Şimdi Ara

İnanmak, inandırmak (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
95
Cevap
0
Favori
3.073
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • @mfiz hocam,
    hem zaten bu dev matematiksel organizasyonda,büyük matematiksel değerli olasılıklar ve olsasılıkları istatikselleştirme gereklidir de.
    olasılıklar dan söz etme ile ALLAH ın varlığı ve yokluğunu delillendirilme zaten yapılamadığı gibi,çok düşük bir olasılık böyle olmaz demekde saçmadır.
    yani aslında böyle karşı çıkış,islami bakışa da ters.(itirazı olanlarla bununla ilgili başka bir konuda daha detaylı yazarız bir gün).
    evrim yada başka bir hipotez için olasılıkların zorluğu çürütücü neden olamaz.

    fakat evrimi savunan arkadaşlardaki ilginç olan siz dogmalarınızla başbaşa kalın,bilimden uzak durun gibi bir yaklaşım da anlaşılabilir değil.
    _____________________________
  • Mfiz,
    Cevabınız için teşekkürler. Ama bir ihtimal düşünün kü evrendeki atomların sayısının 6 misli materyalden elde edilsin ve bundan sadece bir tanesi yeterli sıralamayı tanımlasın. Bu sizce bilimsel mi? yani tüm evrendeki madde ve bunun gibi 6 tanesini daha kullanıyorsunuz ama sadece bundan işe yarar bir tane basit bir protein zinciri elde ediyorsunuz?
    Şimdi diyeceksiniz ki bu bilimseldir. Ama bazı tanınmış evrimci bilim adamları bile bunu doğruluyor ve bunun açıklanamadığını kabul ediyor. Öyleyse ne yapacağız şimdi?
    Ben şunu biliyorum. Harun Yahya kendi araştırıp bulduğu bilgileri değil, bilim insanlarının ve özellikte evrimci olarak bilinen bilim insanlarının kendi kitaplarındaki veya makalelerindeki çarpıcı noktaları alıyor. Ha şunu dersiniz, bu adam kitabın 100 de 99 da evrimi savunuyordur ama 100 de 1inde de bir cümle kuruyordur ve burada evrimin bir açığından ve anlaşılamayan bir noktasından bahsediyordur. Asıl önemli olan budur.

    Zira kendisi o teorinin savunucusu olan biri "bu konu açıklanamıyor" veya "bu konuya cevap bulamıyorum" diyorsa, yani savunduğu teorinin açığını söylüyorsa, bu açık o teorinin geçersizliğini ortaya koyar. Yani Karl Popper ın deyişi ile bir noktadan bulduğunuz açık bir teoriyi geçersiz kılar.
    Şimdi buda bilim felsefecisi bir kişinin yorumu.
    Ama yinede verdiğiniz örnek çok da doğru değil. Zira evrenin yaratılışından gelen bir radyasyon ışınımını da biliyoruz. bu ışınım normal koşullarda evrenin herbir tarafından gelmez. Ama geçmişteki büyük patlama bunu ortaya çıkarmıştır ve her taraftan aynı oranda gelmektedir. Bu demek değildir ki bu sıradan bir olay ve bir daha peşpeşe oluyor. ama sizin dediğiniz m4.6 milyar yıldır 3000000 yakın türde ve bunların var olduğunu saydığınız tüm ara geçiş formlarında olması gereken ve bunun gibi (uzayın her tarafından gelen ışınım gibi) elle tutulur ve gözlemlenebilir bir kanıt (ara geçiş formu kayıtları) sunamadığınız bir olguya da delil olmaz. Ben zaten her seferinde delil istiyorum Varsa(aynen evrenin her tarafındna gelen bu ışınım gibi) önümüze koyun test edelim, sonrada üzerine konuşalım. Ama yokki koyamıyorsunuz bizde konuşamıyoruz. ne yapacağız şimdi? Sorgulamayalım mı yani?

    Bunun en basit çözümü ve bizim elimizdeki tüm oyuncakları alıp susturmanızın tek yolu, ara geçiş formlarını ortaya koymaktır. Başka hiçbirşey değil.
    Buda bilimselliğin gereği ve zorunluluğudur.

    Saygılarımla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bbeyi -- 7 Ocak 2007; 23:15:20 >
    _____________________________




  • @Bbeyi: ben de teşekkür ederim yorumunuz için. Elbette sorgulayalım. Zaten hep sorguluyoruz. Bir de yanlışlık olmasın kastettiğim ışıma kozmik mikrodalga ışıması değil. Kozmik mikrodalga ışıması teorik olarak Big Bang'in bir sonucu olarak oluşan kara cisim ışımasının günümüze gelen gözlemsel kalıntısı olarak düşünülüyor ve başka bir dalga boyundan geliyor (1,9mm):

    http://en.wikipedia.org/wiki/Cosmic_microwave_background_radiation

    Benim sözünü ettiğim ışıma evrende sürekli olarak oluşan bir ışıma ve dalgaboyu 21cm:

    http://en.wikipedia.org/wiki/Hydrogen_line

    @Driver: yapıcı yorumunuz ve katkınız için teşekkürler
    _____________________________




  • Driver,
    Bahsedilen olasılığın ne olduğunu kavrayamadığın için sanırım böyle yazıyorsun. Biraz düşün lütfen ufak sıradan bir proteinin oluşması için gereken farklı kombinasyonlar için gerekli madde toplamı evrendeki tüm maddelerin toplamının tam tamına 5.4 misli.
    Ayrıca bir insan DNAsında tam bin cilt ansiklopedi dolduracak kadar bilgi var. (Ana Britannica 54 cilt) Hadi bunun içindeki tüm harflerin yanyana gelip hatasız, yanlışsız, eksiksiz ve tam olması gerektiği gibi diziliminin olasılığını sen hesapla.

