Şimdi Ara

İnsanın Evrimini Gösteren 10 İşaret (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
384
Cevap
4
Favori
18.958
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ogh

    GDO'lu yeme onay geldi
    http://www.ntvmsnbc.com/id/25175869/

    bundan rahatsız olanlar evrimci dedikleriniz.

    "bir şey olmaz, babalar gibi yiyin" diyenler de yaratılışçılar ne yazık ki!

    nasıl olsa her tür özel yaratılmış dimi, gdo mdo hikaye!

    umarım bir kaç uzuv kaybedip bir kaç yeni uzuva sahip olduğumuzda

    "ne lan bu GDO! bize kanserli - lanetli et yedirmişler şempottin! evrim geçirdik be!"

    demeyiz...


    Bu yem sanayicileri birliği başkanı daha iki ay önce Okan Bayülgen 'in programına telefon ile katılıp "BİZİM TOHUMLARMIZDA GDO YOK" diye bas bas bağırıyordu...




  • bakın hele ogh 'a demek 4 karılı adamlar ..tipik refleks sende de ortaya çıkmış..(konu ile ne alakası varsa) onlarca metresi olan kırmadık ceviz bırakmayan eli şeyinde gezip orgazmdan hasıl olan haz için atmadık takla bırakmayan vajina önünde secede eden yanıp yakılan entel dantel tipleri misal gösterip eleştirdiğine de şahit olmadık ya..ama nikahlı beraberlikleri diline dolamayıda biliyor..nikaha duyulan bu nefretin sebebi ne acaba..ikiyüzlülüğe tahammül edemem ogh ..konumuz evrim ve bu konuda ele geçen bulgular .. aklınca kaçak güreşerek kredi toplayacağını zannediyorsan yanılıyorsun

    neyse konumuza dönelim

    quote:

    - yazdıklarınızı, örneklerinizi google da aratınca hep aynı yerlerden alıntı olduğunu görmek, kopyala yapıştır sonucuna götürüyor insanı.


    verdiğim linkleri okumak yerine "türkçeleştirilmiş" bu bölümü

    quote:

    Duke Üniversitesi’nde cerrahi bilimler profesörü ve bu araştırmanın başında olan Dr. William Parker “Artık ders kitaplarındaki bilgileri düzeltmenin zamanıdır. Bugün hala birçok bioyoloji kitabında apandisten ‘körelmiş organ’ olarak söz edilmektedir” açıklamasını yaptı.

    Apandis, çekumun evrimsel bir kalıntısı olamaz, çünkü günümüzde yaşayan bazı lemurlar, kemirgenler ve bir tür uçan sincap türü hala çekuma bağlı apandise sahiptir. Parker, apandisin Darwin’in sandığının aksine çok yaygın olarak bulunduğıunu, belirtmekte ve şöyle demektedir: “Örneğin türleri ‘familya’ denen gruplara ayırdığımızda, tüm pirimatların ve kemirgen gruplarının yüzde 70’inin apandisi olduğunu görüyoruz.”


    Parker, Darwin’in bilgi yetersizliğinden dolayı bu iddiaları öne sürdüğünü açıklayarak şöyle demektedir:

    “Darwin’in şu anda sahip olduğumuz bilgiye ulaşma imkanı yoktu. Eğer Darwin büyük bir çekuma bağlı apandisi olan türlerin farkında olsaydı ve apandisin doğada bu kadar yaygın olduğunu bilseydi, muhtemelen apandisi evrimin körelmiş bir organı olduğunu düşünmeyecekti.”


    arattın sanırım google dan eee konu hakkındaki bilimsel içerikli linklerde yazanlar seni kesmemişki google hz başvurup bu türçeleştirilmiş alıntıların kaynağı ne bi bakayım dedin "her sözde evrimci " gibi..

    bekliyordum açıkcası bu sulandırma hamlesini ..halbuki bak daha bu konudaki 2. cevabımda kaynakta vermiştim

    hemen alıntılayalım

    quote:

    Orijinalden alıntı: Gennosuke

    işte link

    http://www.darwinthenandnow.com/tag/william-parker/






    okuma zahmetine katlansaydın gogıl hz mecbur kalmazdın ..ingilizcen var değil mi..bak link orada nereden alıntılanmış gör

    quote:

    bir tane üniversite örnek gösterebilirmisiniz evrim in olmadığını, yaratılışın olduğunu ve canlı türlerinin yaratıldığı mekanizmayı inceleyen, ünvan veren, araştırma deney yapan vb...


