Şimdi Ara

TELEPATİ

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
11
Cevap
0
Favori
2.483
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • TELEPATİ : GELECEĞİN İLETİŞİMİ


    Bir insan başkasının kafasından geçeni bilebilir mi ? veya kendisinden çok uzakta meydana gelen olayı sezebilir mi. Bu çok önemle üzerine durulması gereken bir hadisedir zira doğruysa ve bunu hangi mekanizmalar sonunda meydana geldiği anlaşılırsa pratik hayat da bir devrim niteliğinde değişimler olabilir iyi veya kötü.

    Telepati insanlar arasında iletişim için kullanıla bilinir iki insan arasında ki görüşme için ne telefon nede başka bir araca ihtiyaç kalmaz arada binlerce kilometre bile olsa onu düşünerek istediğiniz düşüncenin doğrudan doğruya onun beyninde meydana gelmesini sağlayabilirsiniz ve karşılığında da cevabınızı aynı yolla alabilirsiniz. Anında ne bekleme nede herhangi bir masraf.

    Beyin den beyine teslim iletişim ile. Bunun ne gibi iletişim de devrim yaratacağını düşünebiliyor musunuz. Sadece bu kadar da değil.Bir de çok uzaklarda ki bir hadisenin oluşumunu hissetme imkanınız da olabilmekte. İyi veya kötü bir diğer insana vuku bulan bir hadiseyi siz aynı anda bilebiliyorsunuz.

    Bunlar size palavra veya yalan gelmesin Telepati bu gün bilimin kabul ettiği bir ilmin kolu olarak kabul görmektedir. Telepati tarihte bazı şahısların gösteriler yapmak için kullandıkları bir Gösteri olarak başlamış fakat sonrada Bilim adamlarının araştırmaları neticesi bilimsel bir konu olmaya başlamıştır. Tam açılımı şöyle kabul edilmektedir.

    İnsanda var olduğu kabul edilip de bilimsel olarak açıklanamayan güçlerin başında telepati gelir. Karşısındaki insanın kafasının içinden geçenleri bilenler. Ve uzakta olan bir yakınının veya Tanıdığının başına gelen felaketi anında sezme melekesi.Telepati ile ilgili ilginç olaylardan bazılarını aşağıda sıralayalım.

    Joseph evde yalnız olarak uyukluyordu birden bir rüya gördü kardeşi Smith aydınlık bir yerde merdivenden yukarı çıkıyordu ancak yarı yolda ayağı kaydı ve fena halde düştü. Joseph korkuyla uyandı ve kardeşini merak etmeğe başladı. Biraz sonra kapı çalındı açtığında kapıda iki kişinin kolunda ayağı sarılı kardeşi duruyordu bir davet de merdivenden çıkarken ayağı burkulmuş ve yaralanmıştı. Telepati ile ilgili kitaplarda bu iki kardeşin arasında geçen gibi binlerce olay vardır.

    Telepati kelimesi ilk defa Cambridge Üniversitesinde hoca olan Myers tarafından ileri atıldı. Aynı devirlerde İngiltere de çok geniş bir anket yapıldı ve 20 000 kişiye Telepati ile ilgili sorular soruldu. Deneklere başlarından geçen hadiseleri anlatmaları istendi. Büyük bir çoğunluğu böyle Bir olay geçmiş olduğunu ifade edip yazdılar. Bilim çevresinin ilgisi gittikçe arttı ve en büyük soru herkesin böyle bir melekesi olup olmadığı idi. 20 yüzyılda deneyler Avrupa ve Amerika da arttı.

    Telepati araştırmaların öncüsü William Barett dir. Yapılan gayet ciddi ve bilimsel deneyler sonunda Telepatinin gerçek olduğuna karar verildi. Prof. Oliver Lodge da bu sahada bir çok araştırmada bulundu ve çok başarılı sonuçlar elde etti. Bu deneylerde iki deneği bir odanın iki köşesine birbirlerini görmeyecekleri şekilde oturtuyorlar ve ellerine beşer tane değişik iskambil kağıdı veriyorlar. Denekler sırasıyla o iskambil kağıdını karşısındakine göstermeden sadece kendi bakarak ve yoğun olarak kağıtta gördüğü figürü düşünüyordu. Öbüründen de onun ne düşündüğünü tahmin edip Önündeki kağıda çizmesi isteniyordu. Sonuçta deneylere katılan insanların bir kısmından hayret edilecek neticeler elde ediliyordu. Denekler ilk zamanlar aynı odada oturuyorlardı. Sonra odaları ayırdılar daha sonra ise mesafeyi artırıp şehrin ayrı köşeleri en sonunda başka uzak şehirler seçildi. Hepsinde de bazı insanların çok büyük bir nispette ve şansa yer vermeyecek derecede doğru tahmin ettikleri sonuçlar ortaya kondu.

