Şimdi Ara

MENEMEN OLAYI: Tarihi gerçekler ve olayın iç yüzü (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
98
Cevap
3
Favori
36.209
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Her nedense bazıları bilgi, fikir, belgelerle konuşurken bazılarıda hakaretlerle, tehditlerle, tenkitlerle konuşuyor. Vatan, millet, sakarya edebiyatı baya bayatladı. Zaten bu iki konuşma dilide kimin haklı olduğunu bizatihi ispat ediyor. Eğer sözlerinizin doğruluğuna inanıyorsanız sizde fikirlerinizi bilgi ve belgelerle sunun. Olayların düz mantıkla, insanların düz mantıkla yorumlanamayacağı bir çağdayız. Kimse kusura bakmasın her yazının, her sözün, her olayın altında, arkasında ne olduğunu düşünüp karar veriyoruz artık. Tarihin ve sizlerin her anlattığına öyle kolay kolay kanacak bir cahiller sürüsü yok karşınızda. Dün köylüydüm tırnaklarımla çalışıp bu gün en azından bilgisayar öğretmeni oldum haberiniz olsun.

    Bu olayın bu tarafını hiç bilmiyordum. Konuyu açan ve paylaşanlara teşekkür ediyorum.
  • Ortaya atilan iddialar dogru bile olsa ne degisir?Böyle iddialar var diye rejimimizi Seriat düzenine mi çevirecegiz.Maalesef devletimiz hatalar yapti.Sol görüsü halkin gözünde dûsûrmek içinde böyle eylemler oldu.
    Sonuçlar kötüdür.1 aylik maas bir evin kirasina yetmemektedir.Sosyal adaletin olmadigi,çarpik bir düzen,çarpik bir ülke olduk.
    Tek çözûm demokrasimizi ilerletip,halkimiza gûvenmektir.O yasak bu yasakla demokrasi olmaz.Devlet kendini degil halkini dûsûnmelidir.Simdiye kadar hep tersi olmustur.Halk mutlu ise devletimizde mutlu olur.
  • @2000watts aynen katılıyorum. Ben eğitim verdiğim sınıfta bir yıl boyunca istediğim eğitimi düzeni kurmak için disiplin kurmalıyım. Bunuda sınıfımda iki şekilde sağlayabilirim.

    a. Bu zor olan yöntem. Çeşitli ikna teknik ve yöntemlerle, uğraşarak, zamana ve emeğe yayarak, fedakarlık isteyen bir süreçte.

    b. İkincisi kolay olan yöntem. Bir yanlışlık yapılmasını kollamak ve o yanlışlığı yapan öğrenciyi döverek(şuan mümkün değil), bağırarak, çağırarak, kistirerek, korkutarak. Bu yöntem zahmetsizdir. Ne kazandırır eğer 5 yıl okutacaksanız 10 dk ile 5 yıllık bir zahmetten kurtulursunuz.

    Bu pencereden bakınca küçük bir kasabada dönen olayların tarihte bıraktığı büyük etkileri değerlendirmek kolay oluyor. Bu etkinin hala sürdüğünü görünce insan şaşırıyor doğrusu.
  • Bu olayların yaşandığı zaman yönetim şeklimiz şeriat olsaydı ve bu olaylar bire bir yaşansaydı sanki devletin olaya yaklaşımı farklı mı olucaktı?. Bu seferde devlet propagandası dinsizler veya laikler askerimizi öldürüyor olacaktı. Sanki fitne, fesat, kumpas, komplo sadece Cumhuriyetlerde var. Devlet kavramının olduğu her yönetimde aslolan devlettir rejimdir, bireyler teferruattır.

    Benim için değerli olan Cumhuriyet kavramı değil, demokratik seçimlerle yönetilen Cumhuriyet kavramıdır, yoksa İranda sözüm ona cumhuriyet ama demokrasinin D'si yok. Tam bir batak.

    Burada açıktan veya gizliden gizliye Demokratik Cumhriyetimize, şuanki yönetim şeklimize laf geçirenler, Şeriatla yönetilen İran Cumhuriyetine bakıp ders alsınlar sadece daha fazla demokrasi isteyen İranlılar milis kuvvetlerce öldürülüyor. En kötü Demokratik Cumhuriyet, günümüzdeki en iyi Şeriat yönetiminden iyidir. Çünkü demokrasilerde insanın kendi geleceğine yön verme şansı vardır oysa şeriat devletlerinde senin geleceğine tanrıcılık oynayan kullar karar verir.

    Aslında şunu iyi bilmek gerekir Peygamber efendimiz ve 3 halife devrinden sonra dini yönetim (şeriat) rotasından şaşmış, gelenek ve göreneklerin kanun olduğu bir yönetim şeklini almıştır ve ne acıdırki bunu değiştirmek artık mümkün değildir.




