Evet boya kelimesi biraz halk ağzı oldu. RAM kaplama daha teknik bir tabir. RAM kaplama konusunda Türkiye ileri düzeyde çalışmalar olduğunu okuyoruz ama kesin teslimat ne zaman merak ediyorum. Türkiye F35 projesinden çıkarılmasaydı bizde de bir bakım merkezi kurulabilir miydi merak ediyorum. Malatya Erhaç Jet Üssünde F-35 ler konuşlanacaktı. Belki bir hazırlık yapılmıştır. |
Milli muharip uçak KAAN ilk uçuşunu yaptı (16. sayfa)



-
-
Yahu şimdi aklıma takıldı. Dünün (yani 22 Şubat Perşembe gününün) bir özelliği mi vardı? KAAN'ın ilk uçacağı gün gerçekten önemli ama bu etkinlikte Temel Kotil yoktu, Hamburg'da Airbus ile önemli bir toplantısı varmış; bu anlaşılır. Ama dün yanılmıyorsam etkinlikte CB Erdoğan da yoktu. Yani bu ilk uçuş 22'si yerine atıyorum 25'inde yapılamaz mıydı?
Bu tür etkinliklerin seçim öncesi iktidarın propaganda mekanizması yapıldığı malumumuz ama birkaç günün farkı ne olabilir ki? Bu arada KAAN'ın aslında bu ilk uçuşunun 26 Aralık 2023'de yapılacağı (üstelik resmi ağızlardan da açıklanıp...) ama kamuoyuna tatmin edici bir gerekçe verilmeden 2024'de Mart sonuna kadarki belirsiz bir tarihe ertelendiğini de unutmayalım.
Neyse ki bu sefer artık bilboardlar KAAN ile süslenmedi. Samimiyetle söylerim ki KAAN'ın bu konuda hakkı yendi.
Neydi o, 2016 mıydı? Davutoğlu'nun başbakan polduğu dönemde seçim öncesinde billboardların alayı "yerli uçağımız göklerde" diye hayali (tasarım) bir bölgesel yolcu uçağının görselleriyle donatılmıştı. Gösterilen uçak herşeyden önce ilk olarak yapılması planlanan uçak da değildi. Ve o ilkyapılacak uçak da aslında daha küçük, turboprop motorlu (yani pervaneli) bir uçaktı. Gerçekten de Türkiye'nin sivil havacılığında (yani yolcu taşınmasında) etkin olabilecek bir uçak değildi. Çook iyi hatırlıyorum, birileri o tarihlerde Temel Kotil (T.K. o zamanlar THY Genel Müdürü...) ile uzunca bir röportaj yaptılar: o kapsamda bu uçak da soruldu. Temel Kotil "gözümü kırpmadan ellisini de THY'ına alırım; yeter ki hazır olsun!" diye gayet güzel popülizm yaptı; demek ki o gündür bugündür huylu huyundan vazgeçemiyor!
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mafaky -- 23 Şubat 2024; 19:41:26 >
-
Tanıyanlar boşa yazmadığımı iyi bilir.
O takdirde daha ötesini söyleyeyim. Kaan'ın 5 nci nesil motoru, seneye bu zamanlar bremze sehpasında test çalıştırılmasına başlanırsa, imalat çok çabuk ilerliyor diye şaşırmayın.
-
Evet, Malatya Erhaç 7. Ana Jet üssü F-35'lerin konuşlanacağı ilk hava üssü olacaktı ve burada bir takım altyapı belki üstyapı çalışmaları da yapılmış yani masraf da yapılmış. Tabi bu üs seçimi çok tesadüfi değildi. Malatya İran'a yeterince yakın bir konumda. 2. üs olarak da ya Eskişehir (geleneksel nedenlerle) ya da Rusya'ya nisbi yakınlık nedeniyle Merzifon olabilrdi.
Erhaç bir tarihte bu çalışmalar nedeniyle önemli ölçüde pasivize edildi. Buradaki 2. F4-2020 Terminatör filosu lağvedildi ve uçakları ve ekipleri Eskişehir'e aktarıldı. Eskişehirde anormal büyüklükte ama tek filo altında bir Terminatör nüfusu oluştu... Kuzey Irak'a yapılan operasyonlarda zaman zaman F4-2020'ler kullanıldığında Eskişehir'den kalkan ve/veya görevden geri dönen Terminatörler burada ikmal yapıyorlardı.
