Şimdi Ara

Mimar Sinan Mucizesi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
43
Cevap
0
Favori
29.792
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar daha önce bahsedildi mi bilmiyorum ama ben yinede yazayım dedim
    istersek neler yapabileceğimizi görmeniz açısından...


    Mimar Sinan Mucizesi

    --------------------------------------------------------------------------------

    Birkaç yil once, Suleymaniye Camii'nin yikilma tehlikesiyle karsi
    karsiya kaldigi anlasilmis. Eğer cozum bulunamazsa, koca cami kisa
    bir zaman içinde yikilacakmis. Caminin tum tasiyici yuku
    kemerlerindeymis. Bu kemerlerin ortalarğnda bulunan kilit taslari
    zamanla asinmis.

    Ama elde yazili bir proje olmadigi için nasil degistirileceği
    bilinmiyormus.

    Hemen Turkiye'nin en yetkin muhendis ve mimarlarindan olusan bir
    heyet olusturulmus. Ortaya bir sürü fikir atilmis. Her kafadan bir
    sesçikmis ama sonuç alinamamis. Tartismalar surerken caminin içinde
    büyük bir karmasa suruyormus. Ulkenin çesitli bilim kuruluslarindan
    bir sürü mimar, muhendis kemerleri inceliyormus. Bu adamlardan biri
    ortalarda dolanirken, kazara, gizli bir bolme bulmus. Bolmede,
    uzerinde eski yazi olan bir not varmis. Uzmanlara inceletilen
    kagidin orijinal olduğu belgelenmis.

    Bu kagit parcasi bizzat Mimar Sinan'in imzasini tasiyan bir
    mektupmus. Mektupta yazilanlar tercüme ettirilince ortaya söyle bir
    metin cikmis. "Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit
    tasi asindi ve nasil degistirilecegini bilmiyorsunuz." Koca Sinan,
    kademe kademe, kilit tasinin nasil degistirileceğini anlatiyormus.
    Bu oyuk içinde yer alan bir sise ve sise içindeki notta soyle bir
    sey yaziyormus: "Her kim bu tas eskidiğinde yenisiyle degistirmek
    isterse; eski tasin yerine takilacak yeni kilit tasinin iki
    tarafindan yagli iple tasi bir taraftan sokup oteki taraftan ceksin
    ve sonra ipin disarida kalan kisimlarini kessin".

    Heyet Sinan'in söylediklerini aynen yapmis. Suleymaniye camisi
    boylelikle kurtarilmis. Bu mektup su an Topkapi Sarayi'nda
    saklaniyormus.
    Mimar Sinan 2 Hem okuyalim hem bilgilenelim.

    1950-60 arasi bir tarihte insaat muhendisi, mimar ve
    jeofizikçilerden Bakanligi'ndan izin alarak ulkemizdeki tarihi
    yapilari incelemeye baslamis.Ayasofyayi, Yerebatan Sarnicini filan
    gezdikten sonra sira Sinanin kalfalik eseri Suleymaniye Camisi'yle
    Sinan'in ogrencisi Mimar Davut Aga'nin eseri Sultanahmet Camisi'ne
    gelmis.

    Japonlar bu camiler uzerinde gunlerce inceleme yapmislar. Her geçen
    gun saskinliklari daha da artiyormus. Cunkü Japonlar daha ilk
    incelemede camilerin gevsek bir zemin uzerine insa edildiğini
    anlamislar.

    Ama bunca yil, bu camilerde bir catlak dahi olmamasina akil sir
    erdirememisler.

    Bunun uzerine Tuürkiye programinin gerisini tamamen iptal edip, bu
    iki cami üzerine yogunlasmislar.

    Arastirmalarinin sonucunda herhangi bir sarsinti sirasinda bu iki
    caminin sabitlenmediğini aksine yerinde oynayarak yikilmaktan
    kurtulabildiği ortaya çikmis. Minareleri incelediklerinde ise
    dumurlari ikiye katlanmis. Minarelerin cok daha gelismis bir rayli
    sistem mekanizmasi uzerine oturtulduğunu ve her yone yaklasik 5
    derece yatabildiğini gormusler.

    Daha derin arastirma yapmak için Edirne'ye, Sinan'in ustalik eseri
    Selimiye Camisi'ne gitmisler. Ordaki olaganustu sistemleri gorunce
    iyice dumur olmuslar. Selimiye'nin tüm sirlarini aylarini harcayarak
    cozmüsler. Japonya'ya donduklerinde ise Sinan'in sirlarini
    uygulamaya sokarak sehirlerini Sinan'in kullandigi sistemlerle kurup
    muazzam gokdelenler dikmisler. Yani su an gelismis ulkelerin
    gokdelen yapiminda kullanılan cogu sistem, yuzyillar önce Sinan'in
    gelistirdigi mekanizmalarmis.

