Şimdi Ara

Kime göre ahlak neye göre ahlak öğretisi. Kabulleri retleri.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
19
Cevap
0
Favori
1.012
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • "Dinin öğretilmesi. Bireysel seçim hakkı. Özgürlük sınırları." isimli konumuzda fikirlerimizi paylaşıyordum orada dile getirmiştim.

    "Kaldı ki bir de "Ahlak Bilgisi" bölümü var, bu başlı başına bir konu edilebilir. "

    Öyleyse kime göre ahlak neye göre ahlak? Toplumun hangi ölçütleri ahlak paydasında toplanabilir?



  • Bir de olayın içine "ahlaksızlık" kavramı giriyor ki tartışılması gereken en önemli noktalardan birisi de bu.
    Yasak olan her şey mi ahlaksızlıktır? Ahlaksızlık olarak anılan birtakım davranışlar belirli bir sınıf için kabuller içerisinde yorumlanabilir. Öyleyse bunun da bir sınırı yok değil mi?
  • Ahlak, bir insanı sürüye dahil eden her şeydir. Ahlak bir birimize dikte ettiğimiz kurallardır. Aralarında doğru olanları çoğunluktadır ancak ahlak bunu buyurur diye hep ona uymak tam bir koyun haline sokar sizi. Bir şeyi doğru olduğuna inandığınız için yapın, ahlak öyle dediği için değil. Belki daha az koyun olursunuz.

    -koyun olmaktan kaçamayacaklar değil mi olric?
    *toprak olduklarında efendimiz..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FrodonunNefsi -- 3 Ağustos 2011; 3:02:44 >
  • Kişilerin olaylara objektif bakması zordur. Subjektif bakmaya daha meyillidir. Toplumun çoğu da aynı tornadan çıktığı için, toplum da olaylara subjektif bakar. Sonuçta çoğunluğun dediği oluyor (Malesef).

    Bulunduğu toplum içinde dışlanmaktan, ayıplanmaktan korkmayan, tacizlere aldırmayabilenler ise birleşip kendi alt toplumlarını oluşturup kendi ahlak kurallarını oluşturabiliyorlar.

    Bir sınır olmalı mıdır? İnsan etrafındaki insanlardan sorumlu mudur? Sorumlu ise ne kadar sorumludur? İnsanları, mutsuz olmaları pahasına, üstlerinde baskı oluşturup aynı tornadan çıkmış hale mi getirmeliyiz?

    Yoksa her koyun kendi bacağından asılır diyip, ayıplamaktan vazgeçip, banane diyip etrafımızdaki insanları serbest mi bırakmalıyız?

    Yaradılanı, yaradandan ötürü hoş mu görmeliyiz? Yoksa bizim gibi düşünmeyeni, bizim gibi olmayanı asmalı mıyız?

    Malesef sürüden ayrılan koyun, doğduğu diyarı terketmek zorunda bırakılıyor. Mantıklı olup olmaması farketmeden malesef çoğunluğun dediği oluyor. Keşke sürü yerine daha çok birey olabilsek.




  • Ahlak kuralları inaçlar üzerinden şekillenir.
    Öyleyse herkes inandığı dinin ahlak kurallarına bağlı kalmakla yükümlüdür. Ya da değildir. Kendilerinin bileceği iş.
    Ancak ahlak kuralları maddeler halinde sıralanmış yasalar gibi baştan aşağı tüm topluma dikte edilemez.
    Herkes kendi ahlakını tartsın bir zahmet.
  • Ahlak görecelidir..Aslına bakarsanız ahlak dediğimiz olgu bireyin kültürü sonucu kişilerin doğru ve yanlış buldukları şeylerdir..Ahlakla ilgili herkesin çıkartacağı tek şey kendi değer yargılarına göre diğer insanları yadırgamamaktır..
  • herkesin kendi ahlağı vardır, yani ahlaksız insan yoktur. Bana göre senin yaptığın ahlaksızlıktır ama bu senin için ahlaklı bir davranıştır.

