Şimdi Ara

Justinianus'a Dair Bir Köşe Yazısındaki Hatalara Düzeltmeler

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
330
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
1 oy
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Köşe yazısı İlber Ortaylı'ya ait ama sanırım yaşlanmış olmalı, bazı çok bariz hatalar veya özensizlikler mevcut:


    Alıntı

    metni:
    Ancak kendisinden sonra, İmparator Valens devrinde, İstanbul, Trakya’nın sularını su kemerleri (aquaductus) sayesinde kullanabilmiştir. Bu, şehrin sağlığı bakımından çok önemlidir. 


    Valens Iustinianus'tan çok önce, sonra değil. Hem de az buz değil; aralarında aşağı yukarı bir buçuk asır var diyebiliriz. Esasında bu kemerlerin yapımı Büyük (Magnus) olarak anılan I.Konstantin döneminde başlamıştır ve halef oğulları ve Julian ve Jovian iktidarlarında devam etmiştir. İmparatorluğun doğu yarısından o zamanlar sorumlu olan Valens devrinde tamamlandığı için Valens Kemeri adını almıştır (İstanbul'daki Bozdoğan Kemeri).


    Alıntı

    metni:
    Şunu da belirtmek gerekir; kendisinden önce, İmparator Theodosius devrinde, Yenikapı ile Unkapanı arasındaki Konstantin surları genişlemiştir. Yeni çıkan saha bugünkü İstanbul surlarına kadar uzanıyordu. Bu aradaki boşlukta şehrin bostanları, Khora gibi manastırlar, Yerebatan Sarnıcı dışında açık hava sarnıçları yer alıyordu. 


    Bu doğru ama hangi Theodosius, bu açık değil. Söz konusu olan II.Theodosius. Yalnızca Theodosius demek geç Roma-Bizans ve geç antikite tarihine yabancı olmayan birisi için sıkıntı değil ama umuma açık köşe yazısında belirtmekte fayda var.


    Özellikle bir önceki hatayı yaptıysan hangi Theodosius olduğunu net belirtmemen iyicene şüphe uyandıracaktır. Ayrıca genelde yalnızca Theodosius yazıldı mı Büyük Theodosius olarak bilinen ilk Theodosius kastedilir. Surların genişlediği bilgisi doğru (Theodosyan Surları, Teichos Theodosiakon, Konstantinopolis Surları ya da İstanbul tarihi yarım adadaki surlar olarak da geçer).


    Alıntı

    metni:
    Justinianus çok uzun bir hükümdarlık devri yaşamıştır. Justinianus, İspanya’yı fethetti, İtalya’yı yeniden aldı, Batı Roma’nın topraklarını Doğu Roma’ya kattı. Perslerle ve Sasanilerle mücadelesi tamamen İpek Yolu’nun kontrolü üzerinedir. İşte burada Justinianus tarihimiz bakımından çok önemlidir. Devletimizin yazılı diplomasi tarihinde Justinianus devri son derece mühimdir. İpek Yolu Bizans dünyasına, onun bu politikaları ve Türklerle kurduğu ilişkiler sayesinde girmiştir.


    Iustinianus klasik geç Roma İmparatorluğu'nun batı yarısının kontrolü kaybedilmiş topraklarının tamamını hiçbir zaman fethedemedi. Generali Belisarius'un askeri operasyonlarında İtalya, İspanya ve Kuzey Afrika'da kontrolü sağlaması elbette bu yönde bir adımdı ama batı yarısını tekrardan fethedilmiş görmek için Galya ve Britanya'ya karşılık düşen alanı dikkate almayıp yalnızca İtalya'nın ve çevresindeki Akdeniz'in kontrolünü yeterli görmelisiniz, ki bu da neden öyle olduğunu açıkladığım gibi tartışmalı.


    Roma temelde bir Akdeniz gücü (Mare Nostrum) olup Akdeniz'le tanımlanan ve alameti farikalarından birisi olan devasa bir deniz lojistik hizmet sistemine (Annona ya da Cura Annonae) sahip bir devletti ama elbette imparatorluk dediğimiz bundan fazlasıydı. Iustinianus imparatorluğun batı tarafındaki Annona mekanizmasının arta kalan unsurlarını veya Roma şehrini elde ettiyse bile bu imparatorluğun batı yarısını tamamen geri alabildiği anlamına gelmiyor. Galya, Britanya hatta İtalya ve İspanya'nın bazı kısımları Iustinianus ve onun Roma birlikleri ve bürokrasisinin kontrolünün dışında kalmıştır.