  • arkadaşlar mesele burada şeriatı kutsamak değil bir gurp sapık kafirin (helali haram saymaları dinden çıkmalarına kafi) kubilayı vahşice katletmesi ve bu katliamdan tüm müslümanların sorumlu tutulmaya çalışılmasıdır..o katiller ne kadar suçlu ise bu vahşeti tüm müslümanların üzerine yıkmaya çalışanlarda en az onlar kadar suçludur

    eğer dikkat edilirse bizzat kubilayın eşi ve oğlunun beyanlarıda bu yanlış tutuma karşı olduklarını göstermektedir

    siyasi kaygılar ile bir takım olaylar cereyan etmiş bir masum katledilmiş ve bunun suçu ayırım yapmaksızın tüm müslümanlara maal edilmiştir..

    mesele bundan ibarettir..

    ayrıca shadow006 özellikle son cümleleri sebebi ile katılıyor ve tebrik ediyorum zira ben defatle belirttiğim halde (şeri sistemin ancak peygamber ve halifler döneminde yaşandığı) günümüzdeki var olan uygulama ve iddaaların kuru taklid ve aldatmadan öteye gitmediğini şeriat olarak lanse edilemeyeceğini hatırlattığım da "takiyye" yapmakla yada "zemin" hazırlamakla suçlandığımı gayet iyi biliyorum..

    bilmem shadow006 da bu yönde ithamlara maruz kalır mı

    ilgili süreci nitelikli şekilde takip edenler haklılığımı görecektir

    Allah şehidlerimize rahmet eylesin zalimleri ise perişan etsin




  • Ben dünden beri bir cümleye takıldım ve şimdi dayanamayıp sorma ihtiyacı duydum. shadow006 arkadaşımız "3 Halife" demiş ama 4 halife var diye biliyorum ben. Yanlış mı biliyorum?
  • evet dört halife vardır ancak Hz Ali r.a. hilafeti çıkan fitneler yüzünden çok kısa sürmüştü ve ennihaye şehid edildi hariciler tarafından sanırım shadow kısa süreli hilafet sürecinden ötürü onu anmadı yoksa peygamber damadı Allahın aslanı hz Ali r.a es geçmek ne mümkün



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 28 Aralık 2009; 13:29:05 >
  • Sevgili Genossuke, yazıyı bir daha okudum da, belki Shadow arkadaşımız son halife dönemindeki siyasi karışıklıklardan dolayı onu dışarıda tutmuş olabilir diye düşündüm. Birliğin bozulmaya ve ayrışmaların başladığı dönem son halife dönemine denk geliyor diye hatırlıyorum.
  • Gennosuke'nin dediği gibi ben sadece gerçek manasıyla istikrarlı olan şeriat yönetimlerini saydım. Çünkü istikrarın olmadığı hiçbir yönetim özünü yurttaşlarına tam olarak yansıtamaz. Yoksa Hz Ali (r.a.) görmemezden gelmek hiçbir Müslümana yakışmaz.
  • Topikteki gönderileri okudukça insanın içi kararıyor.
    Halen canlı tanıkları olan, belgelerle çok açık görünen bir gerçeği saptırmaya çalışmanın ne değeri var?
    Madem bu işi dindarlar değil de esrarkeşler yaptıysa niye bir tane dindar her yıl düzenlenen anma törenlerine katılmaz?
    Askerin öldürdüğünü ima için ta güneydoğulara giderek gözyaşı döken Arınç niye bir Kubilay törenine katılıp ağlamaz?

    Bir diğeri, şeriat rotasından sapmış tesbitinde bulunmuş, gemi mi bu? Bugün rotasını bulmuş olsa taraf mı olacaksınız? İnsana hitap edemediği, hukuk gereksinimlerini karşılayamadığı için ömrünü doldurmuş olduğunu görmek ve söylemek çok mu zor?

    30 yıl önce bu kadar garabet fikirler üreten eğitimli insanımız yoktu. değişiyoruz ama gelişmiyor, aksine geriye gidiyoruz.
  • ne yani,
    şimdi bu alternatif tarih mi?
    bilimsel mi?
    ortada bir gerçek var, iddia edildiği gibi 6-7 esrarkeş başı çekse bile koyun gibi ona uyan bi halk var.
    hem de yunan işgalinden kurtarılalı 6-7 sene olmuş bir halk.
    yok kandırıldık ta, korktuk da...
    boş laf bunlar booooşşşşş...
    tamamen savunma.....
    birileri de çıkıp bunları kullanarak kendi akıllarınca tarihi yeniden yazacaklar..
  • Birileri yine kendi tarihlerini yazmaya çalışıyorlar ama o tarih 1923'te yıkıldı.
    Konuyu iyice okudum! Olayı genel olarak çok eskiden duymuştum ama böyle sunulması da iyi oldu, hazırlayan arkadaşa teşekkürler.
    Aşağıdaki olayda bir benzeri Kubilay olayının! Aklınca kurnaz birisi hatta "Aaa, bakın burada olay o kadar büyümemiş, Kubilay'da tarihe niye böyle geçmiş ki? " diye soru üretebilir, sanırım alttaki anlatılandan birşey anlamıyandır!
    Yalnızca olguların saptanması yetmez, bilmek yetmez, soruda sorulması gerekir!
    İster istemez 2 soru takıldı kafama, birisi Yeni Türkü'nün de dikkatini çekmiş!
    1)" Sadece 7 kişimi yaptı bu olayı?" Sanırım yapanların geniş bir destekçi tabanı olmalı! O tabana ulaşmanında bir yolu olmalı! İlkel gelebilir ama bazı uluslarda uygarlık böyle gelişir!