    Genelde ihanet , sadakatsizlik gibi şeyler tüm insanlık tarafından hoş karşılanmayan şeylerdir.Bunlar da küresel ahlak mı oluyor ki şimdi, anlamadım ben?
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Friedrich Nietzsche---böyle buyurdu zerdüşt

    ahlak kavramı bizi o kadar sarmış sarmalamış ki hakkında yorum yaparken bile onun dışına çıkamıyoruz.Çok değişik, beyninizde kıvılcımlar fırlatacak fikirler istiyorsanız bu kitaptaki ahlak kavramını okuyun.görün bakın ahlak ahlaksızlıkla ne kadar güzel anlatılıyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Katıksız Manyak!

    herkesin kendi ahlağı vardır, yani ahlaksız insan yoktur. Bana göre senin yaptığın ahlaksızlıktır ama bu senin için ahlaklı bir davranıştır.

    Genelde ihanet , sadakatsizlik gibi şeyler tüm insanlık tarafından hoş karşılanmayan şeylerdir.Bunlar da küresel ahlak mı oluyor ki şimdi, anlamadım ben?


    Ahlak kavramı iyilik ve kötülük üstüne kurulmamış mıdır? Eğer kurulmuşsa;
    Ben iyilik ve kötülük gibi kavramlara bir anlam yükleyememişsem ,bana göre sadece var olan ve var olmayan vardır dersem ben ahlaksız bir insan olmaz mıyım?
  • Evrensel ahlak yoktur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ©hessmaste®

    Evrensel ahlak yoktur.



    Evrensel ahlak yoktur dediniz ama dünyanın üzerinde insan öldürmenin ya da hırsızlık yapılmasının hoş görüldüğü bir yer de yok. Bu hatalı davranışlar ahlaksızlık olarak lanse edilmiyor mu?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ömer

    quote:

    Orijinalden alıntı: ©hessmaste®

    Evrensel ahlak yoktur.



    Evrensel ahlak yoktur dediniz ama dünyanın üzerinde insan öldürmenin ya da hırsızlık yapılmasının hoş görüldüğü bir yer de yok. Bu hatalı davranışlar ahlaksızlık olarak lanse edilmiyor mu?


    İnsan öldürmek her zaman ahlaksızlık olarak görülmüyor maalesef, savaşlar çıkıyor ve idam cezaları oluyor. Öldürmek cesaret ve onur kavramlarıyla ilişkilendirilebiliyor. Savaşta öldürünce madalya kazanıyor ödüllendiriliyorsun. Açlıktan dolayı veya kendini savunma amaçlı öldürmek de yine ahlaksızlık olarak görülmüyor.
    Bu konuda belki de en güzel örnek kölelik kavramı. Dinlerde bile yasaklanmayan ve zamanında belkide kölelerin kendileri tarafından bile çok doğal karşılanan bir kavramın bugünkü durumunu görüyoruz. En azından eski tip kölelik kalmadı.
    Başka bir örnek, toplumumuzda eşlerin birbirini aldatması ahlaksızlık olarak karşılanırken başka bir toplumda birinin eşlerinin en güzelini misafirine sunması o toplum için normal olabiliyor.
    Kısacası bir davranışı tüm zamanlarda ve tüm durumlarda aynı karşılanmasını bekleyemeyiz, mutlak iyi veya mutlak kötü bir davranış yoktur. Bana göre en iyi karar her davranışın o duruma göre sonucunu hesaplayarak alınır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ::cc:: -- 3 Ağustos 2011; 23:15:04 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ::cc::

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ömer

    quote:

    Orijinalden alıntı: ©hessmaste®

    Evrensel ahlak yoktur.



    Evrensel ahlak yoktur dediniz ama dünyanın üzerinde insan öldürmenin ya da hırsızlık yapılmasının hoş görüldüğü bir yer de yok. Bu hatalı davranışlar ahlaksızlık olarak lanse edilmiyor mu?


