Şimdi Ara

Mustafa Kemal Atatürk'ün idam kararı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
19
Cevap
0
Favori
830
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Harbiye Nezareti

    Adliye-i Askeriye Dairesi

    Şube :

    Adet : 705

    PADİŞAH BUYRUĞU




    Mehmet Vahidüddin


    ONAY

    “Kuvayı Milliye adı altında çıkardıkları fitne ve fesatla, anayasaya aykırı olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek şehirleri yakıp yıkmaya kalkışmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan, Üçüncü Ordu Müfettişliğinden alınarak askerlik mesleğinden çıkartılmış bulunan Selanikli Mustafa Kemal Efendi, Eski yirmi yedinci fırka kumandanı miralaylıktan emekli İstanbullu Kara Vasıf Bey, Eski yirminci kolordu kumandanı Mirliva Salacaklı Fuat Paşa ile Eski Vaşington elçisi ve Ankara milletvekili Midillili Alfred Rüstem ve sıhhiye eski müdürü İstanbullu Doktor Adnan Bey ile Üniversite Batı Edebiyatı eski öğretmeni Halide Edip Hanımın, ayrıntıları 11 Mayıs 1336 (1920) tarihli ve 20 numaralı karar tutanağında yazılı olduğu üzre, Mülkiye Ceza Kanunu’nun kırk beşinci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle elli beşinci maddesinin dördüncü fıkrası ve elli altıncı maddesi uyarınca, sahip oldukları askeri ve mülki rütbe ve nişanlarla, her türlü resmi ünvanlarının kaldırılmasına ve idamlarına, halen firarda bulunmaları dolayısıyla kanun hükümleri gereğince mallarının haczedilerek, usulüne göre idare ettirilmesine dair İstanbul bir numaralı sıkıyönetim mahkemesi tarafından gıyaben verilen hüküm ve karar, ele geçirildiklerinde tekrar yargılanmak üzere tasdik edilmiştir.

    Bu Padişah Buyruğu’nu yürütmeye Harbiye Nazırı görevlisidir.



    24 Mayıs 1336 (1920)
    Sadrazam ve Harbiye Nazırı Vekili

    Damad Ferid


    Şimdi bu kararı neden buraya koyduğumu açıklamaya çalışayım. Bazı kesimler kurtuluş savaşını aslında Vahdettin planladığını hatta bunu yapması içinde Mustafa Kemal'i gönderdiğini söyler. Bunu söylemelerinde ki amaç ise Mustafa Kemal'in etkinliğini tarih süreci içerisinde azaltmak.

    Olayı detaylıca ele alalım.
    Şimdi vahdettin gerçekten kurtuluş savaşını gerçekleştirebilecek örgütlenmeyi sağlayacak kişinin Mustafa Kemal olduğuna kanaat getirmiş olsun ve bu yüzden Mustafa Kemal'i Samsun'a göndermiş olsun. Yani gerçekten Vahdettin iyi niyetli birisi olsun. Bakın bu noktada şu eleştiri yapılabilir. Mesela birisi çıkıp size "hayır Mustafa Kemal'i Samsun'a milli mücadeleyi baslatsin diye değil halkın elinde ki silahları topladım diye gönderdi, çünkü resmi emir bu şekildeydi" derse siz şöyle savunma yapabilirsiniz. Yahu Vahdettin direk halkı orgutlemesi için gonderseydi itilaf devletleri olaya müdahale ederdi bu yüzden Vahdettin başka görev vererek Samsun'a gönderdi ama aslında Mustafa Kemal'e gizlice halkı orgutlemesi gerektiğini söylemiştir. Diye bir savunma yapabilirsiniz ve bu aslında mantıklı da bir savunma olur.

    Ama şimdi ikinci kısma gelelim. Mustafa Kemal'in idamını onamak nasıl bir mantıkla açıklanabilir. Düşündüm ve bulamadım. Yani aslında Vahdettin idam kararını onamis olabilir ama aslında idam etmek istemiyordu ve Mustafa Kemal'i destekliyordu gibi bir açıklama ile açıklanamaz bu durum. Sonuçta idam kararı çıkarıyorsunuz ve kazara Mustafa Kemal yakalansa idam edilecekti.

    Hem kurtuluş savaşını baslatsin diye bir adam seçip gizli bir kararla onu Anadolu'ya gondrriyorsunuz hemde halen kurtuluş mücadelesi sürerken bu adamı idam cezasına carptiriyorsunuz..

