Şimdi Ara

METAL YORGUNLUĞU KESİN CEVAP (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
114
Cevap
3
Favori
21.930
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Metal yorgunluğunu genellikle ana parçalar değil birleşimlerde oluşur bunlarda zamanla değiştirilerek veya onarılarak giderilebilir...

    Mesela çelik binalar ömür kavramı yoktur eğer metal yorgunluğu yüzünden atıp yeniden yapmamız gerekirdi...

    Bazı arkadaşların bahsettiği metalin mekanik özelliklerini kaybetmesi ise başka bir durumdur yani metali ciddi manada zorlayarak mekanik ömründen çalıp daha düşük direçlerde deformasyona uğrayacak hale gelmesi durumudur bu durumda araçlarda kazadan sonra kaporta tabir ettiğimiz kısmın onarılması vb. şartlarda ortaya çıkar buradan ülkemizdeki bir sorunda kaporta değişmişse sorun onarılmışsa problem yoktur bu aslında tam anlamıyla ters bir durumdur kendinizi rahatlatmaktan başka bişey değildir...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: k2fg9

    Aluminyum esnemez. Ya kırılır yada hiçbişey olmaz. Yani kırılacak bir güç gelmedikçe ilk günki gibi kalır. Ayrıca korozyon çelikte olduğu gibi çok etkili değildir.

    Ekleme: @miraculous

    Sanırım esprisine öyle diyorlar.

    Jiletleri tahminim az karbonlu bol krom-nikelli çelikten yaparlar. Gerçeksede bol krom-nikel alaşımlı olduğundan (paslanmazlık) öyledir.

    Kalmaz, aslında şeklen kalabilir; ama şu meşhur malzeme eğrisinde kopma mukavemeti düşecektir.

    @bencn17

    Onararak metal yorgunluğunu gideremezsin ki, malzemenin iç yapısından kaynaklanan bir durum. Ha, yorgunluk ilk olarak kendini birleşim yerlerinde belli eder dersen katılırım. Çünkü vibrasyon ve darbe altında çalışan malzemelerin ömrü belirgin olarak azalır.

    Bir de şu akma-kopma mukavemetiyle ilgili tüm makine-inşaat-malzeme mühendislerinin bileceğini düşündüğüm bir konuya değinmek istiyorum.

    Atıyorum kopma mukavemeti X MPa olsun. Darbe diye tabir ettiğimiz malzemenin rezonansından daha düşük frekansta gelen bir darbede kopma mukavemeti X/2 MPa bile olabilir.




  • Aluminyumun asıl avantajı, çelik yerine 2/3 ağırlıkta aluminyumdan yapılan yapının çok daha sağlam ve rijit olmasıdır. Çeliğin akma ve kopma mukavemeti daha iyi olsada aynı kütledeki aluminyum hacimsel olarak daha büyük olacağı için gerilmenin etkilediği yüzey artar bu da birim yüzeye daha az kuvvet anlamına gelir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: deserthawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: k2fg9

    Aluminyum esnemez. Ya kırılır yada hiçbişey olmaz. Yani kırılacak bir güç gelmedikçe ilk günki gibi kalır. Ayrıca korozyon çelikte olduğu gibi çok etkili değildir.

    Ekleme: @miraculous

    Sanırım esprisine öyle diyorlar.

    Jiletleri tahminim az karbonlu bol krom-nikelli çelikten yaparlar. Gerçeksede bol krom-nikel alaşımlı olduğundan (paslanmazlık) öyledir.

    Kalmaz, aslında şeklen kalabilir; ama şu meşhur malzeme eğrisinde kopma mukavemeti düşecektir.

    @bencn17

    Onararak metal yorgunluğunu gideremezsin ki, malzemenin iç yapısından kaynaklanan bir durum. Ha, yorgunluk ilk olarak kendini birleşim yerlerinde belli eder dersen katılırım. Çünkü vibrasyon ve darbe altında çalışan malzemelerin ömrü belirgin olarak azalır.

    Bir de şu akma-kopma mukavemetiyle ilgili tüm makine-inşaat-malzeme mühendislerinin bileceğini düşündüğüm bir konuya değinmek istiyorum.

    Atıyorum kopma mukavemeti X MPa olsun. Darbe diye tabir ettiğimiz malzemenin rezonansından daha düşük frekansta gelen bir darbede kopma mukavemeti X/2 MPa bile olabilir.

    ''yorgunluk ilk olarak kendini birleşim yerlerinde belli eder dersen katılırım'' doğru bir tabir olmuş...

