Şimdi Ara

Siz gerçekten düşünüyor musunuz?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
0
Favori
545
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bu konuların defalarca açıldığını biliyorum ama durumumu belirtmek amacıyla bir de ben açmak istedim. İlk önce ne dinden( İslamdan) tam anlamıyla çıkabildim ne de dinsizliği ( ateizm, deizm, agnostisizm vb.) tam anlamıyla benimseyebildim. Bu kadar arada kalmamın en büyük sebebi ölüm korkusu daha doğrusu yok olma korkusu. Ne zaman ki dinden soğusam dinsizliğe yaklaşsam yok olma korkusu buna engel oldu. Belki de dinsizlerin bahsettiği gibi dinler bu korkuyu giderebilmek amacıyla insanlar oluşturmuştur, bilemiyorum. Belki bu gerçeği kabullenemiyorsun veya'' sen varsan ölüm yoktur, ölüm varsa sen yoksun" gibi cümleler sarfedebilirsiniz. Evet, yokolma bir gerçekse kabullenemiyorum. Yok olmayı düşündükçe bazenleri midem bulanıyor, kendime zorla yemek yediriyorum.Hatta o kadar çok korkuyorum ki mantıksızlıklarla dolu hadisleri bile kabul edesim geliyor. Yeter ki şu yokolma korkusu son bulsun. En çok korktuğum durumsa tamamen hadisçi, bilimi reddeden bir Müslüman olmak. Siz- herhangi bir dine inanmayanlar - gerçekten yok olmayı düşünüp kabulleniyor musunuz? Yoksa düşünmeye ne gerek var, ben varsam ölüm yok mantığıyla mı yaşıyorsunuz? Yok olmayı çok basite almıyor musunuz yoksa ben mi çok korkağım?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • Sadece din konusunda değil her konuda insan anlam vermeyi istiyor. Daha en yakınındaki gezegeni keşfedememiş gidip evrenin sonunda ne var diye soru soruyor anlam verip o boşluktan kendini kurtarmak için. Ben niye varım sorusu tabi baş çekiyor olmalı ki insanlar masallara inanacak düzeye gelsin.

    Yok olacaksak bile yok olma anı ya da yok olduktan sonrasının hiçbir önemi olmadığı için yok olma üzerine düşünmek ve anlam verme çabası benim için çok gereksiz. Her şeyi anında yaşayın ki olacak veya olmayacak şeyler üzerine stres yapıp kararlarınızı-yaşamınızı etkilemesin.

    Ne kadar zamandır korkuyorsun yok olma düşüncesinden?
  • hakiki imanı kalbine kabul ettiremeyen herkes korkar ölümden ve sonrasından
    en çok da korkmuyorum diyen ateist geçinenler korkar sadece sesli söyleyemezler
    şu foruma bir bak geriye doğru kaç tane inancı ortadan kaldırmaya çalışan konunun açıldığını gör işte hepsi ölüm ve sonrasında başına geleceklerden korkanların eseri korkmasa zaten düşünmez anlatmaz ama yalanlayarak kendini inandırmaya çalışıyor

    senin meselene gelince benim dikkatimi aslında

    tamamen hadisçi, bilimi reddeden bir Müslüman olmak.

    dediğin şey dikkatimi çekti ilim çinde de olsa alın diyen savaş esirlerini okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakan bir insana bilimi reddetme yaftası yapıştırmak ne kadar da acı
  • bir kaç sn sonra şu anki senin değişlerek yok olacağından ve onun yerine birkaç saniye sonraki senin geçeceğinden korkmuyorsun.
    çocukluğundaki senin yok olması umrunda değil.
    gece uyuduğunda sabah uyanacak olan kişinin sen olmama ihtimalinden korkmuyorsun.
    yani kendinin bile dinamik olan değişimin bir parçası olduğunu unutuyorsun. kendini statik bir yapı gibi düşünüyorsun.
    her iki seçeneği de irdeleyelim.
    1)eğer Tanrı yoksa ve herşey şans eseri oluştuysa sen öldükten belli bir süre sonra yine oluşacaksın demektir.çünki seni oluşturan şeyler(enerji,madde,içinde bulunduğun atmosfer vs.) sonsuz zamanda yeniden bir araya gelir.
    2)eğer Tanrı varsa ve sen iyi bir insansan seni neden yok etsin. yani sen güzel birşey yapsan niye yok edesin ki?sevdiğin güzel bir resim yapsan neden çöpe atasın?yada iyi bir şarkı bestelesen neden unutmak isteyesin?yada evinde beslediğin ve sevdiğin hayvanını neden sokağa atasın ki?
    umarım aydınlatıcı olmuştur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-70028DC79 -- 11 Mayıs 2018; 21:59:12 >