    Bunun açıklamasını kimse yapamaz.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >







  • Daha önce de yazdım, idam kararını onamak zorunda kalmıştır. Zırhlılar Dolmabahçe önünde bekliyor, hükmün Aksaray-Bebek arasında geçiyor, İngilizler ikide bir eğer bir kalkışma olursa Yunanlılar İstanbul'un hemen dışında bekliyor, tasması elimizde salarız ha diye tehdit ediyor. Üstelik daha çok kısa süre önce Ömer Faruk Efendi gibi bazı hanedan üyeleri, üstelik Mustafa Kemal'in cepheden de yakın arkadaşları da var bunların içinde, Anadolu'da yaşananları haber alınca büyük bir hevesle Anadolu'ya gitmeye kalkıyorlar. İngilizler de hayhay, istenirse bizzat kendilerinin götürebileceğini, yolda da her türlü yardımın yapılacağını fakat daha sonra resmi işgalin başlayacağını ve Yunanlılar'ın istediği gibi işgal etmekte serbest olduğunu söylüyor. Nitekim söylediğini da yapar; zira İngilizler açık açık söylüyor savaşmaktan artık yorulduk, bir an önce savaştan ve bu bölgeden çekilmemiz lazım artık diye ve bunu yaparken arkalarında Yunan ordusu olduğu için gayet rahatlar.

    Vahdettin her türlü eleştirilebilir, dirayetsiz olabilir, kötü bir padişah olabilir, fakat kimse iyi niyetinden şüphe edemez. Vatan millet olmasını geçtim hepsinden önce burası adamın kendi mülkü yahu, elin gavuruna kendi mülkünü kaptırmak ister mi insan ?

    Ha bu arada Vahdettin ile Mustafa Kemal arasında özel bir görüşme olmuştur. Yalnız bu görüşmenin içeriğine ait hiçbir kayıt yok; Mustafa Kemal'in Samsun'a gidişi, tam bir devlet operasyonudur, gidene kadar her türlü kolaylık sağlanmıştır, vizeyi veren Bennet'in kendi ifadesiyle "padişahın itimadı" olduğu için kolayca vize almıştır şüphelenmelerine rağmen, fakat Vahdettin, Mustafa Kemal'i git ülkeyi kurtar diye gönderdi tarzı birşey söyleyemeyiz, elde kanıt yok. Daha sonra yazılan hatıratlarlardan vs. yola çıkarsak bu yönde bir intiba oluşuyor, böyleydi diye yorum yapılabilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Daha önce de yazdım, idam kararını onamak zorunda kalmıştır. Zırhlılar Dolmabahçe önünde bekliyor, hükmün Aksaray-Bebek arasında geçiyor, İngilizler ikide bir eğer bir kalkışma olursa Yunanlılar İstanbul'un hemen dışında bekliyor, tasması elimizde salarız ha diye tehdit ediyor. Üstelik daha çok kısa süre önce Ömer Faruk Efendi gibi bazı hanedan üyeleri, üstelik Mustafa Kemal'in cepheden de yakın arkadaşları da var bunların içinde, Anadolu'da yaşananları haber alınca büyük bir hevesle Anadolu'ya gitmeye kalkıyorlar. İngilizler de hayhay, istenirse bizzat kendilerinin götürebileceğini, yolda da her türlü yardımın yapılacağını fakat daha sonra resmi işgalin başlayacağını ve Yunanlılar'ın istediği gibi işgal etmekte serbest olduğunu söylüyor. Nitekim söylediğini da yapar; zira İngilizler açık açık söylüyor savaşmaktan artık yorulduk, bir an önce savaştan ve bu bölgeden çekilmemiz lazım artık diye ve bunu yaparken arkalarında Yunan ordusu olduğu için gayet rahatlar.

    Vahdettin her türlü eleştirilebilir, dirayetsiz olabilir, kötü bir padişah olabilir, fakat kimse iyi niyetinden şüphe edemez. Vatan millet olmasını geçtim hepsinden önce burası adamın kendi mülkü yahu, elin gavuruna kendi mülkünü kaptırmak ister mi insan ?

