Marlon Brando Jr.(3 Nisan 1924 – 1 Temmuz 2004); Sr. Marlon Brando ve Dorothy Pennebaker Brando oğlu olarak Nebraska’da dünyaya geldi. 11 yaşına geldiğinde annesi ve babası ayrıldılar.Annesi 3 çocuğunuda yanına alarak Santa Ana’ya(Kaliforniya) taşındı ve 2 yıl boyunca burada yaşadılar.
Marlon Brando, küçük yaşlarda karşısındakileri çok çabuk etkileyebilecek doğal bir karizmaya sahipti. Mimikleriyle etrafındakilerin ilgisini bir anda üstüne çekebilecek kadar sıra dışıydı.Kız kardeşi Jocelyn’de aynı özelliklere sahipti ve bunu değerlendirmek için New Yorkta’ki drama okulunda ders alıyordu.Bu sayede Jocelyn Brodway’deki oyunlarda görünmeyi başarmıştı.
Marlon Brando’nun hayatı ise tam bir düzensizlik içinde geçiyordu.16 yaşına geldiğinde, babasının onları terk etmeden önce gittiği, Minesota’daki Shattuk Askeri Akademisine gitti.Burada tiyatro dersleride gören Brando okuldaki son yılına geldiğinde ise, kendisinden daha üst rütbeli birine karşılık vermek suçundan, okuldaki davranışlarının incelenmesine karar verildi.Bu süre içinde Brando’nun kampus içerisindeki davranışları gözetleniyordu fakat Brando pekte disipline olmuş görünmüyordu ve bu davranışları yüzünden oy birliğiyle okuldan atılmasına karar verildi.Okuldaki diğer öğrenciler ise bu kararın çok ağır olduğu konusunda şikayetlerini dile getirdiler. Olası bir huzursuzluğun yaşanmaması için, yönetim ertesi yıl Brando’yu geri çağırma kararı aldılar fakat Brando okulu bitirmedi.
Babası tarafından, kendi şehrinde olan bir işte çalışmaya başladı fakat bu işi bırakarak New York’taki kız kardeşinin yanına gitmeye karar verdi.New York’a geldiğinde oyuncu olmaya karar verdi ve Amerikan Profesyonel Tiyatro okulunda Stella Adler’den oyunculuk dersleri almaya başladı.Bu sayede çeşitli oyunlarda da kendine yer bulmayı başardı.
Brodway’de oynadığı oyunlardan biri olan I Remember Mama’da tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardı ve bu sayede 1950 yılında ilk sinema filmi olan The Men adlı filmide başrolü kaptı.1951 yılında ise Vivien Leigh ile birlikte oynadığı A Streetcar Named Desire adlı filmde ilk kez Oscar’a aday gösterilmeyi başardı. Hızlı gelen bu başarı Brando’nun yıldızını parlatmaya başlamıştı. Hiç ara vermeden Elia Kazan filmi olan Viva Zapata adlı filmde herkesi kendine hayran bırakmayı başaran Brando, bir kez daha Oscar’a aday oldu.1953 yılında gelen Julies Cesar adlı filmde 3.kez Oscar’a aday olan oyuncu heykelciği kazanamadı ama, üst üste gelen bu başarıları sayesinde, çoğu kişinin gözünde dönemin en iyi oyuncusu olduğu konusunda fikir birliğine varmalarını sağlamış oldu.
The Wild One adlı unutulmaz performansının akabinde gelen ve bir başka Elia Kazan filmi olan On The Waterfront ise kendisini sevenleri şaşırtmadı. Olağanüstü bir performans sergileyen Marlon Brando için Oscar heykelciği artık kesin gözüküyordu ve beklenen gerçekleşti. Art arda gelen adaylıklardan sonra 4.kez aday gösterildiği Oscar’ı kazanmayı başaran Brando artık yenilmez gözüküyordu.
1957 yılında çekilen Sayonara adlı filmde bir kez daha Oscar’a aday gösterilen Brando başarılı yapımlara devam ediyordu.Bu filmlerin yanında stüdyoların teklif ettiği yüksek bedelli kontratlara da imza atmaktan geri kalmıyordu.1961 yılında ise ilk ve son kez yönetmenlik denemesi olan One-Eyed Jack filmini çekti.Film her ne kadar başarılı bulunsa da Brando bir daha yönetmenlik koltuğuna geçmedi.