    İngiliz Dr. Rhine telepati konusuna bilimsel bir dayanak kazandırmak istedi. Telepati çalışmalarını laboratuar ortamına soktu ve çok ciddi önlemler altında yapılmasını sağladı.




    Zener Kartları

    Telepatiyi kolaylaştırmak ve bir disiplin altına almak için Zener Kartları adlı özel bir sistem geliştirdi. Zener kartları Telepati deneyleri için özel hazırlanmıştı. İskambil kartlarına benziyorlardı her kartın üzerinde ayrı bir şekil ve numara vardı. Deneyler sonunda beyinden beyne haberleşmenin gerçek olduğu kabul edildi.

    Telepati bütün dünyaya yayıldı ve bu arada her memlekete başkasının düşüncelerini okuyabilen insanlar ortaya çıktı ve yapılan deneylerle bunu ispat etiler. Bu arada 1950 senelerinde bir haber ortaya yayıldı Amerikan ve Rus askeri teşkilatları telepati ile yakından ilgilenmeğe başlamışlardı hatta Amerikan Nautilus deniz altısı kutupların altından yaptığı deneysel gezisinde denizaltının içinde bulunan bir medyumla Amerika da merkezdeki bir subay arasında devamlı telepatik mesajlar alınıp verilmekteydi. Böylelikle deniz dibinde telsiz konuşmalarının yapılamaması veyahut konuşmaların başkası tarafından duyulabilmesi tehlikesi de ortadan kalkıyordu. Bu arada Rusya da bu alanda bir çok araştırma yaptı ancak bunların neticesi titizlikle saklandı bugün bile bilinmemektedir.

    Ruslar telepati alanında daha da ileri gittiler. Biyofizikçi Kamesky ile Nikolaiev biri Moskova da diğeri Sibirya da bulunup birbirleriyle kolaylıkla mesajlaştılar. Denemeyi çok sayıda bilim adamı izledi Kemensky Zener kartlarını Sibirya da beli bir sırada diziyor Nikolaiev Moskova da bunu biliyordu. Bunun üzerine iki adamın beynine beyin dalgalarını ölçüp bir ekranda gösteren birer alet bağladılar ve yoğun düşünen adamda çok yoğun ve kuvvetli dalgalar ekranda beli oluyordu.

    Bunu üzerine daha değişik bir deney yaptılar ve örneğin Dr.Nikolaiev "kuş" sözcüğünü iletmek için yoğun olarak beyniyle kuş resmini düşüneceğine “ kuş “ kelimesinin mors alfabesi ile yazılışını düşünmeğe başladı yani kısa ve uzun çizgilerle kelimeyi harflere ayırıp düşündü ve bu aynen alete yansıdı gerek Nikolaiev' in bağlı olduğu aletteki dalgaların şekli ve yoğunluğu değişti gerekse alıcıya bağlı aletinki. Bu şekil haberleşme daha da kolay olmuştu.

    Dr. Dean ve Dr.Figar telepatik düşüncede bulunan bir insanın kan basıncının artığını geliştirdikleri bir aletle ispat etiler Telepati gün geçtikçe gelişiyor ve bir salon eğlencesinden bilimsel bir kimliğe bürünüyor her geçen gün ilave keşifler yapılıyor.

    İddialara göre insan beyni özel bir frekansta çalışan bir alıcı verici radyo gibidir ve düşündükleri ile hissettiklerini beli bir frekansta yayın yapıyor.




