Şimdi Ara

İtalya'da yüksek lisans yapıyorum. Soruları alalım.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
57
Cevap
18
Favori
20.832
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
10 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Üniversite: Politecnico di Milano
    Bölüm: Computer Science and Engineering
    Türkiyede lisans: Bahçeşehir Üniversitesi Yazılım Mühendisliği(3.49 ortalama) ve Elektrik-Elektronik'ten ÇAP terk

    Öncelikle not: Yurt dışı sevdalısı falan değilim. Her şey yolunda gider ve planlar değişmezse yüksek lisans bitince Türkiye'ye döneceğim.

    Şehir Milano, üniversitenin adından da anlaşılabileceği gibi. Milano bu arada İtalya'nın en büyük şehri. Roma daha büyüktür algısı varsa yanlış. En kalabalık olması şehrin kargaşa içinde olduğu anlamına da gelmiyor. Çok düzenli bir şehir ve böylesine büyük bir şehirde en ufak varoş mahalle olmaması da gerçekten ilginç. Türkiye'de hayal dahi edilemeyecek bir durum.

    Üniversite topuniversities.com 2018 verilerine göre:

    Genel sıralamada dünya 170.si


    Mühendislikte dünya 17.si


    Bilgisayar bilimlerinde dünya 44.sü


    Mimarlıkta dünya 9.su


    Sanat ve Dizaynda dünya 5.si


    Öncelikle gelebilecek olası soruları yanıtlayarak başlamak istiyorum.

    Nasıl başvurdum?

    İstanbul'da yurt dışı eğitim danışmanlık hizmeti veren kurumlar var. İsim vermek istemiyorum özelden soran olursa yanıtlarım. Çoğu kurum para alırken benim başvurduğum kurum yüksek lisans için para almıyor, lisans için de cüzzi bir miktar alıyor sanırım. Tabi bu durumlar yılına göre değişiklik gösterebilir. Bu kurumu ve üniversiteyi arkadaşlarımdan duymuştum. Aslında üniversitenin web sitesinden de kolaylıkla başvuruda bulunabiliyorsunuz ama bilmeyen için karışık tabi ki durum. Danışmanlık şirketi de gene sizin webden yapabileceğiniz işlemleri yapmakta. Size üniversitenin talep ettiği evrakları söylüyorlar. Hazırlayıp getiriyorsunuz. Onlar sisteme yüklüyor. Üniversite tamamen elektronik ortamdan yüklenen verileri kabul ediyor.

    Kimler kabul alabilir?

    Politecnico di Milano üniversitesi İtalya'nın en iyi üniversitesi. Uluslararası olma konusunda eksiklikleri olan bir üniversiteydi. Her geçen gün daha da yükseliyor. Ben başvururken istediği taban bir not ortalaması yoktu. Herkes başvurabiliyordu fakat İTÜ ile kardeş üniversite olması ve İTÜ'nün uluslararası saygınlığının çok daha yüksek olması ve iki üniversitenin de teknik üniversite olması nedeniyle İTÜ'den çok daha kolaylıkla öğrenci kabul ediyorlar. Yani aslında İTÜ'den kim olursan ol gel diyorlar hemen hemen. Bahçeşehir gibi özel üniversitelerden veya işte uluslararası itibarı yüksek olmayan üniversitelerden de genel olarak 3.30 üstünü rahatlıkla kabul ediyorlardı fakat üniversite attığı adımlarla çok daha fazla uluslararası öğrenci çekebilmeye başladı ve artan talepten dolayı sanırsam önümüzdeki yıl için başvurularda artık 2.80 taban not ortalamasını şart koşmaya başladı. Yani üniversiteye kabul almak yıldan yıla zorlaşacak gibi duruyor. Bu yüzden yanıltıcı bilgi vermek istemem. Genel olarak değerlendirilme durumunuz şu şekilde:

    1)Üniversite not ortalamanız ve üniversitenin itibarı (yani mesala İtü'den 3 ortalaması olan biriyle Bahçeşehirden 3.50 not ortalaması olan iki kişiyi aynı kefeye koyduklarını düşünebilirsiniz)
    2)Referans mektubunuz (tabi ki siyasi bağlantılarınız burada sökmeyecektir, başka bir ülke sonuçta :D 2 profesörden (doçent falan da olur) alacağınız referans mektubu yeterli olacaktır. 1 de olabilir)
    3)Niyet mektubunuz (açıkcası bana çok saçma geliyor bu ama istiyorlar ve ciddi ciddi okuyorlar işte neden bu bölümde yüksek lisans neden bu üniversite falan)

    Başka birkaç evrak daha isteseler de en önemlileri bunlar.

    Eğitim dili İngilizce mi ve Toefl, Ielts falan isteniyor mu?