    Yani senin, benim ve hiçbir insanın normal hayatta kavrayamayacağımız; hafızamızın, kavrama yeteneğimizin çok üzerinde bir olasılıktan bahsediyoruz. Ha bir tek amino asit yani harf yanlış yere veya olması gereken yere yapışmadan boşlukta kalırsa ne olur biliyormusun? Ne sen nede ben burada olamaz ve birbirimize bu yazıyı yazamazdık.

    Anlayabildinmi?
    _____________________________
  • @bbeyi

    anladım.

    hatta daha da fazla.

    fakat işte ortada bir kainat var,ve dediğin den de fazla olasılık olmuş işte.sana yazı da yazıyorum.

    mesele evrim hipotezini çürütmekse,olasılığın çokluğu onu çürütmez.mesele ALLAH ın varlığını ispatlamaksa O ispatlanamaz.
    bilgileri vermek demek hepiniz benim gibi düşünün demek değildir.
    bilgiyi,bakış açını yazdıktan sonra insanları kendi haline bırakmak lazım.

    bu arada fikirlerini okuyoruz,seni anlıyoruz, forumda yazma ile bilgi alışverişi için senden her zaman fikirlerini bekliyoruz.
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Bbeyi

    Driver,
    Bahsedilen olasılığın ne olduğunu kavrayamadığın için sanırım böyle yazıyorsun. Biraz düşün lütfen ufak sıradan bir proteinin oluşması için gereken farklı kombinasyonlar için gerekli madde toplamı evrendeki tüm maddelerin toplamının tam tamına 5.4 misli.
    Ayrıca bir insan DNAsında tam bin cilt ansiklopedi dolduracak kadar bilgi var. (Ana Britannica 54 cilt) Hadi bunun içindeki tüm harflerin yanyana gelip hatasız, yanlışsız, eksiksiz ve tam olması gerektiği gibi diziliminin olasılığını sen hesapla.

    Yani senin, benim ve hiçbir insanın normal hayatta kavrayamayacağımız; hafızamızın, kavrama yeteneğimizin çok üzerinde bir olasılıktan bahsediyoruz. Ha bir tek amino asit yani harf yanlış yere veya olması gereken yere yapışmadan boşlukta kalırsa ne olur biliyormusun? Ne sen nede ben burada olamaz ve birbirimize bu yazıyı yazamazdık.

    Anlayabildinmi?



    Bilim dünyası "Tanrı Yoktur" ilkesiyle hareket etseydi tüm bu yazdıkların rayına otururdu. Ama @mfiz arkadaşın vurguladığı şey başka. Bilimin yorum yapma yetisi yoktur. Bilimsel verileri örnek gösterip Tanrı yoktur diyen kişi bilimin ilkelerine ters düşüyor bir kere.

    Bilim dışı tartışmaların tümünde ise insanlar kendi hayat görüşlerince şekil veriyorlar dünyaya. İnançlı insan kelebeğin kanatlarına bakar ve "vay be bu bir ilim ürünüdür" der. İnançsız bir insan ise kelebeğin kanatlarına takılmayabilir. Hatta inançsız bir insan Afrika'da aç kalan çocukların akbabalar tarafından yenilmesine bakıp Tanrı kavramından nefret bile edebilir.

    Bu dünya oldukça geniş. Her tür olay yaşanıyor dünya üzerinde. Savaşlarda kaybedilen çocuklar, tecavüzler, zorbalıklar, kısacası şiddet kavramı insanların inanca bakış açılarını bile değiştirebiliyor. Çok zor durumda olan bir insan "Hani Tanrı nerede, o varsa şayet bana neden el uzatmıyor? diye yakınırken hali vakti yerinde olan bir adam da kelebeğin kanatlarıyla tatmin olabiliyor. Hayata geniş bir açıdan bakmak lazım. İnanç meselesi çok basit bir mesele değildir. Bu tamamen içsel bir mekanizmadır ve her insanı cezbetmeyebilir.

    Tüm bunlar insanların sosyal hayatlarıyla ilgili şeyler. Saygı duymak zorundayız. İnançlıya da, inançsıza da.

    Bilim dünyası ise bir taraf değildir. Kendi kurallarınca hareket eden bir makinedir sadece. Ne yaparsan yap bilim dünyası yorum geçirmez! Bunu böyle bilmek lazım!
    _____________________________




  • quote:

    Zira kendisi o teorinin savunucusu olan biri "bu konu açıklanamıyor" veya "bu konuya cevap bulamıyorum" diyorsa, yani savunduğu teorinin açığını söylüyorsa, bu açık o teorinin geçersizliğini ortaya koyar. Yani Karl Popper ın deyişi ile bir noktadan bulduğunuz açık bir teoriyi geçersiz kılar.