    Bir gun Selimiye Camii'ne girenler, kubbenin altiğnda bir Japon'un
    ayaklarini kibleye doğru uzatmis sirtustu yattigini gormusler.
    Tabii hemen Japon'u, "Burasi kutsal bir yer. Bu sekilde yatmak bizim
    inanclarimiza gore saygisizliktir. Lutfen oturun veya ayakta durun"
    diyerek uyarmislar. Ancak, Japon trans vaziyetteymis, gozlerini
    kubbeden ayirmadan soyle sayikliyormus: "Bu imkansiz. Ben yillarin
    muhendisiyim. Bu kubbe var olamaz. Hayal goruyorum. Bu kubbenin
    orada o sekilde durmasi fizik ve matematik kurallarina aykiri. Bu
    imkansiz, orada hicbir sey yok, orada hicbir sey yok..."
    Selimiye camisisinin zemini gevsek toprakmis. Bu nedenle
    minarelerinin yakin zamanda yikilacagi farkedilimis. Uluslararasi
    bir grup bilimadami toplanmislar. Nasil kurtaririz bu tarihi
    minareleri diye kafa kafaya vermisler. Sonucta en son teknoloji olan
    metal kelepcelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi cozum
    olduğuna karar vermisler.

    Minarelerin temellerini acinca, koymayi dusundukleri kelepcelerin
    aynisiyla karsilasmislar. Mimar Sinan bilmem kaç yüzyil once ayni
    seyi dusunmus megerse.
    Mimar Sinan'in Selimiye Camii'nin kubbesini o genisliğe oturtmak
    için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana
    isleminden farkli besinci bir islem yaratarak cozdugu soylenir.
    Ayrica minarelerin serefelerine cikanlarin yolda birbirlerini
    gormemeleri ise buyuk bir bir dehanin urunudur. Almanlar ayni
    sistemi meclislerinin onundeki dev kurede kullanmislar. Mimar Sinan
    bu sistemi 2 metre capindaki minarelere yuzyillar once monte
    edebilecek bir dehadir. Almanlarin dehasi ise, o cirkin metal
    yiginina Selimiye'den fazla turist cekebilmelerindedir.







  • Bu muhteşem tesbitleriniz için
    Teşekkür ederiz.
    Ben de Süleymaniye'nin 2 kubbesi olduğunu,
    Bunların içiçe olduğunu duymuştum.
    Acaba bir gerçeklik payı var mı?
  • yaptığı eserler hala ayakta dimdik duruyorsa yüzyıllar sonra bil söze ne hacet
  • pfauwwwwwwwwwwww

    pek uzun yazi okumam,ama agzim acik kaldi walla
  • mimar sinan çok büyük bir mimardır ve eserleri günümüzde bile hayret verici özellikleri barındırmaktadır. fakat mimar sinan'ı putlaştırmaya gerek yok. yazılan çoğu şeyin doğru olmadığını anlamak için, bı konularda çok fazla bilgili olmaya bile gerek yok.

    1) Bu kilit taşı değiştirilmesi hikayesini bende duydum ama açıkcası şu ana kadar doğruluğunu ispatlayacak hiç bir somut bilgiye ulaşamadım. Benim duyduğum hikaye yine önemli bir Osmanlı mimarı ve bir köprü üzerineydi.

    2) Bahsi geçen Temel atlarında kullanılan raylı sistemler, özellikle depremden sonra herkesin dilinde. fakat bildiğim kadarıyla Türkiye de yapılmış hiç bir yapıda böyle bir sistem kullanılmamıştır. Bir kaç ülke de deney amaçlı kullanılan bu tip sistemler oldukça maliyetli oldukları için terkedilmişlerdir. Ayrıca Süleymaniye ile Sultanahmet camileri gevşek zemin üzerinde değildirler.Yapı imalinden hiç anlamıyor olsanız bile hikayenin Japonlarla ilgili olması zaten yeterince şüphelenmenize yetiyor. Bu tip hikayelerin başrolünde nedense hep japonlar var.

    3) Yatay vaziyetteki japon, eğer söylediği gibi mühendisse bir kubbe için bu kadar şaşırmaması gerekirdi. zira bir kubbe yapmak için mühendislikde bilinen bir çok teknik vardır ve sözü geçen kubbelerin hiçbiri, şu andaki tekniklerle yapılamaz değildir (ayasofyanın ki dahil).

