Şimdi Ara

--Nazi UFO Teknolojisi-- (Elektromanyetik sevkle çalışan Nazi uçandaireleri)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
72
Cevap
4
Favori
13.817
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  --Nazi UFO Teknolojisi-- (Elektromanyetik sevkle çalışan Nazi uçandaireleri)


    Nazi UFO Teknolojisi

    Elektromanyetik sevkle çalışan Nazi uçandaireleri...

    Büyük Üstad Rudolf Steiner ve öngörüleri:

    Günümüzde ve yüzyılımızda yaşamış en önemli düşünürlerden birisi Antropozofi Derneği kurucusu Avusturyalı Dr.Rudolf Steiner (1861-1925)’dır.Steiner bir duru görü medyumu idi.O, başka boyutları gördüğünü ve insan kalbinin derinliklerinde yaşananları hissettiğini söylüyordu.Steiner geleceği inanılmaz bir doğrulukla tarif etmişti, materyalist bilimin çılgınlığının bir felakete neden olacağını, tüpte doğan insanları ve geleceğin biyoloji mühendisliğini bir korku filmini anlatır gibi anlatıyordu.İnsanlığın geleceği yaşayan canavarlarla, ruhsuz, tanrısız, insan dışı, kompüterize, böceğe benzer, krom ve plastikten yapılma yaratıklarla doluydu.

    R.Steiner, gelecek yıllarda büyük savaşların yaşanacağını ve insan kalbinin büyük yaralar alacağını 1917’de öngörmüştü. ‘‘Karanlığın Güçleri’’ insan evrimini engellemek kararındaydı, bunun için de insanlarla birleşmeleri gerekiyordu.Böylece evrim dönüşecek ve ortaya planlı melez bir ırk, yani yaratık- insan çıkacaktı.Ona göre ırkımızın büyük bir kısmı yok olacak, geriye kalanlar yaratıklara, yani cin’imsi varlıklara tapan süprüntüler olacaktı.Peki kim bu yaratıklar? Steiner’e göre bunlar yukarda sözünü ettiğimiz biyolojik yaratıklardı.Yani gelecek bizim var edeceğimiz kötü varlıklarla doluydu.İnsan, cin ve uzaylı inancıyla kendi felaketine yol açmakta ve kurgulanmaktaydı.

    Kara Güneş ve Zaman Yolculuğu:

    Zaman Yolculuğu Mümkün mü?

    Zamandayolculuk yapılabilir mi, sorusunun yanıtı dört boyutlu uzay zamanda kapalı zamansal eğriler(1) bulunup bulunamayacağına gelmiş oluyor.

    (1) Eğer bir uzay zaman eğrisinin üzerindeki her noktada hız vektörü zamansal çıkıyorsa, bu eğriye zamansal eğri denir.

    Bilim ve Teknik Dergisi, s.335, Ekim 1995) Bir evren modelinde, eğer uzay zamanda kapanan zamansal eğriler bulunuyorsa, bunlardan birini yörünge eğrisi olarak kabül edecek olan cisim, hep zamanın akış yönü doğrultusunda giderek tekrar ilk konumuna , yolculuğa başladığından daha önceki bir anda ulaşılabilir.İşte ‘‘Zaman Makinesi’’ bu tür evren modellerine verilen isimdir.Bu tanımlanan anlamda ilk zaman makinesi 1949 yılında ünlü matematikçi Kurt Gödel tarafından bulundu.Kip Thorne’un 1988’de öne sürdüğü zaman makinesi, Gödel’inkinden farklı uzay zaman topolojisine sahipti.Thorne’un topolojik işlemi fiziksel uzay zamanda yapıldığı zaman, uzay zamandan bir nokta delip çıkarmak, bir karadelik yaratmak anlamına geliyordu.Birbirine komşu iki nokta delip çıkarmak, birbirine yakın iki karadelik bulmak demektir.İki deliği birbirine bir tüple bağlayıp kapatmak, iki karadelik arasında bir tüp geçitle bağlantı sağlamak demektir.(Buna solucandeliği yada wormhole diyenler de var). Kip Thorne ve Richard Gott gibi fizikçiler zaman yolculuğunun teorik olarak mümkün olduğunu söylemektedirler.

    1923 de Hitler döneminde Thule örgütüne mensub çekirdek bir kadro ‘‘Kara Güneş Tarikatı’’ adı altında özel bir projeyi yürürlüğe koydular. Bu projenin amacı ‘‘Zaman Yolculuğu’’nu gerçekleştirme idi.Bu proje illuminati denen bir başka tarikatın ( Gümüş Yıldız Tarikatı) grup üyeleri ile bir araya gelinerek tasarlanmıştı.