    Ben buna katılmıyorum, carl popper bilimde kesinsizliğin önemini vurgulamıştır, bilimin çoğu zaman kesinsizlikle iş gördüğünü ve bilimde ilerlemelerin teorilerden çıktığını savunmuştur fakat sizin anlattığınızı ifade ettiğini zannetmiyorum. Bu ifadelerin nerede geçtiğini bilmek ve yazının tümünü görmek isterim.
    Bir teoride açık bulunması onu çöpe atmamızı gerektirse idi bütün teorileri çöpe atmamız gerekli idi. Kuantum kuramının açığı var at çöpe, izafiyetin açığı var at çöpe, big bang'in açığı var at çöpe... Peki bütün teoriler yerinde duruyor da neden özellikle evrim üzerinde duruluyor. Üstelik diğer teorilerdeki açıklar evrim teorisindekilere göre hiç te yabana atılacak gibi değil. Şayet derseniz evrim teorisindeki açıklar daha fazla açık, bu tamamen kişisel bir yorumunuz olur çünkü bunu ölçecek kriter yoktur.
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: trackfind500


    Bilim dünyası ise bir taraf değildir. Kendi kurallarınca hareket eden bir makinedir sadece.


    dostum, bu inanmak-inandırmak meselesinde herkes cansiperane neye tutunsa onu silah olarak addedecektir. şöyle ki, ben çıkarım "millet çöllerde kılıç salarken ve hristiyan dünyası da pislikleri üzerinde otururken Kur'an gezegenlerin yörüngelerde yüzdüklerini haber vermektedir, siz uyuyun, yaaa" derim ve bilimi Allah'ı ispat etmekte kullandığımı zannederim, diğeri de çıkar " hadi be, herşey Allah'tan diyorsunuz ama depremin ne şekilde oluştuğuna bir bak, asıl sen uyan da balığa gidelim, yaa değil yoğuuurt" diyebilir

    yani diyeceğim, bu işler bilimin deneyin gözlemin işi değildir. ama şu var ki ve benim de üzerinde durduğum nokta;
    hani bir ayet var hangi suredeydi hatırlamıyorum "kulları içinde Allah'a hakkıyla ancak alim olanlar saygı duyar" mealinde bir ayet var.
    yani burada verilmek istenen mesaj, "cahilsen hiç bir şeyin evsafını ve mekanizmasını bilemeyeceğin için ot gelir ot gidersin, ne Allah'ın sanatına vakıf olursun ne de ona gereken muhabbeti duyarsın, ancak cır cır ötersin, laf ebesi olursun, sözün destekli olmaz, bilgisizce konuştuğun için bir çok konuda açığın yakalanır ve kaş yaparken göz çıkarırsın, madara olursun" şeklindedir.

    şimdi bakalım etrafımıza, hepimizin yaşadığı çevrelerde bu tarz insanlar yok mu? tonla var. hiç bir ilim dalına merakı olmayan, bir şeyler açıp karıştırmayı külfet addeden ama iş lafa gelince mangalda kül bırakmayan yığınla "tebliğci" kardeşimiz ortalıkta cirit atmıyorlar mı?

    bilim bir müslümana çok güzel yakışır ama bilim Allah'ın varlığını ispatlamakta elbetteki bir araç değildir. ama bir insanın Allah'a olan muhabbetinin artmasına pekala faydası olabilir. bön bön kuşlara bakıp "vay be, Allah bunları nasıl da uçuruyor, breh breh" demek var, kuşların anatomisini inceleyip olayı sindirmek var.

    şimdi forumda başlıklar açıp "şu şöyledir, kendi başına olamaz demek ki bir yaratıcısı vardır" tarzında giden arkadaşları da mazur görmek lazım. bu tarz arkadaşlar bazı hislerini diğerleriyle paylaşmak istiyor olabilirler. ama alıntılardan ve kopyalamalardan ziyade olaya kendi fikirlerini yorumlarını katarlarsa eksik-yanlış herneyse önemli değil, daha iyi bir sohbet ortamı oluşabilir kanaatindeyim.
    zira başkasının fikirlerini devamlı surette kendi mesajlarında tekrarlayıp durmak gerçekten itici, sıkıcı geliyor insana. dayatma gibi algılanıyor. "işte bilgiler, neden hala imana gelmiyorsunuz, gözünüz mü kör, aklınız mı uyuşmuş, yoksa kaşınıyormusunuz" der gibi geliyor okuyana.

    "alimin uykusu cahilin ibadetinden iyidir" hadisi bilime iştiyakı olanların derecelerinin ne olduğu hakkında yeterli fikri bize veriyor. islamda alimin üzerine olanlar şehidler, evliyalar ve peygamberlerdir. alim, her ne olursa olsun hayatını boşa geçirmemiş insandır. tahsil ettiği her harften, kafa patlattığı her düşünceden derecesi artar zira ilminden insanlar faydalanacak, Allah'ın kullarına bir nimet vermesine, bir çare, bir kapı açmasına vesile olacaktır.
    hal böyleyken tutupta bilimi Allah'ı ispatlamakta kullanmaya çalışmak fazlaca bir iş değil gibi duruyor. zaten Allah inancı serbest bırakmış dünyayı da bunun için yaratmış. kendisini öyle bir gizlemiş ki hiç bir bilimsel çalışma onu açığa çıkaramaz. herşeye bir sebep hazırladığı için daima o sebepler göz önünde olacak ve insanların bir kısmı bunlara takılacaktır. bu sebepler bazılarını inançtan alıkoyarken bazılarının da inançlarına şüphe katacak, acabalar içerisinde kıvrandıracaktır. Allah sebepsiz hiç bir şey yaratmamak suretiyle kendisini somut olarak ispatlamak hevesinde olanlara bu kapıyı kapatmıştır.