    örnek gösterdim Duke Üniversitesinden resmi yayın organından ve diğer bilimsel kaynaklardan link verdim ..ama sen es geçtin görmezden geldin



    bu adam mısırda görev yapmıyor uni de mısırda değil

    konumuz apandis idi haksızmıyım..darvin körelmiş organdır diyordu evrimin saçayağı noktasında hareketle .. körelmiş organ olmadığı ortada 2000 li yıllarda yapılan araştırmalar bunu ortaya koyuyor

    aksi yönde bir tane bulgu yok tabiiii 1900 yılların dehası darvinin temelsiz çıkarımları dışında



    Neandertallere gelince

    hatırlatayım sizlerin ilk neandertaliniz Piltdown Adamıidi sahtekarlığın başlangıcı yani o dönemin imkanları dahilinde materyalist tezgahta hazırlanmış çok ucuz ve emsalsiz örnektir "Piltdown Adamı" ne neandertal ama !!

    http://berkeley.edu/

    Berkeleyde öğrenim görmüş ve biyolojide doktora yapmış Jonathan Wells in EVRİM İKONLARI adlı eserinden bir bölüm ile şimdilik bitireyim




    daha sonra devam edeceğim ..

    http://www.kitapciniz.net/kitap/evrimin-ikonlari-p348488.html

    ha okunası kitaptır "evrim ikonları" tavsiye ederim

    ne diyordunuz batılı kaynaklar ve unilermi..

    şimdilik ara..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 27 Ocak 2011; 10:28:03 >




  • Muhtemelen "kıvırıyorsunuz" diyeceksiniz ancak şunu da belirtmek gerek.

    Evrim süreci içerisinde, bir organ, kendi temel (ana) fonksiyonunu kaybedebilir, ve ikincil görevler edinebilir.

    Örneğin,
    Çokça konu edilen, kuyruk kemiği (Coccyx), evrim teorisine göre eskiden denge sağlamamıza yardım ederken, iki ayak üzerinde durmamız ile birlikte temel fonskiyonunu kaybetmiştir. Ancak, modern insanda kuyruk kemiği hala ikincil görevleri yüzünden bulunmaktadır. Kuyruk kemiği, kalça üzerindeki birçok kasın bağlandığı noktadır. Bu kritik görevi yüzünden "daha fazla körelemez".

    Aynı durumu, appendix için de söylememiz mümkün olabilir. İlk başta temel sindirim görevine sahip bu bölge zaman içinde sindirim özelliğini kaybedip, ikincil görevlerini sürdürmeye devam etmiş olabilir. Artık temel sindirim görevini yerine getirmediğinden, hacmi üzerindeki seçilim baskısı kalkmış ve hacmi küçülmüş olabilir. Ancak, appendix'in (bağırsağın geri kalanının yaptığı gibi) bazı yararlı bakterilere ev sahipliği yapması yüzünden tamamen yok olmamış olabilir.

    Burada bahsi geçen, "körelmek" ifadesi, "temel işlevin kaybedilmesi" anlamındadır. Körelmek dendiğinde, sadece, o organın yok olmasını anlamak yanlış olur.




  • quote:

    arkadaşım zamanla meydana gelen değişimlere kullanılmayan organların körelmesine falan kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum zaten.
    Ben yukarıdaki açıklamayı, daha önce sürüp giden appendix tartışması üzerine yaptım. Çünkü, körelme üzerine bir tartışma hala sürüyor.

    quote:

    sorun balığın karaya çıkıp ayak meydana gelip yürümesi dinazorun kuşa dönmesi maymunumsu yaratığın bilinçli bir insan olması gibi konular.çok absürt yahu neyini göremiyorsunuz bunun?
    Çok ilginç bir şekilde, size absürd gelen konu bana oldukça mantıklı ve tutarlı geliyor.

    quote:

    daha sağlam şeylerle inandırıcı donelerle gelinse ya olabilirmi acabamı diyeceğiz de...
    Açıkçası, fikrinizin değişeceğini sanmıyorum. Şu noktadan sonra, en sağlam kanıt getirilse bile, bu kanıtın yeterli olmayacağını öne süreceksiniz. O kanıtın açık noktalarını arayıp, olmadık, tutarsız argümanlarla o kanıtı etkisiz hale getirmeye çalışacaksınız. Bu yüzden "acaba mı" diye soracağınızı hiç sanmıyorum.