    Ha bu arada Vahdettin ile Mustafa Kemal arasında özel bir görüşme olmuştur. Yalnız bu görüşmenin içeriğine ait hiçbir kayıt yok; Mustafa Kemal'in Samsun'a gidişi, tam bir devlet operasyonudur, gidene kadar her türlü kolaylık sağlanmıştır, vizeyi veren Bennet'in kendi ifadesiyle "padişahın itimadı" olduğu için kolayca vize almıştır şüphelenmelerine rağmen, fakat Vahdettin, Mustafa Kemal'i git ülkeyi kurtar diye gönderdi tarzı birşey söyleyemeyiz, elde kanıt yok. Daha sonra yazılan hatıratlarlardan vs. yola çıkarsak bu yönde bir intiba oluşuyor, böyleydi diye yorum yapılabilir.

    Daha önce de yazdım, idam kararını onamak zorunda kalmıştır. Zırhlılar Dolmabahçe önünde bekliyor, hükmün Aksaray-Bebek arasında geçiyor, İngilizler ikide bir eğer bir kalkışma olursa Yunanlılar İstanbul'un hemen dışında bekliyor, tasması elimizde salarız ha diye tehdit ediyor.





    Böyle bir açıklama olamaz. İdam kararı 1920 de çıkıyor bu tarihte zaten işgal kuvvetleri işgal etmeyi planladiklari her yeri işgal etmişlerdi. Yani senin açıklama şöyle oluyor. Vahdettin kontrol ülkenin işgal edilmesinden korktuğu için idam kararını onadı. İyide zaten ülke idam kararını Obama'dan önce işgal edilmişti ki. Neyin korkusu bu.







    Ayrıca hükmü geçmiyordu açıklaması da çok haince bir açıklama . TBMM de bile o dönemde Mustafa Kemal e muhalif bir grup vardı. Bakın Mustafa Kemal'in kurdurduğu meclisin içinde bile Mustafa Kemal'e muhalif padişah yanlısı bir grup vardı. 2 grup diye aratin bir çok bilgi bulursunuz. Ayrıca bütün valiler padişah yanlisiydi ve ayrica çıkan çok büyük isyanlar vardı. Bu saydığım grup eğer Mustafa Kemal i yakalasaydi kesinlikle idam ederdi.





    Soyledikleriniz çok cansız kalmış.



    Ben idam kararını onayayim zaten pek hukmum yok.

    Ben idam kararını onayayim yoksa ülkeyi işgal edecekler(zaten işgal edilmiş)

    Ben idam kararını onayayim nasıl olsa yakalayamazlar,



    Gibi mantika uygun olmayan açıklamalarla gelmeyin.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kendi kafandaki şeyleri onaylatmak için konu açıp soru sorma o halde... Sana dönemin şartları anlatıyorum; tarihi bir olayı incelemek, anlamak istiyorsan ilk önce dönemin şartlarını bilmek ve anlamak zorundasın.
  • Mustafa Kemal ile Vahdettin arasında geçen görüşmelerin belli bir kısmı Atatürk'ün anlatımıyla Falih Rıfkı Atay'ın yazdığı bir kitapta yer alıyor. Son sayfalarında Atatürk, Vahdettin'i ve onun söylediklerini samimiyetsiz bulduğunu, güvenilmez biri olduğunu söylüyor.

    Milli Mücadele döneminde de Mazhar Müfit Kansu'nun Vahdettin'le yaptığı bir görüşme var. Yine orada da benzer bir samimiyetsizlik söz konusu.

    Açıkçası ben Vahdettin'in böyle bir mücadeleye çok olumlu bir gözle baktığına kani değilim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Kendi kafandaki şeyleri onaylatmak için konu açıp soru sorma o halde... Sana dönemin şartları anlatıyorum; tarihi bir olayı incelemek, anlamak istiyorsan ilk önce dönemin şartlarını bilmek ve anlamak zorundasın.

    İyide dönemin şartlarını zaten yazıyorum ben. Diyorum ki Vahdettin eğer ölüm fermanını imzalamazsa ülke işgal edilir gibi bir korkusu olamaz. Çünkü kararı onayladığı tarihte zaten İstanbul İngilizler tarafından batı Yunanlılar tarafından güney ise Fransızlar ve İtalyanlar tarafından işgal edilmişti.



    Bu seçeneği eleyince başka ne kalıyor. İlk seçenekten daha komik olan zaten Vahdettin in etkisi yoktu ki imzalama ne olacak seçeneği kalıyor. Yani birisi bana imzalama ne olacak zaten etkisi yoktu derse ben bu kişide hainlik sezerim.