    bir şeyin sebebi varsa ve ortada ise onu metafizik bir iradeye atfederseniz, size sebepler gösterilir ve itiraz edilebilir. bu durumda "yahu körmüsün neyine itiraz ediyorsun" diyemezsiniz. çünkü ortada sebepler var adam isterse sebepleri müsebbib addeder ve kimse de ona bir şey diyemez, paşa gönlü bilir.

    ama şu paşa gönlü bilenlerden öyleleri olur ki illaki ortamı germe gayretindedir. ince ince kafa bulur, öyle bir cümle sarfederki sanki sizin tüm kutsalınız ona göre masaldır ve siz Allah'a inandığınız için ona göre "beyinsiz bir kaz" sınızdır.
    yobazsınızdır,
    rejim için potansiyel bir tehlikesinizdir,
    ülkenin geri kalmışlığının yegane sebebisinizdir,
    olmamanız durumunda ülke roket gibi ileriye fırlayacaktır,

    paşa gönlü diğer şekilde bilenlerden de öyleleri olur ki, her "acaba" diyen yokolması gereken bir uğursuzdur,
    laf anlamaz söz dinlemezin tekidir,
    bunlarla uğraşmak vakit kaybıdır çünkü kalpleri istisnasız mühürlenmiştir,

    bu tarz kişiler dışında tartışmalar-sohbetler ne şekilde olursa olsun faydalıdır ve bence engellenmemelidir. ama kim bilimsel olarak Allah'ı ispat edeceğini zannediyorsa hiç zannetmesin. kimse de bilimi kullanarak bir tanrı inancını "fos" çıkarabileceğini düşünmesin bile. zira bana göre bilimi de yaratan Allah'tır. ama şu var ki, Allah "beni ispat edin" diye hiç bir peygambere dahi görev vermemiş. sadece anlatın demiş. anlatıyor sağolsun arkadaşlar şu yada bu şekilde. sabırlı olup müsamahakar davranmakta fayda var diyorum. en umulmayan yerden bir kelime öğrenilebilir. ama şu ardı arkası kesilmeyen alıntı ve copy-pasteler adamı gerçekten bayıyor
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika


    Zaten bilim ile felsefeyi ayıran da budur. Tanrı inancına göre tanrı indinde hiç bir şeyin rastlantı olmadığına inanırsınız. Oysa rastlantı kavramı birçok temel bilimde yer alan bir kavram.


    tamam iyi güzel de, iş canlıların oluşum ve gelişimlerine gelince rastlantılar pek şık durmuyorlar bu konuda. karaciğere takmış bir arkadaş kafayı ama takmakta da biraz haklı, karaciğer gibi bir organın birbirini tamamlayan rastlantısal hamlelerle şu halini aldığını düşünmek gerçekten zor.
    şimdi arkadaş "ne kadar zamanda oldu bu iş, bu zaman zarfında tam teşekkül etmemiş karaciğerlerle nasıl yaşadılar bu canlılar?" diye soruyor yanılmıyorsam. peki bu soruya "daha basit yapıdalardı, karaciğerle birlikte gelişimleri senkronize yürüdü ve bu günkü durumlarına geldiler" diye cevap verilse ne kadar tatmin edici olur?

    gelişme trendine girmek bir canlının genlerinde mi var? dış etkenlere uyum sağlamakla tetiklenen bir icraat mi yoksa gelişme? dış etkenlere uyum sağlamaya çalışmak canlının genlerinde mi var? varsa kaynağı ne? bu genlerin bu icraatleri yapabilmeleri de genlerin genlerinde mi yazılı? öyleyse ilk yazı nerede yazılmış, startı nerede ve nasıl verilmiş? rastlantılar buralarda pek şık durmuyorlar bana göre, yada ben anlayamıyorum bu konularda rastlantıların işleyiş mekanizmasını
    _____________________________




  • bilimde hiç bir tanrı ya da herhangi bi doğaüstü güç kabul edilmez. yani var olsa bile kabul edilmez. misal tanrı görünüyor olsaydı bilim sadece onun görünen kısmını alırdı, içerdiği anlamı tanrı oluşunu sorgulamazdı. yani materyalizmden ödün verilmezdi, çünkü bilim amacı zaten maddi olan evreni incelemek araştırmak.

    canlılar nasıl oluşmuş bilimsel veri istiyoruz derseniz bilimsel verilerden tanrıya bi referans beklemeyin boşuna olur. diyelim ilerde çok büyük olaylar oldu, evrim teorisi komple çöktü. tüm biyologlar, arkeologlar birbirlerinden nefret ediyolar ortalık kaos içersinde falan. o zaman gelip "ee evrim çöktü şimdi söyleyin canlılar nasıl olmuş" derseniz yine "şu an bilinmiyor, araştırmalar devam edecek" diye bir cevap alırsınız. yani tanrı lafını duyamazsınız bilimsel veri diye.

    tabi canlıları üstün bi güç yaratmış da olabilir. şimdi kimse çıkıp hayır, tanrı kesinlikle yoktur demesin, nerden biliyosun derler adama. ama böyle bişey olmuş olsa hakkaten doğru da olsa yine de bilimsel açıdan bi değeri yoktur. sadece bi inanç olarak kalır.