Türkiye F-35 programından çıkarılmasaydı da Sam Amca'nın Türkiye'de bir F-35 Bakım Üssünün kurulmasına olur vereceğini pek düşünemiyorum.
Ancak işin ironik tarafı şudur: Türkiye peyderpey 100 adet F-35A alacağını beyan etmişti; tabi bu kesin bir taahhüt değildi. Ama F-35'ler aslında F-16'ların değil F4-2020 Terminatörlerin yerine geçecek ve onların derin darbe görevini devralacaklardı. Bu açıdan iki flo 40, hadi bilemediniz eğitim uçakları ve olası kaza kırımların yedeği olarak 50-55 adet F-35A yeterli olacaktı. KAAN Projesi (ki o zaman TF-X olarak anılıyordu...) ayrıca ve paralel olarak yürütülecekti.
Velev ki Türkiye peyderpey bu 100 adet F-35A'yı aldı: bu Türkiye'yi Avrupa'da İngiltere'den sonra 2. büyük, dünyada da 3. büyük F-35A kullanıcısı yapardı.
-
TRT HABER (@trthaber) on Xtwitter
🇹🇷 TUSAŞ'ın mühendisi KAAN’ı uçuran 'ruhu' anlattı. "Bu ülkede başkalarının çocukları anasız babasız büyümesin diye kendi çocuklarını anasız babasız büyütmeyi göze alan askerlerimiz, polislerimiz var. Biz onlar için buradayız…"https://twitter.com/trthaber/status/1761035260341485620 -
TCG Anadolu zaten siha ve helikopterler üzerine bir gemi olarak tanımlanmıyor mu esasen?
Ya da daha doğru adıyla çok maksatlı amfibi gemisi. Özellikle uçak gemisidir gibi vurgu yoktu zaten. Cevap vermiş olduğun kişinin derdi uçak gemisi tanımlaması değil, projelere amazondan satın alınmış işe yaramaz maket muamelesi yapmak. Eziklik duygusu batılılar tarafından o derece öğretilmiş ki adam kendi memleketinde yapılan şeyle batıya karşı omuz kabartıp gurur duyacağına kendi kendini eziklemek için ülkesinin projesine "ucube" diyor. Bu kadar büyük bir iştah ve sevinçle kendini aşağılayan bir topluluk yaratıldı bu ülkede bakın. Bu trajiktir. Yani iyi niyetle cevap verdiğin insanların niyetleri hiç iyi değil kardeşim.
Neyse diğer yandan Türkiye'nin aslında uçak gemisine ihtiyacı yok çünkü bizim abd'ninki gibi bir hakimiyet politikamız yok, kendi bölgemizi korusak yeterli. Bu noktada en kritik yer doğu akdeniz, orada da Kıbrıs gibi mükemmel bir uçak gemimiz var neyse ki.
Buna rağmen çok uzun vadeli bir proje olarak, gerçekten uçak gemisi sınıfında bir gemi tasarımı yapıldı. Bu projenin 10 yılı var, bazı işlerimiz şaşırtıcı bir hızda ilerliyor bir ihtimal biraz daha erken de yapılabilir ama öyle veya böyle uzun sürecek. O zamana kadar askeri alanda daha fazla yere nüfus etmiş olursak uçak gemisine de ihtiyaç duyacak hale geliriz.
Biliyorsunuz afrika'da da çok etkin bir güç haline geldik. Fransa zaten cırmalanıyor bu yüzden, kudursun itler. Bu sebeple geleceğe yönelik olarak uçak gemisi projemiz olmasına da seviniyorum. Lazım olacağı günler geldiğinde çok geç kaldık dememek için bu günden başlanması gerekiyordu zaten.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kabus2224 -- 23 Şubat 2024; 21:14:20 >
-
İlk uçağı yapabilmek çok önemliydi bundan sonrası çorap söküğü gibi gelecektir.