    İtalya'da genel olarak lisansta eğitim dili İtalyanca, yüksek lisansta İngilizce. Polimi'de (Politecnico di Milano'nun kısaltılmışı) de durum aynı. Dil sertifikası için şöyle güzel bir durum var. Eğer lisans okuduğunuz bölüm %100 ingilizce ise sizden herhangi bir sertifika istenmiyor ama %100 ingilizce eğitim almadıysanız elbette B2 seviyesi (Artık Toefl'da B2 kaç puana denk geliyor falan orasını ben bilmem) sertifika isteniyor. Eğer lisansınız ingilizce değilse ama gene de hazırlık okuyup üniversitenizden de bu öğrenci B2 seviyesinde ingilizce biliyor diye resmi bir çıktı alabiliyorsanız bunu da kabul ederler diye tahmin ediyorum. Zaten biz de dil yeterlilik belgesi aldık işte bu öğrenci B2 seviyesinde ingilizce biliyor vs vs yazan bir kağıt. Hangi üniversite olduğuna bakmıyorlar. Mezun olduğunuz bütün üniversitelerin dil yeterliliğini kabul ediyorlar. Bu konuda itibarı yüksek olmayan üniversitelere güvenmeme gibi bir durum yok. Tabi ki bu durum üniversiteye taleplerin artmasıyla değişebilir. Artık tamamen Toefl istenmeye başlanabilir.

    Eğitim kalitesi ve zorluğu nasıl?

    Bu konuda denebilecek olumlu ve olumsuz çok şey var. Öncelikle şunu belirterek başlamak istiyorum. İtalya'da yüksek lisans mezununun gördüğü muammele ile Türkiye'de lisans mezununun gördüğü muammele aynı. Yani demek istediğim nasıl artık Türkiye'de herkes lisans mezunu olmaya başladıysa burda da herkes yüksek lisans mezunu. Mesala bir mimar yüksek lisans yapmazsa imza yetkisi olmuyor. Tam mimar değil yani. Bizde iki yıllıkların gördüğü muammeleyi görüyor. Umarım açıklayabilmişimdir. Yüksek lisans yapmanın mecburiyetinden dolayı şöyle bir durum var. Lisansı bitiren her öğrenci isterse kendi üniversitesinde yüksek lisansa devam edebiliyor. Başka bir üniversitede yüksek lisans yapmak isterse üniversitenin kabulüne bağlı. Kısacası çoğu lisans mezunu yüksek lisansa devam ediyor. Bu durumdan dolayı yüksek lisans öğrenci sayıları çok yüksek ve öyle Türkiye'deki gibi 20-30 kişilik sınıflarla yüksek lisans eğitimi verilmiyor. Gayet 150 kişilik sınıflarda yüksek lisans eğitimi alıyoruz. İlk bizi şaşkınlık içinde bırakan ve hayal kırıklığına uğratan durum bu oldu. Bir de İtalya'daki en iyi üniversite olmasından dolayı öğrenci profilini tahmin edebilirsiniz. Çalışkan demeye dilim varmıyor. İnekler resmen. Anaokulu gibi ortam. Herkes derslere full katılıyor ve bildiğin ön sıralardan yer kapmak için önceki dersin bitmesini bekleyip biter bitmez kapıları anında açıp daha içerdekiler dışarı çıkmadan koşuşturma içinde önlerden yer kapmaya çalışan insan kaynıyor. Mesala gözüme kestirdiğim bir çocuk var bu kargaşa içinde her seferinde en önden yer kapabiliyor. Kaç saat önce kapıda beklemeye başlıyorsun, hiç mi geç kalmıyorsun, hiç mi "aman boşversene bugün de" demiyorsun be adam? Bir kere saat 8 dersine biraz erken kalktım, şansıma toplu taşımaya da hep ucu ucuna yetişip okula çok erken vardım. 7.30da okuldaydım. Çocuk o gün bile çoktan orada ve en öndeydi. Naptın akşamdan çadır mı kurdun? Neyse öğrenci profilini az çok açıklayabilmişimdir umarım. Geyik yapmayı bırakalım genel olarak aşırı kalabalık ve inek bir kitlenin içindesiniz.

