Çünkü o bahsettiğin kesim başkalarına fikirlerini dayatmaya ve onların istedikleri şekilde yaşatmaya zorluyor. Kendi aralarında bile "en iyi müslüman benim" kavgası yaparken başka inanca sahip olanlara saygı göstermeleri beklenemez. Ayrıca dediğin gibi devamlı her konuda mağdur edebiyatı yapmaları bu ülkede çok tutulan bir şey. Forumda da bu zihniyette üyeleri bolca görebilirsin. |
Soner Yalçın'dan güzel bir yazı (Mahmut Ustaosmanoğlu) (3. sayfa)



-
-
Keşke gömmeyelerdi şeyh hazretlerini çürümeyen kokmayan cesedini cümle alem görüp utansaydı yerin dibine girseydi.
-
Türkiye'deki laiklerin mormonlara tepki göstermesi saçma değil mi? Türkiyede laiklerin yaşam tarzına müdahale eden kesim mormonlar olsaydı onlara da tepki gösterirdi.
Her millet kendisine en çok dokunana tepki gösterir.
Buradaki sıkıntı bunları anlayamayacak kapasitedeki insanlar gazetelerde köşe yazarlığı yapıyor.
-
Soner YALCIN'dan devam edecek olursak ...
www.odatv4.com
TÜRKİYE SOLU BUNLARI NEDEN BİLMİYOR?https://www.odatv4.com/siyaset/turkiye-solu-bunlari-neden-bilmiyor-3011081200-3414TÜRKİYE SOLU BUNLARI NEDEN BİLMİYOR?
Bir gerçeği kabul etmeliyiz:
Türkiye solunun çoğunluğu kültürünü/dinini okuyup araştırmamıştır.
K. Marks’ın Katolik kiliseler için söylediği “din afyondur” sözünü henüz aşamamıştır.
İslam’ı bilmemektedir. Halkının inancını dışlamıştır.
Tasavvufu/Anadolu Müslümanlığını elinin tersiyle iteklemiştir.
Tasavvufu; aklın ve bilimin öğretisi olmadığını söyleme kolaycılığına kaçarak kendi coğrafyasına yabancılaşmıştır.
Ne Muhyiddin Arabi’yi ne de Muhammed Nur’u bilir.
Şeyh Bedrettin’i sadece Nazım Hikmet’in şiirinden tanır.
Trajik sonu nedeniyle Ozan Nesimi’nin adını duymuştur ama hocası/öğretmeni Fazlullah Esterebadi’den bi-haberdir.
Herakleitos’un “diyalektiğin atası” olduğunu; Hegel’in, Marx’ın düşüncesinin buradan doğduğu bilir ama nedense vahdet-i vücud’a burun kıvırır. “Enel Hakk” diyen Hallac-ı Mansur’u okumaz.
Söyler misiniz; Ömer Sikkini, Sabetay Sevi, Niyazi Mısri, Papa Eftim öğrenilmeden bu topraklar anlaşılabilir mi?
Anadolu tarihindeki çoğu toplumsal ayaklanmaların dayanağının vahdet-i vücud olduğunu bilmezse bu toprakların yazgısını nasıl değiştirebilir?
Hamza Baliler’in, İsmail Maşukiler’in neden boyunlarının vurulduğunu anlamazsa halkıyla nasıl kucaklaşabilir?
Birinci Dünya Savaşı’na katılan gönüllü “Mevlevi Taburları”yla gönüldaşlık kurmazsa kiminle birlik olabilir?
Horasan doğumlu Nakşibendiliğin, Halid-i Nakşibendiliğinden farkını bilmezse, Kürt halkının Şeyh Barzani’nin emrine sokulma çalışmalarını nasıl kavrayabilir?
“Türkler kılıç zoruyla İslam’a geçtiler” kolaycılığından kurtulamazsa; dinin, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyaset üzerindeki etkisini nasıl analiz edebilir?
Acıdır; Türkiye solunun umarsız tavrı nedeniyle; bu konular “inanç” (skolastik) temelde çalışmalar yapan muhafazakar akademisyenlerin-yazarların inisiyatifine bırakılmıştır. Onlar da ehlisünnet bakış açısıyla başta vahdet-i vücud olmak üzere tüm tasavvufu kendi anlayış kalıplarına sokmaya çalışmaktadır.
Daha iyi niyetli olanları ise - tıpkı solcuların hatası gibi- tasavvufu fikir hareketi olmaktan çok, bir gönül ve ruh hali meselesi olarak göstermek istemektedir. Hatadır.
Bakınız tasavvuf sadece Alevilik-Bektaşilik değildir.
Osmanlı’nın Safeviler’e karşı bir siyaset gereği benimsediği Sünniliğin zamanla nasıl resmi ideolojiye dönüştüğünü bilmeden bugünkü gerici siyasal oyunlar nasıl bozulabilir?
Eğer halkı kazanmak gibi bir derdiniz varsa dininizi/kültürünüzü bilmek mecburiyetindesiniz.
