Şimdi Ara

Uyardığı öğrencisi tekme, tokat saldırdı...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
0
Favori
462
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  •  Uyardığı öğrencisi tekme, tokat saldırdı...

    Kayseri Ahmet Erdem Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde matematik öğretmeni Ela Yaşar, iddiaya göre nöbetçi olduğu sırada sınıfına geçmesini istediği 10’uncu sınıf öğrencisi 16 yaşındaki O.D.'nin tekme tokat saldırısına uğradı. Tedavisinin ardından taburcu edilen öğretmenin şikayetçi olduğu öğrenci gözaltına alındı.

    Olay, Mimarsinan Mahallesi Gerede Caddesi Delice Sokakta bulunan Ahmet Erdem Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde meydana geldi. Bugün okulda nöbetçi olan öğretmen Ela Yaşar, iddiaya göre, koridordaki öğrencileri sınıflarına geçmesi için uyardı.

    Öğrencilerden O.D'yi de kolundan tutarak sınıfa geçmesini söyledi. Kolundan tutulmasına sinirlenen O.D., öğretmenine tekme tokat saldırdı. Olayı gören diğer öğrenciler, öğretmen ve öğrenciyi ayırdı. Okuldaki kavga üzerine olay yerine 155 polis ve 112 acil sağlık ekipleri sevk edildi. Öğretmen Yaşar, Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisinde tedaviye alındı. Daha sonra da tedavisinin ardından taburcu edildi.

    Hastane çıkışı gazetecilerin sorusu üzerine ağlayarak olayı anlatan öğretmen Yaşar, “Koridorda nöbetçi öğretmendim. Öğretmen zili çaldı. Koridorda öğrencilere içeri girin diyordum. Bu öğrenciyi de sadece kolundan tutup içeri girmesini söyledim. Öyle deyince çocuk beni itti. 'Sen beni nasıl itersin' diyerek, kolunun altına alarak tekme, tokat ve yumruklarıyla vurdu.

    Diğer öğrencilerde duruma şaşırdı. Gelip, ikimizi ayırdılar. Öğrenciden şikayetçiyim” dedi.

    Öğretmenine saldıran O.D., olayın ardından İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gözaltına alındı. O.D., Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tabipliği’nde yapılan sağlık kontrolünün ardından Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

    Link







  • ise yaramayacak, her turlu pislige bulasmis cocuklarin gonderildigi meslek lisesinde bu tip olayin olmasi sasirtmadi.
  • İşte Yeni Türkiye'de iyiye giden eğitim sisteminin sonuçlarından bir diğeri. İdam ipi vermedi diye sinirlendi belki de...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Öğretmenler sütten çıkmış ak kaşık mı? Bu olayda çocuğun şiddet göstermesini kesinlikle savunmuyorum ancak olayın bir de diğer yönü var. Sınıfta çay eşliğinde gazete okuyan, ders anlatmayan, öğrencilere pek bir şey katmayan öğretmenler var, özellikle meslek liselerinde varmış bu tipler duyduk oralarda okumuş arkadaşlarımızdan.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi thepromh -- 15 Aralık 2016; 4:48:25 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: thepromh

    Öğretmenler sütten çıkmış ak kaşık mı? Bu olayda çocuğun şiddet göstermesini kesinlikle savunmuyorum ancak olayın bir de diğer yönü var. Sınıfta çay eşliğinde gazete okuyan, ders anlatmayan, öğrencilere pek bir şey katmayan öğretmenler var, özellikle meslek liselerinde varmış bu tipler duyduk oralarda okumuş arkadaşlarımızdan.

    Öyle öğretmenler yok değil, peki öğrenciler?

    Eskiden hoca kızardı, bağırırdı, ceza verirdi, dayak da atardı. Biz suçumuzu bilir cezamızı çekerdik. Şimdi ne dayağı? Bir laf söyle ailesi çöker gırtlağına. Artık sınıflarda eski disiplin yok. Öğrenciler bir şey öğrenmeye gitmiyor okula. Bir şey öğrenmek istemeyene de öğretmen kazıkla sokacak değil ya?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Gerçek 10. Sınıf bu değil

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Eskiden ogretmene karsi gelsek once aileler kizardi. En cahil aile bile boyleydi. Okulda ogretmen, sanayide usta icin eti senin kemigi benim denirdi. Sirf zorlansin da hayata daha iyi tutunsun diye.

