Şimdi Ara

House M.D. (2004-2012) - BİTTİ (239. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
4.829
Cevap
23
Favori
156.660
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 237238239240241
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • MARVEL M kullanıcısına yanıt
    Diziye ben de yeni başladım. 9 gün oldu sanırım ve bugün 5. sezonu bitirdim. Yaklaşık ikinci sezonun ortasına kadar her bölüm farklı bir vakayı incelemeye alıyorlar. Tabii vakayla uğraşırken aynı zamanda karakterleri tanıyorsun sadece hastaya odaklanılmıyor. İkinci sezonun ortasından sonra yavaş yavaş karakterlerin hayatına inmeye başlayıp belirli konuları işlemeye başlıyorlar. İçinde bulunduğum noktaya gelinceye kadar birçok farklı lezzette bölümle karşılaşırsın. Biri çekim tekniği bakımından, diğeri ise kurgusu bakımından ayrı hava getirir.

    Ön yargını yok et, sabret ve izle. Emin ol sardıktan sonra bırakamazsın benim gibi. Çok kaliteli bir dizi. Fringe, Supernatural gibi dizilerde ilk sezon tek tek olaylarla gidip sonra ana konuya bağlanıyorlar. Isınma turlarını geçtikten sonra bağlanırsın.
  • Ed Wood kullanıcısına yanıt
    Anladım listeye attım o zaman. Ama önce sırada daha Lost, Sopranos ve Dexter gibi projeler var. Fringe'i listeden çıkarmak zorunda kaldım çünkü diziler 1 tb'yi geçiyordu bir dizinin çıkması gerekiyordu. House ve Fringe arasında gittim ama bunu seçtim imdb puanına bakarak Fringe'de başka bahara artık zaten dizilerde bilim kurgudan ziyade dram tercih ediyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Finali izlemeyenler okumasın alternatif final teorimi paylaşıcam sizce de böyle olsa nasıl olurdu.Wilson Houseun yanına gittiğinde halisünasyon gördüğünü fark etse ve kanseri bir hastalığın yan etkisi çıksa(yani house gerçekten ölse) geri kalan tüm ekip ve houseun halisünasyon versiyonu wilsonı tedavi etmeye çalışsalar sonra wilsonı tam tedavi edeceklerken wilson housesuz yaşamak istemese ve tedaviyi reddetse böyle ağlata ağlata güzel bir final olmaz mıydı sizce de?
    Adettendir:CHASE M.D.
  • Hakkında bir inceleme yapılmış.
    http://gugguklusaat.blogspot.com.tr/2016_09_01_archive.html?m=0

    Anıları yad etmek isteyenlere

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Peter Capaldi kullanıcısına yanıt
    Tedaviyi house yüzünden reddetse?
    Aşk dizi mi bu, yapmayın şöyle şeyler
  • damage1000 kullanıcısına yanıt
    Hocam kafanız güzel galiba yazdığımı başka yerinizle okuduysanız bilemiyorum.Adamlar 8.sezonu sadece Wilson-House arkadaşlığı üzerine kurdu 2si de birbiri için herşeydi sırf bu yüzden house but i can change demedi mi wilson banane house için kemo ile uğraşamam dediğinde foreman ona son 20 yılda 3 eşin yüzlerce iş arkadaşın binlerce hastan oldu sadece houseu tuttun yakınında demesi neyin göstergesi.Şu şaheser dizi hakkında bir teorimi yazdım boş boş gelip aşk dizisi mi bu ya demek diziye bile haksızlık
  • Peter Capaldi kullanıcısına yanıt
    yavaş salla. dizi wilson-house arkadaşlığı üzerine değil. 8 sezon wilson ın olması diziyi arkadaşlıkları üzerine yapmıyor.
  • damage1000 kullanıcısına yanıt
    Önce izlediğini anla sonra laf yap hadi
  • Peter Capaldi kullanıcısına yanıt
    ben izlerim. sen hic izleme. kalite dusuyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • damage1000 kullanıcısına yanıt
    Yahu önce yazdığım şeyi bi yalanla sonra laf yap benim dediğim şeyin yanlış olduğunu açıklamadan hemen boş lafa girişiyorsunuz.8.sezondan bile bu temayı anlayamadıysan 177 bölüm sadece houseun yaptığı şakalara izledin herhalde boş kafa boş adam.
  • Dizinin temel felsefesi 'Everybody Lies' üzerine kurulu. Görebileceğiniz en iyi karakterlerden birine sahip, izleyebileceğiniz en iyi medikal dizi. Bunun yanında da tam bir karakter dizisi, o karakterimiz de; Gregory House. Ancak bu karaktere gelmeden önce dizinin neler içerdiğinden bahsetmek iyi olur.

    Fringe, Supernatural gibi dizilerle benzer olarak önce tek tek vakaları, olayları işliyor. Yani burada ana karakterler hastaların hayatına dahil oluyor. Sezonlar ilerledikçe ana karakterlerin hayatına giren hastalar oluyor. Karakterlerin özel yaşamlarına ortak olup dramın tadını fazlasıyla hissediyorsunuz. Bölümlerin opening kısımları Six Feet Under gibi. Bölümde izleyeceğimiz vakanın nasıl geliştiği kısaca gösterilip intro'ya uzanıyor. Hastaların deneme yanılma yöntemiyle bir sürü sorunları oluyor. House ve ekibi olayı anında çözmüyorlar, bunun yanında hasta geldikten sonra genellikle bir şey verip tetikleyen de onlar. House'un kafasındaki ampul yandığında da her şey çözüme kavuşuyor. Bu çözüm anlatılırken de genel olarak klinik yardımcı animasyonlar sayesinde vakanın neresinde, ne tarz, nasıl yollarla bir hastalık olduğu açıklanıyor. Tıbbi terimler konusunda pek de düşünmenize gerek yok. Bir zaman sonra ekibin içine dahil olacağınızdan dolayı aşinalık kazanıyorsunuz.