    İpek Yolu ile ilgili söyledikleri de - en azından kısmen - yanlıştır. Roma-Bizans - bölgedeki her büyük hegemonik tarihsel güç gibi - İpek Yolu'na ve kontrol edilmesine her zaman meraklıydı; bu merak Iustinianus'tan çok öncesine gitmekte.


    Iustinianus'tan çok önce Roma-Bizans İpek Yolu'nun kontrolü için İran'da - ve öncesinde Anadolu'da - konuşlanmış Aryan, Ermeni veya Helenistik devletler ve sülalelerle asırlar boyunca mücadele etmiştir. İpek Yolu da Roma dünyasına Iustinianus'tan asırlar önce girmiştir. Roma dünyasının zenginliğinin dayanaklarından birisi de zaten bu imparatorluğun - ta Cumhuriyet devrinden başlayarak - İpek Yolu'nun batıda kalan kısmına nüfuz edebilmesidir. Artık daha çok doğuda varlık gösteren bir devlet ve imparatorluk olarak Roma'nın Bizans fazındaki zenginliği de bu mirasın bir devamıdır.


    Alıntı

    metni:
    HEPİMİZ Justinianus’u Bizans imparatoru diye biliriz; Roma imparatorlarının sonuncusu ve en devamlı olanıdır.


    Burada neyin kastedildiği açık değil ve İlber Ortaylı Bizans dönemini doğrudan Roma'nın devamı addeden kendi söylemleriyle biraz çelişiyor. Ortaylı burada klasik anlamda Iustinianus'un "son Roma imparatoru" olmasından söz ediyor olmalı.


    Yani... Bu tartışmaya çok açık. Atina'daki "pagan" Akademi'yi kapatan fanatik Hıristiyan bir Roma imparatoru olarak Iustinianus'un Klasik Roma yerine Bizans Roması çizgisine daha uygun düştüğü iddia edilebilir. Klasik bir Roma imparatoru "politeist", "klasik dinden" ve daha "antikite kültürlü" olacağı için yükselen Hıristiyanlığa ters biçimde Hıristiyanlıktan açıkça çıkıp yadsıdığı, Hıristiyanlık karşıtı politikalar izlediği ve Hıristiyanlık öncesi eski dinin uygulamalarını desteklediği için Dönek (Apostata) olarak bilinen Julianus'a son Roma imparatoru demek çok daha makul olabilir, Julianus Justinianus kadar devamlı olmasa da öyledir ("klasik din" yani "religio" terimiyle kastım, Roma-Yunan çok ilahçılığı ve bu dinin felsefi ayar yermiş daha elit ve daha entelektüel neo-Platonik ya da Stoik tek yüce tanrı eğilimli versiyonlarıdır).



    Justinianus son Roma imparatoru olmaktan ziyade imparatorluğun Latin hukuk ve devlet mirasında ve bunun imparatorluğun Yunan yüzüne ve devamında modern Avrupa'nın geleneğine yerleşmesinde devasa bir yere sahiptir. Klasik anlamda son Roma imparatoru Justinianus'tan ziyade bahsettiğim üzere kendisinden çok önce hüküm sürmüş son klasik tarz imparator olan Julianus'tur. "Bizans" anlamında ve bağlamında son Roma imparatoru ise elbette 1453'te şehri savunurken teslim olmayı reddedip ölen XI.Konstantin Palaiologos'tur (tipik bir Romalı kahraman ölümü zaten bu).


    Alıntı

    metni:
    Hepimiz onu Hıristiyan imparatorların halefi olarak tanırız; aslında ilki sayılması gerekir.


    Ortaylı umarım zaman makinesine düşmesin ve I.Theodosius gibi imparatorlar bu dediğini duymasın. Düpedüz saçmalık/yanlış bu dediği. Uzun uzun tartışmayacağım. Bazısının samimiyetleri şüpheli olsa da Justinianus'tan önce bir sürü Hıristiyan imparator mevcut.


