Şimdi Ara

Kader Sırrı (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
142
Cevap
0
Favori
2.387
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • "Deniz feneriyim ben.

    Soğuk uzaklıkların aşina yakasından tutuyorum sessizce. 

    Kederli hasretlerin avuç içlerine köz düşürüyorum ince ince.

    Kara ile denizin dudakları arasında tekrarlanan bilmeceyim.

    Belki şairin arayıp durduğu, bir türlü bulamadığı son hece."


    İnsanın bir sır olduğunu, nefsime bakınca görüyorum. Rabbimin gerçekten hayret verici işleri var... Ben bile beni bilmezken, kendi hayatımda dahi bir söz hakkım yokken; ...

    istemsizce, çaresizce, aslında ara sıra tepki de göstererek bir mürşid bekliyorum içten içte...

    ALLAH nasip ederse ülke değiştirmeye iyice odaklandım. Belki de tam tersi, kader sırrınca; kaderin peşinden yürüyüp gidiyoruzdur.

    Arapça öğrenmeye ağırlık veriyorum bugünlerde. Elhamdülillah daha iyi anlamak nasip oluyor. Gitmem gerekli sanki, Allahualem.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kader Sırrı -- 14 Ocak 2024; 13:1:45 >




  • "Âh ! dedi. Balıklar bile pîrleri, velîleri tanıyor. İlahi dergâhtan kovulan kişiye yûh olsun."



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kader Sırrı -- 17 Ocak 2024; 12:32:9 >
  • "Kanadı kırık kuş merhamet ister..."
    Zülcenaheyn-İki Kanatlı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kader Sırrı -- 20 Ocak 2024; 12:12:17 >
  • Kader derin denizdir
  • Alıntı

    metni:
    “Aklını başına al; ömür güneşi batmak üzere!• Kendine gel ey yolcu! Kendine gel! Akşam oldu; ömür güneşi batmak üzere... • Gücün kuvvetin varken; şu iki günceğizde olsun cömertlikte bulun, iyi işler yap... • Elde kalan bu kadarcık tohumu, yani ömrünün geriye kalan son senelerini iyi ek, iyi harca da; şu iki nefeslik ömürden uzun bir ömür elde edesin... • Çok kıymetli olan bu ömür kandili sönmeden aklını başına al da, fitilini düzelt, çabucak yağını koy, yani iyi işler yaparak son günlerini amel ve ibadetle geçir, gönül kandilini uyandır.”• Aklını başına al da; bu işi yarına bırakma. Nice yarınlar geldi geçti. Hemen tövbe ve istiğfar ile işe başla ki, ekin mevsimi, iyilik günleri büsbütün geçmesin. • Öğüdümü dinle, beden güçlü bir bağdır. Bizi iyilikten alıkor. Hakk yolunda sana engel olur. Yenileşmek, kendini tamir etmek istiyorsan, eskiyi çıkar at; bedene ait isteklerden vazgeç; rûhanî zevkleri, mânevî heyecanları ara. ”


    Mesnevi:1265/1270. beyit





  • "Fakat o, sarp yokuşa atılmadı.

    O sarp yokuş nedir, bilir misin?"


    (Beled Suresi)

  • Tesadüf sahiden yoktu. Nefsimizin durumuna göre, Rabbimizin bize eğitim için hazırladığı yerlerden/hayatlardan/insanlardan geçiyor, yolculuk yapıyorduk.
    Bulunduğumuz yerin bir amacı vardı. Amaçsız görünse dahi bir amacı vardı. Karşımıza çıkan insanlarda bizim için eğitimler gizliydi. OKUmak, görmek, görerek yaşamak mühimdi. Eğitimde olduğumuzu fark edince, ne kadar zorlu da olsa tadarak yaşama evresine geçiyordunuz.

    Nefsi Emmare-Gafletten Uyan !
    Tesadüf yoktu ve de hiç olmadı !


