🇹🇷TSK'nın Suriye - Irak Harekatları💥(YPG Halep'de çatışmaları tekrar çıkardı)-[ANA KONU] (44. sayfa)

Valla iyi niyetini her ne kadar anlasam ve takdir etsem de, söylediğin şeylerin TSK'yı komple kapatalım demekten çokta bir farkı yok.

Dibimizdeki terör örgütleri ile savaşamayacaksak ordu niye var ben anlamış değilim.

Hayır bari bir çözüm söyleyin, adamlar abd'nin açık desteği ile orada otoriter bir yapı kurmaya çalışıyor, devletleşecekler, o zaman da zaten yıllar boyunca gerek sivil gerekse asker zaiyatı vereceğiz. İlerde bunların yaşanacak olması vicdanen rahatsızlık vermiyor mu? Bu gün suriye'de yaşanabileceklere üzülüyorsun tamam güzel, ilerde de zaten bu pyd / pkk güçlenip otorite sahibi oldukça biz yine şehit vermeye devam edeceğiz. Onun sorumluluğunu nasıl alabiliyorsun mesela?

Yani çözüm önerin ne, şehit verme riski var TSK'yı kapatalım, bu mu? Ya da şehit verme riski var Türkiye haritasını 3 parçaya bölüp doğuyu o tarafa batıyı bu tarafa verelim bu mu?

Nedir çözüm onu söyleyin destekleyeyim. Savaş çığlığı atmıyorum neticede, olabilecek en az zarar neyse ona yönelmeye çalışıyorum. Yılanın başını küçükken ezmek en sağlıklısı. Siz diyorsanız ki bunun daha sağlıklı bir yolu var, onu söyleyin ben de desteklerim zaten.

Diplomasi önerisi güzel, kansız ve kalıcı bir çözüm olacaksa çok güzel.

Tek bir sorun var saymış olduğun devletler, özellikle de israil, onlara istediği şeyi vermediğin müddetçe seninle anlaşmazlar biliyorsun. Bu ülkelerin bir plan projeleri var. Hele ki israil, doğuyu kürdistan olarak yeni harita çizip vermediğin müddetçe adamlar kuyunu kazmaya devam edecek.

Ya biz sizinle diplomatik yollara başvurmak istiyoruz diye masaya oturursak, ne vereceğiz mesela? Bi kere Yunanistana mavi vatanı vereceksin mecbur, 12 mile çıkarmak istiyorlar sınırı. Adamlar utanmasa bize dicek ki siz sahilde bile denize girmeyin diyecek, o derece sıyırmış vaziyetteler. Doğu denizi verirsin bi güzel diplomatik çözüm istiyorsan, Kıbrısı'da verirsin hatta. BM'ye önceden verilmiş bir mavi vatan sınırımız var, BM kabul etmiş, yunan diyor ki hayır bu kabul edilemez.   Sizin diplomasi yoluna gidelim dediğiniz ülkeler kafayı sıyırmış vaziyette, Türkiye'nin her tarafında ayrı bir plan projeleri var hayvanların. Bunlara istedikleri her şeye vermeye razıysanız diplomasi yoluna gidebiliriz.

Türkiye zaten çoğu şeye taviz veren bir ülke, adamlar bedavadan adaları işgal etti hala rahat durmuyorlar. O şekilde bile rahat durmayan adamlar diplomasi de bizden ne isteyecekler sizce? Adalar işgal edilince de herkes karşı çıkıyordu mesela, peki o konuda bile bu kadar rahatsız olduysak, diplomasi yoluyla diğer şeyleri vermekten rahatsız olmayacak mıyız?

Evet son yıllarda bir karşı çıkma baş kaldırma halindeyiz bu aşikar. Ama önceki yıllara bakıldığında terör örgütü mesela 50 yıl önce kurulmuş, her batı devletinden destek alıyor, avrupa ülkelerinde banka hesapları olan bir örgüt.

Batı zaten Türkiye'nin sus - pus zamanlarından beri sürekli bu ülkenin düşmanlarını besleyen bir yapı. Bunların gerçekten terör örgütünü sınırımızdan silecek şekilde bizimle diplomasi yoluna gideceğine inanıyorsanız, öyleyse ben de varım, denensin yani diplomasi. Her ülkenin derdi toprak, kaynak. Ortadoğu'da başka bir şey yok, kaynak üzerine kurulu her şey. Ha bir de israilin büyük israil projesi var, kaynakları vereceksin, büyük israil topraklarını da vereceksin, akdenizi ve kıbrısı da vereceksin, o zaman güzel bir diplomasi anlaşması sağlanmış olur.

Benim aklıma gelen bunlar, ama eğer diyorsanız ki hayır; diplomasi'de hiçbir şey vermeyeceğiz, masaya oturup terör örgütünü beslemeyin diyeceğiz ve onlarda kabul edecek, biz de suriye'den vs. çıkacağız bu kadar basit diyorsanız, kesinlikle varım. Samimi olarak destekliyorum o zaman.

İsrail 1979'da tanınma ve barış karşılığında 1967'den beri işgal altında tuttuğu Sina Yarımadası'nı Mısır'a geri vermişti.