    şimdi iş inançlara kalırsa, bunda zaten tartışılacak bir şey yok. ben tanrıya inanıyosam veya inanmıyosam sana mı sorucam nedenini. ya da sen kim oluyosun benim bu konudaki fikrimi eleştriyosun. tanrının avukatlığını yapmak sana mı kaldı. aynı olayın tersi de geçerli, biri tanrının varlığına inanıyorsa, bundan kime ne, kimi ne ilgilendirir.

    bu arada forumda sinirlerinizi geren kişiler varsa block tuşunu kullanmaktan çekinmeyin. hem forumun hem de sizin yararınıza olur. tabi ben çok meraklıyım ne yazdı diye bakmazsam ölürüm diyosanız kullanmaktan çekinebilirsiniz.
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Lacrima

    canlılar nasıl oluşmuş bilimsel veri istiyoruz derseniz bilimsel verilerden tanrıya bi referans beklemeyin boşuna olur. diyelim ilerde çok büyük olaylar oldu, evrim teorisi komple çöktü. tüm biyologlar, arkeologlar birbirlerinden nefret ediyolar ortalık kaos içersinde falan. o zaman gelip "ee evrim çöktü şimdi söyleyin canlılar nasıl olmuş" derseniz yine "şu an bilinmiyor, araştırmalar devam edecek" diye bir cevap alırsınız. yani tanrı lafını duyamazsınız bilimsel veri diye.



    aslında biz bilimden bugün

    quote:

    "şu an bilinmiyor, araştırmalar devam edecek"


    bu cevabı bekliyoruz. çünkü bilim adına yalan söylenmekte olduğuna inanıyoruz. bilim adına bazı ideolojilerin dayatıldığını düşünüyoruz. başka bir derdimiz de yok zaten. bilime de asla karşı çıkmayız. ama bilim ile ideolojilerin sınırları ayrılmalı. bazı arkadaşlarıız da bilim ile ideolojileri birbirine karıştırmamalı. Bilime soruyoruz madem o kadar kaynak var karaciğeri açıkla diye. henüz o konuda teori üretilmedi diyorlar. O zaman sormazlar mı ki yeryüzünde canlıların karaciğer kadar trilyonlarca örneği var. Bu durumda evrim kaçta kaçını açıkladı diye ?

    arageçiş formu deniyor. Penguen canlı arageçiş değil mi? fosilini bulsalar hemen atlayacaklar üstüne ama şimdi cesaret edemiyorlar.

    Bence bilim adına daha tutarlı davranılmalı ve bazan bilmiyorum cevabının sallamasyon cevaplardan daha değerli olduğu bilinmeli. Yoksa kaotika türden türe evirir çevirir durur. Yok kuş gribi mutasyon ile türden türe geçmişmişmiş diye. Bir de resimler ile süslerler.


    ondan sonra felsefik manada Yaratıcı mı var yoksa felsefik rastgeleliği tartışalım. Bilimden aldığımız doneleri koyalım da bir kenara. Bilimi ideolojimize alet etmeyelim. Tek derdimiz bu.
    _____________________________




  • quote:

    Bilimi ideolojimize alet etmeyelim. Tek derdimiz bu.


    Yanılgı bu zaten,bilimin ideolojiye alet edildiği yanılgısı,halbu ki herkes biliyor ki bilimde ideoloji olmaz,siyeset olmaz,Tanrı vardır veya yoktur bilimin tezi,görevi,sorusu,sorgu alanı değildir,

    Bilimin görevi,yöntemi, değişimi ortaya koymaktır,bunu açıklamaktır,bunları yasallaştırmak,süreklileştirmektir,Tanrı vardır veya yoktur dediğimiz de zaten bu kesinliği ortaya koymuş oluruz,bunu yapan da bilim değil,inaç dır.

    Nasıl ki evrim varsa Tanrı yoktur diyemiyorsak,evrim yoksa Tanrı vardır gibi bir ispata da gidemeyiz,inançlarımızın ispatı bilimsel teorilerin varlığı veya yokluğu,doğruluğu veya yanlışlığı olamaz,bunları argüman olarak kullanmak her iki taraf içinde bilim adına geçerli bi durum değildir.

