Şimdi Ara

Myanmar’daki beş ayrı esir kampında 5 bin şehid verdiğimizi bilir misiniz?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
259
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Myanmar’daki beş ayrı esir kampında 5 bin şehid verdiğimizi bilir misiniz?

    Haftalardan buyana hemen her gün Müslümanlar’ın katledildiği Myanmar yahut eski ismi ile Burma, bizim için aslında pek yabancı değildir ve hoş olmayan hatıralarla dolu ilişkilerimiz bundan tam bir asır öncesine, Birinci Dünya Savaşı senelerine uzanır. İngilizler, Irak’ta esir aldıkları binlerce askerimizi Burma’ya götürüp oradaki esir kamplarına kapatmışlar ve beş bin kadar Mehmetçik oradaki kamplarda can vermiştir.

    MYANMAR’daki cinayetler bitmek bilmiyor, her gün yeni faciaların haberi alınıyor, dünya ise bizim haricimizde derîn bir naz ve gaflet uykusuna dalmış, uyuyor!

    Bugün bu sayfada okuyacaklarınızın bir kısmını daha önce de yazmıştım ama Myanmar rezaleti gittikçe artınca hatırlatmak farz oldu!

    Şimdi her işittiğimizde dünyanın tâ öbür ucundaki kanlı bir belde gibi hayâl ettiğimiz Myanmar ile bundan yüz sene öncesine dayanan ve “yakın” bir ilişkimiz mevcuttur.

    DENİZDEKİ CENAZELER

    “Yakın” diyorum, zira şimdi Arakanlı Müslümanlar’ın can verdikleri Myanmar’da yahut eski ismi ile Burma’da bıraktığımız beş bin şehidimiz vardır! Myanmar’ın batısındaki Bengal Körfezi ile Andaman Denizi’ne bırakılan cenazeleri de ilâve ettiğimiz takdirde, bu sayı daha da artar.

    İşte, oralarda verdiğimiz şehidlerin öyküsü:

    Irak’ın güneyi, Birinci Dünya Harbi’ne girdiğimiz 1914 Kasım’ında “parti mensubu”, yani İttihad ve Terakki’nin üyesi olan 31 yaşındaki bir binbaşıya, Süleyman Askeri Bey’e emanet edilmişti. Binbaşının rütbesi 1915’in 3 Ocak’ında yarbaylığa yükseltildi, o gün hem Basra valiliğine, hem de Basra’daki 28. Fırka’nın kumandanlığına tayin edildi ve Süleyman Askeri Bey daha sonra “Irak ve Havalisi Umum Kumandanı” oldu.

    Myanmar’daki beş ayrı esir kampında 5 bin şehid verdiğimizi bilir misiniz?

    Basra’da esir edilen Türk askerleri, yaralılarla beraber gemilerle İngiliz sömürgelerindeki esir kamplarına götürülüyorlar



    BİR ‘SÜPÜRGE’ HAYALİ

    Genç yarbay gayet vatanseverdi ama Irak gibi geniş toprakların kaderine hâkim olacak kadar tecrübesi yoktu; daha da önemlisi, hemen bütün İttihadçılar gibi hayalperestti. Arap aşiretlerini “İslam Birliği” şemsiyesi altında birleştireceğine inanıyor, Basra’ya saldıran İngilizler’i “Aşiretlerin yardımıyla ve süpürge sopasıyla” kovacağını söylüyordu.

    MEKTUPLARDAN ÖĞRENDİLER

    12 Nisan 1915’te, kendisinden kat kat üstün İngiliz birliklerine hücum etti, Basra yakınlarındaki Şuayyibe’deki Bercisiyye Ormanı’nın çevresinde üç gün boyunca ardarda şehid verdik ve İngilizler birliklerimizin neredeyse tamamını imha ettiler. Süleyman Askeri Bey hatâsının farkına ancak o zaman varabildi ama hayalperestiği kadar namuslu olduğu için, kendi cezasını bizzat vermesi gerektiğini düşündü ve 14 Nisan günü tabancasının şakağına dayayıp tetiği çekti!