    Ve en önemli şeylerden bir tanesi de Sherlock alıntılarıdır sanırım. House karakterinin gözlemciliğinin yanı sıra olayları analiz edip, en ufak bir şeyden kıl kapıp çorap söküğü gibi karşısındaki kişinin analizini yapıyor. Şimdi gelelim dizinin geniş evrenine, tabii burayı izleyen okuyor.


    Diziyi yaklaşık dört ay sonunda bitirdim. Ancak nedense son bölümde yerime çakılı kaldım diyebilirim. Önceki sezon finallerinin aksine fazla bulmaca olmadan, temiz ve sade şekilde sonlandırılmıştı.

    Gregory House -> Bu karakterin o kadar çok fonksiyonu, çekici yanı var ki diziden koptuğunuz anda bile yardımınıza koşuyor. Çünkü biliyorsunuz özellikle Cuddy ilişkisinde en azından ben olayların çok fazla uzadığını düşünüyorum. Bu da dizide yer yer sarkmalara sebebiyet vermiş, House dışında.

    Hiçbir zaman inançla, duygusallıkla bezenmemiştir. Onun için tanrı kavramı bir hiçten ibarettir ancak hep inanır. Bunu göstermese bile insanlarla inanç hakkında yarattığı monologlardan sonra boşluğa bakıp var olabileceği düşüncesini süzer kendince. Tanrıyla konuşmak inançlı olmakla ilgiliyken, tanrının sizle konuşması deliliktir, anlamam der. Kimsenin acısı, düşüncesi ya da fikri önemli değildir. Kendi acısı çok ağır olduğundan başkalarının acılarına sağır kalmış, başkalarının düşüncesi realistlikle bezenmediğinden dolayı önemsiz görmüş, fikirleri duygusallıktan öteye gidemediği için gereksizdir onun için. Ancak vakaları ya da herhangi bir enstantane sırasında ona ilham kaynağı olabilecek bir şeyi kendi bilgi bankasında uyarlar ve beyninde ampul yanması gerçekleşir. Sosyal hayatında da bu böyledir, mesleki hayatında da. Bunu evinde, hapishanede, akıl hastanesinde fazlasıyla kanıtladı.

    Gerçekte en çok tutunduğu, sığındığı iki isim vardır. Biri, ona gerçekten aşık ve her dediğini bir şekilde yapan Cuddy; diğeri ise her zaman iddialarla ve bahislerle kapıştığı, bebeğin oyuncaklarını toplayan anne edasıyla ona yaklaşan Wilson. Her ne kadar Wilson'a arkadaşım dese de, genelde Wilson ile ilgili şeylerle değil kendiyle ilgili şeyleri Wilson'a yamayarak geçirir hayatını. Cuddy'nin evine arabayla girdikten sonra onun yüzünü (Cuddy) bir daha göremedik. Wilson'ın finale ramak kala kanser olduğunu öğrendiğimizde de bir nevi Wilson gitti. Peki o sırada ne oldu? House intihara kalkıştı ve tam çıkacakken oyun oynadı kendini ölü gösterdi. House için de bizim için de dizi çoktan bitmişti. Cuddy olmadan kalbine belki dur diyebildi, Ukraynalı sözde karısını sevebildiği için görmezden geldi. Wilson... Wilson da giderse onun arkasını toplayacak kimse kalmayacaktı.

    House ile uğraşmak zordur. Hele ki kadınlar için daha da çetrefillidir. House sevgili olmaz, kadınları birer birer çekip kendi çevresinde köleleştirir. Her zaman sevilen kişidir, adım atsa tüm kadınlara sahip olabilir. O bunu yapmaz. Hatta bir bölümde iş teklifi yaptığı bir kadını bile asistanlık aşamaları sırasında anında yolladı. Konu testesteron bile olsa her zaman bulmacaları sever. Dizinin başında peş peşe verildi bunlar. Cameron'ın House'a karşı boş olmadığını öğrendik. Ancak tabii ki House onunla birlikte olmak yerine türlü yollarından oluşan akıl oyunlarına başvurdu. Cameron'ın aklına girdi ve gerçekten Cameron onu seviyordu. Eski karısıyla olan ilişkisi gelgeç seksten ibaretti dizide kaldığı süre boyunca. Bir rüzgar gibi geçti kısaca fazla uzun sürmedi. Bunlar zaten House için imkansız şeylerdi. Asıl istediği şey yağmur ya da güneş değil, gökkuşağıydı. Sadece seyretmekti onun amacı; gökkuşağını görmeye de pek de azimli değildi. House'un hayatındaki gökkuşağı tabii ki Cuddy...

    Diziye başladığım süre hep Cuddy ile arasında bir şeyler olacağını hissettim, çok da arzuladım açıkçası. Hatta hastaneye yardımlar yapıp sürekli orada olan dombili dahi Cuddy'e, House'tan hoşlandığını söylemişti. House ise sezonlar ilerledikçe ona biraz daha yaklaştı, somut anlamda. Cuddy'nin göğüslerine, poposuna takması, ondan sürekli bir şeyler istemesi, atışmaları, klinik saatleri için yaşadıkları anlaşmazlıklar dahil hep bir ilişki içerisindeydiler. House, tabii ki uğraşılması çok zor bir karakter. Deli ve dahinin arasında ince bir çizgi var. House bazen bu çizginin üzerinde öyle jonglör gibi davrandı ki ilişkilerini de, Cuddy'i de imkansız kıldı zaten. Ancak son yaşadıkları ve Cuddy'i o kadar soyutlamış olacak ki, Everybody Dies bölümünde bile bilinçaltında görünmeyen tek Cuddy vardı.



    Böyle bir ilişkiye yazık oldu.