    Var mı böyle bir şey ya. Yani senaryoyu şöyle bir hayal etsek bile ne kadar zorlama olduğunu görebiliriz. Ayrıca biliyoruz ki vahdettine karşı kurulan mecliste bile hala padişah yanlılarınin var olduğunu biliyoruz valilerin neredeyse tamamının padişah yanlıları olduğunu biliyoruz. Ee ne kaldı geriye.





    Mantıklı cevap verenlere tartışıriz ama böyle absurd savunma yapacaklar yazmasın.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Thomas Henry Huxley

    Mustafa Kemal ile Vahdettin arasında geçen görüşmelerin belli bir kısmı Atatürk'ün anlatımıyla Falih Rıfkı Atay'ın yazdığı bir kitapta yer alıyor. Son sayfalarında Atatürk, Vahdettin'i ve onun söylediklerini samimiyetsiz bulduğunu, güvenilmez biri olduğunu söylüyor.

    Milli Mücadele döneminde de Mazhar Müfit Kansu'nun Vahdettin'le yaptığı bir görüşme var. Yine orada da benzer bir samimiyetsizlik söz konusu.

    Açıkçası ben Vahdettin'in böyle bir mücadeleye çok olumlu bir gözle baktığına kani değilim.

    Orada yazanı biliyorum da görüşmenin tam olarak ne olduğundan bahsedilmiyor. Görüşmenin içeriği tam olarak belli değil, onu kastettim yani. Ha Mustafa Kemal'in böyle düşünüp söylemesini de mantıklı buluyorum açıkçası. Diyorum ya, Vahdettin'in iyi niyetinden şüphe edemeyiz ama bu, Vahdettin iyi bir hükümdardı vs. demek değil. Dirayetli bir lider olsa elbet daha farklı bir durum olacaktı; ha bu olum yönde netice verir yahut olumsuz netice verir orasını bilemem. Fakat ne olursa olsun kesinlikle Damat Ferid denen aptalın önde gideni bir hain ile aynı kefeye koyulamaz. Hint müslümanlarına Sevr'i imzalamayacağına dair mektubu bile bunun göstergesidir bana kalırsa.

    Şunu göz önünde bulundurmak lazım, o zamana kadar tahta geçmesi kesinlikle beklenmiyor, kendisi de beklemiyor. Kendinden önceki şehzadeler bir anda patır patır ölüveriyor ve hiç beklenmedik şekilde tahta geçiyor, tahta geçtiğinde zaten devlet resmen olmasa da yenilmiş durumda, birkaç ay içinde de yenilgiyi kucağında buluyor. Tarihte bu yapılmaz ama, ben sanmıyorum ki Fatih gelse o tarihte birşey yapabilsin. Bütün hatıratlarda da onun ne kadar iyi yürekli bir insan olduğundan bahsedilir, fakat onun bu şahsi iyiliği çökmüş bir devlet yönetiminde iyi işler yapabileceği anlamına gelmiyor. Nitekim olmamıştır da. Halife Abdülmecid ile çok farklı karakterdeler o açıdan mesela. Biraz tersten olacak ama Halife Abdülmecid, Cumhuriyet ilan edildiğinde gönderdiği bir mektup ile Mustafa Kemal'i ve Ankara hükümetini, Cumhuriyeti tebrik etmiştir, fakat bir türlü boş duramamış ve sürekli bir faaliyet içerisine girmiş; bu faaliyetleri nedeniyle zaten sürgüne uğramıştır. Sürgünde dahi pek rahat durmamış, ufak yeşil bir kitap çıkarıp ufak da olsa siyasi çalışmalar yapmıştır. Vahdettin ise geçinme derdine düşmüş, bir de sürekli kendisine gelip giden ayak takımı tarafından dolandırılmış, üstüne üstlük Ankara'ya yaranmak isteyen bazı adamların yalan raporlarıyla muhatap olmak zorunda kalmış. Vahdettin'e sürgün sonrasında dahi güvenilmemesinin sebebi odur mesela; Paşa hazretleri, bugün şöyle birşey duydum, yok sabık padişah bir ordu toplayıp İstanbul'a geliyor vs. diye raporlar gönderiliyor Ankara'ya. Halbuki adam o sırada kasaba bakkala borcunu nasıl ödeyeceğim derdinde

    Bu arada bunları yazıyoruz diye Vahdettin güzellemesi yapıyorum zannedenler oluyor... Yok öyle birşey, ben kimseye güzelleme falan yapmam, ideolojik olarak da yaklaşmam. Olan ne ise odur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 19 Mart 2017; 16:17:15 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Atılgan oo


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Kendi kafandaki şeyleri onaylatmak için konu açıp soru sorma o halde... Sana dönemin şartları anlatıyorum; tarihi bir olayı incelemek, anlamak istiyorsan ilk önce dönemin şartlarını bilmek ve anlamak zorundasın.

