Şimdi Ara

@)--)- SeVGi DaĞaRCıĞı -(--(@ (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
535
Cevap
0
Favori
10.672
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Hepinize tşk.ederim arkadaşlar.Bu sayfa benim gibi duygu yüklü arkadaşların yeri olsun.Hepinizi seviyorum.
  • Gitmelisin...

    Yüzünü bir daha dönmeden gitmelisin...

    Ardına ve arkanda bıraktığın bana bir daha dönmemek üzere gitmelisin....

    Bu güne kadar seni görmediğim bir gün olmamıştı... her gördüğüm an daha çok özlüyordum seni... her gördüğümde içime biraz daha işliyordun... sensiz nefes alamayacağımı düşünüyordum... görüşemediğimiz saatlerimizde sesinle avunuyordum.. sesinle dolduruyordum içimde ki boşluğunu... sesin kulağımda, varlığın içimdeydi...

    Bir günü bir güne ekliyordum... Aşka aşık olmaktan vazgeçmiş, direkt sana aşık olmuştum... seni bir bütün olarak sevmeyi öğrenmiştim... içimde ki senden farklı yönlerini gördüğümde şaşırıyor ama hiçbir zaman vazgeçmiyordum seni sevmekten... artık sevgi ötesi bir durumdu varlığımda ki varlığın...

    Ben, ben olmaktan çıkmıştım...

    Ben, sen olarak yaşamaya başlamıştım...

    Bir beklenti taşımıyordum sana karşı...

    Bu güne kadar hep yalnızdım... yalnızlığıma dokunulmasını, kanımda dolaşan özgürlüğümün kısıtlanmasını düşünemezdim... Fakat, yanımda olan senle yalnızlığım dağılmaya başlamıştı... çevreme ördüğüm duvar gittikçe yıkılıyordu... Korkmam gerekirdi ama keyif alıyordum... Yeni bir ben buluyordum karşımda...

    Bir beklenti istemediğini fark ettiğim anda şaşkına döndüm... Korkmuştun... Kaçmak istiyordun... Yaşantında gittikçe şekillenen ve gittikçe sevdiğin benden korkmuştun... Beni daha fazla sevmekten korkmuştun... Benim sevgimin sorumluluğunu taşımaktan korkmuştun... Beni taşıyamamaktan korkmuştun...

    Aramıza bir mesafe girdi, korkularımızın açığa çıkmasıyla...

    Artık görüşmez olmuştuk... Kavgalarımız çıkmaya başladı... Beraber yapamıyorduk ama ayrı iken hiç olmuyordu... Bir müddet ayrı kalmak istiyorduk... Canhıraş yürek bağırtıları ile teslim oluyorduk tekrar birbirimize...

    Sevgi yüreğimde, sensizliğe teslim olmuştum...

    Beklediğim seni, sana teslim etme zamanı idi...

    Yüreğimde ki acıya rağmen sana seslendim...

    "GİT" dedim...

    susma hakkını kullandığını söyledin...

    ancak, alamıyordum sevgiyi... veremiyordum sevgimi...

    sevgimiz donmuş ve kalıp şeklinde bekler gibiydi...

    ve biz yenilmiştik...

    "GİT" dedim...

    Kanayan yüreğimde ki yara daha da açıldı...

    "GİT" dedim...

    gitmeni hiç istemedim...

    gitmeyi hiç istemedim...

    "GİT" dedim...

    "ME" ‘yi ekleyemedim...

    “GİT............. ME”




  • Yağan her yağmurda
    Soyunurum geçmişimi ,
    Takınıp özlemini her damlada,
    İçime dolan toprak kokusunu
    Nefesindir diye solurum.
    Yeniden çimlenir
    İçimde bir tohum.
    Yırtılır kabuğu,
    Başka bir bahçede
    Adını bilmediğim çiçek olurum.

    Yağmurda yıkanan sokaklar gibi
    Temizlenir içim
    Her damlada.
    Çöker tortusu acıların,
    Yokluğunu unuturum.

    İnce bir keman teli
    Titrer içimde
    Her yağmurda
    Ve sevginle.
    Nağmesinde,
    Son durağım gözlerini,
    Tenimde çiçekler açtıran
    Ellerini bulurum.

