Bir çoğumuzun bildiği gibi Mısır halkı günümüzde hala hayretle karşılanan bir sistemi MUMYALAMA tekniğini keşfetmişti.Bu yöntemle mumyalanan cesetler bozulmuyor ve ölümden sonrasındada bir hayatın devam edeceğine inanan Mısırlılar bu sebeble cesedin yanına yiyecekler ve o ceset sahibine ait değerli eşyalarınıda koyuyorlardı. Haberi belki sizde duymuşunuzdur 9 yaşında tahta çıkan ve yapılan araştırmalarda bir hastalık yüzünden ölen Mısırın en meşhur hükümdarlarından Tutankamon 'un mumyalanan cesedi geçen günlerden birinde açıldı. Ceset aslen 1922 lerde keşfedilmiş ve bir müzeye konmuştu ancak açılmamıştı...Şimdi ise adınıu hatırlamadığım bir müzede bu ceset herkesin ziyaretine açılmış vaziyette dileyen o cesedi dolayısıyla Tutankamonun yüzünü görebilir. Bu kısa bilgiyi verdikten sonra anlatmak istediğim ve bugünün durumlarına ters düşen ve belkide kimimizin nasıl olur bu gerçekten ilginçmiş diyeceği türden bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum... Tutankamon ölünce,artık kocasının ölümüyle yanlız kalan prenses eşi O zamanın Hitit Kralı Şuppeliluma'ya bir mektup yazar be mektubunda: ''Kocam Tutankamon öldü.Ben bu sebeb yüzünden yanlız kaldım.Sen meşhur Hitit Kralısın.Seninde çok oğlun var.Bana o oğullarından birini gönder,o benim kocam olsun.Ülkemin kralı olsun...''der. Bu mektup üzerine Hitit Kralı Mısır Kraliçesi'nin bu teklifini görüşmek üzere PANKUS denilen meclisini toplar ve bu teklifin görüşülmesini ister,bu teklif tartışılır ve sonuçta kraliçeye bu teklifinde samimi olup olmadığını tekrar sormak ve teyit etmek için ona bir elçi gönderilmesine karar verilir. Kraliçe bu elçiye isteğini gene tekrar ettiği gibi Hitit Kralına şöyle bir mektupta gönderir: ''Heralde benim normal ve sıradan bir mısırlı ile evlenmemi beklemiyorsun.Çünkü biz önemli bir hanedanız.'' Bunun üzerine Hitit Kralı bir oğlunu Mısır Kraliçesine damat olarak Mısıra gönderir.Ama bu damat adayı şu an bilinmeyen bir nedenle Mısır topraklarında evlenemeden öldürülür. Kraliçede bu ölüm üzerine kendi devlet adamlarından biri olan bir rahiple evlenir...
NOT:Bu anlatılan hikaye uydurma olmayıp,mısırın devlet arşivlerine girmiş olan tabletlerinden okunmuştur...FİKİRLERİNİZİ PAYLAŞIN BENİMLE SEVGİLERİMLE