Aydınlık bir din olan İslam’ı yobazların elinden kurtarmak için bunları öğrenmek zorundasınız.
İnsanımızı cehalet bataklığından ancak böyle kurtarabilirsiniz; yasaklarla, kaba ve sert söylemlerle değil.
Bilinmelidir ki vahdet-i vücud laikliktir.
Bilinmelidir ki Farabi’yi, İbn-i Sina’yı savunmak devrimciliktir.
Gerçek şu ki; insan bilmediğinden korkar…
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Ulusalcıların başındaki perinçeğin hayat hikayesine bakın bir dönem öcalana çiçek uzatırken bir dönem en büyük Atatürkçü bir dönemde maocu ...
Yani idüğü belli olmayan çıkarlar için hızlı dönen gerçek R ci grup bunlar. Ben onlara değil onlara inanan kitlenin kafa yapısını merak ediyorum. Ha bilmeyenlere şunu söyliyim akp yi bu adamlar yönlendiriyor. Bunu ben değil perinçek söylüyorlar. Sonra diyorlar ki ülke niye böyle marjinal kararlar alıyor. Marjinal partiler ülkeyi aklı selim ile değil marjinal kararlar ile yönetir. Bazı şeyleri anlamamızın sebebi tam olarak bu.
Bu arada konu sahibi klasik takiyyeci. Cemaat sevmem ama övenleri severim. Akp kötü ama muhalefet yok. Ters algını seveyim. Bilader dh gibi platform da boşuna uğraşıyon. Facede falan daha çok inanan bulursun.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Şeyh hazretleri meşgul şimdi
31, 32, 33, 34. Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Alacağımız çok yol var.
Kilise nikahı diye bir şey var. Hahamlar ve papazlar dini nikahı kıyıyorlar. Ama bizde imam nikahı "laiklik neredeeee !" diye halen sorgulanıyor.
Müftülere resmi nikah kıyma yetkisi muhabbeti, yaygarasını geride bırakalı çok olmadı.
İslamda yeri olsa ve dini nikah camilerde yapılsa, kilsede yapılanı hayranlıkla izleyen kitle inanın nasıl camide olur, ülke elden gidiyor diye yeri göğü inletirdi.
-
Yalnızca solcu olan Türklerin değil; Türklerin genelinin tarihsel ve teolojik konularda bilgisinin oldukça sınırlı olduğu bir gerçek. Soner Yalçın buradan yine yanıyor. Tasavvufu - veyahut Aleviliği - daha öncesinde Hıristiyanlığa yapıldığı gibi Marksist devrimci sol kalıplara sokmak hiç kimseye halkla empati kurdurtmaz. Halkın zaten tarih boyunca değişmeyen sabit bir ruhu ya da kimliği de bulunmaz. Kimlik doğuştan bir miras değil; sonradan kazanılan ve benimsenen, tarihsel süreç boyunca bileşenleriyle beraber evrilerek değişen bir sosyal kurgu ve günün birinde belirli koşullar altında kimlikler bileşenleriyle beraber terk edilebilir ya da unutmaya yüz tutabilir. Hiçbir İmamhatip okulunda 15.asırda yaşamış bir Tasavvufçuyu öğrenemezsiniz Wikipedia'dan Efesli antik Hellen / İon Herakleitos'u öğrenemeyeceğiniz gibi. Bu eskide yaşamış insanların konuştukları dillere ve literatürlerine vakıf olsanız dahi bir yere kadar dünyalarına ve anlayışlarına nüfuz edebilirsiniz. Etseniz de ancak kendi zihninizden onlara bir otantiklik ya da benzerlik yakıştırırsınız; Yalçın'ın Marksist önyargılar (bias) yakıştırması gibi. Değişmeyen otantik bir Türk-İslam kimliği bulunmuyor otantik bir Hellen ya da Amerikan kimliğinin ya da Marksist devrimci ruhunun bulunmaması gibi. Aralarındaki paralellikler de tamamen tesadüfi. Benimsediğiniz mitlerin ve sembollerin başka bir aidiyete ("devrimci" sol) mensup birisi tarafından yüceltilmesi gururunuzu kabartıyor olabilir ama Yalçın ile beraber birbiriyle çelişen farklı mit ve sembollerinizi terk etmediğiniz sürece ortak bir dünyayı algılama ve bilgi sistemi kurmanızın imkanı bulunmuyor. Ki ne Türk solcularda ne de Türk İslamcılarında böylesi bir kabiliyet yok. Yalçın bu tarz basmakalıp Marksist vaazı sıfatını hak eden yazılarla yalnızca Marksist retoriğe aldırmayan ve mit/sembol övgüsüyle böbürlenen dincilere koz veriyor. Soner Yalçın olmayacak duaya amin diyor. Türkiye'deki seküler insanların derdini gayri sekülerler ve tarikatçılar lehinde görmezden geliyor.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X