    Her yağmurda
    Aşık olurum yeni baştan
    Yine sana.
    Senden sana gider gelir,
    Yalnız sende dururum.
    Mecburiyetim olursun
    Yağan her yağmurda,
    İstese de
    Başka yüzler göstermez
    Yelkovanım,
    Pili biter saatimin,
    Durur zamanlar,
    Baştan ayağa “ sen ” olurum.

    Hızlanır
    İçimdeki değirmenlerin çarkı,
    Başım döner,
    Silkelenir bedenim,
    Adını bilmediğim rüzgârlarda savrulurum.
    Dinmesin herşeye rağmen
    Karanlık akşamları yıkayan yağmur!
    Çünkü ben
    Her yağmurda ,
    Sıcak vücuduna
    Islak ellerimle dokunurum.

    Kamuran Esen...




  • uykusuz gecelerin
    sabahini bana sor
    yarim kalan askimin
    eyvahini bana sor
    bana sor yalnizligi
    ayriligi bana sor
    mutlulugu bilirsin
    mutsuzlugu bana sor.



    Unutulmaz anlari vardir hayatin
    Islak kirpiklere takilip kalan
    Zamana meydan okuyan
    Biz de öylesine yasadik seninle
    Öylesine sevdik



    Unuttun mu diye sorma
    Unutamam ceren gözlüm
    Sitem edip gönül kirma
    Dayanamam ceren gözlüm




    Unutmak ne varsa kötülükten yana
    Inmek sevilen gözlerin derinligine
    Öyle mutlu, öyle sarhos, alabildigine
    Bin yil içmek o sulardan kana kana



    Unut benden kalan ne varsa
    Unutmak tesellidir yalnizligin
    Günesi bir kadeh sarap gibi içip
    Delicesine sarhos olmak
    En güzel tarafi imkansizligin



    Umutlarimin mavisini alip gittin
    Denizlerimin mavisini çalip gittin
    Masmavi dünyama
    Simsiyah bir çivi çakip gittin...
    Gittin
    Ve sen de her yalan gibi
    Bittin..



    Uçurdun yellere ümitlerimi
    Düsürdün dillere çektiklerimi
    Soldurdun içimde hayallerimi
    Baharin ellere, kisin bana mi?



    Terkeden sen oldun niye yanayim
    Kanayan kalbini niye sarayim
    Sevgilim deyipte nasil anayim
    Sen bana dost bile olamadin ki



    Tanridir can veren kul ona borçlu
    Ben de bu sevdayi sana borçluyum
    Bu boynumun borcu bu gönül borcu
    Ben bu mutlulugu sana borçluyum



    Su anda hiç bir sey mümkün degil.
    Su anda her seyden ayri, her seyden uzak
    ve her seyden mahrumum ben.
    Su anda sadece yalnizlik ve kahir.



    Simdi öyle büyük ki beraberligimiz
    Nabzin benim bileklerimde vurmakta
    Artik bütün kaygilarin ötesindeyiz
    Benimle en güzelsin aynalardan uzakta



    Simdi en açik renginde gözlerin
    Simdi benimlesin tüm kaygilardan uzak
    Anlatilmaz bir sey var aramizda hazin
    Siir gibi bir sey seninle yasamak



    Simdi ellerini görüyorum boslukta çaresiz
    Gözlerini görüyorum en aci hüzünlerle dolu
    Oysa
    Ne kadar yalvarsan da
    Ne kadar aglasan da
    Artik evet diyemem
    Insanlar kendi çizer kaderlerini
    Seni affedemem...




  • Nesin sen bilmiyorum. Allah`tan reva mı, derdime deva mı yoksa başıma bela mı? Ama ben, artık yorgun biriyim. Umutsuz bir aşığım. Bir dalın ucunda sallanan yaprağım. Sen getirdin beni bu hale, biliyorsun. Ben eskiden böylemiydim sevdiğim. Kavuşamayacağımız, bir arada olamayacağımız madem bu kadar aşikardı neden çektirdin bunca acıyı, neyin uğruna mücadele verdim ben? Senin için her şekle girmedim mi sevdiğim. Kar olup yağmadım mı senin için. Neden söylemedin ben güneş`im, sen de umutsuzca, boşu boşuna yağan kar`sın diye... Ben seni yıllardır üzerine yağdığım, o bembeyaz saflıkla her bir santimini kaplamaya çalıştığım topraksın sanırdım. Nereden bilirdim bütün kızgınlığın ve acımasızlığınla umutlarımı eritip sele çeviren güneş olduğunu... Yıllar boyu umut olup yağdım sana. Şefkat olup sardım seni. Saflığımı göstermek için beyaza bürüdüm dört bir yanı. Sen erittikçe ben yağdım bıkmadan,usanmadan,senin o zalim güneş olduğunu bilmeden... Kar güneşe dayanabilir mi sevdiğim,neden sen de toprak olup özünde hissetmedin beni...

