Şimdi Ara

Neyin kavgasındayız?(ölüm ve sonrası]

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
23
Cevap
3
Favori
2.104
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
40 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • EY İNSAN…

    Öldükten yaklaşık 30 dakika içerisinde vücutta refleks diye bir şey kalmıyor.

    Gevşeyen kaslar dolayısıyla ağız ve göz kapakları açık kalıyor. Boşaltım sistemi tamamen gevşiyor, idrar akıntısı oluşuyor.

    Ölümün gerçekleşmesinden 24 saat sonra vücut çürümeye başlıyor. Solunumun durması bakteriler için işaret oluyor ve çalışmaya başlıyorlar.

    İlk çürüyen organlar ise göz, beyin, mide ve bağırsaklar.

    Ceset şişman ise daha çabuk çürürken, tuzlu suda boğulanlar daha geç çürüyor.

    En geç çürüyen kısımlar ise kalp, mesane, böbrek .

    İlk çürüyen yer olan mide ve bağırsaklarda bakteriler yoğun çalıştıkları için hızla gaz ortaya çıkıyor. Bu gaz, karın bölgesinin şişmesine sebep oluyor. Derinin üstü yanık gibi su toplarken, vücutta biriken sülfür yüzünden renk siyaha dönmeye başlıyor.

    Günden güne şişen karın patlıyor ve göğüs çöküyor. Bu olay mezar üstünden duyulabilecek kadar sesli olabiliyor.

    Ortalama 4 yıl sonra insan tamamen kemik haline dönüşüyor.

    Güzelliğin, yakışıklılığın, zenginliğin, kibrin, malın mülkün, makamın mevkin nerede?Yeryüzünde kasıntı bir şekilde gezen, küçük dağları ben yarattım egosuna sahip olan, insanları küçücük beyniyle aşağılamaya çalışan, hayatı statü ve dünyada kazanacağı geçici başarılara odaklayan her o kibirlinin sonu budur.

    Paranın satın aldığı insanların sonu budur. Mevkiye gelmek için karakterini satan, çevresini ezen, zulme uğrayan insanların üzerine basarak bir şeyler elde etmeye çalışanların sonu budur.

    Güzelliğiyle, hayatı boyunca makyaj/süse adanan, cildi kurumasın diye her gün özenle kremlenip yumuşatılan bedenin sonu budur.

    Hayatını fitness salonlarında ayna karşısında kaslarına bakarak geçiren, tek hedefi vücut büyütüp bununla Instagrama fotoğraf atan kişilerin de sonu budur.

    Çalışın, başarılı olun, insanlığa fayda verin ama hayatı büyütmeyin. Kendinizi büyütmeyin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • Bunları reis ve yandaşlarına da söyleyebilir misin?
  • Ölüm bu dünyanın sıkıntılarına, zorluklarına paydos etmektir bir anlamda da.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ölüm temiz insanlar için kurtuluştur
  • Şuan dünyadayken yaşıyorken insanların kendisine bakması hayattan zevk alması, spor yapması bakımlı olması neden bu kadar sorun ki senin için? İnsanlar hayatlarını sürdürürken zevk alarak hayatlarını sürdürmek ister, aynaya baktıklarında kendisini sevsin ister. Ne istiyorsun sen? Söylediğin gerçeklerin herkes farkında zaten. Ne yapalım ölüp çürüyeceğiz diye hayatımıza, yaşantımıza değer vermeyelim, ölmeyi mi bekleyelim?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Senneanlarsindumbelek yazi guzel olmus favorilere ekledim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Anlıyorum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Bu güzel başlığa bilge bir psikiyatristin şu köşe yazısıyla destek olayım:



    Güzel ölme sanatı

    Güzellik, gençlik, zenginlik ve tüketiciliği kutsuyoruz. Hayatlarımızı uzatacak ve ölümü geciktirecek ne varsa rağbet gösteriyoruz. Gençliğin ve cinsel cazibenin bilgelik ve olgunluğa galip gelmesi, yaşlılarımızın giderek daha fazla bakım evlerine terk edilmesine yol açıyor.