    Alttaki Çağlayangil'in anıları kitabında da yayınlanmış yazı sanırım bir fikir verir bu olayın nasıl takibedilmesi, ve kavranmasının gerektiği hakkında! Bir Tarikat olayı asla tek başına bir iki "meczup" işi olmaz altta ve arkada birileri, destekleyicileri mutlaka vardır! Merak edenler alttaki linkten Güneri Civaoğlu'nun yazısına da ulaşabilirler! Benim önerdiğim yalnızca anlamak için bir metod, yoksa olayı ve yöntemi bugün onaylamak mümkün değil. Ama sağ görüşlü Liberal fakat Kurtuluş Savaşı görmüş Celal Bayar'ın tavrı ilginç gelebilir bazılarına, şaşırmasınlar! Gericiliğe-irticaya bu çok sert karşı duruş bilmelerinden kaynaklanıyor, Kurtuluş Savaşında karşılaştıklarından kaynaklanıyor!

    http://www.milliyet.com.tr/1997/06/15/yazar/civaoglu.html

    Atatürk gibi davranınız

    Güneri Cıvaoğlu

    Merhum Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in ANILAR adlı kitabından bir bölüm yansıtacağım:
    "DYP'nin kökleri" olan Demokrat Parti'nin, irticaa bakış açısını yansıtan bu satırlar, ibretle okunmalıdır.
    Bugünkü DYP'liler, RP kafasıyla kader birliği etmek aymazlığının belki de farkına varırlar.


    ANILAR'ın 332. sayfası şöyle bir arabaşlıkla başlıyor.


    Ulu Cami'de bir cuma

    "Bursa'da Hükümet Konağı'nda oturuyorum. Yanımda rahmetli Turan Kapanlı var. Kapanlı, Bursa Cumhuriyet Savcısı. Birden bir gürültü koptu. Pencerelere koştuk. Bir kamyoncu Vali Konağı'na yanaşıyordu. Kamyonetin içinde, başından kanlar akan beş, altı kişi ve polisler.
    Emniyet Müdürü'ne hemen sordum. 'Bunlar Ulu Cami'de hadise çıkardılar' dedi. Günlerden cumaydı. Cuma namazı kılınıyor. İmam, cuma hutbesini okumak için minbere yönelmiş. İçlerinde 'Ben Mehdiyim' diyen bir zat, imama mani olmuş. Bu sırada cemaatin arasında tekbirler başlamış. Maşlahlılar zuhur etmiş. Kılıçlarını da çekmişler. 'Ben Mehdiyim' diyen zat minberde hükümet ve Atatürk aleyhine sözler sarfetmeye başlamış. Cemaat şaşkın, donmuş kalmış. O gün izinli olup da cuma namazını kılmaya giden bir polis memuru çekmiş tabancasını minbere doğru yürümüş. Cemaat galeyana gelmiş. Mehdi ve takımını dövmüşler. Yaralamışlar. Polis güç yetişmiş. Hepsini derleyip, toplayıp benim odama getirdiler."


    Bayar telefon da

    İhsan Sabri Çağlayangil, anlatımını şöyle sürdürüyor:
    "Turan Kapanlı, gelenleri sorgulamaya başladı. Bu arada da polis Emniyet Genel Müdürlüğü'ne İçişleri Bakanlığı'na durumu bildirmiş. İçişleri Bakanı, Başbakan'ı haberdar etmiş.
    Daha biz işin aslını öğrenemeden telefon çaldı. Reisicumhur Celal Bayar'ı karşımda buldum:
    'Ne oluyor İhsan Bey,' dedi.
    Basit bir zabıta vakası değildir. Meczubların işi, dedim ve vakayı anlattım. Tesadüfen odamda savcının olduğunu ve tahkikatın yürütüldüğünü söyledim. Celal Bayar ciddileşti. Bana:
    'Basit bir zabıta vakası değildir. Yapanlar meczup dahi olsalar, bir teşkilatın adamıdırlar. Türkiye'ye ne gelirse irticadan gelir. Bir gerici hareketi karşısındayız. Vaka sizin anlattığınız gibi basit bir hadise değildir. Muhakkak arkalarında bir teşkilat vardır. Menemen olayı gibi bir hadise ile karşı karşıyayız. Şimdi İçişleri Bakanı'na özel bir uçakla Bursa'ya gitmesi için talimat verdim. Birbuçuk saat sonra oradadır. Her işinizi bırakınız ve bu işin aslını meydana çıkarmaya bakınız' dedi.
    Ben de kendilerine cevaben:
    'Sayın Reisicumhurum siz telaşlısınız. Benim ne yapmamı emredersiniz' diye sordum.
    - Siz Atatürk olsaydınız ve Atatürk sağ olsaydı ne yapardıysa, öyle hareket ediniz ve olayın gerçek yüzünü meydana çıkarınız-"