Temel Kotil demişti bu işin arkasında iktidar desteği olmasa yapılamaz demişti, eleştiririz severiz sevmeyiz ama bu iradeyi ortaya koyanlar ülkemiz adına çok büyük bir iş yapmıştır.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Şurada yazılanlar o kadar berbat ki anlatamam. Bu uçak için 15 bin kişi tek yürek çalıştı. Son 1 ay sabah 7 akşam 11 çalışan yüzlerce insan tanıyorum. Gece uçakla ilgili bir sorun olursa diye gününün tamamını fabrikada harcayan tanıyorum. Evde karısı çocuğu beklerken gece boyu çalışan insanlar taniyorum. Neredeyse kimse bir emeğinize sağlık yazmamış. Bir taraf her halta olduğu gibi bu konuya da saçma sapan söylemler karıştırıyor. Gururlanmasi gereken yerde, kendi eşini dostunu koruyacak bir mühendislik ürününe laf çakmaya çalışıyor, digğer taraf da bunun üstünden siyaset yapmaya çalışıyor. Bu kafalarla bizim bir arpa boyu yol gidemememiz çok normal. Kimsenin yazmadığını ben yazayım. Bu uçakta tek bir bushinge bile eli değen herkesin eline emeğine sağlık. Bu kafaların bulunduğu bir ülkede imkansızi başardık. Uçuşun hiçbir protokol olmadan, sadece emekçi beyaz ve mavi yakalar ve türk ordusu eşliğinde yapılmasının insanlara birşeyler ifade etmesini bekliyordum, ama onu bile anlayamamış kimse...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi UçamayanSüperKahraman -- 23 Şubat 2024; 21:45:18 >
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
-
Kısaca cevap vereyim:
1) TCG Anadolu ilk başta gerçekten çok maksatlı amfibi gemi olarak düşünüldü, bu doğru. Ama bu kapsamıyla gemide helikopterler ve de 8 adede kadar F-35B konuşlanacaktı. F-35B, kısa kalkış yapan ve dikine (helikopter gibi) iniş yapabilen F-35 versiyonudur (bu versiyona V/STOL=Vertical/Short Take Off Landing denilir...). Tabi dikine hem iniş hem de kalkış yapabilirse de bu dikine iniş kalkışlar büyük yakıt harcamasına neden olur ve uçağın faydalı menzili daha da azalır.
2) Bu amaçla Türkiye'nin F-35B siparişlerinde 16 adet F-35B de vardı. Hesapta 8 uçak gemide, 8 uçak karada dönüşümlü olarak konuşlanacaktı. Tabi bir de rutin ama zorunlu bakımlar nedeniyle değişimler söz konusu. Ancak F-35 programından çıkartılınca, Türkiye bu gemiye sabit kanatlı olarak SİHA konuşlamaya mecbur kaldı. Şu aralar testleri (başarıyla) sürmekte olan Bayraktar TB-3 SİHA bu şekilde doğdu. TB-3 aslında TB-2'nin donanma (=naval) versiyonudur. Kara konuşlu her savaş uçağını alıp olduğu gibi bir uçak gemisinde uzun süreli kullanamazsınız (teknik nedenlerle...)
3) Ancak TCG Anadolu da envantere girdiğinde başta CB Erdoğan olmak üzere bu gemiyi "uçak gemisi" olarak lanse ettiler ki bu bir algılamaydı. Halbuki bu geminin borda numarası L-01'dir ve bu tanımlama bile uçan gemisi olmadığuna delalet eder.
4) Kıbrıs'ın doğal uçak gemisi olabileceğine pek güvenilemez. Burada Türk Hava Kuvvetleri sürekli 8-10 F-16 konuşlandırmaya kalkarsa GKRY ve de Yunanistan fena halde cazgırlaşırlar.
5) Evet şimdi taslak olarak daha büyük ve gerçekten uçak gemisi olan bir proje ortaya çıktı. İngilizlerin şu anda envanterdeki Queen Elizabeth sınıfı uçak gemilerine yaklaşan bir taslak proje. Amma İnglizler bu 2 uçak gemisinde savaş uçağı olarak F-35B'leri konuşlandırmaktalar. Bizde F-35B yok ve herhalde olmayacaktır. Bunun yerine daha şimdiden KAAN'ın donanma versiyonu söylentileri ortaya çıktı bile. KAAN şu anda her şeyiyle dört dörtlük (yerli motor, RAM kaplama, tam 5. Nesil olarak) hazırda olsa bile bunun donanma versiyonunu geliştirmek en azından 3-4 yıllık bir geliştirme sürecidir. Kaldı ki KAAN F-35'lere göre daha uzun ve hacimli bir uçak. Yani diyelim bir uçak gemisinde siz (atıyorum) 20 adet F-35B konuşlandırabiliyorsanız bu KAAN'la ancak 14-15 uçağa düşecektir.
