Tek gözüm görmüyor beni gelecekte nasıl bir hayat bekliyor

Atatürk te tek gözlüydü ama bütün kızlar hayrandı sen de mareşal ol demiyorum ama başarılı olmak mümkün mareşal de olabilirsin tabi ama çok çalışmak lazm

Selamlar forumdaş,

Haklı olarak aynı durumda olanlardan cevap bekliyorsun, ben öyle değilim yine de cevaplamak istiyorum.

Bu forumda bu konuda senin gibileri bulmakta zorluk çekebilirsin. Bilmiyorum, biliyor musun Engelliler . biz Platformu ile çok daha fazla kişiye ulaşma imkanın var, mutlaka oraya da uğra.

Sorularına gelirsek, bilmediklerimi araştırdım senin için;

1a. Askerlik: Askerden muaf oluyorsun, şubeye gidersen seni yönlendirirler. Ayrıca vatani görevi yapamadığın için eksiklik hissetme. En büyük vatani görev çalışkan, faydalı vatandaş olmaktır. İlla ki askeri çerçeveden görmek istiyorsan örneğin savunma sanayisinde çalışabilirsin.

1b. Ehliyet: Ehliyet konusunda monoküler kişiler A1-A2 (yani motosiklet) B (otomobil-kamyonet) ve F (traktör) ehliyet alır, ticari araç kullanamazmış.

1c. İş Hayatı: İşe girme, atanma konusunda asla dert etme. Ki bir de raporuna göre, engelli hakların varsa, engelli kadrosuyla daha da kapılar açılacak sana. Çok nadirdir engelli olmama şartı arayan meslekler. Bunun dışında özel sektör biraz ön yargılı olabilir. Ama kendisini iyi yetiştiren, işinde yetkin biri her türlüsünü aşar. Zaten saygın kurumsal firmalar için bu tür konular mevzu bahis bile olamaz, profesyonel bakarlar.

2. Rapor: Yine araştırdığım kısmıyla tek gözle alınacak raporun yüzdesi 32 olarak belirtilmiş. Ama tümörden dolayı, yani retinoblastom ise yüzde 42 oluyormuş ki bu da 40'ın üstünde olduğu için engelli haklarına sahip oluyorsun. Eğer böyle bir hakkın varsa düşün bence... Böylelikle engeli kontenjanından işe alım hakkına sahip olursun. Epey bir indirimler olur, mesela çeşitli vergi indirimleri, su-telefon faturalarında indirim, seyahatlerde indirim olur. Toplu ulaşımları bedava kullanırsın. Müzelere bedava girersin, daha bir çok hakkın olur.

3. İlişki: Kız meselesine gelirsek, iki gözü olanlar da bulamıyor. Hatta şu sıralar en büyük sorun maddi bunalım. Ama paranın açamayacağı kapı meselesini bırakırsak, öteden beri iki önemli konu var FİZİKSEL GÖRÜNÜŞ ve KARAKTER.

FİZİKSEL GÖRÜNÜŞ: Şimdi öncelikle bu konu önemsiz değil, gayet önemli. Çünkü insanlar ilk buradan tanıyor birbirini. Ve en geniş kabul edilen görüş şu: Değiştirebilme imkanın varsa elinden geleni yapıyor musun? Örneğin sağlıklı bir vücut gelişimi için elinden geleni yapıyor musun, spordan uzak mısın, saç kesimin, stilin, kişisel bakımın, saymakla bitmez, o kadar çok kriter var ki en az göz, kulak kadar önemli. Yine adap, görgü, nezaket bilmek de fiziksel görüşe kısmen eklenebilir.

KARAKTER: Fiziksel görünüşten çok daha önemli, ayrıca kalıcı güçlü bir etkiye sahiptir. Bu sağlam karakter hayatta en güçlü ve görünmez silahımız ve bu anlaşıldığı an bütün önyargılar yıkılır, düşmanın bile dostun olur.

Sağlam karakter için özgüvenli olmak ve hayata derin bakabilmek önemlidir.

• Özgüvenli olmak: Bu aslında aşılabilir kolay bir mesele. Aynaya bakınca veya güzel bir manzarayı seyrederken kendini dinlerken çözebilirsin. Bu kendinle barış-özgüvenin olur ikilisi hep söylenir ama havada kalıyor. Mesele şu: Kendini neden kabullenemiyorsun? Çünkü eksiklik olduğunu düşünüyorsun. Oysa ki güzellik eksilikte değil, farklılıkta gizlidir. Sen kendini ve eksikliğini bir an önce kabul edersen, kendinle barışırsan, herkesten çok güçlü bir özgüvenin oluşmaya başlayacak. Bu özgüvenle üstesinden gelemeyeceğin hiçbir zorluk olmayacağı için benzersiz olacaksın.

