Türkiye'de lig maçlarında rakibine ceza sahası dışından şut şansı vermiyorsun. Şampiyonlar Ligi oynuyorsun, 80 küsürüncü dakikada Cocu'nun sert şutu dışında rakibi ceza sahana sokmuyorsun. Avrupa'nın iyi takımlarından biriyle oynarken, maçı bütünüyle kontrol ve organize ediyorsun. İlk 15-20 dakika dışında rakibine pas yapma imkanı dahi tanımıyorsun. Üç hücumcun dışında orta sahadaki oyuncularınla da şut atıyorsun. En önemlisi net bir skorla maçı kazanmayı biliyorsun.
Taraftarların yıllardır beklediği ve özlediği Avrupa takımı bu olsa gerek... Tecrübe denilen de bu olsa gerek... Ben bu statta birçok Avrupa Kupası maçı izledim. İstisnalar dışında büyük çoğunluğunda rakibine 4-5 pozisyon veren, oyun disiplininden tamamen kopuk bir Fenerbahçe vardı. Şimdi ise iki Şampiyonlar Ligi'nde de tam Avrupalı gibi oynayan, "Bu ligde de varım" diyen takım var.
PSV Eindhoven maçından sonra 'Şu oyuncu vasat oynadı' demek için aradım, ama bulamadım. Hepsi çok iyi oynadı, Serkan ile Luciano farklı oynadı. Anelka ikinci yarı 1 - 0'dan sonra yavaş yavaş oyun disiplininden kopan PSV karşısında çok, ama çok etkili mücadele etti. Alex, Nobre'nin kafasından ve koşularından iyi yararlandı. 'Küçük takımın, büyük futbolcusu' dedikleri Alex, penaltı dışında takımının ikinci golünü atarak maçın kopmasını sağladı. Fenerbahçe orta sahası top rakipteyken çok etkiliydi. Fizik güçleri yerindeydi, üstüne üstlük sırayla da hücuma çıkarak, forvete destek verdiler. Ümit Özat da sezon başındaki durgunluğunu atmış. İki üç maçtır daha verimli ve atletik bir görüntü içinde. Fenerbahçe, bir ay içinde oynadığı çok sayıdaki maçta, hemen hemen aynı kadroyla oynadı. Bu maçların geneline baktığımız zaman, ne kadar iyi çalıştıkları görebiliyoruz. Kadro istikranının yanı sıra maçın son dakikasında bile ayakta kalmaları önemli bir gelişme.
Fenerbahçe zaten son maçlarda fizik gücünü ortaya koyarak, son dakikalarda goller buluyor. Ayrıca bu takımın öne geçtikten sonra puan kaybetmesi de çok zor
Hürriyet Gazetesi yazarı Erman TOROĞLU'nun köşe yazısı
Fenerbahçe, son iki yılın en iyi futbolunu oynadı. Özellikle yardımlaşma üst düzeydeydi. Alex ve Ümit Özat arkadaşlarına göre biraz daha temposuz gözüktüler. Ama öyle oyuncular vardı ki, aradaki farkı kapatıp, sarı lacivertlileri öne çıkardı.
1 numara Serkan. inanılmaz mücadele etti. Resmen iki kişilik oynadı. Çok top çaldı. Aldıklarının çoğunu da iyi kullandı. Sadece bir kötü orta yaptı. 2 numara Appiah. Belki çok gösterişli değil. Belki dikkat etmezseniz çok fazla gözünüze batmayabilir. Ama özellikle topsuz alanda top onda yokken bakın neler yapıyor. Hep artı oynadı. Top ayağına geldiği zaman da boşa kullanmıyor.
Anelka’da ne ararsan var
Dün gece Fener takımında kötü oynayan futbolcu yok. Ama bir Anelka var; koşuyor mu dersen Arap atı gibi. Süratli mi dersen, sanki ayaklarında Schumacher’in kullandığı araba var. Zeka dersen, inanılmaz. Çabukluk dersen, sincap gibi. Yön değiştirme, o da var. 100 kilometre süratle giderken frene basınca 10 kilometre düşüyor mu, o da var. Bir çıkış dersen, gaza basınca patinaj yapmadan rakibi ile araya 3-4 metre koyuveriyor. Zaten bu ayar oyuncu dünyada 5-6 tane sayarsınız.
Bütün bunların yanına F.Bahçe Stadı’nın müthiş atmosferi de eklenince ortaya güzel bir yemek çıktı. Diyebilirsiniz ki: ‘Rakip 10 kişi kaldı. F.Bahçe ondan rahat kazandı.’ Hayır. Bir takımı 10 kişi bıraktırıyorsan, ona o tazyiği yapmışsan ve bu atılan oyuncu onların en tecrübeli oyuncularından biriyse demekki, rakibini güç durumlara düşürmüşsün, paniklemişler.
Rakip, sanki sahaya beraberlik için çıkmıştı. İlk 20 dakika top gezdirdiler. Hücumda fazla çoğalamadılar. 10 kişi kaldıktan sonra da bir türlü dikiş tutturamadılar. Dikkat edin, F.Bahçe bu kadroyla son 4-5 maçtır oynuyor. Daum, oyuncularla fazla oynamıyor. Uzun zamandır işi bilen basının da zaten söylediği kadro bu. Yan yana devamlı oynayınca da iyi şeyler olmaya başladı. Daum geçen yıl bir oyuncuyu oyuna alıyordu, üç oyuncunun yeri değişiyordu. Demekki basının bir kısmı yapıcı tenkitte bulunmuşlar.
Bu galibiyet F.Bahçe için çok önemliydi. Şimdi içeride alacağı bir galibiyet daha şansını yüzde 50’ye, 60’a çıkarır. Hele bir deplasman galibiyeti de gelirse, grupta iş biter. Ama bu işler çok kolay olmayacak.
Seyirci de sınıfı geçti
Sarı lacivertlilerin mutlak süretle Schalke’yi de burada yenmeleri gerekir. Çünkü orada oynanacak maçta sarı lacivertlilerin seyirci dezavantajı olmayacak. Seyirci de dün gece gene sınıfı geçti. Rakiple uğraşmadılar, hakemle ve rakiple oynayacağı zamanlamayı iyi ayarladılar. Boşuna nefes tüketmediler. Onlar da sahadaki takımları gibi tempoyu iyi ayarladılar. Zaten stadın atmosferi, sahanın tribünlere yakınlığı, akustik rakibin üzerine sarı lacivertliler yönünden iyi etki yapıyor.
Hakem, avantaj kurallarında mükemmele yakın, derslik uygulamalar yaptı. Genelde maça da hakim oldu. Ama F.Bahçe 1-0 öndeyken Önder’in rakibine yaptığı hareket bana penaltı gibi geldi. Verseydi beraberinde kırmızı kart mecburiyetinde kalacaktı. O top döndü, Fenerbahçe’nin ikinci golü oldu.