6) Neresinden bakarsanız bakın gerçek bir uçak gemisinin yapımı, donatımı çok maliyetli bir iş. Ancak sadece bu gemiyi finanse etmekle de iş bitmiyor. Böyle bir gemiyi bayrak göstermek amaçlı olarak Afrika açıklarına tek başına gönderemezsiniz. Bunun yanında en azında 4 adet fırkaten, 1 ya da 2 denizalı ve büyük bir ikmal gemisi (akaryakıt, mühimmat, iaşe vs. yüklü...) göndermek ve dolayısıyla bunları da yapmak ve finanse etmek durumundasınız. Eldekiler böyle bir görev grubu için sayıca yetersiz.
-
Alıntı
metni:Vatandaşların yaşam standartları gelişmiyor Alıntı
metni:sosyal-ekonomik kabus bitmiyor. Alıntı
metni:millete verecek neyimiz kaldı? Uçak kaldı, füze kaldı. Olay bu Uçağı konuda övmüş, çok az ülkenin yapabileceği böyle bir cihazın kıymetin sonuna kadar takdir eden ve kafamda hakkında hayaller ve çeşitli senaryolar kurmuş birisi olarak bu noktalara katılıyorum. Ülke eski ve azametli Sovyetler Birliği'nin küçük beden haline döndü. Türkiye'nin tıpkı Sovyetler Birliği ve Rusya gibi savunma sanayii ve askeri vb teknolojisi gelişiyor ama halkının yaşam standartları gelişmeyi bırakın geriliyor. Önce doğru kararlar alıp halkına belirli bir refah sunman lazım; ekonomistlerin dediğinin tam aksine keyfi faiz indirimleri yaparak enflasyonu patlatıp ortalama insanının hayat kalitesini ve ülke ekonomisinin genel istikrarını sabote etmemelisin sözgelimi. Ekonominin çok ama çok yanlış ve ancak çok dar rantçı bir politik sınıfa hizmet eder tarzda bencilce yönetildiği ve ülkenin makro iktisadi sağlığının aleyhinde kararlar alınmış olduğu gerçeği en az savunma sanayii gelişiminin büyük ivmelenişi ve KAAN kadar ortada olan bir vaziyet. Gerçekten, bu 2+2=4. Ortada faiz indirimleriyle uçup gittiği için belirli bir süredir zapt edilmeye çalışılan döviz kurunun yavaş yavaş serbest bırakıldığı ve döviz artışının zaten dünya ortalamasının çok üstünde olan enflasyona olumsuz yansımaya devam ettiği hasarlı bir ekonomi var. KAAN ne kadar gerçekse bunlar da gerçektir ve üzerinde durulmalıdır.
-
KKTC'de bu konuda somut bir adım atıldı aslında, bu güne kadar hadi kışkırtmayalım diyorduk belki ama zaten herifler füze denemesi yaptığımız da bile amerikaya şikayet mektubu yazıyor. Onları memnun etmenin bir yolu yok yaptığımız her harekete cazgırdayacaklar. Hatta Kıbrıs Türkleri için yol çalışmamız var, onu bile birleşmiş milletlerle iş birliği yapıp engellemeye çalıştırlar, dozerlerle iteledik it oğlu itleri. Durduramadılar. Yani basit bir yol yapmamızı bile çekemiyorlar zaten, gerekirse uçak gemisi olarakta kullanırız.
Son dönemde Geçitkale Havalimanı’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne tahsis edilmesini kararlaştırdı somut bir adım olaraktan. F16 değilde iha/siha'lar konuşlanıyor. Yunan özellikle bu iha konuşlandırılması adımından çok rahatsız oldu zaten, ilk günden ötmeye başladılar ama yakın dönemde ılımlı adımlar atalım diye Erdoğanın yunanistan ziyaretine istinaden aşırı horozlanmıyorlar şimdilik, yoksa Geçitkale mevzusundan ötürü kafaları allak bullak.
Burada ihalarımızın konuşlanması demek, güneydeki rumlarla beraber çevirecekleri her işi rahatça gözetlemek demek. Sırf savaş değil istihbarat bakımından değerli bir hamle, yani ihalarla daha rahat hareket edebiliriz. Bu zaten göz dağı vermektir, bak ben istediğim zaman burayı gemi gibi kullanırım diyoruz işte silahlı hava aracı koymak üst perdeden bir mesaj düpedüz.
Bir gün ters bir durum olursa uçakta konuşlandırılır izin almayız yani. Kendileri de sürekli amerikadan silahlanıyor biliyorsun, bunun sonu bizim de oraya tam teşekküllü yığınak yapmamıza doğru gider mecbur kalırız yani.
