dedim zaten. damat ferit'e güvenmesi büyük hataydı. bir çok yanlış yapması normaldir.

    ayrıca ben mümkün olduğunca kaynak vermeye çalışıyorum. sen de aynı inceliği gösterirsen sevinirim.

    1909'a kadar olan toprakların büyük çoğunluğu mu?1909'da pek toprak kalmıyor zaten elimizde.Abdülhamit döneminde elden çıkan toprakları ben sana yazayım hepsi 1909'dan önce.Kıbrıs,Tunus,Mısır,Girit,Bosna-Hersek,Kuzey Doğu Anadolu(Kars ve çevresi).Hepsini yazmıyorum başlıcaları bunlar.Yalnız totalde Türkiye'nin 3 katı toprak çıkıyor elimizden.Buralar elimizden çıkmadı Abdülhamit buraları ''kağıt'' üzerinde garanti altına aldı deme sakın.Burada Abdülhamit'i fazla suçlamamak lazım.O aldığı çöplüğü istemeden de olsa büyüterek bir sonrakine aktardı.Her padişahın Fatih Sultan Mehmet gibi olmasını bekleyemeyiz.

    Fındık kadar beyin kimde sana söyleyeyim.Derme çatma kadırgalarla Hint Okyanusu'na açılıp,her açıldığında Portekizliler tarafından kıçına tekmeyi yiyen zihniyet,fındık kadar beyne sahiptir.Ha işte imparatorluk o dönemde çökmüştür.Millet Macellan Boğazından Pasifik'e açılırken,Büyük Okyanus'taki ufacık tefecik adalara ulaşıp oralarda koloniler kurarken,hammade için diyarlar ararken,altın ticaretini alt üst ederken biz birbirimizi yalamak babında methiyeler düzüyorduk.Ya da ne bileyim Fransız kralı François'yı kurtarmakla uğraşıyorduk.Senin bahsettiğin imparatorluk zaten çökmüştü.İmparatorluğu kuran Fatih,toparlayan Yavuz Sultan Selim.Gerisi hazır yiyici.

    Osmanlı ne din devletidir ne de ırk.Osmanlı bir imparatorluktu.Aynı Roma İmparatorluğu gibi.İçinde her dinden her milletten adam bulabilirsin.Din devleti Emeviler ve Abbasiler gibi olur.

    Vahdettin konusunda yorum yapacaksan öncelikle Halifelik ordusu,Heyet-i Nasiha neymiş onları bilmen gerekir.Kimlere karşı cephe alınmış,İzmir işgalinde ne gibi tavır koyulmuş bunları bilmek lazım.İlber Ortaylı'nın dediğinden rahatça şu anlam çıkar.Vahdettin kahraman falan değildir,ne kadar zorlasan da olamaz.Sen dedin diye değil konu başlığına uygun olsun diye yazdım bunu.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    arşivleri açmamak başka, açılmamış arşivler üzerinden tarih yazmak başka. o zaman kadar yazılan tarih kitapları neye dayandırılarak yazıldı? 1071'den sonrası yok. 1923'e kadar.

    ittihatçılar olmasaydı 1909a kadar olan topraklarımızın büyük çoğunluğu korunuyor olurdu. itttihatçılarda mangal gibi yürek, fındık kadar da beyin vardı. bu arzuları bir imparatorluğu yıktı.

    osmanlı bir ırk devleti değildir. din devletidir. bu yüzden türk olmanın bir ayrıcalığı yoktur. buna bazıları olumlu bazıları olumsuz bakar. diyecek bir şey yok ancak türk halkı türk olduğunu bile bilmiyordu demek için sağlam işkembe lazım. ancak hiçbir zaman türklük ön planda olmadı. aslolan islam oldu.
    mesele bir şiirde: "unuttuk ilhan'ı kara oğuz'u, işledik seni gözbebeğimize (hz. muhammed'den bahsediyor)" veya "yapamaz ertuğrul evladı sensiz, can verir cananı veremez türkler" diyor. 1917'de yazılmış bir şiirden alıntıdır.
    sanki türklükten utanıyorlardı da arap-fars olmaya çalışıyorlardı. bak kardeşim bunu ırk olarak değerlendirme. ne arabın türke ne türkün iranlıya üstünlüğü vardır. dini açıdan bakılıyor olaya.

    vahdettin meselesine gelecek olursak,
    vahdettin hangi tahtın peşine düşmüş acaba? devlet karış karış işgal ediliyor. istanbul işgal altında. eli kolu bağlı. ingilizlerin kuklası görünümünde. neye hükmediyor? bak ilber ortaylı'nın videosuna. "saltanatı bebek'le aksaray arasındaydı" diyor.
    daha önce de dedim zaten. damat ferit'e güvenmesi büyük hataydı. bir çok yanlış yapması normaldir.

    ayrıca ben mümkün olduğunca kaynak vermeye çalışıyorum. sen de aynı inceliği gösterirsen sevinirim.

    bu kadar yazacağını bilseydim vakit bile harcamazdım malesef.