    Bu zamanda yolculuk deneyi ruhsal ve psişik enerjiyi majikal bir teknikle açığa çıkartarak gerçekleştirilecekti. Düşünce güçlerini zamanın akışı üstüne yönelten grup üyeleri belli bir düzeyin üstüne çıkan psişik bir enerji konsantresi sonucunda uzay zamanda küçük bir boyutlar arası pencere açmayı başarmışlardı.Bu zamanda açılan çatlağın 1943 yılında Amerika’da gerçekleştirilen ‘‘Philadelphia Deneyi’’ nin oluşmasına sebeb olduğu rivayetler arasındadır.

    Thule tarikati ile bağlantılı olan Vril örgütü üyeleri medyumsal ve sonra fiziksel temas yoluyla Aldebaranlılar denen bir uzaylı medeniyetten uçan gemilerin ( UFO’ların) yapımı ile ilgili teknik bilgiler almışlardı.Aldebaranlılar 2.10 m uzunluğunda , badem gözlü, açık beyaz tenli, uzun sarı saçlı insanlardı. Bağlantı kuran Alman subayın iddiasına göre, bu insanlar bütün vucutlarını kaplayan tek parça düğmesiz ve fermuarsız giysiler giyiyorlardı.

    ‘‘Kara Güneş’’ örgütünün elindeki belgelerden anlaşıldığına göre, Reich-Almanyası Arianniler’le gizli bir anlaşma imzalamıştı.Bu anlaşmaya göre, Reich-Almanları ‘‘İç Dünya’’ denen bir yerde her türlü saldırıya karşı korunacak, ayrıca ileri teknoloji ve ileri spiritüel bilgilerle donatılacaklardı.Fakat bu teknoloji yalnızca savunma amaçlı kullanılabilecekti.

    Robert Charroux ‘‘Andların Esrarı’’ adlı kitabında ilginç açıklamalara yer verir. Kitapta adı geçen ünlü İtalyan kaşifi Gugliemo Marconi’nin öğrencisi olan, İtalyan fizikçisi N.Genovese’nin açıklamalarına göre, Reich-Almanyası’nın bu araştırma merkezlerinde dünya dışı varlıkların yardımı ile hayret verici bilimsel gelişmeler olmuştu.Bu merkezde 1946’dan beri doğrudan güneşten gelen kozmik enerjiyi depolayabilen bir sistem mevcuttu.

    Çetin BAL: Açıkcası ben kendi adıma Almanların 2.Dünya savaşı yıllarında UFO teknolojisini kullanarak Ay’a ve Marsa ve dünyanın kutup bölgesine gidip orada üs kurduklarını pek düşünmüyorum.Dünya dışı uygarlıklarla medyumsal kanallar kullanılarak bağlantıya geçilmiş olabilir. UFO teknolojisi konusunda uygulamaya dönük kayda değer bilgiler alınıp bunlar denenmiş ve test edilmişte olabilir.Belkide bir kısım Nazi dönemi Alman ırkı mensubu kişiler dış dünyalıların yardımı ile gözlerden uzak belli bir bölgede koruma altına alınmış olabilirler.Onlara özel bir üs tahsis edilmiş olabilir.

    Bir Kara Güneş örgütü mensubunun söylediklerine göre bu kutup bölgelerine yerleşen Reich Almanları uçan daire teknolojisini geliştirme imkanı bulmuşlardı. Söylenenlere göre bu araçlar Vril gücü ve anti-gravitasyon ile havalanıyorlardı.

    Nazi bilim adamları manyetik güç alanları kullanılarak havalanan uçan disk teknolojilerini geliştirmişlerdi. Ve serbest enerji ile çalışan motorlara sahiptiler.Ve kristallerde bilgi depolama konusunda teknik atılımlar içindeydiler.Nazi bilim adamları Tibetli rahiplerden insanların şuurluluğunu ( ruhsal psişesini) yükseltmek için kristal tabletler denen bazı eşyalar almışlardı.Bu tabletler 2 boyutlu olmakla beraber, üçboyutlu bir görüntü verebiliyor ve 4.boyut deneyimini veya akışkanlık sürecini yaşatabiliyordu.Naziler Mısır piramitlerinde ve Uzakdoğu araştırma seferlerinde buna benzer değişik eşyaları toplamışlardı.Tibetli rahiplerden Atlantis, Mu, Agarta, Şamballa, Lemurya ve Hyperbor adlı kadim medeniyetler ve teknolojileri ile ilgili bilgiler almışlardı. Beklide Mısır piramitleri, uzaylı teknolojileri ve yıldız geçidi ( stargate) kavramlarıda Nazilerin bu araştırmaları ile ilgili olarak ortaya çıkmış kavramlar olabililer.