    Ben yılmadım, umutsuzluğa kapılmadım. Hani sen güneştin ya, bu sefer bulut olup, yağmur olup geldim sana. Bütün sıcaklığını üzerimde hissedip buharlaşmak için, sana kavuşmak için. Bu sefer de rüzgar olup dağıttın bulutlarımı. O bulutları, o damlaları öylesine savurdun ki fırtına olup... Yağamadım sevdiğim. Dayanamadım yine sana, dayanamadım o zalim rüzgara. Savrulup gittim bilinmezlere...

    Sen rüzgar olduğunda, bu sefer ben güneş olmaya çalıştım. Rüzgar güneşe ne yapabilir ki yüzünü okşayıp geçmekten başka? Ah be sevdiğim nerden bilirdim gece olup karanlığa mahkum edeceğini beni. Ben bir yerlerde senden başka herşeyi aydınlatan güneş, sense bilinmezlerde bir geceyarısı...

    Ne yapsam olmuyor sevdiğim, sana kavuşamıyorum. Ne olsam, neye bürünsem olamıyoruz ki yanyana. Sen mi kaçıyorsun, ben mi yanlıştayım hala anlamıyorum, belki de anlamak istemiyorum. Artık sadece dalda kıpırdamadan duran bir yaprağım. İster güneş ol yak, soldur beni, ister rüzgar ol savur beni istediğin bilinmeze, ister gece olup mahkum et beni karanlığına...




  • Hangi Ayrılık?

    Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz?
    Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?

    Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın?
    Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın?


    Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye?
    Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye?
    Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren?
    Seni benden götüren, beni bir kuş gibi öttüren.
    Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline?
    Hangi rüzgar şarkı söyler, o ay tanrıçası teninde?
    Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı?
    Hangi boşboğazlara deşifre ettin, en mahrem sırlarımızı?
    Hangi cama kafa atsam?
    Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam?
    Hangi meyhanede dellenip, hangi masaları dağıtsam?

    Bende bu sersem başımı, karakolun duvarına vursam.
    Kendimi caddeye atıp, arabaların altına savursam.
    Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür?
    Hangi şekil öldürmez de, ömür boyu süründürür?
    Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine?
    Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene?
    Hangi ayrılık var ki, böyle diş ağrısı gibi durmadan zonklasın?
    Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın?
    Hiç sanmam! ...
    Hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz! .
    Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz.
    Hangi mübarek dua,
    Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye?
    Hangi aptal mazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye?
    Olur mu be! . olur mu?
    Bu da benim gibi adama yapılır mı?
    Aşk dediğin mendil mi?
    Buruşturup bir kenara atılır mı?
    VEFA bu kadar basit mi? Alınır mı? Satılır mı?

    Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden?
    Hangi pense kopardı bizi birbirimizden?
    Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini?
    Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini?
    Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı?
    Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı?
    Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti?
    Hangi pembe vaadler o saf kalbini cezbetti?

    Dağ gibi adamı eze eze! .....
    Hangi anası tipli parlak çömeze,
    Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze?
    Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı?
    Hangi mahluklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı?
    Hangi bıçak keser şimdi benim biriken hıncımı?
    Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı?
    Hangi bekçi, hangi polis artık zapteder beni?
    Ve! .. Hangi su bağışlatır?
    Hangi musalla temizler seni?

    Bu Nasıl Ayrılık? ...











  • Bir Adın Kalmalı

    Bir adın kalmalı geriye
    Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    Aynaların ardında sır
    Yalnızlığın peşinde kuvvet
    Evet nihayet bir adın kalmalı geriye
    Birde o kahreden gurbet
    Sen say ki ben hiç ağlamadım
    Hiç ateşe tutmadım yüreğimi
    Geceleri koynuma almadım ihaneti
    Hele nihavend hele buse hiç geçmedi aklımdan
    Ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın
    İçimin nehirlerinden
    Evet yangın
    Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
    Evet kaybetmenin o zehirli buğusu
    Evet isyan
    evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
    Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
    Bu sevda biraz nadan
    Biraz da hıçkırık tadı
    Pencere önü menekşelerinde her akşam
    Dağlar sonra oynadı yerinden
    Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
    Sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam
    Ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı
    Yani ben seni sevdiğim zaman
    Ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
    Yine de
    Bir adın kalmalı geriye
    Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    Aynaların ardında sır
    Yalnızlığın peşinde kuvvet
    Evet nihayet, bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet
    beni affet
    kaybetmek için erken
    sevmek için çok geç