    Yine de, tartışmanın herkese bir şey katacağını düşünüyorum. Bu yüzden, şu soruyu sormam gerek. Ben size evrimi doğrulayan genetik bir kanıt gösterebilirim. Buna göre, vücudumuzdaki herhangi bir proteini ele aldığımızda, Homo sapiens'in, genetik açıdan primatlara, atlardan ya da balinalardan daha yakın olduğunu gösterebilirim.

    Öyle ki, bu genetik yakınlık/uzaklık verilerini bir ağaç şeklinde çizdiğimde, evrim teorisinin öne sürdüğü gelişim ağacı ile birebir örtüşme görülür. Peki böyle bir kanıt sizi tatmin eder mi? Etmezse neden etmez?




  • quote:

    Her organa ve sisteme basit bir şekilden kendi kendine, tesadüfen evrimleşmiş gözüyle bakan evrimci düşünce mensupları, solucan biçimindeki bu küçük organı da otobur atalarımızdan(!) kalan, dejenerasyon neticesinde körelmiş ve işe yaramaz bir bağırsak parçası olarak görmektedir.

    Hâlbuki kalın bağırsağın başlangıç kısmında bulunan parmak şeklindeki bu küçük organ, bir lenf dokusudur. Bütün lenf dokularında olduğu gibi apandis de, çocuklarda erişkinlere göre vücut nispetine nazaran daha uzundur. Zîrâ çocukluk çağında her türlü mikropla karşılaşan ve onlarla mücadele için hazırlanmış immün sisteme ait bütün lenf düğümlerinde olduğu gibi apandis de, bol miktarda lenfoid doku taşımanın yanında, kalın bir kas tabakası ile çevrili ucu kapalı, ince bir borucuk şeklindedir.


    Evrimciler tarih boyunca devamlı olarak insanda körelmiş organ aradıklarından fonksiyonunu bilemedikleri herhangi bir doku gördüklerinde, hemen ona körelmiş veya atalarımızdan(!) miras kalıntı ve işe yaramaz damgasını vurmaktadır.

    Anatomi ve histoloji biliminin yanında son yıllarda oldukça büyük gelişmeler gösteren immunoloji bilimi de, apandisin bağırsak olmadığı gibi, bağırsak vazifesi de yapmadığına temas etmektedir. Anatomik, histolojik ve fizyolojik bakımından incelendiği zaman bu küçük çıkıntının bir bağırsak değil, vücudun savunma sistemi içinde bir lenfoid organ olduğu görülür. Apandisin lenfoid organ olduğunun delili; histolojik kesitlerinde görülen mukoza tabakasının (epitel dokunun) hemen altındaki submukoza tabakasında, vücuda giren yabancı ve zararlı maddeleri yok eden aktif lenfosit hücrelerinin bulunduğu lenfoid folliküllerin bulunuşudur.

    Apandisin çeperindeki dairevî kas tabakası kalın bağırsağa nispeten daha kalındır ve bu tabakanın kalın bağırsaktaki gibi çizgi şeklinde kabartıları (taenia) yoktur.

    Boyuna uzanan kas tabakası ise incedir. Hâlbuki kalın bağırsaktan kalıntı şeklinde güdük kalmış bir kısım olsa idi, kas tabakasının daha incelmesi ve kabartı kalıntılarının olması gerekirdi.

    Apandisteki lenf drenajı, mesoappendix içinde bulunan bir veya iki adet lenf düğümüne dökülür; buradan nodi lymphatici mezenterici superiora ulaşmak için bağırsak etrafında koruyucu karakollar olarak yerleştirilmiş çok sayıda mezenterik lenf düğümleri içinden geçer. Apandis bol miktarda lenfoid doku ihtiva ettiği için sindirim kanalına bulaşmış çeşitli virüs, bakteri ve protozoon tipindeki her türlü mikroba karşı hemen silâh üretip harbe girişecek önemli bir müdafaa organıdır.

    Lenfoid doku bakımından son derece zengin olan apandisteki lenf folliküllerinin (küçük yuvarlak adacıklar şeklindeki topluluklar) sayısı 12-20 yaş arasında en fazladır; 30 yaşından sonra azalmaya başlar. 60 yaşından sonra son derece azalır ve ileri yaşlarda tamamen kaybolur. Lenfoid özelliğinin giderek azalması ile (atrofiye olma) birlikte giderek artan histolojik yapı bozulması neticesinde apandis kanalı kısmen veya tamamen tıkanabilir. Apandisin içindeki ince kanalın küçülmeye başlaması, bütün organlarda olduğu gibi bu dokunun da ihtiyarlaması sebebiyledir.