Evet uçak gemisi yapsak dahi savunması gerekecek. Deniz altı, deniz üstü ve hava unsurlarına karşı. Bir de kamikaze deniz araçları derdi var son dönemde rus gemilerini kamikaze deniz araçlarıyla batırdılar. Yani kolay iş değil artık gemi korumak, biz de çalışıyoruz zaten, bu tip saldırılara karşı silah sistemlerimiz var şu an.
Gökdeniz mesela, parçacık etkili atom mühimmatı kullanıyor. Hedefe yakın mesafede 10 - 15 parçaya bölünerek hedefin kaçmasına müsade etmeyen bir mühimmat tipi. Esasen yakın hava savunması için geliştirildi ama yer hedeflerine karşı da kullanılabiliyor. Tek başına gemi savunmaya yeter mi, yetmez tabi. Örnek sadece, yani uçak gemisi yapacaklarsa savunacak sistemleri de yeterli sayı da yapacaklar mecburen.
Bakalım ömrümüz yetecek mi o günleri görmeye.
-
Maddi kaynaklar sadece KAAN ve sairleri gibi Milli Savunma Projelerini finanse etmeye ayrılıp bugün yaşanmakta olan ekonomik zorlukların tek mantıklı nedeni bu politika olsaydı samimi söylüyorum yine de taş yer sesimi çıkartmazdım. Ama sizin de dediğiniz gibi, kör gözüne parmağın ekonomi yönetiminde öyle yanlışlar gerçekleşti ki bunların bilgisizlikle yapıldığına kesinlikle inanmıyorum.
Bu uygulamalar bana göre kesinlikle T.C.'nin altını oymaya yönelik ugulamalardır. Benim anlayışım bu yönde ve asla değişmeyecek.
Komplo teorisi olacak ama Milli Savunma Sanayinin bu kadar (başarılı) gelişebilmesi bile Batı'lı ülkelerin çeşitli nedenlerle hiç hoşlarına gitmediğinden, bu gelişmenin dahi Türkiye geleceğinin hayrına olamıyabileceği endişesini de üzülerek taşıyorum.
Ama bunları dile getirdiğimizde de birileri nezdinde "sütü bozuk aymazlar" iltifatına (!!!) mazhar oluyoruz ya; işte ona hiç katlanamıyorum...
-
Savunma sanayi ürünlerinin kg başına ihracatından elde edilen gelirlerle, kg başına diğer ihracat ürünlerinden elde edilen gelirlerimizi dikkate aldığımızda;
Savunma sanayi ürünlerini geliştirmeye devam etmemiz, daha fazla ürün satacağımız, dolayısıyla da, ülkemizin ekonomisine daha fazla olumlu katkı yapacağı açıktır.
Yani anlatmaya çalıştığım; ekonomik sıkıntılarımız var. Ekonomik sıkıntılarımızı çözmek için daha çok kaynak ayırmak yerine, savunma sanayine kaynak aktarmayı yanlış görmek, büyük bir yanılsamadır. Neden ? 2 nci paragrafta açıkladığım nedenden dolayı...
Sırası ile ; 40 küsür yıldır yaşanan terör belası nedeniyle, silah ve mühimmat alımları, 1nci ve 2 nci körfez savaşının ülkemiz ekonomisine olan olumsuz etkisi, Suriye savaşının ekonomimize olan olumsuz etkileri, Pandemi nedeniyle küresel çapta yaşanan pahalılık, Rusya - Ukrayna savaşı nedeniyle enerji fiyatlarında yaşanan artış, 11 şehrimizi birden vuran deprem felaketinin ekonomimize yüklediği 110 milyar dolar'lık ağır fatura... Yani ardı ardına yaşanan bu olumsuzlukların, enerji fakiri ülkemiz ekonomisinde yüksek enflasyon oluşturması, bu dışsal faktörlerin etkileri nedeniyledir.
Hasılı; refahta birlikteysek, külfette de birlikte olabilmeliyiz.
Bu itibarla, burada bazı arkadaşların "Kaan iyi güzel de, halkın geçimi iyi değil" demek, "külfeti ben paylaşmak istemiyorum." demektir. Tabi bana göre... En azından benim algım bu doğrultudadır. Refahta birlikteysek, külfeti de paylaşmayı bilmeliyiz.
Bu arada ben yurtdışında yaşıyorum. Pandemi zamanı yaşadığım yerde, insanlar sokağa çıkamadıkları için, evlerinde ölen yaşlıların cenazelerine aylar sonra ulaşıldı. Kış şartlarında cesetler kokmadığı için, fark edilemedi. Çok şükür ülkemizde böyle trajediler yaşanmadı.