    Son söylemek istediğinizi tam anlayamadım ama malzemenin belli bir kopma mukavemeti vardır ancak önemli olan bahsettiğimiz malzemelerin akma mukavemetidir yani geri dönüşümün mümkün olduğu durumlar bizde tasarımlarda gelecek yükleri bu mukavemetin altında tutarız bu durumda malzemedeki mukavemetten kayıplar çok daha düşük olur ancak daha önce dediğim gibi malzeme akma mukavemetini kaybedip kopma mukavemetine ulaşmışsa bundan sonra ki hareketi kopma olarak gerçekleşecektir yani geri dönüşü olmayan yani pekleşme bölgesine geçmiştir.

    Sizin sorunuzdan anladığım kadarıylada bir malzemenin kopma mukavemeti X MPa olsun eğer X/2 yüklemesi malzemeye etki ederse malzeme X/2 Mpa ile buna karşılık verir rezonansından düşük olması diye tabir ettiğiniz durumuda malzemenin zayıf bölgesinden veya tahmin edilemeyen bir etkiden söz edersiniz ki malzemede kabul edilenden daha düşük şekilde kopma meydana geliyorsa burada ciddi bir sorun vardır demektir tasarım yada malzeme hatası olması gerekir yada asıl konu olan metal yorgunluğu dediğimiz ama farkedemediğimiz malzemede oluşan kılcal veya daha büyük çatlakların malzeme direncini düşürmesi olabilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: bencn17

    quote:

    Orijinalden alıntı: deserthawk

    quote:

    Orijinalden alıntı: k2fg9

    Aluminyum esnemez. Ya kırılır yada hiçbişey olmaz. Yani kırılacak bir güç gelmedikçe ilk günki gibi kalır. Ayrıca korozyon çelikte olduğu gibi çok etkili değildir.

    Ekleme: @miraculous

    Sanırım esprisine öyle diyorlar.

    Jiletleri tahminim az karbonlu bol krom-nikelli çelikten yaparlar. Gerçeksede bol krom-nikel alaşımlı olduğundan (paslanmazlık) öyledir.

    Kalmaz, aslında şeklen kalabilir; ama şu meşhur malzeme eğrisinde kopma mukavemeti düşecektir.

    @bencn17

    Onararak metal yorgunluğunu gideremezsin ki, malzemenin iç yapısından kaynaklanan bir durum. Ha, yorgunluk ilk olarak kendini birleşim yerlerinde belli eder dersen katılırım. Çünkü vibrasyon ve darbe altında çalışan malzemelerin ömrü belirgin olarak azalır.

    Bir de şu akma-kopma mukavemetiyle ilgili tüm makine-inşaat-malzeme mühendislerinin bileceğini düşündüğüm bir konuya değinmek istiyorum.

    Atıyorum kopma mukavemeti X MPa olsun. Darbe diye tabir ettiğimiz malzemenin rezonansından daha düşük frekansta gelen bir darbede kopma mukavemeti X/2 MPa bile olabilir.

    ''yorgunluk ilk olarak kendini birleşim yerlerinde belli eder dersen katılırım'' doğru bir tabir olmuş...

    Son söylemek istediğinizi tam anlayamadım ama malzemenin belli bir kopma mukavemeti vardır ancak önemli olan bahsettiğimiz malzemelerin akma mukavemetidir yani geri dönüşümün mümkün olduğu durumlar bizde tasarımlarda gelecek yükleri bu mukavemetin altında tutarız bu durumda malzemedeki mukavemetten kayıplar çok daha düşük olur ancak daha önce dediğim gibi malzeme akma mukavemetini kaybedip kopma mukavemetine ulaşmışsa bundan sonra ki hareketi kopma olarak gerçekleşecektir yani geri dönüşü olmayan yani pekleşme bölgesine geçmiştir.

    Sizin sorunuzdan anladığım kadarıylada bir malzemenin kopma mukavemeti X MPa olsun eğer X/2 yüklemesi malzemeye etki ederse malzeme X/2 Mpa ile buna karşılık verir rezonansından düşük olması diye tabir ettiğiniz durumuda malzemenin zayıf bölgesinden veya tahmin edilemeyen bir etkiden söz edersiniz ki malzemede kabul edilenden daha düşük şekilde kopma meydana geliyorsa burada ciddi bir sorun vardır demektir tasarım yada malzeme hatası olması gerekir yada asıl konu olan metal yorgunluğu dediğimiz ama farkedemediğimiz malzemede oluşan kılcal veya daha büyük çatlakların malzeme direncini düşürmesi olabilir.