    4) Anlamadığım bir nokta ise Mimar Sinan gibi teknik bir insan, anlatıldığı kadar mükemmel fantastik işler başarmışdırda, Yaptığı eserlerin tamamına yakınını gevşek zeminler üzerine kurmak kadar büyük bir hatayı nasıl yapmıştır (daha önce de söylediğim gibi bahsi geçen eserler, gevşek zemin üzerinde filan değildir). Yoksa zemin mekaniği bilmemektemidir. Mimarlık okurken bu derslere girmemişmidir yoksa.

    5) Bunca yıllık mühendisim, kelepçeyle temel sabitlemenin nasıl birşey olduğunu bilmiyorum. biri bana anlatabilirmi acaba?

    6) Hikayenin en çok hoşuma giden yeri ise, Selimiye cami'inin kubbe hesaplamalarında ortaya çıkan 13 bilinmeyenli(13? ) denklemin çözülmesi için bilinen 4 işlemi bırakıp beşincisinin icat edilmiş olmasıydı. Buna yorum bile yapamıyorum, çünkü şu an şaşırmakla meşgulüm.

    Üzgünüm ama hikaye yanlışlarla dolu. Dediğim gibi Mimar Sinan çok büyük bir mimardı ve eserlerini çok büyük bir incelikle işlemiştir. ama bu tip hikayeler onun mimari dehasına hiçbirşey katmıyor ve bu tip fantastik şeylere ihtiyacı yok. Daha ilk mesajımda bunu yapmak istemezdim ama insanları yanlış bilgilendirici bu tip hikayelere ve yazanlara



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi haldun77 -- 5 Haziran 2005, 23:19:33 >




  • yaw bu olay bizim milletimizde çok görülüyor. okunulan şeye düşünüp taşınmadan, araştırma yapmadan inanmak.. tehlikeli bişey bu...
  • Gaz milletiz vesselam
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • GERÇEK BİR SANATÇI YAW....
  • quote:

    Orjinalden alıntı: YARENN

    GERÇEK BİR SANATÇI YAW....

  • haldun77 mimar sinanın yaptığı eserler gibi bir eser yap ondan sonra diyelim ki doğru geçektende yapıla biliyormuş diyelim,mesela o camiler gibi cami yap aynı simetriynen,aynı düzen içinde,birde sormak istiyorum niye herhangi bir yapıt hakkında bir şey söylemiyorda bu yapıtlar hakkında konuşuluyor,birkere ateş olmayan bir yerden duman çıkmaz.
  • bu bilgiyi bizle paylaştığın için teşekkürler unutmadan söyleyeyim imzan gerçekten güzel
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ***Æ***

    haldun77 mimar sinanın yaptığı eserler gibi bir eser yap ondan sonra diyelim ki doğru geçektende yapıla biliyormuş diyelim,mesela o camiler gibi cami yap aynı simetriynen,aynı düzen içinde,birde sormak istiyorum niye herhangi bir yapıt hakkında bir şey söylemiyorda bu yapıtlar hakkında konuşuluyor,birkere ateş olmayan bir yerden duman çıkmaz.



    yazının neresini anlamadın?

    bu tip yapıların hiçbirinin şu an için yapılamaz olduğunumu sanıyorsunuz? bunu iddia etmek, en azından tüm yapı bilimine büyük bir hakarettir. Bu ayrıca Mimar Sinan gibi bir büyük ustaya bile dolaylı yoldan hakarettirki, Koca Sinan'ın kendi yapım tekniklerini sonraki kuşaklara aktarmayacak kadar bencil olduğu anlamına gelir. Kaldı ki Osmanlı mimarisi haricinde de bu tip olağanüstü yapılar dünya üzerinde mevcut. Notre Dome katedrali, Ayasofya, Mısır piramitleri, Tac Mahal gibi yapılarda oldukça ilginç mimarileri ile göz doldurmaktadır. Ve üzgünüm, bazılarının hayalleri yıkılacak ama piramitlere kadar hepsini insanoğlu yapmıştır ve tümünün nasıl ve ne için yapıldıkları kayıtlarla belgelidir.

    Koca Sinan'ın ne kadar büyük bir mimar (ve aynı zamanda mühendis) olduğu su götürmez bir gerçektir (yazıyı önyargıyla okumuş olman, yazının anafikrini değiştirmiyor). Mevcut şartlarla gerçekten iyi işler çıkarmıştır. Selimiye nin 31,5 mt. çapındaki kubbesi (ayasofyanın ki 31 mt. dir) bunun en iyi örneklerinden biridir. Fakat bu tip bir kubbenin şu anda bile yapılamaz olduğunu iddia etmek sadece hayalperestlikdir. Çünkü şu andaki imkanlarla neredeyse yüzlerce metrelik açıklıklar çok kolaylıkla geçilebiliyor.