    Üniversite zorluğu konusuna gelecek olursak da şöyle açıklayayım. Aklınıza gelebilecek en zordan çok daha zor. Tabiki bu zorlukta daha önce hiç bilmediğiniz bir üniversitede olmanızın da etkisi var. Sonuçta hepiniz biliyorsunuz üniversitenizde hangi hocanız ne kadar zorlar, ne kadar çalışmayla dersini geçebilirsiniz veya yüksek alabilirsiniz. Ayrıca üst dönemlerden de bu dersler hakkında ön bilgi elde edip çalışma stratejinizi belirleyebilirsiniz. Dersler birbirinin devamı olduğu için bir önceki dersin konusunu iyi anlamışsanız bir sonraki derste sıkıntı yaşamazsınız. Üniversitenin genel olarak soru sorma şeklini bildiğiniz için işlenen konulardan ne zorlukta ve hangi konular üzerinde yoğunlaşılarak soru sorulacağını kestirebilirsiniz. Buradaki öğrencilerin çoğu zaten lisansta da burada olduğu için hocalara, soru tiplerine, zorluğa ve önceki derslere hakimler. Siz hakim olmayacaksınız. Öyle Türkiye'deki gibi beleş ders geçmeyi unutun. Bunu özel üniversiteler için söylemiyorum. İtü için falan da bu durum aynı. Türkiye'de yüksek lisans nasıl mesala? Bir yandan çalışırken rahatlıkla yapabileceğiniz bir şey. 2-3 ders alıyorsunuz. Dersler de ciddi anlamda kolay oluyor. En fazla hocanız kendi işine yarayacak bir konuda size bir çalışma verir ve üzerinde biraz zaman harcamanız gerekir. Burada öyle hem çalışayım hem yüksek lisans yapayım diye bir durum söz konusu değil. Yani yaparsınız ama genel olarak geçmiş bilgi birikiminiz lisans seviyesinin çok üstünde değilse çok rahat uzatırsınız ki hiç çalışmayıp sadece yüksek lisans yapanların da bir çoğu en az 1 dönem uzatıyor. Çok fazla sayıda Türkiye'de sağlam üniversiteden gelip burada tutunamayıp geri dönen babayiğit var. Genel olarak 1 dönem 30 kredi ve mühendislikte dersler 5 kredi oluyor. 10 kredi olan dersler de var veya mesala mimarlıkta genelde çoğu 10 kredi. Mühendislik için konuşacağım dönemde 5 krediden 6 ders alıyorsunuz. Lisansta 6 ders alır gibi yani. Yüksek lisansta daha az ders olur gibi bir durum yok. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama aldığınız bu 5 kredilik dersleri verebilmeniz için de sırf o dersin konusu üzerine yüksek lisans bitirmiş biri kadar en az bilgi bilmeniz gerekiyor. Ayrıca mesala Software Engineering dersi alıyorsunuz diyelim. 50 tane konu var. Bunlardan biri için de Alloy diye bir dil bilmeniz gerekiyor ki bu dil C++, Java gibi programlama dili değil. Farklı bir amacı var anlatamayacağım şimdi. Türkiye'de Bilgisayar veya Yazılım Mühendisliği okuduysanız Alloy diye bir dil ile karşılaşmadınız muhtemelen ama burada lisans okuyan öğrenciler bu dili gayet iyi biliyor ve bu Software Engineerin dersinin sadece %25lik bir bölümü bu dil üzerine dersin konusuyla alakalı çalışmalar içeriyor. Lisansta Polimi'de olan öğrenciler sadece dilin konuya göre uygulanmasını öğrenirken siz önce dili öğrenip dile bayağı adapte olup kendinizi geliştirip bu dersin konusuyla alakalı uygulamaları yapabilmeniz gerekiyor. Yani üniversitenin zor olmasının büyük bir nedeni de farklı üniversite oluşu ve önceki altyapınızın üniversite ile uyuşmaması.

    Nasıl zor mesala? Sınavlar nasıl? İtalya'da mühendislikte sınavlar 30 üzerinden. Bizim üniversitede bu 30 puanın dağılımı dersten derse ve bölümden bölüme değişse de en azından Computer Science and Engineering için şöyle oluyor. 22 puan civarı matematiksel işlemler ve kod vs. 10 puan da teorik soru. Yani tavan puan 30 ama genelde 32 puan üzerinden sınava giriyorsunuz. Bu bazılarında 35 puana kadar falan çıkabiliyor, bazılarında direk 30 puan olabiliyor. Toplam puan sayısının fazla olması dersi geçmenizi elbette daha kolay hale getirmiyor. Yani mesala sınav toplamda 35 puansa sorular da ona göre kol gibi oluyor. Dersi geçmek için en az 18 puana ihtiyacınız var. Öncelikle çok aşırı çalışmadıysanız 10 puan civarı (6-12 arasında değişiyor) teorik kısmı unutun. Teorik sorularda sallim bişeyler 3-5 puan verir hoca gibi bir durum yok. Sallarsanız bişeyler, anlattığınızın aslı astarı yoksa 2 sayfa da yazı yazsanız 0 puanı basıp geçiyorlar öyle acımak, emeğe saygı falan yok. Konuyu anlatığınızı ve hakim olduğunuzu iyi belirtirseniz biiraz da şansınıza odaklandığınız bir yerden soru çıkarsa ancak iyi bir puan alabilirsiniz bu kısımdan. 22 puan civarı sayısal kısma gelecek olursak da o da şöyle oluyor. Her biri 5-6 puan olan 4 civarı soru oluyor genelde. Bu her 4 sorunun da 6 alt sorusu oluyor. Yani toplam 22 puan olan kısımdan 22den fazla soruyla karşılaşabiliyorsunuz. Bu alt 6 sorudan da genelde ilki basit, 2-3. sorular orta 4. zor, 5. kol gibi, 6. da muhtemelen çözemeyeceğiniz bir soru oluyor ve puan dağılımları da zor olan sorunun daha fazla olacağı şekilde oluyor.