    Şu akma-kopma eğrisi ortaya çıkarken malzemeye düzgün bir şekilde artan kuvvet uygulanır, kazalarda vs. etki eden kuvvet bundan çok farklıdır. Bir anda meydana geldiği için o eğrinin daha aşağısında bir akma ve kopma meydana gelecektir.

    Bunu ekstra olarak söylemiştim, içyapıda zamanla meydana gelen değişim farklı bir olaydır tabi ki.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: alfa-x
    http://www.youtube.com/watch?v=qBDyeWofcLY


    Bu çarpışmanın sonucunu "metal yorgunluğu" diye açıklayamazsınız. Üretim kalitesindeki ve güvenlik teknolojilerindeki artış bu çarpışmanın sonucunun asıl sebebidir.

    Yukarıdaki yazı da ilk okuduğum zaman beni de etkilemişti. Daha sonra boşa telaşlandığımı anladım.

    "Özellikle deniz kıyıları gibi nemli bölgelerde kullanılan araçlarda, nispi nem yoğunluğuna bağlı olarak malzeme yorgunluğu görülebilir. Aracın yükünün önemli kısmını taşıyan şasi, tavan bağlantı demirleri ya da yanlardaki çelik barlar içten içe çürüyerek adeta kendini taşıyamaz duruma gelebilir."

    Bu yazıyı yazan arkadaş 1950'lerde kalmış. Araçlarda taşıyıcı rolünü üstlenen metal parçaların hiçbiri hava ile direk temas halinde değildir. Artık firmalar 10 yılı aşkın süreyle paslanmazlık garantisi veriyorlar.

    5 yıl falan.. komik sayılar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Utku -- 26 Ağustos 2012; 16:24:18 >




  • Her
    quote:

    Orijinalden alıntı: Utku

    quote:

    Orijinalden alıntı: alfa-x
    http://www.youtube.com/watch?v=qBDyeWofcLY


    Bu çarpışmanın sonucunu "metal yorgunluğu" diye açıklayamazsınız. Üretim kalitesindeki ve güvenlik teknolojilerindeki artış bu çarpışmanın sonucunun asıl sebebidir.

    Yukarıdaki yazı da ilk okuduğum zaman beni de etkilemişti. Daha sonra boşa telaşlandığımı anladım.

    "Özellikle deniz kıyıları gibi nemli bölgelerde kullanılan araçlarda, nispi nem yoğunluğuna bağlı olarak malzeme yorgunluğu görülebilir. Aracın yükünün önemli kısmını taşıyan şasi, tavan bağlantı demirleri ya da yanlardaki çelik barlar içten içe çürüyerek adeta kendini taşıyamaz duruma gelebilir."

    Bu yazıyı yazan arkadaş 1950'lerde kalmış. Araçlarda taşıyıcı rolünü üstlenen metal parçaların hiçbiri hava ile direk temas halinde değildir. Artık firmalar 10 yılı aşkın süreyle paslanmazlık garantisi veriyorlar.

    5 yıl falan.. komik sayılar.

    Utku yukarıda ki yazıyı sadece fikir verme açısından paylaştım.
    O düşüncede olduğum sanılmasın bu konda sana katılıyorum.
    5 senede 10 senede metal yorgunluğu oluşacağını sanmıyorum.
    İlk mesjımda söylediğim gibi bu konuda çok yazı okudum ilk kez " 5 sene" yazısıyla karşılaştım.

    Herhalde Çinliler ve Hintlilerin ucuz araçları dışında hiçbir otomobil firması araçlarını 10 senede dökülecek şekilde kullan at mantığıyla üretmiyordur diye düşünüyorum ve buna inanmak istiyorum.
    Şuda bir gerçek ki günümüzde üretilen araçlar 30 sene sonra sahalarda göreceğimiz kalitede üretilmiyorlar.

    Yalnız güvenlik konusundaki teknolojik gelişmeleri kimse görmezden gelemez.




  • İnsan psikolojisi çok ilginç gerçekten. Kendisini rahatlatmak için olmayan bir şeye kolaylıkla inanabiliyor ve yine aynı şekilde olan birşeyi de inkar edebiliyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: k2fg9

    İnsan psikolojisi çok ilginç gerçekten. Kendisini rahatlatmak için olmayan bir şeye kolaylıkla inanabiliyor ve yine aynı şekilde olan birşeyi de inkar edebiliyor.

    Hocam sen 5 yılda metal yorgunluğu oluştuğuna ve kaza anında dezavantaj oluşturacağına inanıyor musun?