    Tarikat işiymiş

    İhsan Sabri Çağlayangil, nihayet hadisenin arkasında bir tarikat izinin bulunduğunu şöyle anlatıyor:
    "Celal Bayar'ın olayı bu denli ilzam etmesine şaşırdım. Hadiseyi birkaç meczubun düşünmeden yaptığı hareketler sayıyordum.
    Bu arada Savcı Kapanlı da soruşturmayı, yakalananları sıkıştırarak sürdürüyordu. Bütün aradığı da bu olayın çıkarılması için nerede toplanıldığı ve karar verildiğiydi. Bir ara Kapanlı, bunları dövmeye başladı. Şaşırdım. Valilik makamında bu tür bir davranışı uygun bulmuyordum. Ama bir şey de söyleyemiyordum. Bir de tutukluya bu tür bir davranış benim insan ve demokrasi anlayışıma sığmıyordu pek." (Merhum Turhan Kapanlı'yı yakından tanıma fırsatını buldum. Dostu oldum. Nazlı Ilıcak'ın dayısıdır. Fevkalade şık, zarif, beyefendi bir insandı. Bu dayak olayına gerçekten şaşırdım. G.C.)
    "Ama Kapanlı biraz daha kendi anlayışı ve metodları içinde sanıkları sıkıştırınca, bu olayın Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde tarikat mensubu bir tren makasçısının evinde planlandığını öğrendik.
    ............ Makasçıyı yakaladık.
    Rahmetli Celal Bayar haklı çıkmıştı.
    Bu olay örgüt işiydi. Ve örgüt tarafından planlanmıştı.
    Sanıklar toplandı, tutuklandı ve mahkeme edildiler. Mahkum oldular.
    O gün Celal Bayar'ın irticaya karşı ne kadar hassas olduğuna tanık oldum."

    İbret

    İhsan Sabri Çağlayangil, gerçek bir devlet adamıydı. Yürekli adamdı.
    Sıkıyı gördüğünde, palamarı çözen tatlı su demokratı ya da yalağı değildi.
    Her askeri müdahaleden sonra, asker, Demirel'i bertaraf ederek, yeni bir parti kurma görevini, yani kendi desteklerinde liderliği Çağlayangil'e önermiştir.
    Çağlayangil, o bilge hali ve ağırlıklı üslubuyla bu önerileri geri çevirerek, en zor ve en yalnız günlerinde hep Demirel'in ve demokrasinin yanında yer almıştır.
    Ama...
    Demokrasiyle, irtacaya çanak tutmayı aynı şey sanmak gafleti ve delaleti içine hiç düşmemiştir.
    Bugün, DYP'de kimi arkadaşlarının ve DYP'ye sonradan gelmelerin, bir yandan Demokrat Parti köklerinden olduklarını iddia ederken, öte yandan irticaa da, koltuk değneyi olduklarını gördükçe, herhalde kemikleri sızlıyordur.

    2) İkinci soruda Atatürk niye trenle geçerken perdeleri kapanıyordu, ve niye hiç gelmedi Menemen'e?
    Atatürk'ü severim, ülkenin kurucusu olmasından değil! Kişi olarak, söyledikleri, yaptıkları, Çanakkale Şehitleri için yazdığı yazı, gençliğe hitabesi, birçok şeyi hoşuma gider ondan severim. Bu yüzden perdelerin kapanması ve hiç gitmemesi Menemen'e ilgimi çekti!

    İstanbul'a kurtuluş savaşından 3 yıl sonra gittiğini duymuştum! Bildiğim kadarıyla bazı şehirlere hiç gitmedi! İki bildiğim örnekten birisinde Samsun'a çıktıktan sonra bir şehre gitmek istediği ama padişahımız Efendimizi çok seven bu şehirden "gelme keseriz" cevabı aldığı! Diğeri herkesin bildiği bir Orta Anadolu şehri! Menemen'le ortak yönleri neydi ki ülkeyi kuran kişi kendi kurduğu Ulusun bazı yerlerini görmezden geliyordu? Hadi bizi yıllarca aldattılar diyelim, onu da mı aldattılar?