  • BENİ GÖZLERİN ÖLDÜRSÜN


    Bana bir söz desin ki gözlerin
    Derinliklerinde süren mavi yolculuğumun
    Gölgelerine düşsün aydınlığı gözlerinin
    Hüznümün sıcacık belleğine
    Erinçler yağdırsın ışık ışık
    Ve kuşça sevinçler

    Gözlerin öldürecekse beni böyle öldürsün

    Bana bir söz desin ki gözlerin
    Güz gözlerime taşısın bulutlarını
    Ay ağıda dursun ve yıldızlar yasa
    Yoketsin bahtıma yansıyan bütün renkleri
    Saklama gözlerini gözlerimden
    Yaksın, yıksın kevgir yüreği
    Ne diyecekse bırak gözlerin desin

    Gözlerin öldürecekse beni böyle öldürsün

    Bana bir söz desin ki gözlerin
    Hallacım ol, lincime hazırlan desin
    Bırak istediğini istediğince söylesin
    Toprak damar damar emsin bedenimi
    Mutlu olacaksa sevinecekse gözlerin
    Bana öl desin

    Gözlerin öldürecekse beni böyle öldürsün




  • Sensizlik..
    Yüregime hancer gibi saplanmis,
    cikmak bilmiyor,
    kanamasi dinmiyor,
    acisi gecmiyor..

    Sensiz..
    Gözyaslarim dinmiyor,
    Hickiriklarim duyuluyor,
    Gündüzleri cekilmiyor,
    geceler ise gecmek bilmiyor..

    Sensiz..
    Yüzüm gülmüyor,
    ne desem bos, yüregime söz gecmiyor,
    derdime derman bulunmuyor,
    canim aciyor gülüm, canim aciyor..

    Dön artik..
    Sensiz bu dünya cekilmiyor..

    Dön artik..
    Sensiz zaman gecmiyor..

    Dön artik..
    Yüregime söz gecmiyor..

    Dön artik..
    Sensizlik bana yakismiyor

    Dön artik..
    Canim aciyor..
  • Üçüncü Şahsın Şiiri
    gözlerin gözlerime değince
    felâketim olurdu ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim
    bir sevdiğin vardı duyardım
    çöp gibi bir oğlan ipince
    hayırsızın biriydi fikrimce
    ne vakit karşımda görsem
    öldüreceğimden korkardım
    felâketim olurdu ağlardım
    ne vakit maçka'dan geçsem
    limanda hep gemiler olurdu
    ağaçlar kuş gibi gülerdi
    bir rüzgâr aklımı alırdı
    sessizce bir cigara yakardın
    parmaklarımın ucunu yakardın
    kirpiklerini eğerdin bakardın
    üşürdüm içim ürperirdi
    felâketim olurdu ağlardım
    akşamlar bir roman gibi biterdi
    jezabel kan içinde yatardı
    limandan bir gemi giderdi
    sen kalkıp ona giderdin
    benzin mum gibi giderdin
    sabaha kadar kalırdın
    hayırsızın biriydi fikrimce
    güldü mü cenazeye benzerdi
    hele seni kollarına aldı mı
    felâketim olurdu ağlardım




  • Bir Gün Anlarsın
    Uykuların kaçar geceleri
    Bir türlü sabah olmayı bilmez
    Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
    Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
    Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
    Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
    Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
    Onun unutamadığın hayali
    Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine
    Sevmek ne imiş bir gün anlarsın
    Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu
    Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
    Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için
    Vurursun başını soğuk taş duvarlara
    Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
    Duyarsın
  • Ağlamasam

    Bir sabah hıçkırıkla uyansan
    Pencerelere koşup güneşi arasan
    Umudun kenarını kemire kemire
    Akşamı alsan odana
    Beni ne kadar seversin kim bilir...
    Sonbahar olsan, bütün kış sana ısınsam
    Yağmur düştüğünde pencereme
    Geldiğini anlayıp koşa koşa
    Kısa kollu yüreğimle yollara koşsam
    Döktüğün yaprakların kuruluğuna aldırmadan
    Avuçlarıma alıp yüzüme sürsem
    Göz yaşlarımla yaprakların ıslansa
    Bu son bahar gelsen
    Gelsen de artık ağlamasam