    İyide dönemin şartlarını zaten yazıyorum ben. Diyorum ki Vahdettin eğer ölüm fermanını imzalamazsa ülke işgal edilir gibi bir korkusu olamaz. Çünkü kararı onayladığı tarihte zaten İstanbul İngilizler tarafından batı Yunanlılar tarafından güney ise Fransızlar ve İtalyanlar tarafından işgal edilmişti.



    Bu seçeneği eleyince başka ne kalıyor. İlk seçenekten daha komik olan zaten Vahdettin in etkisi yoktu ki imzalama ne olacak seçeneği kalıyor. Yani birisi bana imzalama ne olacak zaten etkisi yoktu derse ben bu kişide hainlik sezerim.



    Var mı böyle bir şey ya. Yani senaryoyu şöyle bir hayal etsek bile ne kadar zorlama olduğunu görebiliriz. Ayrıca biliyoruz ki vahdettine karşı kurulan mecliste bile hala padişah yanlılarınin var olduğunu biliyoruz valilerin neredeyse tamamının padişah yanlıları olduğunu biliyoruz. Ee ne kaldı geriye.





    Mantıklı cevap verenlere tartışıriz ama böyle absurd savunma yapacaklar yazmasın.

    Kendi kafandakileri onaylatmak için konu açıp soru sorma diyoruz sana. Yazdığım şeyleri savunma zanneden adama ben ne anlatayım ki...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: Atılgan oo


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Kendi kafandaki şeyleri onaylatmak için konu açıp soru sorma o halde... Sana dönemin şartları anlatıyorum; tarihi bir olayı incelemek, anlamak istiyorsan ilk önce dönemin şartlarını bilmek ve anlamak zorundasın.

    İyide dönemin şartlarını zaten yazıyorum ben. Diyorum ki Vahdettin eğer ölüm fermanını imzalamazsa ülke işgal edilir gibi bir korkusu olamaz. Çünkü kararı onayladığı tarihte zaten İstanbul İngilizler tarafından batı Yunanlılar tarafından güney ise Fransızlar ve İtalyanlar tarafından işgal edilmişti.



    Bu seçeneği eleyince başka ne kalıyor. İlk seçenekten daha komik olan zaten Vahdettin in etkisi yoktu ki imzalama ne olacak seçeneği kalıyor. Yani birisi bana imzalama ne olacak zaten etkisi yoktu derse ben bu kişide hainlik sezerim.



    Var mı böyle bir şey ya. Yani senaryoyu şöyle bir hayal etsek bile ne kadar zorlama olduğunu görebiliriz. Ayrıca biliyoruz ki vahdettine karşı kurulan mecliste bile hala padişah yanlılarınin var olduğunu biliyoruz valilerin neredeyse tamamının padişah yanlıları olduğunu biliyoruz. Ee ne kaldı geriye.





    Mantıklı cevap verenlere tartışıriz ama böyle absurd savunma yapacaklar yazmasın.

    Kendi kafandakileri onaylatmak için konu açıp soru sorma diyoruz sana. Yazdığım şeyleri savunma zanneden adama ben ne anlatayım ki...

    Çok basit bir soru sorayim sana o zaman.



    Senin söylediklerin sana mantıklı geliyor mu.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Olaya farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum.

    Mustafa Kemal'e İngilizci diyen bir grup var biliyorsunuz,bunlar aynı şekilde Vahdettin'in bu idam fermanını kendi onaylamak
    istemediğini,İngilizler zorladığı için onaylamak zorunda olduğunu söyler

    Yani hem Vahdettin vatansever,hem ingilizler Mustafa Kemal'im idamını zorla padişaha onaylattırdı, hemde Mustafa Kemal ingilizci

    Bu kesimin tarih anlayışı ekseriyetle yukarıda yazdığım mantık dışı şekilde
  • ingilizleri kandirmak icin idam kararini onayladi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mareşal Rommel

