Svs Subwoofer paylaşım başlığı (10. sayfa)

Evinizin durumu bana Digiturk’te izlediğim, Kevin McCloud’un sunduğu Büyük Tasarımlar (Grand Designs) belgeselini hatırlattı... :)  İstediğiniz gibi bir ev yaptığınız için şanslısınız.

İnternette iki subwoofer kullanılmasının daha iyi olduğu konusunda genellikle bir fikir birliği var.

Bunun nedeni oda içinde durağan dalgalar olarak tercüme edebileceğimiz “standing waves” konusu...

Bir subwoofer’ın sabit bir frekans verirken oda içinde dolaşırsanız subwoofer’ın sesinin bazı bölgelerde azaldığı (null points) bazı bölgelerde de çoğaldığına şahit olacaksınız.

İki subwoofer kullanılması halinde bu bölgeler farklılaşıyor.

Ancak iki subwoofer kullanılması halinde bu sub’ların kesinlikle odada simetrik olarak yerleştirilmemesi, asimetrik olarak yerleştirimesi, hatta bu asimetriklikten kastın sadece yatay değil düşey düzlemde de olmasının yararlı olacağı, aksi takdirde iki sub kullanmakla sorunlarınızı da ikiye katlayabileceğiniz belirtiliyor.

Bu durumda daha önce Dousk arkadaşımızın belirttiği gibi tek ama daha üst segment sub kullanılması daha iyi netice verebilir.

Ben hiç çift sub kullanmadım. Kullandığım sub’lar (yazlıkta ve kışlıkta) 15” sürücülü, 1000Wrms amfili sublar. Benim sub’dan anladığım da bu düzey. Sürücünün bence 18” olmasa bile 15” olmasında yarar var. Zira oyunun adı “hava”yı harekete geçirmek.

Merhabalar. Benimde seneler önce çift subwofer ile bir deneyimim olmuştu.

Kef cube2 ile uyduları metal sürücülü olan bir sistemim vardı.Kht 2005 modeli.

Ses çok parlak olduğu için marantz sr 5600 amfimin center pre çıkışından ikinci subwofer bağlantısını yapmıştım.Arka uyduların altınada yine denemek için bas veren iki hoparlör daha ilave etmiştim.İkinci eklediğim subwofer thx olduğu için sanırım daha üst frekanslarıda veriyordu ve center kanalı adeta sinema salonu hissiyatı verdi.Benim hala unutamadığım ve aynı tadı bir türlü bulamadığım bir sistem olmuştu.

Bu arada o parlak ses veren uydular bile harika geliyordu. Sistem uyumu çok önemli.

Neyse, konuya uyumlu olmadı belki ama paylaşmak istedim.

evet açıklamanız için teşekkürler. Kafamda yanlış bi düşünce vard paylaştığınız yazıyı okuyunca anladım düşük hertz zaten birim zamanda alınan yol fazla bastada aslında 20 hz alacağı yol 300 hz göre 1,5 katı yani odanın büyük olması önemi yok zaten fazla fazla yetecek yani büyük bir bass alıp tam verimli kullanınca zaten evi dolduracak ve hatta tahminimce duvarlarda sıvasız olacağı için ses dağılacak. pb3000 yada 4000 elki ultra 16 ile bi başlamak şuan mantıklı geldi.

Kapalı (sealed) kabin mi, port’lu kabin mi seçeneğiniz konusunda:

Ben port’lu kabin sub’ları pro sahne seslendirme hoparlörlerinin sesine benzetiyorum.

Sahne seslendirme sistemleri hoparlörlerini incelerseniz baslarda en fazla 50 Hz’ye kadar indiklerini görürsünüz. Yani ev hoparlörleri gibi 35 Hz.lere falan inmezler.

Ama bu 50 Hz.yi öyle bir ses şiddetinde verirler ki gömleğinizin yakasının titrediğini hissedersiniz.

Hoparlörler konusunda bir üçgen vardır. Bu üç parametreden birini artırmanız halinde diğer parametrelerden fedakârlık edersiniz.

Bunlar:

1.      Kabin büyüklüğü

2.      Derin bas uzantısı

3.      Güç ve verim

Kabin büyüklüğünü sabit varsayalım.

Sahne seslendirme sistemleri hoparlörleri derin bas uzantısından fedakârlık ederek maksimum güç ve verime, dolayısı ile ses şiddetine odaklanır.