  • YAĞMUR KAÇAĞI

    Elimden tut yoksa düşeceğim
    yoksa bir bir yıldızlar düşecek
    eğer şairsem beni tanırsan
    yağmurdan korktuğumu bilirsen
    gözlerim aklına gelirse
    elimden tut yoksa düşeceğim
    yağmur beni götürecek yoksa beni
    geceleri bir çarpıntı duyarsan
    telaş telaş yağmurdan kaçıyorum
    sarayburnu'ndan geçiyorum
    akşamsa eylülse ıslanmışsam
    beni görsen belki anlayamazsın
    içlenir gizli gizli ağlarsın
    eğer ben yalnızsam yanılmışsam
    elimden tut yoksa düşeceğim
    yağmur beni götürecek yoksa beni.



    Kime diyorum gelsin kendisi buraya
  • burası bensız olmas galıba




    Bu yazı sana sevdiğim……….

    Sen giderken ben yüreğim ellerimde,gözümde yaşlar seni seyredeceğim…Ta ki
    karanlığın içinde kaybolana kadar… Sonra yavaş yavaş yürümeye başlayacağım…
    Attığım her adım beni senden biraz daha uzağa götürecek.. İki damla yaş akacak
    gözlerimden yüreğime..Her damlada seni çağıracağım…..
    Nereye gittiğimi bilmeden yürüyeceğim saatlerce… Ölümü düşüneceğim sonra… Her
    şeye son vermeyi… Ama aklıma "sen" geleceksin.. Cesaret edemeyeceğim.. İki damla
    yaş akacak gözlerimden..Her damlada seni yaşayacağım…
    Hiç bitmeyecek bu gece… Bundan sonraki gecelerin bitmeyeceği gibi.. Sabaha kadar
    resimlerine bakacağım.. İki damla yaş akacak gözlerimden.. Her damlada seni
    hatırlayacağım…
    Elim telefona gidecek.. Seni aramak isteyeceğim.. Sana bağırmak, haykırmak
    isteyeceğim.. Ama belki korkudan belki istenmemenin verdiği üzüntüden
    arayamayacağım.. İki damla yaş akacak gözlerimden..Her damlada seni
    duyacağım....
    Güneş doğacak.. Kimin için acaba?? Benim için olmadığı kesin… Kendimi yollara
    atacağım.. Kalabalığın içine karışacağım… Tutunacak bir dal,sığınacak bir liman
    arayacağım kendime… Aklıma "sen" geleceksin.. iki damla yaş akacak gözlerimden..
    Her damlada seni arayacağım..
    Annemler soracak.. Neden diye soracaklar.. Neden gitti?? Verecek bir cevap
    bulamayacağım..Bildiğim tüm kelimeler sanki senle beraber gitmiş gibi olacak..
    İki damla yaş akacak gözlerimden… Her damlada seni göreceğim…
    İşte senin istediğin oldu.. İşte benim hayatımın özeti..
    Her şeye rağmen ayrılmakta kararlıydın… Ama bende seni içimde yaşatmaya
    kararlıyım.. Bırakta hiç değilse seni istediğim gibi yaşayayım… Son öpüşünün
    sıcaklığı kalsın dudaklarımda… Son söylediğin söz elveda değil SENİ SEVİYORUM
    olarak kalsın… Sen git ben gelmiyorum… SENDEN KALANLARLA BURADA KALACAĞIM… İki
    damla yaş akacak gözlerimden… Her damlada sana yeniden aşık olacağım!!!!!!!!!!!