    Kısacası Türkiyede dersi rahat geçebileceğiniz bilgiyle burada sınava girseniz alacağınız not 3 aşağı 5 yukarı şöyle. Teorik kısımdan 0 çekersiniz, sayısal kısımdan da 4 bölümün 6şar sorularından ortalama ilk 3ünü yaparsınız ve 30 üzerinden 12-15 civarı bir not ile dersten kalırsınız.

    Neyse şimdilik bu kadar yeter. Anlatmaya talep gelirse ve sorulara göre cevap veririm. Farkındayım daha açıklanabilecek çok fazla konu var.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi EfeAYDIN -- 25 Haziran 2018; 5:36:5 >







  • -Ne açıdan benzediklerine göre değişir. Avrupa kültürü, farklı insanlar. Şehirleri, yaşayış biçimleri, hayat beklentileri hiç benzemiyor. Benzedikleri bazı noktalar var. Mesala dil bilmeme. İngilizce bilme durumları Türkiye'den çok farksız değil. Hem de avrupa'ya en yakın olan, en kalabalık, en zengin olan şehrinde durum böyle. Aceleci hiç değiller. Yapılacak bir iş var diyelim, yapılır halledilir, rahat olun kafasındalar. Zamanla fazla yarışmıyorlar. Tembellik var bayağı, bir Alman disiplini kesinlikle yok. Gençleri çok fazla rap dinliyor. Belki bu da benzer denebilir ama bizim rapler gibi değil, çok kötü. Aslında müzik konusunda bizden 30-40 yıl geriler denebilir. Bizde hiç olmayan bir şey var bi de gençlerde. Mesala 4-5 ergen toplandı takılcaklar. Mutlaka yanlarında hoparlör oluyor. Bildiğin hoparlörle müzik açıp geziyorlar, otobüse binince de kapatmıyorlar falan. Çok ilginç. Bildiğin eski amerikan filmlerinde hoparlörle gezen zenciler gibiler. Tabi ergenlerde var bu durum.

    -Açıkcası Türklerle bir alıp veremedikleri yok gibi. Şimdi yurtdışında olunca çok hassas oluyorsun. Yapılan her şey sana batıyor. Acaba ırkçılık mı yapıyorlar bana gibi triplere düşüyorsun. Ev kiralarken açıkcası non-Europe olmanın etkisini gördük diyebilirim. Bir yandan güvenmeme durumu varken bir yandan da fakir bir ülkeden geldiğin ve kirayı ödeyebilmen konusunda endişeleri var. Aslında genel olarak yabancıya ev kiralarken herkes çekinir bunda ırkçılık aramamak lazım fazla. İtalya rahat bir ülke olmasına rağmen bazı konularda bazı tipler aşırı kuralcılıklarıyla sizi rahatsız edebiliyor. Acaba bize karşı bir tutumları mı var diyebiliyorsun. Mesala havaalanında Türkiye'ye döneceğiz. El valizi diye yanımıza alacağımız valiz biraz büyük ama 2 kişiyiz ve tek valiz var. Yani milletin 1er 1er soktuğu valizden toplamda küçük aslında ama neymiş boyutu kuralları aşıyormuş. Adamlar bildiğin kabul etmedi. Check-in yaparken adam ısrarla yanınıza alamazsınız dedi. Yav he he diyip tamam 2 valize bölcez vs diye ondan bi şekilde sıyrıldık. Sonra güvenlik kontrolündeki adam bizi sokmadı ki güvenlik kontrolündeki adamın haddine değil bence valiz boyutumuza karışması. Sığmazmış yukarı, valiz boyutu belliymiş falan. Anlatamadık 50 kere uçtuk bu valizle gayet de sığıyor vs diye... Artık bize karşı mıydı o tavır yoksa genel kural işte vs gibi bir durum muydu bilmiyorum ama bizim dışımızda da herkes gerçekten belirtilen valiz boyutuyla seyahat ediyordu. Neyse öyle işte. Başka bir durumda da mesala oturma izni için karakola gidecektik ve 3 evrak lazım ama bu 3 evrağı bazı karakollar hiç istemiyo bazısı 1-2sini istiyo falan karakolundan karakoluna değişiyor. Yani aslında yasal olarak götürmemiz gerekiyor ama olmasa da problem yok bazı memurlar önemsemiyor. Bu evrakları da çıkartmak bi ton para diye biz çıkartmadan şansımızı deneyelim dedik. Adam kesinlikle istedi bu 3 evrağı. Adamın yanına 3 kere şansımızı denemek için her seferinde bi kısım eksik evrakla gittik. Açıkcası adam bize en ufak kötü tavır yapmadı. Sadece evrakların tamamlanmasını istedi ve elinden gelen yardımı da yaptı. Türkiye'de aynı durumu bir yabancı yapsa hatta yabancı olmasına bile gerek yok memurun tavrı çok daha farklı olurdu.