    Beyin Dalgalarımız Frekansları

    Dünyamızın atmosferinde dünya yüzeyi ile iyonosfer arasında bir tabaka vardır bu bölgeye rezonans boşluğu (çınlama ,ses dalgalarının bir maddeden yayımı, Fizikte seselim) denir. Bu boşluk geniş band (broadband) elektromanyetik titreşimlerle doludur. Buna da Schuman Rezonansı denir. Bunların armonikleri şöyledir. 7.8Hz, 14Hz, 20Hz, 26Hz, 33Hz, 39Hz ve 45Hz aralığındadır. Bu Frekanslar beyin dalgalarımızın frekansına da uymaktadır. Buda Beyin düşüncelerimizin Schuman rezonansları ile örtüşmesinden uzak yerlere kadar dağılabilmelerini ve bizim onlara bindirilmiş düşüncelerle beraber bir radyo alıcısı gibi yakalayabileceğimiz olasılılığını yaratmaktadır.

    Şimdi bilim adamları Telepatiye günlük yaşamımızda kullanabileceğimiz yeni imkanlar arıyorlar. Bunun bir örneği epeydir Polis teşkilatında kullanılan cinayetlerin "duru görü" özeliği olan şahısların yardımıyla bulunmasıdır. Bu sebeple Avrupa ve Amerika polis teşkilatlarının çoğunda böyle özelikleri olan medyumlar çalıştırılmaktadır.

    Yapılan araştırmalarda en fazla telepatiye yatkın insanların ikiz kardeşler olduğu ortaya çıkmıştır. Bunların en meşhurları da Amerikalı Laura ve Daphne Smith kardeşlerdir.





    Yapılan deneylerde bir birlerinin fikirlerini okuyabilme doğruluk oranları %85' e kadar çıkmıştır. %40' tan sonrası büyük bir nispet olarak kabul edilmektedir.







  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Telepati

    Telepati, düşünceleri ve duyguları fiziksel bir ortam olmaksızın iki veya daha fazla kişi arasında doğrudan aktarması ve alması iddia edilen bir paranormal iletişim şeklidir. Telepati varlığı bilimsel olarak kanıtlanmamıştır ve tartışmalı bir konudur.

    Yaşanmış Telepati Örnekleri

    Telepati iddiaları yüzyıllardır var olmuştur ve bazı bireyler kendi deneyimlerini paylaşmıştır. Bu deneyimler şunları içerir:

    • İkizler veya yakın akrabalar arasında uzak mesafelerden düşüncelerin veya duyguların aktarılması.
    • Aynı anda aynı fikir veya dürtüye sahip olma.
    • Başkalarının düşüncelerini veya duygularını "okuma" iddiaları.

    Bununla birlikte, bu iddiaların bilimsel temeli yoktur ve genellikle anekdot niteliğindedir. Kontrollü bilimsel çalışmalar telepatiyi tekrarlayan bir şekilde gösterememiştir.

    Telepatiye inanılıp inanılmayacağı kişisel bir karardır. Bilimsel kanıtların eksikliği göz önüne alındığında, telepati varlığının kesin olarak doğrulanmadığı unutulmamalıdır.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • Çok geç olduğu için mesajı okuma işini yarına bıraktım. Ama şunu söylemek istiyorum ki telepati gerçektir,vardır. Bunun gerçekliğini en azından kendi deneyimlerimle kendime kanıtladım. Ama şunu söylemeliyim ki kontrol altına alınması çok güç olan bir şey. İsteyenle daha derin tartışabilirim.
  • bende bi şeyler biliyordum ve tahmin ediyordum ama bu kadarını değil...
  • Telepatinin kursları varsa gerçekten gitmek ve bilgi edinmek isterdim.Telepatiye inanıyorum karşılaştıklarım genelde ikizlerde daha fazla
  • telepati gelcekte olacaktır, şimdiden bu telepatiyi bi nebze cep telefonlarıyla yaşıyoruz teknoloji geliştikçe bedenimize chipler yerleştikçe neden olmasın.
  • Elbette beyinden yayılan sinyaller özel cihazlar vasıtası ile algılanabilir. Ancak insan beyninin kendisi bir alıcı değildir ve başka bir insanın beyin sinyallerini algılayamaz.

    İnsan beyninden yayılan sinyaller bazı cihazlarla algılansa da bunlara bir anlam verilmesi ve çözümlenmesi imkansızdır. Şöyle ki bir bilgisayar dahi çalışırken elektromanyetik sinyaller yayar fakat biz bu sinyalleri yakalasak daki bu sinyaller o kadar iç içe geçmiştir ki biz bu sinyalleri çözümleyip bilgisayarın ne işlem yaptığını anlayamayız.
  • Telepati hakkında gerçekler

    Parapsikoloji alanı dönüm noktasında. 30 yıldan uzun bir süredir yapılan yüzlerce deneyin sonucu bir araya getiriliyor ve yeniden değerlendiriliyor. Ancak, araştırmacılar sonuçlar üstünde henüz fikir birliğine varamadılar...