    Bu ülkede müslüman olduğu için öldürülen kimse olduğunu duymadım, tersinden çok var ama! Ama kendi haline müslümanlığını yaşamak isteyen insanlarda Kubilay'ı kesen garip yaratıkların, veya yukarda Mehdi diye ortalığa fırlayan vatandaşın, veya Usame Bin Laden'in içlerinden çıkmaması için ellerinden geleni vede gerekeni yapmak zorunluluğundadırlar diye düşünüyorum! O cenahta böyle üretim devam ettikçe başka birileride kendilerini " Atatürk gibi davranmak" zorunluluğunda hisseder doğal olarak.
    Doğal olarak zamanın akışı içerisinde Kubilay olayı yerini bulur, gözden geçirilecek yerleri gözden geçirilir, haksızlık varsa onarılır.
    Ama sanırım o günlere daha çok zaman var.




  • Sevgili Neommy,
    Tam da sizin söylediğinizi yazmak için girmiştim, neyse ki siz benden daha detaylı bir şekilde yazmışsınız. Birileri şu anda alternatif tarih üretiyor ve inanası gelen insanlar da bunların peşinden koşuyor. Sadece Menemen olayı değil, benim bildiğim kadarıyla tarihteki saptırmalardan kaynaklı olarak, Çanakkale'de bizi dedelerimiz kurtarmış diyorlar. Oysa ki, yeni ele geçen tarihi bilgilere göre bizi Çanakkale'de koruyanlar evliyalarmış. Tarikatler benim bildiğim kadarıyla birkaç yıldır Çanakkale'ye turlar düzenliyorlar ve o evliyaların ruhuna dualar okuyorlar.

    Bu tarih yazıcılarına kolay gelsin, okuyup inananlara da ne mutlu diyorum...

    Saygılar.
  • quote:

    Madem bu işi dindarlar değil de esrarkeşler yaptıysa niye bir tane dindar her yıl düzenlenen anma törenlerine katılmaz?
    Askerin öldürdüğünü ima için ta güneydoğulara giderek gözyaşı döken Arınç niye bir Kubilay törenine katılıp ağlamaz?


    yani sizin mantığınız ile ihtimalya bu törenlere katılan ak partili olsa idi menemen olayı müslümanlara aid olmayacakmıydı ..bakın lehrer siyasi görüşleriniz sizin meseleye objektif olarak bakmanızı engelliyor..hem katıldığını var sayalım

    faraza yani

    nerede ise 70 yıldır propaganda hangi yönde oo bak kubilayı mürteci müslümanlar katletti arınç denen yobazda kalkıp utanmadan törenimize geldi diye yuhalanmazıydı acaba !!? hadi yuhalanmayı geçtim takiyye yapmakla yada timsah gözyaşları yaftası ile muhattab olmazmıydı ..yıllardır süregelen propagandanın etkisini hatırlatırım...aksini iddaa etmeniz zor üstelik arınç müslümanların tümünü temsil de etmiyor kıyasınız yanlış..

    lehrer bakınız sizin malum partiye ve icraatlerine yönelik duruşunuz ve evvele dayanan ideolojik ve siyasi anlayışınız "tekrarlıyorum meseleye objektif açıdan bakmanıza engeldir"

    bakın size çok basit bir soru

    yine faraza

    SFC kapatılmasa idi ve ardı sıra genel seçimler gerçekleşse idi iktidar kimin eline geçecekti sayın lehrer neden menemen olaylar neden orada patlak verdi " yerel seçimlerde SCF nin en fazla oy aldığı bölge" olması tesadüf mü yerel seçimlerdeki başarısı SCF yi yüzde yüz iktidara götürecekti durum bunu gösteriyordu..araştırın göreceksiniz


    iktidarı kaybetmeme uğruna kimlere kıyıldığını anlamak için dahi olmaya luzum var mı ..neden SFC nin mitingi esnasında kimliği belirsiz şahıslar ateş açmış ve bir talabe katledilmiştir..neden o yavrunun adı bile bilinmez hesabı sorulmaz takibata tabi tutulmaz..tutulmamıştır mesela yani

    düşünmek lazım değil mi

    haa yeri gelmişken scf nin kurulmasına onay veren aslında MUSTAFA KEMAL PAŞADIR ve iktidardaki chf (chp) kerhen bu partinin kurulmasına onay vermiştir..ve yerel seçimlerdeki başarısı öngörülmemişti..ancak neticeler gelmeye başlayınca durumun değiştiğini gelişmelerden kolaylıkla anlıyoruz..ilgili partinin yani scf nin kurulmasına sıcak bakması ise o dönemdeki chp nin tek başına iktidar oluşu sebebi ile eleştiriye maruz kalmaması muhalefetten yoksun siyasi yaşamını sürdürmesi ve yolsuzluğun başını alıp gitmesidir ..Gazi bu nedenlerden ötütü olur verdi scf ye

    yahu elin yahudisini bile şeriat isterük suçlaması ile tutuklayan bir anlayışdan bahsediyoruzseymes aktarmış ifadeyi ama pek dikkate alan çıkmamış sanırım

    quote:

    4- İp sattığı için idam edilen Hayim oğlu Jozef,’ın şu sözleri nasıl manalandırılmalı? “Kalabalıkla birlikte `yaşasın şeriat` diye bağırmakla suçlandım. Ancak ben Yahudiyim ve Farmasonum. Bu gösteri ile ne alakam olabilir? Hakikat şu ki, ben Fethi Okyar beyin Serbest Cumhuriyet Fırkası üyesiyim ve hükümet canımı almak istiyor...`


    bakınız işte aslında meseleyi kavramada size harika bir örnek olayın hangi boyutlarda cereyan ettiğini bu misal üzerinden değerlendirmenize bırakıyorum vicdan sahipleri durumu kavrayacaktır elbette..menemendeki olayların dini kullanarak siyasi rakibi ekarte etme çabasından başka açıklamasının bulunmadığına dair bir sürü soru sordum ama ne yazık ki cevap alamadım ..

    neomyy birileri 80 senedir ideolojik ezberi tarih diye yuttururken sana dokunmuyordu da şimdi cevap vermekten aciz kaldığın sorular için rejimin arkasına mı sığınıyorsun..eskinin humeynicisi seni döndün ama değil mi yanlıştan

    fark ettin irancı olmanın zararlarını herhalde (ne derece doğruysa tabi aktardıkların )alıntıladığın bilgilerin menemen olayı ile bağlantısının olmaması bir yana bu ülkede müslüman olduğu için öldürülen yoktur demen "hakikati utandırır" bilmem anlatabildim mi istiklal mahkemeleri içinkatibi velidedeoğlu ki kendisi "kemalistdir" tedhiş mahkemeleri tanımlamasını kullanıyordu yani "şiddet ve devlet terörü mahkemeleri "değerlendirmesini yapıyordu o mahkemlerde suçlu suçsuz ayırmadan binleri katleden bendim herhalde heekalkmış birde alternatif tarih yazıyorlarda falanda filanda insan insaf eder kemalist bir yazar aynı zamanda istiklal mahkemesi katibi bunları ifade ediyor ama gelin görün ki eskinin humeynicisi neomyy ne masallar anlatıyor


    olaylara 1. dereceden müdahil belkide en fazla söz hakkına sahip Kubilayın oğlu !! Vedat Kubilayın ifadeleri ile şimdilik son veriyorum onun sözleri bu meselede aslında "hiç canı yanmamış" ama ideolojik ve siyasi kaygılardan ötürü istismarı ilke edinmiş yada bilinçsizce anlatılanları kabul etmek durumunda kalmış kimselerden çok daha fazla bağlayıcılığa sahiptir benim açımdan !!

    quote:

    "Menemenlilerin suçlanmasının sebebi, esrarkeşlerin ip istemesi sırasında 2-3 kişinin koşarak ip getirmesidir. Yoksa Menemenlilerin hadisede hiçbir suçu yoktur. Olay Türkiye'nin başka bir yerinde de yaşanabilirdi. Menemen'lilerin hadiseye karışmadıklarının başka bir delili de çevresinde sevilip sayılan itibarlı biri olan Saffet Hoca'nın esrarkeşleri kapısından kovmasıdır.

    Hadiseyi daha kuvvetli gerçekleştirip halkın desteğini sağlamak için geldikleri sabah Saffet Hoca'yı saflarına çağıran esrarkeşler aradığı ilgiyi bulamamıştır. İleriyi gören bir alim olan Saffet Hoca kendilerine, 'Sizin yaptığınızın din ile alakası yok' diyor. Esrar içtiklerini anladığı için böyle konuşmuş olabilir.

    Tabii sadece Saffet Hoca destekleseydi, olayın çapı çok daha büyürdü. Hocanın onları kovalaması Menemenlilerin yüz akıdır.

    Defalarca söyledim. Menemenlilere dargın değilim. Menemenlilerin hiç bir kabahati yok. Hatta Menemenlilerin iftihar etmesi lazım. Eğer isyancılara uysalardı, önlenemez olay ile sarılamaz yaralar açılabilirdi."



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 30 Aralık 2009; 15:27:51 >




  • @Bingo,

    Anlattığınız türden bir seçim başarısı yoktur SCF nin. 500 küsur seçim bölgesinden sadece 40 tanesini almıştır. Genel seçimlerin olması durumunda SCF nin seçimleri kazanacağı iddianız hayal mahsulü ve imkansızdır. Halkın büyük çoğunluğu cumhuriyeti kısa sürede benimsemiştir. Ancak bir gerçek ortaya çıkmıştır ki, bu parti henüz küllenmemiş yobaz yaralarını alevlendirmiştir. Bugün dtp ne ise SCF sayısal olarak odur. dtp deki ırk olgusu scf de din dir. Ama ikisi de marjinaldir. SCF nin seçimi kazanacağını iddia etmek bugün dtp nin seçimi kazanacağını iddia etmek ile aynıdır.