    -Milano en pahalı şehir. Pahalı olan şey aslında ev kirası. Mesala biz eve 650 euro verip 2 kişi kalıyoruz. İtalya devletinin vermiş olduğu burs bu ev kirasına yetiyor. Hatta Türkiye'ye döndüğümüzde atıyorum 3 ay duracaksak 3 aylık evi başkalarına kiralıyoruz ve böylelikle hiç kira parası vermeyip üstüne para kalıyor. Bizim evimiz Milano'da bulabileceğin en ucuz ev. Normalde 2 kişi kalabileceğin bir ev 800-1000 euro civarı konuma ve büyüklüğe göre. Konum diyorum ama aslında burada konum çok önemli değil. Şehirde ulaşım çok kolay. Mesala şehrin en kuzey doğusundan en güney batısına 50 dkda gidersin. İstanbul gibi düşünme yani 2 saatte gidebileceğin bir yer yok. Bu bahsettiğim kira da elbette buranın vatandaşı olsan muhtemelen evin hatta evlerin olur, senin için bir kayıp değil hatta kazanç olur. Evin yoksa da aldığın maaşın yanında ev kirası makul kalıyor. Yiyecek içecek gayet ucuz. Türkiyeden ucuz olan şeyler var, pahalı olan şeyler var. Tl olarak bakarsan Türkiye'den genel olarak 1.5 kat civarı pahalı diyebilirim. Aslında market alışverişini ekonomik yapabilmene de bakıyor bu durum. Türkiye ile kafa kafaya da çıkabilirsin, 4 kat fazla da verebilirsin. Marketlerde sürekli belirli ürünlerde %40-50 indirimler oluyor. Bunları düzgün takip edersen her şey çok ucuz. Örneğin bugün 1.5 kg Barilla makarna 1 hafta boyunca %50 indirime girip 1 euro olacak :D Biz buraya 2017 eylülde geldik o zaman euro 4.1di. 4.1 hali ani çıkış yapmış haliydi o zaman biraz pahalı geliyordu ama şuan 5.5 olan euroyla daha da pahalı görünüyor her şey... Tabi euro ile kazanınca işler değişiyor. Dışarda yemek yemeye kalksan Türkiye'den elbet pahalı. Aslında burada bir şeylerin fiyatını o işte ne kadar insan çalıştığı belirliyor. Mesala un çok ucuz, fabrikasyon ekmek de çok ucuz ama fırın ekmeği çok pahalı. Bunun sebebini şöyle düşünebilirsin. Türkiye'de fırında adam çalıştırsan asgari ücret hatta belki kaçak 1200 liraya falan bile çalıştırırsın. Burda en aşağı 1200 euro falan vermen lazım ki zor bulursun öyle eleman, bu 1200 euro dediğin 6000tl maaş yapıyor. Doğal olarak içinde insan olan şey pahalı oluyor. Kafeler Türkiye'den pahalı değil onu söyleyebilirim, taş çatlasa 1.5 katı olur gibi. Şimdi turist olarak gelip çok pahalı diyebilen çıkabilir ama adı üstünde turistsin sen... Turistik yer geziyorsun pahalı tabi. Türkiyede de turistik yerler aşırı uçuk. Alkollü mekanlar Türkiye ile kafa kafaya diyebilirim genel olarak. Markette alkol çok ucuz tabi. Et de öyle. Ulaşım bedava denebilir... aylık sınırsız akbil 26 yaş altına 22 euro, 26 yaş üstüne 33 euro. Arabalarda durum şöyle. 0 alırsan Türkiyeyle kafa kafaya, 2. el alırsan aşırı ucuz. 2. ellerin çok ucuz olmasının 2 temel sebebi var. 1.si zengin ülke çok araba var ve zaten kendiler de araba üretiyor. 2. neden ise Türkiyede araçların vergileri araç yaşlandıkça düşüyor ama burada daha çok aracın karbon tüketimi göz önünde bulunduruluyor. Böylelikle eski araçların vergileri çok daha fazla. Yani mesala 250 euroya 2003 model araba alırsın ama yıllık vergisi 1000 euro olabilir gibi bir durum var. Sigara çok pahalı 4-5 euro civarı. Öyle kilo işi tütün falan da yok. Alabileceğin en toplu tütün markaların(Camel vs) 80grlık tütünleri. Daha büyük paketler yok. Sigara yerine tütün alsan da öyle çok da karlı olmuyor. En fazla sarmakla uğraşmazsın daha az içersin öyle bi tasarruf olur. Toparlayacak olursak hayat pahalı değil, ama bir Almanya yaşam standartı da yok.
    Yapay Zekanın Yanıtı

    İtalya'da Yüksek Lisans: Bilmen Gerekenler

    İtalya, yüksek lisans eğitimi almak için popüler bir destinasyondur ve her yıl binlerce uluslararası öğrenciyi çekmektedir. İtalya'da yüksek lisans yapmak, akademik bilgini geliştirmek, yeni beceriler edinmek ve kültürel olarak zengin bir ülkeyi keşfetmek için harika bir fırsattır.