• Hayata derin bakabilmek: Bu maalesef acılarla daha mümkün oluyor. Kimi bir yakınını kaybedince, kimi işte bir kaza olur, ağır hastalık olur böyle çok ağır deneyim sonrasında ortaya çıkıyor. Şimdi sende bu var. Bu yaşına kadar acılar yaşadın, kendine dert edindin, ama bu sayede de güçlendin. Artık içinde bitmek bilmeyen bir inançla diğer yönlenlerini ortaya çıkaracaksın (bu okul başarısı, empati yeteneği, hitap becerisi, yabancı dil, spor başarısı...vs örnekler çoğaltılabilir) seninle aynı dönemde dünyaya gelenlerden çok daha öne geçeceksin. Bu öylesine büyük bir motivasyondur ki herkeste olmadığı için çoğu kimse başarısız, mutsuz, istemediği bir hayatı yaşıyor. Düşün ki gelişim çağında iki gözü olup günün yarısından fazlasını bilgisayar oyunlarıyla beynini sünger gibi kullanan ile hayatın diğer güzelliklerini tek gözüyle yakalamaya ant içmiş biri hayatı çok daha dolu dolu yaşayacak.

Son olarak bir şey daha eklemek istiyorum;

Benim uzun süredir takip ettiğim biri var: Tommy Edison. Doğuştan kör. Ve videolarını izlersen enerjisine, inancına hayran kalacaksın. Şöyle en sevdiğim videolarından biri şu: (İngilizcen yetersizse altyazılardan otomatik çeviriyi aç)

The Tommy Edison Experienceyoutube

Tommy, who was born blind, responds to one of the most popular questions about living without sight, “What does a blind person think about racism?” --- Related Videos: Blind Person's Perspective of Untouchable & Intangible Things https://youtu.be/S65Mv5MKCug What Do Blind People Find Attractive? https://youtu.be/RbYLRF022yQ --- Photo: “Martin Luther King Jr.” By U.S. Dept. Of Defense --- Music: “Electronic & Nostalgic” By Paul Tyan https://soundcloud.com/paultyan/electronic-nostalgic “Rider's Rein” By Hugh Doolan https://soundcloud.com/hughdoolan/riders-rein “Smooth Rhythm” By Crystal Drop https://soundcloud.com/crystaldrop/crystal-drop-smooth-rhythm “Suspenso” By The Luis Master “Acoustic & Dramatic” By Paul Tyan https://soundcloud.com/paultyan/acoustic-dramatic Used under the Creative Commons Attribution 2.0 & 3.0 Unported licenses. http://creativecommons.org/licenses/by/2.0/legalcode http://creativecommons.org/licenses/by/3.0/legalcode #race #equality #inclusion

https://www.youtube.com/watch?v=QFZX6tmLrP8

İzledikten sonra hayranlık konusunda benimle aynı fikirdeysen, şunu da belirtmeden geçmeyeyim; o adama acıdığım için hayranlık duymuyorum, eğer öyle olsaydı sadece acırdım. Hayranlığım hayatı bir çok kişiden çok daha iyi görüp anlaması.

Ne demek estağfurullah. O enerjiye çok daha kolay kavuşursun, çünkü her zaman şükredeceğimiz bir gerçeklik çıkıyor. Tek gözüm yok diye dert ederken, hayatında hiç ışığı görmemiş körleri düşününce bambaşka bir boyuta erişiyorsun.

Ben internetten araştırmayı seven birisiyim. Yer yer doğruluk açısından çok tehlikeli de olsa ChatGPT ve Bard'a da soruyorum. Olabildiğince teyit edip paylaşmaya çalışıyorum. Umarım yazdıklarım hatalı değildir, sen gene de bir daha bir daha başkalarına sor.

EHLİYET:

Sürücü adaylarında/sürücülerde aranan sağlık şartları ile ilgili muayene yönetmeliği burada: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=10664&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

Madde-5'i oku. Monoküler ehliyet almanın şartları var. Mesela denilmiş orada "Monoküler sürücülerde görme gücü gören gözde 1,0 (tam) olmalıdır." şeklinde. Yine mesela "en az 1 yıllık adaptasyon süreci geçmeli ve sonunda şahsın 120 dereceden daha az olmamak koşuluyla görüş alanına sahip olduğu saptanmış olmalıdır" şeklinde...