    İnsan öldürmek her zaman ahlaksızlık olarak görülmüyor maalesef, savaşlar çıkıyor ve idam cezaları oluyor. Öldürmek cesaret ve onur kavramlarıyla ilişkilendirilebiliyor. Savaşta öldürünce madalya kazanıyor ödüllendiriliyorsun. Açlıktan dolayı veya kendini savunma amaçlı öldürmek de yine ahlaksızlık olarak görülmüyor.
    Bu konuda belki de en güzel örnek kölelik kavramı. Dinlerde bile yasaklanmayan ve zamanında belkide kölelerin kendileri tarafından bile çok doğal karşılanan bir kavramın bugünkü durumunu görüyoruz. En azından eski tip kölelik kalmadı.
    Başka bir örnek, toplumumuzda eşlerin birbirini aldatması ahlaksızlık olarak karşılanırken başka bir toplumda birinin eşlerinin en güzelini misafirine sunması o toplum için normal olabiliyor.
    Kısacası bir davranışı tüm zamanlarda ve tüm durumlarda aynı karşılanmasını bekleyemeyiz, mutlak iyi veya mutlak kötü bir davranış yoktur. Bana göre en iyi karar her davranışın o duruma göre sonucunu hesaplayarak alınır.


    Orada açıklama yapmalıydım evet, bahsettiğiniz özel durumlar da tartışılabilir ama onların dışında suçsuz olan insanların gereksiz yere öldürülmesi, cinayet tabanında düşünüldüğünde ahlaksızlık değil midir? Islah, ceza, hüküm evleri vs. bu ahlaksızlıkların giderilmesi amacıyla hizmet etmiyorlar mı?




  • Ahlak, bir topluluğu bir arada tutabilecek güçlü bir bağlayıcı unsurdur. Fakat, aynı ahlak zaman içerisinde egemenlerin yönetim aracına dönüşmüştür. İşte bu yüzden, mevcudî yönetimleri incelerseniz, her yönetimin kendi resmi ideolojisine göre bir ahlak biçimini benimsediğini görebilirsiniz. Kimi yönetimlerde ahlak, ticaret serbestisi ve mülkiyet hakkı orijinlidir; bu hususun benimsenen ahlak ilkelerinin genelinde bir tezahürünü görebilirsiniz. Hatta Hollywood sinemasının en klişe repliklerindendir "Burası özgür bir ülke" ve "Mülkümü terketmezsen polis çağırırım" cümleleri. Kimi yönetimlerde emek kavramı her şeyin üzerindedir; işte bu sebeple ticarî girişimcilik, hırsızlık gibi örfî ahlak ilkelerinde de lanetlenmiş bir suçla karşılık bulur. Kimi yönetimlerde örfî ahlak sistemi uygulanır; böyle yönetimler çoğunlukla resmi ideolojiden bağımsız yaşayan toplum bireylerinden müteşekkildir. Örfî yönetimlerin referans kaynağı "töre"dir. Töre, tarihsel bir devinime sahip yazılı olmayan kurallar bütünüdür. Töre, kimi zaman dinî öğretilerden beslenir, kimi zaman dönemin yaşam şartlarına göre benimsenmiş yaşayış tarzlarından kazanılan tecrübelerden.

    Yazılı kurallar çoğu zaman toplumda karşılık bulmaz, zira insan maddi bir canlı oluşunun yanı sıra manevi ihtiyaçlarını da karşılamak zorunda olan bir canlıdır. Bir insana "Kural bu, buna göre yaşayacaksın, yoksa cezalandırılırsın" derseniz işin ceza boyutu elbette o insan için caydırıcı bir etki yaratır. Fakat, bu yazılı kuralınızı basit bir empatik açıklama ile harmanlarsanız ya da toplumun inandığı dinî öğretilerden faydalanırsanız, vereceğiniz uyarı daha caydırıcı olacaktır. Örneğin; "Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma" öğretisi, "Canlılara zarar verenler kanunlar çerçevesinde cezalandırılacaktır" uyarısından daha caydırıcıdır çoğu zaman. Çünkü insanı düşünmeye iter ve bu husus üzerinde düşünen insan çoğu zaman bahsi geçen öğretinin insanîliğini farkeder. Çoğu insan için insanî olan, doğrudur.