    Thule örgütünün elinde bulunan belgelere göre dünyamızın farklı boyutunda yaşamlarını sürdüren Hyperborlu’lar teknik olarak çok ileri bir düzeyde idiler.Onlar, bugün bizim ‘‘UFO’’ olarak bildiğimiz , onlarınsa ‘‘Vril- ya’’dedikleri uçan disklere sahiptiler.Bu uçan diskler, birbirine zıt yönde dönen 2 manyetik alan yardımı ile yerçekimini yenerek, yükseliyorlardı..(Levitasyon = Havaya yükselme ve yerçekimsizlik) ve ayrıca korkunç bir hıza ve manevra yeteneğine de sahiptiler.Bugüngü UFOlarda da Vril gücünün enerji potansiyeli ve güç kaynağı olarak kullanılmakta idi. (Vril = Eter, Od, Prana enerjisi, Çi, Kozmik güç, Orgon enerjisi olarakta bilinir.Akat’larda, Vril= En yüksek tanrı, tanrı gibi, anlamına gelmekte idi.)



    Diğer Bilim ve Öbür Taraf Uçan Makinesi

    Thule üyesi Dr.W.O.Schumann ve Vril örgütü mensupları, Thulu örgütü ile bağlantılı olarak ‘‘Öbür Taraf Makinesi’’ dedikleri bir alet yapmayı tasarlıyorlardı.Bu makine, bu taraftaki maddenin, ‘‘öteki taraftaki’’ maddeye , ‘‘öbür taraftaki’’ nin de bu taraftakine dönüşmesini sağlayacaktı.Kısaca ‘‘Zaman’’ı ve ‘‘Uzay’’ı aşarak, yaşam ve ölümü yenebilen, tanrıların dünyasını ziyaret edebilen ve ‘‘Ebedi Hakikat’’ bilgisine ulaşabilecek bir makine düşünülüyordu.

    Baron Sebottendorf , majik güçleri kullanarak psişik düşünce enerjisinin yoğun konsantresi ile uzay ve zamanda bir sapma oluşturmak istemişti.Psişik güçlerle fiziksel boyutlara sıkı sıkıya bağlı zaman boyutu üstünde bir değişiklik yapmak mümkündü fakat Mühendis Dr.Schumann da Sebottendorf’un bu arzusunu teknik bir vasıta ile gerçekleştirmeyi planlamıştı.1919 yılı Aralık ayında, Vril ve Thulu örgütlerinin çekirdek kadrosu , Berchtesgaden’deki Ramsau’da buluştular.Bu toplantının en önemli kişisi şüphesiz Zagrepli medyum bayan Maria Orsichitsch (Orsic) idi.Orsic, beraberinde 2 kağıt getirmişti.Bu kağıtlardan biri Alman ‘‘Tapınakçılar’’ gizli örgütüne ait anlaşılmaz gizli yazıları ihtiva ediyordu.Bu tapınakçı gizli yazısının muhtevası medyumsal bir mesaj şeklinde alınmıştı ve tamamen bilinmeyen bir lisanda yazılmıştı.Maria Orsic’e göre bu bir eski doğu lisanında yazılmıştı.Orsic bu yazıları deşifre etmek için Thule’ ye yakınlık duyan ‘‘Pan-Babilon’’ örgütü dostları ile temas kurmuştu.Bu esrarengiz yazının incelenmesinden sonra, bunun gerçekten de eski Babil kültürünün kurucularından olan ‘‘Sümerler’’ in yazısı olduğu anlaşıldı.İddialara göre, bu yazılarda ‘‘öbür tarafla’’ ilgili bilgiler, yani, ‘‘öbür taraf makinesi’’ yapımı için gereken bilgiler gelmişti.Bu şekilde bütün UFO teknolojisinin temellerine ait bilgiler ellerine geçmişti. ‘‘Diğer Bilim’’ ait konsept bu zamanda ve takibeden yıllarda olgunlaştı. (Bugün diğer bilim yerine ‘‘Alternatif Bilim’’ denmektedir.) Buna rağmen, ‘‘öbür taraf makinesi’’ projesinin tam manası ile şekillenmesi 3 yıl sürdü. Bu sürenin uzamasının sebeblerinden biri de finansman sıkıntısı idi. Bu ‘‘Diğer Bilim’’ veya ‘‘Diğer Tekniğin’’ ilk aşamalarında, Dr. Schumann Münih Teknik Yüksek Okulu’nda bir konferans vermişti.Bu konferanstan birkaç cümleyi burada aktarmakta fayda görüyorum; ‘‘Elektrikteki artı ve eksi gibi her yerde ve her şeyde olayların seyrini belirleyen 2 prensip görüyoruz; Işık ve karanlık, iyi ve kötü, yaratıcı ve yıkıcı. Bu da ya hep ya hiç demektir. Bu iki soyut prensip, yani yaratıcı ve yıkıcı prensip, bizim teknik vasıtalarımızı da belirler.Yıkıcı her şey şeytani, yapıcı her şey Tanrısal kökenlidir.Patlama ve yanmaya dayalı her teknik, şeytani bir teknik olarak nitelendirilmelidir.Önümüzdeki yeniçağ, yeni, pozitif ve Tanrısal tekniğin hakim olacağı bir çağ olacaktır.’’



