Işıktan hızlı parçacık: Takyon

Aslında takyon kelimesini duyunca hep aklıma annemin ecza dolabında (evet ben hala annemin margarinini kullanıyorum, ne varmış yani?!!) duran haplar aklıma gelir nedense.. Vermidon, Optalidon gibi... Yalnız bu fizikteki takyonun o haplarla tek bağlantısı bu konuyu özümsemeye çalışırken beyin zonklamalarınızı ancak bu hapların bir kaç kutusunun giderebilecek olması; başka bir şey değil!! :))

Işıktan daha hızlı hareket edebilecek veya ışık hızını geçebilecek bir parçacık olmadığını günümüzde artık ilkokul çocukları bile biliyor!.. (Öhöm.. ehem.. Tamam kabul biraz fazla attım!...) Fakat 1962 yılında American Journal'de yayınlanan yazılarında 3 fizikçi ışıktan daha hızlı hareket edebilecek parçacıkların da olabileceğini, İzafiyet Teorisinin aslında bu parçacıkların varlığını destekler nitelikte olduğunu ortaya attılar! (Önüne gelen de atıyor bu günlerde!!) Ki izafiyetin en önemli dayanak noktası ise "ışık madde için sınır hızdır, hiç bir madde veya parçacık ondan hızlı hatta ona eşit hızda gidemez!" olmasına rağmen!...

Bu noktada her zaman kaçındığım bir şeyi yapıp yazılarımdaki ilk formülü yazmak zorundayım sevgili okurlarım. Sizi fizik formüllerinden anaç bir tavuğun civcivlerini tilkiye karşı koruması gibi korudum ama nafile. Ne kadar da uğraşırsa uğraşsın tavuk bir kaç civcivi tilkiye kaptırır zaten. Ne yapalım kalan civcivlerle biz de solucan avlamaya gideriz biz de yazıdan sonra!! :))

Yukarıda görmüş olduğunuz formül ünlü E=mc2'den başka bir şey değildir. Sadece durgun kütle yerine izafi kütle yazıldı. Çünkü ışık hızına yaklaştıkça cisimlerin kütleleri artar. Artma oranı ise 1/sqrt(1-v2/c2) formülü ile hesaplanır. İşte bu formül de açıkça bize şöyle demektedir: Bir cismin hızını artırmak için vereceğiniz enerji ışık hızına yaklaştıkça parabolik olarak büyür ve ışık hızında sonsuz olur! (Formüle bi zahmet bir daha bakın ve v yani cismin hızı yerine c koyun! Kök içi ne oldu 0! Eh sıfırın kökü de sıfır olduğuna ve sayı bölü sıfır da sonsuz olduğuna göre, enerji de sonsuz olur!... Anlaşıldı değil mi? Yoksa Vermidona şimdiden başladınız mı bile?!! :))

Bu formülün daha da ilginç bir yanı var aslında! Peki cismimizin hızı ışık hızından büyükse ne olacak? Ne olacak, paydadaki(sanki başka bir tarafta varmış gibi!) kökün içi eksi olacak. Bildiğiniz gibi eksi sayılar kök dışına çıkamazlar daha doğrusu eksi sayıların reel kökleri yoktur. Reel kelimesini böyle kalın ve altı çizili yazdığım dikkatinizi çekti değil mi?! (Eğer çekmeyen bir okurum varsa, ona tek tavsiyem ehem.. öhöm.. yani nasıl söyleyeyim bilmem ki.. yavrum hadi kapa şu bilgisayarını da al masanın yanındaki oyuncak kamyonunu... heh.. hadi dışarı.. karşı parktaki kum havuzuna canım... hadi gırınn.. gırınn... hadi yavrum hadi...)

Neyse biz konumuza dönelim. Nerede kalmıştık? Heh! Reel yani gerçek kök! Evet bu sayı kök dışına gerçek bir sayı olarak çıkamaz ama sanal olarak çıkabilir. Bu da ne demek şimdi? Enerji sanal olamayacağına göre eğer bizim kütlemiz sanal ise problem ortadan kalkar işte! Yani bir cisim ışıktan hızlı hareket ediyorsa sanal bir kütleye sahip demektir işte!!... Bu sanal kütleli cisimlere (ki sanırım onlara cisim dahi denemez!! :)) takyon denir...

Takyonlar tamamen teorik parçacıklardır. Bu teorik parçacıklar hakkında daha ilginç çıkarımlar da yapabilir formülden. Mesela hızları arttıkça enerjileri azalır!!.. Daha da ilginci sıfır-enerjili bir takyon sonsuz hıza (artık ne anlarsanız sonsuz hızdan :)) sahiptir. Bir de elektrik yüklü olduklarını kabul edersek kendi etraflarında bir radyasyon oluştururlar. Bu radyasyon da enerjilerini azaltır. Enerjileri azaldıkça daha hızlanırlar vs.. vs..

Şu ana kadar takyonları gözlemlemeyi başabilmiş değiliz. Gözlemleyebilmek amacı ile bir çok girişim başarısız olmuştur. (Ki amaç onları değil de arkada bıraktıkları radyasyon izlerini gözlemlemektir!...)