    Düşünceleri kullanarak iletişim kurmak mümkün mü? Telepati konusu, yüz yılı aşkın bir süredir bilim dünyasını ikiye bölmüş durumda. Kimilerine göre, bu tür zihinsel güçlere sahip olabileceğimiz fikri dahi gülünç. Kimilerine göre ise, telepatinin gerçekliğinin tartışılması bile gereksiz. Bu iki uç noktanın arasında yer alan parapsikologlar, telepati konusunu ciddiye alan, kanıtlar bulmak için deneyler yapan bilim insanları.

    1970'li yıllardan itibaren, dünyanın önde gelen üniversiteleriyle araştırma enstitülerinde çalışan parapsikologlar, çeşitli iddialar ortaya attılar ve iddialarını ciddi bilimsel çalışmalarda test etmeye başladılar. Testlerin sonuçları ise, konu üstünde çalışan bilim insanlarını bile fikir ayrılığına düşürecek nitelikte. Bazı araştırmacılar, elde edilen sonuçları telepatinin varlığını kanıtlamak için yeterli buluyor. Bazıları da, araştırma sonuçlarının geçerli bilimsel kanıtlar sunamadığını söylüyorlar. İşte bu yüzden, bir bilim dalı olarak parapsikolojinin sonunun yaklaştığı iddia ediliyor.

    Parapsikoloji alanı bir dönüm noktasında. İnsan bilincinin anlaşılması ile ilgili büyük bir gelişmenin eşiğinde olduğumuz söyleniyor. Öte yandan, konuya kuşkuyla yaklaşanlar haklılarsa, parapsikoloji düşüşe geçmek üzere. Kuşku duyanların ve savunanların uzlaştıkları tek bir alan var: Bugüne dek en geçerli kanıtların elde edildiği "ganzfeld" deneyleri. Sözcük, Almanca'da "tüm alan" anlamına geliyor.

    1970'li yılların ortalarında, meditasyon yapan insanların telepatik deneyimleriyle ilgili raporlar, zihinsel konularda araştırma yapan bilim insanlarının merakını uyandırmıştı. Raporlar, telepatinin insanlar arasında iletişim sağlayan sinyaller içerebileceği düşüncesini doğurdu.

    Sinyallerin normal beyinsel çalışma ile algılanamayacak kadar belirsiz olduğu, meditasyon gibi çalışmaların ise algılanmalarını kolaylaştırabileceği düşünülüyordu. Bu düşünce, ışık, ses ve sıcaklığı kapsayan bir "tüm alan"da rahatlayan insanlar üstünde deneyler yapılmasına yol açtı. Deneylerden sonra "ganzfeld", telepatinin test edilmesinde en popüler yöntem haline geldi.

    Ganzfeld deneylerinde, katılımcılar, özel olarak yalıtılmış bir odada 45 dakika boyunca yumuşak bir koltukta oturup, kulaklıkla rahatlatıcı sesler dinliyorlar. Bu sırada, gözlerinde yalnızca yumuşak pembe ışık geçiren filtreler bulunuyor.

    Yapılan ilk ganzfeld deneyleri, büyük bir resim bankası (image bank) içinden rasgele seçilen resimlerin tanımlanmasını içeriyordu. Deneyler, resimlerin yalıtılmış odanın içinde, bir "yollayıcı"dan bir "alıcı"ya, zihin yoluyla aktarılmasına dayanıyordu. 45 dakika sonunda, alıcıdan, aktarılan dört adet resmi bildirmesi isteniyordu. Rasgele tahmin yürütülmesi durumunda doğru resimlerin söylenme oranının yüzde 25 olması gerekirken, gerçekten telepati varsa bu oranın artması bekleniyordu.

    1982'de, ilk ganzfeld deneylerinden elde edilen sonuçlar, Amerikalı parapsikolog Charles Honorton tarafından analiz edildi. Sonuçlar yüzde 30'un üzerinde bir başarı oranı gösteriyordu. Bu küçük bir etki olsa da, istatistiksel testlere göre yok sayılmaması gereken bir orandı. Çıkarılan sonuç, ganzfeld deneylerinin telepatinin varlığını kanıtladığı yönündeydi. Ancak, bu iddiada ciddi bir eksiklik söz konusuydu.