    Bana göre,evrimi sadece biyolojik evrime endekslememek lazım,özünü anlamak,kavramak lazım,değişimin temelidir çünkü evrim,sırf biyolojik evrim algılanmaz bu değişim de,4,5 milyar yıl önceki dünyanın ilk haliyle,karalardan tutun denizlere,atmosfere kadar nasıl değişiklik geçirdiyse ve hala bu değişim bizlerin gözüyle algılanamayacak,duyularımızla hissedemeyecek kadar küçük ve yavaş şekilde değişmeye devam ediyorsa,bilim de bu değişimleri ortaya koymaya ve nasıl diye açklamaya çalışıyor,soru soruyor ve yanıt arıyorsa,aynı şekilde biyolojik evrimin değişiminide bu gözle bakmak ve algılamak gerekiyor,
    Bilim evrensel değişimlere,evrenin dünyanın evrimine ayrı,biyolojik evrime ayrı bir gözle bakmıyor,birine daha fazla iltimas geçmiyor,
    Birine karşı çıkmak demek,yok saymak demek,zaten bütün değişime karşı olmak,çıkmak demektir,bilime karşı olmak demektir,bütün düşünmek lazım.
    _____________________________
    Tanrı karşıma dikilse,bir elimde gerçekler var,diğer elimde gerçeklere götüren yol var dese,gerçekler sende kalsın,bana gerçeklere götüren yolu ver derdim.




  • quote:

    Bana göre,evrimi sadece biyolojik evrime endekslememek lazım,özünü anlamak,kavramak lazım,değişimin temelidir çünkü evrim,


    nereye endekslersen endeksle. evrim canlılığın milyonda birini bile açıklayamamoşyır. tıpkı filin hortumuna bakarak fili anaconda zannetmek gibi birşey evrim.
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon

    Bilim evrensel değişimlere,evrenin dünyanın evrimine ayrı,biyolojik evrime ayrı bir gözle bakmıyor,birine daha fazla iltimas geçmiyor,
    Birine karşı çıkmak demek,yok saymak demek,zaten bütün değişime karşı olmak,çıkmak demektir,bilime karşı olmak demektir,bütün düşünmek lazım.


    dostum zaten bilime kimsenin yüz buruşturduğu yok. şu dediklerinin aksini sadece taşradaki köylüler iddia eder. sadece bu saf insanlar inançlarının verdiği heyecanla ve iyi niyetleriyle "ne diyorsun gardaşlık, Allah yaratmıştır sen neden bahsediyosun, günaha girceksin" derler.
    nedir bilim, uğursuzun kapkaççının elinden kurtarmaya çalışılan değerli bir eşya mı? neden bu hassaslık bilimin savunuculuğunu yaparken? bilimin olmadığı yerde hayatın amazon havzalarındakine döneceğini hepimiz biliyoruz. neden uzuyor bu evrim tartışmaları ve neden devamlı dönüyor dolaşıyor dinle çakışıyor gibi oluyor ? çünkü öyle söylemler var ki canlıların oluşum ve gelişimlerindeki nasılları aşıyor ve bu nasılların tamamen bir tanrı kavramından uzak gerçekleştiğini iddia ediyor. bu durumda karşı görüştekilerin devreye girmesi kaçınılmazdır
    _____________________________




  • @C4 dostum hassaslık bundan kaynaklanmıyor mu işte,devamlı sürette,bazı olgular,bilimsellik adına ortaya konan şeyler,halbu ki hiç inançla bğlantısı olmadığı ve sorgulamadığı halde,bırakın bunları,Tanrı varsa olay bitmiştir,siz neden bahsediyorsunuz gibi naif söylemler buralara kadar geitrmiyor mu bu konuşulan konuları.
    Zaten,belirli düzeyde bizler,birbirini anlıyan insanlar farklı şeyler söylemiyor,sadece anlamak istemeyeneler,veya öyle görmek istemeyenler,hemen pat diye kesinliği yapıştırıp suratımızı işi bitirmeye ve sonlandırmaya çalışıyor.
    İnanç bir insanın her türlü hamuru olabilir,onu yoğuran ona şekil veren,bunda bir önyargı ve ya yanlışlık yok,yanlışlık bunun alet edilmesinde,en nihayetinde insanoğlu varolduğundan buyana,aklını kullanmaya başlayıp düşünmeye,sorular sormaya başladığından bu yana bir şeyleri açıklama ve anlama gereği duyuyor,bilim de bu şekilde soru sormayla ortaya çıkmıştır zaten,sorular sorulacak ki bilim işini,asli vazifesini yapıcak,yoksa soru sormak,araştırmak,bunları yöntem olarak benimsemek,Tanrı vardır veya yoktur demenin önünde bir sakınca teşkil etmiyor.
    Onun için bu naifliği-saflığı iyi anlamak lazım,bunu iyi ortaya koymak lazım,o zaman belkide bir nebze bütün tartışmalar daha farklı düzeyde olabilecektir gibi me geliyor.
    Olay basit bana göre,Tanrının varlığını veya yokluğunu bir cebine koymak,diğer cebine elini atıp içinde neler varmış neler yokmuş,neler girmiş,nasıl girmiş bunları sormak ve anlamak,bunlara cevap buldukça insan iki cebindeki bilgilerle daha rahat bir sonuca ulaşabilecektir,bunları daha rahat birbirine ekleyip çıkartabilecek,daha iyi soyutlama yapabilecektir.
    Diğer cebimizde olanlar herkes için lazım bana göre.burdan çıkacaklar sonuçları irdelemek,yorumlamak gene bize kalmış.
    _____________________________
    Tanrı karşıma dikilse,bir elimde gerçekler var,diğer elimde gerçeklere götüren yol var dese,gerçekler sende kalsın,bana gerçeklere götüren yolu ver derdim.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Ben buna katılmıyorum, carl popper bilimde kesinsizliğin önemini vurgulamıştır, bilimin çoğu zaman kesinsizlikle iş gördüğünü ve bilimde ilerlemelerin teorilerden çıktığını savunmuştur fakat sizin anlattığınızı ifade ettiğini zannetmiyorum. Bu ifadelerin nerede geçtiğini bilmek ve yazının tümünü görmek isterim.