    Son paragrafa eklediğiniz anı ile söyledikleriniz çelişiyor. SCF İzmir genelinde seçimi % 20 gibi açık farkla kaybetmesine karşın, Menemen, Bergama, Kınık gibi kuzey İzmir'de çok açık farkla % 90 öndedir. Yani bu bölgeler yobazdır. Olayda da bunun etkisi ortadadır. SCF, 17 Kasım'da kapatıldı. Menemen vahşeti ise 23 Aralıkta gerçekleşti. Bu vahşetin SCF nin kapatılmasının rövanşı olduğu ortada. Çarpıtılamaz...




  • lehrer insaf ediniz demek scf dinci idi ve dtp namzeti idi

     MENEMEN OLAYI: Tarihi gerçekler ve olayın iç yüzü


    Fethi Okyar , Kızı ve GAZİ yanyana

    dinci dediğiniz partinin kurucusuna bakınız lehrer lütfen

    parti programına netten kolaylıkla ulaşabilirsiniz iddaanızın aksine bilgiler bulacaksınız

     MENEMEN OLAYI: Tarihi gerçekler ve olayın iç yüzü


    İzmir de Fethi Okyarın karşılanması

    açıklanan resmi sonuçların içeriğini değerlendirmeye tabi tutmanız açısından küçük bir hatırayı sizin ile paylaşayım

    quote:

    SCF yöneticileri bu seçim sonuçlarının gerçeği yansıtmadığını ileri sürdüler. Onlara göre seçimi SCF kazanmıştı. Sonuçlar baskı ve fesat ile elde edilmişti. Öte yandan Hasan Rıza Soyak'ın hatıratında aktardığına göre M. Kemal'in konuyla ilgili söyledikleri de manidardır:

    "(...) Bana "Hangi fırka kazanıyor?" diye sormuş; "Tabii bizim fırka Paşam" cevabını vermiştim. O gülmüş: "Hayır efendim. Hiç de öyle değil. Hangi fırkanın kazandığını ben sana söyleyeyim: Kazanan idare fırkasıdır, çocuk! Yani jandarma, polis, nahiye müdürü, kaymakam ve valiler. Bunu bilesin." buyurmuştu." Soyak, 1973, s. 436


    bu noktada kıyas yapabilmeniz mümkün olabilir ..

    çelişki olarak naklettiğiniz açıklama aslen beni doğrular nitelikte zira scf nin başarısını bastırabilme gözdağı verme noktasında oldukça anlamlıdır

    eğer aktardıklarımı dikkatle okursanız menemen olayının seçim sonrası olduğunu zaten beyan etmiştim..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 30 Aralık 2009; 16:57:05 >




  • Parti dinci dedim Bingo kurucuları dinci demedim. Tekke türbe ve zaviyelerin kapatılması ile ocaklarına incir dikilen din tacirleri SCF yi konacak taze pislik olarak görmüşler ve üşüşmüşlerdir. Partinin dinci hüviyeti bunlardan gelir. Zaten kurucusu da bunu görünce partiyi kendi eli ile kapatmıştır.

    Bir diğer mantık güzellemesi de vahşetle bağlantıda yapıyorsunuz. Partinin kapatma tarihi 17 Kasım. Ardından zıyorlar. Tıpkı bugün dtp yandaşlarının azdıkları gibi. Sizin mantığınıza göre bu azmaları da devlet yapıyor olmalıdır.

    Din dürüstlüğü emreder. Yalanı, hileyi şiddetle yasaklar.
  • quote:

    dtp deki ırk olgusu scf de din dir. Ama ikisi de marjinaldir. SCF nin seçimi kazanacağını iddia etmek bugün dtp nin seçimi kazanacağını iddia etmek ile aynıdır.



    quote:

    Parti dinci dedim Bingo kurucuları dinci demedim


    scf deki ana olgu din ise dinci olmuyorlarda ne oluyorlar lehrer virgülüne dahi dokunmadan alıntıladım


    quote:

    Din dürüstlüğü emreder. Yalanı, hileyi şiddetle yasaklar.


    haklısınız

    ayrıca parti kurucusu tarafından değil gelen emir neticesi kapanmıştır.. o bölgedeki hevesi ve desteği kırabilme adına tertiplenmiş bir vahşetin ve akabinde uygulanan baskı ve idamların partililer üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesini size bırakıyorum tabi sonrasında yıllar süren propagandayıda anmak lazım



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 30 Aralık 2009; 17:41:08 >




  • Bu konuda bilgiden çok belleğe yerleştirilmiş hazır komutlara gelen itirazları savmak var.

    lehrer, SCF'nin dinci bir parti olup olmadığını ve seçimlerdeki başarısı hakkındaki sözlerinizi daha sonra kaynağı ile birlikte mevzu edeceğim ama evvela önceki mesajlara değineyim.

    quote:

    Halen canlı tanıkları olan, belgelerle çok açık görünen bir gerçeği saptırmaya çalışmanın ne değeri var?