    Yüzde 25'in üzerinde başarı oranlarına ulaşılmasına telepati dışında etkenlerin yol açması da mümkündü. Örneğin, alıcının resim hakkındaki ipuçlarını kaza sonucu alması (sezgisel sızma) ya da deneklerin hile yapmaları başarı oranını artırabilirdi.

    Telepatiye kuşkuyla yaklaşanlar, bu olasılıkları göstermekte gecikmediler. Bunun üzerine, Honorton, kuşkuculardan Profesör Ray Hyman ile birlikte çalışmaya başladı. Bu ikili, 1985'te bir dizi makale yayımladılar. O tarihe dek yapılmış tüm ganzfeld çalışmalarının gözden geçirilmesi sonucunda, kanıtların yüzde sekseninin istatistiksel açıdan anlamlı olduğu ortaya çıktı; resimlerin doğru şekilde söylenme oranı ortalama yüzde 37 bulunmuştu. Sonuç etkileyiciydi; rastlantı olarak yorumlanması, 40 defa atılan bir bozuk paranın, 39 atışta tura gelmesi durumunda paraya hilesiz demeye benziyordu.

    Önceki eleştirilere karşılık, Honorton ve Hyman ortak bir bildiri yayımlayarak, seçici raporlama (selective reporting) ya da çoklu analiz (multiple analysis) ile açıklanamayacak, anlamlı verilere ulaşıldığını açıkladılar. Ancak, ciddi bir kanıt elde edilebilmesi için, çalışmaların çok daha yoğun sürdürülmesi gerektiğini eklediler. İki araştırmacının fikir birliğine vardıkları bir konu da, ganzfeld çalışmalarında pek çok boşluk bulunduğu, dolayısıyla gelecekteki araştırmalarda yeni yöntemler kullanılması gerektiğiydi.

    Honorton ile Hyman'ın birlikteliği, parapsikoloji için dönüm noktası oldu. Pek çok araştırmacı, resim seçimi gibi işlerde bilgisayarların kullanıldığı yeni otomatik yöntemlere yöneldi. Deneylerdeki insan faktörü azaltılarak, sezgisel sızma ve hile olasılığına ilişkin sorunlarının giderilmesine çalışıldı.

    Honorton, 1987'de yüzlerce otomatik ganzfeld çalışmasının sonuçlarını analiz ettiği bir "büyük-analiz" yaptı. Öncekilere göre daha az ikna edici olsa da, yeni çalışmanın sonuçları etkileyiciydi. Bu sefer, yüzde 34'lük bir oran elde edildi. 1994'te başka bir deneyde yine benzer bir tabloyla karşılaşıldı. 11 yeni otomatik ganzfeld çalışmasıyla güncellenen yeni başarı oranı yüzde 32 olarak bulundu.

    1990'lı yıllarda, pek çok parapsikolog, telepatinin varlığının kanıtlandığını söylüyordu. 1997'de Edinburgh Üniversitesi'nden Prof. Robert Morris, son on yılda telepatinin varlığına ilişkin olasılığın yüzde 80'lerden yüzde 90'lara ulaştığını açıkladı. 1999'da bu güven havası yeni bir araştırma ile dağıldı. İngiliz parapsikologlar, Julie Milton ile Richard Wiseman, 30 otomatik ganzfeld araştırmasının sonuçlarını incelediler ve telepatiyle ilgili anlamlı kanıt bulamadıklarını açıkladılar. Ancak, Prof. Darly Bern'in yürüttüğü çalışma, 10 yeni deneyi eski deneylerle bir arada değerlendirerek, yüzde 30'luk bir sonuç elde etti. Bu sonuç, daha öncekiler gibi yüzde 25'in az bir farkla üzerindeydi, ancak istatistiksel açıdan anlamlıydı. Goldsmiths College'tan Prof. Chris French ise, bazı araştırmaların olumlu, bazılarının olumsuz sonuçlar bulmasının inandırıcılığı azalttığını belirtti. Pek çok parapsikolog, ganzfeld araştırmalarının sonuçlarının tutarsızlığından rahatsız ve telepatinin varlığının kesin olarak kanıtlanamadığını söylüyor.