Tezkere PKK'ya karşıysa neden İdlib'e yığınak yapıyoruz? İdlib'de PKK mı var?

Askeri operasyonlarda olası saldıracak örgütlenmelerde göz önüne alınır. Biz pkk'yı temizlerken birden rejim İdlib'e saldırırsa bu sefer oradaki mevzilerin düşer. O Yüzden bir bölgede ne kadar sana düşman örgüt varsa her tarafta mevzilenirsin ki sen operasyonunu sürdürürken 2. bir faktör seni geriye atmasın.

Ya biliyor hocam ne anlatiyorsun.idlibde libyada karabagda neden durdugumuzu cok iyi biliyorlar.bunlarin aslından biri bir keresinde "islamci isid sinirimizda olacagina seküler pyd olsun daha iyi " yazmisti.

Terör örgütleri normalde gayri nizami harp taktiği sayesinde kendinden kat be kat büyük orduları yorabilir fakat Suriye de durum artık böyle değil. Bir devlet gibi mevzilenmiş, savunma merkezleri kurmuş ve düzenli bir ordu sistemine geçilmiştir. Yani iş gayri nizami harpten çıkıp nizami harbe dönmüştür. Bu yüzden bu sefer ki operasyon normal bir devletle savaşmaktan çok daha kolay olacaktır.

Hazır cevap vermişken şu mesajınıza da cevap vermek isterim.

Teçhizat elbet önemlidir fakat en önemlisi asla değildir. Harp okullarında sırasıyla önce dünya savaş tarihi, taktik dersler, lojistik yönetimi, istatistik, Coğrafya ve Türk Savaş Felsefesi öğretilir.

Silah sistemleri ise daha ileriki senelerde subay adaylarına anlatılır.

Eski/yeni fark etmeksizin tüm komutanlar cephede en önemli şeyin dünya savaş tarihini bilmek olduğunu söyler.

-----------------------

Ayrıca sürekli orada askerlerimizin şehit olacağını söylüyorsun. Ne yazık ki her operasyonda şehit gelir, operasyon hazırlanırken temel ilke en az zayiatla operasyonun amacını gerçekleştirmektir.

İşin sevindirici tarafı bölgedeki askerlerimizin sizin gibi ölmekten korkmadığıdır.

Sizin için aşağı askerlik yemininin bir parçasını bırakıyorum iyi okuyun

"...İcabında Vatan, Cumhuriyet Ve Vazife Uğrunda

Seve Seve Hayatımı Feda Eyleyeceğime

Namusum Üzerine And İçerim."

Teröristleri zımbalarken hamilerine de ders vermek için yığınak yapıyoruz yani kısacası Rejim diyor ki: Pkk'yı vurursanız biz de sizi vururuz. Türk ordusu: Gelin sıkıyorsa bizi vurun sonra ayvayı bir güzel yiyin. yani açılımı bu kısa ve özetle.

Ne yapayım mezun olmadan silah alıp cepheye mi koşayım veya bir emekli komutan açıklama yapması için illa silah alıp cepheye mi gitmesi lazım?

Ben senin dediklerini tek tek TSK Kara harp okulu dersleri çerçevesinde ve alanında uzmanlaşmış komutanların yorumları/kitapları çerçevesinde çürüttüm. Varsa eğer hayır yanlış dediğin belgeli de ispatlamasını bilirim.

Ayrıca Askerlik andını ve anlamını iyi bilmek için edebiyat profesörü olmanıza gerek yok gayet açık yazılmış.

Fikrin kalmayınca üslubun çok güzel değişiyor aferin sana.

Emekli Albay Hasan Attila Uğur'a göre 1 ay içinde tüm pkk Suriye'den temizlenebilir. Emekli Tümgeneral Pamukoğlu'na göre ise 4000 asker ile kandil düşebilir.

Hadi bakalım bu kişilerden daha mı iyi biliyorsun?

Bu arada, burada tartıştığım arkadaşlardan bağımsız olarak söylüyorum konu şehit vermekten açılmışken.

Maalesef bu ülkede sırf muhalefet olmak için, orduya yapılan insansız hava araçlarını bile tüm dünya'da ilgi görürken küçümseyip "millet aç aç" sloganlarıyla köstek olmak isteyenler de var. İnsansız araç demek, şehit vermemek demek, 20 askerin yapacağı işi tek başına yapmak demek. Buna niye destek veremiyorlar peki? Bu soruyu bunlara köstek olanlara soruyorum direk.

O kişilere sözüm; eğer samimi şekilde asker kaybetmeyelim diye sınır ötesi operasyonları desteklemiyorsanız, o zaman sizleri insansız hava araçları konusunda devletinizi %100 desteklemeye davet ediyorum muhalif bile olsanız.

Ama yok, kimileri o konuya da muhalif bu konuya da muhalif. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu lafı cuk diye oturuyor yani bunlara.

Bu söylediklerim herhangi birine karşı gönderme değil tekrar söyleyeyim, ben bilmeden insan fişlemeyi hiç sevmem çünkü. Ancak askerlere her muharebe hem can güvenliği anlamında mükemmel avantaj sağlayan hava aracı ve diğer silahların üretimine karşı çıkmış olan herkes üstüne alınabilir rahatça.