    Tıp günümüzde hayatı uzatmaya çalışmıyor, ölümü uzatıyor. Hastanın insan ve kişi olarak saygınlığı hanidir tıp mesleğinin ilgi alanında değil, o yüzden hayatın mevsimleri olduğunu ve yaşlılığın tedavi edilmesi gereken bir sorun olarak telakki edilemeyeceğini kabullenemiyoruz. Ölüm kişisel bir bozgun değil. Hayatın da çevrimleri var ve insan için önemli olan ecel vakti gelip çatana dek anlamlı bir hayatın izini sürmek. Modern tıp hastalığa ardındaki toplumsal anlamı da hesaba katarak bakmak yerine, bir organın düzeltilmesi gereken işlev bozukluğu olarak bakıyor. Tıp bilimi insanın ölümlülüğünü kabullenmekte ayak direttiği oranda, ‘bir can çekişme olarak hayat’ uzuyor.



    Kendi ölümlülüğümüzle yüzleşmek öleceğimiz gerçeğini bil hakkın kavramak demektir. Ölümün farkındalığı olmaksızın hayatı da tam manasıyla keşfedemiyoruz. Ölüme dair imgeler çevremizde kol gezse de hem kültürel hem de bireysel düzlemde ölümü inkar etmeyi yeğliyoruz. Ölüm hakkında konuşmak için neredeyse bir toplumsal tabu var. Ernest Becker, ünlü kitabı Ölümü İnkar’da Batı uygarlığının ölümü inkar üzerine temellendiğini söylüyor. Güzellik, gençlik, zenginlik ve tüketiciliği kutsuyoruz. Hayatlarımızı uzatacak ve ölümü geciktirecek ne varsa rağbet gösteriyoruz. Gençliğin ve cinsel cazibenin bilgelik ve olgunluğa galip gelmesi, yaşlılarımızın giderek daha fazla bakım evlerine terk edilmesine yol açıyor. Ölüm hastanelerde gözden uzaklaştırılıyor ve tıbbileştiriliyor. Tıp bilimindeki ilerlemeler bize her şeyin önümde sonunda tamir edilebileceğini, kimsenin hasta kalmasına izin verilmeyeceğini ima ediyor. Hastalık bir zayıflık, ölüm ise nihai bir başarısızlık olarak telakki ediliyor. Aşırı tıbbileştirme ölümlülüğü sarmalaması gereken tefekkürü gönülden ırak tutuyor ve onun yerine içimizi utanç ve felaket hissiyle dolduruyor. Böylece kendi hayatlarımızı kontrol edemediğimiz hissiyle temas ediyoruz.



    Artes moriendi, iyi ölme sanatı, kayıplara karışıyor. Modern toplumda insanın ölüm üzerine düşünerek, aile fertleri tarafından sevgiyle kuşatılmış olarak kendi yatağında ölmesi adeta haram edildi. İyi ölme sanatına sahip toplumlarda ölümün gelişi hissedilir ve kişi ona hazırlanırdı. Üç yüz yıl önce insanların ölümü inkar edebilecek bir lüksleri yoktu, ölüm de hayatın bir parçasıydı. Modern endüstri toplumunda tıp teknolojisinin ilerlemesiyle çocuk ölüm hızları düştü, ölümcül hastalıklar azaldı ve ölüm daha az görünür hale geldi. Yine de ekranlarda, video oyunlarında veya sinema filmlerinde ölümün her halini her gün izliyor, adata ölüm pornografisiyle baştan çıkıyoruz. Sanırım popüler kültürde ölüme dair imge ve temsillerin çoğalması bizim onunla kendi içimizde baş etmemizi kolaylaştırıyor, onun uyandıracağı endişe ve travmadan bizi masun kılarak ölümü ehlileştiriyor. Başkasının kurgusal ölümü bize sahte bir emniyet hissi bağışlıyor. Kendi ölümlülüğümüzle barışamıyor oluşumuz, haddi zatında kendi ölümümüze bakamıyor oluşumuzdan kaynaklanıyor.