    Telepati savunucuları, her araştırmadan anlamlı sonuçlar talep edilmesinin istatistikle ilgili temel bir sorunu göz ardı ettiğini söylüyorlar; küçük etkilerin araştırılması için büyük örneklerle çalışmak gerekli. Telepati deneylerinde, şans eseri ulaşılabilecek yüzde, 25'lik başarının çok az üzerine çıkılabiliyor. Bu küçük farkın ise, 40 kişilik bir grupla bulunması her zaman mümkün değil. Ancak büyük analizlerle pek çok araştırma bir arada incelenirse, telepatinin varlığını kanıtlayan deliller elde edilebilir.

    Parapsikologların yapmaya çalıştıkları da bu tür büyük analizler. Ancak, bilim insanlarının yaklaşımını değiştirme konusunda başarılı değiller. Elbette bu durum parapsikologları hayal kırıklığına uğratıyor. Profesör Bem, pek çok bilim insanının yayımlanmış bulgulara bakmadan yargıya vardığını söylüyor. Ancak telepatinin işleyişi ile ilgili makul bir mekanizmanın tanımlanmamasından kaynaklanan bir sorunun varlığını da kabul ediyor.

    Telepatiyle ilgili, çoğunluğu teorik fizik kökenli fikirler üstünde odaklanan, değişik kuramlar ortaya kondu. Bunlardan biri de "kuvantum dolanımı". Bu kurama göre, bir grup atomu etkileyen olaylar, uzaklığa bakmaksızın, aynı anda bir diğer grup atomu da etkileyebilir. Fizikçiler dolanımın varlığını özel olarak hazırlanmış atomlar üstünde kanıtladılar. Ancak, benzer bir etkileşimin insan zihnini oluşturan atomlarda gerçekleşip gerçekleşmediği henüz bilinemiyor.

    Bu konularda araştırma yapmak parapsikoloji alanında dönüşüme yol açabilir. Bu durum, kimi araştırmacıları telepatinin varlığına ilişkin kanıtları araştırmak yerine, olası mekanizmaları araştırmaya yönlendirdi. Araştırmacılar, ganzfeld deneylerinde özel olarak başarı kaydeden insanları belirlediler. Bu çalışmada, yaratıcı ve sanatla uğraşan insanların ortalamadan daha yüksek oranlara ulaştıkları bulundu. Edinburgh Üniversitesi'nde yapılan bir deneyde, müzisyenlerin yüzde 56 oranında başarılı oldukları belirlendi. Öte yandan, Northhampton Üniversitesi'nde Dr. Chris Roe ile meslektaşları, bazı çiftlerin "telepatik" bağları bulunduğu iddialarını araştırmak üzere ganzfeld deneyleri yapmaya başladılar.

    Bu çalışmaların telepatinin nasıl gerçekleştiğini ne derece açıklayabileceğini zaman gösterecek. Ama açık olan bir şey var: Geleneksel bilim yöntemlerine göre, telepatinin varlığını destekleyen kanıtlar şaşırtıcı derecede güçlü. Ancak, telepati geleneksel bilimin ilgi alanının dışında ve olağandışı iddiaların ispatı için olağandışı kanıtlar gerekli.




    Evde telepati gücünüzü test edin

    Telepati ile ilgili ikna edici kanıtlar, ancak otomatik ganzfeld deneyleri gibi titizlikle hazırlanmış deneylerde elde edilebilir. Yine de, evinizde iskambil kâğıtları, rahat bir koltuk ve "yollayıcı" olmayı kabul eden bir arkadaşınızla basit bir deney yapabilirsiniz. Bunun için sıradan bir iskambil destesinden as, dört, on ve papazları ayırın. Size yardım eden kişi bunları karıştırsın. Siz de başka bir odada (kartlarla ilgili ipucu almamak için), rahat bir koltuğa oturun. 15 dakika gözleriniz kapalı, nefes alıp vermeye odaklanın. Burada amaç, telepatik sinyalleri algılamak için zihninizi boşaltmak. Daha sonra "yollayıcı" kartlara konsantre olarak, üzerlerindeki resimleri iletmeye çalışsın. Birkaç dakika sonra, iletilen kartın hangisi olduğunu söyleyebilmelisiniz. Bu sırada yardımcınız doğru ve yanlış tahminleri not etsin. 16 kart bittikten sonra kartları karıştırıp, deneyi üç defa daha tekrarlayın. Rastlantısal tahmin yapılırsa, 64 tahmin içinde 16 civarında doğru bilme olasılığı var. 23 ya da daha fazla doğru ise, bilim dünyasınca istatistiksel açıdan anlamlı bulunabilecek kanıt olacaktır.