    Ama günümüz toplumlarını incelediğimiz zaman, ahlakî empozisyonların tam anlamıyla başarılı olduğu söyleyemeyiz. Empozisyona maruz bırakılmış toplum bireylerinin bir kısmı sürüden ayrılabiliyor. Böyle durumlarda sözlü ahlak ilkeleri yetersiz kalıyor ve toplumun geri kalanına gözdağı vermek amacıyla yazılı kurallar ağırlaştırılıyor. Yazılı kurallar ağırlaştırıldıkça, çoğu zaman sürü bozulmuyor. Fakat bazen ihlâller artıyor, artan ihlâller rutinleştiğinde ihtilâller meydana geliyor. İhtilâller yeni yönetimleri meydana getiriyor ve yeni yönetimler de kendi ahlak sistemlerini inşa etmeye başlıyorlar. Devinimlerin bu yönde olduğunu düşünüyorum...




  • Ahlak dinler var olmadanda vardı..
    Düz mantıkla "dinli" bir ülke de ahlaksızlıgın olmaması gerekmektedir.
    Ama suudi arabistan gibi müslümanlıgı başkenti sayılacak bir ülke de sübyancılıgın ve çok eşligin revaçta oldugunu görmekteyiz.
  • Her toplumun kültürüne, sosyal yaşamına ve bulunduğu coğrafyaya bağlı olarak kendine has bir ahlak yapısı vardır.Bu yüzden evrensel ahlak diye birşeyden bahsedemeyiz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: CfgMaster


    quote:

    Orijinalden alıntı: Katıksız Manyak!

    herkesin kendi ahlağı vardır, yani ahlaksız insan yoktur. Bana göre senin yaptığın ahlaksızlıktır ama bu senin için ahlaklı bir davranıştır.

    Genelde ihanet , sadakatsizlik gibi şeyler tüm insanlık tarafından hoş karşılanmayan şeylerdir.Bunlar da küresel ahlak mı oluyor ki şimdi, anlamadım ben?


    Ahlak kavramı iyilik ve kötülük üstüne kurulmamış mıdır? Eğer kurulmuşsa;
    Ben iyilik ve kötülük gibi kavramlara bir anlam yükleyememişsem ,bana göre sadece var olan ve var olmayan vardır dersem ben ahlaksız bir insan olmaz mıyım?


    İyilik ve kötülük ikinci yahut üçüncü planda kalır. Ahlak dediğimiz olayın temelinde korunma ihtiyacı ve çıkarcılık yatar bence(en azından ben kendimi tarafsızca yorumlamaya çalıştığımda böyle olduğumu gördüm). yani yaptığın şeyin iyi mi yoksa kötü mü olduğunu anlamasan bile, o kuralları öğrenip uygulamaya başlarsın. şöyle açıklayabilirim sanırsam ;

    Diyelim ki sen yaşadığın topluluğun ahlak kurallarına uyan, düzgün birisin, bense bu kuralları uymayan kafama göre yaşayan biriyim, ikimiz arasında çıkacak bir tartışmada ben kesinlikle haklı bile olsam , topluluğun ahlak kurallarına uyduğun için topluluk seni koruyacak, ve beni harcayacaktır.