    Arkadaşlar, internet kullanan, bilgisayar kullanan, elinin altında her türlü bilgiye ulaşabilen insanlarsanız. Bu tip çocuk masallarına inanacağınıza biraz araştırma yapmaya ne dersiniz. Mimar Sinan ustayı putlaştıracağınıza onun ne kadar büyük bir teknik adam olduğunu araştırıp öğrenebilirsiniz.




  • günümüzde bu yapıların yapılabildiğini biliyoruz, haldun77. önemli olan o zaman ki koşullar. çelik strüktür diye bir şeyden bahsedilmiyordu sanırım o dönemde ve o yüzlerce açıklığı farklı strüktürler kullanarak geçmen günümüzün teknolojisinden kaynaklanmakta. mimar sinanın büyüklüğü de buradan kaynaklanıo zaten. o zamanki koşulları düşünecek olursan günümüze kadar gelen eserlerini yapabilmek büyük bir dehanın ürünüdür. bilmem başka söz söylemeye gerek var mı?
  • Bir de gercekliği bilinmez bir hikaye vardır. Süleymaniye Cami insaatı bir ara yarım bırakılmış bu haber Mısır Valisinin kulağına gittiş. Vali sandıklar dolusu altın göndermiş "Duyduk ki insaat yarım kalmış çorbada bizimde tuzumuz olsun diye sandıkları kabul edin" demiş. Bunu duyyan Sulatn öfkelenmiş solugu Sinanın yanında almış ve durumu anlatmış Sinan ise bu beklemenin temel için olacagını anlatmıs daha sonraları da insaat baslanmıs ve valinin göndrrdiği altınlarda çimento niyetine kullanılmış. Yani çorbada tuzu olunmuş.
    Hey gidi Koca Sinan nur içinde yat....
  • quote:

    Orjinalden alıntı: serseri

    Bir de gercekliği bilinmez bir hikaye vardır. Süleymaniye Cami insaatı bir ara yarım bırakılmış bu haber Mısır Valisinin kulağına gittiş. Vali sandıklar dolusu altın göndermiş "Duyduk ki insaat yarım kalmış çorbada bizimde tuzumuz olsun diye sandıkları kabul edin" demiş. Bunu duyyan Sulatn öfkelenmiş solugu Sinanın yanında almış ve durumu anlatmış Sinan ise bu beklemenin temel için olacagını anlatmıs daha sonraları da insaat baslanmıs ve valinin göndrrdiği altınlarda çimento niyetine kullanılmış. Yani çorbada tuzu olunmuş.
    Hey gidi Koca Sinan nur içinde yat....


    bak buna inanırım. Koca Sinan, yaşadığı dönemde kimsenin anlam veremediği şeyler yapmıştır. Mesela bir proje sırasında ortadan kaybolduğu ve aylar sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi geri döndüğü bilinir. Yaşadığı zamanda, Osmanlının çok geniş imkanları olduğu düşünüldüğünde ve Mimar Sinan'ın bu imkanlardan sınırsızca yararlandığı bilindiğine göre, anlatılan hikayenin doğru olma ihtimali büyük. Ayrıca yaptığı eserlere tutku derecesinde bağlandığı ve maddiyata önem vermediği biliniyor. Bu yüzden de temele atılacak harcın, altınlardan daha değerli olduğunu düşündüğünü söylemek yanlış olmaz.




  • Sinanın çok önemli bir mimar ve mühendis olduğuna şüphe yok ama unutmalalimki sinandan 1000 yıl önce yapılan bir ayasofya var sinandan 1000 yıl önce yapılmış ayasofyanın kubbesi, ve kubbenin nasıl yapılacağının temelleri bununla atılmış.

    güzel eserleri için teşekkürler ve nur içinde yat
  • haldun77 ısımlı şahsıyet...
    Mimar sinan bir sözünde der ki....


    Dünya durdukça
    Eserlerimi gören akl-ı selim sahiplerinin
    Çabamın ciddiyetini göz önünde bulundururak
    Onlara insaf ile bakacaklarını
    ve beni hayırlı dualarla anacaklarını umarım İnşaALLAH
    EL-Fakir Sinan

    Yani o senin anlamanı yada anlayabileceğinin umudunda değildi zaten. Gelmiş örnek veriyorsun Taç mahal diye!
    Taç mahal'i kim yaptı sorarım sana?
    Kim ?
    Taç Mahal'i Mimar Sinan'ın Öğrencilerinden İstanbul'lu Mehmet İsa Efendidir...
    Bu sana kapak 1!.