    Kaotika, karl popper'ın bu ifadeleri ile ilgili size kaynak sunacağım. Ama kendi kitabından al yapıştır yapamıyorum.
    http://www.creationism.org/csshs/v02n4p20.htm ama bu sayfada kitaplarında ki alıntıların kaynaklarını ve sayfalarını bulacaksınız.

    Bununla beraber size bir Türkçe alıntıda vermek isterim.

    quote:

    Yaşamın basitten komplekse evrimleştiğini savunan evrimcilerin, aşamalı olarak evrimsel yeniliklerin ortaya çıkabileceğini göstermesi gerekir. Oysa, Darwinizm'in en önemli savunucuları arasında yer alan Ernst Mayr’ın da itiraf ettiği gibi:

    "Aşamalar sonucu evrimsel bir yeniliğin ortaya çıktığına dair açık bir kanıt yoktur." 49

    Hayali evrim sürecindeki evrimsel yeniliklerin aşamalı olarak ortaya çıkabileceğine dair tek bir bilimsel kanıt olmadığına göre, burada bilimden veya bir teoriden değil, "inanç"tan söz edildiği ortaya çıkmaktadır. Ve bu inançla ilgili olan herşey, gözlemlenebilir ve tekrarlanabilir bilimin kapsamı dışındadır.

    Nitekim 20. yüzyılın en büyük bilim düşünürleri arasında gösterilen Karl Popper, tüm bu sebeplerden dolayı "Darwinizm’in test edilebilir bilimsel bir teori değil, metafizik bir araştırma programı olduğu sonucuna varıyorum" 50 diyerek evrim teorisini bilimsel bir teori olarak değerlendirmediğini belirtmiştir. Bu yorumun Popper’den geliyor oluşunun altını çizmek gerekir çünkü Popper, bilimle bilim olmayanı ayırmada en güçlü kriter olarak kabul edilen, "yanlışlanabilir olma" kriterini geliştirmiş olan düşünürdür.

    49. Mayr E., "Toward a New Philosophy of Biology: Observations of an Evolutionist," Harvard University Press: Cambridge MA, 1988, sf.529-530
    50. Popper, Karl R., [Emeritus Professor of Philosophy, University of London], "Unended Quest: An Intellectual Autobiography," [1974], Open Court: La Salle, Ill., Revised Edition, 1982, sf.168. Bu referansla ilgili bir not olarak, Popper’ın bu görüşüne dair kısa bir açıklamasına burada yer vermek faydalı olacaktır: "Dawinizm’i neden [bilimsel bir teori olarak değil de] metafizik bir araştırma programı olarak gördüğüme dair sebeplerimi belirtmek isterim. Metafiziktir çünkü test edilebilir değildir. Birisi test edilebilir olduğunu düşünebilir. Bu, bir gezegende (a), (b) şartlarını yerine getiren yaşama rastlanması durumunda (c)nin ortaya çıkacağını ve bunun da zaman içinde özgün formlardan oluşan zengin bir çeşitliliğe yol açacağını iddia etmek gibidir. Darwinizm ise aslında bu seviyede bile iddia edememektedir. Düşünün ki Mars’ta, yeryüzünde mevcut üç türe genetik yapısı itibariyle benzeyen üç bakteri türünden meydana gelen yaşam bulursak, Darwinizm yanlışlanmış olur mu? [Bilimsel teorilerin sahip olması gereken normlardan yanlışlanma kriterine sahiptir diyebilir miyiz] Hayır. Kesinlikle. Deriz ki bu üç tür, çok sayıda mutant arasından hayatta kalmaya yeteri kadar uyumlu tek türlerdi. Eğer tek bir tür olursa(ya da hiç olmazsa) da aynısını deriz. O halde Darwinizm çeşitliliğin evrimini ön görmez. Dolayısıyla onu açıklayamaz." (Popper, Karl R., [Emeritus Professor of Philosophy, University of London], "Unended Quest: An Intellectual Autobiography," Open Court: La Salle Ill., Revised Edition, 1982, sf.171).


    Sagılarımla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bbeyi -- 8 Ocak 2007; 16:35:00 >
    _____________________________




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    şimdi forumda başlıklar açıp "şu şöyledir, kendi başına olamaz demek ki bir yaratıcısı vardır" tarzında giden arkadaşları da mazur görmek lazım.



    Tüm yazdıklarını okudum ve seni anladım.

    Ancak sen de farkındasın ki üslup meselesi çok önemli.

