Şimdi Ara

metni yanlış anlama veya hiç anlayama sorunu

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
17
Cevap
1
Favori
1.593
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • başlıkta da belirttiğim gibi kelimelerin anlamlarını bilsem bile çeviremiyorum bu konuyla ilgili önerebileceğiniz yöntem veya kaynak tavsiyeleri?



  • bol bol kitap okuma (seviye seviye olanlardan) ben bu sorunu öyle aştım , bi yerden sonra istem dışı sen istemesende tık tık oturuyor kafanda bilinç altı çok büyük faydası var.
    onun dışındada analizi iyi yapmak gerek hani özneyi koyduktan sonra çevirmeye sondan başlama gibi falan.
  • Bazen ingilizce Türkçeye tam olarak çevrilmez sen onu yorumlarsın, derhce'nin dediği gibi bol okuma pratiğinden sonra rahat çevirirsin, yoksa ulan bu ne saçma bir cümle dersin çoğu zaman Türk gibi düşünmek derler buna.

    The cengiz hoca youtubeye yaz beginner intermediate vs okuma parçalarını çeviriyor..


    like = gibi , hoşlanmak , if you like ; eğer istersen bak bir if koyduk nasıl alakasız bir anlamı oldu.. bunlar sadece kelime anlamı bilerek çıkarmak zor...
    phrasal verbler hele..

    Türkçe;
    yüz =surat
    yüz=rakam
    yüz=derisini yüzmek
    yüz=denizde yüzmek
    yüz=yastığını ön yüzü
    yüz vermemek = bu kalıp mesela...sana çok basit ma yabancıya zulüm bunlar..



    80 günde ingilizce adlı kitabı bu açıdan sana tavsiye edebilirim,;
    dialoglar, okuma parçaları ve bunlar üzerinden kelime ve grameri sadece parçayı anlamak için öğrenerek ilerliyorsun, yan tarafta da metnin Türkçesi yer alıyor....

    derste olsan ama hocam burayı anlamadım diyeceğin yerleri hoca iyi tespit etmiş, zaten 80 ders sonunda muhtemelen artık gazete dahi okuyacak duruma geliyorsun zaten 70 dersten sonra 20-30 adet civarı gazet dergi makale parçaları var..

    Tek derdin yukarıda saydıklarında sadece kitabı alman yeterli extra hiçbirşeye ihtiyacın yok ancak yok dersen 2 adet mp3 cd'si dialog ve metinleri içeriyor vee bir mini sözlüklü konuşma klavuzu komple set olarakta alabilirsin karar senin...


    Diğer önerim ise Turbo ingilizce

    Bunda ise senin dediğin çeviri olayın için birebir, sitesine yaz örneklere bak büyük ihtimal tam aradığın şey budur, renklendirme tekniğiyle bir ingilizceden direk Türkçeye çevirme var ki asıl anlamı odur karmaşık oluyor sonrada Türkiye Türkçesine çeviriyor ki bunda yorum var, bence harika bir settir....



    yukarıdakiler incele derim; 80 günde ingilizce iç sayfalara kitap yurdundan bakabilirsin...turbo ingilizceye ise sitesinde bakabilirsin..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fly11

    başlıkta da belirttiğim gibi kelimelerin anlamlarını bilsem bile çeviremiyorum bu konuyla ilgili önerebileceğiniz yöntem veya kaynak tavsiyeleri?

    Bunun nedenini söyleyeyim ben size. Aslında daha önce kısaca yazmıştım bir yere.

    Evet, asıl mesele Okan isimli arkadaşın da dediği gibi, okuduğunuz şeyleri Türkçe kalıplara uygun olarak algılamaya ve anlamaya çalışmak. Ama başka bir şey daha var ki, çok önemli.

    Hangi dilde olursa olsun her cümle yapısının kendi içinde bir mantığı vardır.

    Mesela Türkçe şöyle bir şey yazsam: "Ben geldim yemediğim için sonra ve uyanınca Ankara'dan akşam karanlıktı."

    Ne anlarsınız bundan? "SAÇMA" değil mi? Demek ki bir cümlenin saçma olmaması için bir mantığı, bir ifade yöntemi ve anlatım biçimi olması gerekiyor.