    Ancak dizi boyunca bu adımların uzaması bazı yönlerden dizinin sarkmasına sebebiyet verdiği kesin. Bu bakımdan başlarda çok istediğim Cudy - House ilişkisi ilerki sezonlarda bazı olaylar dışında pek de hissettirmedi.

    Elinden hiç bırakmadığı bir Vicodin var. Madde bağımlılığından öte House'un bazen acıdan, bazen diğerleri gibi olma düşüncesinden kendini uzaklaştırdığı bir yardımcıydı. Bir bölümde Taub ve Foreman bu ilacı çok az dozda aldıklarında bile kendilerinden geçmişti. Tabii bu ilacımız House karakteri için sadece şeker niyetine kullanıldı. Vicodin kullanımından öteye kafayı sıyırmanın eşiğine geldikten sonra kliniğe yatırılma süreci ve oradaki ilk süreç olan 'broken' bölümü harikaydı. Hatta farklı farklı karakterler sayesinde diziye inanılmaz bir canlılık katmıştır. Sonra yine bu illete başladı tabii. Gerek sahte reçeteyle, gerekse Wilson'ın yardımıyla... House hep Vicodin kullanmanın bir yolunu buldu.



    Her yerde izlediği pembe dizisi, müziği olan bağlılıyla ruhu acıdığında piyanoya başvurması, konuştuğu diller, çıkardığı garip sesler ve yaptığı olağanüstü aksanlar, bastonu ya da topuyla yaptığı gösteriler... Bir dizi rutininde öyle bir karakter olsun ki tek başına bunları yapıp izleyenleri mutluluğa gark etsin. Yazarların olağanüstü gücünden tutun, Hugh Lourie'nin muazzam performansına karakter House karakteri dizi tarihinin en dikkat çekici karakterlerinden bir tanesi.







    Lisa Cuddy -> Görüp görebileceğiniz en femme fatale, en taş, hatun gibi hatun hastane yöneticisi. Ben doktor olsam böyle birinin beni gerçekten yönetmesini isterdim. Dizinin ana karakterlerinden biri olmakla beraber House için temel noktalardan bir tanesiydi. Cuddy'nin kalıcılığı ne kadar sağlam olduysa, House ile yaşadığı son felaketten sonra gidişi de o kadar pir oldu. House için yaptığı fedakarlıkları saysak bitmez. Ayrıca her zaman bebek annesi olmak istemiştir. Bunun için aranmadık donör kalmadı.

    Bu karakterin House ile beraber olması için diziyi izlediğim süre boyunca çokça umut bağladım. Ancak konunun uzaması bir yana araya 'bence' çok gereksiz olan Lucas ilişkisi girince Cuddy ve House ilişkisinden alabileceğim tadı ekstrem noktaya çıkaramadım hiçbir zaman. Çünkü House tarafından da olaylara baktığımız için bu kadar direnen, yıpranan karakterin birden biriyle sevgili olması pek hoşuma gitmedi.

    Şu var ki; yaşadığı şeyler yenilir yutulur cinsten değildi. Zaten özellikle House'un, Cuddy ile öpüşüp, seviştiğini sandığı ve halisünasyon gördüğü kısımdan sonra hastanede Cuddy ile yattığını ilan etmesi bunlardan en ağır kısmıydı herhalde. Kaldı ki evlatlık edinmek istediği bir bebeği kurtarma çabalarından sonra House'un ona davranma şekli gözlerimin dolmamasına neden olmuştu. İlişkileri uzun süreli olmasa da, dizinin sezonları boyunca yaşattıkları şeyler mizah açısından zirveye çıkarırken, drama açısından da derin üzüntülere sevk etti. Ayrıca hastane yöneticiliğine ait sadece Cuddy'e odaklanan bölüm çok zevkliydi.

    James Wilson -> Daha önceden de söylediğimiz gibi Wilson, House'un bakıcısı gibi hareket ediyor her zaman. En zor anlarında bile onun yanındaydı. Bakışlarıyla, sözleriyle bile olabildiğince naif ve yumuşak davranmaya çalışan biri. Evlenip boşanmasıyla da meşhur bir kişilik. Ayrıca her ölen hastasının bir tane özel eyasını ofisinde sergiler adeta. House ile girdiği iddialarla da inanılmaz sahnelere sebebiyet verdiler.

    Wilson's Heart / House's Head bölümleri bu iki dostun ilişkisinde nereye odaklanmamız gerektiğine dair en önemli ve dizinin en mükemmel iki bölümüdür sanırım. Wilson insanların kalbine dokunan, fedakarlıklar gösteren biri. Kansere yakalandığını öğrendiği bölümleri ve House ile uygulamaya çalıştıkları tedavide yaşadıkları iç burkan cinstendi. Wilson, hatrı sayılabilecek düzeyden de öte House'un parmakla gösterebileceğimiz tek arkadaşıydı.

    Eric Foreman -> Şerefsiz karakter. Olivia Wilde ile (Thirteen) ilişki yaşama şansına sahip oldu bu şerefsiz, ağzımı da bozdum. Chase bile buna erişemedi ulan sen kimsin? Neyse.. House'a düşünce biçimi bakımından en çok benzetilen, yaftalanan ancak sadece onun yan sanayisi olabilecek bir karakter. Fakat dizi sezonları içerisinde cool tavırları ve bazı düşünceleriyle onun gibi olmak istediği görülüyor. Ancak dahilik kavramı daha üst bir seviye gerektirdiği için kritik noktalarda hep tıkandı. Bölümün başında bir dönem kendisi vardı hatta en güzel örnekler oradan verilebilir. Aynı zamanda en kirli örnekler de onu bulmuştur mesela bu da şaşırdı. Operasyon sırasında bir bağırsak patladı ve ne kadar bok varsa Foreman'ın üzerine sıçradı. Bir virüs salgını nedeniyle karantinaya alındı ayrıca o hali de korkunçtu. Dizinin finaline doğru evli biriyle ayrıca aşk yaşadı. Gel gelelim ben onu her zaman baş hekim koltuğunda, House'un kartını görüp yaptığı oyunu anladığı sırada yüzündeki tebessümle hatırlayacağım.