    Yada örnek üzerinden gidelim: Kaza anında 2012 model Dacia Loga'nın 2005 model Renault Megane II'den daha güvenli olduğuna inanıyor musun?
  • Konuyla hiç alakası yok özür dilerim fakat o ilk sayfadaki crash testteki Modüs'ün cam tavanı çarptıktan hemen sonra büyük parçalar halinde etrafa dağıldı bu gerçekten büyük bir risk değil mi ? E içeriye de girdi ?

    Araba camı için kesmeyen cam vs deniyor fakat kesiyor o ayrı mesele ama cam tavandan ayrılan parçalar gerçekten çok tehlikeli ve büyük.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: insideman

    Hocam sen 5 yılda metal yorgunluğu oluştuğuna ve kaza anında dezavantaj oluşturacağına inanıyor musun?

    Yada örnek üzerinden gidelim: Kaza anında 2012 model Dacia Loga'nın 2005 model Renault Megane II'den daha güvenli olduğuna inanıyor musun?



    12 yıl paslanmazlık garantisi olan aracın 1. ayında pas görülebileceğini bildiğim için,
    5 yılda aktif-pasif önemli güvenlik geliştirmelerinin olacağını bildiğim için,
    Aynı aracın 5 yaşındaki ile 0 ının bile farkının olacağı bariz olduğu için,
    Yollarımız aşırı bozuk olduğu için,
    5 yıldan sonra araca güvenmediğim için vb. sebeplerden dolayı benim için araçlar 5 seneliktir. Tabi şu anda buna pek riayet etmiyorum çünkü araç kullanmıyorum. Ama evlendikten sonra büyük ihtimalle en geç 2 yılda bir araç değiştiricem. Zaten o zaman burada inceleme konuları da açarım sanırım.

    Soruna gelirsekte soruyla cevap vereyim;

    5 yaşındaki bir aracın aynısının "0" ı ile aynı derecede güvenli olduğuna eminmisin ?

    @Ac Schnitzer. ;

    O tür kazada dağılsada hayati tehlike oluşturmaz ama takla esnasında da dağılıyorsa işte o zaman sorun oluşturur sanırım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: k2fg9
    12 yıl paslanmazlık garantisi olan aracın 1. ayında pas görülebileceğini bildiğim için,
    5 yılda aktif-pasif önemli güvenlik geliştirmelerinin olacağını bildiğim için,
    Aynı aracın 5 yaşındaki ile 0 ının bile farkının olacağı bariz olduğu için,
    Yollarımız aşırı bozuk olduğu için,
    5 yıldan sonra araca güvenmediğim için vb. sebeplerden dolayı benim için araçlar 5 seneliktir. Tabi şu anda buna pek riayet etmiyorum çünkü araç kullanmıyorum. Ama evlendikten sonra büyük ihtimalle en geç 2 yılda bir araç değiştiricem. Zaten o zaman burada inceleme konuları da açarım sanırım.

    Soruna gelirsekte soruyla cevap vereyim;

    5 yaşındaki bir aracın aynısının "0" ı ile aynı derecede güvenli olduğuna eminmisin ?


    Yalnız hocam, ben aynı model araçları örnek vermedim.
    Bunu zaten özellikle yaptım.
    Bende biliyorum 2012 Megane'nın 2005 Megane'dan güvenli olduğunu.
    Araçlar farklı şimdi alalım cevapları.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: insideman

    Yalnız hocam, ben aynı model araçları örnek vermedim.
    Bunu zaten özellikle yaptım.
    Bende biliyorum 2012 Megane'nın 2005 Megane'dan güvenli olduğunu.
    Araçlar farklı şimdi alalım cevapları.


    Ben aynı kasadan bahsediyorum. Mesela son kasa megane ın ilk çıkanından şu andaki 0 ını kıyaslıyorum (aynı şasi, 3 4 yıl kullanılmış). Araçlar farklı iken tartışmak, yorumlamak zaten saçma.

    Dersenki ikisi aynı para hangisini alayım (dacia- megane) bence aralarında fark yoktur. Birisi eski, diğeri de kalitesiz. Ama para değil burada konu.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: k2fg9

    quote:

    Orijinalden alıntı: insideman

    Yalnız hocam, ben aynı model araçları örnek vermedim.
    Bunu zaten özellikle yaptım.
    Bende biliyorum 2012 Megane'nın 2005 Megane'dan güvenli olduğunu.
    Araçlar farklı şimdi alalım cevapları.


