Şimdi Ara

Unutamadığınız oldu mu hiç?

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
11
Cevap
0
Favori
194
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Unuttum sanıyorum, hayatım güzel de gidiyor sonra gün oluyor, hiç beklemediğim bir anda bir yerden çıkıyor. Tekrar özlüyorum, tekrar unutmaya çalışıyorum. Bundan 1.5 ay önce kendisiyle karşılaşmıştık o zaman bir yazı yazmıştım bloguma şimdi onu da atayım buraya.

    uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımla buluştum bugün, gider yemeğimizi yer sonra da iki bira açıp eski günlerden konuşup eğleniriz diyordum, olmadı. o da gelmiş selamlaşmadık bile neden bilmiyorum, yüzüme baksa gidip sarılacaktım ona sarılamadığım günlerin hatrına. merhaba dedim önce tüm muzipliğimle duymadı yoksa içime mi konuşmuştum, bilmiyorum. tek fark edebildiğim onu görünce hala elimin ayağımın birbirine dolanıyor oluşuydu. seslenmek, konuşmak istiyordum, her şeyden çok istiyordum ama yapamadım. yine söyleyemedim onu ne kadar özlediğimi de sevdiğimi de. dedim ya hissizleşmiştim, içimde sevgi adına hiçbir şey kalmadı sanıyordum, yanıldığım da pek söylenemezdi ya zaten. bütün sevgimi onun bir daha kapağını hiç açmayacağı bir kitabın içine saklayıp ona vermiştim ben. insan bir kez sever, ben bir kere sevdim çok kere kaybettim. alışkınım artık rol yapmaya. bir kez daha denedim, tekrar bana ismimle seslenişini, gülüşünü ama ona buna değil bana gülüşünü görememek öyle muazzam derecede acı veriyordu ki. konuşmaya da başlamıştık artık eskisi gibi, ben konuşuyordum, o bana gülüyordu. o gülüyordu, ben gülüyordum. ben seviyordum o... ayrıldık az önce. ben yine seviyorum, o yine bilmiyor.







  • Neyi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Öyle unutamadığım bir kız falan yok ama eski hatıralarımı unutamıyorum.

    Mesela küçükken yediğimiz çikolataları, sokakta oynadığımız oyunları, her gün okula gitmek için erkenden uyanmam gerekirken uyanamayıp da okula geç kalmam, küçüklükten hatırladığım bazı dostlarım, eski öğretmenlerim,eski komşular vs. işte...
    Bir yerden sonra insan cidden eskileri özlüyor. Hatta hatırladıkça daha da üzülüyor.
  • olur kardesım ask budur zaten
  • Unutmak yok alışmak var, ancak başka birini çok seversen o zaman unutursun belki eskiyi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ne karşı cinsmiş arkadaş ya, ben 6 ay önce kaybettiğim dedemi unutamıyorum unutamam ve çok özlüyorum bunun dışındakileri salla gitsin geçenlerde otobüste ilkokul arkadaşım beni gördü naber falan derken benim üniversiteye geçtik muhabbet özlem anılar falan inanır mısınız çocuk aynı lan, her şeyiyle bıraktığım gibi aynı hatta muhabbete bile bıraktığımız yerden devam ettik görünüş dışında hiçbir şey değişmemiş, lisede hoşlandığım kızdan haberler alıyorum arkadaşlar aracılığıyla o da aynı herkes aynı beyler 7'sinde neyse 7'inde de o ve herkes kendi hayatına dönüp en kısa sürede yola devam ediyor kimseyi özlemeyin umurunda değilsiniz ailenizin büyüklerinizin kıymetini bilin o bilinmeze gidişin dönüşü yok özlemi gün geçtikçe çığ gibi büyüyor bunun dışındaki her şeyi cidden boşverin lisede hoşlandığım kız yeni sevgilisiyle mesela ben de üniversitede yeni bi kız buldum yani bunu zaten üniversitede fark edeceksiniz ama her şey gider kimse kimseyi takmaz çok aşkınız kardeşiniz olur evdekiler dışında mezun olunca yüzünüze kimse bakmaz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Unutulmuyo bilader.Ayni okuldayiz hergun goruyoruz birbirimizi.Ona bu kadar yakinken konusamamak insana cok koyuyor.Yemek yiyemedigin tikandigin kitlenip kaldigin anlar oluyor.Bilmiyorum niye bu kadar tutuldum.Bu derece asik olacagim hic aklima gelmezdi.Kotuyum cok kotu