    Alıntı

    metni:
    Konstantin’in gerçekten ne derece imanlı bir Hıristiyan olduğu da belli değildir. Aryan mezhebine daha yakındı; yani Hz. İsa ve Hz. Meryem’in konumunu bugünkünden farklı şekilde telakki ederdi. İznik Konsülü’nü toplayarak, bundan tam 1700 yıl önce Hıristiyanlığın bugünkü akideleriyle değil, fakat sloganları ve esasıyla kurulmasına yardım etti.


    Aryan mezhebine yakınlık daha çok oğullarından birisi olan II.Constantius'la mevzu bahis olmakta ama esasında onun da mezhebi tam açık-kesin değildir. Açık olan şey II.Constantius, I.Valentinianus, I.Anastasius gibi birçok Hıristiyan addedilmesi gereken Roma imparatorunun dini konularda görece ılımlı ve hoşgörülü kimseler oluşlarıdır. Bu hem kişisel sebepler ve karakterle ilişkili olduğu gibi Hıristiyanlığın yükselişi sırasında aslında halen çok dinli, çok ilahlı, çok hizipli bir imparatorlukta siyasi kaygılar ve teşviklerle ilişkilidir. En basitinden Hıristiyanlık kendi içinde bir bütün değildi. Hıristiyan mezhepler ve hizipler arasında imparatorluğu kontrol etme en azından alınan kararları etkileme konusunda kıyasıya bir rekabet ve çekişme vardı. Hıristiyanlar hatta kuvvetli bir olasılık dahilinde klasik dinden kimselerden çok yaşadıkları - bilhassa İsa'nın doğasının nasıl yorumlanacağına dair - mezhep kavgalarında Hıristiyan öldürmüş olabilir. Hıristiyanlar açısından İsa'ya dair yanlış yorumlar ve inançlar tanrısal hakikatten sapış ve İsa'nın vadettiğine inanılan ilahi kurtuluştan tasfiye edilme anlamına geliyordu.


    Tabii özellikle böyle rekabetçi ve amansız bir ortamda herkesin hükümdarlığa soyunabileceği "Cumhuriyetçi/Kamucu" ideolojiye sahip bir monarşi (Latince Res Publica) olarak Roma İmparatorluğu'nda bir Roma imparatoru olmak ve tacı (corona, diadem) muhafaza etmek kolay değildi. O sebeple imparatorlar siyasi sebeplerle dini konularda samimiyetlerinden ve gerçek görüşlerinden bağımsız birçok - politik - tutum takınmışlardır.


    I.Konstantin'in de şüphesiz Hıristiyanlık üzerinden siyasi bir gündemi vardı ama tarihsel kanıtlar Caesarealı Eusebius gibi kilise tarihçilerinin tüm propagandaları ve sattıkları - gökyüzünde ışıldayarak beliren haç gibi efsaneler - bir tarafa Hıristiyanlığa gerçekten - samimi inançlarla - meylettiğini göstermektedir. Aksi takdirde söz gelimi Konstantin oğullarını ve ailesini genel olarak Hıristiyan gözetmenlere emanet etmezdi.

    Mesela o bahsettiğim "dönek" Iulianus da Konstantin'in ailesindendi ve ailede bahsettiğim gibi I.Konstantin tarafından teşvik edilmiş bulunan Hıristiyan etkisi ve indoktrinizasyonunu yadsımıştır. Bu sebeple de Julianus Hıristiyanlar ve kendinden sonra gelen yorumcular tarafından dönek olarak damgalanmıştır. Ammianus Marcellinus gibi klasik dinden asker kökenli bir tarihçi ise Hıristiyan olmayıp klasik bir Roma imparatoru gibi hissettiren ve klasik dini yoğun bir çaba içerisinde canlandırmaya çalışan esas "son Roma imparatoru" Julianus'u göklere çıkarmıştır (Julianus da aslında tek tanrılı/en yüce ilahlı bir din anlayışına sahipti ama Hıristiyanlıktan doktrin ve tutum olarak ve ayrıca Hıristiyanlardan şahsi ve ailevi nedenlerle tiksiniyordu; bu tutum büyük tıp bilgini Galen gibi klasik antikitenin entelektüel figürlerinde rastlanmaktadır; Julianus da imparator olmasının yanı sıra yazdığı diyalogta eski dönemin imparatorlarına - Platon veya Cicero'nun tarihsel veya çağdaş karakterlerle yaptığı gibi - felsefi tartışmalar yaptırtan bir entelektüeldi).