    Istırap bizi insan kılar. İnsan kaybettiklerinin yasındadır, yas tutmayı reddetmek, bir bakıma yaşamayı da reddetmektir. Ölümle yüzleşmek yaşama cesareti ister. Hayatın trajedisi ölmek değil, yaşarken içimizde ölmesine izin verdiklerimizdir. Rilke’nin söylediği gibi, ‘insanların çoğu yaşanmamış bir hayattan ölüyor’. Ölümün olmadığı bir hayat seyrelmiş, yoğunluğunu ve canlılığını kaybetmiş bir hayattır. Hayatın geçiciliğidir ki ondan aldığımız neşeyi tırmandırıyor. Ancak ölüme bakmakla, ölümle yüzleşmekle anlam ve gayemizi keşfetmenin derdine düşeriz. Eğer öleceksek, var olmamızın anlamı ne ?



    Ölüm korkusuyla yüzleşmek bizi kendi iç dram, korku, duygu ve dehşetlerimizle baş başa bırakır, onlara temas etmemizi sağlar. Bu duyguları derin bir biçimde yaşamak bizi insan olmanın ne demek olduğu sorusunun ortasına getirip bırakır. Kendisine değebilen insan başka ruhlara da değer. Kendisiyle konuşabilen insana bir başkasının umutsuzluğu da konuşur. Hayatın meselesi, bu dünyadaki var oluşumuz sonlanmadan ve can ten kafesinden uçup gitmeden önce, hayatın ve ölümün neye hizmet ettiğini keşfedebilmektedir. Hayatı tam manasıyla keşfedebilmek, önceliklerimizi iyi belirleyebilmek ve hem kendimizle hem ötekilerle daha derin bir bağ kurabilmek için kendi ölümümüze çıplak gözle bakabilmek zorundayız. Ölüm anı geldiğinde, yaşadığı ömür için pişmanlık duymaktan korkmalı insan. Korkuyu tatmamış olan, cesareti de bilemez. Ölüm korkusu ölümü durduramaz ama hayatı durdurur.



    Ufak bir hayal alıştırmasıyla bitirmeye ne dersiniz? Hastane acilindesiniz ve ölüm size göz kırpıyor. O an sizin için en öncelikli olan şey neyse, hayatta da öncelikli olan odur. İçinde taşıdığı ölümle yüzleşebilen insan, hayatı da anlamlı yaşar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • hızlı yaşa genç öl cesedin yakışıklı olsun miraderim.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ölmek..Ne ki ölmek zaten ya ? Ölmek..







    “Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız



    Bitebilir bütün acıları yüreğin,



    Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.

    Uyumak, ama düş görebilir insan uykusunda, çok kötü! çok kötü!

    Çünkü o ölüm uykularında,

    Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,

    Öyle düşler görebilir ki insan, bi düşünsene.



    Ama işte bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden.

    Yoksa kim dayanabilir ki zamanın kırbacına?

    Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,

    Sevgisinin kepaze edilmesine,

    Kanunların bu kadar yavaş

    Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine, kim dayanabilir?

    Kötülere kul olmasına iyi insanın

    Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken? Kim dayanabilir?

    Kim ister bütün bunlara katlanmak?

    Ağır bir hayatın altından inleyip terlemek,

    Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,

    O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya

    Ürkütmese bu kadar yüreğini? Kim dayanabilir?



    Bilinç. Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi



    Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor

    Yürekten gelenin doğal rengini.

    Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar

    Yollarını değiştirip sırf bu yüzden,

    Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bütün bunları okuduktan sonra birini sevdiğiniz zaman içinizde tutmayın.Ben bazı şeyler için çok pişmanım.Yeri geldiğinde,doğru bir zamanda birine onu sevdiğinizi göstermekten çekinmeyin.Ölüm diye bir gerçek var.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sökün şunun apoletlerini