    ‘‘Öbür Taraf Uçuş Makinesi’’:

    1992 yılında ‘‘Öbür taraf makinesi’’ ele alındı ve bundan böyle projenin ismi ‘‘Öbür taraf uçuş makinesi’’ olarak değiştirildi.1922 yılı yazında Münih yakınlarında bir hangar inşa edildi.Ayrıca bu hangara ek bir hangar binası daha yapıldı.Bu hangarda gerekli bütün teknik malzemeler toplandı ve ‘‘Uçuş Makinesi’’ nin yapımına başlandı.Makine 6,50 m. Çapında bir diskin üzerine paralel olarak yerleştirilmiş, 8 m. Çapında bir disk ve bunun altında bulunan 7 m. Çapında üçüncü bir disk’ten müteşekkildi.Bu üç disk, ortasından geçen 1,80 m çaplı bir deliğe monte edilmiş 2,40 m. Yüksekliğinde motor techizatı ihtiva ediyordu.Gövdenin altta klan kısmı koni şeklinde bir uçla son buluyordu.Gövdenin altta kalan kısmı koni şeklinde bir uçla son buluyordu.Bu konik uçtan alt kata kadar uzanan dev bir sarkaç, cihazın stabilizasyonunu sağlıyordu.Aktif durumda üst ve alt disk birbirlerine zıt yönde dönmeye başlayarak, bir elektro-manyetik dönme alanı meydana getiriyordu.

    Bu dönme alanı aynı anda ‘‘ İnterkozmik titreşimler’’ meydana getirerek ‘‘Yeşil Ülke’’nin öbür taraftaki alanına egemen oluyordu.Titreşimlerin afinitesi prensibine göre, öbür tarafa uçuşun temel şartı böylece temin edilmiş oluyordu.Özel bir batarya ile motor teçhizatına itici güç sağlanıyordu.Kısa vadede en yüksek enerji seviyesine ulaşmak için, yüksek enerjitik özel bir kondensatör kullanılıyordu.Bu kondensatör, üç disk için ilk devinim motoru ve aynı zamanda bir elektrojeneratör görevini üstlenmişti. (2)

    (2) Norbert Jurgen – Ratthofer & Ralf Ettl, ‘‘Das Vril-Projekt’’, STM- Tempelhof, Wien.(Erstveröffentlichung)

    ‘‘Öteki Taraf Uçuş Makinesi’’ (Ö.T.U.M) yada diğer tabirle UFO 2 yıl süre ile test edildi.Bu proje için mali yardımlar, bir çok Alman sanayi işletmecilerinin muhasebe kayıtlarında JFM koduyla (Jenseitsflugmaschine) geçmekte idi.Daha önce Schumann SM Levitatör olarak adlandırılan makinadan, ‘‘Vril motoru’’ ortaya çıkarıldı.Kayıtları gizli tutulduğu için, bu makinanın neyi başarıp neyi başaramadığı tam olarak bilinememektedir.1924 yılı başında makine sökülerek , Augsburg’a getirildi ve orada bir depoda muhafaza edildi. Ö.t.u.m.’nin Augsburg Messerschmitt uçak fabrikası tesislerinde saklandığı haberi, ne tam doğrulanmış ne de inkar edilmiştir.Ö.t.u.m ayrıca ‘‘Thule motoru’’ nun da temelini oluşturmuştur.

    Vril ve Thulu mensuplarının 10 yıllık yoğun bir araştırma sürecinden sonra, büyük ihtimalle – daha sonra daha anlam kazanan – ‘‘Boyut Kanalı Uçuşları’’ projesi gerçekleşmişti.1922 ile 1924 yılları arasında Ö.t.u.m’nin hava iyonizasyonunun dışında başka bir tesiri olup olmadığı bilinmiyor.Bu gizli deney, muhtemelen Thulu ve Vril örgütlerinin çekirdek kadrosu tarafından finanse edilmişti. Bu projeye ezoterizmle ve okült, majik bilimlerle ilgilenen kişiler katılmışlardı. Adolf Hitler, R.Hess, Müh.Hans Hörbiger, Müh. Viktor Schauberger, Prof.Dr. Müh.W.O.Schumann, Haushofer gibi kişiler bu kişiler arasında sayılabilir.