    Justinianus | İlber Ortaylı Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler


    Bir tarihçinin uzman olduğu konularda konuşması ve diğer konularda susmasının önemini görüyoruz; İlber Ortaylı gibi çok birikimli ve donanımlı birisinin bile uzmanlık alanı dışında uzman gibi konuşmasının sakıncalarını görebiliyoruz. Uzman olduğumu iddia etmiyorum ama İlber Ortaylı maalesef gördüğüm kadarıyla artık "ahkam kesme" çizgisinde ve bunu ileri yaşına verdim.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >



    _____________________________
    We're beyond sympathy at this point, we're beyond humanity.




  • Geç dönem Roma tarihine ilgisi olanların, Youtube'taki Maiorianus isimli kanalı takip etmesini öneririm. İçeriği ve anlatımı süper:


    youtube
    This channel is dedicated to Julius Valerius Maiorianus, the hero emperor who almost managed to restore the Western Roman Empire. He truly deserves a channel with the goal to increase his legacy in order for his deeds to be remembered for all eternity. Therefore, in many videos, we shall explore the fascinating era of late Roman history. For Sponsorship Requests please visit: https://app.thoughtleaders.io/#/reserve?channelId=683350 IMPRESSUM Angaben gemäß §5 TMG Sebastian Todor c/o Block Services Stuttgarter Str. 106 70736 Fellbach Ust.-id: DE52957813045
    https://youtube.com/@maiorianus_sebastian?si=mEnoaGYuQkUwgYck


    Zaten Türkiye'nin bu halde olma sebeplerinden birisi, tarih eğitimindeki eksiklik. Tarih derslerinde, Anadolu tarihi MÖ 6. yy'daki Pers (Ahameniş) İmparatorluğu'yla bitirilip, MS 1071'de tekrar başlatılıyordu. Anadolu ve dünya tarihinin en önemli kısmı yok sayılıyordu 




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi False King -- 22 Kasım 2025; 19:25:13 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
    PS5 Pro | LG G4 OLED 65 | Samsung Q990C Soundbar | Creative SBX G6 + Beyerdynamic DT 990 Edition | Galaxy S23 Ultra




  • İnsan hayata bir kez geliyor gençlik yaşlılık bir kez yaşanıyor ne olacağını ne olacağımızı tecrübe etmedik daha , hata insana mahsus :)


    En azından yapay zeka ürünü olmadığı belli


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
  • False King kullanıcısına yanıt

    İngiliz Tarihçi J.B. Bury imparatorluğun batı tarafında doğu tarafının aksine yüksek askeri komuta maiyetinde (magister militum praesentalis) tek bir üstün komutanın (magister militum) bulunmasının bu komutanları imparatorluğun batı yarısından sorumlu imparatorlar karşısında çok güçlendirdiğini ve batı yarısındaki imparatorların - doğulu imparatorların tahtlarına tehdit teşkil edebilecek batılı muadilllerini zayıf tutmaya dönük müdahalelerini de not etmek gerekir - bu şekilde kuklalaştığını öne sürer. İmparator Maiorianus'un da Magister Militum'u Ricimer'in aleyhinde serpilmesini sağlayan böyle bir dinamiğin kurbanı olduğunu düşünüyorum.


    Bu kanal içerik olarak fena değil ama geç Roma tarihine dair biraz fazla muhafazakar kalan bir okuması var ve sesini kötü biçimde çarpıtıyor. Beni irite ediyor. İzleyemiyorum.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
    We're beyond sympathy at this point, we're beyond humanity.
  • Brother Tolga B kullanıcısına yanıt

    Aslında Ortaylı'nın bu yazısı maalesef internetteki popüler basmakalıp tarih içeriklerine benziyor ve yapay zekalar sık sık bu içerikleri çekiyorlar ve yanlış bilgileri olduğu gibi saçıyorlar. Yapay zekaların tarih konularındaki kısıtlığı eğitildikleri veriden vuku buluyor. Eğitildikleri verinin kalitesi düştükçe yapay zeka çıktıları da kalitesizleşiyor.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
    We're beyond sympathy at this point, we're beyond humanity.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.