    Ama eğer, "Yemek yedikten sonra uçağa binip Ankara'ya geldiğimde akşam olmuştu ve hava karanlıktı." deseydim, bunu anlayacaktınız.

    Ankara --- Ankara'ya gittim. Burada mesela, Ankara'ya derken, "ya" eki, gitme eyleminin hedefini gösteriyor. Yoksa "Ankara gittim" demiş olurduk ki, bu saçma bir ifade olurdu.

    İngilizcede "I went to Ankara" ifadesi içinde, "to" edatı gitme eyleminin hedefini belirtmek için kullanılıyor.

    Şimdi, Türkçeyi bir kenara bırakarak İngilizce cümlelerin oluşum mantığını anlamaya çalışırsanız, anlama sorununuz da zamanla ortadan kalkacaktır.



    Mesela, "It took me three hours to get my luggage at athe airport." cümlesi Türkçeye göre çok ters ve tam çevirmek de mümkün değil.


    "Bagajımı havaalanından almak beni orada üç saat tuttu." diyor. Ama dikkatinizi çekerim, Daha cümlenin başında "it took me three hours" derken, yani "o beni üç saat tuttu" derken, kendisini tutan şeyin ne olduğunu söylemiş değil. Kendisini orada tutan şey aslında başka bir fiil. Yani bagajını alma eyleminin kendisini orada tutan, bekleten şey olduğunu ise, "to get my luggage" ifadesi ile sonradan açıklıyor.


    Yani İngilizcede cümle oluşum yapıları Türkçedekinden bir hayli farklı ve bu cümle yapılarının oluşum mantığını kavrayabilmek gerekiyor.

    Sorununuz bu.




  • bide orda ince bir ayrıntı var "bilinçaltı" . mesele orda başlayıp orda bitio bence
  • quote:

    Orijinalden alıntı: okaaaaaan



    Türkçe;
    yüz =surat
    yüz=rakam
    yüz=derisini yüzmek
    yüz=denizde yüzmek
    yüz=yastığını ön yüzü
    yüz vermemek = bu kalıp mesela...sana çok basit ma yabancıya zulüm bunlar..


    Kusura bakmazsanız bu yazdığınız şey bakımından size katılmıyorum. "Yüzmek" dediğiniz şey take kadar çok anlamda kullanılmıyor. Biraz abartmışsınız gibi geldi bana. İşin asıl zor tarafı bu değil. Kaldı ki, Türkçe'de hiçbir fill geçmiş hali olarak büyük ölçüde ya da tamamen değişmiyor.

    Go-went; stand-stood; teach-taught gibi... Zaten bu nedenle düzensiz fiil demişler bunlara. Oysa Türkçede her fiilin geçmiş hâli olarak aldığı belli bir ek ve şekil var.

    Mesela: Git-gitmek-gittim; Yap-yapmak- yaptım; sat, satmak, sattım.... Ve bu asla değişmiyor. Standart. Ama İngilizcede öyle olmadığı açık.

    Hele bir de, İngilizcede fiillerin edat ya da zarfları ek olarak alıp verdikleri başka anlamlar var. Take off; take on; take out ve benzerleri....

    Diğer taraftan Türkçe de soru eki de oldukça açık ve basit. DEĞİŞKEN DEĞİL.

    Git-gitti; gitti mi; gel-geldi-geldi mi vb..... Şimdiki zaman için bir soru sormak istediğimizde bütün fiillerin kök hali için "yor" eki kullanıyoruz ve bu asla değişmiyor. Geliyor mu- gidiyor mu-satıyor mu... ve benzerleri. Aslında, şimdiki zaman zaten, köke iyor eklenerek oluşturuluyor. Geliyor, gidiyor gibi. Yani aslında şimdiki zaman soru ekinde de yine MI kullanmış oluyoruz. Yani bizde geniş zaman soru eki MU eki ile oluşturuluyor.

    Oysa İngilizcede hem soru eki oluşturmak için yardımcı fiil kullanılıyor ve hem de bu yardımcı fillerin geniş zaman, hem şimdiki zaman ve hem de geçmiş zaman için kullanıldıkları biçim birbirinden oldukça farklı. Ayrıca hem de soru oluşturmak için yardımcı fiilin yerini değiştiriyorsunuz.