    Ben aynı kasadan bahsediyorum. Mesela son kasa megane ın ilk çıkanından şu andaki 0 ını kıyaslıyorum (aynı şasi, 3 4 yıl kullanılmış). Araçlar farklı iken tartışmak, yorumlamak zaten saçma.

    Dersenki ikisi aynı para hangisini alayım (dacia- megane) bence aralarında fark yoktur. Birisi eski, diğeri de kalitesiz. Ama para değil burada konu.


    Ben ona tabiki birşey demiyorum. Aynı kasa olursa kullanılmış mal hiç kullanılmamış gibi olur mu ? Olmaz.

    "Dersenki ikisi aynı para hangisini alayım (dacia- megane) bence aralarında fark yoktur. Birisi eski, diğeri de kalitesiz."

    Sorumun cevabı burda. Bende diyorum ki aralarında fark vardır.

    Meganedaki kullanılan malzeme, üretim teknolojisi daha doğrusu toplam kalitesi Logandan kat ve kat üstündür.

    7 senede geçse kaza anında Megane daha güvenlidir tabi bu benim görüşüm.

    Görüşümü çürütebilirsiniz, bağnaz düşüncem yoktur. Ne güzel doğrusunu öğrenmiş olurum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: insideman

    Ben ona tabiki birşey demiyorum. Aynı kasa olursa kullanılmış mal hiç kullanılmamış gibi olur mu ? Olmaz.

    "Dersenki ikisi aynı para hangisini alayım (dacia- megane) bence aralarında fark yoktur. Birisi eski, diğeri de kalitesiz."

    Sorumun cevabı burda. Bende diyorum ki aralarında fark vardır.

    Meganedaki kullanılan malzeme, üretim teknolojisi daha doğrusu toplam kalitesi Logandan kat ve kat üstündür.

    7 senede geçse kaza anında Megane daha güvenlidir tabi bu benim görüşüm.

    Görüşümü çürütebilirsiniz, bağnaz düşüncem yoktur. Ne güzel doğrusunu öğrenmiş olurum.





    "Ben ona tabiki birşey demiyorum. Aynı kasa olursa kullanılmış mal hiç kullanılmamış gibi olur mu ? Olmaz."

    Evet en sonunda anlatabildim ama soru şekil değiştirdi.

    Zamanında aynı şeyi tartışmıştık (eski mercedes mi yeni c sınıfımı) sonuç yeni c sınıfıydı.
    Zaten şu Amerikada yapılan son çarpışma testinde dökülen mercedesi gördükten sonra son derece haklı olduğumuzu da anladım.

    Dacia olayı karışık biraz. Ama çok bariz fark olurmu ? Olursa hangisi lehine olur? Bilemem. Çünkü dacia aynı platformdan çıkartıyor bütün araçlarını ( Logan, Sandero, Duster, Lodgy, Dokker, hepsi b0 platform) Eğer güvenlik olarak çok zayıf olsaydı avrupada satılan yepyeni araçta kullan(a)mazlardı.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: k2fg9

    quote:

    Orijinalden alıntı: insideman

    Ben ona tabiki birşey demiyorum. Aynı kasa olursa kullanılmış mal hiç kullanılmamış gibi olur mu ? Olmaz.

    "Dersenki ikisi aynı para hangisini alayım (dacia- megane) bence aralarında fark yoktur. Birisi eski, diğeri de kalitesiz."

    Sorumun cevabı burda. Bende diyorum ki aralarında fark vardır.

    Meganedaki kullanılan malzeme, üretim teknolojisi daha doğrusu toplam kalitesi Logandan kat ve kat üstündür.

    7 senede geçse kaza anında Megane daha güvenlidir tabi bu benim görüşüm.

    Görüşümü çürütebilirsiniz, bağnaz düşüncem yoktur. Ne güzel doğrusunu öğrenmiş olurum.





    "Ben ona tabiki birşey demiyorum. Aynı kasa olursa kullanılmış mal hiç kullanılmamış gibi olur mu ? Olmaz."

    Evet en sonunda anlatabildim ama soru şekil değiştirdi.

    Zamanında aynı şeyi tartışmıştık (eski mercedes mi yeni c sınıfımı) sonuç yeni c sınıfıydı.
    Zaten şu Amerikada yapılan son çarpışma testinde dökülen mercedesi gördükten sonra son derece haklı olduğumuzu da anladım.