    Alıntı

    metni:

    “Kendisinde bulunan hayrın ve şerrin meydana çıkması için her şeyin imtihan edilmesi"• Nurdan bir tavan gibi olan gökyüzüne bir kere bakmayı yeter bulma, tekrar tekrar bak! Orada bir yarık, bir noksan görebilir misin?
    (Bu beyitlerde Mülk Sûresi'nin şu anlamda olan 3-4. ayetlerine işaret edilmektedir:"Allah öyle büyük bir yaratıcıdır ki; birbiri üstüne olarak yedi kat gökleri yarattı. Allah'ın gökleri yaratışında bir kusur, bir ayıp gösteremezsin. Gözünü göklere doğru çevir, bak ki; orada bir yarık, bir noksan görebilir misin? Tekrar tekrar gözünü çevir de bak ki; gözün ayıp bulmaktan uzak ve göklere bakmaktan yorgun ve bitkin bir halde sana döner."
    • Madem Allah sana; "Tekrar tekrar bak!" diye emretti, sen de bu gökyüzüne; yıldızlarla süslenmiş bu nûrlu tavana, kusur bulmak isteyen ve noksanlık arayan bir kişi gibi, tekrar tekrar bak!
    • Yıldızlarla süslenmiş gökyüzüne defalarca baktığın gibi şu yeryüzüne, şu kara toprağa görmek, bilmek; güzelliğini, özelliklerini anlayıp beğenmek için ne kadar çok bakmak gerekiyor?
    • Yeryüzünün saf olanını tortusundan, iyisini kötüsünden, temizini kirlisinden ayırt edebilmek için, ne kadar çok uğraşmak, kendini zorlamak lâzımdır?
    • Yeryüzünün başına gelenleri bir düşün: Kış mevsiminin ve sonbaharın imtihanları, yazın kavurucu sıcağı, sonra Allah'ın merhameti gereği can bağışlar gibi kara toprağı dirilten ilkbahar... • Rüzgârlar, bulutlar, yağmurlar, şimşekler hep bu gelip geçici şeyler toprağı uyandırmak, içindeki tohumların yetişip başkaldırmalarını, meydana gelmelerini sağlamak içindir.
    • Boz renkli toprağın cebinde la'l gibi, taş gibi değerli değersiz ne varsa hepsini meydana çıkarması içindir.
    • Şu gamlı, kederli, suratı asık toprak; Allah'ın hazînesinden, kerem deryasından her ne çaldı ise, her neyi koynunda sakladı ise...
    • Takdir polisi ona; "Doğru söyle, ne çaldın, ne götürdün; onları birer birer açıkla.." der.
    • Hırsız, yani toprak; "Hiç bir şey almadım, hiç bir şey çalmadım." der. Polis onun bu sözüne inanmaz, onu sımsıkı yakalar, çekiştirir durur.
    • Polis ona bazen şeker gibi tatlı sözler söyler, bazen onu asar, ona en kötü işkenceleri yapar.
    Böylece; kahırla lûtuf arasında, korku ile ümit ateşinin tesiri ile toprağın koynunda gizlediği Hakk'ın lutuf hazînesinden” “çalınmış şeyler, çeşitli bitkiler, meyveler, çeşitli madenler halinde meydana çıkar.
    • O bahar mevsimleri Hakk polisinin lûtfudur, ihsanıdır. Sonbaharlar da yine Hakk'ın toprağı ürkütmesi, korkutması, hırpalamasıdır.
    • Kış mevsimi ise toprağın mânevî olarak çarmıha gerilişidir. Sanki ona; "Ey gizli hırsız, meydana çık!" denmektedir.
    • Hakk yolunda olup nefsi ile savaşan kişinin de zaman olur gönlü ferahlar, zaman olur daralır, derde düşer, şüphelerle kıvranır.
    • Çünkü su ve balçıktan yaratılmış olan bedenlerimiz, can ışıklarını inkar eder; o ışıkların hırsızıdır.
    • Bu yüzdendir ki, Hakk teâla harareti, soğuğu, ağrıyı, sızıyı, hastalığı, derdi bizim bedenlerimize yüklemiştir.
    • Korku, açlık, mal noksanlığı, sakatlık; bütün bunlar değerli, geçer akça olan "can"ın meydana çıkması içindir.
    • Bu korkutmalar, bu vaadler, hep birbirine karışmış iyi ile kötünün ayırdedilmesi içindir.
    • Hakk ile batılı birbirine karıştırmışlar, iyi kişilerle kötü kişileri bu dünyada bir arada yaşatmışlardır.
    • Hakikatler yolunda imtihanlar geçirmiş seçkin bir mihenk gerek ki...
    • Bu hileleri ayırt etsin de iş başarmaya, tedbirler almaya bir kanun koysun.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kader Sırrı -- 1 Şubat 2024; 8:11:40 >




  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.