    Vahdettinin Atatürkü bizzat bu iş için görevlendirmesi eşyanın tabiatına aykırı. İkisi farklı dünyaların insanı. Vahdettinin Atatürk hakkında idam kararı çıkartması son derece normaldir ve gerçektir. İkiside hain değildi. Düşünceleri farklıydı. Biri eski geleneği devam ettirmek istedi diğeri saltanatı ve hilafeti yıkıp seküler bir Cumhuriyet kurmak istedi. İngilizler Atatürk'ün bu amacını net olarak anladıktan sonra ona karşı somut bir engelleme de bulunmadılar. Çünkü İngilizlerin derdi Anadoluda değildi. Sadece Anadoluyla sınırlı kalacak olan, kendisine dost olacak olan, seküler olacak olan ve Osmanlının yaptığı gibi Ortadoğu'da İngiliz çıkarlarına çomak sokmayacak olan, kendi parlamenter sistemin benzerini ülkesinde kuracak olan bir adama neden karşı çıksınlar? İngilizler, tüm bu şartları da göz önünde bulundurursanız, neden Atatürkü engellemek istesin? Sevri gösterip Lozana da ikna etmişsin zaten. Daha ne istesin İngilizler? Mantıklı cevap yazacak olan yazsın. Yoksa çakma Atatürkçülük oynayacak olanlar alıntılamazsa sevinirim.

    Sevr ve lozanın karşılaştırmasını böyle yapabilen bir insan neden yorum yapar anlayabilmiş değilim.Ne bekliyordun yunanistanı bilmem musulu kerkükü gerimi almalıydık :D




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Just Tarih


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mareşal Rommel

    Vahdettinin Atatürkü bizzat bu iş için görevlendirmesi eşyanın tabiatına aykırı. İkisi farklı dünyaların insanı. Vahdettinin Atatürk hakkında idam kararı çıkartması son derece normaldir ve gerçektir. İkiside hain değildi. Düşünceleri farklıydı. Biri eski geleneği devam ettirmek istedi diğeri saltanatı ve hilafeti yıkıp seküler bir Cumhuriyet kurmak istedi. İngilizler Atatürk'ün bu amacını net olarak anladıktan sonra ona karşı somut bir engelleme de bulunmadılar. Çünkü İngilizlerin derdi Anadoluda değildi. Sadece Anadoluyla sınırlı kalacak olan, kendisine dost olacak olan, seküler olacak olan ve Osmanlının yaptığı gibi Ortadoğu'da İngiliz çıkarlarına çomak sokmayacak olan, kendi parlamenter sistemin benzerini ülkesinde kuracak olan bir adama neden karşı çıksınlar? İngilizler, tüm bu şartları da göz önünde bulundurursanız, neden Atatürkü engellemek istesin? Sevri gösterip Lozana da ikna etmişsin zaten. Daha ne istesin İngilizler? Mantıklı cevap yazacak olan yazsın. Yoksa çakma Atatürkçülük oynayacak olanlar alıntılamazsa sevinirim.

    Sevr ve lozanın karşılaştırmasını böyle yapabilen bir insan neden yorum yapar anlayabilmiş değilim.Ne bekliyordun yunanistanı bilmem musulu kerkükü gerimi almalıydık :D

    Selanik'i alma imkanı olsa almaz mı adam? Lozana ikna etmiş Bu cahilliğe cevap vermenin lüzumu bile yok. Buradaki gericiler de bir garip, nasıl kötüleyeceklerini iyicene şaşırmışlar




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mareşal Rommel

    Vahdettinin Atatürkü bizzat bu iş için görevlendirmesi eşyanın tabiatına aykırı. İkisi farklı dünyaların insanı. Vahdettinin Atatürk hakkında idam kararı çıkartması son derece normaldir ve gerçektir. İkiside hain değildi. Düşünceleri farklıydı. Biri eski geleneği devam ettirmek istedi diğeri saltanatı ve hilafeti yıkıp seküler bir Cumhuriyet kurmak istedi. İngilizler Atatürk'ün bu amacını net olarak anladıktan sonra ona karşı somut bir engelleme de bulunmadılar. Çünkü İngilizlerin derdi Anadoluda değildi. Sadece Anadoluyla sınırlı kalacak olan, kendisine dost olacak olan, seküler olacak olan ve Osmanlının yaptığı gibi Ortadoğu'da İngiliz çıkarlarına çomak sokmayacak olan, kendi parlamenter sistemin benzerini ülkesinde kuracak olan bir adama neden karşı çıksınlar? İngilizler, tüm bu şartları da göz önünde bulundurursanız, neden Atatürkü engellemek istesin? Sevri gösterip Lozana da ikna etmişsin zaten. Daha ne istesin İngilizler? Mantıklı cevap yazacak olan yazsın. Yoksa çakma Atatürkçülük oynayacak olanlar alıntılamazsa sevinirim.