    Ö.t.u.m (Öteki Taraf Uçuş Makinesi) kendi etrafında ve çevresinde çok güçlü bir alan oluşturuyordu ve bu alan vasıtası ile, hem makine, hem de pilotu bulunduğu uzay sektörünün içindeki kozmoz’dan tamamen bağımsız olarak, hem bu tarafta hem de öteki taraftaki mikrokozmoz’da varolabiliyordu. Ö.t.u.m tarafından üretilen bu mikrokozmoz, maksimum alan gücüne eriştiği an, kendini çevreleyen bu taraftaki evrensel güçlerden ve etkilerden Örneğin; Gravitasyon, Elektromanyetizm gibi tamamen bağımsız olarak, herçeşit gravitasyonel alanın ve vakumun içinde ışık hızına yakın bir sürate erişiyordu.Bu şekilde belirli alan güçlerinde bizim evrenimizin relatif (izafi) bugününü terk edebilir ve aniden relatif (izafi) geçmişimize gidebiliriz.

    Tamamen teorik olarak, Ö.t.u.m ve mikrokozmosu, pilotları ile birlikte, evrenin geçmiş zaman boyutları içine ve gelecek zaman boyutları içine doğru bir kuantum enerji düzeyinden diğerine sıçrayan elektronlar gibi sıçrayıp zaman ötesine doğru atlayabilir.Anlaşıldığı kadarı ile Ö.t.u.m’nın teorik temelleri, Babil ve Sümer ILU-kozmolojisi ve parakozmolojisi öğretilerine dayanmakta idi. En eski Sümer Babil ‘‘bu dünya’’ ve ‘‘öbür dünya’’ öğretilerinde, yani Parakozmoloji ve Kozmoloji öğretilerine göre, bu taraf ve öte taraf kozmoz kuantlarından müteşekkildi.

    Ö.t.u.m, Elektrogravitasyon-Takyon Motorları ve Serbest Enerji makinelerinin bir öncü tipi idi.Bütün elektrogravitasyon –Takyon ve Serbest Enerji makineleri temelde ilkel birer ‘‘Zaman Makineleri’’nden başka bir şey değildir!..( Takyonlar ‘‘Madde ötesi madde’’ yada ‘‘cisim ötesi soyut cisim’’ evrenini temsil etmektedir. Ünlü Fizikçi Feinberg bize ışıktan hızlı titreşen bir evren olduğunu göstermişti.) Yüksek bir frekans ve yüksek elektriksel gerilim, dar sınırlı bir alan ve bunun çevresinde enerjitik bir durum yaratır.Bu şekilde bizim evrenimizin geçmişinin belirli bir zaman dilimine egemen olur. ‘‘Zaman tüneli’’ veya ‘‘Uzay-Zaman- Solucan Deliği’’ günümüzden geçmişimize doğru oluşan bir ‘‘Kanal’’ vasıtası ile, geçmişten gelen enerjiyi günümüzdeki uygun araca doğru yönlendirir (gönderir).Bu şekilde oluşan etkiye ‘‘Perpetuum Mobile’’ (Sürekli Hareket) etkisi denir.Böyle bir araç, büyük ve küçük şiddette ‘ ‘‘Gravitasyon’’ ve ‘‘Antigravitasyon’’ etkileri yaratır.Bu etkiler ‘‘ Mikro Zaman Tüneli’’ veya ‘‘Mikro-Uzay-Zaman- solucan Deliği’’ vasıtası ile günümüzde de etkili olur.

    Ağrı Dağı’ndaki UFO ve Naziler

    1937 Temmuz’undai Hitler ve Görüng’in emirleri ile her çeşit doğaüstü, bilimsel, dinsel ve okült objeleri incelemek ve araştırmak üzere dünyanın dört bir tarafına özel araştırma ekipleri gönderilmeye başlandı.Araştırılan cisimlerden biri de kutsal kitaplarda adı geçen Nuh’un gemisi idi.Gemi için İran ve Türkiye arasında dağlarda araştırma yapan Alman ekip, Dicle nehri kenarındaki bir köyün yaşlılarından hayli ilginç bir hikaye duydu.Bu hikayeye göre, 200 nesil evvel esrarengiz parlak bir ‘‘ev’’, gökten çok gürültü çıkararak, yere düşmüştü.Bir zaman sonra köyden köye yolculuk yapan bir şahıs bu esrarengiz cisimle karşılaşmıştı.Şahsın ifadesine göre, cisim ıslık gibi bir ses çıkarmakta ve dokunulmayacak kadar sıcaktı.Ayrıca pis bir kokuda yaymakta idi.Bu hikaye, araştırmayı yürüten Alman ekip tarafından derhal Almanya’ya bildirildi.