  • Hadis okuyunca bilimden uzak bir insan mı olunuyomuş? Bu nasıl bir mantıktır arkadaş. Ben boş vakitlerimde hadis okuyan bir insanım. Hem de şeriatçıyım. Ama sana kuantum fiziğinin 100 yıllık tarihini anlatırım. Ben kuantum fiziği konusunda 100'lerce makale kitap okumuş, belgesel izemiş insanım. 10 tane programlama dili biliyorum. Web tasarımından tut da, android programlamaya kadar bir çok program yazabiliyorum.



    Ama ben geçmişte, hadis okumazken, namaz kılmazken, boşa vakit harcayan sıradan bir insandım. Ne zamanki hayatın stresinden bunalmış bir vaziyetteyken kendimi Allah'ın evine sığınmış vaziyette namaz kılarken buldum, Allah'ım bana bir amaç ver diye dua ettim. O zaman bambaşka bir insana dönüştüm. Satmışım bu fani dünyanın anasını dedim ve kitap kurdu, bilgisayar kurdu oldum. Allah için kendimi işime adadım. Benim kurtuluşun, camiye gidip Allah'a sığındığım gün oldu.



    Hem zaten mekaniğin, cebirin, optiğin, tıbbın, astronominin temellerini atan islam alimleri, peygamberin hadisleri peşinden giden insanlar değil miydi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Hocam öncelikle sen ne güzel bir insansın. Çok güzel yazmışsın, eyvallah.

    Ölüm denen olay sana nasıl gözüküyor da korkunç gibi geliyor bence bunun üstünde durmak lazım. Karanlık bir odada yalnız başına çürüyor olmak gibi bir görüntü mü var kafanda?

    Ben ölümü miktar olarak çok fazla düşündüm, çok ilgilendim. Ve gördüm ki; o ölüm var ben yokum sözü bir yana; gerçekten, ölüm denen o şey yok, yaşanmıyor. Şöyle bir bakınca bu sonuca varmak gayet kolay aslında.

    Mesela doğumundan 50 yıl önce ne yapıyordun, şu an bi canlandırmayı denesene kafanda, nasıl hissediyordun? 50 yıl evvel henüz doğmamış olmak, çok acı veren bir şey miydi? Tahammül edilemez bir durum muydu?

    Öldükten sonrası da öyle olacağı için, bunda dert edilecek bir şey yok gibi duruyor. Sadece yaşamak var çünkü. İnsan hayatını, başlayıp biten bir mp3 müzik gibi düşünürsen eğer, o müzik yalnızca çalarken var.

    O hâlde geriye korkulacak tek bir şey kalıyor. O da "ölüyor olmak" süreci. Yani doğumundan önceki hâle gelmeden evvelki son birkaç saniye gibi bir şey.

    Bu, tıpkı karanlıktan veya bıçaklanmaktan korkmak gibi bir durum ve bundan korkmak da gayet normal. Ben de gayet gayet korkuyorum elbette, ama aşırı değil. Ölüm, hepimize kötü, acı, berbat bir şey olarak gösteriliyor devamlı olarak. Eğer ki acı gözüken bir şeyden korkmayacaksak, korku duygumuz ne işe yarayacak ki? değil mi?

    Ama, o yaşayacağımız son birkaç saniye de, aslında yaşanan herhangi bir deneyim sadece. İğne olmak gibi. Ben tam 4 yıl evvel bu zamanlar bir tetanos aşısı olmuştum. Şu an, ha 3 yıl önce olmuşum, ha 1 hafta önce, pek bir farkı yok gibi.