    DSU Bursu

    Uluslararası öğrenciler, İtalyan hükümetinin DSU (Diritto allo Studio Universitario) bursu için başvurabilirler. Bu burs, öğrenim ücretlerini, barınma masraflarını ve diğer masrafları karşılamaktadır. DSU bursuna uygun olmak için belirli kriterleri karşılaman gerekir, bu nedenle başvurmadan önce şartları dikkatlice incelemelisin.

    İtalya'da Üniversite Okumak

    İtalya'daki üniversiteler, çok çeşitli programlar ve kurslar sunmaktadır. İtalya'da yüksek lisans eğitimi genellikle iki yıl sürer ve hem İtalyanca hem de İngilizce olarak eğitim alabilirsin. İtalyan üniversiteleri, eğitim kalitesi ve araştırma olanakları ile tanınır.

    İtalya'da Burslu Üniversite Okumak

    İtalya'da burslu üniversite okumak, eğitim masraflarını azaltmanın harika bir yoludur. DSU bursu dışında, üniversiteler ve özel kuruluşlar da çeşitli burslar sunmaktadır. Burs fırsatlarını araştırmak ve uygun olanlara başvurmak önemlidir.

    Başvuru Süreci

    İtalya'daki yüksek lisans programlarına başvuru süreci, üniversiteden üniversiteye değişir. Genellikle, başvuru belgelerini (transkriptler, özgeçmiş, referans mektupları) İtalyanca veya İngilizce olarak sunman gerekir. Bazı programlar ayrıca bir giriş sınavı veya mülakat gerektirebilir.

    İtalya'da Yüksek Lisans Yapmanın Faydaları

    İtalya'da yüksek lisans yapmanın birçok faydası vardır:

    • Akademik bilgini geliştirmen ve uzmanlık alanında derinlemesine bilgi edinmen
    • Uluslararası bir ortamda yeni beceriler kazanman ve yeni kültürler öğrenmen
    • Kültürel olarak zengin bir ülkeyi keşfetmen ve İtalyan tarihini, sanatını ve mutfağını deneyimlemen
    • Kariyerini ilerletmen ve küresel iş piyasasında rekabet avantajı kazanman

    İtalya'da yüksek lisans yapmak, kişisel ve profesyonel gelişimin için değerli bir deneyim olabilir. Uygun bir programa başvurmadan önce araştırmanı iyi yapmalı ve burs fırsatlarını keşfetmelisin.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • Öğrenci olmadığım için konu dışı soracağım.

    -İtalyanlar Türklere benziyor diyorlar.Bu doğru mu?
    -Türk olduğunuzu duyduklarında tepkileri ne oluyor? Irkçı bir durumla karşılaştınız mı?
    -İtalya'da hayat pahalı mı?


    @EfeAYDIN
  • Tanıyorum seni. Twitter'dan çok fena atismistik.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Valla bu ülkede okumak ağır geliyor, bu tarz ülkelerde hiç okuyamazdım. Bu ülkede en azından büyük oranda mezun olmamı sağlayacak yasalar da var. :D

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • -Ne açıdan benzediklerine göre değişir. Avrupa kültürü, farklı insanlar. Şehirleri, yaşayış biçimleri, hayat beklentileri hiç benzemiyor. Benzedikleri bazı noktalar var. Mesala dil bilmeme. İngilizce bilme durumları Türkiye'den çok farksız değil. Hem de avrupa'ya en yakın olan, en kalabalık, en zengin olan şehrinde durum böyle. Aceleci hiç değiller. Yapılacak bir iş var diyelim, yapılır halledilir, rahat olun kafasındalar. Zamanla fazla yarışmıyorlar. Tembellik var bayağı, bir Alman disiplini kesinlikle yok. Gençleri çok fazla rap dinliyor. Belki bu da benzer denebilir ama bizim rapler gibi değil, çok kötü. Aslında müzik konusunda bizden 30-40 yıl geriler denebilir. Bizde hiç olmayan bir şey var bi de gençlerde. Mesala 4-5 ergen toplandı takılcaklar. Mutlaka yanlarında hoparlör oluyor. Bildiğin hoparlörle müzik açıp geziyorlar, otobüse binince de kapatmıyorlar falan. Çok ilginç. Bildiğin eski amerikan filmlerinde hoparlörle gezen zenciler gibiler. Tabi ergenlerde var bu durum.