    Bir ay sonra bölgeye iki araştırma ekibi daha gönderildi.Bölgeye gelen bir grup bilim adamı, Hitlerin savaş makinesinin ‘‘Özel Silahlar’’ bölümünün öncüleri idiler.Bu grup ‘‘evi’’ aramaya koyuldu ve onu sağlam bir vaziyette buldular.Bu, ‘‘dünya dışı’’ bir geminin ilk ele geçirilişi oldu.

    Disk 25 m. Çapında ve 8 m. Yüksekliğinde idi.Gemi girişi olmayan metalik bir görünümde idi.Gemi dış güçlere karşıda oldukça duyarlı idi ve toprağın birkaç metre üstünde havada yüzer gibi duruyordu.Ayrıca en ufak bir dokunuşla hareket edebiliyordu.1938 Aralık ayında disk, Almanya’nın en önde gelen bilim adamlarının toplandığı, Münih’in kuzeyinde bir yere getirildi.Etraftaki dağların çevrelediği bir tuz madeni, diski araştırma ve gerekirse üretmek için gerekli tesisler haline dönüştürüldü.

    Yapılan tetkikler neticesinde geminin, dünyadaki herhangi bir devletin çok gizli bir silahı olamayacağı anlaşıldı.Nazi bilim adamları kısa zamanda gemi ve işleme sistemlerini anlamakta başarılı oldular.

    1941 Temmuz’unda Almanya bilim adamlarından biri ABD’ye kaçıp, bildiklerini anlatmasaydı, kimse Hitler’in neye sahip olduğunu ve onunla ne yapmayı tasarladığını bilemeyecekti. II.Dünya Savaşı’nın sonunda, Ruslar’dan hızlı davranan ABD askeri İstihbaratı, ‘‘Oz’’ kod adı altında Nazi tesislerini ve yukarıda adı geçen diski ele geçirdi.Disk derhal ABD’e yollandı. Fakat diğer yandan Sovyetler de 6 ay sonra esir aldıkları Alman bilim adamları vasıtasıyla, Almanların ele geçirdiği dünya dışı disk’ten haberdar oldular.

    Eski bir KGB ajanı olan Rus yazarı Vladimir Tersizki’nin ‘‘ Close Encounters of the Foo Fighter Kind’’ adlı kitabındaki iddialara göre, Naziler, ellerindenki bir çok yüksek teknolojiyi Peenemünde ve Bavyera Alp’lerine düşen dünya dışı varlıklara ait araçları geliştirerek elde etmişlerdi.Aynı yazara göre, Almanlar daha o zamanlarda yeraltında üsler kurarak, dünya dışı varlıklarla beraber araştırmalar yapmışlardı.

     --Nazi UFO Teknolojisi-- (Elektromanyetik sevkle çalışan Nazi uçandaireleri)

     --Nazi UFO Teknolojisi-- (Elektromanyetik sevkle çalışan Nazi uçandaireleri)


    İlk Alman Uçan Diski Amerika’da mı Geliştirilmişti?

    Bir CIA ajanı olan Willam R. Lyne ‘‘Space Aliens from the Pentagon’’ adlı kitabında belirttiğine göre, ilk uçan diski (Elektrikli uçan makine ) Nikola Tesla icat etmişti.Bu makine (Magneto-Hidro-Dinamik) jenaratörü ile işliyor ve havadan elektrik elde ediyordu.Yazarın iddiasına göre Naziler uçan disk projesini, Tesla’dan çalmışlardı.

    Nazi Almanyasının Tesla’nın ‘‘Gizli Eter Fiziği’’ ve ‘‘Elektrogravitik Diskler’’ konusundaki çalışmalarını devam ettirdiği yönünde bilgiler mevcuttur.