    Go-went-did he go; come-came-did he come vb... Şimdiki zaman için mesela, Are you going, is he going.. Yani sadece yardımcı fiilin yeri değişmiyor, çoğul olmasına göre bir de biçimi değişiyor.


    Kim ne derse desin, yabancı bir dil öğrenecek kişi için İngilizce Türkçe'den daha zor. "Aman efendim olur mu öyle şey, Türkçemiz çok daha zor" diyerek kendini kandırmanın da pek doğru bir sonuca ulaştıracağını sanmıyorum.


    EDIT: Bir de tabii şunlar var. Mesela, biz, "Masada", "hastanede", "evde", "işte" "derste", "arabada" gibi, konum ve yer belirtmek üzere belli bir ek kullanıyoruz.

    Oysa İngilizcede, "at work, on table, in building sürekli değişken olarak kullanılan bir ek var.

    Tamam, içinde, altında, üzerinde diye net bir şekilde tarif yaparken, onlar ayrıca bu sözcükleri değişen yer ve durumlara göre kullanıyorlar. Biz sıranın sonunda derken, onlar "at last" diyor mesela. Yani tek bir ek ve tek bir ifade biçimi kullanmıyorlar.

    Bizde "ile" sözcüğü, kendi alanında tek ve ile başka hiçbir anlam için kullanılmıyor. Oysa with öyle değil. bambaşka anlamlar için de kullanılıyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HerhangiBiriyim -- 17 Nisan 2013; 10:34:11 >




  • Herhangibiriyim ne kusura bakması katılmak zorunda elbette değilsin ama dil uzmanı gibi kesin ifadelerle konuşuyorsun, sen kendini inandırmışsın öyle diyorsan öyledir, yapacak birşey yok ısrar edecek halimiz yok..
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: okaaaaaan

    Herhangibiriyim ne kusura bakması katılmak zorunda elbette değilsin ama dil uzmanı gibi kesin ifadelerle konuşuyorsun, sen kendini inandırmışsın öyle diyorsan öyledir, yapacak birşey yok ısrar edecek halimiz yok..

    Türkçede zor olan ne var? Mesela aklıma gelen bir şeyi söyleyeyim.

    Kaza mı geçirdiniz?

    ile

    Kaza geçirdiniz mi?

    soruları arasında çok ciddi bir fark var.

    Birincisinde karşılaştığımız kişilere o sırada kaza yaşayıp yaşamadıklarını, ikincisinde ise hayatlarında hiç kaza yaşayıp yaşamadıklarını soruyoruz.

    Ayrıca, Kaza mı geçirdiniz? derken, geçirmek fiilinin kullanılması bir hayli tuhaf gelebilir. Çünkü geçirmek genellikle çok farklı anlamlarda kullanılıyor.

    Hele futbol maçlarında, "evirdik çevirdik size nasıl geçirdik" lafını duyan biri için, kaza geçirmek daha da tuhaf gözükebilir.


    Edit: Aklıma geldi de... "Kaza mı geçirdiniz?" diye sorulunca, Türkçeyi yeni yeni öğrenen biri bunu "acaba bir kaza tecavüz edip etmediğimizi mi soruyor?" diye de düşünebilir. Neticede bu ülkede "kaz" denilen kuşlara tecavüz eden sapıklar da görmüştük.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HerhangiBiriyim -- 17 Nisan 2013; 22:02:17 >




  • Türk için ne kolay değil mi Türkçe
  • quote:

    Orijinalden alıntı: okaaaaaan

    Türk için ne kolay değil mi Türkçe

    hocam Türkçenin yapısı ile İngilizcenin yapılarını karşılaştırabileceğimiz bi kitap varmıdır yada Türkçede olupda İngilizcede olmayan yapısal özellikler yada tam tersi (ing.de yüklemin ortada olması tr.den farklı yada ingilizcede de tamlayan tamlanan ekinin olması gibi)



    ing. öğrenirken bu bahsettiğim tarzda bi kitap diğer çoğu kitapdan daha faydalı olmazmı acaba



    acaba sizin önerdiğiniz kitapların içeriğinde böyle bi bölümde var mı?
  • Tartışmaya ben de katılayım. Konut satışı ile uğraşıyorum ve hergün yhabancı kişilerle karşılaşıyorum.
    Şirketin düzenlediği İngilizce kursuna da gidiyorum bu arada.