    Simdi tum erkek cocuklari prens tum kiz cocuklari prenses olarak buyuyunce boyle oluyo iste. Bunun resit olaninda da benim cocugum emir alamaz diye calistirmayan anne baba oluyo iste.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • thepromh kullanıcısına yanıt
    Hocam bende meslek lisesinde okudum emin olun bu tip serseriler öyle derste gazete okuyup çay içen hocaya sesini çıkaramaz bilir çünkü bişey dese alacağı tepkiyi genelde böyle ders anlatmaya çalışan düzgün hocaların dersinde yaparlar bu tarz taskinliklari

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • by-ko kullanıcısına yanıt
    Elini çiçek yap derdi cetvelle vururdu , saçımdan tutup havada tekmelerdi yine bir şey demezdik. Öğretmen ne derse oydu. Şimdi öğrenciler kalkmış öğretmene puan veriyor.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Eğer bunu yapan gencin ailesinin yüksek yerlerde tanıdıkları yoksa gencin okul hayatı bitti.



    Toplumsal olarak sinirler çok gergin. Eskiden böyle değildi. Büyüklerimiz birşey dediğinde saygımızdan susardık. Hele öğretmenler baştacı idi. Şimdi kimsenin kimseye saygısı kalmamış. Toplumsal olarak çöküş yaşanıyor.
  • "Meslek lisesi"

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Atatürk'ün kurdugu okullarda liseyi bitiren adam saygi duyulan yüksek mevkilere gelen adamdi bir de simdiki liselilere bak bunlar menderes' ile birlikte bozulan akp ile kokusmusluktq zirve yapan egitim sisteminin ve ülkenin ögrencileri.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Öğretmen dövmek ne ya? Hem de bayan öğretmen?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: thepromh

    Öğretmenler sütten çıkmış ak kaşık mı? Bu olayda çocuğun şiddet göstermesini kesinlikle savunmuyorum ancak olayın bir de diğer yönü var. Sınıfta çay eşliğinde gazete okuyan, ders anlatmayan, öğrencilere pek bir şey katmayan öğretmenler var, özellikle meslek liselerinde varmış bu tipler duyduk oralarda okumuş arkadaşlarımızdan.

    Türkiye'de ilk ve orta öğretim, her ne kadar eğitimsiz ve ezberci insanlar kabul etmese de, en iyi dönemini "Köy Enstitüleri" döneminde yaşadı. Bu dönem, bizim "Gelişmiş" olarak nitelendirdiğimiz ülkelerin "önder" akademik kuruluşlarında önemli bir araştırma konusu olup, gerçekten başarılı olarak kabul edilmekte, fakat biz bu dönemi kendi ellerimizle ve büyük bir gururla ortadan kaldırdık. O gün köy enstitülerini büyük bir gururla kapatan ve vekillerinin büyük bir kısmı toprak ağası olan Demokrat Parti'nin devamı olarak, bu ülkeyi 60 yıldır aynı güruh yönetiyor.

    Köy enstitülerinde işlenen dersler, sadece müfredat içerisinde yer alan; ezberledikten sonra toplu halde sınava girdiğiniz ve hayatınızın hiçbir yerinde kullanmayacağınız bilgiler değil; ziraat, hayvancılık, dünya edebiyatı, enstrüman çalmak, inşaat ustalığı, pozitif bilimler gibi birçok alanı kapsayan ve bu alanlarda pratiğe dayalı bir eğitim sisteminin parçalarıydı. Bugün dünyada en tanınmış Türk bilim insanları ve sanatçıların geneli köy enstitülerinden mezun olmuş köylü çocuklarıdır.

    O dönem Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel (Can Yücel'in babasıdır) köy enstitüleri ile ilgili aşağıda yer alan genelgeyi yayınlamıştır;

    quote:

    - Enstitüdeki etkinliklere öğrenci seyirci kalmayıp bizzat katılacak ve bunları öğretmenleriyle birlikte yapacaktır.

    - Genelgeye göre, "Köy Enstitüleri talebesine halkla doğrudan doğruya münasebete girişmeyi temin edici işler yaptırılacaktır. Her türlü iş sahibi halkla kolay (ve) normal bir şekilde konuşmaları, halk ruhuna âşina olmaları, halkın mühim ihtiyaçlarını giderici pratik tedbirleri bilmeleri, imkân altına alınacaktır."

    - Öğrenciye titiz bir temizlik alışkanlığı kazandırılacaktır. "Onların korkak, mütereddit, kararsız, iradesiz olmamaları" için çaba gösterilecektir.

    - "Çocukların müesseseye girdikleri zaman iyi hareketlerinin bozulmaması ve bunların inkişaf ettirilmesine çok itina edilecektir..."