    Apandiste bulunan lenfoid doku miktarı ile akut apandisit hastalığı arasında kabaca da olsa bir paralellik vardır. Apandisit denen iltihaplanmanın genellikle çocuklarda ve yaşlılarda görülmesi, çocukların mikroplarla mücadeleye daha fazla ihtiyaç duymaları sebebiyle, lenf dokularının daha fazla geliştirilmesinden, yaşlılarda ise apandisin savunma yapacak güçte olmamasındandır. Orta yaşlarda daha fonksiyonel olduğu için, apandis iltihaplanmasına (apandisit hastalığına) çok az rastlanır.



    Apandise körelmiş organ diyebilmek için, şu sorulara tatmin edici cevaplar bulmak lâzımdır:

    1- İnsan vücudunda hangi organ, körleşirken kendi histolojik yapısından başka bir doku olan lenfoid dokuya dönüşmüştür? Apandis körleşirken lenfoid doku gibi çok kompleks ve mükemmel mekanizmalarla donatılmış bir müdafaa organı hâline gelmesi için hangi mutasyonlarla histolojisini değiştirmiştir?

    2- Çekum (körbağırsak) gibi yarıçapı 7-8 cm olan ve farklı bir histolojiye sahip olan bağırsak bölgesi, tesadüfen yarıçapı 0,5-1 cm ancak olan apandisit hâline kendi kendine dönüşürken niçin farklı kalınlıklarda ve boylarda ara formlara rastlanmıyor da, bir anda sıçrama yapar gibi büyük bir çaptan, küçük çaptaki ince bir borucuk hâline dönüşebiliyor?

    3- Körelmeye giden çekumun çapı 7 cm den, 1 cm e inerken, normal olarak bütün tabakaların birden incelmesi gerekmektedir; hâlbuki apandisin kas tabakası inceleceği yerde kalın bağırsaktan daha fazla kalınlığa sahip kılınmaktadır. Bu durum ise gittikçe hızlanması gereken yok olma sürecine ters değil midir?

    4- Kalınbağırsakta bulunan kıvrımların körelmiş izlerine, apandiste neden rastlanmamaktadır?





    Beyaz Rus evrim sözlüğünde körelmenin ne anlama geldigini biliyorum ve sen kıvırmiyorsun aklıma bile gelmedi inan

    İşte bu yüzden konudaki 4. Cevabımda Dr. Aslan maydanin apandis ile alakalı sorularını ve açıklamalarını alintiladim

    Ve yukarıda tekrar alıntıladığım soruların cevaplarını alabilirmiyim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 27 Ocak 2011; 17:37:47 >




  • Genetik bağlantı konusunu pc basına geçtiğimde ayrıca konuşuruz
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ilkerinanç

    arkadaşım zamanla meydana gelen değişimlere kullanılmayan organların körelmesine falan kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum zaten.sorun balığın karaya çıkıp ayak meydana gelip yürümesi dinazorun kuşa dönmesi maymunumsu yaratığın bilinçli bir insan olması gibi konular.çok absürt yahu neyini göremiyorsunuz bunun?daha sağlam şeylerle inandırıcı donelerle gelinse ya olabilirmi acabamı diyeceğiz de...


    buarada sürekli haberlerde çıkıyor diye söylüyorum. ayakları olupta karada yürüyebilen bir sürü balık var garibime gitti çok =) fake felan değil 100 lerce haber ve resmi kayıtlar resimler bulabilirsiniz netten =)
  • korkunç semptomlar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nocen

    Yaratıcı evrimi tercih etmiştir belki de..!



    yani şu güne kadar evrim hakkında tartışılan konular içerisinde atılmış en bilimsel cevap seninki bana kalırsa. herkes taraftar gibi ya o yanı ya bu yanı savunuyor kimse de çıkıp, analitik düşünce ürünü ve her ihtimali göz önünde bulundurabilen, seninki gibi bir cümle kuramıyor. gerçekten tebrik etmek istiyorum seni. sayfa sayfa kendi doğrusunu tartışsın dursun insanlar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: fiziksever


    quote:

    Orijinalden alıntı: nocen

    Yaratıcı evrimi tercih etmiştir belki de..!



    yani şu güne kadar evrim hakkında tartışılan konular içerisinde atılmış en bilimsel cevap seninki bana kalırsa. herkes taraftar gibi ya o yanı ya bu yanı savunuyor kimse de çıkıp, analitik düşünce ürünü ve her ihtimali göz önünde bulundurabilen, seninki gibi bir cümle kuramıyor. gerçekten tebrik etmek istiyorum seni. sayfa sayfa kendi doğrusunu tartışsın dursun insanlar.