-
şu başlıkta genel konulara dair en akılcı ve samimi yorum olmuş. Tebrik ediyorum..
-
Haydaaaa, buyrunuz buradan yakınız!!!
Sözüne güvenilmesi gereken birisi KAAN için 2028'deki (peyderpey teslimat) adedini 10 uçaktan 20'ye çıkartıyor. Sözüne daha da güvenilmesi gereken bsşks birisi ise adet falan belirtmeden 2028 sonlarında KAAN'ın envantere gireceğini söylüyor!...
Bkz.: İşte yerli savaş uçağımız KAAN'ın orduya katılacağı tarih (msn.com)
Yahu bu ülkede söz birliği edecek iki makam dahi yok mudur?
-
Merhabalar,
Sizi üzmek istemem ama ekonomiden maalesef anlamıyorsunuz. Düzensiz faiz indirimleri - iç politik sebep veya iç faktör - Türkiye'nin dünya ortalamasının çok üstündeki mevcut yüksek enflasyonunda birincil ve ana sebeptir. Fi tarihlerinde yaşanmış Birinci ve İkinci Körfez Savaşları'nın olumsuz bölgesel etkisi diye sanki şu anki yıllık yüksek enflasyonla belirleyici ilişkisi varmış gibi bahsini yapmak bile gülünç. Bilmeden konuşma vaziyetine ne yazık ki yarı cehalet diyoruz.
Ben de çok bilgili veya uzman olduğum iddiasında değilim ama üniversitede ve kendi çabalarımla edindiğim makro iktisadi bilgimi doğru kullanmaya gayret ediyor, ekonomistleri de dinliyorum. Savunma sanayii konusunda aşırı temel bilgim ise gene bu konudaki üniversite dersime ve çeşitli kaynaklar vasıtasıyla kendi çabama dayanıyor. Ama baştan uzman olmadığımı belirtiyorum ve hatalı konuşmamak için azami gayret gösteriyorum. Bir yandan yarı cahilce veya yanlış kavrayışla yapılmış hatalı yorumları fark edebilirim ve etmeye de - kendim zaten o hataya düşmeyeyim diye - gayret ediyorum. Dediğim gibi, kusura bakmayın. Fakat hakikat yanlıştan daha önemlidir. Yüksek enflasyona dair dışsallık iddianız - nasıl kurguladığınızı veya nereden aldığınızı bilmiyorum ama - yanlıştır. Türkiye'deki yüksek enflasyonun ana sebebi ülkenin para (faiz) politikasıdır. Bu arada insan hata yapabilir. Yanlış bilgilere sahip olabilir. Ama bunları geri bildirimle düzeltebilirsiniz ve düzeltmeniz de gerekir. Eğer itiraz edip hayır enflasyon hakkında dediklerim doğru, esas sebep para ya makro ekonomi politikası değil, dışsal faktör derseniz bu sadece yarı cehalette ısrar anlamına gelir.
Bu durumda işin doğrusuna sizi hipnoz ederek inandıracak halim olmadığına göre ne yazık ki size daha fazla cevap veremem. Covid-19 pandemisinde Türkiye'de yaşanan trajedileri biraz gereğinden fazla hafife alırcasına "çok şükür ülkemizde böyle trajediler yaşanmadı" diyorsunuz ama şunu size söyleyeyim bu tarz bir şükürcülükle bir yere varılmıyor. KAAN'ın tasarım, üretim ve uçuş sürecinde olduğu gibi emek, alın teri ve en önemlisi doğru çalışan bir muhakeme gerekiyor. Ekonomi de tıpkı KAAN gibi, dev bir makine. Ekonomiye aynı özen gösterilmedi. Bilakis Türkiye'de ekonomistlerin ve nesiller boyu yerleşik iktisat biliminin dediğinin tam tersi yapılıp sıradan halkın refahı yok edilerek iktisadi sefalet (economic suffering) düzeyi dikkat çekecek derecede çoğaltıldı. Bu sokaktaki insanın fazlasıyla hissettiği şekilde yanlış makro iktisadi politikanın ürünüdür. Bu iktisadi politikanın bedelini halk ödüyor.
Sözün kısası, uçak olan KAAN'ın aksine ekonomi olan KAAN'a iyi bakılmadı! İşi zamanında ehline bırakmayıp bilimin dediğinin tersini yaptılar. Büyük ekonomi makinesine ciddi hasar verdiler. Şimdi bu sorunun uzun yıllara yayılacak bir süreçte - saraylarda ve yalılarda oturup sadece konuşanları ve kağıt imzalayanları değil, ortalama cefakar vatandaşı etkileyen bir süreçte - halledilmesi gerekiyor.