Eğer şartlara uyuyorsan sana monoküler ehliyet verilecek. Onun da şöyle kısıtlamaları var:

ç) Monoküler kişiler;

1) Birinci grup sürücü belgesi sınıflarından alabilir.

2) Ambulans, resmi veya ticari araç kullanamaz.

3) Kendileri açısından konulan kurallara uyup uymadıklarının denetlenebilmesi için sürücü belgelerine monoküler kodu yazılır.

4) Kullanacakları araçların içinde, sağında ve solunda olmak üzere en az 3 adet ayna bulunması zorunludur.

5) Sürücü belgesi aldıktan sonra her yıl bir göz tabibinden sağlık raporu almaları zorunludur.

6) Kullanacakları araçların azami hız sınırları; yerleşim yeri içinde 50, yerleşim yeri dışında 18/7/1997 tarihli ve 23053 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 100 üncü maddesinde belirtilen hız sınırlarından 10 km daha az olmalıdır."

Yine başka bir kaynak olarak şu site var, çok daha anlaşılır şekilde anlatmışlar: https://ehliyetsinavihazirlik.com/index.php/monokuler-ehliyet.html

İŞ HAYATI:

Öncelikle derinlik algısı gerektiren mesleklerden, pilot, kaptan, cerrah, inşaat işçisi, sanat/tasarımda derinlik perspektif gerektiren meslekler senin için uygun değil. Yine denge kaybı yaşayabileceğin tehlikeli meslekler uygun değil.

Bunlar dışında bir çok alanda rahatça çalışabilirsin; programlama, yazlım geliştirme, veri analizi, yapay zeka, istatistik, öğretmenlik, yazarlık, editörlük, çevirmenlik, elektrik mühendisliği, biyolog, kimyager, fizikçi, matematikçi, avukat, savcı, hakim, insan kaynakları, pazarlama, satış... envai çeşit var.

Yani bu alanlarda, eğer ki işte derinlik algısı gibi şartlar yoksa, sana kimse engel olamaz, sana kimse ayrımcılık yapamaz için rahat olsun. Olur da işe başvurur da alınmazsan gözünle alakalı diye yorma, yine kimse iş bulamadığından dolayı oluyor. Sen dediğim gibi bu üniversite, yabancı dil, kendi alanında çok ilerlersen, dopdolu bir insan olursa seni kimse durduramaz. Kamuda da yine ilgili mesleklerin şartları var, orada da şart yoksa, diğerleri ile eşitsin. Bir de engellli raporun varsa hem KPSS hem EKPSS girme hakkın oluyor, atanma şartlarındaki sağlıkla ilgili kısıtlamalar yoksa pekala atanabilirsin.

SOSYAL HAYAT:

Bu farklı göz olayında biliyorsundur, protez göz çözümleri varmış. Youtube'da gördüm epey diğer göz gibi yapıyorlar. Doktoruna danış bu konuları. Van kedisi meselesinde dediğim gibi kendine barışmanla aşabileceğin meseleler. Ünide uzaktan tanıdığım biri vardı, onda bu göz tembelliği tedavisinden dolayı göz kapama bandı kullanıyordu, hatta korsan gibi bir model bulmuştu, Karayip Korsanları'nın da konuşulduğu dönemdi. Çok yakışıyordu, halen de görüntüsü aklımda.

Şimdi sen tabi ister istemez, ilkokul akran zorbalığından liseye devam eden, aslında belki de çok kötülükten değil de işte ilkellikten kaynaklanan, daha henüz tam olgunlaşamamış insanlara çok maruz kalmışsındır. Ama hayat böyle devam etmeyecek. Üniversite ortamı birden değişimin başladığı yerler, özellikle iyi bir üniversite ise, başlı başlına marjinal topluluklar var. Olabildiğince farklı olup ve bu farklılığa saygı duyan insanlar olacak. Çünkü 18 sonrası ergenliğin bitip, ruhun özgürleşme devresinde karakterler tam zıt olarak değişiyor. Hep bu klişe yaşanır; lisede çok ezik içine kapanık bir kız birden üzerindeki baskıyı ünide yener, bambaşka bir dişi karakter olur.

RAPOR:

Engelli raporunun dezavantajları araştırdım bulamadım. Şöyle olmuş genelde bazı insanlar bir sebepten psikiyatri raporu veya sahte rapor mu ne almış (bir takım engelli haklarından faydalanmak için) Sonra bu raporu başka haklardan dolayı iptal etmek istemişler (örneğin polis olmak istemek gibi) E senin durumuna bakarsak zaten baştan bazı meslekleri eleyerek bir hayat amacıyla ilerliyor olacaksın. Bu rapor olmasa da zaten sağlık şartlarından elenceksin, hani öyle bir rahatsızlığın olurdu ki saklayabilirdin (psikolojik gibi düşün) o zaman tabii ki engelli raporu almaman lazımdı.