    Hocalarımızın tamamı yabancı ve tamamı Türkçe biliyorlar.
    Anadili İngilizce olmayanlara sorduğumda kesinlikle Türkçe daha zor diyorlar.

    Bunu yabancı müşterilere de sorduğumda kesinlikle Türkçe'nin zor olduğunu belirtiyorlar.

    İşin ilginci ingilizcenin Dünya'daki en kolay dillerden birisi olduğunu da ekliyorlar.

    İngilizce öğrenmeden önce şu ikisini kafanızın bir yerine yazarsanız zorlanmazsınız.
    1- Her zaman iki dil arasında birebir çeviri olmaz
    2- "Niçin böyle" diye sormamalı ve sadece öğrenmeliyiz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: cezayirli

    Tartışmaya ben de katılayım. Konut satışı ile uğraşıyorum ve hergün yhabancı kişilerle karşılaşıyorum.
    Şirketin düzenlediği İngilizce kursuna da gidiyorum bu arada.

    Hocalarımızın tamamı yabancı ve tamamı Türkçe biliyorlar.
    Anadili İngilizce olmayanlara sorduğumda kesinlikle Türkçe daha zor diyorlar.

    Bunu yabancı müşterilere de sorduğumda kesinlikle Türkçe'nin zor olduğunu belirtiyorlar.

    İşin ilginci ingilizcenin Dünya'daki en kolay dillerden birisi olduğunu da ekliyorlar.

    İngilizce öğrenmeden önce şu ikisini kafanızın bir yerine yazarsanız zorlanmazsınız.
    1- Her zaman iki dil arasında birebir çeviri olmaz
    2- "Niçin böyle" diye sormamalı ve sadece öğrenmeliyiz.

    Senin o hocalarını tanımak isterdim.

    Hayır yani, akıllı biri, dünyadaki tüm dilleri bilip öğrenmeden nasıl dünyadaki en kolay dillerden birinin İngilizce olduğunu söyleyebilir?

    O hocaların dünyadaki tüm dilleri öğrenmişler mi acaba? Ki, buna ömür yetmez, ayrı mesele.

    Demek ki atıp tutmuşlar ya da sen onların ağzından öyle konuşuyorsun.

    Şimdi şöyle bir şey sorayım. Pamuk taşımak demir taşımaktan kolaydır öyle değil mi?

    Peki, bir kilo demir taşımak mı zor yoksa on kilo pamuk taşımak mı zor?

    Demek istediğim zorluğu ne belirliyormuş acaba?

    Hangi mantık dersini almış o hocaların?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    quote:

    Orijinalden alıntı: cezayirli

    Tartışmaya ben de katılayım. Konut satışı ile uğraşıyorum ve hergün yhabancı kişilerle karşılaşıyorum.
    Şirketin düzenlediği İngilizce kursuna da gidiyorum bu arada.

    Hocalarımızın tamamı yabancı ve tamamı Türkçe biliyorlar.
    Anadili İngilizce olmayanlara sorduğumda kesinlikle Türkçe daha zor diyorlar.

    Bunu yabancı müşterilere de sorduğumda kesinlikle Türkçe'nin zor olduğunu belirtiyorlar.

    İşin ilginci ingilizcenin Dünya'daki en kolay dillerden birisi olduğunu da ekliyorlar.

    İngilizce öğrenmeden önce şu ikisini kafanızın bir yerine yazarsanız zorlanmazsınız.
    1- Her zaman iki dil arasında birebir çeviri olmaz
    2- "Niçin böyle" diye sormamalı ve sadece öğrenmeliyiz.

    Senin o hocalarını tanımak isterdim.

    Hayır yani, akıllı biri, dünyadaki tüm dilleri bilip öğrenmeden nasıl dünyadaki en kolay dillerden birinin İngilizce olduğunu söyleyebilir?

    O hocaların dünyadaki tüm dilleri öğrenmişler mi acaba? Ki, buna ömür yetmez, ayrı mesele.

    Demek ki atıp tutmuşlar ya da sen onların ağzından öyle konuşuyorsun.

    Şimdi şöyle bir şey sorayım. Pamuk taşımak demir taşımaktan kolaydır öyle değil mi?