    House gibi olamasa da, yaptıkları keskin şekilde yadırgamayan veya etiketlemeyen tek karakterdi genel olarak.

    Robert Chase -> Dizinin yakışıklı, doktor olduğuma bakma şırıngayı başka türlü de saplarım yüzü. Böyle hatasız görünen bir yüzün ardına senaristler öyle acıklı, sancılı bir özgeçmiş ekliyorlar ki pek de parmak ısırtan bir görüntü olmuyor.

    Bir kere bu karakterin ufacık da olsa bir rahiplik okulu geçmişi olması şaşırtıyor. Ailesiyle özellikle de babasıyla ayrı sıkıntılı. Babasının odasına kapatıldığı sırada oradaki kitapları okuyarak tıp ilgisi oluşmuş biri. Nasıl, o kadar da ilgi çekici durmuyor sanırım? Cameron ile ilişkisinde herkesin gördüğü tek taraflı sevgi, ona karşı koyamama durumuyla playboy kalıbından öte Chase'i herkese yaklaştırmıştır. Dizinin sonlarına doğru daha da oturmuş yapısıyla Robert Chase MD kalıbını oturtmayı başarabilmiştir, helal olsundur.

    Allison Cameron -> Karaktere hayat veren Jennifer Morrison'ın, Kirsten Dunst benzerliği dizinin başlarında adapte olmakta şahsıma zorluk yaşattı.



    Ancak böyle sincap gibi bir kıza alışmak zor olmadı. Sürekli iyi niyeti, doğruculuğuyla dikkat çekiyor bu menekşe. Doğruyu söylemezse ölecek hastalığına yakalanmıştır. House'u sever. Deli gibi olmasa da eğer bir ilişki içerisinde olsalardı onun için delirirdi. Yoksa bu nedir?



    Bunun oyun olduğuna inandırabilir misin Ertan? Ben inanmıyorum çünkü. Delirirdi lafına pek de gerek yok, bağlılık konusunda gerçekten delidir. Hayatta olmayan eski eşinin spermlerini tutuyor olması diyecek söz bırakmıyor. Cuddy'e adeta sperm naziresi niteliğinde. Chase'e bağlanamayışı da seyirci ayrı acı çektiriyor. Seni sevmeyen birine sana aşık olması için uğraşmak nedir bilir misin Cameron? Bileceğini hiç sanmıyorum. Finalde gördüğümüz bebek yoksa ölen kocanın spermlerinden miydi Cameron? Ben o figürandan hala emin olamadım.

    Chris Taub -> Ekrana o kadar komik, o kadar sıcak gelen bir karakter ki, House için tam bir mizah kaynağıydı. Uzun burnuyla anadolu havasını evimize kadar getirdi. Belki de melek gibi karısını sürekli aldatarak feministlerin düşmanlığını kazandı kim bilir... Ama eminim ki onun bu huyu tamamen genetik özelliklerinden kaynaklanıyordu. Yoksa iki kadından da ayrı ayrı bebekler onun huyu değildir.

    O da House'a çok bağlıydı. Öyle olmadığı zamanlarda ya House yoktu ya da ortağı tarafından dolandırılmıştı. Dünyada plastik cerrahlar kolay yetişmiyorken feministlerin ona karşı tavrı hiç hoş değil.

    Remy 'Thirteen' Hadley -> Kimliksiz, dizinin hayalet karakteri. Ekranda görünen yüzü ile dizinin afeti cumcumâ-i felaketi billuriyesi. Pardon biseksüeli. Sürekli onu bekleyen zamanında gelecek olan hastalığıyla ona kızmak mümkün olmadı. Çok dağınık bir karakter olması bazı yerlerde şaşırtıcı denecek derecedeydi. Hasta olan kardeşine ötenazi uygulaması, sürekli arkasında bir sır barındırması onu çok ayrı bir birey yapıyor.

    Lawrence Kutner -> İntihar edip hüzne gark eden kardeşimizdi. Şok cihazını ıslak halde kullanmaya çalışması onun ne kadar mükemmel bir doktor olduğunu gösteriyordu.

    Jessica Adams -> Özel hayatından o kadar da fazla şey göremeden dizi bitti zaten. İzlediğimiz karakterlerden kimseyle de ilişkisi olmadı. Aldatılan bir başka kadıni canımın içi.

    Chi Park -> Hayao Miyazaki'nin dizi için yaratıp koyduğu bir karakter sanki. O kadar sevimli ve bizden ki hiç sırıtmadı. Chase'i öpmesi dışında.

    Amber Volakis -> House'un fahişe deyip sürekli dalga geçtiği fakat hayatını kaybetmeye yakın olduğu sırada ve hayatını kaybettikten sonra Wilson'ın kalbinden gitse de House'un kafasından gitmeyen karakter.

    Martha M. Masters -> Bildiğiniz gıdısı vardı. Hatta o kadar Türk kızı profili havası vardı ki gözleme açacak sandım. Bizim kızlarda nerede o maharet. Bu açsaydı daha az şaşırırdım.

    Ve en çok beğendiğim, benim için özel olan bölümler...

    1x21 - 2-03 - 2x11 - 2x23 - 2x24 - 3x04 - 3x12 - 3x17 - 4x03 - 4x07 - 4x14 - 4x15 - 5x09 - 5x19 - 5x22 - 5x24 - 6x05 - 6x15 - 7x11 - 7x15 - 7x16 - 7x22 - 7x23 - 8x01 - 8x11 - 8x22

    Tabii ki en iyi bölümden, en iyi sahneden...



    Lupus Maybe?





    Everybody Lies... End... It's Lupus.. It's Never Lupus...