    1071'den sonrasının 1923'e kadar olmadığı iddiası yalan, hele ki bu yalan "osmanlıdan öncesini halkına öğretmeyen" osmanlı hakkında söyleniyorsa.
    bilmiyorum okuman mı yok, arşivlerin ne zaman açılacağını açık açık söylüyoruz. 1071'den beri ne var ne yok yasaktı, he.
    sen ne kadar kıvransan da her ülkede arşiv açıklanması aynı şekilde gerçekleşmektedir.

    bunun yanında, ittihatçılar olmasaydı ordu balkan savaşı'nda bozgun yediği rezillikteydi. 1 yılda o orduyu çanakkale'de zafer kazanan disipline getiren de, milli benlik yükleyen de ittihatçılardır.
    eğer sen zannediyorsan ki ittihatçılar gelmeseydi osmanlı parçalanmayacaktı, tarihten anlamadığın ayan beyan ortaya çıkmış olur. dünya siyasetinin 50 yılı sadece osmanlı'yı paylaşma üzerine kurulmuşken, kolu kangren edip kesilmesini geciktirmekten başka bir şey yapmayan abdülhamit'in varlığı ile topraklar korunuyor olmazdı. ittihatçılar gelene kadar abdülhamit'in elinden çıkardığı toprakların haddi hesabı yoktur, en fazla toprak kaybeden de kendisidir. girit, güney bulgaristan ve tunus'un fiilen kopması da kendisi zamanında olmuştur.
    topraklarımızın büyük çoğunluğu korunuyor olurduymuş. cesetten farksız orduyla olası bir dünya savaşında 1 yıl bile savunma yapamazdı ülke o halde.
    ittihatçılar çok zarar vermiş gibi gözükse de milli mücadele ruhunu halka yükleyenlerdir.

    osmanlı Türkler tarafından kurulmuş, daha sonra Türkleri aşağılamış bir imparatorluktur. işinize geldiğinde Türk devleti, özümüz olur; işinize gelmediğinde zaten Türk devleti değildir.
    bunun yanında Türk olmanın bir ayrıcalığı olmadığı gibi, zararı da pek fazladır. mesela, savaşta canını kaybetmek, barışta malını kaybetmek gibi. peygamber ümmeti diye arabistanı besleyen, ticareti gayrımüslimlere verilmiş, kürtler imtiyazlara boğulmuş, Türklere ise eşeklik yapması bırakılmış ülkeden bahsediyoruz sonuçta. keşke en azından Türk ulusu eşit olabilseydi, ayrıcalık isteyen yok.

    şalvarı şaltak osmanlı
    eğeri kaltak osmanlı
    ekmede yok biçmede yok
    yemede ortak osmanlı.

    aha bu da Türk halkının devlete siteminin tezahürüdür.

    inönü, anılarının 485. sayfasında arap dil ve kültürünün, Türk kültürüne tecavüzünü çok iyi açıklamıştır:


    Arap kültürünün ve Arap dilinin tesiri hakkında, yeni nesiller bizim kadar fikir edinemezler. Bir misal olarak söylemek isterim: Benim çocukluğumda kültür sahibi adamlar, Türk dilinin kifayetsizliğinden, eksikliğinden meyus olarak bahsederlerdi ve bunun için cemiyet içinde hem Türk diye bir millet olarak Araptan ayrılığı kaldırmalıydık, hem de sağlam bir dile kavuşmak maksadıyla Arapçayı kabul etmeliydik, derlerdi. Yani vaktiyle devleti kurarken ve Türk dilini yaparken Arap dilini kabul etmek doğru olacaktı, görüşünü hararetle savunurlardı. // Anadolu'da ilk Türk devletini kuranların hepsi Türk beyi olarak devlet başına geçmişler ve milli hususiyetlerini muhafaza etmişlerdir. Sonra Osmanlılar devrinde, edebiyat vesilesiyle dil ihtiyacı genişledikçe sanatı Arap dili üzerinde işlemek hevesi milli kültürü zayıflatmıştır.