    Basra tarafları 1917’nin başında İngilizler’in eline geçti, binlerce askerimiz esir alındı ve ilerleyen İngiliz birlikleri 1917 Mart’ında Bağdat’a girdiler.

    İngilizler, esir ettikleri askerlerimizi o zaman idareleri altında olan Hindistan’a bağlı bir vilâyet olan Burma’ya götürüp isimleri haritalarda bile geçmeyen ve en büyüğü “Tayetmo” olan “Meiktila”, “Munklon” ve “Şivebo” ile bir diğer kampa kapattılar. İstanbul, Basra’da esir düşen birliklerin âkıbetinden haftalarca haber alamadı, askerlerin nerede oldukları ailelerine gelen ve üzerinde “POW-Prisoner of War” yani “Savaş Esiri” damgası bulunan mektuplar sayesinde öğrenilebildi.

    Tayetmo’daki şehidlerimizin mezarları iki sene öncesine kadar fasulye tarlası olmuştu



    2015’TE RESTORE EDİLDİ

    Burma’nın iklimi bizler için değildi, üstüne üstlük esir kamplarındaki zor hayat şartları askerlerimiz için yaşanmaz bir hâl aldı, beş bin civarında Mehmetçik tropik iklim ile çıkan salgınlara dayanamayarak hayata orada veda etti ve kampların bir köşesine defnedildiler. Sağ kalmayı başaranlar ise evlerine ancak 1918’den sonra dönebildiler.


    Myanmar’daki beş ayrı esir kampında 5 bin şehid verdiğimizi bilir misiniz?
    Tayetmo Şehidliği’nin Türkçe ve yerel dil ile yazılmış kitabesi

    Türkiye, topraklarına 12 bin kilometre ötede ve en uzak mesafede bulunan Burma’daki esir kamplarına seneler sonra mezar taşları ile birer kitabe diktirdi ama aradan geçen yıllar içerisinde taşların bir kısmı parçalandı, sağlam kalanlar oradaki bir camiin avlusuna atıldı, kemikler toprağın üstüne çıktı ve şehitlikler fasulye tarlası oldu. Tayetmo’daki mezarlar yine seneler sonra, 2015’te, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı ile Millî Savunma Bakanlığı’nın işbirliğinin neticesinde temizlendi, taşlar yenilendi ve tekrar şehitlik hâline getirildi.

    Budistler’in saldırıları neticesinde şimdi hemen her gün düzinelerle Müslüman’ın can verdiği Myanmar ile işte böylesine acı hatıralara dayanan bir bağlantımız vardır...


    Myanmar’daki beş ayrı esir kampında 5 bin şehid verdiğimizi bilir misiniz?
    Tayetmo Şehidliği TİKA’nın 2015’te tamamladığı restorasyondan sonra



    BURMA’DAKİ ESİR ABDÜNNEBİ EFENDİ’NİN AYLIK İŞİNİ SAVAŞIN ORTASINDA HALLETMİŞTİK

    ABDÜNNEBİ Efendi, Basra’nın Şattülarap kazasına bağlı bir köyde ilkokul öğretmeni idi.

    1917’nin ilk günlerinde Basra’ya giren İngiliz birlikleri, esir aldıkları askerlerimizle beraber genç sivilleri ve Abdünnebi Efendi’yi de bir gemiye koydular, haftalar sürecek bir yolculuğa çıkartıp Burma’ya götürdüler ve esir kamplarına koydular.


    Myanmar’daki beş ayrı esir kampında 5 bin şehid verdiğimizi bilir misiniz?
    Myanmar’daki Tayetmo Esir Kampı’nda İngiliz askerlerinin resmigeçidi. Türk savaş esirleri, arka taraftaki dikenli tellerin ardında resmigeçidi seyrediyorlar



    ÖĞRETMENİ KAMPA KAPATTILAR

    Abdünnebi Efendi, Tayetmo’daki kampa kapatıldı...