  • BU GECE SENİ UNUTMAYI DÜŞÜNDÜM

    Bu gece seni unutmayı düşündüm;
    Önce ışıkları söndürdüm,
    Perdeyi araladım usulca,
    Biraz ürkek,biraz çekingen baktım dışarıya,
    Bir zamanlar beni beklediğin sokağı boş görünce,
    Pencereyi sonuna kadar açtım,
    Odam karanlık,yüreğim karanlık
    Senden kalan sadece hafif bir bahar yeliydi,
    Kokunu hissettim yeniden,
    Dışarıdaki sokak lambası aydınlattı,
    Yüreğim kadar karanlık odamı,
    Akşamın ilerleyen saatlerinde aldığım sigaram,
    Son demlerni yaşıyordu.
    Bir türlü sevmediğin,alışamadın sigaramla,
    Yine başbaşaydım işte.
    Zaten bir o yalnız bırakmıyordu beni,
    Bir de baş ucumdan ayrılmayan,
    Hain ayrılığın hınzır uğultusu.
    Paketteki son teki çıkardım ellerim titreyerek,
    Uzun uzun seyrettim önce,
    İsmini yazdım sigaramın üzerine büyük harflerle,
    Bir zamanlar seni nasıl yazdıysam kalbimin en arı köşesine,
    İşte öyle..!!
    Beni nasıl yaktıysan ihanetinle,
    Bende öyle yaktım sigaramı,
    Hala bende olan hasretinle.
    Bir an dudaklarının sıcaklığını hissettim,
    Sana susamışlığını giderememiş dudaklarımda,
    O karanlık hastahane odasında,
    Ölüme koşar adım giden bir hastanın,
    Son nefesini çekmesi gibi,
    Doyasıya br nefes çektim içime,
    Bir zamanlar senin kokunu nasıl çekiyorsam,
    İşte öyle..!!
    Bir an hayalin belirdi önümde,
    Sen beni hayatından nasıl attıysan,
    Bende seni o dumanla öyle atacaktım içimden.
    Küllerini dışarıya attım,
    Rüzgar savuracaktı külleri,
    Kahrolası kaderin,
    Beni bu duvarlar arasına savurması gibi....
    Son sigaram bittiğinde unutacaktım seni,
    Ama unuttuğum bir şey vardı,
    Son anda aklıma çıkagelen,
    Oysa hiç hesapta yoktu,
    Nerden bilebilirdim ki;
    Son sigaramın her nefesinde seni içime çekeceğimi....

    Bu gece seni unutmayı düşündüm,
    Son kez dinledim,MÜHÜR GÖZLÜM diye başlayan,
    KISKANIRIM diye biten şarkımızı,
    Seni son kez anmalıydım bu şarkıyla,
    Ağlamalarımın sonu olmalıydı bu gece,
    Ağlıyormuydum,yoksa kanıyor muydum,
    Ya da cevap bulamadığım sorular mıydı canımı sıkan bilmiyorum,
    Yağmurlar yağıyordu,
    Sana olan öfkem şimşekler çaktırıyordu gözlerime,
    Ellerimle yanaklarımdan akan,
    Yağmur damlalarına dokundum,
    Parmaklarımın uçları yanıyordu,
    Üzerime dökülen her damlada,
    Sana olan nefretim vardı,
    Son anda fark ettim o damlaların rengini,
    Hiç tahmin etmezdim oysa,
    Nerden bilebilirdim ki;
    O yağmur damlalarında seni göreceğimi...

    Bu gece seni unutmayı düşündüm,
    Işığa üşüşen pervaneler sarmışlardı sokak lambasını,
    Yıldızlarla kaplı olan gök yüzüne kaldırdım başımı,
    Eski parlaklıkları yoktu artık,
    Güneş doğduğunda,yıldızlar kaybolduğunda,
    Unutmalıydım seni,
    Katlanamazdım artık bu kalleşliğe,
    Sensiz geçirdiğim bu son gece olacaktı,
    Çünkü çıkacaktın hayatımdan,
    Hiç girmemiş gibi,
    Ama unuttuğum bir şey vardı,
    Yine son anda aklıma gelen,
    Nerden bilebilirdim ki;yıldızlara bakarken,
    Sayısız dilek tuttuğum,
    Ruhumun derinliklerine hapsettiğim,
    Hayatıma bilmediğim anlamlar getiren,
    Nice gecelerimi aydınlatan gözlerini hayal edeceğimi....

    Bu gece seni unutmayı düşündüm;
    Ne zaman küfürler yağdırsam kahbe hayata,
    Nasıl alıyorsam kalemi elime,yine alacaktım,
    Gözlerimden boşalan yağmurlar,
    Dışarıdaki bahar yeli,
    Ve artık eskisi gibi parlamayan yıldızların eşliğinde,
    Sokak lambasının aydınlattığı,
    Yüreğim kadar karanlık odamda son şiirimi yazacaktım sana,
    İçinde sen olacaktın,ben olacactım,ikimiz olacaktık,
    Sadece bize ait olan o şiiri benden başkası bilmeyecekti,
    Bir ben ağlayacaktım,bir kalemim kanayacaktı,bir de şiirim,
    İlk mısralarda sevgimi anlatacaktım,
    Nasıl kahrolduğumu,
    Kaç gece korkuyla uyandığımı,
    Sıra ihanetine gelecekti,
    Şiirimin geri kalanlarına isyanlarmla devam edecektim,
    Ve son olarak seni unuttuğumu yazacaktım,
    Son noktayı koyacaktım şiirime,
    Son anda fark ettim hala içimde olduğunu,
    Nerden bilebilirdim ki;
    Şiirimin son noktasını yine seninle koyacağımı....