  • seçmelerde reis
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ed Wood

    Dizinin temel felsefesi 'Everybody Lies' üzerine kurulu. Görebileceğiniz en iyi karakterlerden birine sahip, izleyebileceğiniz en iyi medikal dizi. Bunun yanında da tam bir karakter dizisi, o karakterimiz de; Gregory House. Ancak bu karaktere gelmeden önce dizinin neler içerdiğinden bahsetmek iyi olur.

    Fringe, Supernatural gibi dizilerle benzer olarak önce tek tek vakaları, olayları işliyor. Yani burada ana karakterler hastaların hayatına dahil oluyor. Sezonlar ilerledikçe ana karakterlerin hayatına giren hastalar oluyor. Karakterlerin özel yaşamlarına ortak olup dramın tadını fazlasıyla hissediyorsunuz. Bölümlerin opening kısımları Six Feet Under gibi. Bölümde izleyeceğimiz vakanın nasıl geliştiği kısaca gösterilip intro'ya uzanıyor. Hastaların deneme yanılma yöntemiyle bir sürü sorunları oluyor. House ve ekibi olayı anında çözmüyorlar, bunun yanında hasta geldikten sonra genellikle bir şey verip tetikleyen de onlar. House'un kafasındaki ampul yandığında da her şey çözüme kavuşuyor. Bu çözüm anlatılırken de genel olarak klinik yardımcı animasyonlar sayesinde vakanın neresinde, ne tarz, nasıl yollarla bir hastalık olduğu açıklanıyor. Tıbbi terimler konusunda pek de düşünmenize gerek yok. Bir zaman sonra ekibin içine dahil olacağınızdan dolayı aşinalık kazanıyorsunuz.

    Ve en önemli şeylerden bir tanesi de Sherlock alıntılarıdır sanırım. House karakterinin gözlemciliğinin yanı sıra olayları analiz edip, en ufak bir şeyden kıl kapıp çorap söküğü gibi karşısındaki kişinin analizini yapıyor. Şimdi gelelim dizinin geniş evrenine, tabii burayı izleyen okuyor.


    Diziyi yaklaşık dört ay sonunda bitirdim. Ancak nedense son bölümde yerime çakılı kaldım diyebilirim. Önceki sezon finallerinin aksine fazla bulmaca olmadan, temiz ve sade şekilde sonlandırılmıştı.

    Gregory House -> Bu karakterin o kadar çok fonksiyonu, çekici yanı var ki diziden koptuğunuz anda bile yardımınıza koşuyor. Çünkü biliyorsunuz özellikle Cuddy ilişkisinde en azından ben olayların çok fazla uzadığını düşünüyorum. Bu da dizide yer yer sarkmalara sebebiyet vermiş, House dışında.

    Hiçbir zaman inançla, duygusallıkla bezenmemiştir. Onun için tanrı kavramı bir hiçten ibarettir ancak hep inanır. Bunu göstermese bile insanlarla inanç hakkında yarattığı monologlardan sonra boşluğa bakıp var olabileceği düşüncesini süzer kendince. Tanrıyla konuşmak inançlı olmakla ilgiliyken, tanrının sizle konuşması deliliktir, anlamam der. Kimsenin acısı, düşüncesi ya da fikri önemli değildir. Kendi acısı çok ağır olduğundan başkalarının acılarına sağır kalmış, başkalarının düşüncesi realistlikle bezenmediğinden dolayı önemsiz görmüş, fikirleri duygusallıktan öteye gidemediği için gereksizdir onun için. Ancak vakaları ya da herhangi bir enstantane sırasında ona ilham kaynağı olabilecek bir şeyi kendi bilgi bankasında uyarlar ve beyninde ampul yanması gerçekleşir. Sosyal hayatında da bu böyledir, mesleki hayatında da. Bunu evinde, hapishanede, akıl hastanesinde fazlasıyla kanıtladı.

    Gerçekte en çok tutunduğu, sığındığı iki isim vardır. Biri, ona gerçekten aşık ve her dediğini bir şekilde yapan Cuddy; diğeri ise her zaman iddialarla ve bahislerle kapıştığı, bebeğin oyuncaklarını toplayan anne edasıyla ona yaklaşan Wilson. Her ne kadar Wilson'a arkadaşım dese de, genelde Wilson ile ilgili şeylerle değil kendiyle ilgili şeyleri Wilson'a yamayarak geçirir hayatını. Cuddy'nin evine arabayla girdikten sonra onun yüzünü (Cuddy) bir daha göremedik. Wilson'ın finale ramak kala kanser olduğunu öğrendiğimizde de bir nevi Wilson gitti. Peki o sırada ne oldu? House intihara kalkıştı ve tam çıkacakken oyun oynadı kendini ölü gösterdi. House için de bizim için de dizi çoktan bitmişti. Cuddy olmadan kalbine belki dur diyebildi, Ukraynalı sözde karısını sevebildiği için görmezden geldi. Wilson... Wilson da giderse onun arkasını toplayacak kimse kalmayacaktı.

    House ile uğraşmak zordur. Hele ki kadınlar için daha da çetrefillidir. House sevgili olmaz, kadınları birer birer çekip kendi çevresinde köleleştirir. Her zaman sevilen kişidir, adım atsa tüm kadınlara sahip olabilir. O bunu yapmaz. Hatta bir bölümde iş teklifi yaptığı bir kadını bile asistanlık aşamaları sırasında anında yolladı. Konu testesteron bile olsa her zaman bulmacaları sever. Dizinin başında peş peşe verildi bunlar. Cameron'ın House'a karşı boş olmadığını öğrendik. Ancak tabii ki House onunla birlikte olmak yerine türlü yollarından oluşan akıl oyunlarına başvurdu. Cameron'ın aklına girdi ve gerçekten Cameron onu seviyordu. Eski karısıyla olan ilişkisi gelgeç seksten ibaretti dizide kaldığı süre boyunca. Bir rüzgar gibi geçti kısaca fazla uzun sürmedi. Bunlar zaten House için imkansız şeylerdi. Asıl istediği şey yağmur ya da güneş değil, gökkuşağıydı. Sadece seyretmekti onun amacı; gökkuşağını görmeye de pek de azimli değildi. House'un hayatındaki gökkuşağı tabii ki Cuddy...