    Askerlerimizin bir kısmı daha yolculuk esnasında can vermiş ve cenazeleri denize atılmıştı ve Myanmar ile beraber bu ülkenin batısındaki Andaman Denizi de bu yüzden bir Türk Şehidliği olmuştu.

    Myanmar’daki beş ayrı esir kampında 5 bin şehid verdiğimizi bilir misiniz?
    Esir kampındaki askerlerimizin çıkarttıkları gazete: “Bâdiye”.



    12 BİN 822 KURUŞ 20 PARA

    Abdünnebi Efendi’nin Tayetmo’daki esir kampından sağ çıkıp çıkamadığı konusunda elimizde bir bilgi yok ama Osmanlı Arşivleri’nde bulunan bir dosya sayesinde, 1917 Ekim’inde hayatta olduğunu biliyoruz...

    Dosya, Abdünnebi Efendi’nin birikmiş aylıkları ile ilgili ve sonraki senelerde “İrtem” soyadını alıp bazı eserler kaleme yazacak olan İstanbul Vali Vekili Süleyman Kâni Bey’in imzasını taşıyor.

    Süleyman Kâni Bey, İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği yazıda Abdünnebi Efendi’nin 1914 Ekimi’nden 1917 Ekimi’ne kadar, yani üç sene boyunca maaş alamadığını yazıyor ve aylık üç yüz kuruştan toplam 11 bin 700 kuruş olan birikmiş maaşının diğer ödemelerle beraber 12 bin 822 kuruş yirmi para tuttuğunu söyleyip bu meblâğın Tayetmo’daki esir kampına havale edilmesi için bakanlıktan izin istiyor.

    Şimdi çok uzaklarda olduğunu zannettiğimiz Burma yahut yeni ismi ile Myanmar, bizler için bir zamanlar işte böyle, bir öğretmenin birikmiş aylıklarını göndereceğimiz kadar yakın idi!

    Myanmar’daki beş ayrı esir kampında 5 bin şehid verdiğimizi bilir misiniz?
    Savaş esiri Abdünnebi Efendi’nin birikmiş aylıklarının ödenmesi hakkında Osmanlı Arşivleri’nde bulunan belgelerden biri

    http://m.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/1618596-myanmardaki-bes-ayri-esir-kampinda-5-bin-sehid-verdigimizi-bilir-misiniz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ulusal1923

    Benim açıkcası pek umrumda değil. Atalarım yüzlerce yıl önce senin bu konuyu açmana sebebiyet veren din uğruna araplar tarafından kesildiğinde, türk kızları cariye ve çocuklar köle diye alındığında da kimsenin umrunda değildi, hani malum dini duygularla bu konuyu açıyorsun ya ondan şey ettim. Türkler 100 yıl önce ölüm kalım savaşı verdiğinde de kimsenin umrunda değildi. "Din kardeşi" edebiyatına inanmıyorum. Türklerin cihat çağrısına islam alemi tam tersi savaş ilan etti ve atalarımızı arkadan vurdu. Bunu görüp bilmenize rağmen hala din kardeşi falan diyorsunuz. Çok tuhaf. Stokholm sendromu.

    Konu farklı hocam.sanırım okumamışsın. Ordaki türklerden bahsediyor. savaş sırasında esir dşüp ingilizler tarafından köle gibi çalıştırılan askerlerimizden bahsediyor.




  • olağan_şüpheli kullanıcısına yanıt
    Arkadaş dini duygularla filan yazmışsın diyince cevap yazmadım, okumadığı belli, sen cevap yazmışsın eyvallah.

    Murat Bardakçı nın böyle tarihsel yazılarını çok seviyorum.

    Mesela şu günlerdeki güncel herhangi bir meselenin veya konunun, geçmiştekine atıfta bulunarak yazması çok ilginç gelmiştir bana.

    "Tarih tekerrürden ibarettir" sözünün gerçekliğini çokça görmüşümdür.

    Yazarın bu farklı bakış açısını çok severim...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • evet, yılmaz özdil yazmıştı yanlış hatırlamıyorsam. kalemine sağlık üstad.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.