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Ne karşı cinsmiş arkadaş ya, ben 6 ay önce kaybettiğim dedemi unutamıyorum unutamam ve çok özlüyorum bunun dışındakileri salla gitsin geçenlerde otobüste ilkokul arkadaşım beni gördü naber falan derken benim üniversiteye geçtik muhabbet özlem anılar falan inanır mısınız çocuk aynı lan, her şeyiyle bıraktığım gibi aynı hatta muhabbete bile bıraktığımız yerden devam ettik görünüş dışında hiçbir şey değişmemiş, lisede hoşlandığım kızdan haberler alıyorum arkadaşlar aracılığıyla o da aynı herkes aynı beyler 7'sinde neyse 70'inde de o ve herkes kendi hayatına dönüp en kısa sürede yola devam ediyor kimseyi özlemeyin umurunda değilsiniz ailenizin büyüklerinizin kıymetini bilin o bilinmeze gidişin dönüşü yok özlemi gün geçtikçe çığ gibi büyüyor bunun dışındaki her şeyi cidden boşverin lisede hoşlandığım kız yeni sevgilisiyle mesela ben de üniversitede yeni bi kız buldum yani bunu zaten üniversitede fark edeceksiniz ama her şey gider kimse kimseyi takmaz çok aşkınız kardeşiniz olur evdekiler dışında mezun olunca yüzünüze kimse bakmaz.Fazla arabesk olsa da bu böyle geçmişe takılmayın kimseyi özlemeyin önemsemeyin

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Biz erkeklerde ilk bitince hissedilir sonra hissedilmez kanısı vardır ya hanı kızlarda ilk bittiğinde sevinir sonra kahrolur dusuncesi . bana gore tam tersidir ya da ben garip bi erkegim ilk bittiğinde bi ilişki bi kaç saat kafa dagitiyoeum iciyorum ertesi günler dalağa bagliyorum kafam hep bulanık uyo bos bos daliyorum çokkkoyuyo üzülüyorum sadece bende mi uyo acaba ya da duygusalmiyim?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Syme kullanıcısına yanıt
    Başınız sağ olsun hocam, zaten üniversitedeyim geçmedi.
  • "Umrumda değilsin" bu sözün kesinlikle çok garip bir çekiciliği, üstüne, karşı konulmaz bir baştan çıkarıcılığı oluduğunu düşünüyorum, eminim hatta.. öyle ki, hadi bir zamanlar etmişsinizdir mağrurluğu tavana vurmuş havanızla egonuzu balon yolculuğuna çıkarıp, hatta kaf dağı na seyahate göndermiş olduğunuz güzel burnunuzun hemen yukarısından kayıtsızlık rolü yapan gözleriniz de pek keyifle eşlik etmişlerdir size.. ama tabi, uçan balonunuz aslında son enerjisini tüketmek üzere ve gözleriniz gerçekten rol yapmaktaysa, aşağıda kalan, bakışlarınızı okumayı bilmediği için, sıradışılığı sizin göreli değer yargılarınızdan ibaret insanın, ardına bakmamak üzere dönüp gitmesinin hemen sonrasında gelir düşmeler perde perde ve zaman o gözlerde belirmiş, küçümser öfkenin yerini alan korkunun ve kederin zamanıdır artık. bir çocuk gibi ortada kalır*, bir kadın gibi çekersiniz acınızı*. peşiniz sıra nereye giderseniz gidin, sizi takip edecek derin yalnızlıklarınız**, sabahları ve akşamları aklınızdan film şeridi gibi geçen son konuşmalarınız*, ve egonuzu asırlar önce alt etmiş bulunup şimdi de kafasını gururunuzla bozmuş pişmanlıklarınız mesken tutar hayatınızı, yerleşirler odanıza, yatağınıza.. hatta rüyalarınıza.. artık kaçmayı da bırakırsınız; ruhsal gelgitlerinizin yanında beyninizde örülen fiziksel yorgunluklardan ibaret olmuştur savrulmak misali belediğiniz mekan değişiklikleri çünkü.
     