    Sayın fiziksever arkadaş.
    Alıntı yaptığınız cümle kesinlikle art niyetle, kafa bulandırmak için yazılmış bir cümledir. (bkz. Alıştıra alıştıra yola getirmek).




  • quote:

    genetik olarak yakın olmak şu bu hikaye
    Neden genetik yakınlık gibi önemli bir kanıtı kesip atıyorsunuz? Benim için evrimi doğrulayan en önemli kanıtlardan biri genetik.

    Darwin'in öne sürdüğü ağaç hiç göz önüne alınmadan, sadece genetik verilere göre çizilen genetik yakınlığa bağlı ağacın, Darwin'in çizdiği ağa ile tam örtüşmesi bir tesadüf olabilir mi? Darwin'in yaşadığı yıllarda genetiğin g'si dahi bilinmiyordu. 200 yıl önce yaşamış bir araştırmacının bunu önceden kestirmiş olması bence oldukça ilgi çekici.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: fiziksever


    quote:

    Orijinalden alıntı: nocen

    Yaratıcı evrimi tercih etmiştir belki de..!



    yani şu güne kadar evrim hakkında tartışılan konular içerisinde atılmış en bilimsel cevap seninki bana kalırsa. herkes taraftar gibi ya o yanı ya bu yanı savunuyor kimse de çıkıp, analitik düşünce ürünü ve her ihtimali göz önünde bulundurabilen, seninki gibi bir cümle kuramıyor. gerçekten tebrik etmek istiyorum seni. sayfa sayfa kendi doğrusunu tartışsın dursun insanlar.


    Yaratıcının bu yola başvuracağı sadece bir farklı düşünce olur.İnsanlar düşünen ve inanandır.Siz düşünüyorsunuz fakat inanmıyorsunuz.Eğer bir yaratıcı varsa bu yolu tercih etmez ederse de neden etmeli ? Biz sadece bunları düşünürüz.Felsefi akımlarda sürüklenir dururuz.Bilmi keşiflere ışık tutulmadıktan ve dinler rant mesele olarak kullanılmadığı an bu sorulara cevap bulmak daha kolay olacaktır.




  • quote:

    Ve yukarıda tekrar alıntıladığım soruların cevaplarını alabilirmiyim
    En yakın zamanda elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım.
  • quote:

    Darwin'in öne sürdüğü ağaç hiç göz önüne alınmadan, sadece genetik verilere göre çizilen genetik yakınlığa bağlı ağacın, Darwin'in çizdiği ağa ile tam örtüşmesi bir tesadüf olabilir mi? Darwin'in yaşadığı yıllarda genetiğin g'si dahi bilinmiyordu. 200 yıl önce yaşamış bir araştırmacının bunu önceden kestirmiş olması bence oldukça ilgi çekici.


    merak ettim tam örtüşen bu ağaç neyin nesidir..

    görevinden habersiz olduğu organı körelmiş diyerek kestirip atan zihniyetin genetik örtüşmeyi nasıl öngördüğü üstelik bunu "tam bir örtüşme ile nasıl başardığı" akıllarda şüpheye sebeb olmuyor değil hani..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 27 Ocak 2011; 22:47:43 >




  • Ensefalon - Beyin
    Hayvan anatomisinde beyin, veya ensefalon (yunanca), merkezi sinir sisteminin yönetim merkezidir. Birçok hayvanda beyin, kafanın içinde, birincil duyu organlarının ve ağzın yakınında yerleşmiştir. Tüm omurgalılarda beyin olduğu gibi, omurgasızlarda da merkezileşmiş bir beyin veya birbirinden bağımsız ganglionlar topluluğu vardır.