    Dacia olayı karışık biraz. Ama çok bariz fark olurmu ? Olursa hangisi lehine olur? Bilemem. Çünkü dacia aynı platformdan çıkartıyor bütün araçlarını ( Logan, Sandero, Duster, Lodgy, Dokker, hepsi b0 platform) Eğer güvenlik olarak çok zayıf olsaydı avrupada satılan yepyeni araçta kullan(a)mazlardı.

    Eyvallah hocam. Bu konu yeni bilgiler edinirseniz lütfen burdan paylaşın.

    Amerikada yapılan son çarpışma testi dediğiniz Almanların dökülüp Japonların gövde gösterisi yaptığı olmalı

    İlgili bir arkadaşsınız teşekkürler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sissil

    statik ve dinamik yuklere mağruz kalan her malzeme deformasyona uğrar... metaller non-elastik malzeme oldukları için kırılmaları anlık olur... esnemeyen malzeme kırılır... tabi bunun içinde tekrarlı yuklerin etkisi vardır...

    aracın her kalkısında her durusunda her taşın üzerinden geçişinizde bozuk yollarda yolcu indirdiginizde bindirdiginizde tabi bunu saymakla cogaltabiliriz araca dinamik yükler etkirsiniz... tabi buda zamanla metalde deformasyona yol açar...

    birde nem durumu var... nem sonucu korozyon olusmaktadır... siz istediginiz kadar aracı yıkayın aracın gormediginiz yerlerinde nemden dolayı çürüme başlar... mesela aktarma organları ile şase arasında...

    2009 senesinde bir tanıdıgımın 1997 model vw transporterinde bu tip bir olay gerçekleşmişti... demekki metal yorgunlugu diye bişey var...

    ayrıca her ne marka araç olursa olsun oturma kısmına alttan bakarsanız aracın seneler geçtikçe bel vermeye başladıgını gorursunuz... tabi bu olay devam ettikce aracın diger kısımlarında başka gerilme kuvvetleri ortaya cıkmakta... mühenslik okuyan biri statikte bilir az biraz kafasını calıstırırsa zaten buna cevap bulur...

    tabi araçlardaki bu ufak tefekte olsa değişmeler kaza anında daha buyuk sorunlara yol açar... kaza anında eski araç yeni araç gibi davranamaz... ncapten 5 yıldız alan araç 10 sene sonra gene 5 yıldız alamaz...

    uçakla kıyaslamakta komik bir durum cunku ucakların çok sık ve kısa zamanda aralıklarında bakımları var... araçlarda bu periyotlar hiç denecek durumda... kaç aracın şase baglantı noktaları korozyona karsı incelenmekte... HİÇ...

    benim gözümde 2003-2004 öncesi araba alınmaz... yada şöyle söyliyim 2009 model ama 2004 modelden ucuz bir araba her markada olmasa bile yüzde 90 2004 ten daha saglamdır...

    heleki avrupada bile ekonomik yaş kavramı 13 ü bulmaktadır... hadi bizde bu sıfır araç fiyatlarından 15 olsun demekki 1998 modelden yaşlı araba alınmaz parada verilmez...

    bence yanlış düşünüyorsunuz euro n cap test sonuçları bile olmayan yeni nesil fransız tenekelerine bineceğime eskiden efsane olmuş malzeme ve işçilik kalitesiyle ön plana çıkmış araçları tercih ederim.Çok param varsa 10 yılda bir sağlam araba alırım yoksada tenekelere 25 30 bin verip canımı tehlikeye atmam.


    genel olarak söyleyim eski kaliteli vs. yeni kalitesiz araç konusuna gelirsek yeni kalitesiz araç her zaman kaza yapmaya müsaittir.çünkü adı üstünde kalitesiz ne yol tutuşu var nede aerodinamik avantajı ancak eski model kaliteli araç daha zor yoldan çıkar daha güvenli görüş açısı sağlar v.s tabi bunu tartışıyor olmamız çok saçma elin avrupalısının kendi ülkesinde kullanmadığı tenekeyi türkiyede en çok satılan araç olarak görmek bu devletin millete ne kadar değer verdiğini gösterir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: deserthawk

    Bir de şu akma-kopma mukavemetiyle ilgili tüm makine-inşaat-malzeme mühendislerinin bileceğini düşündüğüm bir konuya değinmek istiyorum.

    Atıyorum kopma mukavemeti X MPa olsun. Darbe diye tabir ettiğimiz malzemenin rezonansından daha düşük frekansta gelen bir darbede kopma mukavemeti X/2 MPa bile olabilir.