Bir de sanki bu engelli haklarını fişleme gibi düşünüyorsun sanki? Bu sana verilen bir ayrıcalık. Ayrıcalığı kullanıp kullanmama hakkı senin istediğin ölçüde olacak. Gündelik yaşamı sormuşsun, toplu taşıma düşünelim, ister ücretli kart bas, ister engelli kartınla bedavadan geç. Hangisini istiyorsan o olsun, bu verilen haklara sana daha çok engel çıksın diye verilmiyor nihayetinde.

kaynak neresi diye sormaya korkar oldum.

sarışın mavi gözlülerde daha çok gözlemlenen ırsi bir rahatsızlık oluyor. tembel göz muhabbeti. sürekli olmasa da arada aksaklık yaratabiliyor. eşimin bir kuzeninde var, diğer kuzeninde yok mesela. ikisi de sarışın mavi gözlüler eşim gibi. bu göz kaslarına bağlı sinirler ile alakalı. tabi yaralanma darbeye de dayalı benzer rahatsızlıklar sonradan oluşabiliyor. mesela sol gözde varsa ya çok sık ya çok nadir olarak rahatsız göz anlık hareket edemiyebiliyor, odaklanmayı kesiyor.

Beylikdüzü Belediyesi TVyoutube

Atatürk'ün En Güzel Görüntüleri

https://www.youtube.com/watch?v=cfMz03_3los

Kardeşim merhaba,

diğer konularda arkadaşlar bir çok şey yazmışlar ben gözünün fiziksel görmtü kısmı ile ilgili şunu söylemek istiyorum.

arkadaşımın babaanesinin gözünü doktor farklı bir boya ile boyayarak 2 gözünün de aynı renk olmasını sağlamıştı.

baktığında farkedilmiyordu,

yine daha önce çalıştığım işyerinde bir arkadaş protez göz kullanıyordu, çocuğu 2 aydır tanıyordum ama bir gün gözünü çıkarıp şaka yapana kadar protez olduğunu farketmemiştim.

Eyvallah Hocam ne demek.

NORMAL EHLİYETE ÇEVİRME:

Anladığım kadarıyla bazıları başka hastalıklardan dolayı geçici olarak monoküler olabiliyormuş. İyileşme olursa, şartları sağlarsa yine normale dönebilir.

LOGO-STICKER:

Bloglar, firmaların reklam amaçlı koyduğu yazılar eski olabiliyor. Hatta Engelliler . gen .tr diye bir forum var 2021'deki bir kullanıcı halen eski bildiğini yazmış, Google da en tepeye koymuş.

Olay şu, ilk yasa çıktığında, sticker ve gece maddeleri varmış:

7) Gece araç kullanamaz. (Gece: gün batımından bir saat sonrası ile gün doğumundan bir saat öncesidir.)

8) Kullandıkları aracın arka camının sol ve sağ üst köşelerine monoküler olduklarını belirleyen işaret yapıştırılması zorunludur. (Ek: 1)

Ama bu maddeler daha sonra kaldırılmış. Gece de araç kullanabiliyorsun, herhangi bir işaret yapıştırma zorunluluğun yok.

Kaynak: https://www.engelliler.biz/konu/monokuler-ehliyet-goz-tembelligi-ve-engelli-raporu.130249/

Zaten esas olan kaynak Mevzuat.gov.tr'de olur. O siteye girip arama yapmak lazım. "SÜRÜCÜ ADAYLARI VE SÜRÜCÜLERDE ARANACAK SAĞLIK ŞARTLARI İLE MUAYENELERİNE DAİR YÖNETMELİK". İlk mesajımda link vermiştim, ama bu forumun referanslı link sistemi yüzünden bozulmuş, şöyle kopyala yapıştır yapabileceğin şekilde paylaşayım:

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=10664&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

Veya da Google da 10664 mevzuat diye aratırsın.

AYNA:

Bu konuda memura birisi sorup cevap almış, özetle artık günümüzdeki araçlarda zaten 3 ayna mevcutmuş (yani bildiğimiz sol-sağ dikiz aynaları ve araç içi ayna) o yüzden farklı bir ayna yok yani... Herhalde eskiden mi artık bazı araçlarda yokmuş. Yönetmeliğe de minimum şart olarak yazılmış kalmış öyle.

Kaynak: https://www.engelliler.biz/konu/monokuler-arac-kullaniminda-yonetmeligin-4-maddesindeki-aynalara-iliskin.39414/