    Gravite ve Tesla’nın Çalışmaları:

    Nikola Tesla’nın (1857-1943) serbest enerji ya da yakıtsız elektrik jenaratörleri üzerinde çalıştığı bilinmektedir. Nikola Tesla’nın ‘‘Eter Fiziği’’ nin uçan disklerin sevk sisteminde kullanımı çok gizli tutulduğu için, diskler II.Dünya Savaşı esnasında hiç kullanılmadı.Tesla, yüksek voltaj denemeleri esnasında elektrikli uçan bir makinanın, yüksek voltajlı elektromanyetik dalgalara direnci ile hareket edebileceğini ileri sürmüştü.Bu dalgalar, ‘‘eter’’ in elektriksel kondüktif akıcı kütlesini, kütle ataleti olarak kullanarak, aracın kitlesini, Manyetohidrodinamik Hall etkisi prensibini kullanarak, iter veya çeker.Eter, aracın kütlesi tarafından sevkedilirken, dalgalar artar ve makinanın dış yüzeyindeki kısımlar üzerinde yoğunlaşmış negatif yükleri harkete geçirir ve MHD (Manyetohidrodinamik) pompalama prensibini kullanarak, eter bu konsantrasyon yönünde çekilir ve hızlandırılır.Çok ince eter, diski oluşturan atomların arasından geçerek onun uzayda hareket etmesini sağlar.
    KAYNAK:...







  • sen kalk uçandaie icad et ve sonra bir dünya savaşında yenil. hemde uzaylı dostların varken.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: combaba

    sen kalk uçandaie icad et ve sonra bir dünya savaşında yenil. hemde uzaylı dostların varken.


    Belkide şüpheleri üzerlerinden kaldırmak için geleceğe dair daha kesin çalışmalar yapmak için uygulanan bi stratejidir , belkide 20-30 yıl sonra yapıcaklar bunu fakat şu an kimsenin öyle bir beklentisi yok , işte bu anda belki bişeyler yaparlar ...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi The Beatles -- 8 Haziran 2009; 16:22:55 >
  • İmkansız değil.Ancak kolayda değil bazı parapsikolojik yollarla başka varlıklarla iletişime geçilebildiğini duymuştum.Bu işi ilerletmişlerse gerçekten başarmış olabilirler bunları.Ama açıkçasını söylemek gerekirse Ağrı dağındaki biraz mit gibi geldi bana
  • Nazilerin ufoları yoktur. İkinci dünya savaşı sırasında alman pilotların gözlemlediği ufolardan esinlenerek benzeri prototipler yapılmış ve sonradan ortaya çıkmıştır ancak bunları uçuracak teknolojiye sahip olamamıştırlar.
    yani öyle bir teknolojiye sahip olsalardı savaşı kaybetmezlerdi.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: brujeria

    Nazilerin ufoları yoktur. İkinci dünya savaşı sırasında alman pilotların gözlemlediği ufolardan esinlenerek benzeri prototipler yapılmış ve sonradan ortaya çıkmıştır ancak bunları uçuracak teknolojiye sahip olamamıştırlar.
    yani öyle bir teknolojiye sahip olsalardı savaşı kaybetmezlerdi.


    Katılıyorum o zamanda o teknoloji nerdee (:
  • Bunlar amerikanın uydurduğu yalanlardan biridir almanyaya 3 ülke birden saldırıp zor yendikleri yetmiyormuş gibi birde nazilerin ufoları vardır yok ışın silahları vardı yendik gibi saçma sapan akıllarınca kahramanlık hikayeleri uyduruyorlar...
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Ninjatsu

    Bunlar amerikanın uydurduğu yalanlardan biridir almanyaya 3 ülke birden saldırıp zor yendikleri yetmiyormuş gibi birde nazilerin ufoları vardır yok ışın silahları vardı yendik gibi saçma sapan akıllarınca kahramanlık hikayeleri uyduruyorlar...


    bncede
  • SETI gitsin devasa antenlerle yıllardır araştırma yapadursun, tek bir dünyadışı sinyal elde edemesin. Hitler almanyasında yer altında tesislerinden uzaylılarla sohbet edilsin.
    Yok artık
  • bazıları almanların bu teknolojisi yok demiş ama ben hangi siteydi yada hangi haberdi hatırlamıyorum bu uçan dairenin yerden 2m yükseklikten uçarkenki 1.30 dk. videosunu izlemiştim ki video internette bulunan resmin videosuydu

    ne malum belkide amerikalılar bu teknolojiyi ellerinde barındırıyorlar ve belkide o uçan daireler amerikalıların uçaklarıdır olamazmı
  • O zamanlar almanlarda bu teknoloji ne arar ve uzaylılarla görüşmekmi güldürmeyin tarzında fikir beyan eden arkadaşlara bir sorum olacak.. 1936 Berlin Olimpiyat oyunlarının açılış konuşmasını yapan hitler, bu konuşmayı tüm evrene sinyallerle yollatmıştır. Sebebi nedir sizce?? Çok basit, Tüm evrene hakim olan bir imparatorluğun haberini tüm uzaya yaymak. Bakın tüm avrupa yada dünyaya değil tüm uzaya yayınlamışlar.. inanmayan bunu hemen araştırabilir..
  • Carl Sagan'ın "Contact" isimli kitabının filminde de bahsedilen olaydı bu değil mi?