    Peki, bir kilo demir taşımak mı zor yoksa on kilo pamuk taşımak mı zor?

    Demek istediğim zorluğu ne belirliyormuş acaba?

    Hangi mantık dersini almış o hocaların?

    Bu konuda tartışmaya gerek yok.

    İngilizce Dünya'da en çok konuşulan dillerden birisidir.
    Nedeni ise gramatik yapısının tamamen oluşması ve öğrenebilecek seviyede kaynak olmasıdır.

    Biz millet olarak öğrenemiyoruz fakat tüm dünyada 100-120 saat içinde bir dil öğrenilip konuşulmaya başlanıyor.

    Filmlerde ya da belgeselerde görmüşsünüzdür. Afrika'da bir yerli çat pat da olsa ingilizce konuşur ama biz konuşamayız.

    Türkçe, İspanyolca ve Rusça dillerin zor olmasının başında fiillerin çekimli olması gelir.

    İngilizce'de bunu yardımcı fiil ile yaparsın en kötü 100 tane düzensiz fiil ezberlersin olur biter.

    İşin ilginci düzensiz fiilleri ezberlemek istemesen bile sadece konuşarak ezberlemeye başlayacağını görürsün.
    Çünkü beyin bunu otomatik yapar.

    Ayrıca hocalar ve tanıştığım diğer insanlar sanırım deli olmalı ki İngilizce Türkçe'ye göre çok basit diyorlar.
    Elin arapları bile satış müdürüne biz bile İngilizce konuşuyoruz siz konuşamıyorsunuz demişti, komple yerin dibine girmiştik.

    Biz hala o mu zor bu mu zor diye konuşuyoruz. Esas zor olan biziz.

    4 dil bilen İtalyan bir profesörün sözüdür.
    "Eğer bu kadar emeğe rağmen İngilizce konuşamıyorsanız bunun 2 nedeni vardır;

    1- Dil özürlüsünüz (Konuşma engellisiniz)
    2- Türk'sünüz " demiştir.

    Daha söylenecek bir şey var mıdır?

    Bir millet düşünün okulda ders görür, saatlerce çalışır, dershanelerde zaman harcar ama İngilizce'yi konuşamaz.




  • Hangi dilin zor veya kolay olduğu önemli değil, bunu es geçiyorum.


    Asıl konuya gelirsek "metni yanlış anlama veya hiç anlayama sorunu"

    evet eskiden Türkler ingilizce öğrenmeye çalışır emek verir ama konuşamazdı. Ama şu an için bu geçerli değil. Bunun cevabı son derece kolay. İNTERNET.


    Okul yıllarında özel bir kurs veya eğitim almıyorsanız benim gibi sadece gramerden oluşan bir eğitimden geçip, sınavlardan 50-100 arası alıp dersi geçerdiniz. Sadece bu.


    Artık internet sayesinde, yüzlerce set, online kurs, canlı kanlı pratik yapmak için insan ve herşeye rahatça ulaşıyoruz. Eskiden sadece kitaptan öğrenmeye çalıştık beceremedik, şu an etrafımda çoğu insan iyi kötü konuşuyor. Ben bile artık derslerde hiç türkçe bilmeyen hocalarımı güldürür ingilizce espri yapar hale geldim.

    Dil öğrenmek istiyorsan pratik yapma imkanı bulmak yeterli, gerisi otomatik olarak geliyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    quote:

    Orijinalden alıntı: cezayirli

    Tartışmaya ben de katılayım. Konut satışı ile uğraşıyorum ve hergün yhabancı kişilerle karşılaşıyorum.
    Şirketin düzenlediği İngilizce kursuna da gidiyorum bu arada.

    Hocalarımızın tamamı yabancı ve tamamı Türkçe biliyorlar.
    Anadili İngilizce olmayanlara sorduğumda kesinlikle Türkçe daha zor diyorlar.

    Bunu yabancı müşterilere de sorduğumda kesinlikle Türkçe'nin zor olduğunu belirtiyorlar.

    İşin ilginci ingilizcenin Dünya'daki en kolay dillerden birisi olduğunu da ekliyorlar.