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: cavalry123

    Şuan dünyadayken yaşıyorken insanların kendisine bakması hayattan zevk alması, spor yapması bakımlı olması neden bu kadar sorun ki senin için? İnsanlar hayatlarını sürdürürken zevk alarak hayatlarını sürdürmek ister, aynaya baktıklarında kendisini sevsin ister. Ne istiyorsun sen? Söylediğin gerçeklerin herkes farkında zaten. Ne yapalım ölüp çürüyeceğiz diye hayatımıza, yaşantımıza değer vermeyelim, ölmeyi mi bekleyelim?
    Ya cidden bu yazıdan bu yorumu yaptın ya tebrik ediyorum seni cidden zekâ mahsulüsün reis. Adam spor yapmayın demiyor ki, "gösteriş için yapanları" eleştiriyor, senin de beyin büyük ihtimal protein tozu dolmuş, sağlıklı düşünemiyorsun. Konuyu açan elemanın adını kendine oku.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • cavalry123 kullanıcısına yanıt
    Bu yazıdan gerçekten bunu mu anladın?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • hiçbir şey yapmayan bilgisayar başında kambur kambur oturan eleman da o hale gelecek.
    bilim için çalışıp insanlığın gelişmesinde katkıda bulunan da o halde olacak ve üsttekinden bir farkı olmayacak. öldükten sonra tüm dünya adını sayıklasın ne yazar?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: cetinsangu

    Ya cidden bu yazıdan bu yorumu yaptın ya tebrik ediyorum seni cidden zekâ mahsulüsün reis. Adam spor yapmayın demiyor ki, "gösteriş için yapanları" eleştiriyor, senin de beyin büyük ihtimal protein tozu dolmuş, sağlıklı düşünemiyorsun. Konuyu açan elemanın adını kendine oku.

    Alıntıları Göster
    İmzasına ibanını yazan bir insan için tartışma zahmetine girmeyeceğim..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bundan yıllar önce Cüppeli Ahmet denen birinin vaazına gitmiştim yıl 1998 canlı canlı dinliyorum Tevrattan aldığı hikayeleri BALLANDIRRA BALLANDIRA anlatıyor öyle olmuş böyle gitmiş şöyle olmuş daha neler neler sonra okuduğuma göre birçoğu Kuranda yok Tevratta var çünkü Tevrat daha ayrıntılı bu garibanda diyorki "islaaaam alimleri yazdı kuranda herşey olmaz" neyse tevratı okuyunca kimin yazdığını görüyorsunuz...

    Bu cüppeli vaazın bir yerinde "Taşta yatın peygamberin yatağı yoktu taşta yatıyordu, eve TV almayın günah, hurma ile öğününüzü yiyin hurma faydalı peygamberde öyle yapıyordu...vb" bir sürü günlük hayata dair DAHA AZ PARA HARCAMANIZ GEREKLİ ritüelli bir konuşma yaptı ardındanda "bunlara harcayacağınız paraları bize verin külliye yapıyoruz, TOLAR verin, kadınlar altınlarını versinler biriktirmeyin bize verin" dedi ulan adamda bir etkili ben bile cebimde ne var ne yok verdim.

    Zaman geçti hürriyet gazetesinde çalışmaya başladım yıl 2006 bu adamın JETSKİ haberi çıktı inanmadım. Tabi gazete bu haberi yapınca olayın peşini bırakmadı; Adamın tribleks özel havuzlu villası, su yatağı şeklinde yatak odası(en çok buna içerlemiştim) ve 68 ekran plazma TV li evi çıktı buna mukabil A8 L aracı işsiz oğlununda A4 aracı çıktı, Su yatağını sorduklarındada "Belim ağırıyor doktor önerdi" demişti...

    Kıssadan hisse bu adam şimdi yanmayan KEFEN satıyor ben birebir yaşadım gördüm. Hayatınızı yaşayın, okuyun, kendiniz öğrenin, sağa sola saptınızmı cüppeliler bitmez sizi bekler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: cavalry123

    İmzasına ibanını yazan bir insan için tartışma zahmetine girmeyeceğim..

    Alıntıları Göster
    Hahahah cevaba bak, kanıtladın kendini.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • cavalry123 kullanıcısına yanıt
    Yazıda verilmek istenen mesajı 180 derece döndürmeyi nasıl başardın ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yav adam diyor ki ayna karşısında yüzü kurumasın diye nemlendirici sürenin sonu budur, kardeşim hastayım egzamam var nemlendirici sürüyorum,zorundayım. Nemlendirici sürdüm diye azap mı çekeceğim? Adamın anlatmak istediği dünyada kendinizi önemsemeyin zaten azap çekeceksiniz çürüyeceksiniz, hep bir negatiflik ve kötü düşünceler. Farzet ki inanmıyorum? İnsanları yönlendirmeyi bırakın isteyen istediği gibi yaşasın. Ne bu tantana

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.