    senin bu yazında mantık yokki.

    adam memleketi kurtarma için savaşan adama idam edin diyor sen diyosun ki hain değil çocuk bile küstüğü arkadaşının önünden geçmiyor bu işgal eden ingilizin gemisiyle kaçıyor geç ana doluya yada sık kafana ne biniyosun o gemiye.

    adamı idama mahkum et hain ilan et rütbeyi al parayı kes dön sonra fetva verdir sonra dön deki somut engelleme yok somut engeleyecek olsa ingilizi yunanı engellerdi zaten.

    ingilizlerle çok oturup kalkmışlığın varki ingilizin dersinin anadolu olmasını olmamasını biliyosun hep nasıl oluyorsa turkler kazanınca hukumetleri istifa ediyor sömürdüğü devletlerde isyan çıkıyor ama derdi değil diyor birisi sonunada mantık yazıyor

    hadi git ötede oyna feslinin müritlerine kalmadı bu memleket




  • Ben de farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum bu konuya. Şimdi resmi kaynaklar belgeler incelendiğinde tek bir sonuc çıkar, bu da Vahdettinin ağır bir vatan haini olduğudur. Vatan haini olmadığını gösterecek bir delil var mıdır? Yok. Bir de Vahdettinin kişilik özelliklerinden belki bu konuya yaklaşabiliriz. Hiç unutmadığım ve unutmayacağım bir sozu vardır ki bu da bana göre aşağı yukarı kendi zihniyetini ortaya döker:

    "Bir millet var koyun sürüsü, ona bir çoban lazım, o da benim!"



    Sırf bu söz bile Vahdettinden nefret etmek için yeterli bir sebeptir diye düşünüyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kraven kullanıcısına yanıt
    +1 hocam elinize sağlık anlaştığımız noktalar var
  • Mareşal Rommel M kullanıcısına yanıt
    İngilizlerin isteği uydu bir Yunan devleti idi. Eğer kurtuluş savaşı dönemini yerli ve yabancı kaynaklardan okursanız Yunanlılardan en son desteğini çeken Ingilizlerdi. Yunanistan'a en büyük krediler Ingiliz bankalarınca sağlanmıştır. Bütün bunlara rağmen Ingilizler ile Atatürk uyusuyordu demek tarihi gerçeklikle çelişmektedir.



    Bunun dışında Osmanlı Ingilizlerin işine çomak sokuyordu demenize ise üzüntü ile bakıyorum Osmanlı o dönemde dağılmakta olan adeta kendi mendine çökmekte olan bir devlet paylaşılıp yokedilmemesinin tek nedeni düşman devletlerin bu ülkeyi aralarında nasıl paylasacakları konusunda anlasamamaları. Ayrıca Osmanlının musluman kartı 1. Dunya savasi boyunca hic etkili olmamis milyonlarca musluman itilaf devletleri safinda savasmistir.



    1881 misir isgali sirasinda gikini cikaramamis bir devlet ? Anlasmada destek icin kibris gibi bir adayi ingilizlere terkeden Osmanlinin ingilizlere nasil bir comak soktugunu inaninanlayamiyorum.



    Atatürk icin ise dedigim gibi Kurtulus savasinda Yunanlilardan en son destegini ceken , en son mali destegini ceken ingilizlerken somut bir engelldme olmadi uyusuyorlardi emek birsey demiyorum. Ayrica Musul Kerkuk cekismesi , veya yukseken milliyetci akimlar nedeniyle zaten bizden hizla kopan Araplari elimizde tutacagimiz zanni ( Türkiyede dahi Türk milliyetciligi yukselirken) , iflas eden ve bunu gormenize ragmen bunun elle tutulur bir politika sanmaniz kisacasi hicbir alanda soylediklerinizde bir mantik goremiyorum. Sadece bireysel ornekler gostererek beni yalanlamaya calismanizi onermiyorum.