  • Bana gel, sadece bana... Yıllardır içinde sakladığın ve haykırmak için biriktirdiğin sevda sözlerinle gel. Ya da konuşma, tek bir söz bile söyleme, suskunluğunla gel. Utangaçlığın, güçsüzlüğün, üzerini yalanlarla örttüğün hatalarınla gel
    Sana kendini anlatman için hiç fırsat vermeyen insanları bırak bir kenara. Onlar hep zamanını çaldı senin. Sen aşkını saklarken hoyrat ellerden, onlar her seferinde bir çentik açıp yüreğine, büyüttüler yaranı, kanattılar. Sen paylaşmak adına içindeki mavilikleri sunarken onlara, yıldızsız gecelerin karanlığına çektiler seni. Kimliğini çaldılar.
    Uyuyamadığın bütün uykuları, üşüdüğün kış sabahlarını, iç sıkıntısıyla geçirdiğin bütün akşamları, seni yatağından sıçratan kabuslarını topla öyle gel. Arzuladığın; ama, ertelediğin ne varsa hepsini alıp gel.
    Ben koşulsuzca sevmeye hazırım seni. Sorgulamadan, yargılamadan, değiştirmeye çalışmadan sevmeye hazırım. Hayatı seninle yeniden keşfetmeye, seninle yaşanacak sevdanın isimsiz bir neferi olmaya hazırım.
    Gel ve sarıl bana. Bu sahte hayatların ortasında inandığım tek gerçek sen ol. Suç ortağım ol, aşık olmak suçunu birlikte işleyelim. Bekleyişle tüketme beni. Gel ve sarıl, son bulsun kalabalığın ortasında asırlardır süren korkunç yalnızlığım.
    ...
    ...
    ...
    Sadece bana gel yar... Yıllardır ışık girmemiş karanlık odalarımı aydınlatmak için sadece bana gel. Ben sevmeye hazırım seni... Sonsuza dek sevmeye...

    Mehmet Coşkundeniz-Aşk bize yakıştı kitabından...




  • Sen, belki de bu mektubu aslinda sana yazdigimi hiç bilmeden okuyacaksin.

    Ben, senin bunu okurken parmaginla yanagina dokundugunu, gözlerini hafifçe kistigini, saçlarini kulaginin ardina attigini görmeyecegim. Elimin uzanamadigi yerlere kelimelerimle sokulmaya çalismamin, kirilgan harflerden kurulmus görünmez bir köprüden sana dogru yürürken düsmekten böylesine korkmamin, sana tek bir bakisla anlatabilecegime inandigim ve birçogunun belki bir ismi bile olmayan birçok duygunun her birine isimler bulmaya ugrasmamin beni nasil yaralayip yordugunu bilmeyeceksin.

    Ilerde bir gün bana çok karmasik ve anlasilmaz gözükecek olsalar da, su anda bana, kendime saplamak için elimde tuttugum solgun bir biçak gibi sade ve içmeye hazirlandigim zehirli bir su gibi berrak gözüken duygularimin, keskin ve yakici tadini, onlarin üstünü örten sözcüklerin altindan çikarip çikarmamakta duydugum kararsizligi da herhalde sana hiç anlatamayacagim. Halbuki bütün korkunçlugu sadeliginde gizli olan duygularim o kadar açik ki.

    Memelerini aklinla birlikte özledim. Gülüsün, kasiklarinin bugday yalazi parlakligiyla birlikte aklimda.