    sonra* zaman çıkar sahneye, hep vardır da aslında, ama çok sessiz olduğu için ancak diğer tüm hareketler durulduğunda ve gözler her mizansene alışmış bulunduğunda farkına varırsınız onun.. sabitliğinin.. ve evet aslında gücünün. bir çember vardır sonra, sizin içinde olduğunuz, çıkmak için çok kereler sınırlarını yumrukladığınız sessiz çığlıklarda.. sanki kaplar zaman o çemberi ama zamanla kaplar.. kendisiyle yani.. bir an içinden geçiverirsiniz.. içinden çıkıverirsiniz sanki.. aslında gariptir, tam yumruklamaktan vazgeçip dindiğiniz* dakikaya rastlar o geçiş anı. sonra kesilir ayaklarınız yerden, yükselir, yukardan bakarsınız içeri. elinizde bir bilet, aşağıda kendiniz ve ikiniz arasındaki ayrımı, sınırlarınızı ilk defa bu kadar kesin ve keskin hatlarla beş duyunuzla algılayabilmeyi başardığınız çemberiniz.. bir kaç yıllık nostaljik bir klasik gözlerinizin önünde, ki artık ne kayıtsızık vardır o gözlerde, ne öfke, ne panik ne de korku ya da gurur.. gözleriniz ölmüştür. ya da duyguları ölmüştür.. boş ve akıllı bakarsınız.
     
    çemberi aşınca daha kolaydır her şey, daha basit, daha kaygan ve daha nettir. daha somuttur ve duygulardan daha uzaktır. heyecanlardan ve karmaşalardan.. kargaşalardan.. dalga bile geçebilirsiniz kendinizle.. gülebilirsiniz aşk dediğiniz aptallığınıza. ama, en derin kederleri yaşadığınız "öliyim ben artık, öldüm hatta" triplerinizle alay etmeniz, aslında, büyük ihtimalle olgunlaşmış bulunan ruhunuzun çuvaldızı kendine batırabilme yüceliğini gösterdiği bir ironi değil de, bir başka derinlik sarhoşluğunda dibe vurmuş ihanetlerinizden biridir kendinize, ki böyleyse eğer, çok uzun sürmeyecektir, gününüzü göreceksinizdir muhtemelen yine, bir an önce kendinize çeki düzen verip toparlanabilecek kadar akıllanmamışsanız tabi geçen asırlar içerisinde..
     
    sonra, bişey olur.. büyük resmin öyledir, böyledir düşüncelerini bir tarafa bırakır, nokta atışlarında doğrulursunuz, dürter işte bir şeyler.. eğer dersiniz, somut ve 22,7 derecedeki bir sükut halinizle -o kadar da ihanet halinde değilsiniz, o kadar da sarhoş değilsiniz.. hatta yıllardır daha ayık olmamışsınız..- şimdi o nostaljinin en başındayken film ve ben her şeyi biliyorken artık, çıksam tekrar sahneye.. tam "hayır, umrumda çok aslında, hiç de olmaması gibi bi olasılık yok" diye haykırıversem* diye geçirirsiniz kelebeğin kanat çırpışı misali her şeyi rotuşlayabileceğiniz bir anda.. tam milatınızda.. nuanslarla başka başka filmler yaratabileceğiniz bir anda.. denesem dersiniz.. denesem mi.. dersiniz.. mi.. dersiniz..
     