Ev tipi sub’larda da port’lu olanlar buna benzer.

Eğer maksimum gürültü üretmek ve THX standartlarını da karşılamak istiyorsanız kabini port’lu yaparsınız.

Kapalı kabinli sub’ların frekans tepkisi daha erken inişe geçer.

50 Hz.yi bir port’lu kabin kadar bile güçlü vermez.

Ama frekans tepkisi çok yumuşak eğimle inişe geçtiğinden daha derin baslara erişir.

Port’lu kabinlerde ise alt sınırlarından (sistem rezonans frekansı) itibaren baslar sert bir eğimle (~-18 db/oktav) inişe geçer, bu nedenle kapalı kabinler kadar derin basa erişemez.

Port’lu kabinlerde başka bir özellik daha vardır.

Woofer, sistem rezonans frekansı ve altında de-kuple olur, yani kontrolden çıkarak kendini kaybeder.

Bu nedenle iyi sub’larda sistem rezonans frekansı altında sert bir high-pass filtre uygulanır.

Netice olarak, port’lu kabinler bas ve orta-bası (50 – 150 Hz) çok kuvvetli verirler, ancak kapalı kabinler kadar derinlere inemez.

Buna karşılık kapalı (sealed) kabinler genel olarak daha düzgün, daha az pik-dipi olan bir frekans tepkisi sunar. Bu nedenle müzik için daha uygun olduğu söylenebilir.

açıklamanız için çok teşekkürler. Bende portlu portsuz noktasında arada kalıyorum çünkü sinema sistemi hariç müziktede kullanıcam ya o zaman delikleri süngeriyle kapatıp yada ayarlaya bilidiğim kadarıyla müziğe için yapmaya çalışacam. Sinema sisteminde istediğim portlu bazı çarpışma yada bombalama sahnelerinde o basın verdiği his daha güzel. o yüzden bass için önceliğim sinema olduğu için portlu almayı düşünüyorum. Ama hoparlörleri genel kullanırken müziğe göre yapmıştım. müzikte çok bas aramam olsa olur mu olur ama ihtiyaç değil. filmde bass ararım geneldede filmde dolby sistemi ve bunun yanında güzel bas etkisini isterim oda portluda mevcut gibib duruyor

Dediğiniz gibi gerektiğinde portları "port bung" denilen sünger ile tıkamak iyi bir seçenek.

Böylece kabinler belirli ölçüde kapalı kabin gibi davranmaya başlar.

Esasında bu yöntem full-range hoparlörlerle de kullanılan bir yöntem...

Bir çok port'lu full-range hoparlör üreticisi hoparlörün yanında gerektiğinde kullanmak üzere port bung veriyor.

Oda akustiği nedeni ile bas fazla geldiğinde bunların kullanılması öneriliyor.

Diğer taraftan, kapalı kabinler de eksik kalmıyor.

Ben kapalı kabin kullanıyorum.

Örneğin Eric Clapton'ın konser videolarında baterist Steve Gadd'i tüm haşmeti ile dinleyebiliyorum. :)

(Not: bazı port'lu sub'ların sesi diri değil, uğultulu olabiliyor)

Benim seçimim daima kapalı kabinden yana...

Eğer bir sub müzik için iyi ise ev sineması için de iyidir.

Ev sineması için ne kullansanız, yeter ki yeterince güçlü olsun, işi görür.

Ama bunun tersi mümkün değil.

Port'lu hoparlör sistemi belki full-range hoparlörlerde tolore edilebilir.

Ama bence sub'larda port iyi bir fikir değil. Amaç maksimum gürültü değilse...

@Kursun_ hocam, hayli yüksek sesle bir film izliyoruz ve bass yoğunluklu bir patlama sahnesi var. subwoofer'ın yeterince güçlü olduğunu varsayarsak patlama sırasında içimizi titretecek şekilde bir etki almak için sealed mi portlu mu daha uygun olur ?

Merhaba.

Daha önce dilimin döndüğünce farklarına değindim.

Woofer’ın yeterince büyük (12”, tercihen 15”), amfinin yeterli (en az 500W, ama ideal olarak 1000W) olması halinde her ikisinin de makul yüzölçümlü bir salonda (30-70 m2) deprem etkisi yaratması mümkün.

(Not: bahsedilen tüm güç değerleri elbette RMS continuous güçler.)