    Yoruldugumda, biktigimda, yenilginin tam kiyisinda durdugumu hissettigimde, beni sadece bana dokunarak iyilestirebilecegini biliyorum. Degmeden, hatta bazen seni görmeden, hissettigim bedeninin o yumusak sicakligini istiyorum. Yalnizim. Kendimi yalniz hissediyorum ki bu yalnizliktan da kötü. Benim yalnizligimi ve kendimi yalniz hissetmemin yalnizliktan da kötü oldugunu anlayacak senden baska kimsem yok. Ve sen de yoksun. Belki de hiç olmayacaksin. Sözcüklerden olusturmaya ugrastigim bir köprüden sana ulasmaya çalisacagim. Ve biliyor musun, sen bütün bunlari okurken, ben yazdiklarimi sakaci gülüslerimle reddedecegim.

    Beni bir gün görürsen, gördügünün bu satirlari sana yazan adam olduguna inanmayacaksin. Duydugum aski, özlemi ve bunlari duymaktan duydugum korkuyu güvenli bir durusun ardina saklayacagim. Yüzümde satirlarimdan bir iz aradiginda, onlar orada olmayacak. Sana nasil yalvardigimi hiç isitmeyeceksin, siradan bir ‘‘Nasilsin’’ sözcügü saklayacak o yalvarisi. Ama bütün bunlar, bu sahte kibir, bu sakaci gülüs, bu siradan ‘‘Nasilsin’’ sözü, bu güvenli durus, içimdeki sesi dindirmeyecek. Bütün bunlara hiç aldirmadan bana sarilmani bekleyecegim, bazen benden babandan korktugun gibi korktugunu, bazen beni çocugunu oksar gibi oksadigini görmek isteyecegim. Aralarinda dolastigim kalabaliklar içinde benim yalnizligimi gören ve kendimi yalniz hissetmemin yalnizliktan da kötü oldugunu sezen bir tek sen varsin. O kadar sade ki duygularim.

    Memelerini aklinla birlikte özledim. Gülüsün, kasiklarinin bugday yalazi parlakligiyla birlikte aklimda.

    Kirilgan bir köprüden sana dogru yürüyorum. Sana ulasamazsam, sesim ve kelimelerim sana degmezse ve sen bana bir daha dokunmazsan, iste o zaman, korkarim sonsuz ve sensiz bir bosluga yapayalniz düsecegim. Beni tut, beni her seye ragmen tut.

    Ahmet ALTAN




  • rica ederim canım acizene paylaşıyorum işte


    quote:

    Orjinalden alıntı: HuZuN_CiCeGi

    quote:

    Orjinalden alıntı: kastalia

    Dertlerle dolu sermaye küpü
    Gömü gibi saklanırken alnımdaki çizgilerde
    Bu can senin … gel etme beni sensiz eyleme
    Bu can senin çünkü ben gönlümde senin adını yar koydum

    SÜPER

    Saol canım ayrıca renk kattığının farkındasındır umarım sevgi dağarcığımaİyiki varsın canım...




  • BEN UZAKTANDA SEVERİM

    Resmine bakarak iç çekerim
    Kalbim yansa da sabrederim
    Sen anlayamasan da beni
    Ben uzaktan da severim seni.

    Hayalimde tutarım ellerini
    Öperim gül misali leblerini
    Sen istemesen de beni
    Ben uzaktan da severim seni.

    Hatıranla avunurum
    Hayalimde sevişirim
    Sen sevmesen de beni
    Ben uzaktan da severim seni

    Nasıl sevmem, nasıl aşık olmam bensana
    Hayat veriyor can veriyorsun bana
    Sen anlamak istemesen de beni
    Ben uzaktan da severim seni.
  • AŞK NEDİR?

    Yum gözlerini, yüregini dinle,
    Aldigin her nefes aska dairse,
    Sevdigin yüreginden uzaniverse,
    Düsecek diye korkar ya insan,

    Duydugun bir sözle icin yanarsa,
    Gölgesini bile onu sanarsa,
    Her ayak sesinde, yola bakarsa,
    Baktigin her yönde o varya hani

    Sanki öncesi olmamis, sonrasi asla,
    Onun yoklugunu, düsünmek bile zor,
    Ne zaman birisi yüzüne baksa,
    Hic kimse o degil, onun bakisi varya,

    Herkeste onu ararsin, o essizdir,
    Kimse o degildir, o senindir,
    Hatasi bile hostur, bir inceliktiktir,
    Yanlisini bile doğ ruya yorarsin ya...!

    ASIK INSAN KÖRDÜR,
    ASIK INSAN DILSIZDIR,
    ASIK INSAN SAGIRDIR,
    SEVIYORSA, ESIRDIR SEVDIGINE.
    BU DERECE SEVENIN VAY HALINE...
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.