    Diziye başladığım süre hep Cuddy ile arasında bir şeyler olacağını hissettim, çok da arzuladım açıkçası. Hatta hastaneye yardımlar yapıp sürekli orada olan dombili dahi Cuddy'e, House'tan hoşlandığını söylemişti. House ise sezonlar ilerledikçe ona biraz daha yaklaştı, somut anlamda. Cuddy'nin göğüslerine, poposuna takması, ondan sürekli bir şeyler istemesi, atışmaları, klinik saatleri için yaşadıkları anlaşmazlıklar dahil hep bir ilişki içerisindeydiler. House, tabii ki uğraşılması çok zor bir karakter. Deli ve dahinin arasında ince bir çizgi var. House bazen bu çizginin üzerinde öyle jonglör gibi davrandı ki ilişkilerini de, Cuddy'i de imkansız kıldı zaten. Ancak son yaşadıkları ve Cuddy'i o kadar soyutlamış olacak ki, Everybody Dies bölümünde bile bilinçaltında görünmeyen tek Cuddy vardı.



    Böyle bir ilişkiye yazık oldu.

    Ancak dizi boyunca bu adımların uzaması bazı yönlerden dizinin sarkmasına sebebiyet verdiği kesin. Bu bakımdan başlarda çok istediğim Cudy - House ilişkisi ilerki sezonlarda bazı olaylar dışında pek de hissettirmedi.

    Elinden hiç bırakmadığı bir Vicodin var. Madde bağımlılığından öte House'un bazen acıdan, bazen diğerleri gibi olma düşüncesinden kendini uzaklaştırdığı bir yardımcıydı. Bir bölümde Taub ve Foreman bu ilacı çok az dozda aldıklarında bile kendilerinden geçmişti. Tabii bu ilacımız House karakteri için sadece şeker niyetine kullanıldı. Vicodin kullanımından öteye kafayı sıyırmanın eşiğine geldikten sonra kliniğe yatırılma süreci ve oradaki ilk süreç olan 'broken' bölümü harikaydı. Hatta farklı farklı karakterler sayesinde diziye inanılmaz bir canlılık katmıştır. Sonra yine bu illete başladı tabii. Gerek sahte reçeteyle, gerekse Wilson'ın yardımıyla... House hep Vicodin kullanmanın bir yolunu buldu.



    Her yerde izlediği pembe dizisi, müziği olan bağlılıyla ruhu acıdığında piyanoya başvurması, konuştuğu diller, çıkardığı garip sesler ve yaptığı olağanüstü aksanlar, bastonu ya da topuyla yaptığı gösteriler... Bir dizi rutininde öyle bir karakter olsun ki tek başına bunları yapıp izleyenleri mutluluğa gark etsin. Yazarların olağanüstü gücünden tutun, Hugh Lourie'nin muazzam performansına karakter House karakteri dizi tarihinin en dikkat çekici karakterlerinden bir tanesi.







    Lisa Cuddy -> Görüp görebileceğiniz en femme fatale, en taş, hatun gibi hatun hastane yöneticisi. Ben doktor olsam böyle birinin beni gerçekten yönetmesini isterdim. Dizinin ana karakterlerinden biri olmakla beraber House için temel noktalardan bir tanesiydi. Cuddy'nin kalıcılığı ne kadar sağlam olduysa, House ile yaşadığı son felaketten sonra gidişi de o kadar pir oldu. House için yaptığı fedakarlıkları saysak bitmez. Ayrıca her zaman bebek annesi olmak istemiştir. Bunun için aranmadık donör kalmadı.

    Bu karakterin House ile beraber olması için diziyi izlediğim süre boyunca çokça umut bağladım. Ancak konunun uzaması bir yana araya 'bence' çok gereksiz olan Lucas ilişkisi girince Cuddy ve House ilişkisinden alabileceğim tadı ekstrem noktaya çıkaramadım hiçbir zaman. Çünkü House tarafından da olaylara baktığımız için bu kadar direnen, yıpranan karakterin birden biriyle sevgili olması pek hoşuma gitmedi.

    Şu var ki; yaşadığı şeyler yenilir yutulur cinsten değildi. Zaten özellikle House'un, Cuddy ile öpüşüp, seviştiğini sandığı ve halisünasyon gördüğü kısımdan sonra hastanede Cuddy ile yattığını ilan etmesi bunlardan en ağır kısmıydı herhalde. Kaldı ki evlatlık edinmek istediği bir bebeği kurtarma çabalarından sonra House'un ona davranma şekli gözlerimin dolmamasına neden olmuştu. İlişkileri uzun süreli olmasa da, dizinin sezonları boyunca yaşattıkları şeyler mizah açısından zirveye çıkarırken, drama açısından da derin üzüntülere sevk etti. Ayrıca hastane yöneticiliğine ait sadece Cuddy'e odaklanan bölüm çok zevkliydi.

    James Wilson -> Daha önceden de söylediğimiz gibi Wilson, House'un bakıcısı gibi hareket ediyor her zaman. En zor anlarında bile onun yanındaydı. Bakışlarıyla, sözleriyle bile olabildiğince naif ve yumuşak davranmaya çalışan biri. Evlenip boşanmasıyla da meşhur bir kişilik. Ayrıca her ölen hastasının bir tane özel eyasını ofisinde sergiler adeta. House ile girdiği iddialarla da inanılmaz sahnelere sebebiyet verdiler.