Doc'unuzun Yorumu: Evet, teorik olarak ışıktan hızlı parçacıklar yani takyonlar vardır. Ve ben de var olduklarına inanıyorum. Ama ne yazık ki bizim onları gözlemlememiz olanaksız! Neden derseniz çünkü biz onlarla ayrı dünyaların insanlarıyız!!! Takyonu gözlemleyebilmemiz için ya kütlesini gerçek yapmalıyız ki o zaman hızının ışık hızından fazla olma esprisi ortadan kalkar veya biz şu 3 boyutlu ve zamana bağımlı uzaydan kurtulup sanal aleme geçmeliyiz ki onları müşahede edebilelim. Şimdilik ikisi de mümkün görünmüyor!... Onun için bence daha çoook seneler takyonlar sadece birer teori olarak kalmaya devam edecekler...

İşte bu sebeplerden dolayı bence daha çoook seneler takyonlar sadece birer teori olarak kalmaya devam edecekler...

"-Pekala, doc, öyleyse niye varlıklarına inanıyorsun?" derseniz onu da müsaade ederseniz başka bir sefere açıklayayım derim sevgili okurlarım...! Hele siz bu hapı bir yutun da!...

Alıntı: http://doctorfizik.hypermart.net/drfzk14.htm

Altını: http://www.zamandayolculuk.com/drfztakyon.HTM

Hocam yazdığını okumadım kusura bakma çok uzun zor geldi. Kısaca söyler misin bu parçacığın bana veya insanlığa ne gibi faydası var yanlış anlamayın ben bilimle uğraşan birisi değilim merak ediyorum bu şeylerin faydalarını.

Sadece paylaşmak istedim. İlgimi çektiği için, okumamakta özgürsün hocam. Fayda konusunda pek bir fikrim yok.

Güzel videoymuş hocam. İyi en azından varlığının nelere yol açabileceğini anlamış oldum. Teşekkürler :)

Kod 
Yığını:
                There was a young lady named Bright,
                Whose speed was far faster than light.
                She went out one day,
                In a relative way,
                And returned the previous night!

                        — Reginald Buller

Gözlemcinin konumuna göre takyonlar zamanda geriye doğru hareket ederler.

Uzay gemisi, 1. zamandaki pozisyonu 2. zamandaki pozisyonuna ışık hızında sorunsuz bir şekilde geçer. Daha sonra, geçmişe takyon yayacak şekilde programlanarak yerleştirilen bir takyon aynasını vurur. Ayna hareket edebilir konumdadır, yani yansıyan takyon geçmişe doğru yayılmaya devam edecektir. Öyle ki, takyonun yayıldığı yol uzay gemisinin önceki zamandaki yeri ile kesişecektir.

Uzay gemisi bir takyon dedektörü ile donatılmıştır. Dedektör bir takyon tespit ederse, uzay gemisini yok etmek için programlanır.

Uzay gemisi 1. zamanda takyonu algılar ve kendini yok eder. Dolayısıyla, gelecekte 2. zamanda bir takyon yaymak için uzay gemisi olmayacaktır.

Geminin var olmasının nedeni takyonların geçmişe yolculuk edip gemiyi vurmasıdır.

bu bilginin insanlığı ne faydası var

önceden bilimle ilgilenip yüksek faizlerden psikolojisi bozulan insanların yalnız olmadığını öğreten bir paylaşım. gayet faydalı.

Bilimsel bilgiler bazen tek başına anlamsız gibi görünebilir ama diğer bilgilerle beraber kullanıldığında iyi sonuçlar ortaya çıkar.

Çok haklısın hocam. Fizikle veya bu tür şeylerle ilgilenmek de diğer birçok şey gibi aşırı özveri, zaman ve boş kafa istiyor. Zaten boş kafayı oluşturmak zor. Çoğu zaman aklımız istemediğimiz şeylerle meşgul oluyor, bazıları için ise maddi ve mental sorunlar...

Bilemiyorum ki, bilsem ben ilk takarım :D

Anladım hocam fakat sanırım bunu gerçekleştirebilmek için 4-boyutlu uzay-zamanda takyon üreticisi ve takyon dedektörü lazım. Bunlar şuanda yok sanırım. Değil mi?

İnsanlara bildirilen kadarıyla yok :)

Tam olarak "non-chiral 4D non-supersymmetric" olması gerekiyor.

Hem güzel hem de cıvık cıvık bir yazı.

Parantez içleri inanılmaz gıcık. Zerre ciddiyet yok.

Takyon varsa bile insanın ona ulaşmayı becerebileceğini sanmıyorum.

Daha Bermuda şeytan üçgenini bile doğru dürüst açıklayamayan insan zaman boyutunu çözecek. Ancak gülerim.

Evet yazının bazı kısımlarını ben de pek sevmedim. Biraz rencide edici, aşağılayıcı sözler içeriyor.

Bermuda şeytan üçgeni ile uzay-zamanın bir bağıntısı yok diye biliyorum. Yani, birinde gelişmeler yaşanırken diğerinde gelişmeler yaşanamaz diye bir sonuç çıkaramayız bence. İkisi de ilerleyebilir ve birbirinden ayrı ele alınarak geliştirebilir.

Niye TAKıYON böyle konuları kafana anlamıyorum arkadaş

Keşke ben de anlasam  

Başkan yazındaki parantez içi yorumları çok itici geldi bana yanlış anlama. Popüler bilim yazılarında amaç herkesin anlayabileceği basitlikte yazmaktır okey de sen bunu yanlış anlamışsın sanırım yani yazıyı sikkofield in blogu tarzı haline getirmek baya çirkin gözüküyor tamamını okuyamadım bile yazının. Yanlış anlama yazmayacaktım bile ama söylemeden alamadım kendimi