    Konuda ilk mesajda verdiğim Wöhler Eğrisi zaten bunun için var. O eğriye bakarsanız yük tekrar sayısı arttığında kopma mukavemetinin düştüğü görülmektedir. Malzemenin cinsine ve yük tekrar sayısına bağlı olarak, normal kopma mukavemetinin %20'si kadar bir gerilme de bile kopabilir malzeme.



    quote:

    Orijinalden alıntı: Utku

    Bu çarpışmanın sonucunu "metal yorgunluğu" diye açıklayamazsınız. Üretim kalitesindeki ve güvenlik teknolojilerindeki artış bu çarpışmanın sonucunun asıl sebebidir.

    Yukarıdaki yazı da ilk okuduğum zaman beni de etkilemişti. Daha sonra boşa telaşlandığımı anladım.

    "Özellikle deniz kıyıları gibi nemli bölgelerde kullanılan araçlarda, nispi nem yoğunluğuna bağlı olarak malzeme yorgunluğu görülebilir. Aracın yükünün önemli kısmını taşıyan şasi, tavan bağlantı demirleri ya da yanlardaki çelik barlar içten içe çürüyerek adeta kendini taşıyamaz duruma gelebilir."

    Bu yazıyı yazan arkadaş 1950'lerde kalmış. Araçlarda taşıyıcı rolünü üstlenen metal parçaların hiçbiri hava ile direk temas halinde değildir. Artık firmalar 10 yılı aşkın süreyle paslanmazlık garantisi veriyorlar.

    5 yıl falan.. komik sayılar.


    Koyu kısımla işaretledğim kısmın malzeme yorulması ile alakası şu şekildedir. Wöhler eğrisinde en başta yer alan ''statik'' kısmı y ekseninde aşağı ötelenir. Bunun anlamı şudur. Korozyon etkisinden dolayı malzeme dayanımı düşer, kritik kesit oluşabilir ve bu da malzeme yorulmasını hızlandırabilir. Fakat burada önemli olan nokta, yorulma mukavemetinde de bir ''emniyet katsayısı'' olduğudur. Bu emniyet katsayısı, korozyon gibi etkilerle 1'in altına inmedikçe yorulma kopmasından söz edilemez.







    @ k2fg9 , @ insideman

    Çarpışma testleri ile yorulma arasında bir ilişki kurma çabanızı anlamıyorum. Çarpışma testlerinde binlerce etki varken, ''malzeme yorulmasının'' etkisini diğer tüm etkileri yok sayarak gözünüzde büyütmeniz bana ilginç geldi. Çarpışma testleri bir deneyin sonucunu verir yalnızca. Eğer 1000 farklı etki varsa bu etkilerin oranını bize vermez.


    Otomobilde, bakım kitapçıklarında belirli periyotlara değişmesi gereken parçalar hariç tüm parçalar/bileşenler sonsuz ömürlü olarak tasarlanır ve sonsuz ömüre de sahiptir.




  • Bu konu esasen derin biraz. Materyal yorgunluğu aslında bütün derdimiz değil mi? Vostok, Soyuz, Challenger, Voyager... Sivil taşımacılıkta Concorde. ABD'liler sesin iki- üç katı hızla gidebilecek bir yolcu uçağı için jet motoru geliştirmeye çalışıyor. İlk deneme başarısız olmuş. İlk altı silindrili otomobil motorları bir kaç yüz km. dayanabilmiş, sonra krank milleri krılmış. Hepsinin derdi, yani olanaksızlığı ve imkanları materyal yorgunluğu.

    Bu konunun hakkını teknik açıdan ben veremem. Ama herhalde her yanıyla hakkı verilecek olsa okuyanlara bir de diploma vermek gerekebilir :) Teknik açıdan materyal yorgunluğu her yerde var. Bununla yaşamayı bilmek lazım. Boğaziçi Köprüsü'nden hergün geçiyoruz mesela.

    Ancak en pratik olanı yazmaya çalışabilrim. Otomobil endüstrisinde bildiğim gövde veya şasiye ait metal yorgunlu problemeleri pek yok. Birinde süspansiyon kollarının gövdeye veya şasiye bağlandığı yerlerde drenaj deliklerini büyütmüşlerdi, yorulma ve kılcal çatlak oluşuyordu... Drenaj deliklerini küçültüp çalışan bağlantı noktasından uzaklaştırdılar sorun çözüldü. Bu da onbeş veya yirmi senede değil bir senede oluyordu. İlk sene ikiyüz bin km yol yapan birisii çıkıyor çünkü. Daha önce de yazılmış olduğuı gibi bu kullanıma ilgili, süreyle değil.