İyi akşamlar.
-
Samimiyetine hiçbir şey diyemem ama bilim ihtiva etmeyen hiçbir yorum "en akılcı" sıfatı taşıyamaz. Türkiye'deki yüksek enflasyon dış faktörlere indirgenebilir değildir. Ana sebebi enflasyon-faiz-makro iktisadi karar alma mekanizmasıdır yani iç faktördür. Ana sebep enflasyonu azdıran keyfi faiz indirimleri kararlarıdır. Bunları gene tekrar ediyorum çünkü gördüğüm kadarıyla anlamayan insan sayısı gerçekten adam gibi iktisat bilip anlayan insan sayısından daha fazla. Yoksa ben de bu kadar üzerinde durmam ama hayatlarımız etkileniyor. Bu sebeple cehenneme dönüyor. Yarı cehaletin veya naifliğin tebrik edilebilecek bir tarafı olduğuna inanmıyorum.
Neyse. Konu KAAN. Tartışma onun üzerinden devam edebilir. Ama KAAN gibi maliyetli sofistike teçhizatların kaderi de ülkenin halkının refahına, vergi gelirlerine, devlet fonlarına, ekonomide istikrarlı büyümeye, yalnızca savunma sektörü değil, diğer alanlarda da katma değerli büyümeye vb aslında bağlı. Hepsi bir zincirin hassas halkları. Zengin bir halk ve haliyle daha zengin bir devlet KAAN gibi katma değer askeri ürünlerin altından daha rahat kalkar. Dünyadaki yüksek nitelikte askeri teknoloji ve savunma sanayii üretim ve tedarik ağırlığının gelişmiş veya güçlü ekonomilerle - ağırlıklı biçimde de Batılı güçlerle - pozitif korelasyon içerisinde olması tesadüf değil. Bu anlamda bir örnek verirsek ABD'nin küresel savaş makinesini destekleyen şüphesiz halkının refahına dayanan muazzam iktisadi gücüdür. Mali ve finansal kapasitesidir. Türkiye bu anlamda istikrarlı davranmıyor. Bir yönde gelişme gösterirken - askeriye gelişimi - öbür yönde potansiyel olarak bunu baltalayacak bir iş - Türk toplumun istikrarlı büyüme, refah çoğaltma, gelişmiş ülke olma dinamiğine set çekme - yapıyor. Hem de bir avuç inşaat sektörü rantçısının ve döviz spekülatörlerinin ceplerinin dolması uğruna.
Lafın kısası ekonomin ne kadar gelişmiş ve çeşitlendirilmiş, halkın devlete vergi geliri ve ekonomiye talep sağlayacak biçimde ne kadar zengin hale gelirse, ekonomin ne kadar büyük ve katma değer yoğunsa, servetle orantılı olarak insanlarının eğitim düzeyi ne kadar yüksekse ve bu durum mevzu bahis iktisadi büyüme sürekliliğini destekliyorsa, potansiyelde o kadar büyük askeriyen olabilir. KAAN gibi ciddi kaynak talep eden projelerin sayısı çoğalabilir veya varolan proje daha kolay ilerleyebilir.
Ama enflasyon zaten artarken kafana göre bu enflasyonu çığırından çıkaran faiz indirimleri yapıp kendi halkını uzun yıllar yoksulluğa mahkum ederek bunu yapamazsın.
-
Valla kusura bakmayın da, ben ekonomist değilim zaten... Mühendis kökenliyim.
Sizin fi tarihinde yaşanmış körfez krizi dediğiniz tarihlerde, Batman yedek askeri hava meydanı üs ilan edilmişti ve Merzifon'daki 5nci Ana Jet Üs K.lığından, Batman'a F5 uçakları ile intikal etmiştik. Türkiye'nin o tarihlerde savaşa girmesi halinde, uçaklarında kullanacağı mühimmatları bile sayılı idi. O tarihlerde Abd'ye yakalalık yapıp, hibe mühimmat talep ettiğimiz günleri hiç unutmuyorum. Abd de karşılığında, Mersin limanına Kara unsurlarını çıkararak, Irak'a kuzeyden girmeyi teklif etmişti.