    Zamanında insanlar teknoloji yoksugunlundan dolayı daha fazla düşünmeye ihtiyaçları olduğu için beynin tamamına yakınını kullanıyorlardı. Günümüzde ise beyinin %98'ine ihtiyaç kalmamıştır. Günümzde insanlar düşünmekten çok ezberci ve taklitci düşünmeyi tercih etmişlerdir. İşe yaramadıığını düşünüp aldıranlar bile vardır: bkz.http://www.google.com.tr/search?hl=tr&client=firefox-a&hs=oqu&rls=org.mozilla%3Atr%3Aofficial&q=beynini+ald%C4%B1ran+adam&aq=f&aqi=&aql=&oq=




  • bence ilk mesaja baya benziyor
  • Yukarıda bir arkadaş "genetik hikaye" demiş.
    Oldukça enteresan bir yaklaşım. Türler arası genetik dizilimler karşılaştırıldığında bir çok genin aynı olduğu ve aynı proteinleri sentezledikleri kesindir. Siz hala nasıl hikayedir diyebiliyorsunuz oldukça vahim.

    Beyaz Rus arkdaşın verdiği bilgiler tamamen doğrudur. Kişsel görüş düşünme veya inanma değil bilimin ta kendisidir.
    Günümüz modellemelerde kullanılan canlılar sınıflandırılması (Darwinden bile önce birçok kişi canlıları sınıflandırmıştır) Linnaeus tarafından yapılmıştır. Ve Linnaeus yaptığı bu sınıflandırma daha sonra Darwini yaptığı filogenik ağaçlada uyumlu görülmüştür. Hatta ve hata bugün genetik, fizyolojik, biyokimyasal vs verilerde Linnaeus ve Darwini doğrulamaktadır.
    Bugün canlı sistematiği, 1700 lerdeki Linnaeus ve 1850 lerdeki Darwinin filogenik açıklamarıyla literatürlerde yerlerini almaktadır. Çünkü tüm deney gözlemler bunu doğrulamaktadır.
    Ama bir aristonun sınflandırılması bilimsel anlamda hiçbir önemi yoktur. Bilmem anlatabildim mi?




  • Evrim hakkında bir sürü soru sorulmuş.

    Bazıları da oldukça yanlı veya yanlış. Gerçekten öğrenmek isteyen birilerini görsem ben de biraz daha araştırma yapıp özele inmeye çalışacağım ama böyle bir şey göremiyorum ne yazık ki.

    Ve çok üzülerek söylüyorum, hala daha evrim ile inanç meselesi birbirine karıştırılıyor.
    Arkadaşlar, bu forumda belki bunu 1000. kez yazıyorum: Evrim din değildir, evrim bir bilimdir.
    Evrim ve hatta bütünüyle bilim, yaratıcı vardır veya yoktur demez.

    Gerçekten şaşkınlıkla izliyorum, bunu da ikinci söyleyişim. İnsanlar neden bilime bu kadar karşı durur, anlamak mümkün değil, bunun inanç meselesiyle bir ilgisi olmadığının da her türlü vurgusu yapılmasına rağmen.

    Burada evrimi çürüttüğünü zanneden arkadaşların bilimi takip etmediklerini düşünüyorum. Biyolojik evrim şu anda güçlü kanıtlara dayanan, çok güçlü ve köklü bir teoridir. Bugün dünyanın en büyük profesörleri, biyologları evrimin geçerliliğini kabul ederken, siz mi çürütüyorsunuz evrimi Allah aşkına?

    Ve bunu yalnızca evrim için yapıyorsunuz, çünkü dediğim gibi hala daha inanç meselesiyle karıştırıyorsunuz evrimi.

    Şöyle bir örnek vereyim, bugün dünyanın yuvarlak olmadığını savunan bir grup insan var. Onlar da bu işi yalnızca inanç için yapıyorlar ve küçük bir dernek halinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Onların bunu savunmaları ise taa Galileo'ya kadar gidiyor. Burada yapılanların da bundan bir farkı yok bence.

    Neyse, konuya dönelim. Evrimin mantıksız olduğunu savunmanız oldukça geçersiz. Mantıksız olan bir şey bir teori olamaz, çünkü teoriler de matematikteki gibi çeşitli postülatlara ve aksiyomlara dayanır. Bunlar bilimsel metod olarak bilim felsefesi içerisinde açıklanır. Dolayısıyla, evrime mantıksız diyen bir insan evrimi anlayamamış bir insandır.