    osmanlı kasten Türklüğü bastırmıştır, ırk devleti olmadığından değil. yavuz bile şah ismail'e "ey köpek türk", "eşek türk" gibi ifadeler kullanmıştır.
    ahmet vefik paşa, bursa'daki açık konuşmasında, "aranızda Türk var mı" dediğinde kimsenin el kaldırmaya cesaret edemediğini anlatır.

    sen bariz bilgi eksikliğine sahipsin, kafan bayağı karışık anlaşıldığı üzere.


    vahdettin meselesine gelirsek, sana o kadar alıntı yaptım, zahmet et de karşılık ver. "ama şöyleydi, böyleydi" deme.
    daha ne kadar kaynak vereceğim? isimlerle veriyoruz kaynağı, daha ne yapalım? bizzat rauf orbay, kazım karabekir'den bile alıntı yaptık, tam da sevdiğiniz kaynaklar bunlar halbuki.
    vahdettin'in en basitinden yaptığı tercihler, aldığı kararlar ortada. tonla örnek verdik, 10 katı da verilebilir, ama inat ediyorsun işte, kabullenemiyorsan bilgiyle gel, böyle "ama eli kolu bağlı" demeyle değil.

    bir padişah, izmir'in işgal edilip halkın tecavüze uğramasına ortak oluyorsa, alenen haindir. karşı çıkın diye emir versin demiyoruz, nurettin paşa'yı çekmesin mesela. ama yook, hem nurettin paşa çekilecek, hem kesin emirle direnilmemesi söylenecek.




  • FlameSplasher kullanıcısına yanıt
    boşlukları doldurarak yazmışsın

    1876-78 arasını abdülhamid üzerine yıkmak yanlış olur. hem yeni tahtta geçmiş, hem de meşrutiyet var. zaten savaştan sonra meşrutiyeti ilga ediyor. bunu haricinde tunus, mısır, bulgaristan ve bosna hersek elimizcen çıkıyor. doğrudur.
    diğer taraftan bu 33 yıllık bir saltanatta gerçekleşiyor.
    ittihatçılar kontrolü ele geçirince ise 1911 trablusgarp, 1912 balkan ve son olarak 1914-18 1. dünya savaşı ile imparatorluk komple yıkılıyor. 9 yıllık bir sürede ancak bu kadarı yapılabilir heralde.

    osmanlı dünyaya ayak uyduramadı. burada kesinlikle haklısın. 16. yy dan itibaren değişen dünyaya ayak uydurmak yerine karşı koymaya çalıştı. bilimden uzaklaştı. sonu da geldi normal olarak.

    osmanlı benim için bir din devletidir. yönetimde olmanın şartı müslüman olmaktır. devlet şeriatle yönetilir. tabi diğer dini devletler gibi bir sistemi yoktur. halkını dinine göre ayırmaz. vergi hariç eşit olarak davranır. dönemine göre oldukça ileri bir hoşgörüye sahiptir.

    vahdettin'in kahraman olduğunu ben de düşünmüyorum. sadece hain falan değildir dedim. hükümsüz bir hükümdar olarak ingilizlerin kontrolünde padişahlık yapmıştır. mehmet reşad'dan tek farkı heralde ondan sonra gelmesidir.




  • hashus1099 kullanıcısına yanıt
    laubali tavrından ideolojinin içinde kaybolup gittiğin belli.

    hala arşivlerin açılması için zamandan bahsediyorun. arkadaş 6 yy. lık arşivlerin açılması için kaç yy. daha geçmesi gerekiyor? bu adamlar kendi tarihlerini nereden öğrendi? 40-50 yıl neye dayanarak osmanlı öğretildi?

    evet ittihatçılar çok güzel korudu toprakları. bak yukarda yazdığımı yazayım buraya.
    1876-78 arasını abdülhamid üzerine yıkmak yanlış olur. hem yeni tahtta geçmiş, hem de meşrutiyet var. zaten savaştan sonra meşrutiyeti ilga ediyor. bunu haricinde tunus, mısır, bulgaristan ve bosna hersek elimizcen çıkıyor. doğrudur.
    diğer taraftan bu 33 yıllık bir saltanatta gerçekleşiyor.
    ittihatçılar kontrolü ele geçirince ise 1911 trablusgarp, 1912 balkan ve son olarak 1914-18 1. dünya savaşı ile imparatorluk komple yıkılıyor. 9 yıllık bir sürede ancak bu kadarı yapılabilir heralde.
    ek olarak ittihatçılar olmasan 1. dünya savaşına da girmezdik heralde. atatürk bile ittihatçılardan ayrılmıştır. bu kuş beyinlilerin nesini savunuyorsunuz anlamıyorum. hepsi boş düşünceler.