    Ayrıca aklıma takılan konu şu ki, biz insan öldürmeyi ahlaksızlık olarak görüyoruz bugün, ancak eskiden başka kabilelerin insanlarını esir alıp, onları serberst bıraktıktan sonra avlayan kabilelerin olduğunu duymuştum. Şimdi ise biz insan öldürmeyi ahlaksızlık olarak görüyoruz?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Katıksız Manyak! -- 4 Ağustos 2011; 6:34:38 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ynscn1903

    Ahlak dinler var olmadanda vardı..
    Düz mantıkla "dinli" bir ülke de ahlaksızlıgın olmaması gerekmektedir.
    Ama suudi arabistan gibi müslümanlıgı başkenti sayılacak bir ülke de sübyancılıgın ve çok eşligin revaçta oldugunu görmekteyiz.


    Evet bu noktada yazdıklarınızın sadece ilk satırlarına katılıyorum.

    Ayrıca Ömer Abi sizce Ahlak bilgi olarakmı alınıyor yoksa bazı yetilerle kazanılıyormu bence bu bir ayrıntı....
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Katıksız Manyak!


    quote:

    Orijinalden alıntı: CfgMaster


    quote:

    Orijinalden alıntı: Katıksız Manyak!

    herkesin kendi ahlağı vardır, yani ahlaksız insan yoktur. Bana göre senin yaptığın ahlaksızlıktır ama bu senin için ahlaklı bir davranıştır.

    Genelde ihanet , sadakatsizlik gibi şeyler tüm insanlık tarafından hoş karşılanmayan şeylerdir.Bunlar da küresel ahlak mı oluyor ki şimdi, anlamadım ben?


    Ahlak kavramı iyilik ve kötülük üstüne kurulmamış mıdır? Eğer kurulmuşsa;
    Ben iyilik ve kötülük gibi kavramlara bir anlam yükleyememişsem ,bana göre sadece var olan ve var olmayan vardır dersem ben ahlaksız bir insan olmaz mıyım?


    İyilik ve kötülük ikinci yahut üçüncü planda kalır. Ahlak dediğimiz olayın temelinde korunma ihtiyacı ve çıkarcılık yatar bence(en azından ben kendimi tarafsızca yorumlamaya çalıştığımda böyle olduğumu gördüm). yani yaptığın şeyin iyi mi yoksa kötü mü olduğunu anlamasan bile, o kuralları öğrenip uygulamaya başlarsın. şöyle açıklayabilirim sanırsam ;

    Diyelim ki sen yaşadığın topluluğun ahlak kurallarına uyan, düzgün birisin, bense bu kuralları uymayan kafama göre yaşayan biriyim, ikimiz arasında çıkacak bir tartışmada ben kesinlikle haklı bile olsam , topluluğun ahlak kurallarına uyduğun için topluluk seni koruyacak, ve beni harcayacaktır.



    Ayrıca aklıma takılan konu şu ki, biz insan öldürmeyi ahlaksızlık olarak görüyoruz bugün, ancak eskiden başka kabilelerin insanlarını esir alıp, onları serberst bıraktıktan sonra avlayan kabilelerin olduğunu duymuştum. Şimdi ise biz insan öldürmeyi ahlaksızlık olarak görüyoruz?




    Şahsen ahlakın temellerinin iyilik,kötülük,doğru ve yanlış olduğunu savunuyorum.Eğer bir topluma göre ahlaklı bir insansanız iyi bir şeyler yapıyorsunuzdur.(Tabi toplumun ahlak anlayışına göre)Ama dünya üzerinde binlerce farklı iyi ve kötü ,doğru ve yanlış anlayışı var.Bu yüzden evrensel bir doğru ve yanlış ya da iyilik ve kötülük anlayışının olmadığını savunuyorum o yüzden benim için doğru bir şey yoktur, benim için kötü bir şey yoktur.Benim için sadece var olan ve var olmayan vardır.Ben bir eylem gerçekleştiririm, yaptığım eylemi iyi ve kötü olarak değerlendirmem sadece eylemi yaptığımı bilirim.
    Ben ahlakın temellerini buna dayandırdığım için ben ahlaksız bir insanım.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.