    Türkiye'de telepati araştırmaları

    Telepati,Yunanca "tele" (uzak) ve "pathos" (birine ya da bir şeye karşı meydana gelen normal üstü duygusal bağ) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiş bir sözcük. Düşünceler arasında doğrudan doğruya bağlantı kurulması, iki zihin arasında imaj, fikir, sembol alışverişi şeklinde tanımlanıyor. İnsanlığı Birleştiren Bilgiyi Yayma Vakfı (Bilyay) ve Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Cemiyeti (MTİA) yetkilileri, telepatik iletişimin gerçekleşmesi için en az iki kişinin gerekli olduğunu belirtiyorlar. Bu iki insandan birisi verici diğeri alıcı durumunda. Bu iletişimde şekil, fikir, sembol olarak gönderme-alma yapılıyor. Telepatinin, deneysel gözlemlenebildiği gibi, zaman zaman da bilinçsizce, kendiliğinden ortaya çıkabildiğini belirtiyorlar. Özellikle ikinci durumda, insanlar arası sempati bağının kuvveti önemli bir etken. Bu duruma örnek olarak, anne ile çocuğu arasındaki sessiz iletişim gösteriliyor. Sevgililer, yakın arkadaşlar, kardeşler, eşler arasındaki telepatik iletişimin de gerçekleşme yoğunluğu bakımından üst sıralarda yer aldığı söyleniyor.Türkiye'de akademik çevrelerin parapsikolojiye ve telepati konusuna ciddi bir şekilde yaklaşmaması nedeniyle, bu alandaki çalışmalar ve incelemeler dernek ve grup çalışmaları ile sınırlı kalmış durumda. Bu derneklerin en eskilerinden biri 1950'de Dr. Bedri Ruhselman tarafından kurulan "Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Cemiyeti". 1960'lı yıllar, parapsikolojinin Türk akademi dünyasında birkaç bilim insanı tarafından incelendiği bir dönem. Örneğin, 1962 yılında Dr. Recep Doksat, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği'nin ihtisas tezi olarak kabul ettiği metnin kitaplaştırılmış halini yayımladı. Yine aynı dönemde Prof. Dr. Ayhan Songar sinir fizyolojisi üzerine yazdığı doçentlik tezinin dörtte birini parapsikolojiye ayırmıştı. 1963 yılında çalışmalarına Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Cemiyeti'nde başlayan Dr. Ali Sevil Akay, Türk Parapsikoloji kurumunu kurdu. 1970'li yıllardan sonra akademik çevrelerin konuya ilgisi azalırken, parapsikoloji alanında çalışan derneklerin sayısı arttı.



    ALINTIDIR




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Seks paradoksu
    5 yıl önce açıldı
    Reenkarnasyon
    19 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Marlo Morgan'ın yazdığı, ''Bir Çift Yürek'' (ing: Mutant Message Down Under) kitabını okumuştum.
    Kitap, Roman değildi - gerçekte yaşanmış bir hikayeydi.

    Marlo Morgan, Avustralyadaki Aborijin'le uzun vakit geçiriyor, ve onların kilometrelerce uzaklıkta olsa bile, Telepatiyle anlaşabildiklerini anlatıyor.

    Aborijin'lere göre, Telepati, insanların doğal hallerinde vardır. Ama günlük hayattaki stresten, yorgunluktan, ve özellikle söylediklerimiz yalan'lardan dolayı, vicdanımız rahat etmiyormuş, ve biz Telepati kuramıyormuşuz.
  • insan beyni gercekten yapılabilrse cok guclu dalgalar yayabiliyor
  • belki biraz extreme bir düşünce ama . sonuçta insanların beyinlerinden elekro manyetik dalga yaydığı gerçek. çok ilerki bir zamanda kafamıza bir IRda alıcısı yerleştireceğiz öğrenmek istediğimiz bilgileri yine ırda yoluyla aktararak öğreneceğiz. hatta iki kişi karşı karşıya geldiği zaman sen onun aklından o senin aklından geçeni okucak....
  • banada olmuştu bi kaç defa çok fazla yoğunlaşmak gerekiyo sanırım aşık olmuştum ve her dakika onu düşünüyodum ve çok enteresan şeyler oluyodu
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.