    geldi yine etrak-ı biidrak meselesine. etrak-ı biidrak osmanlı zamanında türkler için kullanılırdı. akılsız türk anlamına gelir. osmanlı'da aşağılanan türkler yerleşik hayata geçmeyip göçebe hayat yaşayan, dolayısıyla yerleşik halka zarar veren, vergi vermeyen, kontrol altında tutulamayan topluluklardır. sadece göçebeler için bu tabir kullanılır.

    kardeşim bana bunları okuduğun kaynakları yazar mısın? değerlendirme ona göre olur. çok gördüm senin gibi işkembeden atıp kaynak verince inine dönenleri.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    boşlukları doldurarak yazmışsın

    1876-78 arasını abdülhamid üzerine yıkmak yanlış olur. hem yeni tahtta geçmiş, hem de meşrutiyet var. zaten savaştan sonra meşrutiyeti ilga ediyor. bunu haricinde tunus, mısır, bulgaristan ve bosna hersek elimizcen çıkıyor. doğrudur.
    diğer taraftan bu 33 yıllık bir saltanatta gerçekleşiyor.
    ittihatçılar kontrolü ele geçirince ise 1911 trablusgarp, 1912 balkan ve son olarak 1914-18 1. dünya savaşı ile imparatorluk komple yıkılıyor. 9 yıllık bir sürede ancak bu kadarı yapılabilir heralde.

    osmanlı dünyaya ayak uyduramadı. burada kesinlikle haklısın. 16. yy dan itibaren değişen dünyaya ayak uydurmak yerine karşı koymaya çalıştı. bilimden uzaklaştı. sonu da geldi normal olarak.

    osmanlı benim için bir din devletidir. yönetimde olmanın şartı müslüman olmaktır. devlet şeriatle yönetilir. tabi diğer dini devletler gibi bir sistemi yoktur. halkını dinine göre ayırmaz. vergi hariç eşit olarak davranır. dönemine göre oldukça ileri bir hoşgörüye sahiptir.

    vahdettin'in kahraman olduğunu ben de düşünmüyorum. sadece hain falan değildir dedim. hükümsüz bir hükümdar olarak ingilizlerin kontrolünde padişahlık yapmıştır. mehmet reşad'dan tek farkı heralde ondan sonra gelmesidir.

    9 yıllıkla alakası yok olayın.Çığ gibi büyüyerek üstüne geliyorlar.İstemesen de o savaşlara gireceksin.Tarafsızlık gibi birşey zaten imkansız savaş senin topraklarında çıkıyor.Ben sana demek istiyorum ki öncesine bakacaksın.Abdülhamit'i yazarken de aynısını söyledim.Abdülhamit bir enkaz devraldı üstüne moloz yığınlarını katıp sonrakine bıraktı.

    Balkan Savaşları'nın çıkma sebebi Berlin Anlaşması'nın bazı devletlerce yeterli görülmemesi.İttihatçılar hadi savaş çıkaralım,şuraları temizleyelim demiyor anlayacağın.Dünya Savaşı'na ülke girmek zorunda.Hala Alman hayranlığına sahip birileri tarafından savaşa sürüklendik gibi çocukca bir düşünce savunmuyorsundur sanırım.Daha önceden bahsettiğin İlber Ortaylı ve Murat Bardakçı bu şekilde düşünenlerle iyi dalga geçer.Videosunu bulabilirsem atarım.Tam olarak ne anlatmak istediğini anlayamadığım için olasılıkları yazayım şimdiden.Bu şekilde düşünmüyor olabilirsin.

    Bak kardeşim Osmanlı şeriatle yönetilmiyordu bu kesindir.Şeriat genel olarak günlük hayatta etkiliydi.Mesela evlilik konusu gibi.Genel olarak kurallar Örfi Hukuk'a dayalıdır.Bu konudaki kaynakları da yazarım az sonra.İmparatorluklar din ile yönetilemez bu çok açıktır.Dediğin gibi olsaydı Yavuz seferleri doğuya Müslüman ülkelere değil öncelik olarak Haçlı torunlarına yapardı.Padişahlar dini söylem çok kullanmıştır ama bazı yönlerden İslam ile de çelişir mesela kul olmak kavramı.Anlamışsındır bunu açmama gerek yok.