    - "Enstitülerde planlı, süratli iş görmek ve işi başarmak talebe ve öğretmenler için esas prensiplerden... olacaktır."

    - Öğrencilere bisiklet, motosiklet, su motörü, otomobil gibi araçların kullanılmasının öğretilmesi;

    - Çevre özelliklerine göre; ata binme, dağcılık, sandal ve yelken kullanmanın öğretilmesi;

    - Çevredeki akarsu ve deniz canlılarının incelenmesi ve bunların nasıl değerlendirileceğinin öğretilmesi;

    - Enstitü ve çevre arazisinin işlenmesi, bayındırlaştırılması, ağaçlandırılıp çiçeklendirilmesi;

    - Hayvan yetiştirme ve hayvanların korunup ıslah edilmesinin öğretilmesi;

    - Mandolin, el ve ağız armoniği kullanma ve halk müziği parçalarını ustalıkla söyleme becerisinin kazandırılması, modern müzik parçalarını dinletme;

    - Köy ve çevre incelemeleri yapma ve bunu öğrencilere öğretme;

    - Meslekî kitap ve dergileri izleme ve onlara abone olma;

    - Müze kurma ve bunlardan yararlanma;

    - Yerel ve ulusal motiflere göre stilize edilmiş giysiler dikme ve eskiden yapılmış olanların müzede sergilenmesi;

    - Öğrencilere ve çevreye yönelik eğlenceler düzenleme; gibi etkinliklere yer verilecektir.


    Alıntı adresi: http://tekadamdevrimi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=524

    Gmrüldüğü üzere, o dönem sağlanmaya çalışılan eğitim sistemi ile salt fabrika ya da bankada söyleneni yerine getirecek bir robot yetiştirme üzerine değil, gerçek bir Türk insanı yetiştirmek üzerine kurulmuştu. Bu eğitim sistemi, maalesef ki şimdiki işçilerin ve köylülerin hayranlıkla dillendirdikleri ve kendilerini patatese mahkum eden para babaları tarafından ortadan kaldırıldı.

    Ardından açılan "Öğretmen okulları" her ne kadar birer köy enstitüleri gibi birer müfredata ya da desteğe sahip olmasalar da, köy enstitülerinden mezun olan öğretmenlerin eğitim verdiği kurumlar oldukları için, bu okullardan mezun olan öğretmenler de eğitimde oldukça başarılı sonuçların ortaya çıkmasını sağladılar.

    Bu durum 1980 yılı gerçekleştirilen ihtilal ile neredeyse son buldu. Benim babam da dahil olmak üzere, birçok öğretmen görevden alındı, din dersi zorunlu hale getirildi ve öğretmen-öğrenci ilişkisi sadece "öğretim-cezalandırma" sistemine oturtuldu. Öğretmen okulu mezunu öğretmenler de 90'lı yılların başlarında emekli olup, köşelerine çekildikten sonra, MHP'li ve dinci kadroların bakanlığı tamamen ele geçirmesi ile eğitim sistemi tam da bizden istenen şekle girdi.

    Ders dinleyen, akşamları ödev yapan, soru sormayan, cevap veren, toplumla/doğayla hiçbir bağlantısı olmayan ve ilk ve orta öğretimi sadece üniversite öncesi bir engel olarak gören öğrencilerle; bütün işi müfredatta yer alan dersleri olduğu gibi öğrenciye aktarıp, işini kaybetmemek ya da sürgün yememek için öğretmenliğin kutsiyetini bir kenara bırakan öğretmenler bugünün Türkiye'si oldu.

    Benim lisede olduğum dönemde, psikolojik bir sorunu olmayan hiçbir öğrenci, bırakın bir öğretmene tekme atmayı, hakaret işitse bile başını kaldıramazdı. Bunu korkudan değil, saygıdan dolayı böyle yapardı. Ancak bugün gelinen noktada o çocuk 1 suçluysa, onu bu hale getiren ve öğretim dışında hiçbir fayda sağlamayan eğitim sistemini kurup köy enstitülerini kapatanlar ve onlara 60 yıldır çanak tutanlar 10 kere suçludur.

    Anetkdot: Can Yücel, babasının bakanlığı döneminde yurtdışı eğitim bursu kazandığında, babası Hasan Ali Yücel "Bakan kendi oğluna torpil yaptı derler" diyerek, oğlunun devlet bursu ile yurtdışına gitmesine izin vermemiştir. O zaman ki devlet idarecilerinden geldiğimiz noktaya iyi bakmak gerekiyor. Bu dönüşüm, toplumun dönüşümüdür.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.