    -Açıkcası Türklerle bir alıp veremedikleri yok gibi. Şimdi yurtdışında olunca çok hassas oluyorsun. Yapılan her şey sana batıyor. Acaba ırkçılık mı yapıyorlar bana gibi triplere düşüyorsun. Ev kiralarken açıkcası non-Europe olmanın etkisini gördük diyebilirim. Bir yandan güvenmeme durumu varken bir yandan da fakir bir ülkeden geldiğin ve kirayı ödeyebilmen konusunda endişeleri var. Aslında genel olarak yabancıya ev kiralarken herkes çekinir bunda ırkçılık aramamak lazım fazla. İtalya rahat bir ülke olmasına rağmen bazı konularda bazı tipler aşırı kuralcılıklarıyla sizi rahatsız edebiliyor. Acaba bize karşı bir tutumları mı var diyebiliyorsun. Mesala havaalanında Türkiye'ye döneceğiz. El valizi diye yanımıza alacağımız valiz biraz büyük ama 2 kişiyiz ve tek valiz var. Yani milletin 1er 1er soktuğu valizden toplamda küçük aslında ama neymiş boyutu kuralları aşıyormuş. Adamlar bildiğin kabul etmedi. Check-in yaparken adam ısrarla yanınıza alamazsınız dedi. Yav he he diyip tamam 2 valize bölcez vs diye ondan bi şekilde sıyrıldık. Sonra güvenlik kontrolündeki adam bizi sokmadı ki güvenlik kontrolündeki adamın haddine değil bence valiz boyutumuza karışması. Sığmazmış yukarı, valiz boyutu belliymiş falan. Anlatamadık 50 kere uçtuk bu valizle gayet de sığıyor vs diye... Artık bize karşı mıydı o tavır yoksa genel kural işte vs gibi bir durum muydu bilmiyorum ama bizim dışımızda da herkes gerçekten belirtilen valiz boyutuyla seyahat ediyordu. Neyse öyle işte. Başka bir durumda da mesala oturma izni için karakola gidecektik ve 3 evrak lazım ama bu 3 evrağı bazı karakollar hiç istemiyo bazısı 1-2sini istiyo falan karakolundan karakoluna değişiyor. Yani aslında yasal olarak götürmemiz gerekiyor ama olmasa da problem yok bazı memurlar önemsemiyor. Bu evrakları da çıkartmak bi ton para diye biz çıkartmadan şansımızı deneyelim dedik. Adam kesinlikle istedi bu 3 evrağı. Adamın yanına 3 kere şansımızı denemek için her seferinde bi kısım eksik evrakla gittik. Açıkcası adam bize en ufak kötü tavır yapmadı. Sadece evrakların tamamlanmasını istedi ve elinden gelen yardımı da yaptı. Türkiye'de aynı durumu bir yabancı yapsa hatta yabancı olmasına bile gerek yok memurun tavrı çok daha farklı olurdu.

    -Milano en pahalı şehir. Pahalı olan şey aslında ev kirası. Mesala biz eve 650 euro verip 2 kişi kalıyoruz. İtalya devletinin vermiş olduğu burs bu ev kirasına yetiyor. Hatta Türkiye'ye döndüğümüzde atıyorum 3 ay duracaksak 3 aylık evi başkalarına kiralıyoruz ve böylelikle hiç kira parası vermeyip üstüne para kalıyor. Bizim evimiz Milano'da bulabileceğin en ucuz ev. Normalde 2 kişi kalabileceğin bir ev 800-1000 euro civarı konuma ve büyüklüğe göre. Konum diyorum ama aslında burada konum çok önemli değil. Şehirde ulaşım çok kolay. Mesala şehrin en kuzey doğusundan en güney batısına 50 dkda gidersin. İstanbul gibi düşünme yani 2 saatte gidebileceğin bir yer yok. Bu bahsettiğim kira da elbette buranın vatandaşı olsan muhtemelen evin hatta evlerin olur, senin için bir kayıp değil hatta kazanç olur. Evin yoksa da aldığın maaşın yanında ev kirası makul kalıyor. Yiyecek içecek gayet ucuz. Türkiyeden ucuz olan şeyler var, pahalı olan şeyler var. Tl olarak bakarsan Türkiye'den genel olarak 1.5 kat civarı pahalı diyebilirim. Aslında market alışverişini ekonomik yapabilmene de bakıyor bu durum. Türkiye ile kafa kafaya da çıkabilirsin, 4 kat fazla da verebilirsin. Marketlerde sürekli belirli ürünlerde %40-50 indirimler oluyor. Bunları düzgün takip edersen her şey çok ucuz. Örneğin bugün 1.5 kg Barilla makarna 1 hafta boyunca %50 indirime girip 1 euro olacak :D Biz buraya 2017 eylülde geldik o zaman euro 4.1di. 4.1 hali ani çıkış yapmış haliydi o zaman biraz pahalı geliyordu ama şuan 5.5 olan euroyla daha da pahalı görünüyor her şey... Tabi euro ile kazanınca işler değişiyor. Dışarda yemek yemeye kalksan Türkiye'den elbet pahalı. Aslında burada bir şeylerin fiyatını o işte ne kadar insan çalıştığı belirliyor. Mesala un çok ucuz, fabrikasyon ekmek de çok ucuz ama fırın ekmeği çok pahalı. Bunun sebebini şöyle düşünebilirsin. Türkiye'de fırında adam çalıştırsan asgari ücret hatta belki kaçak 1200 liraya falan bile çalıştırırsın. Burda en aşağı 1200 euro falan vermen lazım ki zor bulursun öyle eleman, bu 1200 euro dediğin 6000tl maaş yapıyor. Doğal olarak içinde insan olan şey pahalı oluyor. Kafeler Türkiye'den pahalı değil onu söyleyebilirim, taş çatlasa 1.5 katı olur gibi. Şimdi turist olarak gelip çok pahalı diyebilen çıkabilir ama adı üstünde turistsin sen... Turistik yer geziyorsun pahalı tabi. Türkiyede de turistik yerler aşırı uçuk. Alkollü mekanlar Türkiye ile kafa kafaya diyebilirim genel olarak. Markette alkol çok ucuz tabi. Et de öyle. Ulaşım bedava denebilir... aylık sınırsız akbil 26 yaş altına 22 euro, 26 yaş üstüne 33 euro. Arabalarda durum şöyle. 0 alırsan Türkiyeyle kafa kafaya, 2. el alırsan aşırı ucuz. 2. ellerin çok ucuz olmasının 2 temel sebebi var. 1.si zengin ülke çok araba var ve zaten kendiler de araba üretiyor. 2. neden ise Türkiyede araçların vergileri araç yaşlandıkça düşüyor ama burada daha çok aracın karbon tüketimi göz önünde bulunduruluyor. Böylelikle eski araçların vergileri çok daha fazla. Yani mesala 250 euroya 2003 model araba alırsın ama yıllık vergisi 1000 euro olabilir gibi bir durum var. Sigara çok pahalı 4-5 euro civarı. Öyle kilo işi tütün falan da yok. Alabileceğin en toplu tütün markaların(Camel vs) 80grlık tütünleri. Daha büyük paketler yok. Sigara yerine tütün alsan da öyle çok da karlı olmuyor. En fazla sarmakla uğraşmazsın daha az içersin öyle bi tasarruf olur. Toparlayacak olursak hayat pahalı değil, ama bir Almanya yaşam standartı da yok.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi EfeAYDIN -- 25 Haziran 2018; 7:28:49 >