    İngilizce öğrenmeden önce şu ikisini kafanızın bir yerine yazarsanız zorlanmazsınız.
    1- Her zaman iki dil arasında birebir çeviri olmaz
    2- "Niçin böyle" diye sormamalı ve sadece öğrenmeliyiz.

    Senin o hocalarını tanımak isterdim.

    Hayır yani, akıllı biri, dünyadaki tüm dilleri bilip öğrenmeden nasıl dünyadaki en kolay dillerden birinin İngilizce olduğunu söyleyebilir?

    O hocaların dünyadaki tüm dilleri öğrenmişler mi acaba? Ki, buna ömür yetmez, ayrı mesele.

    Demek ki atıp tutmuşlar ya da sen onların ağzından öyle konuşuyorsun.

    Şimdi şöyle bir şey sorayım. Pamuk taşımak demir taşımaktan kolaydır öyle değil mi?

    Peki, bir kilo demir taşımak mı zor yoksa on kilo pamuk taşımak mı zor?

    Demek istediğim zorluğu ne belirliyormuş acaba?

    Hangi mantık dersini almış o hocaların?

    şahsen bende dilbilimci değilim, ingilizceyi de orta düzeyde biliyorum sayılır
    ama bence kesinlikle Türkçe İngilizceye göre daha zor

    bence İngilizce İkea'dan aldığın içindeki kurulum kılavuzuna göre monte edilen ürünler gibi
    ama Türkçede en basit cümlede bile kelimeleri "yontman" gerek

    örneğin en basitinden, bir dili ilk defa öğrenen birine ne öğretilir?, selam demesi, adı, soyadı, yaşadığı ülke, yaşı vb..
    İngilizceye bakalım, Hi, I'm Yasin, I'm Turk, I'm 22 years old
    peki Türkçe'ye bakalım. Selam, Ben Yasin'im, Türküm
    ama John ne diyecek. Selam, Ben John'um, Amerikanım
    ama şimdi John demicek mi sen neden isminden sonra -im kullandın ben neden -um kullanıyorum, sen neden Türküm derken üm kullandın ben neden ım kullanıyorum
    tabikide açıklarsın öğrenir ama sen adama adım şu-bu derken bile bildiğin advance grammer kuralını öğretiyosun, ama ingilizcede kalıba yapıştır gitsin
    Türkçede bunun gibi çok örnek var, ama İngilizcedeki tek sorun irregular yapıların olması onun dışında herşey "straightforward" (basit, tekdüze)




  • ünlü yazar Bernard Shaw a göre İngilizce en kolay öğrenilen ama en zor mükemmelleştirilen dilmiş. Ayrıca dil uzmanı Barry Farber kırka yakın dilde (bunların arasında çince norveçce yunanca bile var) yeterliliğini kanıtlamış ancak Türkçe öğrenmemiş. Üstelik ilk latince öğretiminde başarısız olmuş. bulursanız geliştirdiğ teknikler ve önerilerinin olduğu bir kitap var. ayrıca Türklerin yabancı dilde başarısız olmaları tarihten kaynaklanır. Çünkü Türkler özellikel hiç bir batı emperyalistin tam anlamıyla sömürgesi olmamış üstüne üstlük kendilerine ait imparatorluklar kurmuş bir millettir. yani bir Hintli arap gibi yada tamamen işgal edilmiş Japonya gibi konuma düşmediğinden başka dil bilen bir efendiye dert anlatmak ve gözüne girmek zorunda kalmamıştır. birde şu yönden bakın osamnlıda sırplar,rumlar ermeniler ve kürtler çoğu Türkçe bilirdi, çünkü yöneticinin dili Türkçeydi, ama türkler bu dillerin hiçbirini bilmez çünkü ihtiyaç hissetmediler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi senrey26 -- 24 Ocak 2014; 12:09:51 >




  • HerhangiBiriyim H kullanıcısına yanıt
    Bernard Shaw a göre İngilizce öğrenmesi kolay mükemmelleştirilmesi zor bir dil. Birde Barry Farber adında kırka yakın dilde yeterliliğini kanıtlamış biri (adam çince, norveçce yunanca bile biliyor) Türkçe öğrenmemiş ve Latincede ilk denyimi başarısız olmuş. Geliştirdiği teknikleri anlatan bir kitap vardı o kitapta diller hakkında yorumlarıda mevcut.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.