    quote:

    Orijinalden alıntı: asparuh

    O zamanlar almanlarda bu teknoloji ne arar ve uzaylılarla görüşmekmi güldürmeyin tarzında fikir beyan eden arkadaşlara bir sorum olacak.. 1936 Berlin Olimpiyat oyunlarının açılış konuşmasını yapan hitler, bu konuşmayı tüm evrene sinyallerle yollatmıştır. Sebebi nedir sizce?? Çok basit, Tüm evrene hakim olan bir imparatorluğun haberini tüm uzaya yaymak. Bakın tüm avrupa yada dünyaya değil tüm uzaya yayınlamışlar.. inanmayan bunu hemen araştırabilir..
  • biraz umut kaybettirici olcak ama:) 2. dunya savası sırasında daha radar teknolojisi yeni kullanılmaya baslanmıstı tabi cok yaygın degildi. peki havadan gelen tehlikeleri bu adamlar anlamak için neler yapıyor dersiniz? ((zaten bu fotolara bakınca ufo mufo olmayacagını tahminimce kanaat getirceksiniz:)) ))

     --Nazi UFO Teknolojisi-- (Elektromanyetik sevkle çalışan Nazi uçandaireleri)


     --Nazi UFO Teknolojisi-- (Elektromanyetik sevkle çalışan Nazi uçandaireleri)




  • Şu 2. resimdeki kulaklıklar, benim snoppy'den iyi çalar mı.?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: CrAzY_MoUsE

    Şu 2. resimdeki kulaklıklar, benim snoppy'den iyi çalar mı.?


  • quote:

    Orijinalden alıntı: fizisyen

    biraz umut kaybettirici olcak ama:) 2. dunya savası sırasında daha radar teknolojisi yeni kullanılmaya baslanmıstı tabi cok yaygın degildi. peki havadan gelen tehlikeleri bu adamlar anlamak için neler yapıyor dersiniz? ((zaten bu fotolara bakınca ufo mufo olmayacagını tahminimce kanaat getirceksiniz:)) ))

     --Nazi UFO Teknolojisi-- (Elektromanyetik sevkle çalışan Nazi uçandaireleri)


     --Nazi UFO Teknolojisi-- (Elektromanyetik sevkle çalışan Nazi uçandaireleri)


    Almanların uçandaire teknolojisine sahip olduğunu iddia edenlere bundan daha iyi bir cevap olamaz




  • ya ben bunlardan 3 tanesini kaydetmiştim sadece, daha dunya kadar ceşiti vardı:)
  • @ fizisyen

    Tokat gibi cevap vermişsin ufoy muş alın size ofu işte,
  • quote:

    Orijinalden alıntı: PaulCrewe

    İmkansız değil.Ancak kolayda değil bazı parapsikolojik yollarla başka varlıklarla iletişime geçilebildiğini duymuştum.Bu işi ilerletmişlerse gerçekten başarmış olabilirler bunları.Ama açıkçasını söylemek gerekirse Ağrı dağındaki biraz mit gibi geldi bana

    Bu olayı History Channel' dede anlatmışlardı. Savaşın sonlarına doğru bir projeryi Hitler hayata geçirmişti ama savaş kaybedilince bu projede çalışan bilim adamlarını Amerika' ya götürüp çalışmalarını orada sürdürdüler.
  • Konu neşeli devam etsin, öldürücü Fizisyen darbeside bir Hitler el hareketiyle kalksın!

    Arkadaşlar, dinimiz var allahımız var şimdi, anlaşalım!
    Siz Kıbrıs çıkartması sırasında radarda 3-4 tane pırıltılı sinyal görüldü diye kendi çıkartma filosu, kendi uçak filoları tarafından bombalanan ve en büyük savaş gemisi batırılan bir milletin fertlerisiniz. Açıktır ki manuel gözleme II. Dünya savaşında bu tür yanılgıların olabileceğini değerlendiren ve muhtemelen bu tür olaylar konusunda daha önceden çok deneyimli olan SS genelkurmayı tarafından, bu tür yanılgıların minimuma indirgenebilmesi amacıyla bol bol kullanılmıştır!
    O iri kulaklarda İngiliz Hava savunmasının Manş denizi boyunca önemli bir unsuru olmuştur, lütfen konuyu tam bilmeden olayları değerlendirmeyelim!
    İşte "ayıkla pirincin taşını" atasözümüz böyle cevaplar için üretilmiştir!




  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.