    Wilson's Heart / House's Head bölümleri bu iki dostun ilişkisinde nereye odaklanmamız gerektiğine dair en önemli ve dizinin en mükemmel iki bölümüdür sanırım. Wilson insanların kalbine dokunan, fedakarlıklar gösteren biri. Kansere yakalandığını öğrendiği bölümleri ve House ile uygulamaya çalıştıkları tedavide yaşadıkları iç burkan cinstendi. Wilson, hatrı sayılabilecek düzeyden de öte House'un parmakla gösterebileceğimiz tek arkadaşıydı.

    Eric Foreman -> Şerefsiz karakter. Olivia Wilde ile (Thirteen) ilişki yaşama şansına sahip oldu bu şerefsiz, ağzımı da bozdum. Chase bile buna erişemedi ulan sen kimsin? Neyse.. House'a düşünce biçimi bakımından en çok benzetilen, yaftalanan ancak sadece onun yan sanayisi olabilecek bir karakter. Fakat dizi sezonları içerisinde cool tavırları ve bazı düşünceleriyle onun gibi olmak istediği görülüyor. Ancak dahilik kavramı daha üst bir seviye gerektirdiği için kritik noktalarda hep tıkandı. Bölümün başında bir dönem kendisi vardı hatta en güzel örnekler oradan verilebilir. Aynı zamanda en kirli örnekler de onu bulmuştur mesela bu da şaşırdı. Operasyon sırasında bir bağırsak patladı ve ne kadar bok varsa Foreman'ın üzerine sıçradı. Bir virüs salgını nedeniyle karantinaya alındı ayrıca o hali de korkunçtu. Dizinin finaline doğru evli biriyle ayrıca aşk yaşadı. Gel gelelim ben onu her zaman baş hekim koltuğunda, House'un kartını görüp yaptığı oyunu anladığı sırada yüzündeki tebessümle hatırlayacağım.

    House gibi olamasa da, yaptıkları keskin şekilde yadırgamayan veya etiketlemeyen tek karakterdi genel olarak.

    Robert Chase -> Dizinin yakışıklı, doktor olduğuma bakma şırıngayı başka türlü de saplarım yüzü. Böyle hatasız görünen bir yüzün ardına senaristler öyle acıklı, sancılı bir özgeçmiş ekliyorlar ki pek de parmak ısırtan bir görüntü olmuyor.

    Bir kere bu karakterin ufacık da olsa bir rahiplik okulu geçmişi olması şaşırtıyor. Ailesiyle özellikle de babasıyla ayrı sıkıntılı. Babasının odasına kapatıldığı sırada oradaki kitapları okuyarak tıp ilgisi oluşmuş biri. Nasıl, o kadar da ilgi çekici durmuyor sanırım? Cameron ile ilişkisinde herkesin gördüğü tek taraflı sevgi, ona karşı koyamama durumuyla playboy kalıbından öte Chase'i herkese yaklaştırmıştır. Dizinin sonlarına doğru daha da oturmuş yapısıyla Robert Chase MD kalıbını oturtmayı başarabilmiştir, helal olsundur.

    Allison Cameron -> Karaktere hayat veren Jennifer Morrison'ın, Kirsten Dunst benzerliği dizinin başlarında adapte olmakta şahsıma zorluk yaşattı.



    Ancak böyle sincap gibi bir kıza alışmak zor olmadı. Sürekli iyi niyeti, doğruculuğuyla dikkat çekiyor bu menekşe. Doğruyu söylemezse ölecek hastalığına yakalanmıştır. House'u sever. Deli gibi olmasa da eğer bir ilişki içerisinde olsalardı onun için delirirdi. Yoksa bu nedir?



    Bunun oyun olduğuna inandırabilir misin Ertan? Ben inanmıyorum çünkü. Delirirdi lafına pek de gerek yok, bağlılık konusunda gerçekten delidir. Hayatta olmayan eski eşinin spermlerini tutuyor olması diyecek söz bırakmıyor. Cuddy'e adeta sperm naziresi niteliğinde. Chase'e bağlanamayışı da seyirci ayrı acı çektiriyor. Seni sevmeyen birine sana aşık olması için uğraşmak nedir bilir misin Cameron? Bileceğini hiç sanmıyorum. Finalde gördüğümüz bebek yoksa ölen kocanın spermlerinden miydi Cameron? Ben o figürandan hala emin olamadım.

    Chris Taub -> Ekrana o kadar komik, o kadar sıcak gelen bir karakter ki, House için tam bir mizah kaynağıydı. Uzun burnuyla anadolu havasını evimize kadar getirdi. Belki de melek gibi karısını sürekli aldatarak feministlerin düşmanlığını kazandı kim bilir... Ama eminim ki onun bu huyu tamamen genetik özelliklerinden kaynaklanıyordu. Yoksa iki kadından da ayrı ayrı bebekler onun huyu değildir.

    O da House'a çok bağlıydı. Öyle olmadığı zamanlarda ya House yoktu ya da ortağı tarafından dolandırılmıştı. Dünyada plastik cerrahlar kolay yetişmiyorken feministlerin ona karşı tavrı hiç hoş değil.

    Remy 'Thirteen' Hadley -> Kimliksiz, dizinin hayalet karakteri. Ekranda görünen yüzü ile dizinin afeti cumcumâ-i felaketi billuriyesi. Pardon biseksüeli. Sürekli onu bekleyen zamanında gelecek olan hastalığıyla ona kızmak mümkün olmadı. Çok dağınık bir karakter olması bazı yerlerde şaşırtıcı denecek derecedeydi. Hasta olan kardeşine ötenazi uygulaması, sürekli arkasında bir sır barındırması onu çok ayrı bir birey yapıyor.

    Lawrence Kutner -> İntihar edip hüzne gark eden kardeşimizdi. Şok cihazını ıslak halde kullanmaya çalışması onun ne kadar mükemmel bir doktor olduğunu gösteriyordu.