Alınacak neticenin kalitesi odanın ölçülerine ve subwoofer’ın oda içinde yerleşimine de bağlı.

Bunun ötesinde seçim zevke kalıyor.

Wilson audio wach dog modeli bur dostuma ait.dusunurseniz fiyat konusunda yardımcı olabilirim. https://www.sahibinden.com/ilan/ikinci-el-ve-sifir-alisveris-ev-elektronigi-ev-muzik-sistemleri-wilson-audio-watch-dog-active-subwoofer-1117391116/detay

Çok teşekkür ederim ilginiz için 🙏Ancaki yukarıda saydığım markalar dışında bir ürün düşünmüyorum. Muhtemelen sıfır alacağım zaten ancak önce bu 3 alternatifi dinleyen varsa, görüşlerini duymak benim için son derece değerli ☺️

👍sw arayışında başarılar dilerim. Üst segment te hem av forumda hemde audioholics te svs ipe başlıklar hatırlıyorum. Bir bakın isterseniz.

Çok teşekkür ederim 🙏 🤗

Merhaba,

tekrar hobiye dönüş yaptığınız için sizi tebrik ederim. Virüs aktifleşti demek  

Saydığınız üç subwoofer markası da piyasanın kalbur üstü ev sineması markaları.

Ben kendimce sıralama yapsam modeline vs. göre değişmekle birlikte

1. JL
2. Velodyne
3. SVS

şeklinde sırlardım. Jl in şu an E serisini kullanıyorum. Duvar tipi sinema hoparlörlerinin zayıf yanlarını gayet iyi örtüp ev ortamında tatminkar bir güç sergiliyor. JL in F serileri çok iyi. Kullanan arkadaşlarım var onlarda görme dinleme şansım oldu.

Velodyne DD15 kullandım zamanında. Çılgın günlerdi  

Apartmanı sallıyordu. Bir keresinde oğluma Star Wars serilerini seyrettiriyorum, ilk filimden başladık izliyoruz bir hafta sonu. Hangisindeydi o Luc Skywalkerın çocuk hali motorsiklet yarışı yapılıyor gezegende. Uzunca bir yarış sahnesi. Hem filme kendimizi kaptırmışız hem de sese biraz fazla yüklenmişiz. Motor patlama sahneleri çarpışma sahneleri felan var. Sub öyle gümdbürdiyor ki biz salonda hissettiğimizin iki üç katını tabii mutfakta hanım hissetmiş. Mutfakta bardaklar masada gezmeye başlamış. Daha garibi bizim yenge apartmanda bizim kata çıkıyormuş merdivenlerden. bir sub patlamasında merdivende yakalanmış. Deprem oluyor sanmış. Merdivende olduğu yere çökmüş bir süre.  

Yani Velodyne da kullandığım en iyi sublardandı.

SVS 4000 ve 14/16 yı da test amaçlı gidip dinledim bir kaç kere. hiçbiri beni tatmin etmedi. İkna olmak ve almak da istediğim bir markaydı ama olmadı. ev ortamında dinleme şansım olmadı.

son söz:

bütçe uygunsa önce JL F serisi  

kolaylıklar diliyorum.

@aticus3 Atilla abiciğim çok teşekkür ederim cevabınız için 🙏

Evet, geçmişte de konuşmalarımız olmuştu sizinle, hatırlıyorum dd15'i☺️

JL Fathom serisi kullanmıştım zamanında, evet müthiş gerçekten ancak fiyatı gerçekten çok yüksek.

Velodyne DD+ serisi de öyle ama hiç dinlemedim 🤷‍♂️

SVS'lerin fiyat Avantajı çok büyük, yarı yarıya neredeyse.

Forumdan @eraycelik80 Tuğrul abi kullanıyor sanırım ama yorumlarını göremedim detaylı olarak.

Yakın zamanda bir alım yapmayı planlıyorum.

Aslında çok olumlu yorumlar var yurtdışında ancak belki sizin dilediğiniz ortamlar ilgili olabilir mi? 🙄

Veya DD15'den sonra SVS hafif gelmiş de olabilir ☺️

Ben alınca buraya detaylıca bol fotoğraf ve videolu bir inceleme yaparım söz veriyorum 🙌🤗

Sen SVS yi kafaya koymuşsun o zaman. Hayırlısı diyelim.

Paylaşımlarını bekliyoruz.