    Ölüm denen o birkaç saniyeyi de, istersen farz et ki, yıllar önce yaşamışsın bitmiş gitmiş. O bedeli çoktan ödemişsin. Zaten gelecek dediğimiz şey henüz yok.

    Ama bizler, gelecek denen şeyi şu an hayal etme alışkanlığına sahip canlılarız. Ve hayal ettiğimiz bu şeyi iyi ya da kötü görme özelliğimiz var. Ama aslında gördüğümüz o şey, şu an yok.

    Nasıl ki 2 hafta sonra, gece vakti, uykuya dalacağın o birkaç saniye için endişelenme ihtiyacı hissetmiyorsan; gelecekteki ölüme dalacağın o birkaç saniye için de endişe etmemeyi başarabilirsin.

    Gerçekten de, öyle çok bir olayı yok çünkü. Ölmüş olmayı asla tecrübe etmiyorsun. Tecrübe edilebilen her şey sadece ve sadece hayattır.

    O sebeple, ölümden sonrası yok diye düşünmemek lazım. Çünkü bu durumda, bir "sonrası" denen zaman aralığı varmış gibi düşünülüyor. Ve var denen bu şeye, "yok" niteliği yaftalanıyor. Nihayetinde varmış gibi hissediliyor.

    Oysa ki, ölümden sonrası yok değil, yalnızca ve sadece, ölümden öncesi var diye düşünmek; benim varabildiğim en son düşünce oldu. Nasıl ki bir müzik yalnızca çalarken varsa, aynı öyle.

    Sevgiler...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-73A8A7D1E -- 12 Mayıs 2018; 5:34:15 >




  • iyi de konuyu açan arkadaş zaten bana bunları söylemeyin zaten düşündüm demişken bu kadar tekrar hem kendine hem seni sevenlere zülümdür

    insnın herşeyi anlaması imkansızdır bu 2+2 den daha açık gerçekken anlayamadığı şeyi yok saymak ne kadar doğru bir yaklaşım dünya gözüyle ölüm tek bir defa yaşandığı için yani deney sonucunu öğrenemediğimiz için yok saymak mantıklı mı bilemiyoruz açıklayamıyoruz o halde yok çok basit ifadelerle milyonlarca kez çürütlmüş temcit pilavı bu düşünce tekrar tekrar öne sürülen
  • Benim düşüncem şu yönde, nasıl doğmadan önce varolmama düşüncem yoktuysa, öldüğümde de olmayacak. Olur da bir kaza geçirip zamansız ölürsem bunu hiçbir zaman fark etmeyeceğim, o ana kadar normal hayatı yaşıyor olacağım. Ayrıca en basitinden müslüman olmayan milyarlarca insan varken sadece müslümanların, islama göre ibadet edenlerin cennete gideceği düşüncesi saçma geliyor, o yüzden benim için inanmak imkansız hale geliyor. Ölüm korkusu dindar ol ya da olma bazı insanlarda olan bir şey, birkaç sene evvel kardeşimi de ben ölmek istemiyorum diye ağlarken bulmuştum gece odasında. Önerim şudur ki ister dindar ol ister olma ama bir psikoloğa görün, sorunlarınla tek başına yüzleşmek zorunda değilsin, çünkü anladığım kadarıyla sadece kafanı kurcalamıyor, baya seni fiziksel olarak etkiliyor bu durum.
  • quote:

    alihan381 @ 11 Mayıs 2018 19:34:07

    Bu konuların defalarca açıldığını biliyorum ama durumumu belirtmek amacıyla bir de ben açmak istedim. İlk önce ne dinden( İslamdan) tam anlamıyla çıkabildim ne de dinsizliği ( ateizm, deizm, agnostisizm vb.) tam anlamıyla benimseyebildim. Bu kadar arada kalmamın en büyük sebebi ölüm korkusu daha doğrusu yok olma korkusu. Ne zaman ki dinden soğusam dinsizliğe yaklaşsam yok olma korkusu buna engel oldu. Belki de dinsizlerin bahsettiği gibi dinler bu korkuyu giderebilmek amacıyla insanlar oluşturmuştur, bilemiyorum. Belki bu gerçeği kabullenemiyorsun veya'' sen varsan ölüm yoktur, ölüm varsa sen yoksun" gibi cümleler sarfedebilirsiniz. Evet, yokolma bir gerçekse kabullenemiyorum. Yok olmayı düşündükçe bazenleri midem bulanıyor, kendime zorla yemek yediriyorum.Hatta o kadar çok korkuyorum ki mantıksızlıklarla dolu hadisleri bile kabul edesim geliyor. Yeter ki şu yokolma korkusu son bulsun. En çok korktuğum durumsa tamamen hadisçi, bilimi reddeden bir Müslüman olmak. Siz- herhangi bir dine inanmayanlar - gerçekten yok olmayı düşünüp kabulleniyor musunuz? Yoksa düşünmeye ne gerek var, ben varsam ölüm yok mantığıyla mı yaşıyorsunuz? Yok olmayı çok basite almıyor musunuz yoksa ben mi çok korkağım?



    Kafanın oldukça karışık olduğunu görüyorum.

    "Düşünüyorum o hâlde varım" (Cogito ergo sum) Decartes


    quote:

    1619 yılının Kasım ayında, şömineli sıcak bir odada, ileride üstüne simgesel anlamlar yükleyeceği ve yaşamının dönüm noktası olarak değerlendireceği ünlü rüyasını gördü.

    1619’da, 10 Kasım’ı 11 Kasım’a bağlayan gece, Almanya Neuburg’dayken, Descartes kendini soğuktan korunma adına içinde bir (eski usul) fırının bulunduğu odaya kapattı ve içerideyken kutsal ruhun kendisine yeni bir felsefe konusunda aydınlattığına dair üç imge gördü.

    Çıkana kadar analitik geometriyi formüle etmişti ve matematiksel metodu felsefeye uygulama fikrini bulmuştu. Gördüğü imgelerden bilim arayışı onun için gerçek bilgelik arayışıydı ve hayatındaki çalışmalarının merkezi bir kısmıydı.

    Descartes ayrıca gerçeklerin birbiriyle bağlantılı olduğunu açıkça gördü, yani temel bir doğru bulmak ve mantık ile ilerlemek tüm bilimlerin yolunu açacaktı.

    Meşhur "Düşünüyorum o hâlde varım" (Cogito ergo sum) ifâdesini bu rüyanın ardından geliştirdi.

    Matematiksel çözüm yöntemlerini felsefeye uyarlamaya çalışan Descartes, temeli Yunanlı filozof Socrates tarafından atılan ve özellikle matematikle diğer pozitif bilim dallarında uygulama sahası bulan "tümevarım" metodunu, kendi düşünsel felsefesine uyarlamıştır.

    Mutlak bilgiye ulaşmakta, Antik Çağ Yunan düşünürlerinden kalan "şüpheci" (septisizm) bakış açısını yöntem edinmiştir.

    Tüm dışsal faktörleri bir kenara ayırarak, şüpheci analizlerle, mutlak ve kesin doğru bilgilerin varlığını savunmuştur; ki ona göre, bu özelliği taşıyan tek şey "düşünce"dir.

    Doğruluğu tartışılamaz tek bilginin düşünce olduğunu; dolayısıyla diğer mutlak bilgilerin de bu düşüncelerden türediğini ortaya atmıştır. "Kuşku etmek düşünmektir" şeklinde bir çıkarımda bulunan Descartes, varlığı kesin olan tek şey düşünmek ise, düşünebilen bir yaratık olarak şüphe götürmez tek gerçeğin "varlığımız" olduğunu belirtmiş ve tümevarımsal bu bilgi kanununu, "Düşünüyorum, o hâlde varım" (Cogito, ergo sum; je pense, donj je suis) şeklindeki ünlü tümcesiyle ifade etmiştir.




    Ölüm korkusu insanoğlu ölüm korkusu ile doğmaz. Zordur ama yenilebilen bir duygudur.
    Din ile bu korkuyu üzerinden atamazsın. Aksine akıl almaz derecede korkularını din körükler.

    Dinsiz bir aile geleneğinden geliyorum. Aklıma ölüm hiç gelmez.
    Dedem düşerek felç geçirip ölünce çok üzülmüştüm. Aylarca üzüldüm O kadar.
    Babam trafik kazası sonucu öldü. Yine üzüldüm.
    Arkadaşlarım öldü yine üzüldüm.