    Mimar Sinan sadece Mimar değil aynı zamanda Muhendis'tir. İstanbul'a getirdiği 40 çeşme suları için yaptığı mağlova kemerini yapmış olsa başka birşey yapmamış olsa yine bugün kü namını korurdu!

    Sen geçmişini bilmiyorsun ki gelmiş yorum yapıyorsun. Taç Mahal'i övüyorsun! Taç Mahal'in Mimar'ı Sinan'ın öğrencisi.


    Bak Monstar Köprüsünü duymayan yoktur. Çok meşhurdur! dimi?
    bakın onu da size anlatalım!
    "Monstar kasabasının simgesi haline gelen ve her yıl binlerce türisti çeken bu köprü 29 metre kemer açıklığıyla dikkat çekici bir köprüdür.
    Kimisi onu gökkuşağına benzetir. Kimisi ona kudret kemeri der. Kimisi ise taştan doldurulmuş bir hilal'e benzetir.



    Ne kadar acıdır ki Monstar köprüsünden 400 yıl önce Diyarbakır'ın Silvan ilçesi yakınlarında Batman Suyu üzerinde yapılan ve kemer açıklığı Monstar köprüsünden 10 metre daha fazla olan Malabadi köprüsünü dünyada bilen yoktur!

    Oysa Mimar Sinan ve Mimar Hayreddin malabadi köprüsünü çok iyi tanıyorlardı. "

    Bunlar hepsi gerçektir! İsteyene ispatlarım!

    Mimar Sinan zaten tezkirat-ul Bunyan'ı yazıp kendini geleceğe anlatmak isterken senin gibi insanların anlayamayacağını bildiği için Aklı selim sahipleri anlar demiş!

    Bu forumu gezerken rastladım! Ama cevap yazamadan edemedim. Sırf bu yüzden üye oldum!

    Umarım bir gerçekleri anlarsınız!

    Es-selam...




  • bırde ayasofya senın dedıgın gıbı 30 metre degıldır! ama Selimiye 31 bucuk metredır.

    Tezkırat-ul Bunyan'da Mımar Sinan kendisi Selimiye Kubbesinin ayasofyadan "6 arşın boydan ve 4 arşın derinlikten" daha buyuk oldugunu yazmıstır! Mımar ölçü birimlerinde arşın 75,8 santımetredır. yanı senın dedıgın gıbı 1 degıl 3,5 metre daha fazladır!

    Ve bunun sebebıde kefere-i fecerenin dedıgı Muslumanlara Ayasofya galebemız vardır sozudur!

    Bır konu daha var. İstanbul daha fethedılmeden Osmanlı'lardan ayasofya'nın tamırı ıcın yardım ıstenmıstır! bunu da unutma! Istanbul fethedılmeden ayasofyayı tamır edense Mımar Sınan'dan once Hassa Mimar Başı olandır.

    Bılmeyın ordan burdan ogrenın!
    Işte bız boyle bır mılletız. Emınım kendımızle gurur duymalıyız!
  • Kımsenın bugunun teknolojısıne yada mımarına hakaret ettıgı de yok. buyur bunu da oku!

    İngilizlerin ünlü mimarlarından Elvis, Edirne'deki Selimiye Camiinin kubbesi ile ilgili olarak şunları söylüyor:

    - "Bu kubbeyi aşağı indirseniz ve içini altınla doldursanız bile, Büyük Sinan olmadan günümüzün teknolojisi ile tekrar yapamazsınız!"

    Balkan savaşları sırasında Bulgarlar bir ara Edine'yi işgal etmişlerdi. O sırada camiyi gören ve hayranlıkla seyreden bulgar komutan,

    "Bu mabedi Türklerin yaptığını bilmeseydim, Allah'ın yaratmış olduğunu söylerdim" diyerek hayranlığını belirtiyor.

    Sonra, camiyi gezen bir Alman profesör ve mimarı da şöyle diyor:

    - "Kendimi bütün zamanların mimarlarından daha kaabiliyetsiz görüyorum. Selimiye gibi bir mimari şahasere ve Sinan gibi bir mimara sahip olan bu devleti takdir ediyorum!"

    Sanırım bu kadar bozulmak sana yeterlı!

    Es-selam...




  • Sinan, büyük adammış vesselam!

    Adamın 1 yılda bitirdiği camiyi, bizim Türk müteahhitler 15 yılda tamir edemiyorlar...
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.