    Jessica Adams -> Özel hayatından o kadar da fazla şey göremeden dizi bitti zaten. İzlediğimiz karakterlerden kimseyle de ilişkisi olmadı. Aldatılan bir başka kadıni canımın içi.

    Chi Park -> Hayao Miyazaki'nin dizi için yaratıp koyduğu bir karakter sanki. O kadar sevimli ve bizden ki hiç sırıtmadı. Chase'i öpmesi dışında.

    Amber Volakis -> House'un fahişe deyip sürekli dalga geçtiği fakat hayatını kaybetmeye yakın olduğu sırada ve hayatını kaybettikten sonra Wilson'ın kalbinden gitse de House'un kafasından gitmeyen karakter.

    Martha M. Masters -> Bildiğiniz gıdısı vardı. Hatta o kadar Türk kızı profili havası vardı ki gözleme açacak sandım. Bizim kızlarda nerede o maharet. Bu açsaydı daha az şaşırırdım.

    Ve en çok beğendiğim, benim için özel olan bölümler...

    1x21 - 2-03 - 2x11 - 2x23 - 2x24 - 3x04 - 3x12 - 3x17 - 4x03 - 4x07 - 4x14 - 4x15 - 5x09 - 5x19 - 5x22 - 5x24 - 6x05 - 6x15 - 7x11 - 7x15 - 7x16 - 7x22 - 7x23 - 8x01 - 8x11 - 8x22

    Tabii ki en iyi bölümden, en iyi sahneden...



    Lupus Maybe?





    Everybody Lies... End... It's Lupus.. It's Never Lupus...





    Müthiş bir şekilde diziyi yorumlamışsınız, hiç sıkılmadan hepsini okudum. ellerinize sağlık. bende eskiden izlemiştim unutmak üzereyken bu yazıyı okudum gözümün önüne geldi güzelim dizi..........




  • .Emn. kullanıcısına yanıt
    Teşekkür ederim güzel düşüncelerin için.
  • Arkadaşlar Doktor House abimiz yeni diziye başladı, bu dizide de kendisi yine doktor ama izleyen olursa baştan söyleyeyim House M.D ile karşılaştırma yapmadan, tamamen farklı bir dizi olduğunu bilerek başlayın, henüz 5.bölüm yeni bitti. Hugh Laurie severlere duyurulur.

    Dizinin adı Chance.
    http://www.imdb.com/title/tt5620076/



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi draconist -- 15 Kasım 2016; 6:7:43 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ed Wood

    Diziye ben de yeni başladım. 9 gün oldu sanırım ve bugün 5. sezonu bitirdim. Yaklaşık ikinci sezonun ortasına kadar her bölüm farklı bir vakayı incelemeye alıyorlar. Tabii vakayla uğraşırken aynı zamanda karakterleri tanıyorsun sadece hastaya odaklanılmıyor. İkinci sezonun ortasından sonra yavaş yavaş karakterlerin hayatına inmeye başlayıp belirli konuları işlemeye başlıyorlar. İçinde bulunduğum noktaya gelinceye kadar birçok farklı lezzette bölümle karşılaşırsın. Biri çekim tekniği bakımından, diğeri ise kurgusu bakımından ayrı hava getirir.

    Ön yargını yok et, sabret ve izle. Emin ol sardıktan sonra bırakamazsın benim gibi. Çok kaliteli bir dizi. Fringe, Supernatural gibi dizilerde ilk sezon tek tek olaylarla gidip sonra ana konuya bağlanıyorlar. Isınma turlarını geçtikten sonra bağlanırsın.

    9 günde 5 sezon mu bölümler 24 bölüm 20 bölüm filan değil mi 4. sezon sadece kısaydı 16 bölüm filan sanırım yani 9 günün 5 günü uyumadan pc başını kafanı kaldırmadan izledin mi diziyi house'un 8. sezonunu 5-6 ayda hatta son 5 bölümünü 1 yıl da sindire sindire bitirdim çok moralin bozuluyor bitirince yapma etme bitirmişsindir gerçi çoktan enjoy yourself




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Peter Capaldi

    Önce izlediğini anla sonra laf yap hadi


    öyle sıkı bir arkadaşlık ilişkisi olduğunu düşünmüyorum bende house gibi arkadaşım olsa 1 milyon kere miktiri çekmiştim house kibirli adi bir herif herkesi kendinden uzaklaştırır ama yalnız da kalmak istemez bir adam.Çoğu kez house'ın yalnız kalmamak için başka alternatifler aradığını gördük ama kimse wilson gibi değil kimse ona wilson kadar katlanamıyor.Evet bir ilişki vardı aralarında ama bu dizinin önüne geçmedi hiçbir zaman house her zaman kendi çıkarlarını düşündü böylede bir adam zaten Hayatının aşkı cuddy'den dahamı değerli bu wilsonda gittiği zaman yaşamak istemesin.House'ın tek dostu vicodindir gerisi yalan House dizisi bu yüzden özel house sosyopata yakın bir karakterdir insani ihtiyaçlarını gidermek için yaşar sex yapmak-yalnız kalmamak house rasyonalisttir bu yüzden bu dizi bu kadar özel. Aklıma takılan şu var house için wilson yoksa cuddy yoksa doktorluk yoksa çözecek bulmaca yoksa neyi kaldı bu adamın? ne yapacak?
    Gerçekten severek isteyerek hiçbir ön yargı olmadan tam tersine ilk görüşte aşktı bu dizi benim için house karakterini okuduğum anda düşünmeden başladım düşünenlerde başlasın derim öğreticide bir dizidir



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bremen Bv-244 -- 15 Kasım 2016; 17:52:45 >




  • House, seni özledik.
  • Çok hoş diziydi vesselam.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: WISDOM

    seçmelerde reis




    rahatlığa bak

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 237238239240241
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.