    Ölümden korkmam. Arkamda kalacaklara ödenmesi gereken herhangi bir borç yükü bırakırsam bu beni korkutur.

    Ölümden korkmam benim ölümümle kızım çaresiz kalır okulunu bitiremez ise bu beni korkutur.




  • insanın madde yönüne bakan aleminde hayvani ve nebati bir oluş var. bu hayvani ve nebati oluş insanın salt maddesini oluşturuyor. dna denen şey bu maddeden istifade ile avrlık buluyor. türemeye giriyor ve birken binlere dönüşüyor.

    ancka bu durum ona vra demek için yetmiyor. insan bir şekilde ölümü tertiplenen yaşamların sonucu. bitki ve hayvan ölüleri bize beden olurken ölüm ve sonrası hakkındaki fiziksel düşünüş elbette ölümü sıkıntılı bir sürece sokabilir. ben, benim gibi, katledilmişn azalarında yükselen bir şey iken, benden başkası da beni katledecek ve kendisine rızık mı yapacak?

    ...................

    toprağın insanı sıyırması, ateşin insanı yok etmesi gibi bir durumu düşleyelim. yediğimiz hayvanlar ateşe girmişti, yediğimiz bitkiler ise topraktan çıkmıştıç şimdi toprağa girip bitkilerin intikamını yaşarken acaba ateşe de girecek miyiz?

    işte bu cehennemi korkunun özü dünyasal mirasımızın bize dönüşü olmalıdır. ilahi kudret insa denen şeyi yakmayacak belki ancak insan bir kısım canlıyı öldürdü ve kazanlarda kaynattı. bu öldürdüğü şeyler onun fizik bedeni idi. yani bir cani olarak ölürken bunun hesabı denen vicdani ağırlığı da taşıyordu.

    .....................

    acaba hesap soracak bir şey var mı denebilir. zira toprak hakkını alıyor gibi gözüküyor peki acaba bu toprağın ötesinde bir de ateş olabilir mi? bu düşünüş ilahın varlığı nedeni ile değil maddi-fiziki insanın yaptıklarının bir sonucudur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Hadis okuyunca bilimden uzak bir insan mı olunuyomuş? Bu nasıl bir mantıktır arkadaş. Ben boş vakitlerimde hadis okuyan bir insanım. Hem de şeriatçıyım. Ama sana kuantum fiziğinin 100 yıllık tarihini anlatırım. Ben kuantum fiziği konusunda 100'lerce makale kitap okumuş, belgesel izemiş insanım. 10 tane programlama dili biliyorum. Web tasarımından tut da, android programlamaya kadar bir çok program yazabiliyorum.



    Ama ben geçmişte, hadis okumazken, namaz kılmazken, boşa vakit harcayan sıradan bir insandım. Ne zamanki hayatın stresinden bunalmış bir vaziyetteyken kendimi Allah'ın evine sığınmış vaziyette namaz kılarken buldum, Allah'ım bana bir amaç ver diye dua ettim. O zaman bambaşka bir insana dönüştüm. Satmışım bu fani dünyanın anasını dedim ve kitap kurdu, bilgisayar kurdu oldum. Allah için kendimi işime adadım. Benim kurtuluşun, camiye gidip Allah'a sığındığım gün oldu.



    Hem zaten mekaniğin, cebirin, optiğin, tıbbın, astronominin temellerini atan islam alimleri, peygamberin hadisleri peşinden giden insanlar değil miydi?
    Eğer cehennem varsa, seni bi müddet kibir/ego bölümünde geçirebilirler umarım hastalığın ilerleyip şirk bölümüne de sokmazlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Perceptron

    Eğer cehennem varsa, seni bi müddet kibir/ego bölümünde geçirebilirler umarım hastalığın ilerleyip şirk bölümüne de sokmazlar.