    Evrimi öğrenmek isteyen insanın da yeri burası değildir. Alınır güzel bir kitap, okunur örneğin. Burada kitap tavsiyesinde bulunabilecek birçok insan var.

    Evrimi şu anda çürütebilmek için evrimin bütün kanıtlarını yok etmeniz gerekir veya geçerli olabilecek başka bir teori üretmeniz gerekir. Evrimin ise binlerce kanıtı var ortada, ilkini yapmanız imkansız. Evrimi çürütmek için ikincisini yapmanız gerek ki evrim çıktığından beri kimse bunu yapamadı.

    Zaten dikkat ederseniz, evrim müthiş bir düşüncenin ürünüdür; buradan bakması kolay gelse bile evrim düşüncesini ortaya atmak asla kolaya alınabilecek bir şey değildir. Zaten Darwin'e de bakarsanız, kendisi bilim dünyasının en büyüklerinden biri sayılır. Kendi döneminin adı konuşulan bir doğa bilimcisidir. (Evrimden önce bile.) Galapagos adasında yapmış olduğu araştırmalar muazzam büyüklüktedir, iki hafta gibi kısa bir süre orada kalmış olmasına rağmen. Ancak 25 yılını almıştır teorisini yerli yerine oturtup bilim dünyasına sunabileceği ana dek çalışması.

    Darwin'in ortaya attığı evrim kuramı, "doğal seçilim sonucu evrim" olarak geçer. Evrim düşüncesinin ilkel hali Darwin'den daha önceki bazı bilim adamları tarafından ortaya sürülmüştür, bunu biçimlendiren ve yerli yerine oturtan kişi Darwin'dir. Bugün ise aynı teori, modern evrim teorisi olarak geçiyor bildiğim kadarıyla. Özellikle genetik alanında yapılan yeni çalışmalar ve ortaya çıkan yeni bulgularla birlikte, bu yeni kanıtların da teoriye aktarılmasıyla daha geniş, daha gerçekçi bir bakış açısına sahip olunmuştur. Evrim teorisi o günden beri de sürekli gelişmektedir. Bugün bile evrim ile ilgili bir sürü araştırma yapılıyor, her geçen gün yeni kanıtlar ortaya çıkıyor.




  • Kızlık zarı diğer memelilerde de var. Bu bir kanıt olabilir... (Tubitak dergisinde okumuştum)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi |PortaL| -- 28 Ocak 2011; 19:42:21 >
  • Sıkça eleştirilen dinin evrim konularının dahil edilmesi konusu tek taraflı değerlendiriliyor. İlker önemli bir noktaya değinmiş evrim =ateizm fikri gerek kasıtlı gerek kasıtsız direkt yada endirekt evrim konularında satır aralarına habire pompalanıyor ve nedense bu durum eleştiri sahiplerini hiç rahatsız etmiyor..

    Darvinizm tanımına tahammül edemeyen ve bu tanımın haksızlık olduğunu söyleyen arkadaşlar ile darvinist felsefeciler arasında epey fark var , onlar yani sosyal darvinizmin savunucuları gerek biyolojik gerekse arkeolojik çalışmaları menfi yönde etkiliyor ve tetikliyor ..ortaya çıkan bu duruma dair epey örnek önümüzde durmakta

    darvinin teorisi sadece "biyolojik ve arkeolojik" alanda gelişim gösterse idi sonuç bir çok açıdan farklı olur ve insanların haklı tepkilerine maruz kalmazdı..ama ne yazık ki olması gerektiği gibi gelişim göstermedi..

    Materyalizmin en büyük silahlarından biri olup çıktı..eğer siz bilimsel temele sahip olduğunu iddaa ettiğiniz teoriyi inanç alanına taşır materyalist felsefe ile destekleme yoluna giderseniz gelecek tepkilerede tahammül edebilmelisiniz..

    bahsettiğim örneklerden biri

    en sivrisinden

    buyrun

    http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96jenik

    sosyo kültürel yıkıma dair eşşiz örnek ..evrim temelli ..

    hani şu eleştirdiğiniz ve kabul etmediğiniz "sosyal darvinizmin" tanımına en bariz örnek üstelik biyoloji temelli gelişimi ise hayret verici ve sonrasında evrimci camida kabul görmesi de cabası ..

    beyler ortaya konan her davranışın şu yada bu şekilde geri dönüşü olur ..gah olumlu yönde gah olumsuz yönde ..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 28 Ocak 2011; 22:25:43 >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.