    Damat Ferit su katılmamış bir haindir.Vahdettin sürekli olarak ona neden güvenmiştir acaba?Ayrıca önceki mesajımda bahsettiğim gibi Heyet-i Nasiha,İzmir İşgali,Halifelik Ordusu beni düşündürüyor.Birisi çıksın bana anlatsın şu sebeplerden dolayı o şekilde davrandı desin.Devletin başında bir Osmanlı padişahı yerine İngiliz biri olsaydı zaten bu şekilde yönetirdi.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    laubali tavrından ideolojinin içinde kaybolup gittiğin belli.

    hala arşivlerin açılması için zamandan bahsediyorun. arkadaş 6 yy. lık arşivlerin açılması için kaç yy. daha geçmesi gerekiyor? bu adamlar kendi tarihlerini nereden öğrendi? 40-50 yıl neye dayanarak osmanlı öğretildi?

    evet ittihatçılar çok güzel korudu toprakları. bak yukarda yazdığımı yazayım buraya.
    1876-78 arasını abdülhamid üzerine yıkmak yanlış olur. hem yeni tahtta geçmiş, hem de meşrutiyet var. zaten savaştan sonra meşrutiyeti ilga ediyor. bunu haricinde tunus, mısır, bulgaristan ve bosna hersek elimizcen çıkıyor. doğrudur.
    diğer taraftan bu 33 yıllık bir saltanatta gerçekleşiyor.
    ittihatçılar kontrolü ele geçirince ise 1911 trablusgarp, 1912 balkan ve son olarak 1914-18 1. dünya savaşı ile imparatorluk komple yıkılıyor. 9 yıllık bir sürede ancak bu kadarı yapılabilir heralde.
    ek olarak ittihatçılar olmasan 1. dünya savaşına da girmezdik heralde. atatürk bile ittihatçılardan ayrılmıştır. bu kuş beyinlilerin nesini savunuyorsunuz anlamıyorum. hepsi boş düşünceler.

    geldi yine etrak-ı biidrak meselesine. etrak-ı biidrak osmanlı zamanında türkler için kullanılırdı. akılsız türk anlamına gelir. osmanlı'da aşağılanan türkler yerleşik hayata geçmeyip göçebe hayat yaşayan, dolayısıyla yerleşik halka zarar veren, vergi vermeyen, kontrol altında tutulamayan topluluklardır. sadece göçebeler için bu tabir kullanılır.

    kardeşim bana bunları okuduğun kaynakları yazar mısın? değerlendirme ona göre olur. çok gördüm senin gibi işkembeden atıp kaynak verince inine dönenleri.

    laubali? az önce çocuk olmakla itham eden şahıs mı bahsediyor bundan?
    yahu sen ne garip iddialardan bahsediyorsun.

    Ortaylı: 'Önce Alman arşivi açılmalı'

    Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ermeni soykırım iddiaları konusunda doğruların görülebilmesi için öncelikle Alman arşivlerinin ortaya çıkması gerektiğini söyledi.

    Almanların savaşa ait vesikaları gizlediğini, bu vesikaların açıklanması için Türkiye’nin talepte bulunması gerektiğini vurgulayan Ortaylı, “Doğruların görülebilmesi için öncelikle Alman arşivlerinin ortaya çıkması gerekiyor” dedi.
    İlber Ortaylı, “devletler hukuku”na göre soykırım iddialarında her iki tarafın da dinlenmesi gerektiğinin altını çizerek, hangi siyasi görüşe sahip olunursa olunsun, böyle bir konuda birlikte hareket edilerek kimliğin korunması gerektiğini kaydetti.

    http://ilberortayli.com/haber.php?haber_id=10


    senin osmanlı arşivleri dediğin arşivlere sen, elini kolunu sallaya sallaya girebileceğini mi sanıyorsun?
    osmanlı arşivleri 1973'e kadar sır gibi saklanmamıştır, daha önceden de çalışma yapacak insanlar doğal olarak arşiv'e izinle girmişlerdir.
    neyse, sen koca vahdettin konusunu 1973 ve osmanlı arşivine bağladın, amacın hakimiyetini kaybettiğin konuyu saptırmak, çok belli.

    yahu beni uğraştırmaktan ne kadar hoşlanıyorsun.
    1-) vahdettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele, Turgut özakman sf 201
    2-) yine özakman 202, sina akşin istanbul hükümetleri ve milli mücadele sf 54, salahi sonyel -son osmanlı padişahı vahdettin ve ingilizler
    3-) gotthard jaeschke, kurtuluş savaşı ile ilgili ingiliz belgeleri.
    4-) zaten vermişiz.
    5-) kazım karabekir - istiklal harbimiz. sf 145.
    6-) yusuf hikmet bayur, Türk inkılabı tarihi.

    sakallı nurettin hakkında ise bilgin yoksa bu senin sorunun. bu konuyla ilgili bilgiyi her yerde görebilirsin.