  • Bana mı dedin? hayatımda hiç twitter kullanmadım. Karıştırıyorsun biriyle.
  • EfeAYDIN E kullanıcısına yanıt
    Politecnico di Milano'daki öbür Efe isimli Bahçeşehir'liyi bulman lazım



    Bir tanesi ile baya kavga etmiştik. Profiline girdim, biyografisinde Bahçeşehir - Politecnico di Milano yazıyordu. İsmi de Efe'ydi. Twitter hesabını bulursam atarım da engel atmıştı en son.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • İlginç tesadüf merak ettim. Birinin fakeimi açacağını zannetmiyorum. 😀 Tanımıyorum da başka Efe diye birini de olabilir yani bi ton bölüm var. Bayağı da Türk var burda. Bulursan bekliyorum linkini

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Quali sono le pizze che cadono tutti insieme?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Konuya dahil olmayan adam

    Quali sono le pizze che cadono tutti insieme?
    Probabilmente lo puliscono con una scopa.
  • ABD'ye başvurdun mu hocam?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-7C18139D2 -- 25 Haziran 2018; 10:38:32 >
  • İst üni de işletme okuyorum ikinci sınıfa geçtim bana yardım et ne yapayım? Yurtdışında okumak, yaşamak istiyorum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yazında göremedim üniversiteye para vermedin mi sen şimdi ?

    Sadece aracı şirkete cüzzi bir miktar mı verdin o kadar mı ?
  • 1-Hocam yazılım sektörünü İtalya-Türkiye arası karşılaştırsın nasıl bir kıyaslama yaparsın?

    2- Kızları nasıl?

    3-Genel olarak yaşam nasıl? Yani maddi açıdan çok manevi olarak. İnsanlar mutlu mu gençler mutlu mu vs?

    4- Hiç garipsediğin bir olay oldu mu?

    Teşekkürler.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-D50B08F8B

    Öğrenci olmadığım için konu dışı soracağım.

    -İtalyanlar Türklere benziyor diyorlar.Bu doğru mu?
    -Türk olduğunuzu duyduklarında tepkileri ne oluyor? Irkçı bir durumla karşılaştınız mı?
    -İtalya'da hayat pahalı mı?


    @EfeAYDIN
    ben kendi tecrubelerime gore şöyle söyleyeyim. milanoda gittigim yerlerde beni turist degil italyan saniyorlardi. amsterdama gittigimde de italyan birkac kiz beni italyan sanip kendi dillerinde yardim istemisti.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • kaç pere acaba totalde okumak?

    ben şahsen endüstri mezunuyum ama bahçeşehir klasmnında bir üniden 2,22 gpa olduğu için hiç ümitlenmiyorum, zaten parasını düşünsem param yetmeyecektir illaki. bu devirde zor.
  • iş için floransa ve arezzo'da bulundum belirli bir süre.İnsanları oldukça samimi ve sıcak buldum.Floransa sokaklarında acayip Türk'e rastlamıştım.Fiyatlar euro açısından oldukça makul.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sitenin adını gönderir misin, işime yarayabilir.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • İtalya'da kızlar teklif ediyor mu?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Makarnaları nasıl?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.