    Bu forumda bilim dünyasına yönelik felsefi yüklenmelerde bulunan bir insanım. Bunu inkar edemem. Çeşitli sorular sormuştum: "Kim demiş bilim yapmak doğrudur diye?", "İnsan mükemmel bir canlı değildir o halde kurallarını insanların belirlediği bilimin verileri de doğru mudur?" Buna benzer pek çok soru sormuştum. Dahasını da sorabilirim. Dahası da sorulabilir. Felsefe tabancası ile bilim dünyasının iç kuralları darmadağın edilebilir. Ancak bu durum -yine de- bilim dünyasını pek bağlamıyor. Çünkü bilim dünyası belli ilkelere göre hareket ediyor. Ben bunu askeri bir düzene benzetiyorum. Askeriyede kurallar çok önemlidir ve bu kurallardan asla taviz verilmez.

    Asıl sorun insanların sivil hayatlarında dünyayı kendi bakış açıları ile değerlendirmelerinde yaşanıyor. Her insan kendi doğrusunu yaşıyor. Ortada tek bir doğru yok anlayacağın. Pek çok doğru var. İnançlı insan dağları, taşları örnek verebilir. İnançsız insan ise çocuk ölümlerini örnek gösterebilir. Önemli olan bir şekilde ortak bir noktada buluşmak. Bu nasıl mümkün olur? Görüşlere saygı duyarak. Bunun tam anlamıyla yapılması nasıl olur? Düzenli bir üslup oluşturarak.

    "Ey insanlar aklınız yok mu ki şu gökten düşen su ile yemek yiyorsunuz ve hala inkar ediyorsunuz" cümlesi oldukça yargılayıcıdır. İnançlı insanlar için bu söz büyük manalar taşıyabilir. Ancak inançsız insan bu sözleri okuduğunda tepki gösterecektir. Neden? Çünkü bu cümle ile inançsızlık akılsızlığa denk düşüyor. Geniş bir açıdan bakmak lazım dünyaya. Her insana kendi hayat kalıplarımız içinde bakarsak büyük bir yanılgıya düşüyoruz. Örnekleri çok fazla bunun. Aynı şekilde inançsız bir insan da inanaların dünyasına saygı ile bakmalı. "Yahu şu zavallılara da bakın adamın birisi dağın başında bir şeyler uydurmuş onlar da koyun ya hemen güdülmeye müsait hale gelmişler" diyen bir inançsızın sözleri de inançlıları zedeler? Neden? Çünkü bu cümle ile inanmak koyun olmaya denk düşüyor.

    Özetleyeyim. Çok uzatıyorum. Uzun yazıların okunması zor oluyor. Millet beni entel gözükmeye çalışan ama bunu bir türlü beceremeyen biri olarak görecek yoksa. Belki de öyleyim kim bilir? Neyse demek istediğim şey ortadadır. İslamiyette tebliğ kavramı vardır. Doğrudur. Ancak bunun nasıl bir şey olduğunun iyice irdelenmesi taraftarıyım. Bir kere inanç bile "inanca yatkınlığı olanlar" arasında hazmedilebilir bir şeydir. İnanca yatkınlığı olmayan insanları suçlayıcı bir havaya girmek yanlış olur zira. Her insan sosyal hayatında kendisine bir yön belirlemiş gidiyor. Tüm insanlar yağmurun besin getirdiğinin farkında. Tüm insanlar kelebeğin kanatlarını biliyor. Ancak tüm insanlar hayatı aynı şekilde yorumlamıyor. Tek yapılması gereken şey: Saygı duymak!
    _____________________________




  • Böyle bir olay gerçekten olmuş mudur bilmiyorum ama söz çok hoşuma gitti:

    Mevlânâ'ya bir zat gelip "Üstad, Allah'ın varlığıyla ilgili tam 99 adet delil buldum" deyince Mevlâna, "O hâlde Allah'ın varlığıyla ilgili 99 tane de şüphen vardı" demiş.

    EDIT: İtirazları baştan engellemek için; "aklınızı kullanmayın, merak etmeyin, sorgulamayın" anlamında değildir bu kelam. Yanlış anlaşılmaya..!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi redstorm -- 8 Ocak 2007; 18:57:15 >
    _____________________________
  • Sayın Bbeyi:
    Sitenin ismi, creationism yani yaratılışçılık. Türkçe kaynak Harun Yahyadan. Karl Popper'ın bilimse doğrulanabilir olmanın önemini vurguladığı bir gerçek. Bence Carl Popper'in sözleri ve görüşleri evrime uyarlanmış. Ayrıca evrimin test edilebilir ve doğrulanabilir olduğu ise bir gerçek işte bu yüzden evrim üniversitelerin biyoloji bölümünde okutulmaktadır. Bilimsel olmasa idi okutulmazdı. Şayet test edilebilirlikten bahsederseniz kendi kazdığınız kuyuya düşersiniz çünkü yaratılış teorisi test edilemez olduğu için bilimsel değildir ve işte bu yüzden Amerikada okutulması yasaklanmış ve müfredattan çıkarılmıştır.
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: redstorm

    Böyle bir olay gerçekten olmuş mudur bilmiyorum ama söz çok hoşuma gitti:

    Mevlânâ'ya bir zat gelip "Üstad, Allah'ın varlığıyla ilgili tam 99 adet delil buldum" deyince Mevlâna, "O hâlde Allah'ın varlığıyla ilgili 99 tane de şüphen vardı" demiş.

    EDIT: İtirazları baştan engellemek için; "aklınızı kullanmayın, merak etmeyin, sorgulamayın" anlamında değildir bu kelam. Yanlış anlaşılmaya..!
    _____________________________
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.