    osmanlı'da aşağılanan Türkler yerleşik hayata geçememişler değildir, sallama. Türklerin alayı aşağılanmaktaydı, ittihat ve terakki olmasaydı bunu da aşamayacaktı halk. osmanlı egemenliği altında ulusunu bile bilmeyen Türkler yetiştirmekten başka bir şey yapmadı o imparatorluk.

    valla senin gibi harem kadınlarının dedikodularıyla tarih yazanı da gördük ya, daha iyisi olamaz.

    abdülhamit dönemine gelirsek. abdülhamit adım atmayı geciktirdikçe kol git gide kangren olmuştur. sen sanıyor musun ki 50 yılı osmanlı'yı bölmekle harcamış dünya, dünya savaşı sonunda osmanlı'yı ellemeyecekti?
    ordunun hali içler acısıydı. hele diplomaside felakettik! bakımsızlıktan çürüyen orduyu 2 senede biraz olsun disipline soktular. bunu anlayamıyorsun.

    hele osmanlı'nın yıkılmasını ittihat ve terakki'ye bağlayan, abdülhamit kalsa yıkılmayacağını düşünen biri için çok fazla yazıyorsun açıkçası.




  • hashus1099 kullanıcısına yanıt
    ben saptırdım konuyu he?

    arşivlerle ilgili meselede bir kelimeyi cımbılayıp konuyu nerelere getiren sensin. bu konuda bir şey demiyorum. diğer meseleler hakkında da bir şey yazmıcam. başka konularda gel yine.

    konu vahdettin.

    tüm dediklerimi daha toplu şekilde yazmam gerekirse vahdettin'in hain olduğunu düşünmüyorum. tabi kahraman olduğunu da düşünmüyorum.
    benim itimat ettiğim kaynak olayların yaşandığı sürece çevresinde bulunup şahit olmuş birinin yazdıkları. hala saray dedikodusu diyorsun. sanki alakasız biri duyduklarını alıp kitap yapmış. tabi ki kulaktan kulağa gelen haberler de olacaktır. yalnış bilgiler olacaktır ancak bu kaynak vahdettin'i tanımak açısından diğerlerine göre çok daha önemlidir. yani bir insanı hain mi iyi niyetli mi olduğunu rahatça ayırt edebilirsin. bunlar iki uç noktalar bir padişah için.
    damat ferit, ingiliz baskısı, pasif davranışlar bir insanı hain yapmaya yetmez.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    ben saptırdım konuyu he?

    arşivlerle ilgili meselede bir kelimeyi cımbılayıp konuyu nerelere getiren sensin. bu konuda bir şey demiyorum. diğer meseleler hakkında da bir şey yazmıcam. başka konularda gel yine.

    konu vahdettin.

    tüm dediklerimi daha toplu şekilde yazmam gerekirse vahdettin'in hain olduğunu düşünmüyorum. tabi kahraman olduğunu da düşünmüyorum.
    benim itimat ettiğim kaynak olayların yaşandığı sürece çevresinde bulunup şahit olmuş birinin yazdıkları. hala saray dedikodusu diyorsun. sanki alakasız biri duyduklarını alıp kitap yapmış. tabi ki kulaktan kulağa gelen haberler de olacaktır. yalnış bilgiler olacaktır ancak bu kaynak vahdettin'i tanımak açısından diğerlerine göre çok daha önemlidir. yani bir insanı hain mi iyi niyetli mi olduğunu rahatça ayırt edebilirsin. bunlar iki uç noktalar bir padişah için.
    damat ferit, ingiliz baskısı, pasif davranışlar bir insanı hain yapmaya yetmez.

    yahu sen yakıldı demedin mi arşiv için? buna cevap verdim. aleni yalan söyledin, buna cevap verince de olayı başka yerlere çektin "yok arşiv açılmıyor, şu olmuyor bu olmuyor". bir iddian vardı onu cevapladık, bu laf cımbızlamak olmuyor. oldu, aleni bir yalana da cevap vermeyelim. ama sen galiba biraz hazmetme sorunu yaşadın ki sündürdükçe sündürdün konuyu, vahdettin'den 1071'e çek bakalım. onu da biz yaptık değil mi?

    yahu vahdettin ile ilgili söylediklerimi sanki bugün yaşayan bir ergen söylemiş gibi mi düşünüyorsun? beğenebilirsin, beğenmeyebilirsin. sonuç olarak rauf orbay bizzat o sürecin içinde, karabekir bizzat içinde.
    yine o ortamın içinden ingiliz belgeleri var.

    hadi hepsini geçtim, 1920'ye gidelim, ali fuat paşa aktarıyor.