    Bundan kaçınmanın yolu, kaza yapmamak. Gövdesi ön veya arka cam kırılacak kadar deforme olmuş yeni bir otomobili tamir etmemek, yani sigortanın ayırdığını kullanmamak. Yani bizim yapabileceğimiz pek bir şey yok. Bunu mühendis tasarım sırasında yapar, üretimde de metalürji mühendisi malzemeyi kontrol eder. Merak etmeyin, direksiyon simidindeki küçük kuvvetlerin bile şasiyi ne kadar yoracağı hesaplanıyor. Çünkü yazdığım gibi, bir tasarım hatası varsa bu bir sene içinde ortaya çıkıyor.

    Boğaziçi Köprüsü'nden arabalar 29 senedir zıplayarak geçiyor. 2004'de bir kablosu koptu gerçi. Eğer arabada bir tasarım hatası varsa seneleri beklemeye gerek olmayabilir, aylar içinde kırılabilr. Son 20-30 yılın teknik servis bültenlerini tararsanız bir süre otomobil kulanamayabilrisiniz :) Rotili kırılanlar, direksiyonu çıkanlar... Almanlar, Amerikalılar, Japonlar... Yani metal yorgunluğundan otomobili sık değiştirerek kaçamayız. Bunun yöntemi geri çağırmaları takip etmek, varsa o modele özgü klüpleri takip etmek. Pastan, çürümeden kaçabilriz, teşhis de edebiriz ama metal yorgunluğu tamamen farklı bir konu.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: LionTech16
    quote:

    Orijinalden alıntı: Utku

    Bu çarpışmanın sonucunu "metal yorgunluğu" diye açıklayamazsınız. Üretim kalitesindeki ve güvenlik teknolojilerindeki artış bu çarpışmanın sonucunun asıl sebebidir.

    Yukarıdaki yazı da ilk okuduğum zaman beni de etkilemişti. Daha sonra boşa telaşlandığımı anladım.

    "Özellikle deniz kıyıları gibi nemli bölgelerde kullanılan araçlarda, nispi nem yoğunluğuna bağlı olarak malzeme yorgunluğu görülebilir. Aracın yükünün önemli kısmını taşıyan şasi, tavan bağlantı demirleri ya da yanlardaki çelik barlar içten içe çürüyerek adeta kendini taşıyamaz duruma gelebilir."

    Bu yazıyı yazan arkadaş 1950'lerde kalmış. Araçlarda taşıyıcı rolünü üstlenen metal parçaların hiçbiri hava ile direk temas halinde değildir. Artık firmalar 10 yılı aşkın süreyle paslanmazlık garantisi veriyorlar.

    5 yıl falan.. komik sayılar.


    Koyu kısımla işaretledğim kısmın malzeme yorulması ile alakası şu şekildedir. Wöhler eğrisinde en başta yer alan ''statik'' kısmı y ekseninde aşağı ötelenir. Bunun anlamı şudur. Korozyon etkisinden dolayı malzeme dayanımı düşer, kritik kesit oluşabilir ve bu da malzeme yorulmasını hızlandırabilir. Fakat burada önemli olan nokta, yorulma mukavemetinde de bir ''emniyet katsayısı'' olduğudur. Bu emniyet katsayısı, korozyon gibi etkilerle 1'in altına inmedikçe yorulma kopmasından söz edilemez.

    Üstad; korozyon etkisinin metalin yorulma sürecini hızlandırdığı çok açık. Ancak sen de muhakkak biliyorsundur ki; korozyon oluşması için çıplak metalin atmosfer, su ya da toprak ile temas halinde olması gerekir. Bu da ayrıntılarına girilirse çok derin bir konu. Ayrıntılarına girilirse bu sayfaya sığmaz.

    Aracın yüzeyindeki metallerin ise bu etkilerden uzak tutulması için kullanılan yolllar var.

    Taşıyıcı görevi üstlenen parçalar galvanizlenerek korozyon oluşumu belirli bir süreliğine engellenebilir. Kullanılan çinko tabakasının kalınlığına bağlı olarak 50 yıldan uzun süre korozyon etkisinin olmayacağı garanti edilebiliyor.

    Kaporta aksamının güvencesi ise astar, boya ve vernikten oluşan 3 katlı tabaka.

    Fabrikasyon bir hata, çizilme ya da sonradan oluşan bir kaza sebebiyle deformasyon olabilir. Ancak şu anda bu kötü ihtimalleri göz ardı ediyorum.

    Bu nedenle o yazının yanlışlığına dikkat çekmek istedim.




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.