Yani Fi tarihindeki bu bilgileri vermekten maksadım; bizim mühimmat almaya paramız yoktu ve hibe olarak verilmesini talep etmiştik. Abd Türkiye - Yunanistan arasında uzun yıllardır 7'ye 10 dengesini koruyarak, köhne askeri malzemeleri yardım diye vermişti. İşte o köhne yardım malzemelerini kullanabilmek için hibe mühimmat talep ediyorduk.
Tevellüdünüz yeterli ise, bu yazdıklarımı az - çok vakıfsınızdır. Değilse, geriye doğru araştırmanızı tavsiye ederim.
İşin ekonomik tarafına gelince; bizim gibi enerji fakiri olan bir ülkede, ardı ardına maruz kalınan, sıraladığım dışsal faktörlerin aynısı başka bir ülkede yaşansaydı, şu an üçüncü dünya kategorisinde olurduk. Yani yüksek enflasyon yaşıyoruz. Ancak devamlı gaza basıyoruz. Devamlı vites yükseltiyoruz. Zaten durursak kaybederiz. Mesela; sağlık alanında ülkemizin ulaştığı seviyeyi benim gibi yurtdışında yaşayanlar görüp anlayabilir. Devletin hizmetlerini sayısal ortama taşıması, başlı başına bir başarı hikayesidir. Ülkemizde vatandaşa dokunan bu denli yaygın sayısal hizmet düzeyi, bugün en gelişmiş abd'de bile hala yoktur.
Pandemi zamanında Türkiye'de değildim. Ancak ülkemizde kim öldü de cenazesine aylarca ulaşılamadı ? Hangi vatandaş öldü de, cesedini yabani hayvanlar parçaladı ? Yani trajedi var, trajedi var.
Bana göre ülkemizde sefalet yok. Halkın eski alım gücü yok sadece... Halk eski alım gücünü kaybettiği için, biraz buruk. Ama gelecek adına kaygı ya da üzüntü duymuyor. Biliyor ki, bu yüksek enflasyonist ortam, birkaç yıl sonra sona erecek.
Ardı ardına yaşanan onca dışsal etkinin bedelini bütün vatandaşlar olarak hep birlikte ödeyeceğiz. Başka çaresi yok. Son iki sıkıntılı olumsuz etkiyi dikkate alırsak, pandeminin etkilerini yavaş yavaş atlatıyoruz derken, yıkıcı deprem felaketi yaşamanın ekonomimize maliyetinin 110 milyar dolar civarında olduğu belirtilmektedir. Bugün 110 milyar dediğimiz rakam, neredeyse ülkemizin 5 aylık ihracat rakamına denk gelmektedir. Kazanç değil, anası - danası bütün masrafları içinde, 5 aylık ihracat gelirimizi deprem felaketinde kaybettik. Bizim gibi sürekli ara mamul üretip de satmaya mahkum olan bir ülke için 5 aylık ihracat gelirinin, 1,5 dakika süren felaketle kaybedilmesi, bırakın halkı geçim sıkıntısına düşürmesini, başka bir ülkede olsaydı, ülkeyi çoktan çökertmişti.
Ülkemizde yanlış ekonomi politikaları uyguladığına inanmıyorum, kendi adıma... Hangi ülke olursa olsun, art arda dışsal etkilere maruz kalsa, birileri de çıkıp, ekonomi politikası yanlış der. Neden böyle der ? Çünkü kolaycılıktır.
Neden kolaycılıktır ? Çünkü vatandaşlar olarak ekseriyetimiz, ekonomik yönden rahat yaşamayı isteriz/severiz. İşte şu an yaşadığımız durum, eskisi gibi rahat yaşayamıyoruz. Hayat pahalandı. Gelirlerimizin daha büyük bölümünü gıda harcamalarına ayırmak zorunda kaldık. Ama bu durum geçicidir.
Özetle; refahı paylaşmayı biliyorsak, külfeti de paylaşmayı bilmeliyiz. Ben kendi adıma böyle düşünüyorum.
Kaan uçağına yapılan harcamalar üzerinden, halkın gelirleri azaldı eleştirilerini ise, mantıksız buluyorum. Kaan'ı geliştirmeye tam gaz devam etmeliyiz. Abd gibi önce uçak satarsın. Ama o sattığın uçak havada uçmaya devam ettiği müddetçe idame harcamalarından kaynaklı Türkiye'ye para akmaya devam eder. İşte abd dediğimiz ülke reel sektörünü( üretim yapan sektörlerin tamamı ) bu şekilde ayakta tutuyor.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi serkanguzel_ -- 24 Şubat 2024; 0:11:23 >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X