    mart 1920'de rauf bey, ali fuat bey gibi isimlerden oluşan bir heyet padişahı ziyaret eder.

    v: ecnebiler her şeyi yapabilecek vaziyettedirler. meclisi mebusan müzakerelerinde sözlerinize fazlaca dikkat etmelisiniz.
    vehbi hoca: şevketmahab! millet azimlidir; vatanını da sizi de kurtaracaktır.
    v: hoca hoca! sözlerinize dikkat ediniz! fiili hadiseler meydandadır. akıl için yol birdir. bu adamlar isterlerse yarın ankara'ya girerler.
    abdülaziz mecdi: donanmayı göstererek, bu kafirlerin kudreti şu denizdeki topların menzili içindedir. millet demir gibidir. onu yıkamayacaklardır. padişahım müsterih olunuz! millet sonuna kadar mücadele edecektir.
    rauf: özetle diğerleri hakikati anlatıyor, halk bağımsızlığı ve sizi kurtarmaya azmetti, millet bir anlaşma imzalamamanızı istiyor, aksi takdirde akıbet çok tehlikeli görünüyor.
    v: BİR MİLLET VAR KOYUN SÜRÜSÜ... BİR ÇOBAN LAZIM, O DA BENİM!


    heyet saraydaan çıkarken vehbi hoca şunları söyler:

    "bu adam nefsini ıslah etmezse akıbeti fenadır! allah büyüktür! bu millet kurtarıcısını bulacaktır! milleti koyun sürüsü olarak adlandırmak allahın rızasına aykırıdır. yaşarsak çok şeyler göreceğiz."

    ali fuat'ın milli mücadele hatıralarında bulabilirsin.
    bunlar haremin dedikoducularından daha az güvenilirkaynaklar tabi.




  • Vahdettin'in ne yapabileceğini sanıyordunuz ki ? etrafı İngiliz muhbirleriyle dolu İstanbul işgal altında ordu perişan,halk perişan Vahdettin'in Atatürk gibi cesaretli davranıp milli mücadeleyi başlatmaması onun hain olduğunu göstermez ki el altından Atatürk'ü desteklemiştir.
    Vahdettin İstanbul'u terkederken atalarından kalan özel hazinesini bile bırakıp gitmiştir belki kimse bilmez ama yokluk içinde ölmüştür cenazesi bile ülkeye alınmamıştır şuan Şam'da yatıyor.
  • hashus1099 kullanıcısına yanıt
    bu adam niye hainlik etti? adama ne vaad ettiler? zaten padişah. ne verdiler yani adama? para mı verdiler? yeni saray mı yaptıracaklardı?
    vahdettin talihsiz olabilir, hatalı kararlar vermiştir, pasif kalmış ve mücadele etmemiştir. bunların hepsine eyvallah. savaşı kaybetmiş bir devletin başında olarak diğer devletlerin boyunduruğu altında.
    ancak bunlar hain olmasına yetmez. bu bambaşka bir şeydir. ben bu noktadayım arkadaşım. kimseyi kahraman ilan ettiğim yok.

    ''facialara kalkan olamadım ise de, siper-i saika vazifesi gördüm.bütün müsibetleri üzerime çektim. kendimi feda ederek vatanı kurtarmaya çalıştım. dinine,devletine,vatanına ve milletine hıyanet edenlerin aziz allahın kudretli gücüne hedef olması için yakarıyorum'' vahdettin.

    bu adam madem haindi. neden sefalet içinde ordan oraya sürükle sürüklene öldü? niye giderken 3-5 kuruş almadı? neden ingilizler destek çıkmadı?
    ilber ortaylı, murat bardakçi gibi tarihçiler hain değil derken sen nasıl bu kadar net konuşabiliyorsun?

    bak tekrar diyorum. yanlış kararlar almadı demiyorum, yanlış şeyler söylemedi demiyorum, aktif şekilde çalıştı demiyorum, mükemmel bir insandı demiyorum, siyasal dehaydı demiyorum. hatta tam tersini söylüyorum.
    ancak tüm bunlar bir insanı hain yapmaz. bu bambaşka bir şeydir. basiretsiz yapar.

    edit: bu arada ısrarla yakılma konusunda bana sürekli yalancı ithamında bulunuyorsun. bazı arşiv belgeleri hamamcılara satılmıştır. onlar da bunları yakacak olarak kullanmıştır. kaynak: talha uğurluel



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ganyotcu1453 -- 3 Aralık 2013; 0:33:49 >




  • quote:

    Tarihçi Halil İnalcık, Vahdettin'in Atatürk ile ilişkisini şöyle yorumluyor: "Padişah doğal olarak Osmanlı hanedanı için ölüm-kalım sorunu olan hilafet politikasını benimseyecekti.