1972 yılına gelindiğinde ise Marlon Brando belkide tüm zamanları etkileyen bir performansla izleyici karşısına çıktı. Godfather adlı film için muazzam bir kadro kurmayı başaran yapımcılar ve yönetmen dahil tüm herkesin önüne geçen bir performans sergileyen Marlon Brando, tüm çevrelerce sinema dünyasının da Babası olarak adlandırıldı. Bu büyük performansının ödülü olan Oscar’ı kazanması kesindi fakat Marlon Brando, Kızılderili olan oyunculara yeteri kadar ilgi gösterilmemesi konusundaki tepkisini göstermek adına töreni boykot etti ve yerine Kızılderili bir kızı gönderdi.
1973 yılında Bernardo Bertolluci filmi olan Ultimo tango a Parigi filminde de çok üstün bir performans sergileyen Brando’nun bu performansı filmdeki erotik sahnelerin çokluğu nedeniyle göz ardı edildi.1978 yılındaki Superman filmi için attığı imza ile Hollywood tarihine geçen oyuncu, sadece 2 haftalık çalışma karşılığında tam 3.7 milyon dolar aldı.Ayrıca hasılatında belli bölümünü almak üzere anlaşan Marlon Brando, 2 haftalık çalışma süresinin karşılığını 11.25 milyon dolar alarak bir rekora imza atmış oldu .1979 yılında ise tekrar Francis Ford Coppola çalıştı ve Apocalypse Now adlı savaş filminde başrol oynadı.Bu roldeki performansını akademi üyeleri yok saydı. 8 dalda Oscar’a aday gösterilen filmde Brando bir adaylık alamadı.
Hollywood’un sektörel anlamda parlak geçen yılları olan 80’li yılları özel yaşantısındaki çalkantıları ve kendi seçimi ile adeta pas geçen oyuncu 1989 yapımı olan A Dry White Season adlı filmde yardımcı oyunculardan biri olarak izleyici karşına çıktı.Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ına aday olan oyuncunun performansı pek konuşulmadı.Sadece para için bu rolü kabul ettiği dedikoduları uzun süre dolaştı ve bu filmdeki rolü için 3 milyon dolar aldığı dedikodular arasında döndü.Oğluyla ilgili problemleri olduğu iddiaları vardı ve Hollywood’daki altın yılları da unutulmuş gözüküyordu ve medya gereken saygıyı göstermiyordu. Bu bunalımlı günlerde ise Brando tamamen para için gelen teklifleri değerlendiriyordu. 5 milyon dolar aldığı Christopher Columbus filmi çok kötü eleştiriler aldı. Daha sonra Hollywood’da yıldızı parlayan Johnny Depp ile Don Juan DeMarco filminde bir nebze olsun eski günlerini hatırlatsa da The Island of Dr. Moreau filmiyle bütün kredisini tüketmiş oldu. Free Money ve The Brave filminin ardından insanların üstüne gelmesinden bıkan Brando satın aldığı adasında inzivaya çekilmeye karar verdi.Oğluyla olan problemleri devam eden Brando’nun obeziteyle de başı derde girmişti.
Sonunda kendisinin tahtına aday gösterilen oyunculardan biri olan Robert DeNiro’nun başrolünü oynadığı ve ironik bir şekilde DeNiro’nun akıl hocasını canlandırdığı Score adlı filmde göründü ve parlak sinema kariyerine noktayı koydu.Bunun dışında Michael Jackson’un You Rock My World klibinde de görünen oyuncu 1 Temmuz 2004 günü 80 yaşında hayata veda etti.
Birlikte rol aldığı oyuncular içinde olan Johnny Depp için, döneminin en iyi ve en yetenekli oyuncusu dedi.Yıllar içerisinde Johnny Depp Hollywood’un starları arasında gösterildi ve Oscar’a aday olmayı başardı.
Kendisine gelen büyük rollerden bazılarını da kabul etmeyen sinema efsanesinin geri çevirdiği rollerden bazıları ise şunlar ;
1952 yapımı High Noon adlı filmdeki Gary Cooper’a Oscar kazandıran rolü geri çevirdi, 1959 yapımı Ben-Hur adlı filmdeki Charlton Heston’a Oscar kazandıran rolü geri çevirdi, 1954 yapımı Egyptian adlı dönemin iyi hasılat getiren filminde oynamayı kabul etmedi…
Diğer yazdığım biyografilere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsinz ;)
Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri hakikaten çok farklı bir oyunculuğa sahip
forumun biyograficisi olmuşsun, tebrikler The Godfather part II de gençliğini canlandıran Robert De Niro 'nun hareketler ve mimikler Marlon babaya çok benziyodu, Johnny Depp için söyledikleri için de oldukça haklı baba
en iyi performanslardan birini göstererek aldığı oscar ı reddebilecek ender insanlardan, bi de George C. Scott var...