    Lehrer, ilk mesajınızda bir belge aktarıp altına proveke eden bir cümle sarf etmiş olmanız bir tarih öğretmenine yakışmayacak bir üsluptu. Ve bu üslubu yineliyorsunuz. Belgeler ve tanıklar dediklerinizi sanki sizden evvel hiçbir kimse görmemiş de , kendilerince yorum yapıyorlar havası oluşturmaya çalışıyorsunuz ama beyhude bir uğraş.. Forumda yürütmeye çalıştığınız mantık şu, “onlar gerici-yobaz dediklerinin akademik kaynağı bulunsa da onlara aldırış etmeyin, biz Atatürkçüyüz, bizim dediğimiz ne olursa olsun onu kabullenin.” Öğrencilerinizi de bu bilinçle yetiştiriyorsanız, ileri yaşlarda “aaa bak şu da varmış, şöyleymiş” dediklerinde, hakkınızda sahip olabilecekleri kanaati duyar gibiyim.

    Daha evvel söylediğim gibi; belgeleri ortaya koyan her iki yönü de değerlendirip yorum yapar ki, adı geçen ve geçmeyen tarihçiler bunu yapmıştır. Lise ve dengi tarih kitaplarından uzaklaşıp biraz akademik tarih kitabı karıştırırsanız neyin –nasıl olduğunu kavrayacaksınız…

    Diğer arkadaşları bilmem ama yukarıdaki soruları tarih eğitimi almış biri olarak cevaplamanızı rica ediyorum.

    quote:

    Madem bu işi dindarlar değil de esrarkeşler yaptıysa niye bir tane dindar her yıl düzenlenen anma törenlerine katılmaz?


    O dindarlar Kubilay’ı anma törenlerine neden katılmıyor biliyor musunuz? Uyuşturulmaktan yoruldukları ve kendine güvensiz rejimcilerin safsatalarından bıktıkları için. Ha bir diğer sebebi ise, Kubilay’ın oğlunun babası anılırken kendisini hiç arayıp sormayan rejimcilere sitemidir. Araştırın bunu da göreceksiniz.

    quote:

    Bir diğeri, şeriat rotasından sapmış tesbitinde bulunmuş, gemi mi bu? Bugün rotasını bulmuş olsa taraf mı olacaksınız?


    Olayı, kendini mehdi ilan eden bir tarikat üyesine yıkmakla ancak kendinizi kandırırsınız. Üstelik bu kişi kendini sadece mehdi değil Peygamber olarak da lanse ediyordu. Ergun Aybars’ın Menemenle ilgili yayımlanan mahkeme tutanaklarına bakın bir kez. Mahkemede “ben namaz kılmam, hiç oruç tutmadığıma şahit getirebilirim , -kurusıkı kendisine isabet edince- bakın bana kurşun işlemiyor “diyen bir meczup var. Diğer bir nokta belki biliyorsunuzdur..…İslam’da öyle her önüne gelen “ben peygamberim, mehdiyim ”dediğinde , o adamın tutan cinlerini söküp atarlar. Böyle bir adamın İslam’ın özünden destek bulabileceği bir tarikata mensup olabileceğine inanıyorsunuz yani.Hakikaten ilgiç bir manzara..

    Olayın arkasında elbette bir teşkilat var, o teşkilatları anlayabilin diye o sorular soruuldu. Siz ise “ tek düşman irticadır” ezber belleği ile lamı cim okuyup konunun etrafında dolaşmakla meşgulsünüz.

    neommy;

    Celal Bayar’ın sözlerini, kendisiyle ilgili olmayan Menemen Olayıyla bağdaştırıp aktardığınızda Mnemen Olayının irticai olduğunu ispatlamış mı oluyorsunuz? Masa başı spekülasyonu yaparak kafadan tarih uydurmak böyle bir şey olsa gerek.

    Buu arada alternatif tarih üretmekle suçlayanlar bir kez olsun Atatürkçü gördüğü kesimin Menemen Olayı ile ilgili yazdıklarını okudu mu? Onlar alternatif değil, bilakis akademik. Akademik yazıların ne gibi süreçlerden geçtiğinden de bihaber olmanız pekala mümkün tabi.. bu sebeple geçiyorum.




  • O zaman, sizin mantığınıza göre Şeyh Said'i Kürtler, İskilipli Atıf hocayı da dinciler asmıştır doğru mu bingo? En çok nemalananlar onlar oldu çünkü.

    Böyle bir mantık var mı yahu. Bugün dtp nin kapatılmış olması nedeniyle bölücüler nasıl eylem yapıyorlarsa, Menemen vahşetini de partileri kapatılmış olan azgın dinciler yapmıştır. Normal akıl bunu gösterir.
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.