    düşünmelerdeyken.. yalnızlıklarınızda kendinize bakarsınız.. yalnızlıklarınızı anlatışlarınızda size bakanların gözlerine bakarsınız.. maviyle başlayıp siyaha dönen gözyaşlarınızın ahengi vardır sonra ortada.. aradaki kırmızılar, morlar.. beklenmeyen bi yeşillik hatta.. her şey ortadadır aslında. en başından beri gayet açık ve nettir. konuşurken size bakanın gözlerinizin rol yeteneğiyle boy ölçüşemediği an, sizinle aşık atamayacağının ortaya çıktığı andır**.. tüm sorun insansı teslimiyet arzunuzla başlamıştır aslında.. büyük bir illuzyonun ortasında yaşadığınızı fark edersiniz.. çok basittir. çok basit ve çok gerçektir ve tüm diğer gerçekler gibi karmaşalara mahkum edilmiştir. lanet okuduğunuz egonuz ve kendinize karşı yerin dibine geçirdiğiniz ama onun için en azından lambada asılı kalmış gururunuz da daha güzel görünmektedir gözünüze artık. biraz aşka ve terke dair okursunuz geçmiş günlerin hatrına. son kısımlarını biraz es geçiverip.
     
    sahne senindir sonra.. en gerçek halini bulursun bi an, insansı tüm zaaflarını ve onu kendi deniz seviyende sabitleyip.. yine olsa yine derim umrumda değilsin diye geçirirsin kendi kendine, muziplik serptiğin artık hayretler içindeki bir gülümsemeyle, geçmişe dönme teklifini reddetmenin ardından.. sonra yine olur.. kader bir sarmaldır aslında, di mi ve biz aynı hayatın türevlerini yaşıyoruz bir hayat boyunca aslında başından beri. tekerrürleri de bu yüzden tarihin işte.. sen yine söylersin sihir dolu o iki kelimeyi ya da o anlama gelen daha uzunca bir cümle edersin.. ya da bir bakıştır işte sadece.. hemen ardından gelecek korkulara ve pişmanlılara rağmen dersin.. onlar gelirler ya da gelmezler.. gözlerin oynuyordur ya da oynamıyordur.. bir kere eğmediysen boynunu, bir daha hayatın boyu eğilemezsin.. sadece kendine yenilmelerin*** garip paradoksu vardır.. paylaşılamayacağı söylenmiş* o yalnızlığın kader arkadaşı olur çıkar karşına. kader mi seni belirler, sen mi kaderi, büyük ihtimalle ömrün boyu bir tek bunu öğrenemeyeceksin.. antigone bile anlayamadı dersin sonra, ben neyim ki.. bunu da böyle kapatırsın.. geçer.. gider..
     
    tabi, tüm bunlar büyümekte olduğunun mu yoksa bir ömür boyu çocuk kalmak üzere bir yerlerde bir zaman lanetlenmiş bulunduğunun* mu resmidir, bir gün öğrensen de, emin olduğun tek şey, daha o güne çoook olduğu ve ismini mucize koyduğun tüm yaz güzelliklerinin, sonbaharda çamura batmaya ve kış geldiğinde karla kaplanmaya mahkum durduğu* ve bütün sırlarının hayatın ve bütün gerçeklerinin evrenin, göz kenarlarında gülerken beliren birkaç kırışıklıkla sana gelmek şartı koşmuş bulunduğu gerçeğidir.. iyi ki de böyle koşmuş bulunmasıdır.. yıllar sonra aynaya baktığında gördüğünün, kusursuz dorian gray acıları yerine kendi pürüzlü güzelliğinin pür gerçekliği olacağının garip, belki tekinsiz bir rahatlatışı vardır içini. insansı olmayan bir güven verir.. daha önce gördüğün hiçbir imgeye ya da düşe benzemeyen.. tabi ki evreni çözmekle alakası yoktur bunların.. adım bile değildir..
     
    güzeldir.. ya da inandırırsın kendini öyle olduğuna.. yaşamaya devam edersin..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.