    Alıntıları Göster
    Estağfurullah kardeşim. Bende kibir ve ego olarak size görünen meziyetlerimin sebebi sizin cahilliğinizdir. Bilim ve felsefe forumunda cahilliğini döken bu kadar iq'su düşük ateistin arasında güneş gibi parlıyoruz tabii ki. Bu yüzden gözünüze batıyoruz. Ee ne de olsa alışık değilsiniz. Kuantum, fizik, bilim falan deyince ürküyosunuz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kingman29 -- 13 Mayıs 2018; 3:25:42 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kutlenin korunumu yasasindan dolayi olmek diye bir sey yok aslinda. Dogada yoktan var vardan yok olmak durumu da soz konusu degil. Bir kagidi yak. Ortaya duman ve kendinden kuller birakacaktir. Bir anlamda boyut degistirmis olacak. Insanlar da boyle. Olu bitki ve hayvanlari yiyor sonra onu diskiliyoruz. Bu diski ile yeni bitkiler cikiyor. Bitkileri hayvanlar yiyor. Bizler de olecegiz birtakim ayristiricilar bizle beslenecek bitkiler beslenecek hayvanlar vs. Ya da petrol komur olarak geri donecegiz(hos o asamaya kadar ihtiyac kalir mi bilemem belki kemiklerimiz birtakim sorulara cevap verecektir. Bu da ilginctir birilerinin kemikleri evrimle kokenlerimizle dunyayla alakali sorulari cevaplarken birtakim kemikler de atalarimizin silahlari olmus ilk savaslari ilk acilari yasatmis neyse). Bunlar ibrahimi tanrilarin reddedilmesine de olanak saglayabiliyor tam tersine de. Benim inancim sanirim evren tanri kavramiyla daha ortusuyor. Ama olumden korkmanin gereksiz oldugu her atom zerresinin gayesi gibi bizlerin de dogayla bir olmasi zorunlulugu nedeniyle "oze" donus soz konusu.



    Bir de insanoglu hakli olarak sahip olduklarini kaybetme korkusu icinde. Ama o sahip olduklarimiz icin dogada belki de binlerce olum gerekiyordu. Olum olmasaydi bizler de olamazdik. Ilginc degil mi? Doguma baslangicta milyonlarca spermin olmesi gerekiyordu. katliam gibi.



    Aklina takilan bir soru olursa bunu tek kaynakla cevaplamayin bence. Islamdaki ahiret ruh cennet cehennem kavramlari sizin sordugunuzdan cok cok farkli bir sey anlatiyor. Hatta genel olarak bu diger inanc sistemlerinde boyle. Ayrica gercek anlamiyla anlamak istiyorsaniz antikcagi(daha dogrusu dinin ortaya cikisindan onceki zamani) oncelikle mitoloji din filoloji sanat ve felsefe olmak uzere tum yonleriyle arastirmaniz gerekiyor. Islam ve diger dinler temelsiz degil. Belli bir dusunce, birikim silsilesinin eseri. Atiyorum bir kelime vardir bu kelime gokten dusen bir kelime degildir. Etimolojik bir gecmisi vardir. Bunu anlamak su yuzden onemli o kelime tercihiyle ne anlatilmak istenmis buna bakmak gerekiyor.



    Neyse umarim anlatabilmisimdir derdimi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Genccizer -- 15 Mayıs 2018; 18:50:52 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Öncelikle halimi anlamaya çalışan arkadaşlara teşekkür ederim. Ben dinsizliği temellendirmeden kabul ettiğim için kendime büyük zararlar vereceğimden korkuyorum.Yani aileyi hor görme, neden ahlaklı olmalıyım sorunu gibi sorunlar oluşmaya başladı. En önemli sorun da bir dinsizin boşluğa düştüğü anda ahlaken neden intihar etmemesi gerektiği sorunu. Çünkü kendi rızanla yapıyorsun ve hiçkimseye zarar vermiyorsun.Yani düşünün ne kadar temelsiz kabul ettiğimi. Bu yüzden temellendirme olmadan dinsizliği kabul ettiğim ve yaşım da daha küçük olduğu için (17), çok zor bir şey olsa da artık dini konularda düşünmemeyi deneyeceğim. Boşluğa düştüğüm anda da dine sarılmam daha mantıklı galiba. Çünkü kendime zarar vermekten ve iğrenç bir insan olmaktan korkuyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.