    Din tabanli imparatorluklarin coktugu ulus de letlerin yukseldigi bir cagda milliyetci tabanli bir uniter devlete donusmek Osmanlidxn somurgelesmeden cikabilmenin tek yolu idiki Ataturk bunu gerceklestirmeyi basardi. Japonya , Cin , Turkiye ve Rusya dahil dunyada bu tarz devrimleri gecirememis butun ulislar yenicaga kole olarak girerken biz Ataturk sayesinde bunu basararak gerilemeyi durdurmayi basardik. Komunist ve milliyetci devrimler ki bu devrimlerin amaclari farkli olsa da benzer bazi surecler islemistir ki bu durum bunlarin bir zorunluluk oldugunu ve bu surece girebilen Avrupa disi devletlerin ayakta kalabildigini gostermektedir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 24 Mart 2017; 18:54:19 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Gerçekçi olmak gerekirse tarihi belge olarak en çok karışıklığın olduğu dönem 1920_1940 arası çünkü tarihe göre güvenilir kaynak sayısı o kadar az ki !
    Bu da o kadar az net bilgi olmasından dolayı böyle teoriler durmadan çıkıyor ve çıkacak

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Tarihi seyri görmezden geldiğiniz için varsayımsal yanlış yorumlara sığınıyorsunuz. Evet dünyada İngiltere Fransa yayılmacı emperyal güçlerdi. Ama bu devletler ulus devlet yapısı üzerinden inşa edilmiş döneme ayak uyduran uluslardı. Osmanlı ise eski imparatorluk tipinde 300 yıldır zayıflayan bir devlet. 300 yıllık gerilemenin pat diye durup bizim ona buna çomak sokacağımız düşüncesi sizin gibi bilgili bir adama yakışmıyor kusura bakmayın.

    Ayrıca tarihi seyirde 100lerce yıl sürmüş yayılmacılık sömürgecilik milliyetçiliğin artık iyice güçlenmeye başladığı Osmanlının çöküş döneminde artık gerilemeye başlayacaktır. Osmanlı 1922de yıkıldı peki sömürge imparatorlukları Osmanlıdan kaç yıl sonraya kadar dayanabildiler ? Sadece 40 yıl sonra ilk sömürgeler bağımsız olmaya büyük milliyetçi ayaklanmalar çıkmaya başlamıştı. Bile küçük ve önemsiz uluslar Vİetnam'da fransızları, Amerikalıları kovdular, cezayirde yine fransızları kovdular, Gandi gibi adamlar hindistanda ingilizlerin başına bela oldu güney amerika zaten çok daha önce ispanyolları kovmuştu bile 1980 yılına geldiğimizde yani osmanlının yokoluşundan sadece 60 yıl sonra 1 yüzyıl bile değil dikkatinizi çekerim bütün sömürge imparatorlukları çöküp hepsi kendi ulus devletlerinin sınırları içine çekilmişti bile.

    Osmanlı'da aynı şekilde arabistanı yitirecekti öyle yada böyle oranın tarihini biliyorsanız orada Milliyetçi düşüncelerin o dönemde çoktan kıpğırdanmaya başladığını bilirsiniz. Hatta kendi doğal sınırlarına çekilen Türkiye bile aynı milliyetçiliğin kürtlere bulaşması yüzünden 40 yıldır huzursuzluk yaşıyor.

    Yani demeye çalıştığım şu dünyada esen rüzgarları okumaduığınız için sadece yerel tarihe odaklandığınızdan çeşitli hayali varsayımlara dayanarak tarihi değerlendiremezsiniz.

    Rusya, Japonya, Çin, Vietnam , Türkiye gibi eski dünyaya ait devletler benzer devrimler geçirerek yeni çağa ayak uydurabildiler. Bu süreçler sertti sert olması gerekiyordu bütün doğumlar gibi sancılıydı. Türkiye Türkiye olması yolundaki devrime Atatürk'ten çok daha önce başlamıştı. Sorun şuydu ölen bir devletten ölmeden yok olmadan önce bu süreci gerçekleştirmek. Bu süreci yaşayamayan ulusların hepsi sömürgeleşip çöktüler. Bu devrimi yaşayan diğer uluslar ise Çin Japonya Rusya Türkiye gibi yeni dünyada ayakta kaldılar. Atatürk'ün Türklerle sınırlı bir Türkiye fikri o dönemdeki en gerçekçi fikirdi çünkü milliyetçilik dalgasının tüm şiddeti ile ortaya çıktığı Osmanlıdan 60 yıl sonra büyük sömürge imparatorluklarının ortadan kalktığı bir süreçte yayılmacı politikalar zaten tutmayacaktı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 25 Mart 2017; 23:46:6 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.