    Anadolu'daki direnci bu politika doğrultusunda kullanmak istiyordu. Ama saray, Mustafa Kemal'in Anadolu'daki direnci milli devlet doğrultusunda kullanma azminde olduğunu görünce Kuvayı Milliyecileri hain ilan etti. Sevr Antlaşması ile galip devletlerin isteklerinin ve amaçlarının belli olmasından sonra da sarayın hilafet politikasında direnmesi ve Anadolu hükümetine karşı durması bir 'hıyanet' olarak saptanmıştır.
    Böylece Anadolu'da TBMM'nin toplanması ve milli devletin temelinin atılması, yalnız hanedan çıkarlarına bağlı kalan Vahdettin'i 'hain' durumuna düşürüyordu."


    http://www.milliyet.com.tr/2005/07/26/yazar/uras.html

    Not: Halil İnalcık İlber Ortaylı'nın hocasıdır.Lakabı Hocaların Hocası'dır.Batı'ya Osmanlı'yı öğreten kişi de Halil İnalcık'tır.Belki tanımıyor olabilirsin özetleyeyim dedim.

    Sadece İnalcık'ın değil genel görüş böyledir ama çoğu kişi bunu söylemekten çekinir.Vahdettin Mustafa Kemal'i Samsun'a milli devlet kurması için göndermemiştir.Mustafa Kemal nasıl ki Osmanlı tarafından ''vatan haini'' ilan edilmişse,Vahdettin de milli bir devlet anlayışı ile ters düşen Osmanlı hanedanını korumak düşüncesine sahip olduğu ve bu amaç için çeşitli yollara başvurduğu için hain konumuna düşebilir.Bu arada ''hain'' kelimesi Kemalistler tarafından ortaya atılmış bir şey değildir.1920 meclisinde bu karar alınmıştır.

    Sefalet içinde yaşamasının sebebini Sinan Meydan'dan alıntı yaparak cevaplayayım.
    quote:

    Ayrıca hazineyi soymaması veya soyamaması "hırsız" olmadığını gösterir, biz de zaten Vahdettin'e "hırsızdır" demiyoruz, "haindir" diyoruz. Her hainin aynı zamanda "hırsız" olacağı şeklinde bir kural da yoktur! Vahdettin'in yurt dışında sefalet içinde ölmesinin nedeni de "parasızlık" değil, lüks yaşama orada da devam etmek istemesi ve özellikle bazı akrabalarının (Örneğin meşhur Zeki) ölçüsüz harcamalarıdır. Hazıra dağ dayanmaz, gün gelmiş beş parasız kalmıştır!




  • arkadaş zaten cevaplamış. 1. sayfada da aynı sözler söylenmişti, demek ki konuyu okumadan ezbere konuşuyorsunuz.
    biz vahdettin'e hırsızdı demiyoruz, haindi diyoruz.

    ancak bunun yanında vahdettin'in zaten ülkeyi geçici olarak terk ettiğine dair bir düşüncesi vardır. zaten düşüncesine göre bir süre sonra geri dönecektir. amerikan başkanına yazdığı mektupta hem bunu, hem de saltanat-hilafet makamından vazgeçmediğini belirtir.
    benden tavsiye, size "vahdettin soymadı" kısmından ekmek çıkmaz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    quote:

    Orijinalden alıntı: Hidolf Atler

    senin kaynakların günümüzdeki profesörlerken benim kaynağım olaylar yaşanırken yan odalarda yaşayan bir nedime.

    hangisi daha güvenilir tartışmak lazım.

    15bin lira dedim. kitapta 8bin sterlin olarak geçiyor. aklımda öyle kalmış olabilir.

    sizin kilitlediğiniz, sattığınız, yaktığınız osmanlı arşivleri sağolsun kaynaklarımız sınırlı.




    tamam, tarihi safsataları kimden öğrendiğin belli oldu. yaktığımız osmanlı arşivleri demek...


    mustafa armağan, kadir mısıroğlu yalanlarıyla gelmeyin şuraya lütfen.

    Buna artı olarak,sadece denizcilik müzesinde Osmanlı'ya ait 20milyonun üzerinde arşiv belgesi vardır,bakın henüz diğer kurumlardaki belgeler veya kronikler hariç...



    şu videoyu baştan sona izleyin bakalım.
    http://www.youtube.com/watch?v=BZye0ztlR_A



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ürüng ayıg toyon -- 3 Aralık 2013; 12:48:17 >




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.